14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 EYLÜL 2013 CUMA 4 ormanlara, kırlara sığınacak ama; sayelerinde yakında orman da kalmayacak. Artık yeşil umudu olarak tek mezarlıklar var. Başbakan kızıyor; Gezi’yi savunana, Gezi’de direnene ve de savunanı savunana, savaşa karşı olana kızıyor. Nasıl yeşili koruyana ormanı adres gösteriyorsa, şu anda Suriye ile sürdürdüğümüz örtülü savaştan daha beterine tevessül edilmesin diyenlere de “Çanakkale Savaşı’na da karşı çıksanıza!” yanıtını veriyor. Kurnaz adam mugalata yapmak istediğinde, tartışırken ya akıl ya da edep ölçülerini aşar. Kendini dinleyen sivri akıllıyı etkilemekten çok, karşı tarafa kurulmuş bir tuzaktır bu. HHH Bir tartışmada, karşınızdaki akıl ve edep sınırlarını aştı mı, bilin ki bu yalnız enayi iknaya yönelik bir girişim değil, aynı zamanda da bir tuzaktır. Bu durumda yapılacak şey, hiç yanıt vermemektir. Çünkü lafı onun bıraktığı yerden alır da yanıtlamaya kalkarsanız, siz de kaçınılmaz olarak ya akıl ya da edep dışına taşacak, kurulan tuzağa düşeceksiniz, demektir. Tayyip Bey, bu yöntemi sık sık kullanıyor. En iyisi ona yanıt vermemek ya da işi gırgıra vurmaktır. “Ormana gidin!” mi dedi? Yanıt olarak “Hayhay diyeceksiniz, ormana gidelim de onlar da 3. köprünün kurbanı oldular. Bir başkasına gidecek olsak, oranın da kanal İstanbul için feda edilmeyeceğini kim garantiler? Bari siz bize güvenli bir orman adresi gösterin de maaile oraya gidelim.” İnanın bana başka çare yok. HABERLER Koç, demokrasi paketinin Erdoğan’ın ihtiraslarını karşılamaya yönelik olduğunu söyledi: ‘Ormana Gitsinler!’ Ray Bradbury’nin bilimkurgu başyapıtı “Fahreinheit 451”i kahramanın ormana kaçmasıyla sona erer. Kitapların yasaklandığı, özgürlükler üstündeki baskının dayanılmaz boyutlara ulaştığı diyarda, özgürlükten yana olanlara ormandan başka bir çare kalmamıştır. Başbakan’ın yeşili ve ağaçları korumak isteyen ODTÜ’lü öğrencilere ormana yerleşme tavsiyesi bana bunu hatırlattı. Gerçekten de kitapların, yazarların, gazetecilerin, özgürlüklerin üstünde baskının yoğunlaştığı, yeşilin vahşi bir talanın kurbanı olduğu, kentlerde yeşil tutkununa ormandan başka yer bırakmadı Başbakan. Bırakmadı bırakmasına da AKP’nin talan ve yağması ormana kadar uzandığından yakında gidecek orman da kalmayacak. Dün konuyu tartıştığım, Asya yakasının yeşil kalmış köşelerinden birinde oturan bir dostum şunları söylüyordu: Ormana grayderleri sokmuşlar, karım uyarıyor: “Kalk şikâyet et Esat!” Kime şikâyet edeyim; ormanı katleden şikâyet edeceğim makamın bizatihi kendisi. Sonra hüzünle ekliyor: Neyse karşımızdaki ormanlığı mezarlıklar müdürlüğüne kiralamışlar da... Acı acı gülümsüyor: Eskiden iyi ki TSK var da bu alan yeşil kalmış derdik. Şimdi onlar da TOKİ’ye gidiyor. Tek umut kalıyor: Mezarlık. HHH Başbakan ormana gitsinler buyuruyor, ama, sayei âlisinde orman da kalmadı. Pek ünlü bir hikâyedir. II. Mahmut 1826’da, Yeniçeri ocağını, çok kişiyi ve bu arada birçok Bektaşi önde gelenini kılıçtan geçirerek kaldırdıktan sonra, bir gün kırlarda gezerken bir Bektaşi dervişine rastlar, hatır sorar: Canlardan ne haber erenler? Bektaşi yerlere kadar eğilir ve acı acı gülümseyerek yanıtlar: Sayei âlinizde padişahım Erenler’de can mı kalmıştır? Başbakan’ı dinleyip insanlar Seçime kadar demokrat ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Haluk Koç, Suriye’de kimyasal gaz kullanıldığının kesinleştiğini, ancak “kimin kullandığı” konusunda somut bilgi olmadığına dikkat çekerek “Umarım, değişik noktalarda kullanıldığı iddia edilen kimyasal gazların, silahların Türkiye bağlantılı bir ilişki zinciri içinde kullanıldığına ilişkin Türkiye’ye dönük bir fatura çıkmaz” diye konuştu. Koç, hükümetin demokratikleşme paketini ise “seçime kadar demokratlık gömleği giyme” olarak nitelendirdi. Haluk Koç, önceki gün gerçekleşen CHP MYK toplantısı hakkında bilgi vermek için düzenlediği basın toplantısında, bu hafta sonu Burdur ve Bolu il merkezleri ile Sinop’un Ayancık ilçesinde, tüm üyelerin u Hükümetin açıklanmasını sürekli “ertelediği” demokrasi paketinin içeriğinden, 35 kişi dışında kimsenin bilgisi olmadığını söyleyen Haluk Koç, ‘’Paket hazırlanırken ana muhatap Türk milleti ve meşru siyaset kurumları değil, terör örgütünün içerideki ve dışarıdaki yönlendiricileri oldu’’ dedi. gisi olmadığını söyledi. Paket hazırlanırken ana muhatabın Türk milleti ve meşru siyaset kurumları değil, terör örgütünün içerideki ve dışarıdaki yönlendiricileri olduğunu belirten Koç, “Dekor var bir de ortada, dekorda da silah ve terörün rehin aldığı siyaset kurumu. Başbakan’ın yakın dönemde ihtiraslarını karşılayacak kadar bir demokratikleşme. Özeti, seçimlere kadar sürdürülmesi gereken bir demokratlık gömleği giymek” diye konuştu. Suriye konusunda da kimyasal silahların şu andaki mevcut rejim tarafından kullanıldığının yanı sıra bu silahları ne idüğü belirsiz değişik radikal unsurların kar katılımı ve örgüt denetiminde eğilim yoklaması yapılacağını kaydetti. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın, Hikmetyar’ı öven şiir kitabı dağıtmasını eleştiren Koç, 5 bakanın değiştiği AKP hükümetinin “eğitim sistemini bağnazlığa” dönüştüren sistemin taşlarını döşeyip farklı yerlerin militanı olabilecek kuşak yetiştirmeye çalıştığını söyledi. Koç, “Öyle tonton görünüş, babacan tavırlar yetmiyor. Millet önünde, tarihin önünde ağır bir vebal altında sayın bakan” dedi. Koç, hükümetin kamuoyuna açıklanmasını sürekli “ertelediği” paketin içeriğinden, 35 kişi dışında AKP içindeki milletvekilleri ve yöneticilerin de bil maşasından oluşan grupların kullandığı yönünde de ciddi birtakım suçlamaların olduğunu belirten Koç, “Umarım bu işin sonunda somut verilerle ülkemiz töhmet altında bırakılmaz. Değişik noktalarda kullanıldığı iddia edilen kimyasal gazların, silahların Türkiye bağlantılı bir ilişki zinciri içinde kullanıldığına ilişkin Türkiye’ye dönük bir fatura çıkmaz” dedi. “Seni bütün dünya seviyor ya şu anda, farkında değil misin? Herkes sıraya girmiş, bir seni öpüyor, bir Dışişleri Bakanı’nı öpüyor... Ey Başbakan bu ifadelerinle, seninle Türk milleti arasında ciddi bir kimlik uyuşmazlığı var, bunun yorumu bu. Bir yakarışla bitireyim; Ey Allah’ım sen yarattın bunları, yarattın da biraz da takip et, sokağa salma.” ‘Yine promptersiz konuştu herhalde’ Koç, Başbakan Erdoğan’ın ODTÜ’deki yol protestosuyla ilgili “Gidin ormanda yaşayın” sözlerini de “Sınırsız bir saçmalama hakkını kullandığını söyledim. Herhalde yine prompterin dışında bir konuşma. Bu Başbakan’ın demokratik olgunluğa erişemediğini gösteriyor” sözleriyle eleştirdi. ‘Sokağa salma’ Koç, Başbakan Erdoğan’ın CHP’nin “Savaşa Hayır” mitinglerine yönelik, “Sevsinler seni. Çanakkale’de savaşa hayır diyebildiler mi?” sözlerine de şu yanıtı verdi: İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN DÜZELTME. “Ziller Kimin İçin Çalıyor?” yazısındaki bir yanlış ile ilgili olarak, Dr. Alev Coşkun’dan bir mesaj aldım. Değerli dostuma teşekkür ediyor iletisini yayımlıyorum: “Sevgili Ali Sirmen Bugünkü yazınızı, her günkü gibi zevkle okudum. Ufak bir maddi hatayla ilgili notu aşağıya çıkarıyorum. Reşat Şemsettin Sirer’i MEB’e Recep Peker getirdi, (05.08.1946). Hasan Saka Başbakan olunca (10.06.1946) MEB’in başına Banguoğlu geldi. Ş. Günaltay 16.01.1949’da Başbakan oldu. Milli Eğitim Bakanı Banguoğlu yerinde kaldı. Sevgiler Selamlar.” ‘AKP’nin paketinden demokrasi çıkmaz’ MAHMUT ORAL DİYARBAKIR BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, AKP’nin hazırladığı demokratikleşme paketiyle ilgili, “AKP’nin paketi haline dönüşmüştür. Paketin sürece katkı sunma ihtimali zayıftır” dedi. Partisinin Diyarbakır il başkanlığında bir basın toplantısı düzenleyen BDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, Öcalan veya BDP’nin AKP’nin hazırladığı demokratikleşme paketinin içeriğini bilmediğini vurguladı. Demirtaş, “Hükümetin pakete yaklaşımı ilginç tir. Sanırsınız ki mucize paket açıklanacak. Olağanüstü paket olmadığını biliyoruz. Sürecin hassasiyeti yerine kendi partisinin hassasiyetlerini göz önüne alıyor. Bu haliyle AKP’nin paketi haline dönüşmüştür. Beklentimiz, ortaklaşabilecek tüm partiler ortaklaşarak Meclis’e sunmalıydı. Hazırlama yöntemi bile demokrasiden uzaktır. Paketin sürece katkı sunma ihtimali zayıftır. Paket, şu anda sürecin kilidi haline gelmemiştir. Paket süreçten kopuk bir hale geldi” diye konuştu. Sudan gelen sağlık ve güzellik… DOĞA'NIN EN SAF ARMAĞANI... • Yeraltında 50 yılı aşkın yolculuk • Yatıştırıcı, tahriş giderici özellikler Termal su kaynağından en saf hali ile elde edilir. Av èn eD er ma t ANAYASA UZLAŞMA KOMİSYONU KONUYU ÇİÇEK’E GÖTÜRME KARARI ALDI ‘Vatandaşlık’ta da kriz AYŞE SAYIN Her yıl 2.600 çocuk ve yetişkin hasta, genç ve bu işe adanmış sağlık ekipleri tarafından karşılanır ve etkin hidroterapi tedavileri görür. Başlıca Tedaviler • Yetişkin ve çocuklarda atopik dermatit, • Kronik egzema, • Yetişkin ve çocuklarda sedef hastalığı • Ciltteki yanık ve yara problemleri Tedavi için Avene Hidroterapi Merkezi’ne giden Ata Özmat Türkiye’ye döndü. Dermatolog Dr. Fügen Erdogan Çekin Ata için ne diyor? Ata Özmat’ın yoğun tıbbi tedavi altındayken gittiği hidroterapi tedavisine yanıtının nasıl olacağı merak konusuydu. 3 haftalık tedavi sonrası Dermatolog Diana PLACINTESCU tarafından yapılan ölçümlemeler (SCORAD ölçümü) sonucu %54’lük bir iyileşme görüldü. Ata Özmat’ın kaşıntısı oldukça azalmış ve tıbbi tedavilerinin neredeyse tamamına yakın bir kısmı kesildiği halde şikayetleri geriledi. ANKARA TBMM Anayasa Yazım Komisyonu’nda, “anadili”nden sonra, “vatandaşlık” konusunda da uzlaşma sağlanamayınca, diğer maddelerin görüşülmesine geçildi. Komisyonun CHP’li üyeleri arasında anadili ve vatandaşlık konusunda yaşanan “görüş ayrılığı”nın, partiyi tartıştırma noktasına gelmesi üzerine, krize genel merkez yönetimi el koydu. TBMM Anayasa Yazım Komisyonu’nda, dün “vatandaşlık” maddesi yeniden ele alındı. Komisyona başkanlık eden MHP’li Faruk Bal, “Madde üzerinde söz almak isteyen var mı” sorusu karşısında, siyasi parti temsilcileri önce “sessiz” kalınca, diğer maddelere geçilmesini önerdi. Ancak daha sonra CHP’li Rıza Türmen, “Aslında vatandaşlık maddesinde 3 parti arasında bir uzlaşma imkânı olabilir. Görüşmeleri sürdürelim” deyince, diğer CHP’li üye Süheyl Batum, “Eğer diğer partiler Türk vatandaşlığını kabul ediyorsa elbette anlaşabiliriz. Arkadaşlar bunu kabul ediyorsa görüşmelere devam edelim” görüşünü dile getirdi. AKP, vatandaşlığın devlet ile hukuksal bir bağ olduğunu, devlet olmadan millet olamayacağını, çifte vatandaşlıkta bir millete ait olmasına karşın bir başka devletin vatandaşlığının mümkün olabildiğini belirterek önerdikleri şekilde, “nötr” bir vatandaşlık düzenlemesinde ısrarlı olduklarını bildirdi. Bunun üzerine Batum, “Katalanlar da millet olduklarını ifade ediyorlardı ama İspanya vatandaşlığını kabul ettiler” görüşünü dile getirdi. Komisyonda siyasi partilerin hiçbirinin geri adım atmaması üzerine, vatandaşlık maddesinin görüşmelerine son verildi. Toplantıda ayrıca, üzerinde uzlaşma sağlanamayan, “vatandaşlık” ve anadili tartışmalarını içeren “eğitim öğretim hakkı ve özgürlüğü” maddelerinde gelinen noktanın TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e aktarılması her partinin önerileri ile uzlaşamama gerekçelerinin kamuoyuna anlatılması ve üyelerin kendi partilerine iletmesi görüşü de benimsendi. Öte yandan, CHP’li komisyon üyeleri arasında “anadili”, “vatandaşlık” gibi kritik maddelerde yaşanan görüş ayrılığının, her komisyon toplantısında krize dönüşmesi ve partiyi tartışılır noktaya getirmesi üzerine, krize genel merkez yönetimi el koydu. Bu kapsamda CHP’nin önceki günkü MYK toplantısında komisyon üyelerinin, genel merkezin onayından geçmiş maddeleri üzerinden görüşmeleri sürdürmesi benimsenirken üyele [email protected] re arasındaki görüş ayrılığı ve tartışmalar “özgürlük” kapsamında değerlendirildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, CHP’nin vatandaşlık ve “anadili” konusundaki önerilerinin net olduğunu belirterek, komisyon üyeleri arasındaki tartışmanın “düşünce özgürlüğü” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Koç, hiçbir CHP’linin “talimatla” düşüncelerini değiştirmeyeceğine işaret etti. AKP ANAYASAYI AŞMAYA ÇALIŞIYOR Anadilinde eğitime ‘lehçe’ formülü Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ANKARA Demokratikleşme ile yabancı dille eğitim ve öğpaketinde devlet okullarında ana retim yapan okulların tabi oladilinde eğitime yönelik düzenle cağı esaslar kanunla düzenlemeye karşı çıkan AKP hükümeti, nir” hükmünü içeriyor. özel okullar için ise anayasa deParti içinde, özel okullarda bile ğişikliği gerektirmeyen yasa de olsa Türkçe dışında bir dilin anadili ğişikliği için formül arıyor. olarak okutulmasının anayasaya Başbakan Tayyip aykırı olacağı dile getiErdoğan’ın ay sonuna u Devlet okullarında rilirken bu şekilde getidoğru bir basın toplantırilecek yasa değişikliğianadilinde eğitimi nin iptal edilebileceğisıyla açıklayacağı duyukabul etmeyen rulan pakette, anadilinne dikkat çekiliyor. Parde eğitim olup olmaya AKP, özel okullarda ti içinde, “Anayasadacağına ilişkin tartışmalar ki hüküm Türkçeden sürüyor. Özel okullarda anayasal engeli aşmak başka bir dilin anadili anadilinde eğitim konu için anadili demek olarak okutulamayacasunda seçenekli bir ha yerine ‘yerel dil ya da ğı ve öğretilemeyecezırlık yapılmasına karşın lehçe’ tanımlamasıyla ğini düzenliyor. Ama son kararı Erdoğan’ın veÖzel Öğretim Kurumçözüm bulmayı receği belirtiliyor. Partiları Yasası’nda yapıde, pakete özel okullatartışıyor. lacak düzenlemeyle ra yönelik bir düzenle‘anadili’ ifadesi kullame konulursa nasıl bir yasal de nılmayabilir. Okullarda Kürtçe ğişiklik getirileceğine ilişkin for seçmeli dersi konulurken ‘yaşamül tartışmaları yapılıyor. yan diller ve lehçeler’ denilerek Anayasanın 42. maddesi “Türk formül bulundu. Söz konusu çeden başka hiçbir dil, eğitim yasada da yerel dil ya da lehve öğretim kurumlarında Türk çe denilebilir. Bu şekilde anayavatandaşlarına anadilleri ola saya aykırılık ortadan kaldırılarak okutulamaz ve öğretilemez. bilir” değerlendirmesi yapılıyor. EMİNE KAPLAN t dro Hi ik oj ol i rkez Me pi era
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle