27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 AĞUSTOS 2013 PAZARTESİ 8 HABERLER Başkent Şam yakınlarında yüzlerce masum sivilin geçen hafta kimyasal silah kulanılarak katledilmesi, iki yıldır süren Suriye krizini bir dönüm noktasına getirmiş durumda. Bu saldırının hem Suriye hem de bölge açısından çok önemli sonuçları olacak. Ya Suriye yönetiminin sorumlu olduğu yönünde güçlü bir kanaat belirecek ve Esad yönetimine karşı büyük olasılıkla ‘sınırlı’ bir askeri operasyon gündeme gelecek. Ya da saldırıda muhalefetin parmağı olduğu yönünde güçlü bulgular ortaya çıkacak ve uluslararası toplum bugüne kadar muhalefete verdiği desteği gözden geçirme durumunda kalacak. arargâhtaki son bilgi: Suriye ordusunun topu Düne kadar Suriye yönetiminin BM gözlemcilerini saldırının olduğu yere sokmaması şüphelerin Beşşar Esad rejimi üzerinde toplanmasına neden oluyordu. Ancak uluslararası baskı neticesinde Şam yönetimi dün BM gözlemcilerine izin verdi. Şimdi tüm dünya nefesini tutarak bu incelemenin sonucunu bekleyecek. Ancak bu arada başta ABD, Rusya, İngiltere, Türkiye ve İran olmak üzere, konuya ilgi duyan ülkeler kendi istihbarat kaynaklarını kullanarak sorumluyu önceden tespit için çabalıyor. Türk güvenlik birimlerine ulaşan son bilgiler ışığında Genelkurmay karargâhında hâkim görüş şöyle: “Katliamın sorumlusu yüzde 99 Suriye ordusu.” İlk gelen bilgilerde kimyasal saldırının uçaktan atılan füzelerle gerçekleştiği ileri sürülmüştü. Ancak daha sonra bunun doğru olmadığı Karargâhın Değerlendirmesi: Yüzde 99 Esad’ın Ordusu bilgisi Ankara’ya ulaştı. Kesinleşen bilgiler, kimyasal silahların uçaktan değil, karada konuşlu top bataryalarından atıldığı yönünde. Uzmanlar bu tür kimyasal silah atma yeteneğine sahip top bataryalarının sadece Suriye ordusunda bulunduğuna dikkat çekiyor. Batı’nın onayı ile Arap ülkelerinden muhaliflere silah gönderildiği bilinen bir gerçek. Hatta bunun Türkiye üzerinden gönderildiği yönünde de güçlü iddialar var. Ancak Türk güvenlik birimlerinin elindeki bilgilere göre muhaliflerin elindeki silahlardan hiçbiri, o kimyasal saldırıyı gerçekleştirecek güçte değil. Bu bilgilerin değerlendirildiği kurumlarda da hepimizin kafasındaki soru işaretlerine yanıt aranıyor: Saldırıdan iki gün önce BM heyetini Suriye’ye davet eden Esad böyle bir saldırıyı neden yapsın? Bu noktada net bir kanaat ortada yok. Saldırıyı ordu birlikleri talimatla mı yaptı? Yoksa Esad’a bağlı askeri birimlerin içinde bir karşı komplo mu sözkonusu? Bilen yok. arekât başkanı Ürdün yolunda Eğer BM raporu da Türkiye’nin elindeki bilgiyi doğrularsa, Esad yönetimine karşı askeri seçenekler gündeme gelecek. İşte bu seçenekler İstanbul ve Ürdün’de yapılacak bir dizi toplantı sonrası netleşecek. ABD ve Türkiye’nin de aralarında olduğu bir dizi ülke önce siyasi sonra da askeri seviyede yapılacak bu toplantılarda Esad’a nasıl bir karşılık verileceğini belirleyecek. Askeri toplantılara Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’in katılacağı iddiaları gündeme gelmişti. Ancak askeri kaynaklar, Org. Özel’in gidişinin söz konusu olmadığını, Türkiye’yi toplantıda Genelkurmay 2. Başkanı Org. Yaşar Güler ya da Genelkurmay K Harekât Başkanı Korgeneral Erdal Öztürk’ten birinin temsil edeceğini belirtiyor. 30 Ağustos öncesi TSK içindeki vedalar nedeniyle, Ürdün’de yapılacak askeri toplantıya 2. Başkan Org. Güler’in gönderilmesi olasılığı daha düşük olarak değerlendiriliyor. Çdk büyük bir olasılıkla Harekât Başkanı Korg. Öztürk toplantıya katılacak. Toplantıda kimyasal silah saldırısının sorumlusunun Esad rejimi olduğunun ortaya çıkması durumunda atılacak adıma ilişkin seçenekler masaya yatırılacak. Oluşturulacak bir ‘Gönüllüler koalisyonu’nun yürüteceği sınırlı bir hava operasyonundan, NATO’nun üstleneceği ‘Suriye içinde uçuşa kapalı bölge uygulaması’na kadar çok çeşitli askeri operasyon seçenekleri bu toplantıda gündeme gelecek. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada belli sürelerle çalışıp ülkelerine geri dönüyorlar. Bu işçiler arasından Mısır’daki siyasal hareketlerin parçası olanlar da çıkıyor. Mısır’dan bugünlerde gelen son haberlerin satır aralarında bu kişilerden de yararlanıldığına ilişkin bilgiler var. HHH Mısır gezim sırasında Kızıldeniz yolculuğunu bu mevsimlik işçilerle birlikte yapmaya karar verdim. Yolculuğun tamamen yerel insanların arasında geçtiğini, koşulların yine yerel çerçevede ilkel olduğunu söylediler. Bunları dinlerken içimden, “Tam bana göre” dedim. Ülkeyi, bölgeyi daha iyi tanıyacaktım. Kahire’den Kızıldeniz kıyısına sefer yapan otobüsler, feribot saatlerine göre hareket ediyorlar. Kızıldeniz’den Ürdün’ün Akabe Limanı’na, oradan Amman’a, oradan da Bağdat’a geçeceğim. Otobüs şoförünün iki kaseti var; biri Kuran öteki acılı Mısır müziği... İlk bir saat Kuran dinledik, sonra müzik. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Kızıldeniz kıyısındaydık. Kahire’den, öteki kentlerden gelen yolcular üstü bezle kaplı bir bölümde sıraya sokuluyor. İlk işlemi bitiren sıraya girip feribota bininceye kadar orada kalmak zorunda. Görevliler bu düzeni sağlamak için kırbaç kullanıyorlardı. Sıranın dışına çıkanın üzerine şaklatıyorlardı. Neresine denk gelirse. Hemen tümü yerel giysiler içindeydi, yanlarında irili ufaklı çuvalları vardı. Sırt çantamla, fotoğraf makinemle tek aykırı kişi bendim. Feribota tek sıra halinde adeta yapışıkmış gibi binen mevsimlik işçiler güverteye çıkınca soluğu kümeler halinde demir diplerinde buldular. Ben de aralarında yer ararken az ötede yolcu salonlarının bomboş olduğunu gördüm. Mavi koltukların üzerinde oturanların sayısı üçü beşi geçmiyordu. Herkesin dışarıda olduğunu görünce koltuklar için ayrıca ücret isteniyor olmalı diye düşündüm. İçeri adımımı atmadan önce işi sağlama aldım, görevliye herkesin dışarıda olduğunu gösterip koltuklar için ayrı bilet gerekip gerekmediğini sordum. Görevlinin yanıtı beni şaşırttı: “Geç beyim, istediğin yere otur. Biz bu koltukların onlar için olduğunu anlatamadık.” Güzel bir Kızıldeniz yolculuğundan sonra Akabe Limanı’na geldik. Limana yaklaşırken solumuz Mısır, karşı sol İsrail, karşı sağ Ürdün, tam sağımız ise Suudi Arabistan toprağıydı. Limandan otobüs terminaline transfer minibüslerle yapılıyor, çuval bagajlar bizim tüpgaz kamyonlarına benzer bir araçla taşınıyor. Otobüs terminalinde de yine kırbaçlı görevliler karşıladı bizi. Minibüsten inen çuvalına ulaşmak için kamyona koştu. Demir basamaklara tırmanıp yukarı çıkanın sırtına, arkasına kırbaç iniyor. Dayanan devam ediyor. Tepeye ulaşan kendi çuvalına ulaşana dek önüne gelen valizi, çuvalı havaya atıp yere yolluyor. Dakikalar içinde kamyon boşaldı. Benim valiz kamyonun ön ilerisinde yan gelmiş yatıyordu. HHH Otobüste, gecenin karanlığını motor gürültüsüyle yara yara Amman’a doğru giderken Mısır gezisi boyunca yaşadıklarımı, son feribot yolculuğumda tanık olduklarımı düşündüm. Bölgenin tümü bir yüzyıl önce Osmanlı topraklarıydı. O dönem Kahire Ankara’dan, Şam Bursa’dan önemliydi... 20. yüzyıla giriş ve devamı geçti gözlerimin önünden. Bu topraklar Anadolu’nun Atatürk devrimleri görmemişiydi... Kerry’den Şam’a giden telefon! Diplomatik temas trafiğinin yoğunlaştığı gündemde, uluslararası haber ajansları dün önemli bir haberi dünyaya duyurdu. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin, kimyasal saldırıdan bir gün sonra, perşembe günü, Suriye Dışişleri Bakanı Velid el Muallim ile bir telefon görüşmesi yaptığı bilgisi yer aldı bu haberlerde. Bu telefon görüşmesi çok büyük olasılıkla, ABD ile Suriye arasında, son iki yıl içinde yapılan ilk üst düzey doğrudan temas olarak tarihe geçecek. Kerry’nin Şam’ı arama gerekçesi belli: ABD yönetimi üzerinde ‘askeri operasyon’ baskısı var. Obama ise askeri güç kullanımına isteksiz. Amerikalı bakan, bizzat Esad yönetimini arayarak, tarafsız BM incelemesine izin vermeleri için baskı yapıyor. Ya küçük bir ihtimal de olsa ABD’nin askeri operasyonu engellenecek, ya da süreç bir operasyona gidecekse bunun uluslararası meşruiyeti yaratılacak. Kerry’nin aylar sonra Muallim’e ettiği bu telefon, bir kez daha gösterdi ki, en büyük ülkeler dahi ulusal çıkarları söz konusu olduğunda arzu etmedikleri opsiyonlar dahil her tür adımı denemek zorundadır. Acaba Kerry’nin krizin ortasında Şam’a açtığı bu telefondan Ankara’da ders çıkaranlar olacak mı? H Din dersi yoksa u Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf olmak için dava açan ve derslere girmeyen Alevi öğrenciye baskı yapıldığı ileri sürüldü. Öğrencinin tüm dersleri ‘pekiyi’ olmasına karşın Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden kurul kararıyla ‘2 ‘ verilerek geçirilen öğrenci hak ettiği takdirname belgesini alamadı. Haber Merkezi Eskişehir Süleyman Havva Kamışlı İlkokulu 7. sınıf öğrenicisi Nazlı Şirin El, mahkeme kararıyla Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerine girmedi. Tüm dersleri pekiyi olmasına karşın takdirname verilmeyen Nazlı Şirin El, girmediği Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine Şube Öğretmenler Kurulu Kararı ile 5 üzerinden 2 verilerek bir üst sınıfa geçirildi. Eğitim Sen Şube Başkanı Ali Paşa Şanlı, Nazlı ve babası Hüseyin El ile basın toplantısı düzenledi. Laik eğitim ve laik yaşam hakkının hükümet tarafından ortadan kaldırılmak istendiğini öne süren Şanlı, şöyle konuştu: “Yargı sürece halen devam etmektedir. Yaratılan kamuoyu sonucunda öğrenci Şube Öğretmenler Kulu Kararı ile bir üst sınıf olan 7. sınıfa geçirilmişti. İnancı nedeniyle okulunda yaşadığı psikolojik baskı ve okul yönetimi ve öğretmenlerin yeterince sahiplenmemesi nedeniyle 20122013 eğitim ve öğretim yılında önce Mehmet Gedik ardından da Süleyman Havva Kamışlı İlköğretim Okulu’na naklini yaptırarak eğitimine orada devam etmek zorunda kalmıştır. Öğrencinin karnesinde tüm derslerin notu pekiyi ve bu yıl da Şube Öğretmenler Kurulu Kararı ile 8. sınıfa geçirilmiştir. Öğrenci sadece Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine girmediği için, geçen yıl da, bu yıl da almayı hak ettiği ‘Teşekkür’ ve ‘Takdirname’ler kendisine verilmeyerek mağduriyeti sürmektedir” dedi. İnşaat işçisi baba Hüseyin El de, kızı Nazlı’nın Din Kültür ve Ahlak Bilgisi derslerine girmediği için okulunda psikolojik baskı gördüğünü öne sürdü. Nazlı Şirin El geçen yıl kendisine karne dahi verilmediğini söyledi. Bu yıl karne aldığını, ancak hak ettiği takdirnameyi kendisine vermediklerini anlatan Nazlı Şirin El, “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine hiç girmedim. Buna rağmen bu ders için bana birinci dönem bir, ikinci dönem de bir notu verilmiş. Şube öğretmenler kurulu da bu biri 2 yapıp beni bir üst sınıfa geçirdi. Ayrıca girdiğim bütün derslerimin notu pekiyi. Takdirname almam gerekiyor. Ben takdirnamemi ve geçen yıl bana verilmeyen karnemi istiyorum” dedi. MEHMET MENEKŞE AMASYA Suluova ilçe müftülüğü iki ay devam eden yaz Kuran kurslarının sona ermesi nedeni ile küçük yaşta üç yüz çocuk ile bir program düzenledi. Suluova Belediyesi amfi tiyatrosunda yaklaşık beş bin kişinin katıldığı etkinlikte küçük yaştaki öğrencilere tek tip kıyafet giydirilmesi, etkinliğin Suriye ve Mısır’a yönelik AKP propagandasına dönüşmesi dikkat çekerken yaşanan görüntüler Arap ülkelerini aratmadı. Etkinliğe AKP Amasya Milletvekili Avni Erdemir, kaymakam Harun Sarıfakıoğulları, Amasya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Şuayip Özdemir, İl Müftüsü İsmail İpek ve yardımcısı Adem Ayrancı, Çorum İl Müftüsü Mehmet Aşık, Merzifon Polis Okulu Müdürü Hüseyin Işık, AKP’li Belediye Başkanı Mahmut Boz, AKP İlçe Başkanı Aydın Korkmaz da katıldı. takdirname de yok! Bir cihat çağrısı yapmadıkları kaldı Tüm dersleri ‘pekiyi’ olan Alevi öğrenciye okulda baskı ‘Halklarla’ sıfır sorun MARDİN’E TAZİYEYE GİDEN AYAYDIN VE Sarıgül’e büyük ilgi ‘Türkiye’de sevgi kazanacak’ Sarıgül ve Ayaydın onurlarına verilen yemeğe katıldıktan sonra İstanbul’a döndü. (Fotoğraf:DHA) n SAKARYA (Cumhuriyet) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Anadolu Platformu tarafından sekizincisi düzenlenen Anadolu Buluşmaları Değişen Dünya ve İslam Sempozyumu’nun kapanış toplantısına katıldı. Davutoğlu, komşularla sıfır sorun politikasında ağız değiştirerek “halklarla sıfır sorun”u kastettiğini öne sürdü. Davutoğlu, “Biz, oradaki halklarla ‘sıfır sorun’ dedik, oradaki diktatörlerle değil” diye konuştu. n İstanbul Haber Servisi Kalp yetmezliği sonucu yaşamını yitiren gazeteciyazar Ahmet Hakan Coşkun’un babası emekli müftü Hamdi Coşkun (79) dün Silivri Piri Mehmet Paşa Camisi’nde cenaze namazının ardından Silivri Mezarlığı’nda toprağa verildi. Camideki törene siyasetçiler ve gazetecilerin yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı. n İstanbul Haber Servisi İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu’nun oğlu Aziz İhsanoğlu, Başak Çerçi ile dünya evine girdi. The Grand Tarabya Otel’deki nikâh törenine Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Semahat Arsel, Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan’ın eşi Sema Doğan, Prof. İlber Ortaylı, Suudi Arabistan eski petrol bakanlarından Ahmet Zeki Yamani ile çok sayıda davetli katıldı. n ŞIRNAK (AA) Dağkonak köyü yakınlarında özel bir kömür ocağında çalışan işçiler, kazı çalışması sırasında, kazara başka bir ocağın tünelini deldi. Gaz sızdığını fark eden işçiler, kömür ocağından dışarı çıktı. İşçilerden Ömer Kabul (34), tekrar ocağa döndü. Kabul’un uzun süre çıkmaması üzerine Selim Geçgel (33) de ocağa indi. Baygın halde çıkarılan 5 çocuk babası Kabul, kurtarılamadı, Geçgel ise tedavi altına alındı. Ahmet Hakan’ın acı günü ‘Karnemi bile vermediler’ 30 Ağustos provası yapıldı İstanbul Haber Servisi 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 91. yılı nedeniyle dün İstanbul’da Vatan Caddesi’nde genel prova yapıldı. Prova nedeniyle Vatan Caddesi ve caddeye çıkan yollar, dün saaat 07.00 itibarıyla trafiğe kapatıldı. Askeri araç ve personeller de bu saatten itibaren tören provasının yapılacağı alana geldi. Vatan Caddesi’ne girmek isteyen yurttaşlar da görevli memurlar tarafından aranarak alana sokuldu. İstanbul Emniyet Müdürlüğü de yapılacak prova ve kapanacak yollar nedeniyle resmi internet sitesinden yurttaşları önceden uyardı. Haber Merkezi Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ile CHP İstanbul milletvekili Aydın Ayaydın, geçen hafta yaşamını yitiren Mardin’deki Sinki aşiretinin lideri Şakir Duyan’ın Kızıltepe ilçesindeki taziyesine katıldı Kızıltepe’ye özel bir uçakla gelen Sarıgül ile Ayaydın, havaalanında sevgi gösterileriyle karşılandı. Burada kısa bir konuşma yapan Sarıgül, Ortadoğu’da yaşanan olaylardan dolayı son derece üzüntülü olduğunu dile getirerek, “Demokrasinin olmadığı yerde barış, huzur, mutluluk olmaz. O Nedenle bütün Ortadoğu’ya demokrasinin barışın gelmesini arzu ediyorum” dedi. Türkiye’de sevginin kazanması için yollarda olduğunu dile getiren Mustafa Sarıgül, “Bütün dünyada her şeyi sevgi üzerine kurmamız lazım. Bütün dünyada silahlar gitmeli ve mutlaka barış gelmeli. Biz ötekisi olmayan bir anlayışla bütün Türkiye’yi dolaşıyoruz. Çalışmalarımızda din, dil, ırk kültür ve mezhep farkı olmayacak. Biz yurttaşlarımız arasında yüzde 10’u 5’i bana oy verdi, vermedi ayrımı yapamayız” diye konuştu. Mustafa Sarıgül ve Ayaydın açıklamadan sonra uzun bir araç konvoyuyla, Kızıltepe ilçesine 5 kilometre mesafede bulunan Işıklar köyünde CHP Mardin Eski Milletvekili şimdiki il başkanı Mahmut Duyan ve yakınlarının evindeki taziyeye katıldı. İhsanoğlu’nun oğlu evlendi Kömür ocağı bir can daha aldı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle