19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 AĞUSTOS 2013 PAZARTESİ 6 HABERLER Sakın hastalanma AKP, Adalar’daki sağlık sorunlarına şimdiye kadar verimli bir çözüm getiremezken halkın da bu alanda bir başına kalmasına neden oldu ÖZLEM YÜZAK CHP SÖZCÜSÜ KOÇ, İÇ VE DIŞ GELİŞMELERE DİKKAT ÇEKTİ AKP iktidarının çok övündüğü konuların başında sağlık reformu gelirken bugüne kadar adalıların feryatlarına sessiz kalan AKP iktidarı, Heybeliada’da 22 yaşındaki Ali Mert Baltacı’nın acil sağlık müdahalesi yapılamaması nedeniyle kolunu kaybetmesi, hâlâ yaşam savaşı vermesi ve tepkilerin artması üzerine ancak harekete geçti ve 7 gün 24 saat hizmet vermek üzere, Sağlık Bakanlığı İlçe Başkanlığı’nın Acil Tıp Ünitesi ve 112 Servisi’ni hizmete sokacağını açıkladı. Peki, bugüne kadar neden yapılmadı? Bunların olması için gencecik bir çocuğun büyük bir bedel mi ödemesi gerekiyordu? Tüm bu sorular ne yazık ki hâlâ havada? En temel insan hakkı olan sağlığa erişim, İstanbul’un orta yerindeki Adalar ilçesinde yıllardır kanayan bir yara. Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve Sedef Adası’ndan oluşan ve Prens Adaları olarak tanımlanan Adalar ilçesindeki sağlık sorunu insanlara “Sadece mesai saatleri içinde hastalanabilirsiniz ve kaza geçirebilirsiniz. Yoksa işiniz şansa kalmış” dedirtecek cinsten. İlçede yaşayanlar bugüne kadar acil müdahale, teşhis, hastanın ada içi ve ada dışına nakli, hızlı nakil gibi yıllardır çözülemeyen sorunlar ile boğuştu. Kaç insan zamanında müdahale yapılamadığı için yaşamını kaybetti. Konu, 10 Ağustos’ta Heybeliada’da kolundan yaralanan 22 yaşındaki Ali Mert Baltacı’nın hastane olmaması ve erken müdahale edilememesi nedeniyle kolunu yitirmesi ile yeniden gündeme taşındı. Adalılar protesto yürüyüşleri yaptı. Ada forumlarında konu masaya yatırıldı. Dr. Erhan Mamati Şuben adalardaki sağlık sorunlarını kamuoyunun gündemine getirdiği için aile hekimliği görevinden alınan bir doktor. Halen Adalar Belediyesi’nin doktoru olarak görev yapan Şuben, ‘ilçemizde bugünkü sağlık örgütlenmesi ve sonuçları, sağlıkta yeni düzenleme ihtiyacını zorunlu kılmakta. Bu zorunluluk yıllardır dile getirilmesine karşın bir sonuç alamadık. Biz de Adalar halkının taleplerini anlatacak bir oluşum gerektiğini düşündük ve adalarımızın muhtarları, yerel seçim adayları, demokratik kitle örgütleri ile cemaat temsilcilerinin katılımıyla Prens Adaları ‘Sıcak sonbaharın habercisi’ AYŞE SAYIN ugüne kadar adalıların feryatlarına sessiz kalan AKP iktidarı, Heybeliada’da 22 yaşındaki Ali Mert Baltacı’nın acil sağlık müdahalesi B yapılamaması nedeniyle kolunu kaybetmesi ve duruma isyan eden halkın tep kisinin artması üzerine ancak harekete geçti ve 7 gün 24 saat hizmet vermek üzere, Sağlık Bakanlığı İlçe Başkanlığı’nın Acil Tıp Ünitesi ve 112 Servisi’ni hizmete sokacağını açıkladı. Peki, bugüne kadar neden yapılmadı? Tüm bunların olması için gencecik bir çocuğun büyük bir bedel mi ödemesi gerekiyordu? Sağlık Hakkı Platformu’nu oluşturduk” diye anlatıyor. Adalar ilçesinin en büyük sorunu yaz ve kış nüfusları arasındaki büyük fark ve sadece kış nüfusuna göre belirlenmiş bir kadro ve yapılanma ile halka hizmet vermek. Kışın 14 bin olan nüfus, yazın gelmesiyle 90 binlere kadar çıkıyor. Turistlerin ve günübirlikçilerin gelmesiyle 200 binlere yaklaşıyor. Her yaz ciddi bisiklet kazaları meydana geliyor. Bunların bir kısmı ölümle sonuçlanıyor. Dediğimiz gibi Adalar’ın sağlık hizmetinin yetersizliği hem adalılar hem de günübirlikçiler açısından da son derece önemli. Bu sorunu çözmenin en iyi yolu ise Çanakkale’ye bağlı Bozcaada ve Gökçeada’da olduğu gibi “özel bir statü” kazandırmak. Ancak ne yazık ki bugüne kadar bu konuda en ufak bir adım bile atılmadı. CHP İstanbul Milletvekili Celal Dinçer’in bu konuya ilişkin yasa teklifi hâlâ TBMM gündeminde görüşülmeyi bekliyor. Dinçer, “1927’de 1151 sayılı kanunla Çanakkale’ye bağlı Bozcaada ve Gökçeada’nın yerel yönetiminin yürütülmesi ve organizasyonuna özel bir statü verilmiştir. İstanbul’a bağlı Adalar ise bunlardan farklı olarak toplam dokuz (9) adadan oluşan bir ilçe ve tek bir ilçe belediyesidir. Adalar İlçe Belediyesi ayrıca, diğer ada ilçe belediyelerinden farklı olarak Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisindedir. Ayrıca ülkemizdeki ilçe belediyeleri arasında tamamı doğal, tarihi ve kentsel sit olan tek ilçe belediyesidir” diye vurgulayarak yapılması gerekenleri sıralamıştı. ANKARA CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, siyaset dünyasında “ironik muhalefet”iyle tanınmış isimlerden. O nedenle Başbakan Tayyip Erdoğan’ı ve AKP hükümet üyelerini en “iğneleyici” ifadelerle eleştirirken, dinleyenleri gülümsetiyor da. Dışişleri Bakanı’na “Davutoğlu Ahmet” diye hitap eden; Erdoğan’a, Mısır’ın darbeci Genelkurmay Başkanı Sisi ile birlikte çekilmiş fotoğrafını gösterip, “Bir zamanlar kankaymışsınız” diye seslenen de o. Kulislerde adı İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyesi başkan adaylığı için konuşulan Koç, 2014 yerel seçim hazırlıkları, “sıcak sonbahar” beklentisi, çözüm süreci, AKP iktidarının geleceği ve adaylığıyla ilgili konularda Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı: Sıcak sonbaharın habercileri: 2014 seçimleri hem iç politikada hem dış politikada yerel olma özelliğinden çok, genel etkiler üzerinden de değerlendirilecek bir seçim olacak. AKP 11 yılın sonunda kendisine iktidarının ilk yılında şans faktörünün ters dönmesiyle, dünya konjonktürünün de değişmesiyle köşeye sıkışmış durumda. Özellikle AKP kadrosunun başta Başbakan’ın kafasının arkasındaki saplantılarla, heveslerle, rüyalarla yürüttüğü dış politika Türkiye’yi iyice yalnızlaştırmış durumda. Diğer yandan ekonomik veriler, başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere tüm ülkelerde daralmaya gitmekte, bu etkiden de Türkiye, tercihleri dolayısıyla, çok daha fazla baskı altında kalmaktadır. AKP hükümeti baskıcı, kendisine karşı olan herkesi bir şekilde hedef alan politikalarıyla, demokrasi ve özgürlük konusunda samimi olmamasıyla demokratik sokak eylemlerine maruz kalmıştır. Tüm süreçleri değerlendirdiğimizde, AKP’nin tiranlığı andırır tek parti devleti yaratmaya dönük uygulamaları, ekonomideki daralma, dış politika açmazları, sıcak bir sonbahara işaret ediyor. Halk buyurgan tavırdan bıktı: Gezi olaylarıyla bağlantılı değerlendirmek gerekirse; halk, yaşamına karışılmasına, kendisine “ayar verilmesine” karşı. “Gezi Parkı’na AVM yapacağım, otel yapacağım” gibi Başbakan’ın buyurgan sözlerini hiç kimse unutmadı. Toplum, demokratik tepkisini basit bir gösteriye karşı kullanılan orantısız devlet şiddeti karşısında sokaklara taşarak gösterdi. Bu tablo Başbakan’ı, kafasından hiç çıkartamadığı darbe paranoyası ile yatar kalkar hale getirdi. Mağduriyet arama alışkanlığı, artık sınırlarımız dışındaki gelişmelerden, Türkiye’ye ve AKP’ye mağduriyet ithal edecek düzeye geldi. Çok sık ifade ettim, Başbakan’dan demokrat çıkmaz! ‘Sağlık hizmetleri aksıyor’ Büyükada’da bulunan Lütfi Kırdar Hastanesi ek binası, tanı, tedavi merkezi olarak kullanılıyor ve acil durumlarda müdahale ediliyor. l 1 çocuk hastalıkları uzmanı. Beş gün mesai saatleri içinde çalışıyor. l 1 kadın doğum uzmanı. Haftada 1 gün mesai saatleri içinde çalışıyor. l 1 dahiliye uzmanı. Haftada 1 gün mesai saatlerinde çalışıyor. l 4 pratisyen hekim. Biri gece nöbeti tutuyor. l 4 hemşire var. l 1 röntgen teknisyeni var. Gece nöbetinde de var. Hastanede 1 röntgen makinesi var ve 24 saat çalışıyor. 1 ultrason cihazı var. Diğer adalarda ise mesai saatleri içinde, hafta sonu hariç birer aile hekimi ve birer hemşire var. Büyükada dışındaki adalarda hastalar, hasta nakil araçlarıyla bavul gibi taşınmakla kalmayıp Burgazada ve Kınalıada’da hafta içi saat 5’ten sonra ile hafta sonları hastayı paket gibi taşıma sistemi bile yok. Gece nöbeti ve kışın ikamet eden hekim yok. Sedef Adası’na ise hizmet hiç yok. Yaz aylarında artan nüfusun yanı sıra aile hekimlerine ek olarak aile hekimliği dışında kalan yazlıkçılara teşhis ve tedavi hizmeti vermek üzere toplum sağlık merkezinden 1 hekim ve 1 hemşire görevlendiriliyor. Bu uygulama da yazın gelen 90 günden fazla adalarda ikamet edenlerin aile hekimliğine yaz boyunca geçme haklarını kullanmamalarına neden olmakta aile hekimi sayısının artışını yaz kış yaşayanların daha kaliteli hizmet almasını ve aile hekimlerimizin maaşına yansıyacak gelir artışını yazlıkçıların 3 ayda olsa ikametgâhlarını Adalar’a alma isteklerini engellemekte. ‘Adaylık talebim yok’ Ankara veya İstanbul’a aday mı: Benim belediye başkanlığı ile ilgili bir talebim, bir beklentim, kendimi buna göre programlamam söz konusu olmadı. Önümüzdeki süreçte CHP, seçimlerin kalbi gibi olacak İstanbul ve Ankara’da tarif ettiğim süreçlerle hangi adayı belirler ise hepimiz, AKP baskısının önce İstanbul ve Ankara Büyükşehir belediye başkanlıklarında yıkılarak 2014 Cumhurbaşkanlığı, zamanında yapılırsa, 2015 genel seçimleriyle Türkiye’de genel bir siyasi konjonktür değişikliğine yol açacağının bilincindeyiz. CHP adayı kim olursa, terinin son damlasına kadar emeğinin son katresine kadar AKP’nin kaybetmesi, CHP’nin ve Türkiye’nin demokrasinin kazanması için her şeyini ortaya koyacaktır. Adalarda yaşayanlar sağlık sisteminin çökme noktasında olduğunu anlattı: Hastalar bavul gibi taşınıyor CHP’Lİ HALUK EYİDOĞAN: Geri dönüş alamadık CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Haluk Eyidoğan da, Heybeliada’daki sağlık hizmeti ile ilgili sorunları defalarca dile getirmiş bir kişi. Kendisi ile telefonda konuştuğumuz Eyidoğan, “25 Temmuz 2012 tarihinde dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a bizzat mektup yazıp adalılar olarak Heybeliada’ya ve diğer adalara 24 saat hizmet esasına göre sağlık hizmeti verilmesinin ve tam donanımlı kara ambulansının acil bir gereksinim olduğunu dile getirmiştim. Ne yazık ki mektubuma yanıt bile alamadım. O tarihten sonra de benzer talepleri İl Sağlık Müdürlüğü’ne ilettim ama hiç geri dönüş alamadım ” diyor. 82 yaşındaki Taner Aktaş, 8 Mart’ta düşerek bir kaza geçirdiğini, Büyükada’da acile götürüldüğünü orada röntgen çekildiğini ve sonra doktorun kendisine “Röntgende bir şey çıkmadı evine git dinlen” diyerek gönderildiğini anlatıyor. Ancak 1 hafta geçmesine karşın ağrıları geçmeyince çocukları tarafından İstanbul’da Çapa’ya götürülmüş ve kalça kemiğinde kırık olduğu tespit edilmiş. 45 yıllık adalı olduğunu söyleyen Yıldız Sinedor, 82 yaşındaki annesini hastane olmadığı ve yeterli sağlık hizmeti alamadığı için artık yazları adaya getiremediğini söylüyor. Sinedor , “Yalnız Büyükada da bir poliklinik ile aile sağlığı merkezlerinden hizmet almaya çalışıyoruz. Röntgen bozuk, ultrason yok. Hastalar sadece hasta nakil araçları ile bavul gibi taşınıyor. Diğer adalarda mesai saatleri dışında o da yok” diyor. Şahika Savran: 3 hafta önce Büyükadalı S.K. adlı 3 ‘Erdoğan yolcu’ Gezi adayları: Gezi olayları ile ilgili süreç bazı taleplerin toplumda karşılık bulmasını bekliyor. Bunun hem farkındayız, hem bu taleplerin doğruluğuna inanıyoruz. Bunlar Türkiye’nin çeşitli illerindeki Gezi sonrasında oluşturulan forumlarda dile getiriliyor. Tümünün sonuç raporları CHP genel merkezine geliyor. Şu anda netleşmiş değil ama CHP, yerel iktidarı ele alacağı yerlerde “yerel halk meclislerini”, toplumun yaşamını etkileyecek projelerde danışılması gereken bir organ olarak devreye sokacak. Çözümü 5 kişi biliyor: Ne CHP ne diğer muhalefet partileri ne de toplum bu süreç konusunda açık, net, resmi bir bilgilendirmeye sahip değildir. Kim kime ne vaat etti, kim kime ne karşı vaatte bulundu? Bunu sadece 5 kişi biliyor; Başbakan, Başbakanlık Müsteşarı, MİT Müsteşarı, ilgili devlet bakanı ve Başbakan’ın çok aylık (kanamalı) hamile bir bayanın eşi hastaneyi arıyor. Kadın doğum uzmanı olmadığı belirtilerek 112’yi aramaları söyleniyor. 112 aranıyor ve “Şu an ambulans yok Belediye İskelesi’nin yanındaki 112 Acil Yardım Merkezi’ne gidin” deniyor. Hasta yakını kara ambulansı istemediklerini deniz ambulansına ihtiyaç olduğunu belirtiyor. 112 tekrar aranıyor, ambulans motor iskelesine gönderildi, deniyor. Şaka gibi. Deniz ambulansı istedikleri söylendiğinde ise arızalı olduğu belirtiliyor. Bunları bana anlatan çaresiz eş, karısını yolcu motoruna bindirip karşıya geçirmek ve bir sağlık merkezine taksi ile götürmek zorunda kalıyor. bilmiş danışmanları... Bunun dışında AKP içerisinde de sürecin tüm boyutuyla ilgili ayrıntılı bilgi sahibi olan yok. Başbakan’ın psikolojisi: Bu psikolojiyi özel olarak tarif etmeye gerek yok; Başbakan’ın tedirginliğini, sıkıntılarını, korkularını dışa vurmasını, kendi partisi içerisinde kendisinden sonra yaşanacak fetret dönemine ait kuşkularını görmek mümkün. Bütün bunlar Başbakan’ın söylemlerinde, eylemlerinde baskı, zorbalık, şiddet, demokratik hakların kısıtlanması, kendisine karşı olan kim olursa olsun mutlaka bir şekilde etkisizleştirilmesi gereken hedef olarak alınması şeklinde tezahür ediyor. Başbakan’ın, hiç korkmasın, kefen giymesine de gerek yok. Tank sesi duymasına, darağacı benzetmesi yapmasına da gerek yok. Demokratik kurallar içerisinde gitmeyi hazmetmeyi şimdiden içinde kabul etmesi gerekiyor, çünkü “Abbas yolcu!”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle