16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 EYLÜL 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 TÜİK verilerine göre işsizlik oranı haziran döneminde 0.8 puanlık artışla yüzde 8.8’e yükseldi 299 bin yeni işsiz Ekonomi Servisi Türkiye’de işsizlik oranı, Haziran 2013’te geçen yılın aynı ayına göre 0.8 puan artarak yüzde 8.8 oldu. Geçen yıl haziranda 2 milyon 226 bin olan işsiz sayısı, bu yılın aynı ayında 2 milyon 525 bine yükseldi. Ekonomik göstergelerin hızla bozulmasının, sıcak paranın yükselen piyasalardan çekilme eğiliminin, işsizlik verilerine etkilerinin gelecek dönemlerde daha da artacağı bekleniyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Hanehalkı İşgücü İstatistikleri, “2013 Haziran Dönemi Sonuçları”na göre tarım dışı işsizlik oranı aynı dönemde 0.8 puanlık artışla yüzde 11, 1524 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı ise 1.4 puanlık artış ile yüzde 17.1 oldu. Kentsel alanda genç işsizlik oranı yüz 657 Bin Öğrenci Nasıl Buharlaştı? Anadolu ve fen liselerini kazanamayan 657 bin öğrenciye ne oldu? Dün yeni ders yılı başı yapılıp bütün öğrenciler iyi kötü bir okula yerleştirilirken nasıl buharlaştırıldılar? Anadolu ve fen liseleri sınavlarını kazanamayıp, düz liselerin anlaşılamayan nedenlerle ortadan kaldırılmasıyla ortada kalan 657 bin öğrenciyi, ailelerini, sorunları ile birlikte göstermemeyi nasıl başardılar? Ya da onlar çaresizliklerinin içinde kendilerini nasıl görünmez kıldılar?.. Üçbeş, birkaç yüz, birkaç bin de değiller ki... Yüz binler, aileleri ile birlikte milyonlar... Yakın çevrenizde onlardan akraba, tanıdık var idiyse, yeni ders yılının açıldığı dün bile bir bilinmezlik içinde oradan oraya koşturup, çırpınıp durduklarını biliyorsunuzdur. Her biri bir başka yere koşturulmakta, başka başka yerlere yönlendirilmekte oldukları içindir ki... Nerelere doğru koşmakta olduklarını onlar da bilemiyorlar... Analarının ak sütü gibi anayasal hakları olan devlet okulunda eğitimlerini devam ettirebilme haklarının ellerinden alındığını onlara kimseler bildirmedi. Onlar sadece girdikleri merkezi sınav sonucunda eskiden düz lise olan, sonradan Anadolu lisesine dönüştürülen bir lisenin öğrencisi olma hakkını elde edebilecekleri yeterli puanı alamadılar... Sonrasında öyküleri, yürümek zorunda bırakıldıkları yollar ayrışıyor... Geçen yıla göre öğrenime devam edecekleri okullar ortadan kaldırılınca, bulundukları okullara göre önlerine çıkan yol haritalarında.. “Önünde yeni açılan imam hatip okulu var. İktidarlarının size sundukları en iyi seçenek budur..” denildi... Besbelli devletin okullarında öğrenime devam etmek üzere yola çıkmış gençler ve aileleri bu seçeneğin en iyisi olduğunu, geçmiş yılların deneyimleri, yaşanmışlıkları ile görmüş olmalılar ki, Bakanlığın imam hatiplere sunduğu olanaklara karşın İktidarlarının öngördüğü, bal gibi de zorlandıkları sayılarla kayıt yaptırmadılar... Bakanlığın seçerek en donanımlı okulları imam hatip yapmış olması gerçeği, katlanan olanaklar adı geçen okulların öngörülen kapasitelerle büyümesi, dolmasını getirmedi... Gelin görün ki eski normal lisenin doğal öğrencileri, İktidarlarının, demokrasilerde örneği olmayan “dindarkindar gençlik” yetiştirme projelerinin gizli hesapları içinde, Bakanlığın eğitime dayalı bir gerekçesi olmadan, sürpriz kararlarıyla okulsuz, sokakta kaldılar... HHH Asıl meslek liselerini çoğaltmak, gerçek uzman öğretmen yetiştirmek, araçgereç donanımı gerektirdiğinden çocuklara, kapatılan, açıkta kalan okulların yüz binlerce öğrencisine bu okulları yarı gönüllü seçebilme olanağı da sağlanamadı. Geriye kalan seçenekler içinde zaten baştan çok zengin ailelerin çocukları olmadıkları için gitmeleri öngörülemeyecek paralı kolejlere gidin denmesi, alay etmekle eşdeğer değil mi? Son zorunlu seçenek, kazara yer bulunabilirse, uzaklarda kalmış okullara yatılı ya da çok pahalı uzak servisli gönderilmek, olabiliyor ki... Zaten sıkıştırılmış, kalabalıklaştırılmış, kapasiteleri çok zorlanmış sınıflarda eğitim geriye çekildikçe çekilmekte. Okula devam edebiliyor görülmenin son seçeneğinde, yine zorlama imam hatipler içinde açıldığı ya da henüz kayıtlara göre açılacağı varsayılan sınıflar, eski okullarında yaratılacak zorlama olanaklarla açılacak zorlama sınıflar kalıyor ki... Gündem bir anasınıf öğretmeni, birkaç uzmanlık öğretmeni ile idare edilebilecek ilköğretim koşulları olmadığına göre, gecekondu yöntemi ile açılacak bu iğreti sınıflarda üniversitelere hazırlayacak bir eğitimi varın siz bekleyin... Ha bir seçenek daha var elbette... Çocukları açıktan öğrenci gibi kaydedip, okulsuz sokağa attıktan sonra bu en önemli eğitim dilimini dışardan kendi çabaları ile başarmalarını beklemek... Dürüstçesi piyasaya ucuz emek sömürüsü aracı olarak, ailenin tarla, fabrikanın kayıt dışı, en iyisi ile düşük ücretli işçisi yapmak... Çalışırken dışardan öğrenimini tamamlayabileceğini beklemek... Kızları çocuk gelin, oğlanları baştan çağdaş köleye dönüştürmek... Ne yazık ki Türkiye’nin büyümesinin sürdürülebilirliği adına İktidarları bir yandan çok çocuk buyururlarken, diğer yandan düzenin daha daha ezeceği, sömüreceği çocuklar için eğitim sistemi kurguluyorlar... Bir okuspokus kararıyla yüzbinlercesi için birden... Dün okulların açılış haberleri içinde, gelecekleri karartılan, okuspokus yapılan 657 bin öğrenci sadece görünmez kılınmadılar? Devlet görevi ve sorumluluğunda olan nitelikli eğitim hakkının katledilişi, devlet okullarının bile aslında hem kalitesiz hem de çok pahalı, paralı hale dönüştürüldüğü gerçeği, milyonlarca öğrenciyi kapsayan, sayılabilen, ailelerin ilk günden yüreğini daraltan sorunlar, gündemimizden buhar... İktidarlarının ilk yıllarında parasız kitapla övünürlerdi, bu yıl reklam işleri kesat... Parlatılmış açılış törenleri için özel okulların seçilmiş olması travması bir yana, kamu okullarında her bir çocuk için ailelerin yapmak zorunda bırakıldıkları harcamalar, bağışlar, eğitim açığını kapatmaya dönük, baştan özel okul dışı eğitim arayışları?.. Üstüne kaç kişilik sınıflar, hangi koşullarda eğitim, kaç kiralık saat ücretli öğretmenle?.. İşsiz sayısı mayıs, haziran, temmuzu kapsayan haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 299 bin kişi artışla 2 milyon 53 bin kişiye ulaştı. DİSKAR’a göre ise işsizlik 8.8 değil, yüzde 14.85; işsiz sayısı da 2 milyon 525 bin değil, 4 milyon 591 bin kişi olarak gerçekleşti. de 19.8, kırsal alanda yüzde 11.7 düzeyinde belirlendi. Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı, 2013 Haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 1.1 puan artarak yüzde 51.9 oldu. Mevsim etkilerinden arındırılmış işgücüne katılma oranı bir önceki döneme göre 0.1 puanlık azalış ile yüzde 51, istihdam oranı 0.2 puanlık azalış ile yüzde 46 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı ise 0.1 puanlık artış ile yüzde 9.7 oldu. İşe yerleştirilenlerin oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 0.6 puanlık artış göstererek yüzde 46.8’den yüzde 47.4’e yükseldi. İşe yerleştirilenlerin yüzde 24.6’sı tarım, yüzde 19.1’i sanayi, yüzde 7.4’ü inşaat, yüzde 49’u ise hizmetler sektöründe yer aldı. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü’ne (DİSKAR) göre ise işsiz sayısı bir önceki yıla göre 544 bin kişi arttı. Geniş tanımlı işsizlik oranı geçtiğimiz yıla göre yüzde 1.19 puan artış gösterdi. Kadınlar için geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 24, gençler için ise yüzde 27 oldu. Gizli işsiz olarak görülen eksik ve yetersiz istihdam edilenler de ilave edildiğinde genel işsizlik oranı yüzde 18.2, işsiz sayısı 5 milyon 619 bin düzeyinde. DİSKAR’a göre güvencesiz çalışma da artmaya devam etti. 2008 Haziran dönemi ile karşılaştırıldığında geçici çalışanların sayısı yüzde 40 artarak, 1 milyon 641 bin kişiden 2 milyon 275 bine yükseldi. Krizden bu yana istihdama yeni katılan her beş kişiden biri geçici bir işte çalışma hayatına dahil oldu. Bu durum artık geçici çalışmanın temel istihdam biçimlerinden biri haline geldiğini gösteriyor. Geçici çalışmanın yaygınlaştırılması hükümetin istihdam stratejisi açısından bir amaç olarak değerlendiriliyor. Geçici bir işte çalışan işçiler için işsizlik oranı ise yüzde 28 oldu. Bütçeye özelleştirme hormonu u Merkezi yönetim verilerine göre bütçe, temmuzda 3.15 lira açık verirken; yılın ilk 8 ayında 231 milyon lira fazla verdi. Bu performansta tahminlerin iki katına çıkan özelleştirme gelirleri ve vergilerdeki artış etkili oldu. Ekonomi Servisi Bütçe temmuzda 312 milyon lira fazla, ağustosta 3.15 milyar lira açık verdi. Faiz dışı fazla ise temmuzda 7.2 milyar lira olurken, ağustosta 4.39 milyar lira olarak gerçekleşti. Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı merkezi yönetim bütçe verilerine göre bütçe; ocakağustos döneminde 231 milyon lira fazla verdi. Bütçe gelirleri, 2012’nin aynı dönemine göre yüzde 17.9 oranında artarak 259.9 milyar liraya çıktı. Bütçe giderleri ise yüzde 13.4 oranında artarak 259.7 milyar lira oldu. Aynı dönemde faiz dışı fazla 37.9 milyar lira olarak gerçekleşti. Temmuz ayındaki faiz dışı fazla ise 7.22 milyar lira oldu. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bütçe açığının yıl sonunda Orta Vadeli Plan (OVP) hedefinin altında kalacağını söyledi. Şimşek, “Bu olumlu performansta vergi ve özelleştirme gelirlerinin güçlü seyretmesi etkili olmuştur” dedi. Yılın ilk sekiz ayında vergi gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18.6 artarak 216 milyar liraya çıktı. Özelleştirme gelirleri de OVP’de öngörülen 4 milyar TL’nin üzerine çıkarak 8.3 milyar TL olarak gerçekleşti. Borsalar 5 yılın zirvesinde Summers etkisiyle Avrupa borsaları beş yılın en yüksek seviyesine çıktı. Fransa, İngiltere borsaları yüzde 1’e yakın yükseliş kaydetti. Almanya’da yükseliş yüzde 1’i aştı ve tüm zamanların rekorunu kırdı. Gelişen ülke endeksleri 3 ayın zirvesine çıktı, Dolar, yen karşısında 98.50’ye kadar geriledi. Avro/dolar paritesi 1.3366’ya yükseldi. Suriye gerginliğinin azalmasıyla birlikte Brent petrol 23 Ağustos’tan bu yana ilk kez 110 doların altına geriledi. Piyasanın yönünü bugün başlayacak olan Fed toplantısı belirleyecek. Piyasalarda ‘yaz’ havası ABD’de para politikasını hızla daraltacağı düşünülen Larry Summers’ın Fed’in başkan adaylığından çekilmesiyle piyasalar coştu. MSCI Dünya Endeksi ve Avrupa hisseleri beş yılın zirvesine çıktı. Borsa İstanbul yüzde 3.66 yükseldi. Dolar 2 TL’nin altına çekildi. Ekonomi Servisi Piyasaların uzun zamandır gündeminde olan ABD Merkez Bankası (Fed) Para Politikası Kurulu toplantısına bir gün kala Larry Summers’ın başkan adaylığından çekilmesi piyasalara olumlu yansıdı. ABD Başkanı Barack Obama’nın desKüresel piyasalar Summers’ın nicel teklediği adaygevşeme gibi agresif politikalara diğer lardan biri olan Fed başkan adayı Janet Yellen kadar bağlı olmadığını ve para politikasının Larry Summers, daha çabuk daraltılması yönünde gevşek para popolitikalar uygulayacağını düşünülitikasından diğer yordu. Bu nedenle Summers’ın adaylara göre daha adaylıktan çekilmesi piyasahızlı çıkacağı izlelarda Fed’in gevşek para nimi veriyordu. Banpolitikalarına daha uzun kanın para musluklarısüre devam edebilenı bir müddet daha açık ceği beklentisi tutacağı beklentisiyle boroluşturdu. salar hızla yükseliş kaydederken dolar diğer para birimleri karşısında değer yitirdi. Dünyanın önde gelen bini aşkın hissesinin yer aldığı MSCI Dünya Endeksi beş yılın zirvesine yükseldi. Avrupa’daki 300 hissenin yer aldığı FTSEurofirst 300 Endeksi de yüzde 1’e yakın yükselişle 2008 ortasından bu yana en yüksek değer olan 1259 puana kadar çıktı. Almanya’da DAX Endeksi ise yüzde 1.2 yükselişle 8 bin 614 puanla tüm zamanların rekorunu kırdı. Hafta sonunda Rusya ve ABD arasında Suriye hakkında varılan anlaşma da piyasalardaki risk iştahını destekledi. Fed’in aşırı gevşek para politikasının devam edeceği beklentisi ve Suriye gerginliğinin azalması Türkiye piyasalarına da olumlu yansıdı. Dolar/TL son 3 haftanın en düşük seviyesi olan 1.99’un altına indi. Kur gün içinde en düşük 1.9875’e kadar gerilerken serbest piyasada dolar 1.9960 TL’den kapandı. Borsa İstanbul ise yüzde 3.66 yükseldi. Suriye gerginliğinin azalması özellikle havayolu hisselerine olumlu yansıdı. Gösterge tahvil yaklaşık bir ay aradan sonra yüzde 8.74’e kadar indi. TL yüzde 2 civarında değer kazancı ile gelişmekte olan ülkeler arasında en çok değer kazanan para birimleri arasında yer aldı. TL’deki kazancın diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinin üzerinde olmasına TCMB’nin dün ek sıkılaştırma uygulaması ve iki gün içinde en az 360 milyon dolar satacak olması da etkili oldu. Yatırımcılar için bu hafta ana gündem Fed’in para politikası toplantısı olacak. Yarın Türkiye saatiyle 21.00’de açıklanacak kararın ardından 21.30’da Fed Başkanı Ben Bernanke basın toplantısı düzenleyecek. Gelen son ekonomik verilerin hayal kırıklığı yaratması Fed tahvil alımlarını azaltacağı yönündeki neredeyse kesin beklentileri de zayıflattı. Hedefin altında Piyasalar Fed’in 1718 Eylül tarihlerinde yapacağı açıklamalara kilitlenmiş durumda. Çeşitli senaryolar üretiliyor ve Fed’in aylık tahvil alımında ne kadar kısıtlamaya gideceği ve bundan ekonomimizin ne kadar etkileneceği tahmin edilmeye çalışılıyor. okuyacak ya da bizi rahatlatacak Fed aylık 85 milyar dolar alımını 20 milyar dolardan fazla kısıtlarsa bunu piyasalar satın almadığı için kur yükselir, faizler dalgalanır ve Merkez Bankası her türlü önleme başvurur. Dolara müdahale eder ve faizler faiz koridor üst bandı olan yüzde 7.75’e gelir veya yaklaşır. Fed ya canımıza milyar dolar yapar. Yani Fed bu kadar doları piyasaya sürmeyecek demektir. Bu likiditeden Türkiye’ye düşecek payı yüzde 1 ise 2.4, yüzde 10 ise 24 milyar dolar yapar. Yani Türkiye’ye girecek likidite bu tutarlarda azalır. Peki pay düşükse Türkiye bundan neden bu kadar etkilenmektedir? bizim ekonomimizi nasıl da etkiliyor! Fed’in kısıtlamaya gidip gitmeyeceği hususunda ABD’deki işsizlik verilerinin iyileşmesi veya kötüleşmesine göre karar verdiği biliniyor. İşsizlik oranı yüzde 7.3. Eğer bu oranda ciddi bir düşüş beklentisi olursa bu ABD piyasalarının güçlendiğinin işareti sayılmakta ve likidite bakımından piyasaya müdahale sınırı ona göre belirlenmektedir. ABD’nin işsizi Sıcak paraya mahkum edilmiş ekonomi en kırılgan ekonomidir Gelmeyecek yeni likiditeden çok, bu psikoloji ile Türkiye’de bulunan yabancının çıkmasını tahrik etmesi, kendi likidite pozisyonunu da düşünerek tedirgin olması nedeniyle istikrarsız hareket etmesinden dolayı ekonomimiz etkilenir. Türkiye’ye daha az döviz gelmesi ve dövizin çıkması dövize olan talebi arttıracağı için döviz kurları artar. Merkez Bankası da bu kurların daha da artmaması veya belini kırması Fed’in Gölgesindeki Ekonomimiz için dolara müdahale eder. Fed kısıtlamaya gitmezse likidite azalmayacak ve Türkiye’deki yabancı çıkmak için acele etmeyecektir. Suriye’ye müdahale şu anda durmuş olduğundan dolar ve faizler düşmeye başlar. Yani Fed’in daha önce yaptığı açıklamalar nedeniyle piyasa bir fiyatlandırma yapmış ve kurlarda ciddi yükselişler olmuştu. Şimdi bu fiyatlandırma geriye alınır ve kurlar Merkez Bankası başkanının dediği gibi 1.92’lere düşer! Abdüllatif Şener ekonomi rakamlarına inanmıyor... AKP’nin ilk yıllarının önemli aktörü olan Abdüllatif Şener’i ekonomimizin geldiği noktayı ve Fed’i konuşmak için aradım. Bana söylediği şu: “Ben hükümetin emrindeki sözde kadar mı önemli? Fed’in tahvil alımı bu Fed’in yıllık alım programı 1 trilyon 20 milyar dolar. 20 milyar dolarlık kısıntı yılda 240 bağımsız kurum ve kuruluşların hesapladığı rakamlara güvenmiyorum. Hepsi yanlış. Bu nedenle yanlış rakamlardan analiz yapmak da yanlış olur.” Bugünün iktidarının en önemli isimlerinden biri bunu söylüyor. Refah döneminin ekonomi danışmanı Prof. Dr. Osman Altuğ da aynı iddiada. Rakamlara güvenilmezse ülkemizin ekonomideki kırılgan durumumuz göründüğünden daha çok demektir. Bu durumda kaygılanmamak mümkün değil. Neyse ki Suriye’ye müdahale Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın şiddetli isteklerine rağmen soğumaya yüz tuttu da bir oh çektik. Biz de bir söz vardır: “Ayranı yok içmeye tahtırevanla gider …..” Biz de Fed’in ağzının içine bakıyoruz ama kabadayılığımızdan da geçilmiyor. Dua edelim ki Fed bugün yarın aylık tahvil alımını 5 milyar dolardan fazla kısmasın! Ekonomi Servisi Engelsiz bankacılık üzerine çalışmalarını yoğunlaştıran Yapı Kredi, “Engelsiz Özel Sektör Ödülü”nü de kazandı. Yapı Kredi’den yapılan açıklamaya göre, Celal Bayar Üniversitesi’nin sekretaryasının yürüttüğü, Türkiye Engelsiz Bilişim Platformu tarafından düzenlenen ödülü YKB adına Alternatif Dağıtım Kanalları Genel Müdür Yardımcısı Yakup Doğan aldı. Şu anda YKB’nın 51 ilde 500’e yakın “Engelsiz ATM”si ortopedik ve görme engelli müşterilere hizmet veriyor. Yapı Kredi’ye ‘Engelsiz Özel Sektör Ödülü’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle