27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 AĞUSTOS 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER l Balbay Anayasa Mahkemesi’ne kırgın olduğunu ifade etti. Siz ne düşünüyorsunuz? Sadece şu kadarını söyleyeyim. Ben başvurumu bireysel başvuru hakkı başladıktan hemen sonra 30 Kasım 2012’de yaptım. Ne kadar geçmiş? 9 ay. Yani bir şey söylemek istemiyorum. Sadece bu konuların insanların özgürlüğüyle ilgili olduğunu herkesin bilmesi lazım. Hekimler ve hâkimlerin birinci görevi insanları bir an önce topluma kazandırmaktır. Ben cerrah olarak hep bu bilinçle hareket ettim. Hâkimlerin de aynı bilinçle hareket etmesini beklerim. l Siyasetçilerden kimler aradı? Süleyman Bey (Demirel) aradı, Meclis Başkanı Cemil Çiçek aradı, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç aradı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli aradı. Az sonra ben Kemal Bey’e (Kılıçdaroğlu) gideceğim. ‘Geçmiş olsun’ dediler. Ben de teşekkür ettim kendilerine. 9 Balbay’ın annesi: Oğlum ne yaptı, adam mı öldürdü? İrem Çiçek: Mahkeme tarafsız değil, unutmayacağız. Çelebi’nin babası: Firavunluk Asıl Darbe Mağduru Benim Ergenekon davasında 4 yıl 4 ay tutuklu kaldıktan sonra önceki gün tahliye edilen CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal kendisi hakkında ‘nasıl çıktı?’ iddialarını dile getirenlere sert yanıt vererek “Ömrüm boyu kimsenin lütfuyla iş yapmadım. Ne hâkimleri, ne savcıları tanırım. Pazarlık iddialarını dile getirenler önce suçumun ne olduğunu söylesin. Suçum ne? Neden 4 yıl yattım?” dedi. ‘Darbecilik’ ve ‘darbeye teşebbüs’ iddialarını da reddeden Haberal, “Asıl darbe mağduru benim. Bana darbeci diyenler biz 12 Eylül’ü yaşarken neredeydi? O zamanlar hiç değilse böyle tutuklama, yargılama yoktu” diye konuştu. Cezaevinden sonraki ilk gününde Başkent Üniversitesi Hastanesi’ne giderek hasta vizitesine çıkan Haberal, “Hâlâ beni bekleyen hastalar var. Meclis izin verirse ameliyatlara devam etmek isterim” dedi. Haberal, tahliyesi sonrasında hakkında dile getirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylık ya da merkez sağda parti kurma gibi yönündeki iddialar için ise “Ben siyasetçi değil bilim adamıyım” demekle yetindi. Haberal cezaevi koşulları için de “Gerekirse tonlarca taş çekerim, yeter ki hürriyetim olsun. Silivri, sadece demir ve beton yığını. Tüm hayatınız 30 santime 15 santimlik bir delikten ibaret. Bedenim dışarıda ama vicdanım orada kalanlarla. Bu koşulları değiştirmeliyiz” dedi. Haberal tahliyesinin ardından Başkent Üniversitesi Hastanesi’ndeki odasında Cumhuriyet’e verdiği mülakatta cezaevi koşulları ve önümüzdeki döneme ilişkin planları hakkındaki sorularımıza şu yanıtları verdi: Hakkımı helal Çiçek ve Arınç aradı etmiyorum HAKAN DİRİK l Çiçek ya da Arınç’ın özel bir mesajı oldu mu? Onlar benim arkadaşlarımdı zaten hâlâ da arkadaşlarım. Unutmayın, bu parti (AKP’yi kastederek) bizim Gölbaşı’ndaki Patalya Otel tesislerimizde kuruldu. l CHP’den milletvekili adaylığınız da speküle edildi. Sizin aslında sağcı olduğunuz söylendi. Ben sonradan değil temelden CHP’liyim, partime de saygı duyuyorum. Her biri çok değerli insanlar. Aslında adaylık konusunda son dakikaya kadar kararsızdım. Benim derdim ülkeme hizmet etmek. Siyaset yapmak değil ama CHP ve onun Sayın Genel Başkanı Kemal Bey bana Zonguldak’a ve Türkiye’ye hizmet imkânı doğacağını söyleyince kabul ettim. Zonguldak halkı da CHP’nin orada oylarını yüzde 50 artırarak seçti beni. l Sizin adaylığınız için Sayın Demirel’in aracı olduğu biliniyor. Benim haberim yok. Son dakikaya kadar da istemedim. Zonguldak’a faydalı olacağım için saygı duyduğum Kemal Bey’in davetini kabul ettim. O nlar benim arkadaşım İZMİR Gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın Kuşadası’nda bulunan ailesi, Silivri’de kesilen cezayı içlerine sindiremiyor. Baba Fevzi Balbay, oğlunun avukatı aracılığıyla kendilerine ulaştığını ve “müsterih” olmalarını istediğini kaydederek “Artık diyecek laf kalmadı. Umarım sonu hayırlı biter” diye konuştu. Anne Melek Balbay ise oğlunun gazetecilik yaptığı için cezalandırılmasına anlam veremediğini dile getirerek, “Benim oğlum suçsuz. O bir gazeteci. Bir haber bulursa yapar. Suçsuz yere cezaevinde yatıyor. Benim oğlum adam öldürmedi ki. Hem adam öldürenler dışarda geziyor. Oğlum suçsuzdur. Sebep olanlara hakkımı helal etmiyorum” dedi. Balbay’ın Yalova’daki kardeşi Suat Balbay da yazılan senaryonun uygulandığını söyledi. Suat Balbay, “Hukuksuz bir yargılama sonucu dava bu aşamaya geldi. Bu senaryo, Sonucu belliydi zaten yedi yıl önce yazılmıştı. Yani sonucu belliydi” diye konuştu. Kararı “rezalet” olarak değerlendiren Suat Balbay, “Mahkemeden vicdan, dolayısıyla tahliye bekliyorduk. Ancak Başbakan’ın savcısı olduğu davada tahliye çıkması olanaksızmış” dedi. Davanın siyasi olduğunu, dolayısıyla bundan sonra siyasi açıdan mücadele edilmesi gerektiğini kaydeden Suat Balbay, “Gezi Parkı olaylarından sonra halkımız da uyandıysa, siyasi olarak yenmemiz lazım artık bunları” diye konuştu. Temelden CHP’liyim Gizli tanıkları araştırmadılar raporu için yüzlerce kez talepte bulunduk. Ama mahkeme soruşturma aşamasında alınan tartışmalı raporla yetindi. Kovuşturma aşamasında hiçbir rapor alınmadı” dedi. Davanın gizli ihbarlar üzerinden yürütüldüğünü kaydeden Çiçek, “Mahkeme, gizli ihbarcılara ait beyanların doğruluğunu araştırmak üzere hiç çaba sarf etmedi. Bizim gizli tanığımız Efe, babamın Erzincan’a gittiğini söyledi. Üniformasını önce yeşil, sonra beyaz en son da siyah yaptı. En sonunda ‘Siz gelmişsiniz gelmemişsiniz ne önemi var. Erzincan’da da uygulanıyordu’ dedi ve kapattı” değerlendirmesinde bulundu. Çiçek, “Mahkeme Danıştay ve Cumhuriyet’e yönelik saldırıları akladı. Osman Yıldırım’ın beraat ettiği bir davada bizimkilerin müebbet hapisle cezalandırılması doğal” dedi. Mücadele yeni başlıyor EMRE DÖKER İZMİR Ergenekon Davası kapsamında 18 ay tutuklu kaldı. Bu süre içinde eşi Zeynep Özcan’ı kanserden yitirdi. Kendisi karaciğer nakliyle yaşama tutundu. Mahkeme kararıyla 10 yıl 11 ay hapis cezası aldı. Bu cezalar bile Hayati Özcan’ın mücadele azmini kırmaya yetmiyor. Ergenekon Davası’nda 10 yıl 11 ay ceza alan eski Ulusal Kanal İzmir Temsilcisi Hayati Özcan, mahkemenin verdiği kararlarla Türk silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) ve yurtseverlerin esir alındığını, asıl amacın Kürt devletinin kurulması olduğunu söyledi. Özcan, “Bundan sonraki aylar zalimler ve zorbalar için zor geçecek. Herkes işbaşına, mücadele yeni başlıyor” dedi. l Cezaevinde en çok neyi özlediniz? Önce insanları, sonra da doğayı. Dün gece sabah 04’te eve gittim ama yeşili o kadar özlemişim ki güneş doğmadan çıkıp evin bahçesinde dolaşmaya başladım. (Salondaki sehpayı göstererek) Hapiste insan şu ahşabı bile özlüyor... l Özgür kalmak nasıl bir his? Yeter ki hürriyetim olsun. Gerekirse tonlarca taş çekerim. Hürriyet ve adalet olmayan yerde mutluluk olmaz. l İlk gününüzü nasıl geçirdiniz? Önce üniversiteye (Başkent Üniversitesi) gittim. Kültür merkezi yapılıyor, yanına da opera. Onları yerinde inceledim. Arkasından hastaneye (Başkent Hastanesi) geldim, viziteye çıktım. l Ameliyat yapacak mısınız? Tabii ki yapacağım. İçeride ameliyat yapmasam da ellerim boş durmadı. İki uluslararası kongre düzenledim, bir akademi kurdum, iki ayda bir dergi çıkardım, bir vakıf kurdum yani ellerimi ameliyat yapacakmışım gibi hazırladım, merak etmeyin. bahçede turladım Uyumadan Çelebi’nin babası l Çıkarken ne hissettiniz? HABERAL: Ben dışarıdayım ama vicdanım orada Silivri’de kalanlarla beraber. 4 yıl 4 ay tutukluluk yaşadım. Bunun iki yılı hastanede, kalan bölümü ise Silivri’de geçti. Orası o kadar kötü ki anlatmaya kelime yetmez. Demir ve beton yığınından başka hiçbir şey yok. Kapınız iki kez açılıyor. Biri sabah 8’de diğeri akşam 8’de. İkisi de sayım için. Dünyayla tüm ilişkiniz iki adet delikten ibaret. Biri 15 santimle 10 santim gözlem deliği. Diğeri ise yemeklerin verildiği 30 santime 15 santimlik delik. Tüm hayatınız bundan ibaret. Bu yapılan tecrit. Oraların daha iyi koşullara sahip olması için hepimiz çaba harcamalıyız. 58 CHP’li milletvekili arkadaşımla beraber cezaevlerinin bir cezalandırma değil, Adalet Rehabilitasyonu ve Eğitim Merkezi (AREM) olması için ortak kanun teklifi verdik. Bunu bir an önce çıkarmamız lazım. Kanuni döneminde bir ay yargılama bile zulüm sayılırmış. dışarıda, vicdanım Silivri’de Bedenim İlk gün viziteye çıktı l Tahliye kararınızla ilgili ‘Nasıl çıktı?’ iddiaları ortaya atılıyor. Pazarlık olduğu, tanık olduğunuz dahi ileri sürülüyor. Herkes kendine göre yorum yapabilir. Dilin kemiği yok ama bunlar beni ilgilendirmez. Allah’a çok şükür ki ömrüm boyunca kimsenin lütfuyla hiçbir iş yapmadım. Bu tür iddiaları söyleyenler önce benim suçumu söyleyecek? Neden 4 yıl yattım ben? Neden 12 yıl ceza aldım? Ne yargıcı tanırım, ne savcıyı tanırım. Benimle ilgili kim ne biliyorsa belgesini ortaya koyacak. Birisi bir şey biliyorsa benim yaptığım gibi belgesini ortaya koyacak. Ben bütün savunmalarımı kitap yaptırıp tüm Türkiye’ye dağıttım ama kimse benim suçumu söyleyemiyor. l Davanın ana konusu darbeye teşebbüs değil mi? Nasıl darbe yapmışım? Gece gündüz ameliyat yaparken mi? Üniversiteme geceleri asfalt döşerken mi darbe yaptım? Asıl darbe mağduru benim. 12 Eylül’ü gördük. Aydınlar dilekçesinde imzam var. Yasaklı liderler için üniversitede grup kurdum. Mamak Sıkıyönetim Savcılığı’na ben gittim. Hacettepe’de en ağır disiplin cezasını ben yedim. 6 sene profesörlüğüm verilmedi. 1987’de Rize’de ‘yasaklar kalksın’ diye kapı kapı dolaşıp 35 bin oy topladım. Bana darbeci diyenler o zamanlar neredeydi? Ayrıca o dönemde kimse bizi tutuklamadı, yargılamadı. Bugünkü siyasi ortam varsa 1987 referandumu nedeniyle var. l Hakkınızdaki iddiaların biri de dönemin Başbakanı Ecevit’in sağlık durumuyla ilgiliydi... Herkes o dönem benim ne yaptığımı biliyor. Kendisini tedavi ettik, o sayede 4.5 sene daha yaşadı. Beyin kanaması sonucu vefat etti. Bu süreçte Kanal B’ye de 5 kez geldi ve her seferinde tedavisi için bize teşekkür etti. lütfunu görmedim Kimsenin İrem Çiçek: ÖZLEM GÜVEMLİ Ergenekon davasında hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen emekli Albay Dursun Çiçek’in kızı ve avukatı İrem Çiçek, “Ben babamın hayatı boyunca hapiste kalacağını düşünmüyorum. Fakat ne kadar emin de olsanız her gün bizim için babamızdan ayrı kaldığımız bir gün. Bir bayramı daha babalarımızdan ayrı geçirmemizi sağladılar. Fakat bunlar unutulmayacak bizim beynimize kazındı” diye konuştu. Mahkemenin tarafsız olmadığını ifade eden Çiçek, “Biz bu mahkemeyi 29 kez reddettik. Somut veriler ve deliller göstererek reddettik ama hiç sonuç alamadık. Bilirkişi Böyle adalet olur mu? 16 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Böyle bir kararı beklemediklerini belirten baba Muharrem Çelebi, “Mehmet Ali’yi tahliye eden hâkimler şimdi tekrar tutukluyorlar. Niçin tahliye ettiniz o zaman? Bir şeylere zemin hazırladıklarını düşünüyorum. Mehmet Ali’nin telefonuna sehven yükleme yapıldığı kanıtlandı. Bunu kabul ettiler ve bir taraftan yüklemeyi yapan polisler aklandı. Buna adalet demek mümkün mü? Böyle adalet olur mu? Bunun adı firavunluk” diye konuştu. Oğlunun tahliye olduktan sonra Güneydoğu’da terörle mücadele ettiğini vurgulayan baba Çelebi, “Mehmet Ali bayramdan sonra gidip teslim olacak. Önce terörist olarak yargıladılar, sonra terörist değil dediler, gitti Güneydoğu’da terör ile mücadele etti. Şimdi geldiğimiz noktada yine terörist oldu. Suçlularla suçsuzlar yer değiştirdi. Biz doğru yolda yürümeye, kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz. Hak yerini bulur diye sustuk, sabrettik ama bundan sonra konuşacağız. Bu yaşadıklarımızı bize reva görenleri Silivri’ye tıkmadan bize artık rahat yok. Mehmet Ali’nin tek suçu çok başarılı bir öğrenim hayatının olması, ülkesinin birlik ve bütünlüğünü savunması” dedi. MEHMET MENEKŞE AMASYA “Örgüt adına Hizbut Tahrir örgütü içine sızarak faaliyetlerde bulunduğu” iddiasıyla tutuklanan ve Hizbut Tahrir örgütü üyesi kişilerin telefonlarının Emniyet’te polislerce telefonuna yüklendiği ortaya çıkınca 33 ay sonra tahliye edilen Teğmen Mehmet Ali Çelebi, Ergenekon davasında 16 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Oğlunun bayramdan sonra teslim olacağını ifade eden baba Muharrem Çelebi, “Mehmet Ali’nin telefonuna sehven yükleme yapıldığı kanıtlandı, bunu kabul ettiler. Böyle adalet olur mu? Bunun adı firavunluk” dedi. Ergenekon davasında “Örgüt adına Hizbut Tahrir örgütü içine sızarak faaliyetlerde bulunduğu” iddiasıyla 18 Eylül 2008’de tutuklanan Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin telefonuna Hizbut Tahrir üyeleriyle yapıldığı iddia edilen görüşmelerin Emniyet’te gözaltındayken yüklendiği ortaya çıkmıştı. Çelebi’nin telefonuna yasadışı yüklemeleri yapan polisler hakkında takipsizlik kararı verilirken, Çelebi’ye Ergenekon davası sonunda “Ergenekon silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “Kişisel verileri ele geçirme” suçundan toplam l Milli irade tutuklu Siyasi kin davası Yanardağ: l Milletvekilliğiniz engel olmayacak mı? Meclis Başkanı’na (Cemil Çiçek) soracağım ne yapabiliyorum, ne yapamıyorum diye. Meclis’in izni olursa yapmak isterim tabii ki. izin verirse ameliyatlara devam Meclis l Sizle ilgili bir başka senaryo da CHP’den ayrılıp merkez sağda bir oluşumun başına geçeceğiniz iddiası... Ben milletvekiliyim ama siyasetçi değilim, bilim insanıyım. Ben cerrahım ameliyat yaparım. İlklere imza attım. Eserlerimle konuşurum. l Kırgınlığınız var mı? Benim alnım açık. Suçum yok. Doğru bir tanedir. değil, bilim insanıyım Siyasetçi İstanbul Haber Servisi Yurt Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’a HAKAN DİRİK Ergenekon Davası’nda verilen 12 yıl hapis cezası sonrası yakalama kararı çıkarıldı. İZMİR CHP İzmir İl BaşTwitter’dan açıklama yapan Yanardağ, Silivri kanı Ali Engin, İzmirlilerin Mahkemesi kararlarını meşru bulmadığını verdikleri oylarla Balbay’ı ve hukuk dışı olduğunu belirtti. Yanardağ, milletvekili seçtiğini anımsatarak, Silivri’de alınan kararErgenekon Davası’nı “siyasi bir kin davası” la halk iradesinin de yok saolarak niteleyerek demokrasilerde iktidara yıldığını vurguladı. Türkibağlı özel mahkemeler olamayacağını ye Gazeteciler Federasyonu kaydetti. Yanardağ şunları yazdı: “Bir Genel Başkanı ve İzmir Gaülkede adalet yoksa barış da olmaz. Yargı, zeteciler Cemiyeti Başkanı toplumu sindirme, muhalefeti susturma Atilla Sertel, Silivri’de gazeve dincifaşizan bir rejim kurmanın aracı tecilerin haklarında delil olmaksızın ağır cezalara çarp oldu. Demokratikleşiyoruz diye diktatörlük tırıldığını kaydetti. Balbay’ın, inşa edildi. Tıpkı Kerbela’da olduğu “Gazetecilik dışında hiçbir gibi, Silivri’de de mızraklarının ucuna faaliyetimiz olmadı” sözünü ‘demokrasi’ yazılı sayfalar asıp gerçek anımsatan Sertel, “Bu mahdemokrasiyi /inananları katlettiler. Aralara keme, gazetecilik faaliyetleserpiştirdikleri ve hepimizin tanıdığı bazı rini yargılamış ve gazeteciliisimler bile gerçek durumu değiştirmiyor.” ği mahkum etmiştir” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle