19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 AĞUSTOS 2013 PAZARTESİ 4 HABERLER CHP lideri Kılıçdaroğlu Afyonkarahisar’da Başbakan’a ağlamanın yakışmadığını söyledi ‘Ağlama, çare üret’ Yurt Haberleri Servisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye’de kimyasal silah kullanılarak binin üzerinde kişinin öldürülmesine tepki göstererek “Kimyasal silah kullanmak insanlık suçudur. Asla affedilmemesi gereken bir suçtur” dedi. Türkiye’nin Suriye politikasını da eleştiren Kılıçdaroğlu, burada eğitilenlerin kardeşlerini öldürmek üzere Suriye’ye gönderildiğini söyledi. Büyük Taarruz’un 91. yılı etkinlikleri için Afyonkarahisar’da bulunan Kılıçdaroğlu, Bayat ilçesinde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin komşularıyla barış içerisinde yaşamadığını anlattı. “Kiminle dostuz biz; Suriye, Irak, İran ile mi?” diye soran Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Bütün komşularımızla kavgalıyız. Hani nerede ‘Yurtta barış dünyada barış’ sözü. Sizden isteğim şu, ne konuşursak konuşalım, hayatınıza bakın. Günlük hayatınıza bakın. Durumunuz iyiyse, şikâyetiniz yoksa, gidin oyunuzu AKP’ye verin, hiçbir itirazım olmaz. Ama durumunuz iyi değil, çocuklarınız iyi değil, komşunuzun çocuğu işsiz, beklentileriniz var, karşılanmıyorsa artık yeter deyin, söz milletindir deyin ve sandığa öyle gidin.” Kılıçdaroğlu, ilçedeki bir çay ocağında çay içerek yurttaşlarla sohbet ederken kendisine gazilerin verdiği kalpağı başına taktı. (Fotoğraflar: DHA) İnsan Odaklı Siyaset… 18 Agustos 2013 Pazar günü Silivri Cumhuriyet Evleri’nde İlhan Selçuk Kırevi’nde “Seçimlere Doğru” konulu önemli bir toplantı yaptık. Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı ile Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar konuklarımız oldular. Kooperatifimizin iki II. başkanı da Nevzat Yıldıran ve Kemalettin Çelenk katılımcı olarak yer aldılar. Benim yönettiğim toplantıda CHP İl Başkanı Sayın Salıcı, hedefini açık koydu: “Biz kazanmak istiyoruz.” Bu üç sözcük de çok önemlidir: “Biz”, bütün örgütümüz, bütün yandaşlarımız, bütün gönüllülerimiz demektir. Ülkesini bu zorbalıktan kurtarmak isteyen herkes demektir. “Kazanmak”, çok önemli bir hedeftir. Duruma razı olmama iradesinin sözcüğüdür. “İstiyoruz” sözcüğü de çok güçlü bir enerjinin dile gelişidir. İstemek, bu güçlü enerjiyi hedefe yöneltmek, kazanmanın kesin koşuludur. Peki, nasıl kazanacaksınız? Bunun yanıtı da hem İl Başkanı’nın hem de Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın sözlerinde açıklanıyordu: “İnsana giderek, insanla konuşarak, hiçbir ayrım yapmadan, bu bendenbu ondan demeden değer vererek, hizmet götürerek kazanacağız.” “İnsan odaklı siyaset” budur. HHH Bu görüşe karşı olan önemli görüşler de vardır: ‘“İyi de, ilkeler nerede kaldı? İlkeli siyaset yapmazsanız eleştirdiklerinizden ne farkınız kalır?.. Bizim bir farkımız yok mu?.. Siz bu farkı ortadan kaldırırsanız nasıl olacak?” Burada gözden kaçırılan nokta şudur ki: İlkeler insan için vardır. Eğer “ilkeler” ile “insan” birbirinden ayrı düşüyorsa önce ilkelerinizi tartışmanız gerekir. İlkelerinizi soru sormaya, tartışmaya, gerekirse değiştirmeye kapatırsanız o da bir inanç olur. Eğer siz ilkelerinizi tartışmaya kapatır da “insan”ı tartışmaya başlarsanız sonuç alma olanağınız yoktur. Sürekli kaybetmenizin sorunu da buradadır. Önce insan! Yaptığınız, yapmak istediğiniz, yapmaya çalıştığınız her şey “önce insan” için olacak. Aydınlanma kültürünün özü de budur. Aydınlanma, insan yaşamını, toplum yaşamını insanüstü güçlerin elinden alıp insan iradesine vermenin adıdır. İyi de ya insanlar bunu bilmiyorsa, ya insanlar bunu istemiyorsa? Her zaman çağların ve toplumların sorunu bu olmuştur. Ama burada insana güveneceksiniz. Siz çalışacaksınız, o görecek. O görür de, yeter ki siz çalışın. HHH Yeter ki, yollara dikilen engel siz olmayın. Yeter ki, kişisel egolarınızı ortak amaçların önüne çıkarmayın. Yeter ki, kazanmanızı, yanınızdaki arkadaşın kaybından beklemeyin. Yeter ki, ben olmazsam hiçbir şey olmaz demeyin. Yeter ki, enerjinizi yapmak yerine tartışarak tüketmeyin. Yeter ki, örgütsel çalışmanın ne demek olduğunu anlayın. Yeter ki, “birileri yapsın, biz de görelim” kolaycılığına düşmeyin. Yeter ki, ne yapsan olmuyor çukuruna yaslanmayın. Yeter ki, her şeyi değiştirebileceğinizi bilin. Her şey değişir. Yeter ki, isteyin. Yeter ki, çalışın. Hepsi budur…. BOZDAĞ’A YUMRUK Kişiye özel yasa it kardeşini öldür diye Türkiye’de adam eğitiyoruz’ Kan akan tek yerin İslam dünyası olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, “Hiçbir yerde kan akmıyor, İslam dünyasında akıyor. Neden? Taraf tutuyoruz biz. Türkiye’de adam eğitiyoruz, gönderiyoruz, dışarıya git kardeşini öldür diye. Yazık günah değil mi?” diye konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı bir televizyon programında Mısır’da Müslüman Kardeşler’in liderlerinden Muhammed el Biltaci’nin gösteriler sırasında öldürülen kızı Esma için ağlaması ‘G nı da değerlendiren Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti başbakanlarına televizyon ekranlarına çıkıp ağlamanın yakışmadığını belirterek şunları söyledi: “Televizyon ekranlarına çıkıp ağlamam; ağlayan adam çaresiz adamdır. Çare üretmeyen adamdır, biçaredir, zavallıdır o. Ancak zavallılığını gözyaşlarıyla dindirmeye çalışıyor. Türkiye Cumhuriyeti onurlu bir devlettir. Bu ülkeyi kuranlar yiğit insanlar; ağlamak bize yakışmaz, biz çözüm üretiriz. Öyle gideceksin televizyon ekranlarına çıkacaksın çocuk gibi ağlayacaksın, çaresizsin, zavallısın sen o zaman. Gururlu adam, ülkesinin sorunlarını çözen adam, bizim saygı duyduğumuz adamdır. Kim olursa olsun ama çözümsüzlük noktasına gelip dünyada yalnızlaşan bir konuma düşüp herkesten fırça yiyip sonra televizyonların ekranlarına çı kıp ağlamak Türkiye Cumhuriyeti başbakanlarına yakışmaz. Doğru değil, bunu ben içime sindiremiyorum. Efelenmek de bize yakışmaz, biz aklı egemen kılarız. Akıllı adam ol deriz devleti yöneten kişilere.” ‘Benim hedefim..’ Daha sonra Yaylabağı beldesine geçerek burada bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu, siyasete temizlik, dürüstlük getirmek istediğini, kul hakkı yemeyenlerin ülkeyi yönetmesi gerektiğini belirterek “Benim çocuklarım, sizin çocuklarınız gibi yaşıyorlar. Ama benim bir hedefim var, bir ilkem var; bu ülkede işsizlik olmasın, herkesin çocuğu iş bulsun; analar sabahleyin çocuklarını huzur içinde göndersinler; bu ülkede huzur olsun diyorum” dedi. Başbakan isminin verildiği üniversitede yine ‘destancı polisini’ savundu Erdoğan bildiğiniz gibi ÖMER ŞAN RİZE Memleketi Rize’de adının verildiği üniversitede konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mısır’daki darbeye akedemik dünyadan yeterince tepki gelmemesine kızarak daha “gür ses” istedi. Gezi Direnişi sırasında polisin şiddeti nedeniyle ölümleri görmezden gelen Erdoğan, “Benim polisim kalkıyor biber gazı, su sıkıyor, şiddet diyorlar” dedi. Erdoğan, Rize’de “Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfı Meclis Toplantısı”na katılarak bir konuşma yaptı. Konuşmasında “özgürlük” tanımı yapan Erdoğan, “İlim adamı ilim namusundan, fikir namusundan bedeli ne olursa olsun taviz vermeyen insandır. Ben bir siyasetçiyim, eğer biz bile kalkıp da bilme ters bir şeyi istiyorsak ilim adamının şunu söylemesi en önemli görevidir: ‘Öyle değil, böyledir’ demesi lazım. El pençe divan durup ‘Ferman buyurdunuz BAŞBAKAN’DAN BAKANA VE VALİYE AZAR Başbakan Erdoğan, önceki gün Rize’de katıldığı toplu açılış töreninde önündeki sehpada bulunan bir kitapçık nedeniyle sinirlendi. Erdoğan, eşi Emine Erdoğan’la konuştuktan sonra Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ı yanına çağırdı. Bayraktar’ı parmaklarıyla sehpaya vurarak uyaran Erdoğan, önünde çömelerek duran Bakanı sert şekilde el hareketleriyle azarladı. Erdoğan’ı daha sonra yanında oturan Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı da dikkatle dinledi. Başbakan, Bayraktar’ın ardından Vali Nurullah Çakır’ı yanına çağırarak sert sözlerle uyardı. efendim’ dememesi gerekir. Şu anda biz dünyada bunu yaşıyoruz, ülkemizde de bunlar yaşandı. İşte bunların aşılması lazım” diye konuştu. Erdoğan, özellikle bilim insanlarının darbe karşısında daha “gür ses çıkarmalarını” beklediğini belirterek akademisyenlere yeni “görev” verdi. Mısır’daki darbe ile Türkiye’deki çevre gösterileri arasında bağı yineleyen Erdoğan şunları söyledi: ‘Gür sesinizi çıkarın’ “Menderes de hata yaptı, dediler, 27 Mayıs darbesi meşrulaştırılmak istenmiştir. ‘Siyasetçiler de hatalıydı’ dediler, 12 Eylül meşrulaştırılmaya çalışılmıştır. Merhum Erbakan da hatalıydı dediler, 28 Şubat’ı meşrulaştırmaya çalıştılar ve Menderes’i, arkadaşlarını ipe götürdüler, idam ettiler. Ona da diktatör dediler. O günün gazeteleri var elimde. Şimdi aynı şeyi şahsıma söylüyorlar. Ben diktatör olacağım, birisi kalkacak bana diktatör diyecek. Onun vay haline. Çünkü diktatörlüğün mizacında, karakterinde bu tür şeylere tahammülü yoktur, anında götürürler. Eğer görmek isteyenler varsa Suriye’ye gitsin. Burada benim polisim kalkıyor biber gazı, su sıkıyor, şiddet diyorlar. Molotof kokteylleriyle yakıp yıkanlar, diktatörce şiddete başvuranlar olarak değerlendirilmiyor. Bunlar özgürlük mücadelecisiymiş. Sevsinler sizi. Bunların neresi özgürlükçü. Özgürlük mücadelesi veren fikren verir, düşünceyle, demokratik yollarla gelir sandıkta verir.” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümet, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’a, Hacıbektaş’ta yumruklu saldırıda bulunan Hüseyin Satı’nın tahliye edilmesine karşı, kendi çıkardığı 3. Yargı Paketi’ni değiştirmek için düğmeye bastı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, adli kontrolde üst sınır olan 2 yılı yeniden aşağı çekeceklerinin işaretini verdi. Bozdağ ve AKP yetkilileri, Hüseyin Satı’nın denetimli serbestlik kapsamında tahliye edilmesine sert tepki göstermişlerdi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 3 Yargı Paketi kapsamında denetimli serbestlikte 2 yıla çıkardıkları ceza üst sınırını, Bozdağ’a saldırı olayı çerçevesinde değiştireceklerini açıkladı. Bakan Ergin, önceki gün katıldığı bir televizyon programında yapacakları değişikliğe ilişkin şu açıklamayı yaptı: “Adli kontrolle saldırgan salıverildi. Burada 2005 yılında yeni bir yasa yaptık, o zaman ceza yasasını yeniledik. Yargılandığınız maddenin ceza üst sınırı 1 yıla kadardı, 2012’de biz bunu 2 yıla çıkardık. 2005 ve 2012 değişiminden kaynaklı olarak o saldırgan tutuklu yargılanamayacak konuma geldi. Toplumda ciddi bir reaksiyon var, insan bedeninin bütünlüğüne yapılan saldırılarda saldırganın bu eylemin karşılığını görmesi lazım.” Meclis’in açılmasının hemen ardından bakanlar ve kamu görevlilerine yönelik saldırılarda denetimli serbestlikte 2 yıl olan ceza üst sınırını aşağı çeken yasa değişikliğinin gündeme gelmesi bekleniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle