19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 AĞUSTOS 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Merkez, faizi artırabilir Ekonomi Servisi Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, “Türkiye ekonomisi esnekliği olan bir ekonomi. Akordeon gibi bir ekonomi, ihtiyaç duyduğunda genişlemeyi de gerçekleştirebiliyor, şartlar müsait olmadığında daralmaya da adapte olabiliyor” diye konuştu. İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, İş Bankası’nın 89’uncu kuruluş yıldönümünde İş Bankası ve bankacılık sektörüne yönelik AA’ya özel açıklamalar yaptı. Bali’nin açıklamasının satır başları şöyle: l Sektörde gereğinin üzerinde, yanlışlara yol açabilecek ücretlendirme uygulamaları varsa bunların tamamı düzeltilmelidir. Ve bir düzenlemeye tabi olunmalıdır. Bir bankacı olarak da bundan rahatsızlık duyacağımız bir husus yoktur. l Ben şahsen politika ve risklerin bizim dışımızda nedenlerle dinmeksizin devam etmesi halinde politika faizi enstrümanına başvurulması gerektiği kanaatindeyim. Çünkü aynı etkiyi yapan ikame edici türden politikalar daha sonra ortaya çıkabilecek risklere yetmeyebilir ama bunları finansal sektörde yöneticilik yapan biri olarak söylüyorum. Bali, Merkez’in bugüne karşı faiz koridorunu kullandığını ancak yeni estrumanlara başvurabileceğini söyledi İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Merkez Bankası’nın politika faizi enstrümanına başvurabileceğini kaydederek “Çünkü aynı etkiyi yapan ikame edici türden politikalar daha sonra ortaya çıkabilecek risklere yetmeyebilir ama bunları finansal sektörde yöneticilik yapan biri olarak söylüyorum” dedi. l Kredili Mevduat Hesapları faiz oranlarına tavan getirilmesi konusunda açık söyleyeyim, ağır başlılığımızdan ifade bile etmedik ama şimdi belirteyim; düzenleme gelmeden evvel o paralelde oranlarını zaten düzeltmiş bir bankayız. Bunlar bankacılık sisteminin kârını azaltacakmış, itibarını azaltmasın daha önemli. Çünkü toplum sonunda size tam bir güvenle bakacaksa, ödeme sadakatini muhafaza edecekse, bu ancak sizin de sağlam bir duruşa sahip olmanızla sağlanabilir. l Gösterge tahvili bileşik faiz tarihi dip seviyelere kadar geriledi. Ama son dönemde alınan tedbirlerle ve global likiditedeki hareketlerle bu eğilim tersine döndü. l Şu anda finansal piyasalar Fed’in tahvil alım miktarında daraltmaya gidebileceği endişesi var. Yılın kalan bölümünde yapıla cak bir ayarlama kanaatimce finansal piyasalarda yeni bir etki yaratacak derecede önem ifade etmiyor. Beklenmeyen tutarda bir daraltma söz konusu olursa veya politika faizlerinin daha erken yükseltilmesi olasılığı ABD’den gelebilecek büyüme ve istihdam verileriyle desteklenirse gelişmekte olan ülkeler bugün görülenden daha fazla, ilave bir ikinci çıkış dalgası yaratabilir. Türkiye de bundan aynı düzeyde etkilenir. İkinci yarıda kârlılık düşecek Merkez Bankası yurtdışı konjonktürün etkilerinden korunmak amacıyla ek parasal sıkılaştırma uyguluyor. Fonlama maliyetleri arttı ve bunların yansıtılmasıyla faizlerde yükselme trendine girildi. Yılın ilkyarısındaki kârlılık bu nedenlerden ötürü ikinci yarı da gerçekleşemeyecek. Çok kayda değer bir olumsuz gelişme olmazsa bankacılık sisteminin yönetme kalitesi itibarıyla değişen koşullara adapte olabileceğini düşünüyorum. l Son dönemde Merkez Bankası özellikle politika enstrümanlarında pek de örneğini görmediğimiz bir çeşitlilikte hareket etti. Rezerv opsiyon mekanizması olsun, faiz koridoru olsun. Onları şu anda örneğin politika faizinde bir değişikliğe gitmeksizin kullanma becerisi gösteriyor. l Bankanın iktisadi araştırmalar birimi yüzde 4.5’lik bir büyüme öngörüsünde bulundu. Şimdi bu yüzde 4’e revize edilebilecek. Bunun da çok sonuç değiştirici bir etkisi olacak. Yılın ikinci yarısı biraz perspektif olarak değiştiğine göre kanaatim o ki bu seviyelerde bir büyüme bugünkü koşullar içerisinde geçerli olacak. Türkiye’nin belirli bir büyüme hızının altına düşmemesi gerekiyor. Benim kişisel kanaatimce de bu yüzde 4’ün altında olmamalıdır. l Türkiye makroekonomik göstergeleri, mevzuatı, teknik altyapısı ve yetişmiş insan gücü itibarıyla çevre ülkelere göre avantajlı. İş Bankası 89 yaşında Türkiye İş Bankası’nın bu yıl 89’uncu kuruluş yıldönümünü kutladığını belirten Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, “Başarımızın sırrı, samimiyetle bu ülkenin dokusuna, kumaşına uyumlu bir banka olarak çalışmakta” dedi. l İş Bankası kendine ait değerleri koruyarak, değişen konjonktüre adapte olarak, gelişmelere uygun olarak yenilenerek bugünlere ulaştı. Bu, ülkeyle olan ilişkisi sağlıklı, nefes alıp veren bir kuruluş olmasının bir sonucudur. l Küresel ekonominin sağlam bir zemine oturmadığı, sadece şirketlerin değil ülkelerin bile iflasının gündeme getirildiği bir süreçte, Türkiye’nin en büyük bankası olarak Türk bankacılık sektörüne ve ekonomisine sağladığımız katkıdan ötürü gurur duyuyoruz. l İş Bankası’nın 2013’ün ilkyarısında aktif büyüklüğü 194 milyar liraya ulaştı, bu da yılın ilkyarısı itibarıyla 100 milyar doları aşan bir bilanço demek. Kredilerin bilançomuzdaki payı da yüzde 65 ile tarihi en yüksek seviyesine Türkiye İş Bankası ulaştı. Genel Müdürü Adnan Bali Hedef İlk 10 Bu yıl Türk turist açısından önemli olan Rodos, Kos, Simi, Patmos, Kalimnos, Mikonos, Leros,  Midilli ve Sakız adalarına öncelik verdiklerini belirten Yorgancıoğlu, şöyle konuştu: “İlk aşamada Yunan adalarındaki restoranların yüzde 20’sine girdik. Vizyonumuz, 2020’ye kadar Yeni Rakı’yı global içkiler pazarında en değerli ilk 10 marka arasına sokabilmek. Türkiye hazinesine dolaylı ve dolaysız vergi katkımız 2012’de 1.6 milyar lirayı buldu. ÖTV de katıldığında 2.1 milyar liraya yükseliyor. Alkollü içkilerden elde edilen toplam 4 milyar 634 Milyon liralık ÖTV gelirinin yüzde 35’i bizden.” 12 Ada’ya milli çıkarma u Bu yıl Türkiye’den 1 milyon ziyaretçi bekleyen Yunan adalarında atağa geçen Mey İçki, milli içkimiz rakının satışını dörde katladı. Uzo’nun ana vatanında büyüyen Yeni Rakı, şimdi Atina ve Selanik’e yerleşmeyi planlıyor. HASAN ERİŞ 40 milyon Dolar İhracat Geçen yıl 1.2 milyar lira net ciro elde eden Mey İçki’nin yıllık ihracatı 40 milyon dolar civarında. Şirketin istihdamı binin üzerinde. 2004’te Rakı 20 ülkeye ihraç ediliyordu. Bugün Mey İçki’nin 40’dan fazla ülkeye ihracatı var. Mey İçki, iki yılda satışlarını yüzde 15 artırdığı Kıbrıs’ta, Fransa’da, İngiltere’de ve diğer ülkelerde festivallere katılıyor, rakı kültürü projeleri ile tanıtım yapıyor. Şirket ihracatının yüzde 40’ını Almanya’ya yapıyor. Yeni Rakı Almanya’da ilk 5’e giriyor. Yorgancıoğlu, “Yurtdışına ihraç ettiğimiz rakı, 70’lik şişe hesabıyla yılda 7 milyonu geçiyor. Hedefimiz önümüzdeki 5 yılda bunu da ikiye katlamak” dedi. Yaşa be Mey İçki, Şerefe Türk rakısının Yunan adalarında kısa süre içinde hızla büyümesi, Akdeniz havzası ve Türkiye’den müşteri ağırlayan restoranları da memnun etti. Simi’nin ünlü meyhanecilerinden Manos (sağda), Mey’in Yunanistan temsilcisi Simos Karagiozoglu (solda), Uluslararası Pazarlama Müdürü Elif Göktaş ve CEO’su Galip Yorgancıoğlu ile “Yaşa be Mey İçki, Şerefe” diyerek bunu kutladılar. SİMİ Dünya anasonlu içkiler pazarında önemli bir yeri olan komşumuz Yunanistan’a bağlı 12 adada atağa geçen Mey İçki, nisantemmuz aylarında satışlarını geçen yıla göre 4 kat arttırdı. Mey İçki’nin rakı satışı, tanzimi ve teşhirinden sorumlu ayrı bir ekip kurarak başlattığı çıkarmaya, sayıları her yıl biraz daha artan Türk ziyaretçiler kadar komşudaki yemek ve içki kültürünün bizimkine yakınlığı da destek oluyor. 2002’de Türkiye’den 200 bin kişinin ziyaret ettiği Yunan Adaları’na geçen yıl gelen Türk turist sayısı 600 bini geçti. Bu yıl 1 milyonu aşması bekleniyor. Liman ve koylarda Türk tekneleri cirit atıyor, meyhaneleri Türkler dolduruyor. Hemen hemen tüm marketlerin önündeki özel ışıklı tabelalarda, içerdeki reyonlarda, meyhanelerdeki mönü kartları, bardak, tuzlukbiberlik, peçeteliklerde, özetle her yerde Yeni Rakı’nın göründüğü Simi Adası’nda davetli basın mensuplarına bilgi veren Mey İçki’nin Üst Yöneticisi (CEO) Galip Yorgancıoğlu “Mey İçki’nin Tekel’i satın aldığı dönemde 1.2 milyon litrelik rakı ihracatı vardı. İhracat son 4 yılda 4 katına çıkarak yaklaşık 5 milyon litreyi buldu. İç pazarın tamamı ise 45 milyon litre” dedi. Yorgancıoğlu “Mey İçki 2011’de dünya içki devi Diageo’nun bünyesine katıldıktan sonra Yeni Rakı birçok ülkede Diageo’nun portföyüne girdi ve ciddi bir dağıtım avantajı yakaladı. Dünyanın her tarafında dutyfree’lerde bulunuyoruz” diye konuştu. Mısır’da Müslüman Kardeşler akımının (İhvan) deneyimine, toplumun geri kalanı üzerinde yarattığı olumsuz etkilerden hareketle değil, kendi projesini gerçekleştirme çabaları bağlamında bakmak istiyorum. Çünkü İhvan’ın deneyiminde, rejim/sistem/yapı karşıtı akımların, toplumsal hareketlerin projeleri açısından, liberal fantezilerden korunmayı kolaylaştırabilecek değerli derslerin olduğuna inanıyorum. İhvan Deneyimine Farklı Bir Bakış I konjonktürde de aramak gerekir. İhvan bir kültürel hareket olarak, bir kültürel antiemperyalist mücadele ile başladı. Daha sonra ikinci kuşak liderlik, 195060’larda bu kültürel dönüşüm projesini yeterli bulmayarak siyasi, askeri bir yolu denemeye karar verdi. Ancak bu mücadele ağır bir yenilgiye yol açınca, İhvan 1970’li yıllarda şiddete dayalı yöntemleri terk ederek adeta bir “barışçı geçiş” stratejisini benimsedi; sivil siyasete, seçimlere katılmaya başladı. Bu İhvan’ın projesini terk ettiği anlamına gelmiyor; Gramsci’nin pasif devrim olarak adlandırdığı, toplumu moleküler düzeyde evrimci biçimde dönüştürmeye dayanan bir çalışma tarzını benimsemesi anlamına geliyordu. Bu yeni süreç İhvan açısından başarılı oldu. 1990’lara gelindiğinde İhvan, “sivil toplumun” devletin hücrelerine, bürokrasiye nüfuz etmiş, toplumda tek etkili muhalefet odağı ve örgütü düzeyine yükselmişti. İhvan liderliği, bir siyasi sarsıntıya gerek kalmadan siyasi iktidara yükselebileceği bir durumu düşünmeye başlamıştı. Bu dönemin sonuna doğru, İhvan’ın projesiyle ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi kesişmeye başladı. Silahlı mücadeleyi seçmiş radikal Müslüman akımların saldırılarından etkilenmekte olan ABD ve Batı’da uzmanlar, Müslüman hareketlere seçimler yoluyla hükümete gelme olanağı tanınırsa, “ılımlı ve kapitalizmle uyumlu” bir İslam oluşursa, radikal kanatlar bir tehlike olmaktan çıkabilir, diye düşünüyordu. İhvan, tüm BOP çapında etkisiyle bu projeye çok yakındı. İhvan da uluslararası bir desteğin iktidara gelme sürecini hızlandıracağını düşünerek bu projeye katılmayı kabul etti. Bu kesişme iki “yanılgıya” yol açtı. Batı İhvan’ı, seçimlerle iktidara gelmeye hazır, projesine uyumlu demokratik ve liberal bir unsur olarak tanımladı. İhvan da seçimleri kazandığında iktidarı da kazanarak projesini gerçekleştireceğini düşündü. Bu iki “yanılgı”nın sonuçları hemen ortaya çıkmayabilirdi. Tahrir “olayı” patlak verince, Batı yeni, pek anlamadığı ama “ilgilenmesi” gereken bir toplumsal güçle karşılaştı. İhvan birden projesinin kenara itilmeye başladığını dehşetle gördü. Bildiğiniz gibi İhvan önce, Tahrir’e karşı çıktı, sonra bu demokratik devrimci dalgayı kendi iktidar sürecine tabi kılarak “pasif devrimi” sonuçlandırmanın bir aracı olarak kullanmayı denedi. İhvan, kendisi gibi bu dalgadan korkmuş olan eski rejimle anlaştı, Batı bu anlaşmayı destekledi ve İhvan hızla genel seçimlerden geçerek iktidara yükselmeye, projesini uygulamaya koymaya başladı. İşte bu noktada bu iki yanılgının yarattığı “çatlaklardan”, Mısır toplumunun “reeli” (tanımlanamayan boyutu/çekirdeği) büyük bir şiddetle kendini, yeni bir kitlesel dalga, askeri darbe, kanlı çatışmalar gibi semptomlarla göstermeye başladı. Bir rejim karşıtı hareket olarak İhvan İhvan’ın deneyimini düşünmeye şu saptamalarla başlamak gerekiyor. İhvan antikapitalist bir akım değildir. İhvan’ın antiemperyalizmi, “ulusal bağımsızlık” anlamında değil, dini kültürel bir “öteki” olarak tanımlanan Batı’ya karşı, kültürel bir antiemperyalizmdir. Buna ek olarak İhvan tüm Müslümanları birleştiren, halife ve ümmet kavramlarına sadakati olan bir harekettir. İhvan, çeşitli toplumsal sınıflar tarafından desteklenen yeni bir iktidar bloku ve dini hakikat, estetik, biyopolitik rejimlerine dayanan bir yönetim ideolojisi tasarlamaktadır. Bu “blok” Müslüman entelijansiya, İhvancı iş çevreleri, bunlara bağlı kapitalist sınıflardan, toprak sahiplerinden oluşacaktır. İhvan’ın bu rejim değişikliği projesi, kapitalizme uyumludur, gerek uluslararası sermayeyle gerekse de eski rejimin kapitalist sınıflarıyla uzlaşmaları, ittifakları dışlamaz. Dahası İhvan, projesini seçimlerle, parlamenter bir yoldan gerçekleştireceğini açıklamıştır. Tüm bunların gösterdikleri... İhvan’ın gözüyle: Seksen beş yıl çalış çabala, yolda barışçıl mücadeleyi, parlamenter yolu benimse, toplumda kendine büyük bir yer açmayı başar, seçimleri kazan, sonra projeni uygulamaya koy. Tam o noktada devlet ve toplumun bir kesimi seni şiddetli ve kanlı bir tepkiyle devirsin; herkes sana dönüp, tek başına seçim demokrasi değildir desin. Kısacası sana, “Seçimle İhvan ve ‘pasif devrim’, Tahrir İhvan, projesine 1920’li yılların sonunda, kapitalizmin günümüzdekine benzer bir yapısal finansal krizi içinde, bir İngiliz hegemonyasının gerilemekte olduğu dönemde yeni güçler yükselirken başladı. Almanya ve daha sonra Nazi bağlantılarını, köklerini, yapısal Yahudi düşmanlığının etkileri kadar bu hükümete gelebilirsin, ama içinde seçimlerin yapıldığı yapıyı/sistemi değiştiremezsin” deniyor. Ya da seçimleri kazanmış bile olsan “iktidar blokunun” bileşenlerini, emperyalizmi dışlayacak, yeniden pazarlığa oturtacak yönde rejimi şekillendiremezsin. Postkolonyal (emperyalizmi, ekonomik, siyaseti iktidarın içinde barındıran) bir devlette hükümete gelen bir akımın/partinin önceliği, toplumsal muhalefeti yatıştırmak, ekonomiyi, uluslararası kapitalizmin kullanımına uygun bir yönde stabilize etmek, bölgedeki jeopolitik oyunda emperyalizm açısından “yapıcı” bir işlev üstlenmektir. Postkolonyal devlette demokratikleşme bu sınırlar içinde yaşanır. Bu sınırlar zorlanmaya başlanınca devlet aygıtı ve emperyalizm müdahale etmeye, demokratikleşme yerini “otoriterleşmeye” bırakmaya başlar Batı’nın gözüyle: Siyasal İslamın demokratikleşmeyi benimsediğini söylemesi, kendi projesinden vazgeçtiği, postkolonyal devleti yönetmeyi kabul ettiği anlamına gelmiyor. Siyasal İslam aslında seçimleri kendi toplum projesine açılan bir kapı olarak görüyor. Ilımlı, demokratik görüntünün ardında başka bir proje var! Sol hareketlerin gözüyle: Sol açısından bir ayrım yapmak gerekiyor. Seçimleri kazanarak postkolonyal devleti (kapitalist devlet olarak genişletebiliriz), halktan yana bazı reformlarla biraz yumuşatarak yönetmeyi düşünenler. Postkolonyal devletin, kapitalist devletin, nihayet kapitalizmin ufkunun ötesine geçmeye kararlı akımlar. Birincisinin, bazı dönemlerde geçici olarak da olsa iktidara gelebileceğini tarih bize gösteriyor. Ancak, gerçekte antikapitalist bile olmayan İhvan’ın başına gelenler, ikincisine, postkolonyal devletin sınırlarını zorlamaya kararlı olanlara, devletin ve emperyalizmin, asla tahammül edemeyeceğini kanıtlıyor. Çarşambaya devam edeceğim. Umut Oran İnşaat balonu patladı patlayacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, “AKP’nin izlediği inşaatemlak politikası ve ABD’den gelen Fed kararları sonrasında sektörün patlamak üzere olduğu ve banker krizinin AKP versiyonunun maket ev krizinden çıkacağı” uyarısında bulundu. Oran, “Fed kararları sonrasında başlayan yeni dalgalanmada güçleşen finansman koşulları, projelerin yürütülmesini zorlaştıracak. Bu süreçte inşaat sektöründe patlak verecek çöküş, genel bir ekonomik krizin bile fitilini ateşleyebilir” dedi. Oran, şu değerlendirmeleri yaptı: l Konut kredisi 2002’de 459 milyon TL iken Ağustos 2013’te bu rakam 95 milyar TL’ye çıktı. Artış yüzde 20 bin 583 olarak gerçekleşti. l AKP döneminde 4 konuttan birisi stoka kalıyor. Konutta finansmanarztalep zincirinin kopma noktasına gelmesiyle, inşaat sektörü hızla yıkıma doğru sürüklenebilir. l İnşaattaki büyümede “mega projeler” denilen alt yapı yatırımların büyük payı bulunuyor. 21 mega projenin toplam mali büyüklüğü 138 milyar doları aşıyor. l Sosyal konutla işe başlayıp, “lüks”e de el atan ve on binlerce konut üreten TOKİ, devlet gücüyle piyasada haksız rekabete de yol açtı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle