19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 AĞUSTOS 2013 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Ergenekon davası, Danıştay ve Cumhuriyet’e saldırı davalarının sanıklarının kaderini değiştirdi Müebbetten özgürlüğe İstanbul Haber Servisi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Ergenekon davası kararında Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine saldırı dosyasından Osman Yıldırım tahliye edilirken diğer sanıklara çeşitli cezalar verildi. Ergenekon kararları arasında en çok tartışılan konu, ifadeleriyle Ergenekon davası ile Danıştay dosyasının birleştirilmesine neden olan Osman Yıldırım’ın tahliye edilmesi oldu. Osman Yıldırım, 5 Mayıs 2006 ve 10 Mayıs 2006 tarihinde Cumhuriyet gazetesine el bombası atılmasına ilişkin “atılı suçlara elverişli nitelikte olmadığı, bu eylemler yönünden suçların yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından, 11 Mayıs günü Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması sırasında olay yerinde bulunmadığı ve el bombasını atan sanık Al u Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine saldırı davalarının her ikisinden de beraat eden Osman Yıldırım, gizli tanığı olduğu Ergenekon davasından 9 yıl hapis cezası alarak tahliye edildi. İki davanın sanıklarından Salih Kurter ve Süleyman Esen beraat ederken diğer sanıklar 2 ile 27 yıl arasında hapis cezalarına çarptırıldı. parslan Arslan’a bu yönde bir talimat verdiği konusunda delil elde edilemediği anlaşılmakla” beraatına karar verdi. Yıldırım’ın Cumhuriyet gazetesine 5 Mayıs 2006 ve 10 Mayıs 2006 tarihinde atılan el bombalarının patlamaması ve 11 Mayıs 2006 tarihindeki eyleme katıldığının sabit olmaması nedeniyle de ayrı ayrı beraatına karar verildi. Osman Yıldırım, Ergenekon silahlı terör örgütü üyeliğinden 9 yıl hapis ve 12 bin lira adli para cezasına çarptırıldı. Diğer Danıştay ve Cumhuriyet’e bomba atılması sanıklarının durumu şöyle: Mahkeme “Salih Hoca” adıyla anılan ve Alparslan Arslan’ın saldırıdan bir süre öncesine kadar sık sık ziyaret ettiği Salih Kurter’in “atılı suçların sanık tarafından işlenmediği sabit olduğundan” beraatına karar verildi. Mahkeme CMK 1412 maddesi gereğince sanığın tazminat haklarının bulunduğunun bildirilmesine, 2 bin 640 liralık avukatlık ücretinin Hazine’den alınarak sanığa verilmesine karar verdi. Mahkeme, Alparslan Arslan’ın Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden arkadaşı ve “bombaları aldım” dediği Süleyman Esen’in de beraatına karar vererek tazminat hakkının bulunduğunun bildirilmesine karar verdi. Tekin İrşi: 9 yıl iki ay ve 8 bin 320 lira Erhan Timuroğlu: Danıştay saldırısından beraat. Hükümete darbe teşebbüsünden 15 yıl, tehlikeli madde bulundurmaktan 4 yıl 6 ay olmak üzere 21 yıl 6 ay ve 9 bin lira. İsmail Sağır: Danıştay saldırısından beraat. Darbe teşebbüsü ve tehlikeli maddeden toplam 21 yıl, 9 bin lira adli ceza. Cumhuriyet gazetesine 29 Mart 2008 tarihinde molotofkokteyli atılmasına ilişkin dosya sanıklarına şu cezalar verildi: Boğaç Kaan Murathan: Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmaktan 26 yıl 9 ay, 138 bin 840 para cezası. Bayram Demir: Ergenekon silahlı terör örgütü adına suç işlemekten 4 yıl 2 ay, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma suçuna azmettirmekten 4 yıl 2 ay, genel güvenliği kasten tehlikeye sokmaktan 11 ay 15 gün hapis ve 8 bin 320 lira adli ceza. Bedirhan Şinal: 18 yıl 8 ay hapis ve 15 bin 600 adli para cezası. Bora Ballı: 8 yıl 11 ay hapis ve 8 bin 320 lira para cezası. Seyhun Zaim: Örgüt üyeliği ve tehlikeli maddeleri izinsiz kullanmak ve genel güvenliği tehdit suçlarından toplam 8 yıl 9 ay, 8 bin 320 lira para cezası. Fatih Derdiyok: Örgüt ve molotof atılması eyleminden beraat ancak tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurmaktan 2 yıl 6 ay hapis ve 2 bin lira para cezası. El Kaide’ye Bayram Hediyesi Tam yeniden canlanan Filistinİsrail “barış süreci” üzerine düşünmeye hazırlanıyordum ki, ABD’nin, 9/11 öncesini anımsatan yoğunlukta istihbarat alarak, Müslüman ülkelerde 22 temsilciliğini bir süre için kapattığına ilişkin haber geldi. ABD kamu diplomasisi çevrelerinden üretilen, “Bin Ladin öldükten sonra El Kaide yok olma sürecine girdi” söylemiyle çelişen böyle bir panik, aslında El Kaide’ye bayram hediyesi vermek anlamına gelmiyor mu? ABD yetkililerinin, “Bakın Ulusal Haberalma Ajansı’nın (NSA), o kadar eleştirdiğiniz, dinleme veri toplama etkinlikleri ne kadar önemliymiş” gibisinden demeçleri (The Guardian 05/08), NSA skandalından sonra, ortada bir gündem değiştirme çabası olduğunu da düşündürmüyor değil. Böyle bile olsa bir “kaş yaparken göz çıkarma, dünya jeopolitiğinde pusulayı kaybetmeye başlama” durumu yok mu? Düşünsenize, El Kaide parmağını kıpırdatmadan ABD’nin Afrika ve Ortadoğu’daki diplomatik yapılanmasını bir süre için felç etmiş, böylece küresel bir tehdit olmaya devam ettiğini, gücünden şüphe edenlere kanıtlamış olmuyor mu? Bloomberg’den Jeffery Goldberg, “El Kaide ABD’yi terörize etmeyi yine başardı, hem de bir gram bile C4 patlatmadan...” diyordu, Yedioth Ahrenot gazetesinden Ron BenYishai’ye göre de “El Kaide psikolojik bir zafer kazandı”. Aslında, ABD’nin “Bin Ladin’i ölürdü, El Kaide’yi yendik” söyleminin iki önemli sorunu vardı. Birincisi, El Kaide denen yapının ne olduğu başından beri belirsizdi ama, son yıllarda, “artık o yalnızca, prestij ve temsilcilik (franchise) veren bir ideolojik merkezdir”... “Bağımsız hareket eden küçük hücreler oluşmaya başladı” gibisinden yorumlar, olgunun çok karmaşıklaşmakta olduğunu da itiraf etmiş oluyordu. Örneğin, Libya’da Kaddafi devrilirken NATO ile El Kaide’ye sadakat açıklamış gruplar arasındaki işbirliği ne anlama geliyordu? Sonra bu gruplar Kuzey Afrika ve Magreb El Kaide’si adıyla bir cephe kurup, Mali’ye inince bu ilişkiye ne oldu? Selefi gruplar El Kaide’den mi sayılıyor? Sayılıyorsa, bunlarla yakın ilişkide olan Suudi Arabistan bu denklemin neresinde? Sonra Suriye’de El Nusra, El Kaide’ye sadakat açıklamış bir örgüt. Rejimin yanı sıra Kürtlere de saldırmaya başladı. Bu örgüte kapılarını açtığı, destek verdiği söylenen Türkiye hükümeti bu denklemin neresinde? Tunus’ta aynı silahla, aynı yöntemle iki muhalefet lideri katledildi. Cinayetleri, Fransız gizli servisinin iyi bildiği, yakından izlediği, Suriye’de tutuklanmış sonra Fransa’ya iade edilmiş, bir süre sonra da serbest bırakılmış, rivayete göre “çok deneyimli bir Selefi terörist” işlemiş (France24, 29/07). Son cinayetin, ertesi günü L’Economiste Maghrébine adlı Tunus gazetesi, “Almanya saldırıyı önceden biliyordu, Alman TV kanalı olaydan bir gün önce Tunus’a geldi” diyordu... Kısacası El Kaide işleri çok karışık. İkincisi, “El Kaide yenildi” iddiasını bir tarafa koyalım, karşısına da Mali’deki iç savaşı, Tunus’ta yoğunlaşmaya başlayan çatışmaları, Irak’ta kendini El Kaide olarak tanımlayan grupların saldırıları sonucunda mayıstan bu yana 1000’den fazla insanın ölmesini, bu grupların hapishane basarak 500 “El Kaide militanını” kaçırmasını koyalım: El Kaide başlığı altında toplanan “şey” gerilemek bir yana sanki güçleniyor. ABD’nin panik havasının bu güçlenmeye yeni bir enerji katması kaçınılmaz. Gelin tüm bunlara bir de “yamuk” bakalım. Bir anamorfoz (yandan bakınca değişen görüntü) durumu da olabilir mi acaba? Sakın, El Kaide türevi grupların bir işlevi de Arap dünyasının en tutkulu gençlerini çıkmaz sokaklara sürükleyip “sistem” için tehlike olmaktan çıkarmak olmasın? Sakın, Ilımlı İslama, Müslüman Kardeşler akımına güvenini kaybeden ABD, monarşilerle, askeri rejimlerle iş yapma alışkanlığına dönüyor olmasın? World Affaires ve City Journal editörlerinden Michael Totten, “Arap demokrasisine, Fas Monarşisi, aşamalı gelişme stratejisiyle iyi bir örnek oluşturabilir” diyordu. MAHKEMENİN GÖZDE TANIĞI İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ‘Osmanım’ın [email protected] sır dolu görüşmesi Sanıkların tanıklarına suç duyurusu İstanbul Haber Servisi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 5 Ağustos 2013 tarihli Ergenekon kararında dava konusu olaylarda adları geçtiği gerekçesiyle aralarında davada tanık olarak ifade verenlerin de olduğu bazı kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştırdı. Mahkeme ayrıca “Cumhuriyet Çalışma Grubu” içinde yer alan kişiler hakkında da suç duyurusunda bulundu. Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun savunma tanığı olarak ifade veren eski 9 Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Alıcı da mahkemenin suç duyurusunda bulunduğu kişiler arasında yer alıyor. Prof. Dr. Emin Alıcı duruşmada kendisine 19 Eylül 2003 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığı sosyal tesislerinde rütbeli askerlerin rektörlere verdiği yemeğe katıldığına ilişkin listede adı olduğunun anımsatılması üzerine, “Bu bilgi gerçeği yansıtmıyor” demişti. El Kaide mi dediniz? u Danıştay saldırısından müebbet hapis cezası almışken, Ergenekon davası savcıları ile yaptığı görüşmenin ardından hem sanık, hem tanık hem de gizli tanık olan Osman Yıldırım beraat ederek herkesi şaşırttı. İLHAN TAŞCI ANKARA Ergenekon davasındaki ağır cezalar tartışılırken dosyanın hem sanığı, hem tanığı, hem de gizli tanığı Osman Yıldırım’ın tahliyesi şaşkınlık yarattı. Ankara’da müebbet hapis cezası alırken İstanbul’da beraat eden Yıldırım’ın tahliyesinin “sırrı”, cezaevindeyken savcılarla yaptığı “gizli görüşmede” saklıydı. O sır görüşme resmi yazışma ve belgelere göre şöyle gelişti: Yıldırım, Danıştay saldırısı nedeniyle Sincan F Tipi Cezaevi’nde yatıyordu. O günlerde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 5 Mart 2008 tarihinde “bir soruşturma ile ilgili olarak Ankara’da cezaevinde bulunan bazı kişilerin ifadelerinin alınması” için savcı Mehmet Ali Pekgüzel ile Zekeriya Öz’ün görevlendirilmesi istemini Adalet Bakanlığı’na iletti. Bakanlık da savcıların görevlendirilmesine onay verdi. Zekeriya Öz’ün gönderdiği 18 kişilik listede, Osman Yıldırım’ın da adı vardı. 12 Mart 2008 tarihinde iki savcı Sincan F Tipi Cezaevi’ne gitti. Sonra da Osman Yıldırım’ın “kimliğinin açıklanmasının kendisi ve yakınları için ağır tehlike oluşturabileceğini belirtmesi üzerine” kendisine, “Gizli tanık 9” ismi verilerek ifadesini aldı. Kameraya kaydedilen ifadesinin 137 sayfalık çözüm tutanağına Osman Yıldırım gizli tanık, savcılar ise sorgucu olarak kaydedildi. İfadenin bir yerinde araya giren sorgucu, gizli tanık 9’a, “Gizli tanık ‘tüm anlattıklarımı kendi rızamla anlatıyorum. Herhangi bir baskı altında değilim’ diye belirt de kamera çekerken, sonra millet yanlış anlamasın” uyarısında bulundu. Yine sorgunun bir yerinde, savcılardan biri, “Şimdi Osman’ım bu kamuoyunda ve Ergenekon operasyonunu filan takip ediyorsun herhalde” sorusunu yöneltince, Yıldırım, “Takip ediyorum” karşılığını verdi. Osman Yıldırım, Ergenekon duruşmasında gizli tanık 9 kod adıyla ifade verirken de ilginç anlar yaşanmıştı. Yıldırım’ın da bulunduğu gizli tanık odasında kimlerin olduğu zapta geçirildikten sonra Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese’ nin “Osman Bey sesimi duyuyor musunuz” sorusu dikkat çekmişti. Osman Yıldırım’ın “Evet” yanıtı üzerine de gizli tanık sorgusu yapılmıştı. Suçlamalar yetersizmiş 13. Ağır Ceza Mahkemesi, bazı sanıklar hakkında iddianamedeki suçlamaları az buldu İstanbul Haber Servisi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi önceki gün açıkladığı Ergenekon davası kararında, eski Jandarma Genel Komutanı ve Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Mehmet Şener Eruygur, eski Özel Harekât Şube Müdürü İbrahim Şahin, gazeteci Tuncay Özkan, yayıncı Durmuş Ali Özoğlu ve eski Kızılay müfettişi Kemal Aydın hakkında iddianamedeki suçlamaları yetersiz buldu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Şener Eruygur’u, Danıştay baskını ve Cumhuriyet gazetesine bomba atmaktan beraatine karar verirken, TCK 312/1. maddesi gereğinde müebbet hapse çarptırdı. Gazeteci Tuncay Özkan ve yayıncı Durmuş Ali Özoğlu’na 3121’den ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası veren mahkeme, Kemal Aydın’ı TCK 3141 maddesinden 18 yıl, kişisel verileri verme veya ele geçirmeden 2 yıl 8 ay olmak üzere toplam 20 yıl 8 ay ağır hapis cezasına çarptırdı. Ancak mahkeme önceki gün açıkladığı 503 sayfalık kararında şu hükme yer verdi: “Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticisi olduklarının sabit olduğu ancak TCK 3143 ve 2205 maddeleri yollaması ile yöneticisi olduğu örgüt üyelerinin eylemlerinden dolayı da cezalandırılmaları kanuni zorunluluk ise de iddianamede sevk maddesinin olmadığı ve bu hukuki olgu nedeni ile cezalandırılmalarına ilişkin iddianamede anlatımda bulunmadığı görüldüğünden iddianame tanziminin zorunlu olduğu değerlendirilmekle, sanıklar Mehmet Şener Eruygur, İbrahim Şahin, Ahmet Tuncay Özkan, Durmuş Ali Özoğlu ve Kemal Aydın hakkında yöneticisi oldukları ve kendi hâkimiyet alanındaki sair örgüt üyelerinin eylemlerinden de cezalandırılmalarının temine yönelik gereğinin takdir ve ifası için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına...” İlginç anlar... Mahkemenin suç duyurusunda bulunduğu emniyet amiri Ahmet İhtiyaroğlu, davada 14 yıl 5 ay hapse çarptırılan eski Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan’ın savunma tanığı olarak ifade vermişti. İhtiyaroğlu, Ergenekon soruşturmasının ilk döneminde ifadeleri çok tartışılan Tuncay Güney’in 2001 yılında sorgu ses kayıtlarındaki işkence yapıldığı izlenimi uyandıran inleme ve çığlıklar sorulduğunda “Bir polis arkadaşımızın tiki var” diye açıklama getirmişti. Mahkeme, davada Alparslan Arslan’ın ülkücü çevresinden olan ve davada tanıklık yapan Nejat Uysal, avukat Teoman Ekşioğlu, Arslan’ın ev arkadaşı Orhan Kadı hakkında suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti. Gölcük Donanma Komutanlığı’nda Balyoz davasında tutuklamalara yol açan çok sayıda evrakın zemini altına gizlendiği Donanma Komutanlığı İstihbarata Karşı Koyma Şubesi Kısım Amiri Binbaşı Kemalettin Yakar hakkında da suç duyurusunda bulunuldu. Mahkeme İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın taslağı olduğu iddia edilen ve Gölcük’te bulunan “kitleşim belgesi”nde “üretim ve dağıtım kanallarında” yer alan kişiler hakkında da suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Mahkemenin kararı şöyle: “Dava konusu olaylarda adı geçen Mustafa Alpay, Kemal Canay, Emin Alıcı, Nejat Uysal, Teoman Ekşioğlu, Orhan Kadı, Ünal Atabay, Şahin Kırmızı, Erdal Şahin, Hüseyin Mümtaz, Halit Bozkurt, Serdar Çabuk, Candan Eren, Turgut Zileli, Ünal Atabay, Yaşar Hacısalihoğlu, Kemalettin Yakar, ‘kitleşim belgesi’ndeki üretim ve dağıtım kanallarında yer alan kişiler, Cumhuriyet Çalışma Grubu içinde yer alan kişiler hakkında gereğinin takdir ve ifası için TMK 10. maddesi ile yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına...” Mahkeme ayrıca Doğu Perinçek, Teğmen Melih Yüksel, gazeteci Ünal İnanç, Aydınlık gazetesi hukuk danışmanı Emcet Olcaytu’ya ilişkin aramalarda ele geçirilen ancak iddianameye konu edilmeyen belgeler nedeniyle de suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştırdı. Ahmet İhtiyaroğlu hakkında suç duyurusu Arslan’ın arkadaşları MÜTALAADA BELİRTİLENDEN DAHA AZ CEZA VERİLMESİNİ KABUL EDEMEDİLER! Savcılar itiraz etti İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasında görevli savcılar, bazı sanıklar için mütalaada belirtilen ceza miktarlarından daha az cezaya hükmedilmesi nedeniyle mahkeme kararına itiraz etti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dilekçe sunan savcılar Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın ve Mehmet Murat Dalkuş, mütalaada istenen cezalardan daha az hüküm kurulmasına itiraz ettiler. Savcılık, itiraz gerekçelerini mahkemenin gerekçeli kararını açıklamasının ardından bildirecek. Mahkemenin 12 yıl 6 ay hapis cezası verdiği CHP milletvekili Mehmet Haberal’a savcılık mütalaasında ağırlaştırılmış müeb bet hapis cezası istenmişti. 34 yıl 8 ay ceza verilen yazarımız Mustafa Balbay’a da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesi talep edilmişti. Savcılık, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemişti. Mütalaada, beraat eden Danıştay saldırısı zanlılarından Osman Yıldırım’a da TCK’nin 312/1’inci maddesi uyarınca “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesi istenmişti. Başbuğ’a indirim yapılmış İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasında eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldığı ancak yargılama sürecindeki tutum ve davranışları nedeniyle cezasının müebbete indirildiği mahkemenin ayrıntılı kararından anlaşıldı. Öte yandan mahkeme, Başbuğ, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve Doğu Perinçek’in de aralarında bulunduğu sanıklar hakkında TCK’nin 53. maddesinde düzenlenen babalık, seçme ve seçilme ve kamu görevlerinde çalışma hakkının yasaklamasını içeren maddeyi uyguladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle