23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 AĞUSTOS 2013 ÇARŞAMBA kultur@cumhuriyet.com.tr 16 KÜLTÜR KARDEŞ TÜRKÜLER’İN MARMARİS’TE VERECEĞİ KONSER ENGELLENMEYE ÇALIŞILIYOR u Emniyet mensubu olduğu belirtilen sivil kişilerin “grup üyelerinin terörist olduğunu” söyleyerek, bilet satışının durdurulmasını istediği öne sürüldü. Grup adına yapılan açıklamada, ”20 yıldır toplumsal barışa katkı sunmak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz” denildi ve Emniyet’in uygulaması kınandı. Kültür Servisi Kardeş Türküler’in 11 Ağustos’ta gerçekleşecek Marmaris amfitiyatrosundaki konserinin engellenmeye çalışıldığı iddia edildi. İlçedeki Atatürk heykeli önündeki stantta bilet satışı yapıldığı sırada, Emniyet mensubu olduğu belirtilen sivil kişilerin, “grup üyelerinin terörist olduğunu, konserden elde edilen gelirin yasadışı faaliyetlere aktarıldığını” söyleyerek, bilet satışının durdurulmasını istediği öne sürüldü. Bilet almak için gelen kişilerin taciz edildiği, bilet almamaları yönünde uyarıldığı ifade edilirken aynı kişilerin uzun süre stand çevresinde kalarak satışın durdurulması yönünde baskı yaptığı kaydedildi. Marmaris konseri ilçedeki özel bir firma tarafından organize edilirken, Kardeş Türküler grubunun genel organizasyon sorumlusu Ülkü Uncu, iddiaları doğruladı. Uncu, ilçedeki firma yetkililerinin konuyla ilgili olarak Emniyet ‘Terörist’ muamelesi görevlileriyle görüşmeye çalıştığını, ancak herhangi bir yetkiliye ulaşamadıklarını da ifade etti. Ayrıca Uncu, konserden elde edilecek gelirin bir kısmının Muğla’daki maden ocaklarının çevresini ağaçlandırmak için kullanılacağını söyledi. Grup adına yapılan açıklamada ise engelleme girişimleri kınandı. Açıklamada, “Kardeş Türküler, 20 yıldır Türkiye ve çevresinde toplumsal barışa katkı sunmak üzere çalışmalarını sürdürüyor. 90’lı yılları hatırlatan bu uygulamayı kınıyor ve acilen durdurulmasını talep ediyoruz. Bu konunun hukuki olarak da takipçisi olacağız” denildi. TYB’DEN SEL YAYINCILIK’A DESTEK AÇIKLAMASI Tanımı belirsiz bir ‘müstehcenlik’ Kültür Servisi Sel Yayıncılık’ın yayımladığı, Fransız yazar Guillaume Apollinaire’in “Genç Bir Don Juan’ın Maceraları” isimli kitabıyla ilgili olarak yayıncı İrfan Sancı ve çevirmen İsmail Yerguz’a açılan davada, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği beraat kararının Yargıtay 14. Ceza Dairesi tarafından bozulması üzerine Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB) yazılı bir açıklama yaptı. “Bu kararı üzüntü ve endişeyle karşılıyoruz” denilen açıklamada, dünyaca ünlü bir şair olan Apollinaire’in eserlerinin “dünya kültür mirası” olarak kabul edilip korumaya alınacak kadar değerli olduğunun altı çiziliyor. “Yetkilileri Türkiye’de yayınlama özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldırılması için gerekli adımları atmaya, yayınlama özgürlüğünü engelleyen kanun maddelerini kaldırmaya çağırıyoruz” denilen açıklamada şu ifadelere yer veriliyor: “Türk Ceza Kanunu’nun çocukları korumak amacı taşıyan ama her yaşa yönelik yayınlara uygulanan 226. maddesindeki tanımı belirsiz ‘müstehcenlik’ ifadesine dayanılarak yayınlara getirilen yasaklar, açılan davalar, verilen cezalar yayıncılar üzerinde otosansür etkisi yapmaktadır. Daha önce çok kez vurguladığımız bir talebimizi tekrarlıyoruz: Çocukları korumak kılıfı altında çok değerli edebiyat eserlerinin okurlarıyla buluşmasının önünü kesen ‘müstehcenlik’ açıkça tanımlanmalı, ilgili 226. madde yeniden düzenlenmeli, Çocukları Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun raporlarına dayanılarak açılan ve yayınlama özgürlüğüne darbe vuran müstehcenlik davaları son bulmalıdır.” Sanatçı dostu bir koleksiyoncu ÖZLEM İNAY ERTEN BARBAROS ÇAĞA, ÇAĞA HUKUK ÖDÜLLERİ’NİN DE KURUCUSUYDU Bazı isimler vardır yaşamları ve yaptıklarıyla sonsuza dek yaşarlar. Önceki gün aramızdan ayrılan Barbaros Çağa da işte bu değerli isimlerden biriydi. Hedefleri ve yapmak istediklerini düşündüğümde oldukça kısa sayılabilecek ömrüne hukuk ve sanat gibi birbirinden oldukça farklı sayılabilecek iki alanda öncülük ve başarılarla dolu bir özgeçmiş sığdıran Barbaros Çağa, gerek hukukçu gerek koleksiyoner kimliğiyle gelecek kuşaklar tarafından da takdirle anılacaktır. 1916 yılında kurulan Çağa & Çağa Hukuk Bürosu’nu 1978 yılında üçüncü kuşak olarak devralan Barbaros Çağa, kendisine dedelerinden miras kalan bu meslekte önemli başarılara imza atmış ve hukuk alanında Türkiye’nin uluslararası platformdaki temsilcisi olmuştur. Geleceğin hukukçularını destekleyerek 2002 yılından bu yana her yıl düzenlenen Çağa Hukuk Ödülleri’nin de kurucusu olan Çağa’nın u Barbaros Çağa, eşi Sema Çağa ile birlikte 1970’lerden başlayarak Türkiye’nin önemli sanat koleksiyonlarından birini oluşturmuştu. Çağa’lar, Cevat Dereli’den Ömer Uluç’ a farklı kuşaklardan sanatçılarla dostluk kurmuşlardı. ailesinden devraldığı bu değerli mirası şimdi, tıpkı kendisi gibi hukukçu olan kızı İdil Çağa Değerli devam ettirecektir. Hukuk çevrelerinin yanı sıra sanat dünyamızın da yakından tanıdığı isimler olan Sema Çağa ve Barbaros Çağa, sanat koleksiyonlarını 1970’li yılların ortalarında oluşturmaya başlarlar, hatta Barbaros Çağa’nın kendisi gibi avukat olan eşi Sema Çağa’nın sanat tutkusu o denli ağır basar ki kendini tamamen sanata adar ve böylece Cevat Dereli’den Ömer Uluç’a değin uzanan farklı kuşak sanatçılarla dostlukların ve Türkiye’deki en önemli sanat koleksiyonlarından birinin de temeli atılmış olur. Çağa çifti, koleksiyonlarını ilk kez 2002 yılında düzenlenen “Günyüzü” isimli sergi ve katalog çalışmasıyla kamuoyu ile paylaşır ve koleksiyonlarını adeta yaşamlarının bir parçası haline getirdiklerini her fırsatta gözler önüne sererek kendilerinden sonra gelecek birçok koleksiyonere de örnek olurlar. Bu anlamda Barbaros Çağa’nın sergi sonrasında söylediği “Sanat eserini duvarına as, dünyayla ilişkisini kes. Buna hakkımız yok. Çünkü biz sanat eserini korumakla da yükümlüyüz” sözleri onların korumak ve toplumla paylaşmak anlamında sanat eserlerine verdiği değeri de yansıtır. Güçlü karakteri, zekâsı ve ileri görüşlülüğüyle hayranlığımı kazanan Barbaros Çağa’yı, kendisinden daha öğrenecek çok şeyimiz olan bu değerli dostumuzu, sohbetlerimizden birinde bana söylediği “Sen yapmak istedikten sonra önünde hiçbir şey duramaz, vakitsizlik hiçbir zaman bahane değil” sözleri ve en ciddi ortamlarda bile ortamı yumuşatmasını bilen esprili kişiliğiyle hatırlayacağım. Seni çok özleyeceğiz Barbaros Çağa… Hacıbektaş Veli sanatla anılacak NEVŞEHİR (Cumhuriyet) Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde 1518 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek 50. Ulusal, 24. Uluslararası Hacıbektaş Veli Anma Kültür ve Sanat etkinliklerinin programı belli oldu. 15 Ağustos’ta yapılacak tören ve AleviBektaşi dernek, vakıf ve liderlerinin yıllık gelişmeleri değerlendireceği toplantıyla başlayacak etkinlikler, 16 Ağustos’ta Kültür ve Turizm Bakanlığı Hacıbektaş Semah Ekibi’nin gösterisiyle devam edecek. Aynı gün Hacıbektaş Belediyesi tarafından etkinlikler kapsamında düzenlenen öykü ve şiir yarışmasında dereceye girenler ile Uluslararası Hacıbektaş Veli Dostluk ve Barış Ödülü de sahibini Oyunda Sevgi Gemici ve bulacak. 18 Tolga Savacı da rol alıyor. Ağustos’ta sona erecek etkinliklerde Sadık Gül, Kazım Kalaycı, Zeynep Karababa, Ali Eren Çınar, Edip Akbayram, Oğuz Aksaç, Sabahat Akkiraz, Ali Mahzuni, Hasan Yükselir, Berrin Suları ve Mustafa Özarslan, AleviBektaşi nefes ve türkülerini seslendirecekler. Aytekin Özen’in yazdığı ve yönettiği Anadolu Meydan Sahnesi’nin “Pir Sultan Abdal Banazlı Koca Haydar” adlı oyunu ise 16 Ağustos Cuma günü saat 20.00’de sahnelenecek. Oyunda Sevgi Gemici, Tolga Savacı, Ahmet Demir, Ömer Yıldırım, Bahar Hacıbektaşoğlu, Kevork Taşkıran, Erdoğan Karlı, Burak Akgün, Faruk Sağlam, Volkan Gemici, Okan Vardar, Kadir Hasman, Hüseyin Durak ve Sercan Yener rol alıyor. İlklerin fotoğrafçısıydı u Minasoğlu, Türkiye’de ilk renkli fotoğrafı çeken ve basan, Yeşilçam ünlülerinin fotoğrafçısı olarak tanınıyordu. İlk otomatik baskı makineleri, ilk diyapozitifler Türkiye’ye onun sayesinde gelmişti. Kültür Servisi Türkiye’de ilk renkli fotoğrafı çeken, ilk renkli fotoğrafı basan ve ünlülerin fotoğrafçısı olarak bilinen Osep Minasoğlu dün yaşamını yitirdi. İstanbul’un yaşayan en ünlü stüdyo ve set fotoğrafçıları arasında yer alan Minasoğlu 85 yaşındaydı. Minasoğlu, geçen hafta kaldığı bakımevinde düşüp kalöğrenen sanatçı, burada Profesyonel Fotoğrafçılar Sendikası’nın okuluna devam etti ve Société Romaphot adlı laboratuvarda çalışmaya başladı. 6 yılın sonunda İstanbul’a dönen Minasoğlu, dönemin en büyük fotoğraf stüdyosu olan Osep Fotoğrafçılık’ı kurdu. İlk otomatik baskı makineleri, ilk diyapozitifler Türkiye’ye onun sayesinde geldi. Yeşilçam’ın ünlü isimlerini bu yıllarda fotoğraflamaya başladı. Sanatçının fotoğrafları, dönemin Beyoğlu ve Yeşilçam hayatının merkezinde ya da kıyısında yer alan, ünlü ünsüz pek çok ismin portrelerinden, çeşitli sanat gruplarından filmlere, sanatçılara dair mizansenlerden de bir seçki sunuyor. Aras Yayıncılık 2009’da Tayfun Serttaş’ın Osep Minasoğlu arşivi üzerindeki 10 yıllık araştırmalarının ürünü olan “Stüdyo Osep” adıyla arşivlik bir kitap yayınlamıştı. Kitap, Minasoğlu’nun 80 yıllık yaşam ve fotoğraf tarihine odaklanıyor. 400’ü aşkın fotoğrafla, aynı zamanda, Cumhuriyet tarihini yansıtan resimli bir ansiklopedi olarak da değerlendirilen kitap kapsamında Galeri NON’da da “Stüdyo Osep” adlı bir de sergi gerçekleşmişti. Kitapta, sanatçının aile yaşantısı, 1915, Varlık Vergisi, 67 Eylül gibi tarihsel dönüm noktalarının yanı sıra, bir stüdyo fotoğrafçısı olarak yaptığı çalışmalardan örnekler de yer alıyor. Moğollar Ünlü fotoğrafçı Osep Minasoğlu 85 yaşında hayata veda etti n Kültür Servisi Bu yıl 28 Ağustos 7 Eylül 2013 tarihleri arasında gerçekleşecek 70. Venedik Film Festivali’nde Bülent Öztürk’ün “Küçük Pencereli Evler” filmi Yarışma Bölümü Finalisti olarak Orizzonti Kısa Film Bölümü’nde izleyiciyle buluşacak. Filmin senaryosunu Mizgin Müjde Arslan ile birlikte yazan Öztürk, 2011 yılında Brüksel’deki film okulu RITS’te Görsel ve İşitsel Sanatlar Bölümü’nü tamamladıktan sonra aynı okulda sinema yönetmenliği yüksek lisansını başarı derecesiyle bitirdi. Öztürk’ün filmi Venedik Film Festivali’nde n Kültür Servisi Fotoğrafçı, araştırmacı, yazar ve belgeselci Servet Somuncuoğlu geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Sanatçının cenazesi bugün Bursa Karacabey’de kılınacak ikindi namazının ardından İsmetpaşa köyünde toprağa verilecek. Somuncuoğlu, 19882004 yıllarında İstanbul Radyosu’nda prodüktör olarak çalıştı. TRT’de yayımlanan “Karlı Dağlardaki Sır” programının yapım, yönetim ve metin yazarlığını yapan Somuncuoğlu, TRT’de prodüktör olarak çalışıyordu. n Kültür Servisi Türkiye’nin ilk mask müzesi İzmir Necdet Alpar Müzesi, uluslararası müzelerle işbirliğinde bulunarak maskların yurtdışında da sanatseverlerle buluşmasını sağlıyor. İzmir Konak Belediyesi tarafından kente kazandırılan müze, Alsancak’ta restore edilen tarihi bir evde bulunuyor. Belçika, Almanya ve Kore’deki mask müzelerine daimi sergilenmesi üzerine mask bağışlarında bulunan, belediyenin “dünya mask haritası”na kabul edilmesi için çaba gösterdiği müzede, ayrıca mask üzerine birçok atölye çalışması da yapılıyor. Servet Somuncuoğlu hayatını kaybetti Osep Minasoğlu çasını kırmıştı. Samatyalı bir Ermeni ailenin çocuğu olarak 26 Şubat 1929’da dünyaya gelen Osep Minasoğlu, anaokulunu İtalyan Rahibe Okulu’nda bitirdi. Saint Benoit Fransız Lisesi’ne devam ederken ailesinin Varlık Vergisi’ni ödemekte güçlük çekmesi nedeniyle öğrenimi yarıda kaldı. Beyoğlu’ndaki Kodak şirketinde çalışmaya başladığı sırada 67 Eylül 1955 olaylarının patlak vermesi ve gayrimüslimlere yönelik baskılar nedeniyle Fransa’nın başkenti Paris’e gitti. Fotoğrafçılığın inceliklerini Paris’te Yılmaz Güney İzmir’de maske müzesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle