13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 EYLÜL 2013 PERŞEMBE 4 HABERLER Ziller Kimin İçin Çalıyor? 16 Eylül Pazartesi sabahı çaldı yeni öğretim yılının zili ve 17 milyon öğrenci ile 800 bin öğretmen ders başı yaptılar. Yurt gazetesi 17 Eylül’de şu manşeti atmıştı: Zil İmam Hatip’e çaldı. Gerçekten geçen yıl 758 olan imam hatip okullarının sayısı, bu yıl 561 tane yenisi eklenerek 1319’a yükselmiş, böylelikle AKP bu alandaki rekoru kırmış bulunmaktadır. Bu 561 imam hatibin bir kısmı yeni açılmış, bir kısmı da eski okulların şekil değiştirmesiyle imam hatibe döndürülmüş ve öğrenciler, burada okumak zorunda bırakılmışlardır. İmam hatibe dönüştürülmeyen okullarda da o zihniyet egemen kılınmıştır. Böylelikle Cumhuriyet tarihinde 3 Mart 1924 Tevhidi Tedrisat (Eğitimi Birleştirme) Kanunu ile başlayan, laik eğitim dönemi de artık fiilen tarihe karışmıştır. Bilindiği gibi, Cumhuriyetin en anlamlı iki kazanımından biri olan, laiklik konusundaki en önemli gelişme ne devletin dininin İslam olduğu hükmünün anayasadan çıkarılması ne de laiklik kurumunun bir anayasal kavram haline gelmesidir. Türkiye’de laiklik konusundaki en önemli gelişme, 3 Mart 1924 tarihli Tevhidi Tedrisat Kanunu’dur. HHH Hilafetin kaldırılmasıyla aynı güne rastlayan Tevhidi Tedrisat (Eğitim Birliği) Yasası ile birlikte laik eğitimin ilk adımı atılmıştır. Laikliğin en büyük savaşım alanı her yerde, her zaman okullar olmuştur. Fransızların şu deyişi Cumhuriyette laikliğin önemini vurgular: Cumhuriyeti kilisenin yerine okulu, papazın yerine öğretmeni koyarak oturttuk. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumlarının sanayi devrimi aşamasına ulaşamamış bir toplumda bu kadar çabuk yayılmasının nedeni de laik eğitim reformu olmuştur. Gerçekten, 192030’lu yıllarda, Anadolu’da ulaşım ve iletişim olanaklarının ne kadar kısıtlı olduğunu düşünürsek Milli Eğitim’in Cumhuriyetin kurumlarının yurt düzeyine yayılıp oturmasında oynadığı başat rolü kolaylıkla anlayabiliriz. Bu konuda yalnızca bir fikir verebilmek için belirteyim ki çok sonraları 1950’li yıllarda bile, ulusal gazetelerin İstanbul’un burnunun dibindeki Eskişehir’e, çıktığı günün akşam üstü, saat 16.00’da ulaşabilmesi gerçek bir devrim olarak algılanmıştı. Olaya bu açıdan bakınca Cumhuriyetin gerçek ordusunu laik eğitimin askerleri öğretmenlerin oluşturduğunu görebiliriz. Bu gerçeği Cumhuriyetin kurucuları kadar iyi kavrayan bir başka grup da laik Cumhuriyetin karşıtları olmuş, sürekli laik eğitimin altını oymaya çalışmışlardır. HHH Laik ve üretici eğitimin karşıtlarının ilk piri, çok partili yaşama geçişin hemen ertesinde, CHP’li Şemsettin Günaltay Hükümeti’nin Milli Eğitim Bakanı olan Reşat Şemsettin Sirer’dir. Hasan Âli Yücel’in yerine Milli Eğitim Bakanı olur olmaz, Köy Enstitüleri’ne ilk darbeyi vuran Reşat Şemsettin Sirer zamanında yaşanmıştır ilk kırılma noktası. Ondan sonra gelen iktidarlar, Menderes’in Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri’den başlayarak eğitimde hep geri adımların atılmasına önayak olmuşlardır. Laik Cumhuriyet’in, laik eğitim ile oturtulduğunu görenler, onu geldiği yoldan geri döndürmek üzere, bütün güçleriyle Milli Eğitim’e yüklenmişlerdir. Gerici iktidarına laik bahaneler kılıfı hazırlamaya çalışan 12 Eylül döneminde de bu durum devam etmiş, siyasal ekolojik dengenin bozulmasıyla, bu gelişme daha da hızlanmıştır. AKP iktidarıyla birlikte, öğretmenin yerini imamın alma süreci büyük ivme kazanmıştır. Artık Milli Eğitim imamlaştırılan hocalar ve imam hatipleştirilen okullarla birlikte büyük geri dönüşün yuvaları haline getirilmiş, 3 Mart 1924’te başlayan laik dönem bitmiştir. Kimse Tevhidi Tedrisat’ın sona erdiğini sanmasın, eğitim birliği yine sağlanmaktadır. Ama bu defa tasfiye edilen, laik eğitim olmaktadır. Evet bu durumda ders zilleri imamlar için çalmaktadır. Halkını tehdit etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Suriye helikopterinin düşürülmesi üzerinden içeride muhalefete de gözdağı verdi. Erdoğan, Ankara Bilkent Şehir Hastanesi’nin temelini attı. Törene Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin onlarca otobüsüyle kentin deği şik noktalarından servis yapıldı. İstanbul’da 12 Eylül’de yapılan törende 14 ilde yapılacak 15 şehir hastanesinin protokolünü imzaladıklarını anımsatan Erdoğan, bugün de bu planlanan hastanelerden birinin temelini attıklarını söyledi. Gelecek günlerde hastanenin adının sağlıkta önemli hizmetleri bulunan bir kişinin ismiyle şereflendirileceğini de ifade eden Erdoğan, 1 milyon 200 bin metrekare alana kurulacak, 100’ün üzerinde ameliyathane bulunan tesisin standart yatak sayısının 3 bin 662, tüm birimleriyBilkent Şehir Hastanesi’nin temel atma törenine Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin onlarca otobüsüyle kentin değişik noktalarından servis yapıldı. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) Erdoğan, Suriye’nin helikopterinin düşürülmesi üzerinden muhalefete gözdağı verdi belirten Erdoğan, Türkiye’yi “kaosa çekme yönündeki girişimleri” dikkatli ve hassas bir şekilde takip ettiklerini savunarak, “Umuyor ve inanıyorum ki hiç kimse de Türkiye’nin sabrını, soğukkanlılığını farklı şekillerde yorumlayıp test etmeye kalkışmaz” dedi. l 8 ayda 2 milyar lira le birlikte toplam yatak kapasitesinin ise 4 bin 376 olduğunu aktardı. Konuşmasında başta çözüm paketi ve Suriye’nin düşürülen helikopteri olmak üzere gündemdeki konulara da değinen Erdoğan, paketle ilgili olarak “Şu anda da bir demokratikleşme paketi üzerinde çalışıyoruz. Dün (önceki) akşam çalışmamızı tamamladık, redaksiyon çalışmaları yapılıyor. Ay sonuna kadar geniş bir basın toplantısıyla bizzat şahsım bu paketi açıklayacağım” dedi. Erdoğan, Suriye konu sunda da Türkiye’nin hiçbir ülkenin toprakları üzerinde “gözünün olmadığını” vurgularken içeride muhalefetin protestolarına da sert karşılık vereceklerini belirterek şöyle dedi: “Türkiye’ye yönelik fiili saldırılara cevap verdiğimiz gibi Türkiye içinde uygulanmak istenen kaos ve kışkırtma planlarına da asla tahammülümüz olamaz, hoşgörümüz olamaz. Onların da cevabını veriyoruz ve veririz.” Suriye’de yaşananlar konusunda ilkeli bir duruş sergilediklerini Erdoğan, Gezi Parkı eylemleriyle yükselen toplumsal muhalefete yönelik tepkisini dünkü temel atma töreninde de sürdürdü. Erdoğan, “Yaptıklarınız sadece halkıma değil, sadece esnafıma değil biliniz ki aynı zamanda kendinize yaptığınız bir saygısızlıktır. Hukukun dışına çıkmak suretiyle esnafımın, tüccarımın işyerlerini yakıp yıkıp, oraları dökerseniz, burada da güvenlik güçlerimiz sizlere hukuk içinde gerekli cevabı vermek durumunda kalır” dedi. ‘Polis gereğini yapar’ Haber Merkezi Ankara’da sevgilisi Elena Radckova ile birlikte uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülen Havacı Tümgeneral Hasan Hüseyin Demirarslan’ın oğlu Göktuğ Demiraslan dün Çanakkale’de toprağa verildi. Bu arada olayla ilgili soruşturmayı yürüten polis, cinayetin profesyonel kişilerce işlenmediği sonucuna vardı. Cinayetin gönül ilişkisi yüzünden işlenmiş olabileceği ihtimali üzerinde duran polisin, genç kızın görüştüğü bir kişiyi şüpheli olarak tespit ettiği öğrenildi. Demirarslan toprağa verildi BAŞBAKAN ERDOĞAN, KENDİSİNİ PROTESTO EDENLERE KULAK ASMADI Seçim musluğu açıldı FIRAT KOZOK ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın her seçim öncesinde vurguladığı “seçim ekonomisine girmeyeceğiz” söylemine karşın AKP, gelecek yıl yapılacak yerel seçimler için “para musluğunu” şimdiden açtı. Mahalli idarelere 8 ayda gönderilen kaynak 2 milyar 74 milyon TL’ye ulaştı. Başbakan Erdoğan, 2011 genel seçimleri öncesinde yapılan seçimlerin hiçbirinde mali disiplinden ödün vermediklerini, para politikalarını askıya almadıklarını ve popülizm tuzağına düşmediklerini savunmuştu. Ancak AKP için kritik önem taşıyan 2014 yerel seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bu prensip “askıya alındı”. Maliye Bakanlığı raporlarına göre seçimlerin aylar öncesinden mahalli idarelere gönderilen Hazine yardımları önceki yıllara göre ciddi oranda arttı. Yılın ilk 8 ayında bu kalemde harcanan toplam para tutarı 2 milyar 74 milyon 177 bin TL oldu. Geçen yılın aynı döneminde aktarılan toplam kaynak 1 milyar 815 milyon 15 bin TL olmuştu. GAZİANTEP (Cumhuriyet) Gaziantep’in Nizip ilçesinde kamplara alınmadıkları için parkta kalan Suriyeliler, çadır ve kalacak yer taleplerini iletmek amacıyla toplu şekilde kaymakamlığa yürümek istedi. Hastane Caddesi’nde önlem alan polis, kalabalığın geçişine izin vermedi. Tepki gösteren Suriyeliler ile güvenlik güçleri arasında kısa süreli gerginlik yaşandı. İkna edilen grup daha sonra parka geri döndü. 3 Suriyeli gözaltına alındı. Mülteciler isyan etti ‘Gidin ormanda yaşayın’ Partisinin ilçe başkanları toplantısına katılan Başbakan Erdoğan’ın geçiş güzergâhı üzerinde bulunan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı binası önünde 2 kadın ODTÜ arazisinden yol geçirilmesini protesto etti. Polis ekipleri Erdoğan’ın ‘Ağaç kesme metro yap’, ‘ODTÜ ormanı birinci derece sit alanıdır’ dövizleri açan kadınları görmemesi için büyük çaba harcadı. Başbakan Erdoğan’ın geçişinin ardından eylemcilerin önündeki barikat kaldırıldı. Ancak tüm çabalara rağmen Başbakan’ın eylemcileri gördüğü anlaşıldı. Erdoğan toplantıda yaptığı konuşmada, ODTÜ’den yol geçirilmesini protesto edenlerin “Yol istemiyoruz, orman istiyoruz” pankartı açtıklarını belirterek “Böyle bir pankart olabilir mi? Üniversite gençliği bu pankartı asıyor. Üniversitene sen o yollarla gidiyorsun. Orman isteyenler için orman bol. Ormansa... Sizleri ormanlara gönderelim ormanlarda yaşayın. Hiç olmazsa şehirde yaşayanları rahatsız etmeyin” diye konuştu. Erdoğan, “Şurada altgeçit yapılmış, o canım seramikleri bu vandallar kırdılar. Bunun anında yenisi yapılabilir ama bunları bir müddet milletin görmesi lazım” diye konuştu. Gezi eylemleri sırasında kullandığı çapulcu sözüne yönelik eleştirilere değinen Erdoğan, İsmet İnönü’nün Dersim olayları sırasında “Çapulcuları derdest ettik” ifadesini kullandığını, o dönemki Tan gazetesinin kupürlerini açıklayacağını söyledi. Taksim yayalaştırma projesine yönelik eleştirilere de tepki gösteren Erdoğan, “Biz bunların tamamıyla bir plan proje içerisinde devamını düşünen insanlarız. 90 artı uzatmalar var. Bunları oynayacağız, daha yapacağımız işler var” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan YardımcısıSezgin Tanrıkulu, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın yanıtlaması iste TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde Türkiye’de ne kadar mayın olduğunu ve temizlenmesi konusunda çalışma yapılıp yapılmadığını sordu. Yılmaz, Türkiye’de döşeli mayın sayısının 977.922 olduğunu belirterek mayınların temizlenmesi için 2022 yılına kadar ek süre talebilinde bulunulduğunu belirtti. 977 bin 922 mayın gömülü ANKARA (AA) Şans Topu’nda 5 + 1 bilen 2 kişi, 302 bin 721 lira kazandı. Kazandıran numaraların; 5, 12, 13, 14, 16+7 olarak belirlendiği çekilişte 5 bilenler 3 bin 561 lira, 4+1 bilenler 278 lira, 4 bilenler 27.30 lira, 3+1 bilenler 13.75 lira, 3 bilenler 3.15 lira, 2+1 bilenler 4.05 lira, 1+1 bilenler 2.25 lira kazandı. 2 kişiye 302 biner lira ‘C HP’li belediyelere kaynak verilmiyor’ Anayasa Komisyonu Türkiye’deki 2 bin 950 belediyeden 534’ünün CHP’li başkanların yönetiminde olduğunu söyleyen CHP’nin yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, “İl özel idarelerine ayrılan paylar belirli ölçütlerle ayrılır ancak, 10 bin nüfusa sahip olan fakat yazın bu nüfusu 200 binlere çıkan kıyı belediyelerinin tamamı neredeyse CHP’li ve bunlara hiçbir kaynak verilmiyor. Buralardaki insanlar büyük sorunlarla baş başa bırakılıyor” dedi. Irkçılık kavgası AYŞE SAYIN ANKARA TBMM Anayasa Yazım Komisyonu’nun dünkü toplantısında, “vatandaşlık” maddesinin geneli üzerinde siyasi partiler önerilerini anlattı. Görüşmelerde BDP’liler vatandaşlık tanımından “Türk” ifadesinin mutlaka çıkarılması gerektiğini savunurken MHP mevcut anayasadaki gibi “Türk vatandaşı” kavramının korunmasında ısrarcı oldu. CHP’li üyeler arasında ise yine görüş ayrılığı yaşandı. Toplantıda BDP Genel Başkan Yardımcısı da olan komisyon danışmanı Meral Beştaş yazarsiyaset bilimci Baskın Oran’ın vatandaşlık tanımına ilişkin görüşlerini anlatırken MHP’li üye Oktay Öztürk, “İlber Ortaylı ne kadar geçerli değilse bu da bizim için o kadar geçerli değil” diyerek tepki gösterdi. Beştaş, “Oktay Bey, demin Bengi Bey sunum yaparken Mahmut Esat Bozkurt’un, ‘Bu ülkede Türk olmayanların tek bir hakkı vardır, o da köle olma hakkı’ lafını dile getirdi. Siz Hasan Hoca’ya, ‘Ne kadar doğru söylemiş’ dediniz ve ben tanıklık ettim buna. Bana hikâye anlatmayın ya!” diyerek sert çıktı. MHP’li uzman Prof. Hasan Tunç, “Bana ‘Mahmut Esat Bozkurt Adalet Bakanı mıydı’ diye sordu” diyerek araya girerken Beştaş’ın ısrar etmesi üzerine Öztürk, “Yalan söylüyorsunuz” dedi. Beştaş ise “Siz yalan söylüyorsunuz” diye bağırırken tansiyonun yükselmesi üzerine toplantıya ara verildi. Arada Öztürk, Mahmet Esat Bozkurt’un kölelik sözüne atıf yaparak “Siz öyle diyorsanız ben hâlâ öyle düşünüyorum” ifadesini kullanırken Beştaş da “Siz böyle düşünüyorsanız asıl köle sizsiniz, ırkçı ve faşistsiniz” karşılığını verdi. l AİHM’den ceza Tüm yurtta iş bırakma eylemi KAYHAN AYHAN Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), 19 Eylül Mühendis, Mimar, Şehir Plancıları Dayanışma Günü nedeniyle bugün ülke genelinde iş bırakacak. Türkiye’de 49 ilde 443 işyerinde 19 Eylül 1979 günü mühendisler, mimarlar ve teknik elemanlar 1 günlük iş bırakma eylemi yaptı. 100 bine yakın çalışanın katıldığı iş bırakma eylemi ülkemizde en büyük teknik eleman eylemi olarak tarihe geçti. 2009 yılında düzenlenen TMMOB 1. Ücretliİşsiz Mühendis, Mimar, Şehir Plancıları Kurultayı’nda 19 Eylül tarihinin “Mühendis, mimar, şehir plancıları dayanışma günü” ilan edilmesi kararı alındı. TMMOB 41. Dönem Olağanüstü Genel Kurulu’nda da 19 Eylül “Mühendis, mimar, şehir plancıları dayanışma günü” olarak ilan edildi. Bugün TMMOB’ye bağlı il koordinasyon kurulları “Örgütümüze, mesleğimize, halkımıza, ülkemize sahip çıkıyoruz” sloganıyla ülke genelinde iş bırakıp basın açıklamaları yapacak. İstanbul’da bugün 19.00’da Galatasaray Meydanı’nda eylem yapılacak. Hükümlüye oy kullanma yolu Haber Merkezi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), hükümlülere oy kullanma yasağıyla Türkiye’nin serbest seçim hakkını ihlal ettiğine karar verdi. Beş yıl hapis cezasına çarptırılan Ahmet Atahür Söyler, 2007 seçimlerinde cezaevinde olması, 2011 seçimlerinde ise şartlı tahliye olmasına rağmen cezasının infazının tamamlanmamış olması nedeniyle oy kullanamadığı için AİHM’ye başvurmuştu. AİHM, Türkiye’de hüküm giymiş mahkumların oy kullanma yasağının doğrudan uygulandığını, bu yasak uygulanırken suçun doğası ve ağırlığının, hüküm süresi ve mahkumun hal ve davranışlarının hesaba katılmadığını belirtti. AİHM, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1 No’lu protokolünün serbest seçim hakkını düzenleyen 3. maddesini ihlal ettiğine karar verdi. Daha önce Avusturya, İngiltere ve İtalya’ya karşı açılan benzer davalar olduğunu belirten AİHM, Türkiye’deki yasağın en katısı olduğunun altını çizdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle