23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 AĞUSTOS 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 17 “Amazon” Rus asıllı büyük besteci Igor Stravinski’nin ‘Bahar Ayini’ adlı yapıtının 100. yılı kutlanıyor Philips etiketleriGüherSüher nin birleştiği bir kuPekinel’in 1983’te Detu hazırlanmış. En utsche Gramophon için eski kaydı Strayaptığı Bahar Ayini vinksy 1921’de bir kaydının bu tarihi külpiyanolada çalıyor. liyat içinde yer alması Bestecinin üç aykıvanç verici. rı zamanda yönettiBu yıl bütün müği canlı kayıtları dazik çevreleri Rus asılhil Montieux, Stolı büyük besteci Igor kowski, Bernstein, Stravinski’nin (1882Ansermet, Haitink, 1971) Bahar Ayini adKarajan, Solti, Gerlı yapıtının 100. yılıgiev, Mehta, Abnı kutluyor. 20. yüzyıbado, Rattle, Ozala yepyeni boyutlar gewa, Dudamel vb. gitiren bu çalışma, ikipibi 1920’lerden günüyano dağarcığının, ormüze uzanan ünlü şef kestraların ve bale müve orkestra yorumlaziklerinin başyapıtlarınrının yanı sıra 3 tadan birisi olarak kabul ne de ikipiyano kayedilir. Müzik sanatı Badını içeriyor. Güherhar Ayini’yle bir kırılSüher Pekinel’in ma noktasına ulaşmış1983’te yaptığı Detır. İlkel boyların esinutcshe Gramophon tisi ritimsel özgürlükkaydının da bunların le yeni çağa taşınmakın u Bir sanat yapıtın arasına seçilmesi kıvanç verici. tadır. Poliritmik doku ası Aynı yapıtın değişik yorumvurmalı çalgıların ka100. yılının kutlanm z culardan, değişik tekniklerle yarakterinde teatrikal bir olağanüstü bir şey. Bi k pılmış kayıtlarını art arda dinkurgu yaratır. Bir yanço en de bugüne dek lerken dinleyicinin kulağında ilda önceki çağın romanın ız ses getiren yapıtlarım ginç kıyaslamalar oluşuyor. Aytizmine başkaldırı, öte yıldönümlerini rıca her birinin tarihi öyküyanda yaklaşan Birinci li sü var. Örneğin Brenstein’in Dünya Savaşı’nın gerikutlasak, onların ceşit ış New York Filarmoni’yle yaptılm limi yansımaktadır. Yapı ya yorumlarından ğı 1958 kaydı o sıralarda ortapıt önce iki piyano için kayıtları birleştirip çıkan ilk stereo denemeleyazılmış, sonradan ornsak! ya rinden olduğu için herkes kenkestraya uyarlanmış. yeniden piyasaya su di HiFi sistemini kanıtlamak 29 Mayıs 1913’te Paiçin bu plağı satın almış. ris’teki ilk temsili izleBir sanat yapıtının 100. yılının kutlanyici tarafından büyük protestolara yol açması olağanüstü bir şey. Biz de bugüne sa da İlkelcilik Akımı’nın başlangıcı ve çağın simgelerinden biri olmuştur. Nijiski’nin dek en çok ses getiren yapıtlarımızın yılkoreografisi barbarca bulunmuş ve ıslıklan dönümlerini kutlasak, onların ceşitli yorumlarından yapılmış kayıtları birleştimış. Yalnız müziğin vurumsallığı değil, türip yeniden piyasaya sunsak! Örneğin, bu tüler içinde uçuşan balerinler yerine çuvallara sarılmış çıplak ayaklı dansçılar da tutu yıl Rey kardeşlerin Lüküs Hayat opereti (1933) 80; Erkin’in Köçekçe’si (1943) cu izleyiciyi rahatsız etmiş. 70; Tüzün’ün Esintiler’i (1963) 50 yaşınekineller’in tarihi kayıtları da. Saygun’un Yunus Emre Oratoryosu Bahar Ayini’nin 100. yıl kutlamaları ne2016’da 70. yılını dolduracak. Hatta belki deniyle 1921’den bu yana yapılmış en iyi Naxos gibi uluslararası bir şirketle anlaşıkayıtlar bir araya getirilmiş, Decca, DG ve lıp bu dizi gündemde tutulabilir. Bahar Ayini kutlamaları Ahmet Erhan Ahmet Erhan 70’li yılların son şairiydi. 78 Kuşağı’nın devrimci delikanlılarındandı. O heyecan, coşku, korku ve ölüm günlerinde devrim umuduyla sokaklara koşan gençlerin şiirini yazmıştı. “Yüreğimi bir kalkan bilip sokaklara çıktım / Kahvelerde oturdum çocuklarla konuştum / Sıkıldım, dertlendim, sevgilimle buluştum / Bugün de ölmedim anne” demiş, dizeleri ezberlenen bir şair olmuştu. İlk şiir kitabı “Alacakaranlıktaki Ülke” (1981) adıyla da, içindeki şiirlerle de o yıllarda içinde bulunduğumuz ruh halini anlatır. Binlerce ölü, on binlerce tutuklu, işkencede kaybolanlar, sürgünler... Karanlıktaydık. O günleri dizelerinde en iyi yansıtan şairlerdendi Ahmet Erhan. Toplumcuydu. Kendine has bir şiiri vardı. “Onun şiirinde hem 70’li yılların heyecanlarını, ataklığını, çoğulculuğunu bulursunuz, hem de 80’li yılların değişen dünya içinde kendini, kimliğini sorgulayan, arayan bireyini. Kendine özgü sesi, kimliği, imge yapısı, edası olan şairlerimizdendir Ahmet Erhan” diye yazmışım “Buz Üstünde Yürür Gibi” adlı seçme şiirleri için (2006). “Alacakaranlıktaki Ülke” ile Behçet Necatigil Ödülü’nü kazandığında 23 yaşındaydı. Seksenli yıllardan başlayarak ödüllerle, yeniden basımlarla taçlanan verimli bir şiir üretimi vardır. Şiirini iki ana izlekte geliştirdi. Bir yandan sözünü ettiğim toplumcu anlayışı kendi kimliği ile yoğurup şiirler yazarken diğer yandan “Akdeniz”i konu alan şiirler yazdı. Akdenizliliğin bir yaşam biçimi olduğu bilinciyle doğayla insanın buluşmasından yaratılacak bir yaşam sevincini, hayata bağlılığı şiirleştirdi. Mersin’i onun güzel şiirleriyle bildik hep. İstanbul’a gelişi mi şiirinde değişim yarattı yoksa şiirindeki değişimle mi Ankara ona yetmez oldu? Galiba ikisi birden. Beat Kuşağı’nın tavrına yakın, hayatı her alanında sorgulayan, bireysel olarak direnmeye, başkaldırmaya çağıran ironik bir söylemle yazdı son dönem şiirlerini. “Beni yetiştiren, beni edebiyata yönlendiren babam alkolden ölmeden önce içkiden nefret ederdim. 17 yaşındaydım ve onun ölümü her şeyi tersine çevirdi. Öldüğünde alkolik bayrağını aldığım gibi meyhaneye koştum” diyor Teoman’la söyleşisinde (31.05.2007, Radikal). Şiiri sevdiği kadar alkole sarıldı. Tüm sağlık sorunlarının altında alkolle aşırı dostluğu vardı. Evini, işini, sevdiği kentini bırakıp İstanbul’a taşındı. Yeni bir hayat için... Çok kalamadı İstanbul’da. Silivri ona kucak açtı. 1314 yıl hep Silivri’den haberlerini aldık, zaman zaman telefonlaştık. Telefona sesi yetmediğinde eposta ile haberleştik. Hastaneye yatışları rutinleşmişti. Sık sık hastaneye yatıyor, tedavi oluyor, “Artık içmek yok” diye çıkıyor, sözünü tutamıyor yine içkiye başlıyordu. “İnsan yaşayarak da intihar eder” diyordu her hareketiyle. Sonunda önce sesini alacak, sonra bedenini saracak pis bir kanser geldi buldu onu. Dost elini hiç esirgemeyen Ercan Kesal’la karşılaşmalarımızda “Ahmet nasıl?” diye sormaya çekinir olmuştuk. “Bizim hastanede, durumu fena değil, iyileşiyor” diyeceğini biliyorduk. Bu kez kötü haber güzel bir fotoğrafla geldi. Facebook’ta Ercan Kesal’ın sayfasındaki fotoğrafın altında “Ercan Kesal, Ahmet Erhan, Behçet Aysan, Adnan Özer...1986 Ankara... Behçet’i Sivas yangınında bırakmıştık” yazıyordu, devamında da o acı haber: “3 Ağustos 2013, Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gece A. Erhan’ı da kaybettik... Başımız sağ olsun.” Balenin ev sahibi Bodrum Kültür Servisi Bu yıl 11 kez düzenlenen Uluslararası Bodrum Bale Festivali, bugün İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından sahneye koyulan “Hürrem Sultan” temsili ile başlayacak. Devlet Opera ve Balesi (DOB) Genel Müdürlüğü’nce organize edilen ve DenizBank’ın katkılarıyla gerçekleşen, Türkiye’nin ilk ve tek bale festivali, Ankara ve Samsun DOB ekiplerinin yanı sıra Sibirya Devlet Balesi ile Kore’den Universal Ballet gibi dünyaca ünlü toplulukları da ağırlayacak. Zeynep Sunal’ın sanat yönetmenliğindeki festivale, Ankara DOB “Amazon” adlı eserle, Samsun DOB ise “Bach Alla Turca” ile katılacak. Sibirya Devlet Balesi “Spartacus” temsiliyle seyircilerin karşısında olurken Universal Ballet ise üç bölümden oluşan “Black Cake, Duende, Tango” ile festivalde yer alacak. Dün düzelenen basın toplantısına katılan DOB Genel Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni Prof. Rengim Gökmen, festivalin 11 yıldır kesintisiz sürmesinin gururunu yaşadıklarını belirterek “bale gibi rafine bir sanat dalının Bodrum gibi nadide bir beldeye çok yakıştığını” kaydetti. Etkinliğin izleyiciler tarafından da yoğun ilgi gördüğünü söyleyen Gökmen, festivalin Türkiye’yi kültür ve sanat turizmi oluşturma hedefine yaklaştırdığını vurguladı. “Black Cake, Duende, Tango” ULUSLARARASI BALE FESTİVALİ BUGÜN BAŞLIYOR P Noktalar bu sergide birleşiyor 6. Uluslararası Öğrenci Trienali atölye çalışmaları Pera Müzesi’nde nıyor. Sergi, somut bir sonuca ulaşmanın yanı sıra toplumun katmanları arasında dolaşarak noktaları birleştirmeyi deniyor. “Ülkemizin içinde bulunduğu neredeyse gerçekdışı süreci de ele alan bir çalışma oldu” diyen Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İnci Deniz Ilgın da sergi ile ilgili şunları söylüyor: “Atölye çalışmalarının yeni oluşum ve söylemleri bir araya getirerek deneyimlemeye olanak tanıması, 6. trienal için belirlemiş olduğumuz ‘Noktaları Birleştirelim’ ana teması ile doğrudan örtüşüyordu. Trienal kapsamında gerçekleşen 38 atölye çalışmasından 13’ünün üretimlerinin izlendiği sergide kentsel dönüşümün farklı katmanlarını gözlemlemek, sanatçıların iç yolculuğunda gezinmek, yok olmaya yüz tutan zanaatların izini sürmek, güncel gelişmelerin ışığında günü sorgulamak, sokağı paylaştığımız sokak köpeklerinin dile gelerek vicdanımıza ulaştıklarını hissetmek, objenin bedende kazandığı yeni dili okumak gibi çeşitli deneyimlerle, sanat ve tasarımın yaşamla kurduğu bağa bir kez daha tanık olduk.” EFSANE MÜZİSYEN EYLÜL AYINDA LONDRA’DA BİR PORTRE SERGİSİ AÇIYOR Bob Dylan’ın görsel dünyası Kültür Servisi Amerikalı müzisyen, şarkıcı, yazar Bob Dylan’ın pastel portreleri eylül ayından başlayarak Londra’daki Ulusal Portre Galerisi’nde sergilenecek. Bir zamanların “Blowin’ in the Wind” ve “The Times They Are aChangin” gibi şarkıları insan hakları mücadelesi ve savaş karşıtı hareketin simgeleri haline gelen Dylan’ın gerçek ve kurmaca karakterleri betimlediği 12 pasteli, İngiliz sanatseverlerle ilk kez buluşacak. Sanat tarihçisi John Elderfield, çocukluğundan beri resim ve desen yapan Dylan’ın yapıtlarının “müzisyen Dylan’la aynı olağanüstü ve yaratıcı düş gücünün ürünleri” olduğunu söyledi. Ulusal Portre Galerisi’nin direktörü Sandy Nairne de, “Bob Dylan çağımızın en etkileyici kültürel figürlerinden biri. O hem sözleri ve müziğiyle, hem de yağlıboyaları ve pastelleriyle her zaman son derece görsel bir dünya yarattı” dedi. Folk müziği ve folk rock parçalarıyla müzik tutkunlarıyla 50 yıldan fazla bir zamandır derinden etkileyen Dylan’ın resim alanındaki çalışmalarının sanat eleştirmenlerince her zaman övgüyle karşılanmadığı belirtiliyor. Ulusal Portre Galerisi’nin direktörü Nairne de, belki de bu yüzden, “Hiç kuşkusuz, bir sanatçının farklı bir ortamda işler yapması her zaman risklidir, ama Dylan her zaman riskleri göze almıştır” diyor. Bugüne kadar 600’den fazla şarkı ve 46 albüm yapan, 110 milyondan fazla plak satan Dylan’ın, Japonya, Çin, Vietnam ve Güney Kore gezilerinin “görsel bir yansıması” olarak 2011’de New York’ta açtığı “Asya Serisi” sergisi tartışmalara yol açmıştı. Bazı eleştirmenler, Dylan’ın kimi resimlerinin var olan tarihi fotoğraflardan kopya olduğunu, bunlar arasında Henri CartierBresson’un 1940’larda çektiği bir fotoğrafın da bulunduğunu ileri sürmüşlerdi. Dylan’ın Ulusal Portre Galerisi’nde açılacak sergisinin küratörü Sarah Howgate, son yıllarda “Lucian Freud Portreleri” ve “David Hockney Portreleri” sergilerinin küratörlüğünü de üstlenmişti. Russell Crowe da İstanbul’u seçti n Kültür Servisi Yönetmenliğini ve başrolünü “Gladyatör”, “Akıl Oyunları” gibi filmlerden tanıdığımız Russell Crowe’un üstlendiği “The Water Diviner” filminin çekimleri İstanbul Fatih’te yapılacak. Filmin çekimlerine 2013 sonunda başlanması planlanıyor. Fatih daha önce de “Argo”, “James Bond Skyfall”, “Taken 2”, “Two Faces of January” gibi Hollywood yapımlarına ev sahipliği yapmıştı. Derya Kazan, İsimsiz, karışık teknik. Kültür Servisi Her yıl yaz aylarında kapılarını genç sanatçılara açan Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi işbirliğiyle fakültenin haziran ayında gerçekleştirdiği 6. Uluslararası Öğrenci Trienali’nden seçilen atölye çalışmalarına yer veriyor. 22 Eylül’e kadar devam edecek “Noktaları Birleştirelim Connecting the Dots” sergisi 13 atölye çalışmasından oluşuyor. Sergi aynı zamanda 13. İstanbul Bienali’nin ilk haftasıyla da örtüşerek genç sanatçıları ve yapıtlarını uluslararası sanat çevresiyle de buluşturacak. Kentin biçimlendirdiği yaşamlara odaklanan sergide sanatçı ve tasarımcılar eserlerinde, kent, mimari, kamusal alan, hayvan hakları, bellek, beden, kimlik ve İstanbul’a odakla DENİZE SIFIR OTEL ve APART DOĞA CENNETİ TURUNÇ MARMARİS MUĞLA DİPLOMAT Özel Plaj, Yüzme Havuzu, Geniş Bahçe, Oto Park, WiFi İnternet Tüm Odalarda Geniş Balkon, Telefon, Klima, MiniBar, Çift ÇanakDijital ReceiverUydu TV GENİŞ BİLGİ, FİYAT ve REZERVASYON www.diplomathotel.com.tr 252476 7145 veya 537825 7979
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle