15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 EYLÜL 2013 PERŞEMBE 8 HABERLER ‘Gezi’, demokrasiye tehdit değil...’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, hükümetin aksine Gezi protestolarının AKP’yi devirmeye yönelik olmadığını belirterek “Türk demokrasisi tehlikede değil. Sağlam ve orada duruyor” dedi. Ricciardone, “Maliyet faktörü ikincil konu. Suriye’de siyasi çözüm gerekli” dedi. Ricciardone, Suriye helikopterinin düşürülmesini konusunda, “Türkiye meşru müdafaa hakkını kullandı” dedi. Alman Marshall Fonu tarafından yapılan ve ABD büyükelçisi Ricciardone’nin katılımıyla açıklanan “2013 Transatlantik Trendler” araştırmasının sonuçlarına göre Avrupalılar ve Amerikalılar ülkelerinin Suriye’ye askeri müdahaleye karışmasını istemiyor. Avrupalıların yüzde 72’si, Amerikalılarınyüzde 62’si ve Türklerin yüzde 72’si hükümetlerinin bu çatışmaya müdahil olmasını istemiyor. 164 polise ‘orantısız güç’ soruşturması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gezi eyleminde halka şiddet uygulayan polislerle ilgili inceleme başlatan Emniyet Genel Müdürlüğü, müfettişlerin hazırladığı raporun ardından “orantısız güç kullandıkları ve talimatını verdikleri” belirlenen 32 emniyet amiri ve 132 çevik kuvvet polisi hakkında soruşturma başlattı. Yurrtaşların şikâyeti ve basında çıkan haberler üzerine İçişleri Bakanlığı, olayı incelemesi için müfettiş görevlendirmişti. Tek tek şikâyet edilen polislerin ifadesini alan, şiddet olayına ilişkin görüntüleri izleyen müfettişler, “eylemlerde orantısız güç kullanıldığı” sonucuna vardı. Bunun üzerine 32’si emniyet amiri, 132’si ise çevik kuvvet polisi olmak üzere toplam 164 polis hakkında soruşturma açıldı. Soruşturma açılan polislerin büyük bölümünün İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Eskişehir ve Hatay’da görevli olduğu öğrenildi. ‘KCK haklı, başka şey yapamazlardı’ ‘Silahlara Dönülmez Diye Bir Şey Yok’ PKK’nin İmralı’da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan lideri Abdullah Öcalan’ın kendisini ziyaret eden BDP heyetine, “KCK’nin çekilmeyi durdurma tavrını destekliyorum. Bundan sonra çekilmeyi konuşmayız” mesajı verdiği belirtildi. Nevruz da ‘silahlara veda’ mesajı veren Öcalan, son görüşmede “Asla silahlara dönülmeyecek diye bir şey yok” mesajı verdi. BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hafta sonu İmralı’da Öcalan ile yaptıkları görüşme hakkında sorularımıza şu yanıtları verdi: Kamuoyuna açıklanan bir takvim vardı. Bu takvim hâlâ geçerli mi? Maalesef o takvime uygun gidilmiyor. Bunun sorumlusu da hükümet. İmralı’da geçen ekimde devlet ile diyalog başlayınca bu yıl ekim, kasıma kadar normalleşme, silahların bırakılması aşamasına geçilmesi bekleniyordu ancak hükümet bu takvime uymadı. Bırakın silahsızlanmayı, geri çekilme dahi durdu. Bu nasıl talimat! Gezi Parkı Direnişi’nin İzmir ayağında tutuklanan Cem Barış Çakıl, 1 Haziran tarihli eylemi için 3 Haziran tarihinde talimat almakla suçlandı OZAN YAYMAN KCK’ye ‘çekilmeye devam’ mektubu yazdığı ileri sürüldü. Hayır, hiç öyle bir şey yok. Tam tersine. “Onlar haklı. Alabilecekleri başka karar yoktu. Benimle zıt düşmediler” diyor ve ateşkes halini destekliyor. Cemil Bayık’ın açıklamalarını destekliyor. Burada hükümet ve onlara akıl verenler farklı bir algı yaratmak istiyor. Bu yeni format yani müzakere nasıl olacak? Taraflar olacak, konu olacak ve bir de masa olacak. Taraflar Öcalan, KCK, BDP. Bir de hükümet. ‘Paketin bir etkisi olmaz artık’ Bir de ‘araç’ tartışması var. Evet. O da “Ben artık teröre karşı bir enstrüman gibi düşünülemem” diyor. “Madem görüşülüyor, gelecekler esasını konuşacaklar meselenin” diyor. “Bu format sağlanırsa mesele kısa sürede aşılır ve silahsızlanmaya geçilir” diyor. Demokratikleşme paketini nasıl değerlendiriyor? Süreci olumlu ya da olumsuz etkileyebilecek konumdan çıkmış durumda bu paket artık. Sadece hükümetin tek taraflı kendi hesabına attığı adımlar olacak. İyi yaparlarsa Türkiye lehine olur ama ben demokrasimizi sıçratmayacağına eminim. İZMİR Gezi Parkı Direnişi’nin İzmir bölümünde gözaltına alınan ve tutuklanarak cezaevine konulan Cem Barış Çakıl’ın, adına suç işlediği savlanan örgütten, 3 Haziran 2013 tarihinde talimat aldığı öne sürülüyor. Ancak Çakıl’ın üzerine atılı suçlama 1 Haziran 2013 tarihini gösteriyor. 10 Eylül 2013 günü ilk duruşmada hâkim karşısına çıkan Çakıl ve avukatı, mahkeme heyetine bu durumu aktarsa da tutuklu luk hali kaldırılmadı. Çakıl da diğer Gezi Parkı tutukluları gibi, “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” suçlamasıyla karşı karşıya. Sanıklar hakkında, salt bu iddia nedeniyle alt sınırı 7.5 yıl, üst sınırı da 15 yıl arasında olmak üzere hapis cezaları isteniyor. Çakıl, 20 Haziran 2013 tarihinde gözaltına alındı, 23 Haziran günü de tutuklandı. Çakıl o tarihten bu yana Buca Kırıklar Cezaevi’nde kalıyor. Çakıl’ın, 1 Haziran tarihinde, İzmir’de çıkan olaylar nedeniyle polise taş attığı savunuluyor. Savcılık tarafından hazırlanan iddianamede, Çakıl’ın söz konusu eylemi, örgütten talimat alarak gerçekleştirdiği savlanıyor. Ancak aynı iddianamede, söz konusu talimatın 3 Haziran tarihinde, MKP örgütü tarafından yayımlanan bildiriyle verildiği savunuluyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi kuruluşlarından İZSU’da çalışan, evli ve bir çocuk babası 38 yaşındaki Çakıl’ın avukatı Aysun Koç, müvekkilinin taşı, örgütün çağrısı doğ rultusunda attığının savunulduğunu söyleyerek “İddianamede örgütün talimatı, 3 Haziran tarihinde verdiğine vurgu yapılıyor. Müvekkilimin taş attığı savlanan tarih ise 1 Haziran olarak gösteriliyor. Bu büyük bir çelişkidir. ” dedi. Avukat Koç, daha önce en fazla 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten başlatılan soruşturmaların, şimdi 25 yıla varan hapis cezası istemi içeren adli süreçlere dönüştürüldüğüne dikkat çekiyor. Hükümetin gevşek tutumu Öcalan nasıl görüyor? Bir yıldır bir diyalog zemini yakalanmış olduğu için geçen zamanı büyük kayıp olarak görmüyor ancak gidişatı da iyi görmüyor. Hükümetin gevşek tutumundan şikâyetçi. “Geri çekilme ile ilgili bir yasa çıkarılmış olsa tek PKK’li kalmayacaktı” diyor ama hükümetin hiçbir adım atmamasından şikâyetçi. Gerçekten de hükümet her aşamada fırsatçılık yaptı. Öcalan’ın gayretleri olmasa bugüne kadar çoktan tuzla buz olurdu bu süreç. ‘Heyet içinde siyasetçi istiyor’ Hükümeti Gezi korkusu sardı Üniversitelerde Müzakere olursa ne değişecek? Zaten devletle görüşmüyor mu? Evet gelip, sohbet edip ,tartışıp gidiyorlardı ama bundan sonra bu heyet aracılığıyla seslenmek istiyor. Heyetin içinde siyasi temsil istiyor. Bakan mı yani? Hayır gerek yok hükümetten olmasına ama siyasetçiler olabilir. Karar alabilecek, inisiyatif kullanabilecek bir heyet. Şu andaki heyet inisiyatif sahibi değil. bakansız açılış töreni SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Gezi protestolarının eylülde yeniden canlanacağı kaygısıyla hareket eden hükümet, yaklaşan üniversite açılışlarında olası protestoları önlemek için formül arıyor. Hükümet, üniversitelerin açılış töreni yapmadan açılmasını sağlayamayınca bu kez bakanların katılmadığı açılışlar yapılması yöntemini tercih etti. Olası protestolara karşı bakanlar açılışlara katılmayacak, üniversiteler kendi içindeki törenlerle açılacak. Açılışlarda olası protestoları önlemek için formül arayan hükümet, ilk olarak YÖK’ün üniversite yönetimlerine “akademik yıl açılış töreni düzenlemeyin” yönünde bir uyarıda bulunması uygulamasına gitti. Ancak bunun, bir mevzuat hükmüne dayandırılamayacağından yazılı olarak istenemediği belirtildi. Yazılı olmayınca da gelenek haline gelen açılış tören programları rektörlüklerce hazırlanmaya başlandı. Ancak bu kez de YÖK’ten “törenleri sınırlı tutun” uyarısı geldi. Bununla da protestoların tam olarak önüne geçilemeyeceği düşünüldüğünden son formül olarak bakanların açılış törenlerine katılmaması yoluna gidildi. YÖK’ün isteği üzerine, protestonun olmamasının garanti altına alınabileceği törenler dışında hiçbir bakan, üniversite açılışlarına katılmayacak. Bakanların yanı sıra AKP milletvekillerinin de protesto edilmesinden kaygı duyulduğu için açılışlara milletvekilleri de çağrılmayacak. Tüm bunlarla birlikte İçişleri Bakanlığı’nın “üniversiteleri ziyaret edecek bakanlar için özel güvenlik önlemleri alınması” isteğini bir arada değerlendiren üniversite rektörlükleri, açılış törenlerinde “içe kapanma” kararı aldı. Rektörlükler, tamamen üniversite mensuplarının katılacağı törenler düzenleyecek. Bakanlar veya milletvekilleri dahil üniversite dışından kimse törenlere davet edilmeyecek. Üniversite öğrencilerinin yine de protesto gösterileri düzenlemesi ihtimali karşısında ise “öğrencilerin gözüne batmayacak ölçüde güvenlik önlemleri” alınacak. Geçen yıl Başbakan Tayyip Erdoğan ile birlikte pek çok bakan ve milletvekilinin katıldığı ve öğrenci muhalefetinin protesto ettiği Ankara Üniversitesi’nde akademik yıl açılış töreni 7 Ekim’de eczacılık fakültesinde düzenlenecek. Törene yalnızca “üniversitenin paydaşları” yani eski ve yeni akademik personel ve öğrenciler katılacak. ODTÜ’nün açılış töreni ise 23 Eylül’de Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek. Öğrenci ve öğretim görevlisi katılımını sağlamak amacıyla tören sırasında ders yapılmayacak. Akademik personel törene akademik kıyafetleri ile katılacak. Devlet Opera ve Balesi sanatçılarının sahne alacağı programda “O Sole Mio” söylenecek. “Eymir Beni Çağırıyor” konulu sunumun ardından Rektör Prof. Dr. Ahmet Acar konuşma yapacak. Ardından üniversite sınavında derece yaparak ODTÜ’ye yerleşen 3 öğrenci konuşacak. Artık çekilme gündemde yok ‘Müzakereye hakem lazım’ Bir de hakem istiyor galiba. Hakem rolü oynayacak bir üçüncü göz istiyor. Dış güç değil ama ortaklaşa oluşturulacak Hakikatleri İzleme Kurulu.Taraflarla görüşme yapıp, tıkanma olunca öneri getirmesi isteniyor. Ateşkesi denetleyebilir. Meclis’te bir komisyon kurulmuştu. Onu ‘içi boş’ görüyor. Ali İsmail’in heykeli tamamlanıyor Gezi Direnişi sırasında Eskişehir’de 2 Haziran’da polislerin de aralarında bulunduğu eli sopalı bir grup tarafından dövülen ve 38 günlük yaşam mücadelesini 10 Temmuz’da kaybeden 19 yaşındaki Anadolu Üniversitesi öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın heykeli 7. Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumu kapsamında yapılıyor. Heykeli yapan seramik sanatçısı Meliha Coşkun’a, Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisi 3 genç yardımcı oluyor. Meliha Coşkun, “Bu heykeli ve diğer çalışmaları yapmak için İstanbul’dan geldim. Eskişehir’den yardımcılarım bana katkı veriyorlar. Sempozyum alanındaki çalışmaları gezenler, Ali İsmail Korkmaz’ın eserine mutlaka bakıyorlar, inceliyorlar” dedi. Heykel bittikten sonra Eskişehir veya Ali İsmail’in memleketi Hatay’a dikilecek. (CAN HACIOĞLU) Görüşmenizden geri çekilmenin hızlanacağı izlenimi aldınız mı? Hayır. Tam tersine artık geri çekilme konusunun yeniden gündeme geleceğini sanmıyorum. Artık geri çekilmeyi değil, onların nasıl geri döneceği tartışılmalıdır. Bunu kendisi öneriyor. Kamuoyundaki ‘çekilme’ tartışmaları konusunda ise şöyle diyor: “Biz devlet heyeti ile ilk görüştüğümüzde geri çekilme için toplanma yerinin Kandil olacağını bile konuşmadık. Bu Türkiye içinde bir yer olabilirdi. Mesela Cudi Dağı çünkü madem bu çıkanlar sonra yine dönecek neden Kandil’e gitsinler diye bekliyoruz ki. İlla sınır dışına çekilme gerekmiyordu. Bir yere toplanıp, provokasyonu önleyecek tedbir olarak düşünüldü çekilme. Yasa çıkardı. Onlar da hızlı biçimde toplanırlardı belirlenen yerde. Kamyonlarla, araçlarla giderler toplanırlardı yasası olduğu için. Toplanma tamamlandığında da devlet de hızla düzenleme yapar dağdan inerlerdi” ama çekilme başladıktan sonra yasa çıkarmadılar. ‘Kandil’e gitmeye gerek yoktu’ Kamuoyuna sınır dışına çıkış diye sunuldu bu çekilme süreci... Öcalan da bunu soruyor. “Anlamaya çalışıyorum, dağdan ineceklerse Kandil’e gitmelerine ne gerek var. İndireceksen neden iki, üç ay yol yürütüyorsun” diye soruyor. Böylece risk oluşturulduğunu düşünüyor. Hükümetin çekilme konusundaki ısrarını nasıl değerlendiriyor? Tabii o da “hükümetin derdi ateşkes değil” diye düşünüyor. Zaman kazanmak, oyalamak gibi görüyor. Sürecin seçime kurban edilmek istendiğini, PKK’nin tasfiye edilmek istendiğini düşünüyor. Daha sert üstümüze gelmek için manevra alanları yaratılmak istendiğini düşünüyor. “Ben hazırdım ama hükümet stratejik dönüşümü yapamadı” diyor. Akil insanlar olamaz mı? Onları ‘tek taraflı’ buluyor. Başından beri öyle düşünüyordu. Şimdi de “Tarafsız olsalar, yeterince işlevsel olsalar gelip önce benimle görüşmeleri lazımdı. Madem ben başaktörüm. Bir sürü bilgi de verirdim. Ben yokmuşum gibi davranılırsa sonu bu olur” diye düşünüyor. Aslında o dönem biz de itirazlarımızı dile getirmiştik ama AKP’nin istediği şekilde gitti. Anlattıklarınızdan tablo çok olumlu değil. Şu anda hükümet bütün bu olup bitenlerden ders çıkarıp fırsatı doğru değerlendirirse olumlu gelişmeler olabilir. Yoksa ciddi sıkıntı çıkabilir. Seçimden önce mi çıkar bu sıkıntı? Seçim öncesi de olabilir, seçim sonrası da. Aysel Tuğluk’un Hürriyet yazarı Taha Akyol’a gönderdiği mektuptan bilgisi var mı? Oradaki silah unsuru çok tartışıldı. Evet var. Öcalan diyor ki, “Aslında silahlara dönülmez diye bir şey yok. Ben bunu yaratmaya çalışıyorum ama bunu söylemek işin doğasına da aykırı. Asla diyemem.” Öcalan’ın görüşü bu. Oldukça umutsuz mesajlar bunlar. Umutlu olması için neden göremiyor da ondan. Biz umutsuzsak o orada daha da umutsuzdur. Hükümetin içinde bulunduğu formattan çıkmasını istiyor. Bundan sonraki aşama geri çekilme değil o zaman. Öcalan ve KCK’nin artık geri çekilmeyi gündeme alacaklarını sanmıyorum. Yeniden silaha dönülebileceği mesajı süreci olumsuz etkilemez mi? Öcalan “Siyasette 24 saatte her şey değişebilir. Ben “silahların devri kapandı” dedim ama hükümet gereğini yapmıyor. Silah seçeneği kalkacaksa, demokratik siyaset seçeneğinin yaratılması gerekirdi. “Ben şimdi kimseye ‘silah asla bir seçenek değildir’ diyemem, bunun garantisini veremem” düşüncesini paylaştı. Hükümetle görüşecek misiniz? Evet görüşmek istiyoruz. Uzun süredir yaptığımız uyarılar dikkate alınmadı. Başbakan’a akıl veren bir ekip var. “Kandil ve BDP arıza çıkarsa da biz Öcalan ile yürürüz” diye düşünüyorlar. İşlerin öyle yürümediği, arada bir görüş ayrılığı olmadığı görüldü. Aynı düşüncede ısrar ederlerse de iyi bir noktaya gidemeyeceğiz. Sonu iyi olmayacak. ‘Akiller taraflı’ Silahlara dönüş sinyali İçe kapanma 8 yaşındaki çocuğu öldüresiye döverek hastanelik etmişti O polis açığa alındı nun söylediğini dinlemeyince O. isimli çevik kuvvet polisi tarafından karakolun önünde dövülmüş, dayaktan baygınlık geçiren D.Ö’nün kaburgalarında ve iç organlarında zedelenme meydana gelmişti. Mersin Emniyet Müdürü Arif Öksüz, “Söz konusu polis açığa alındı. Olayı titizlikle inceliyoruz” dedi. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, konuyu Meclis gündemine taşıdı. İçişleri Bakanı Muammer Güler’in yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Tanrıkulu, “8 yaşındaki bir çocuğun bile onurunu koruyup polis memurunun zorlamasına rağmen arkadaşına vurmaması karşısında, insan haysiyetiyle bağdaşmayan tutumuyla çocuğu iç kanama tehlikesi geçirecek kadar döven polis memuru, sizin emrinizdeki kamu personelinin suçlarının cezalandırılmamasına mı güvenmiştir?” ifadelerini kullandı. MERSİN (Cumhuriyet) Mersin’de 8 yaşındaki D.Ö’nün bir çevik kuvvet polisi tarafından karakolun önünde öldüresiye dövülmesiyle ilgili önceki gün gazetemizin manşetinde yer alan “Polis bir çocuğu hastanelik etti” haberi kamuoyunda büyük yankı buldu. Mersin Emniyet Müdürlüğü, o polisin açığa alındığını açıkladı. Mersin’de karakol önünde oyun oynayan 8 yaşındaki D.Ö. “Arkadaşına vur” diyen polis memuru Yeni format: Müzakere masası Görüşmenizde yeni bir ‘format’tan bahsediyor Öcalan? Bugüne kadar devlet heyetleri gelince sohbet edildiğini, diya log sağlandığını belirtiyor. Karşılıklı düşüncelerin ölçüldüğünü, tartıldığını anlatıyor. Şimdi yeni format ile kastettiği bu diyaloğun ‘müzakere’ye dönmesi. O başka bir şey. “Ben 4 duvar arasında müzakere yürütemem. Dış dünyadan BDP dışında kimse ile görüşemiyorum” diyor. “Hükümetin elinde milyonlarca enstrüman var. Basınla, sivil siyaset örgütleriyle konuşmam sağlanırsa işin esasına dair konuşabiliriz.” Gelinen aşamadan çok üzgün. Çok fedakârca davrandı, tüm eleştirilere karşın doğru bildiği yolda yürüdü ama hükümetten bir ciddiyet görmediği için üzülüyor. ODTÜ’de ‘O Sole Mio’ Eğitimcilere soruşturma ADANA/ANTALYA (Cumhuriyet) Antalya’da 3 öğretmen hakkında öğrencileri Gezi Direnişi’ne katılmaya teşvik ettikleri iddiasıyla inceleme başlatıldı. Adana’da EğitimSen üye ve yöneticisi 13 öğretmen hakkında soruşturma başlatılırken, daha önce “Soruşturmaya yer yoktur” kararı veren teftiş kurulu başkanı Ülkü Aydoğan’ın görevden alındığı belirtildi. Adana’da KESK, DİSK, TMMOB ve Adana Osmaniye Tabip Odası (ATO) yöneticileri düzenledikleri eylemle soruşturmaları kınadı. Şahin’in tedavisi sürüyor İstanbul Haber Servisi Sarıgazi Demokrasi Caddesi’nde polisin attığı biber gazı kapsülünün gözüne isabet etmesi sonucu sol gözünü kaybeden ve tedavisi Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde devam eden Orhan Şahin’in (33) durumunun iyiye gittiği öğrenildi. Yaklaşık 1 haftadır hastanede olan Şahin’in arkadaşları “Enfeksiyon riskine karşı antibiyotik tedavisi devam ediyor. Orhan Şahin’in birkaç gün içinde taburcu olması bekleniyor” açıklamasını yaptı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle