14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 EYLÜL 2013 PERŞEMBE 6 HABERLER Ahmet’in ailesi, avukatları ve arkadaşları çelişkilerin giderilmesini istiyor ‘Bu olayı aydınlatın’ ‘Hükümetten kimse bizi aramadı’ İLHAN TAŞCI ANKARA Hatay’da polis fişeğiyle başından vurulduktan sonra düşerek yaşamını yitirdiği belirtilen Ahmet Atakan’ın dayısı Nihat Dönmez, anne Emsal Atakan’a düşme görüntülerini izletmediklerini, ancak baba Ali Atakan ile birlikte kendilerinin yüzlerce kez, en ufak ayrıntısına kadar tekrar tekrar izlediklerini söyledi. Dönmez, görüntülerde yeğeninin yüksekten düştüğünün görüldüğünü, ancak bu düşmenin nasıl ve ne şekilde geliştiğini henüz kimsenin bilmediğini aktardı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve İçişleri Bakanı Muammer Güler’in açıklamalarını anımsatmamız üzerine dayı Dönmez, “Kayda değer bir bilgi sahibi olmadan, yalnızca buradaki Emniyet’in verdiği bilgilere dayalı, kulaktan dolma bilgilerle açıklamalar yapılıyor. Düşme görüntüsü var biz de izledik. Ama vurularak mı, yoksa yoğun gaz nedeniyle dengesini kaybedip mi düşmüş, henüz bu belirsiz” dedi. Ahmet Atakan’ın vücudunda düşmeye bağlı morluklar bulunduğunu aktaran Dönmez, “Başında bir yara var. Vurulma şeklinde. Ama bu yara gaz fişeği ya da plastik mermiden mi kaynaklı, yoksa farklı bir şeyden mi, otopsi raporlarında bu bulguya yer verilmedi. Zaten bizde otopsi raporları devlete yönelik yapılır bu da gerçektir. Düşme görüntüleri izlendiğinde bir çuval atar gibi düşmüş. Bir insanın bu şekilde düşmesi fiziken mümkün değil, mantıklı da değil. Bir refleksi olur, sesi olur. Ahmet’te hiçbir refleks, vücut hareketi, çırpınma yok. Çuval gibi” diye konuştu. Hükümet kanadından kimsenin kendilerini aramadığını belirten Dönmez, “Aramalarını da beklemiyoruz” dedi. Ahmet Atakan MEHMET ALİ SOLAK Fil Ayaklar Birer Birer Çökerken Hiç kabul edemiyorum... Neyi demeyin, bu iktidar döneminde hiçbir şeyi! Biliyorum, bazıları ince ve alaylı sesle, ama yapılan hiç iyi bir şey mi yok... Mesela... vesayet mesayet yollar mollar ekonomi mekonomi... Hepsine: Hadi oradan! Bu iktidarın tek yaptığı, hukuksuzluğu, ahlaksızlığı, üçkâğıtçılığı, üç kuruşluk namussuz insan tipi yaratmayı, para vererek TV ve gazetelerde besleme insanlar türetmeyi... ülkeye yerleştirmek oldu. Sandıktan çıkınca kendisine itiraz eden, gösteri yapan, yürüyen herkesi öldürme hakkını elde ettiğine inanan bir iktidar tipi... Bütün bunların toplumda yarattığı tahribatı düşünün... İktidar, siyasal İslam hançeriyle de ülkeyi ikiye, üçe böldü... Bakın, bunun acısını çok çekeceğiz, çok yaşayacağız toplum olarak... Bir kısım Talibanlar gelişiyor ve ürüyor. İktidarda zaten Mursi’cilik ve Mısır darbeciliği oturuyor... Türkiye’yi eski rayına değil, ama geleceğin demokrasi, özgürlük, bağımsızlık, ulusal yararını gözeten rayına oturtacak büyük bir restorasyon mümkün olabilir mi? Başka hiçbir şey Türkiye’yi, kendi içinde bölünüp birbirinin gözünü oyanların sıradan İslami ülkesi olmaktan kurtaramaz... HHH Ahlaksızlığa bakın: Akşam gazetesi ve grubun diğer iki televizyonu, dengeli yayın yapan medya organlarıydı... Birden yüzleri, içerikleri değişti... İktidarcı, Erdoğancı, yandaş oldular... Ne oldu? Erdoğan’ın adamları bu yayınları satın mı aldılar? Daha önce Sabah Grubu için yaptıkları gibi? Hayır! Orada, ellerindeki TMSF’yi kullandılar. Çukurova’nın borcu var diye, hepsine önce el koydular. Ne zaman? Seçim sürecine girince... Akıllarınca orta sınıfı etkileyecekler... Sonra başlarına adamlarını oturttular. Yayın politikasını değiştirdiler... En son Gezi’yi bahane ederek Ali Ekber Ertürk’ü işten attılar... Oraları senin malın mı? Yooo... Sadece alacakların var, tahsil edeceksin... İçeriğine karışma hakkın olabilir mi? Kendi mülkün gibi istediğini yapabilir misin? Hayır yapamazsın, ahlak böyle der... Ama yaptığın bütün kötülüklerin bir parçası olarak, aslında mülkiyet hırsızlığı da yapıyorsun bir anlamda. Tabii en önemli noktayı kaçırmayalım: Medyayı güdersem bütün halkı, en azından seçmenin çoğunluğunu da gütmüş olurum... Oyu sandıktan çıkardığım sürece, bana karşı her şey gayri meşrudur, herkesi ezer geçerim... Türkiye’nin ilk uzun zamanlı siyasal İslami ideolojik iktidarının geldiği nokta budur! Boşuna siyasal İslamdan demokrasi asla çıkmaz demiyorlar... Zaten, “ne demokrasisi” görüşünde değiller mi? Gayri meşruluğun sandıkla ilgisi yok, iktidarda yaptıklarınla ilgisi var... Medyayı her tüm aracı kullanarak devşirmen? Ve kamuoyunu tek yanlı şartlama politikaların vb? Gayri meşruluk, böyle başlar... Sonra, seçilmiş ama zamanını doldurmuş bir iktidar olarak hâlâ orada oturuyor gibi olursun. Sonra itiraz edenleri öldürmeye başlarsın... En son Ahmet Atakan’ın kanı kimin üzerinde?Vatan ve Milliyet? Vatan’ın manşetine baktım, tam olmuş... Maşallah! O güzelim muhalif insan Mustafa Mutlu’yu kapı önüne koydular... Tabii daha önce Can Ataklı da gönderilmişti ve Çiğdem Toker... Ruhat Mengi orada mı? Ve daha tanınmamışlar?.. Başbakanım için gerekirse Milliyet’i kapatırım diyen patronlar... Can Dündar kapı dışarı... Tabii yayın yönetmeni ve yakın zamana kadar iktidara hayran ayran budalaları... HHH Hükümetle tutacağı işlere bunca yıllık medyasını peşkeş çekmek, nasıl bir etik anlayış? Tabii bunun daha önceleri var, anlı şanlı televizyon patronları yolu açtı... O bulvardan yürüyen yürüyene... Bütün bunlar iktidarın gayri meşruluğu hanesine büyük kayıtlarla düştü... Ülkeyi topyekun bir RTE ülkesine dönüştürme içindeler... Bütün mallar, şirketler benimdir... Şimdi sizin üzerinizde gibi görünüyorsa da, bu geçici bir mal sahipliğidir... bana biat ettin ettin.. Bu durumdayız. Tek yaptığı bu iktidarın, yüz milyarca doları borçlanmak, insanlara bol harcama fırsatı sunmak... Şaşkın seçmen hâlâ bunun sarhoşluğu içinde... Oysa saadet zinciri çoktan koptu ve tüketimi geri ödeme zamanı başladı... AKP ekonomisi bundan ibarettir... İktidar, herkesin gördüğü ve duyduğu, kendisini orada tutan bütün fil ayaklarının birer birer yıkıldığını ve yıkılmakta olduğunun ayırdında değil... İpi çekildi... ‘Örtbas için’ Bir görgü tanığı “İki Akrep arka arkaya 510 metreden gaz sıktılar. Göz gözü görmez oldu. Ahmet’i yerde bulan arkadaşları yolun kenarına çekti. Damdan düşmüş olsaydı, eli ayağı kırılmış olurdu. Televizyonlara yansıyan görüntülere inanmıyoruz. Bu olayı örtbas etmek içindir” dedi. ANTAKYA Antakya’da eylemler sırasında yaşamını yitiren 22 yaşındaki Ahmet Atakan’ın ölümüyle ilgili soruşturma sürüyor. Ahmet’in ailesi, avukatları ve arkadaşları Ahmet’in nasıl öldüğünün aydınlatılmasını istiyor. Antakya Cumhuriyet Başsavcılığı, olayla ilgili tüm görüntüleri incelemeye aldı. İçişleri Bakanlığı’nın gönderdiği müfettişler de kentteki çalışmalarına başladı. Atakan’ın daha önce katıldığı bir eylemde, karşısındaki bir kişiye kızarken çekilmiş bir fotoğrafı da emniyet tarafından savcılığa gönderildi. Bu durum Emniyet’in Atakan’ı önceden takibe aldığını ortaya koyuyor. Ahmet Atakan’ın Çekmece beldesinde yaşayan ailesi olanlara inanmakta güçlük çekiyor. Baba Ali Atakan, “O yiğit, yü rekli, onurlu bir çocuk. Oğlumdan ne istediler de öldürdüler, bilmiyorum. Düşerek mi öldü gaz kapsülüyle mi vuruldu bilmiyoruz. Olayın bir an önce aydınlatılmasını istiyoruz” dedi. Ahmet Atakan’ın kardeşi Zafer Atakan da “Her kafadan bir ses çıkıyor. Jandarmadan objektif bir araştırma sonucu bekliyoruz” dedi. Ahmet’in amcasının oğlu Ümit Atakan, “Yerde aşırı bir kan izi yok. Üstelik vücudunda kırıkları da yok. Bu nasıl düşme? Olay anlaşılabilmiş değil” dedi. Olayı takip eden avukatlardan CHP Antakya Merkez İlçe Başkanı Mevlüt Yeşildağ, olayla ilgili Antakya ve Adana’dan iki farklı rapor verildiğini anımsatarak “Antakya’da yapılan otopsiye ben de girdim. Orada dü ‘Bu nasıl düşme’ şerek öldüğüne dair bir bulguya rastlanmadı. Görüntüleri izledikten sonra Ahmet’in düşerek öldüğüne dair bir tereddütümüz kalmadı. Olayın saati ve yer de tutuyor. Önemli olan Ahmet’in neden düştüğü. Herhangi bir müdahaleyle mi düştü yoksa kazayla mı düştü bunu araştırıyoruz” dedi. Halkevleri Hatay Şube Başkanı Eylem Mansuroğlu, “Saat 01.00 sıralarında Ahmet’in de aralarında bulunduğu 34 kişiyle beraberdim. Akrep tipi zırhlı polis araçlarının geldiğini görünce 510 metre ileri doğru yürüdüm. Birden gaz bombalarından göz gözü görmez hale geldi. Birkaç dakika sonra Ahmet yerde kanlar içinde yatıyordu” dedi. BDP lideri Selahattin Demirtaş, Ahmet Atakan’ın babasını arayarak başsağlığı diledi. Direnişin sembolü haline gelen Armutlu’da acı ve öfke dinmiyor ‘Daha kaç can gidecek?’ MEHMET ALİ SOLAK RedHack polis listesini açıkladı Haber Merkezi Hatay Armutlu Mahallesi’nde Gezi Direnişi’ne destek için düzenlenen gösteriler sırasında 3 Haziran günü polisin sert müdahalesi sonrasında yaşamını yitiren Abdullah Cömert’in ölümünün üzerinden 3 ayı aşkın süre geçmesine karşın yürütülen soruşturmada bir arpa boyu yol alınamadı. Kızıl hacker grubu RedHack ise Cömert’in öldürüldüğü sırada bölgede görev yapan Akrep ve TOMA araçlarında görevli polislerin isimlerini açıkladı. Dün yayımlanan 3 ayrı resmi belgede, gaz sıkmakla görevli polislerin bilgilerine yer verildi. ‘AB İlerleme Raporu’nda yer alacak ‘ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hatay’daki gösterilerde Ahmet Atakan’ın polisin müdahalesi sırasında öldürülmesi Avrupa Birliği İlerleme Raporu’na girecek. Avrupa Komisyonu üyesi Peter Stano polis şiddetiyle ilgili yaptığı açıklamada, hükümeti uyararak şöyle dedi: “Avrupa Birliği olarak olayın detaylarının aydınlatılması ve sorumlularının bulunması için hızlı, detaylı ve şeffaf bir soruşturma yapılmasını bekliyoruz. Komisyonun pozisyonunu hatırlatmak isterim ki üyeliğe aday ülkeler insanlarının protesto ve toplantı haklarını kullanabilmelerini sağlamak ve bu hakkı korumakla sorumludur. Ayrıca insanların ifade özgürlüğü de Avrupa Birliği standartları içerisinde güvence altına alınmalıdır. Kimsenin şüphesi olmasın ki son gün, hafta ve aylarda yaşananlar komisyonun ilerleme raporunda mutlaka yer bulacak.” HATAY Gezi Direnişi sırasında Abdullah Cömert ve Ali İsmail Korkmaz’ı kurban veren Antakya, üçüncü şehidi Ahmet Atakan’a ağlıyor. Antakya’da direnişin sürdüğü Armutlu Mahallesi’nde acı ve öfke dinmiyor. Polis şiddetine isyan eden mahalleli “Daha kaç kurban vereceğiz” diye soruyor. Antakya’da Gezi Direnişi sırasında 3 Haziran’da 22 yaşındaki Abdullah Cömert’in polisin attığı biber gazı kapsülüyle ölümünün ardından yine Antakyalı olan Ali İsmail Korkmaz’ın da Eskişehir’de ölümü acıyı katladı. Pazartesi günü yapılan eylemde 22 yaşındaki Ahmet Atakan’ın ölümü ise yaraya tuz bastı. Hemen her akşam Abdullah ve Ali İsmail’in katillerinin bulunması için eylem yapılan Armutlu Mahallesi, direnişin sembolü haline geldi. Sokakların hâlâ biber gazı koktuğu Armutlu’da acı ve öfke birbirine karışıyor. “Bir canımızı daha aldılar” diyen Abdullah Cömert’in ağabeyi Zafer Cömert, “Ahmet’in ölümünün ardından hemen birtakım açıklamalar yapıldı, bazı görüntüler servis edildi. Biz kardeşimizin öldüğü günden bu yana tüm yetkililere sesleniyor ve taleplerde bulunuyoruz. Dakikası dakikasına Akrep görüntülerini servis edenler, neden kardeşimizin görüntülerini servis etmedi, merak ediyoruz. Bu şiddet daha ne kadar sürecek, daha kaç can gidecek?” diye tepkisini dile getirdi. Armutlu Mahallesi muhtarı Kamil Topraklı ise olayların bu duruma gelmesine polisin sert müdahalesi ve yöneticilerinin kışkırtıcı tutumunun neden olduğunu vurgulayarak “Yetkililer, bu gençleri anlamak yerine, sürekli sıkıştırmaya çalışıyor. Bu kargaşa ve bu acılar bu yüzden” dedi. “Artık bu mahallede oturmaktan korkuyorum” diyen bir ev kadını ise “Daha kaç ananın yüreği dağlanacak, kaç baba ağlayacak?” diye konuştu. Hatay Meslek Odaları Koordinasyon Kurulu Dönem Sözcüsü Ömer İyiel de “Aşırı güç kullanımı durdurulmalı. Barış ve huzur ortamının sağlanması için hassasiyet gösterilmeli. Ancak idareciler gençleri kışkırtıyor” dedi. Ahmet Atakan’ın 5 katlı bu binanın çatısından düştüğü iddia ediliyor. Yurttaşlar, Atakan’ın öldüğü yere çiçek bırakıyor. Hedefte yine gazeteciler var İstanbul Haber Servisi Taksim’de önceki gece yaşanan olaylarda polisin gazetecilere yönelik sert müdahalesi basın meslek örgütlerince tepkiyle karşılandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İstanbul Şubesi, polis şiddetini kınadı. Taksim’deki olaylar sırasında görüntü almak isteyen çok sayıda gazeteci, sivil ve çevik kuvvet polislerinin müdahalesi ile karşı karşıya kaldı. Basın mensupları, foto muhabirleri ve kameramanlar kalkanlarla uzaklaştırıldı, yerlere itildi. Olaylarda gazetemiz muhabirlerinden Ali Açar ile foto muhabirimiz Kaan Sağanak’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda gazeteci yaralandı. Olaylar sırasında polis, silahını üzerine doğrultarak gazeteci Ahmet Şık’ı tehdit etti. Şık’ın eşi Yonca Şık da, eşinin olaylar sırasında hafif şekilde darp edildiğini söyledi. TGC Yönetim Kurulu’nca yapılan yazılı açıklamada, halkın haber alma hakkı için görev yapan gazetecilere yönelik “polis şiddetinin” olağan hale gelmesinin kabul edilemez olduğu belirtildi. İstanbul, Ankara ve İzmir’deki eylemleri izleyen gazetecilere polislerin kalkanla, plastik mermiyle müdahale ettiğine dikkat çeken TGC Yönetim Kurulu, olayların sorumlularının en kısa sürede bulunmasını ve cezalandırılmasını istedi. TGS İstanbul Şube Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada ise “Yine gerçeklerin halka ulaştırılması polis eliyle engellenmeye çalışıldı” denildi. GÜL: GEREKEN YAPILIR ‘ETNİK PROVOKASYON’ İstanbul Haber Servisi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hatay’daki polis müdahalesi sırasında yaşamını yitiren 22 yaşındaki Ahmet Atakan ile ilgili “Büyük üzüntü duydum. Can kaybı şaka değil. Gereği neyse yapılacaktır” diye konuştu. Yeşilköy’de bir otelde gerçekleştirilen Uluslararası Finansal Sistemler Forumu’nun açılışını gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, çıkışta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. İlk soru Hatay’da yaşamını yitiren Ahmet Atakan’la ilgiliydi. “Böyle bir can kaybı olmasından büyük bir üzüntü duydum” diyen Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bütün ailesinin, herkesin başı sağ olsun. Bunların memleketimizde olmaması gerekir. Can kaybı şaka değil. Bunlar şüphesiz üzücü şeyler. Bununla ilgili incelemeler yapılacaktır. Netice neyse herkese açıklanacaktır. Önce iyice bir incelenmesi gerekir. Tartışmalı bir konu şu anda gördüğüm kadarıyla ama çok büyük üzüntü duydum.” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanı Muammer Güler, Hatay’da Ahmet Atakan’ın yaşamını yitirmesi ile ilgili olarak “Otopsi sonucu yüksekten düşmeyi teyit ediyor. Hatay’da büyük bir karışıklık çıkartmak, bir etnik provokasyonla insanları birbirine düşürme eğilimini de yakından biliyoruz” dedi. AKP genel merkezi önünde soruları yanıtlayan Güler, Atakan’ın ölümüne gaz kapsülünün neden olduğu iddialarının hatırlatılması üzerine, “Görüntüler de her şeyi ortaya koymaktadır. Orada geçmekte olan polis aracının bir müdahalesi yoktur. Hiçbir şey gizli kalmaz. Herkesin sabırla beklemesi lazım” dedi. Son olaylarla ilgili tespitlerinin olduğunu belirten Güler, “Bunların sadece toplantı, gösteri yürüyüşü kanununa muhalafetin de ötesinde organize suç hareketi içerisinde yürüttüklerini biliyoruz. Bu faaliyetleri organize biçimde yaymaya çalışan örgütlerle ilgili tespitlerimiz var, projeli operasyonlarımız var” bilgisini verdi. ‘Polis kaç kişiyi öldürdü’ ANKARA (ANKA) CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Ahmet Atakan’ın biber gazı kapsülü ile vurularak binadan düştüğü iddialarının doğru olup olmadığını sordu. Tanrıkulu, Başbakan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde “Son 5 ay içinde Emniyet güçleri kaç yurttaşımızın ölümüne sebep olmuştur?” dedi. DİYARBAKIR (Cumhuriyet) PKK’nin yöneticilerinden Cemil Bayık’ın “Gezi’de yanlış yaptık, süreç zarar görebilir diye düşünüldü” sözlerinin ardından KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Hatay’da Ahmet Atakan’ın ölümüne yol açan polis saldırısını şiddetle kınayarak eylemlere destek verdi. Açıklamada, demokrasi güçlerinin yanında olunacağı kaydedildi. KCK’den eylemlere destek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle