22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 EYLÜL 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Gezi Tutukluları Aileleri, çocuklarının serbest bırakılmasını istedi 7 giriştiklerini iddia ederken müttefiklerinin, örneğin Suudilerin özgürlük ve demokrasiyle, insan haklarıyla hiçbir ilgisinin bulunmadığını bilmiyorlar mıydı? Dahası, yönettikleri ülkede de insan haklarının çiğnendiğini tüm dünyanın bilmediğini mi varsayıyorlar? HHH Şimdi “çakışan” çıkarlara gelebiliriz. ABD’nin çıkarlarını biliyoruz; genel hatlarıyla sahipleri tarafından dile getirilmiştir. Peki Türkiye’nin çıkarı ne bu savaştan? Türkiyenin hiçbir çıkarı yok. Ama birileri var sanıyor. ABD’nin Irak saldırısında fırsatı kaçırdıklarını düşünenler bu kez kaçırmak istemiyorlar. Yanıldıkları nokta ortada bir fırsatın bulunmadığı, bir belanın yaklaşmakta olduğudur. Büyük bir gücün koruması altında iktidarlarını sürdürmelerini sağlayacak kolay bir zaferi ve ondan siyaseten yararlanmayı hayal ediyorlar. Öyle olmayacaktır. HHH Bu zaferin bedeli Türkiye için ağır olacaktır. Yalnızca iktidar sonuçların ağırlığı altında kalmayacak, Türkiye de ağır bir bedel ödemekle karşı karşıya kalacaktır. Bu işe girişenlerin bedel ödemeyi göze aldıkları anlaşılıyor. Bu nedenle de önümüzdeki günlerde epeyce provasını yaptıkları sessizliği sağlamak için itiraz edenlere, barışı savunanlara karşı sert önlemlere başvurmaları, bir tür “savaş hukuku” uygulamaya yeltenmeleri beklenebilir. Ama savaşa karşı çıkmak ertelenebilir, yalnızca edebiyatı yapılabilir bir iş değildir. Edebiyatını sonra yaparız; şimdi birbirimizin yüzüne bakabilmenin tek yolu “insanlar ölüyor, koşalım, yetişelim biraz da biz öldürelim” diyenlere, çünkü savaş öldürmek demektir, karşı çıkmak, çıkarlarının emperyalistlerle çakıştığı sevinciyle ortaya çıkanları durdurmak, durduramıyorsak tarihe bir not düşerek sorumlu olduklarını, olacaklarını onlara hatırlatmaktır. Bu, daha sonranın değil, şimdinin işidir. Suçları ne? İstanbul Haber Servisi Gezi Tutukluları Aileleri, tutuklu Gezi direnişçilerinin serbest bırakılması isteği ile 10. kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Aileler, “Gezi tutsaklarına özgürlük” ve “Gezi şehitleri, gazileri, tutsakları onurumuzdur” pankartı açarak, “Her yer Taksim, her yer direniş”, “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam”, “Her yer ODTÜ, her yer direniş”, “Gezi tutsakları onurumuzdur”, “Suriye halkı yalnız değildir” ve “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları attı. Gezi Tutukluları Aileleri adına yapılan açıklamada, “Çocuklarımıza yasal olan Alevi mitingine katıldıkları nedeniyle dava açıldı. Ve bu görülecek dava Ankara’da. Ayrıca çocuklarımıza sorgularında ‘1 Mayıs’a katıldınız mı? Niçin katıldınız’ gibi saçma sorular soruyorlar. AKP ve Tayyip’in adaleti bu mu?” denildi. Tutuklanan İmran Aydın’ın babası Hayri Aydın, oğlunun üniversite öğrencisi olduğunu ifade ederek “Oğlum direnişe ödevini yapmak için gitti. Oğlumun basın kartı olmasına rağmen sabaha karşı evden aldılar. Benim oğlum pala ile adam mı yaraladı? Adam mı kovaladı? Benim oğlum hırsızlık yapmadı. Kimseye tecavüz etmedi. Oğlumla gurur duyuyorum” dedi. Savaşı Kimler Savunuyor? Sözü uzatmadan söyleyelim; savaşı, o savaştan çıkarı olanlar ya da çıkarı olduğunu hayal edenler savunur. Bu çıkar sözünün de altını çizelim; çok farklı heveslerin kesiştiği nokta, savaş naraları atanların keyiften dört köşe oldukları noktadır. HHH ABD azalan gücünü yenilemek, emperyal heveslerini yitirmediğini kanıtlamak, Ortadoğu’nun yeniden paylaşımında söz sahibi olduğunu göstermek istiyor. İktidar şahin Bush’lardan siyah Obama’ya, “özgürlükçü ve sosyal politikacı” olduğunu sık sık yineleyen politikacıya geçse de hep söylediğimizi yinelemekte fayda var: ABD’de iktidarın genel çizgileri değişmez, onu belirleyen de küresel güç olmanın gereğini yapmak, Obama’nın da artık açıkça söylediği gibi Suriye’ye saldırmayı planlarken bile ABD çıkarlarından söz edebilmektir. Buradaki sinsi, ama sırıtan sahtekârlık ABD’nin, dünyanın çıkarları ile ABD çıkarlarının aynı olduğunu iddia etmesidir. Oysa hepimiz biliyoruz aynı değildir. HHH Bu türden politikalar yalan dolan olmaksızın yürütülemez. Bunlarınsa daha planlama aşamasının ilk evrelerinde devreye girmesi gerekir. “Arap Baharı” adı altında devrimlerin çalınmasını bir yana bırakıp güncel olana, Suriye’ye yoğunlaşalım. Esad hanedanı tarafından yönetilen Suriye’de dış destekli isyan ne zaman başladı? Bu isyanın bileşenleri kimler? Şeriatçı güruhların cinayetlerine hangi insani duygularla onay veriyorsunuz? O güne kadar Esad’ın diktatör olduğunu hatırlamayanlar, nasıl oldu da bir günde onun diktatör ve adının Esed olduğunu keşfettiler. Diktatör Esad’ı devirmeye, “özgürlük ve demokrasi” için, “insan hakları” için Protestocuları dağıtmak için bu kez biber gazı kullanmayan polis, çok sayıda kişiyi tekme tokat gözaltına aldı. (VEDAT ARIK) İSTANBUL’DA ODTÜ’YE DESTEK Polis gece boyu eylemci kovaladı İstanbul Haber Servisi ODTÜ’deki eylemlere destek için Taksim’de eylem yapmak isteyen gruplara polis izin vermedi. Gezi Parkı eylemler başlamadan halka kapatıldı. Müdahalede biber gazı kullanılmaması dikkat çekerken polis ile aktivistler arasında İstiklal Caddesi’nde gece boyunca kovalamaca yaşandı. 19.00 gibi Tünel’de toplanmaya başlayan grubu sloganlarla Taksim’e doğru yürüyüşe geçti. Polisin yürüyüşe izin vermemesi alkış ve sloganlarla protesto edildi. Polis “dağılın” anonsunun ardından kalkanlar ve coplarla grubu Tünel’e doğru kovaladı. Bu sırada bazı yurttaşlara kimlik kontrolü yaptı. 20.00 sıralarında da Galatarasay’da toplanan gruplara da polis müdahale etti. “Her yer Taksim her yer direniş”, “Diren ODTÜ Taksim seninle”, “Polis simit sat onurlu yaşa” “Hepimiz Ali’yiz, öldürmekle bitmeyiz” sloganlarını atan gruba çevik kuvvet kalkanlar ve coplarla saldırdı. Sivil polisler çok sayıda kişiyi tekme tokat hatta yumuklayarak gözaltına aldı. Müdahaleye karşın gruplar “Diren polis Tayyip seninle” sloganları ile eyleme devam etti. Bir genç müdahaleyi polis barikatının önünde yatarak protesto etti. ETHA muhabiri de polis tarafından darp edildi. Polis toplanan grupları kalkan ve coplarla kovaladı. Sokak sokak eylemcileri kovalayan polis bazı kişilerin Tonton Camisi’ne sığındığını düşünerek ayakkabılarıyla camiye girip arama yaptı. Kadıköy, Kartal, Okmeydanı ve Gazi Mahallesi’nde de destek eylemleri yapıldı. Yol boyunca polisin engellemesine karşın Riva’daki kamp yerine varan aktivistler çadırlarını kurdu Darp ederek gözaltı için direniş başladı İstanbul Haber Servisi Kuzey Ormanları savunması tarafından 3. köprü, 3. havalimanı, Kanal İstanbul projeleri nedeniyle tahrip edilen Kuzey Ormanları’na sahip çıkmak için düzenlenen 2 günlük kamp Riva’da dün başladı. Aktivistleri kamp alanına taşıyan otobüsler, yol boyunca jandarma tarafından durdurularak GBT sorgulaması yapıldı. Sabah saatlerinde bisikletlerle ve otobüslerle Riva’ya doğru yıla çıkan doğaseverler kamp alanına jandarmanın aldığı geniş güvenlik önlemleri altında ulaşabildi. Kampın giriş noktası olan Akbaba Köyü’nden itibaren jandarma kontrolü daha da arttı bazı araçlar evrak eksikliği nedeniyle bağlandı. Kamp alanına ulaşan aktvistler önce 2 gün boyunca kalacakları çadırları kurmaya başladı. Getirilen erzaklar kurulan masalara yerleştirildi. Yemek standları açıldı, konserler için sahne kuruldu. Öğle saatlerinde kamp alanının dolmaya başlamasıyla atölye çalışmaları başladı. Doç. Kuzey ormanları Dr. Necmi Aksoy “Anadolu kültüründe ağaç ve kuzey ormanlarında ağaç türleri”, Buğday Derneği’nden Mercan Uluengin “Doğal Temizlik ve Kentte Ekolojik Yaşam” konularında bilgi verdi. Mega projelerin bölge halkına etkileri ele alındı. Akşam saatlerinde de Taner Öngür ve Serap Yağız sahne aldı. Kampa CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ve CHP İBB Başkan aday adayı Prof. Dr. Semih Eryıldız da katılarak destek verdi. Prof. Dr. Zerrin Bayrakdar, amaçlarının 3. köprü projesini engellemek olduğunu belirterek İstanbul’un nefes alanlarını savunduklarını vurguladı. ‘YERYÜZÜ SOFRASI’NA DAVA Yetki sınırı aşıldıysa ceza vermeyin HİLAL KÖSE Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde 28 Temmuz 2013’te yapılan “Yeryüzü Sofrası” iftarından sonra gözaltına alınan biri öğrenci iki kişi hakkında polise direndikleri gerekçesiyle 4.5 aydan 2 yıl 3 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. İddianamede, izinsiz gösteriye müdahalede yetki sınırının aşılması halinde, şüphelilere ceza verilmesinden vazgeçilebileceğine dair yasa hükmünün uygulanması da talep edildi. Ancak savcılığın, iddianamedeki değerlendirme bölümünde, polislerin Yeryüzü Sofrası’na müdahalede yetki sınırını aştıklarına dair bir tespite yer vermemesi dikkat çekti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, 28 Temmuz 2013’te İstiklal Caddesi’nde toplu halde iftar yemeği yiyen grubun yemek sonrası dağıldığı, ancak 3040 kişilik bir grubun yapılan uyarılara rağmen dağılmamakta ısrar ettiği belirtildi. İşletmeci Anıl Odyakmaz, savcılık ifadesinde “İftar açıldıktan sonra insanlar oluşan çöpleri toplayıp çöp kutularına koymaya başladıkları sırada TOMA geldi. TOMA’yı gören bazı kişiler buna tepki göstermeye başladılar. Bazı sloganlar atılmaya başlandı. Ellerimi açarak, insanları durdurmaya çalışıyordum. Herhangi bir direniş göstermedim” dedi. Öğrenci Ahmet Battal ise şunları söyledi: “Yemek devam ederken bir karışıklık oldu. Polisler birini götürmeye çalışıyordu. Ne olduğunu anlamadan, sivil polisler üzerime çullandılar. Herhangi bir uyarı, dağılma anonsu yapılmadı. Kolum morardı. Ayağımdan çıkan ayakkabımı bile almama izin verilmedi.” Çöp toplanırken müdahale Uyarı yapılmadı Gezi tutuklularından çağrı nİZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Gezi Direnişi kapsamında İzmir’de tutuklananlar 10 Eylül’de yargıç karşısına çıkacak. Gezi tutukluları yaptıkları açıklamada “Gezi Direnişi’nin meşruluğunu savunmak, katledilenyaralanan insanlarımızın katillerini yargılamak için 10 Eylül’de Bayraklı Adliyesi önüne bekliyoruz” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle