15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 EYLÜL 2013 CUMA CUMHURİYET [email protected] SAYFA ONUN ADI AYLA... MAÇA KIZI AYLA... KÜLTÜR 15 Kendi öyküsünü yaratmak... İBBŞT yönetim kurulu krizini aştı Eylül ayı benim için yılın en hüzünlü ayı... Hayattaki en yakın arkadaşım annemi, bir eylül sabahı yitirdim. Bu ülkenin kültürüne, birikimine sonsuz katkıda bulunmuş Azra Erhat, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Ruhi Su gibi değerler eylül ayında aramızdan ayrıldı. Onları tanımasaydım, yakınlarında olmasaydım, bugün aynı insan olamazdım... Eylül hüznünü dağıtmak için, belki de bu hüznü doyasıya yaşamak için, her eylül ayında İstanbul’dan kaçıyor, kendimi Güney’e atıyorum. Üstelik okullar açılmış olduğundan kıyılar sakin, sessiz… Akdeniz’e yelken açmadan önce bir günlüğüne Bodrum’a uğradım. Veee… Bodrum’da kucağıma bir martı kondu. Hayır, bir martı değil, bir kitap kondu. Kitabı okumaya, fotoğrafları incelemeye başladım… Sonra… Su gibi akıp gitti zaman. Kitabın adı “Maça Kızı Ayla”. 70’lerin ikinci yarısında özgür ve serüvenci ruhlu ama aynı zamanda çalışmayı ve üretmeyi seven genç bir kadının, yaşadığı yerleri, alışkanlıklarını terk edip Bodrum’a yerleşmesini ve yerleştikten sonraki hikâyesini anlatıyor. Bu hikâye aynı zamanda azmin hikâyesi; inadın hikâyesi, dostlukların hikâyesi ve değişimin hikâyesi. Genç kadının adı Ayla. Ancak kitap boyunca sadece Ayla’nın değil Bodrum’un da değişimine tanıklık ediyoruz. Arzu Karamani Pekin sayısız insanla konuşarak, tanıklıklar, mektuplar ve anılardan yararlanarak yazmış kitabını. Bodrum’da “Maça Kızı”nı yoktan var eden, yıllarca sürdürüp onu bir markaya dönüştüren, zirveye taşıyan Ayla Emiroğlu’na bir sevgi ve saygı şöleni niteliğinde ve muhteşem fotoğraflarla desteklemiş kitabın tasarımı Ersu Pekin’e ait. “Hey Yavrum hey! Sen bu halinle tıpkı Maça Kızı’na benziyorsun” diyen, Azmakbaşı’ndaki Hey Yavrum Hey’in sahibi Sorbonne’lu eski Fransızca hocası Mustafa Himmetoğlu’ydu. Kapkara kıvırcık saçları, kapkara gözleriyle gerçekten de benziyordu. 70’li yıllardı. O günden sonra adı öyle kaldı! Bir de dokunduğu her yeri, her şeyi çok İŞTİSAN’ın adayı seçildi CEREN ÇIPLAK 2 Ekim’de perdelerini açacak olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İBBŞT) yönetim kurulu krizini aştı. Mayıstan bu yana karar almada tıkanma yaşayan yönetim kurulu işlevine devam edebilecek. Yeni yönetmelik, İBBŞT’nin 7 kişilik yönetim kurulunda, iki sanatçı üyeyi kaldırmış, sanatçıların açtığı dava sonucu mayısta bu madde iptal edilmişti. Yönetim kurulu, seçilecek üyesini bekliyordu. Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde dün gerçekleştirilen oylamada 112 oydan 79’unu alan Suha Volkan Sağırosmanoğlu Burhan Uygur (1979) Sezgin Burak (1978) Özgür ve serüvenci ruh Mekân için mi yoksa Ayla için mi oraya geldikleri belli olmayan dostlar arasında sanatçılar, edebiyatçılar, ressamlar, tiyatrocular, şairler, müzisyenler, gazeteciler çoğunlukta… İlk aklıma gelenler, Zühdü Müridoğlu, Füreya, İlhan Berk, Mehmet Sönmez, Örsan Öymen, Bedri Koraman, Gülriz Sururi, Engin Cezzar, Ayfer Karamani, Ali Poyrazoğlu, Uğur Yücel, Sezen Aksu, Avni Arbaş, Burhan Uygur, Ömer Uluç… Gelin görün ki, bu güAvni Arbaş (1979 zel insanların çoğu bugün hayatta değil… Giderek eğişen Bodrum dostlar ve “misafirler” yerlerini “müşterileKitabın sayfaları boyunca en çok Ayla’nın re”; bırakır oldu. Maça Kızı Ayla’nın kaldıranasıl bir dost ekibiyle çalıştığını görüyomayacağı denli büyüdü iş! Bodrum değişti, inruz. Ablası ressam Güler Emiroğlu, kısanlar değişti, koşullar, olanaklar değişti. Karazı sanatçı Tiraje Başaran, başta olmak üzerını verdi işi oğlunun maharetli ellerine devretti. re her serüvene onunla birlikte atılan dost “Maça Kızı benim özgürlüğümdü” diyen çevresi var. Yıllar geçtikçe bu dost çevAyla Emiroğlu, kendi öyküsünü yaratırken heresine, Washington’da açtığı ve yönettiği pimize nice öyküler armağan etti. Teşekkürler mekânlarla uluslararası bir ün kazanmış olan Ayla, iyi ki varsın! Teşekkürler Arzu ve Ersu Ayla’nın oğlu Sahir Erozan da katılıyor… Pekin, iyi ki bu şöleni belgelediniz! özel kıldı! Yazar’ın, “Kapıdan girdiğinde, rüzgârı kendisinden önce hissedilirdi” dediği Ayla’nın girişimciliği, cesareti, karizmatik kişiliği, işe sarılışı, mükemmeli kovalaması, yüreğinin sesini, sezgilerini izleyişi, dikbaşlılığı, dobralığı ve her seferinde küllerinden yeniden doğması… Her seferinde demem boşuna değil. Önce Bodrum’un içinde, sonra Gümbet’te, sonra Torba’da, sonra Gölköy ve en son cennete dönüştürdüğü Türkbükü’nde kurduğu tesis… Ayla ve tesis kadar, Bodrum’a yerleşen kentlilerin de yaşamı… yönetime seçildi. Adaylardan biri de İŞTİSAN (İstanbul Şehir Tiyatrosu Sanatçıları Derneği) Başkanı Levent Üzümcü’ydü. Üzümcü, Sağırosmanoğlu’na destek vererek adaylıktan çekildi. Üzümcü, “Bizi yok edecekler! İşte tiyatro! Tiyatro, 30 Eylül’de yeni torba yasasıyla yok edilecek” dedi. İŞTİSAN’ın Sağırosmanoğlu’nun seçilmesi ise kararları sorgulayabilecek, kurumun işleyişi hakkında sanatçıları bilgilendirebilecek bir üyenin bulunması anlamına geliyor. Sağırosmanoğlu ise yeni yönetmelikle kaybedilen hakları geri almak ve 100. yıla yakışır bir yönetmelikle yönetilmesi için çalışacağını söyledi. Festivalde ‘Yılmaz Güney’ gerilimi Haber Merkezi Bu yıl 3. düzenlenen Roma Türk Film Festivali’nin basın toplantısına, ‘Onur Ödülü’ verilecek olan Yılmaz Güney kavgası damgasını vurdu. Festivalin başlaması dolayısıyla düzenlenen basın toplantısına festival kapsamında 3 filmi gösterilecek olan Yılmaz Güney’in eşi Fatoş Güney, Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Faruk Şahin, festivalin Onursal Başkanı yönetmensenarist Ferzan Özpetek ve oyuncu yönetmen Uğur Yücel katıldı. Toplantıya Fatoş Güney ile Faruk Şahin arasındaki söz düellosu damga vurdu. Güney, “Onu yok saymaya bugün de devam ediyorlar. Kanallarda onun filmlerini göremezsiniz. Uğraştığım bütün Yılmaz Güney projeleri hayata geçemediği için onun adına kurduğum vakfı kapatmak zorunda kaldım” dedi. İtalyan bir gazetecinin, “Türkiye’de yasaklı olan Yılmaz Güney’in filmlerinin Roma’da gösterilmesinin farklı bir anlamı var ve bu AB yolunda önemli bir adım olabilir” sözlerine tepki gösteren Faruk Şahin, Yılmaz Güney filmlerinin kesinlikle yasak olmadığını belirterek, “Devlet bütçesinden ödenek ayırarak Yılmaz Güney’in, bakanlık arşivlerindeki tüm filmlerini bir set haline getirdik ve tüm ziyaretçilerimize, konuklarımıza, büyük bir onur duyarak dağıtıyoruz” dedi. Bunun üzerine söz alan Fatoş Güney ise, “O zaman sizlerin huzurunda kendisinden bir şey rica ediyorum. TRT’de ve TRT Şeş’te, Sürü, Yol, Umut, Ağıt, Arkadaş ve Duvar’ın gösterilmesini talep ediyorum. Bunu, sizlerin huzurunda Kültür Bakanlığı’ndan rica ediyorum” diye konuştu. Faruk Şahin ise buna karşılık “TRT, Türkiye’de onlarca kanalın açılması nedeniyle özerk bir hale geldi ve herhangi bir kanaldan farkı yok. TRT olabilir, başka bir kanalımız olabilir, hanımefendinin sevdiği, arzu ettiği, dostlarının olduğu kanallar olabilir. Talep eden her kanala, biz bu filmleri rahatlıkla gönderebiliriz. İsteyen istediği kadar gösterebilir” dedi. Fatoş Güney ise, “Özellikle milli kanal olan TRT’de ve açılım yapılan TRT Şeş’te, Kürtçe dublajlarını yaptığımız Güney filmlerinin gösterimini 20 yıldır talep ediyorum ve hala gerçekleşmiş değil. Umarım bundan sonra olur” dedi. D Filmekimi başlıyor Kültür Servisi İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 12. kez düzenlenen Filmekimi yoğun istek üzerine eklenen seanslarla bugün başlıyor. Çoğu ödüllü 40’a yakın film izleyici karşısına çıkacak. İstanbul’da 10 gün boyunca Atlas, Beyoğlu ve Nişantaşı Citylife sinemalarında gösterimi yapılacak filmler arasında broşürde yer almayan, sürpriz bir film de programa dahil edildi. Steven Knight’in filmi “Locke”, 2 Ekim Çarşamba 19.00 ve 3 Ekim Perşembe 11.00 seanslarında Atlas’ta, 6 Ekim Pazar 21.30 seansında ise City’s sinemasında izleyicilerle buluşacak. Festivalde öne çıkan filmler ise şöyle: Berlin Film Festivali’nde başrol oyuncusu Paulina Garcia’ya “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü kazandıran, Sebastian Lelio’nun “Gloria”; Asghar Farhadi’nin “Geçmiş”; Jim Jarmusch’un “Sadece Âşıklar Hayatta Kalır”; Alejandro Jodorowsky’nin son filmi “Gerçeğin Dansı”; usta yönetmen François Ozon’un “Genç ve Güzel” ve “Mavi En Sıcak Renktir”. Duman konserinde Gezi sloganları n Kültür Servisi Duman’ın önceki akşam Harbiye Açıkhava Sahnesi’ndeki konserine Gezi Direnişi sloganları damgasını vurdu. Grup sahnede, “Biberine gazına, copuna sopasına, tekmelerin hasına, eyvalllah eyvallah” ile başlayan “Eyvallah” adlı şarkısını söylemeye başlayınca hayranları, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” ve “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganları attı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle