19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 AĞUSTOS 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 kalkıp Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın demokratikleşmesi için, kimi zaman darbeyle, kimi zaman işgalle kendi çıkarları uğruna o coğrafyanın halklarını birbirlerine boğazlatanları tanıyoruz elbet. HHH Tanıdığımız halde tuzağa geliyor, emperyalizmin ağabalarının taşeronluğunu yapıyoruz. Hukuk temeline dayalı bir demokrasi olmazsa, demokrasisi gelişmekte olan ülkelerde hukuksuzluk alıp başını gider. 2000’li yılların ortalarında başlayan yasal ve yasadışı dinlemelere dayanarak demokratik hak ve özgürlüklere sahip çıkan insanlar, parasız eğitim isteyen gençler, aydınlar, bilim insanları, gazeteciler, eski komutanlar bir torba davada katillerle, mafya liderleriyle, suikastçılarla, itirafçılarla birlikte yargılandı. Demokrasilerini örnek almaya çalıştığımız ülkeler kendi içinde demokratik, dışarıda saldırgan. Bizdeyse hukuk ve adalet kendi içinde demokratik değil... Bu sadece yasalardan değil, savcı ve yargıçlardan da kaynaklanıyor. Demek ki biz hukuk temeline dayalı bir demokrasiye sahip değiliz... Verilen kararlar bunu gösteriyor! HHH Hayat var ya hayat! Kimi zaman kaygılarımızı artırır, kimi zaman umutlarımızı... Türlü değerlerle donatılmış bir insan, demokrasiyi, hukuku, adaleti savunur! Baskıya, zulme karşı dimdik ayakta durur... Boyun eğmez... Kendi çıkarlarını değil, toplumun çıkarlarını savunur. Irkçılık ya da inanç, mezhep ayrımcılığı yapmaz. Kana kan intikam duygularıyla beslenmez. İyiye doğru adım atar, kötülüğün yolunu seçmez. Donmuş engin bir gökyüzünün altında, sessiz bir gecede, derin uykularda umudun düşleriyle avunur... Yeni renklerle donanmış bahçelerin derinliğini, insan olmanın onurunu yaşar! Örgütlü bir toplum yaratıp, hukuksuzluğun, adaletsizliğin karşısına çıkar... HHH Bugün demokrasiyle yönetilen ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkeler kendi yurttaşları için hukuk, demokrasi, özgürlük öngörürken, Ortadoğu coğrafyasındaki mezhep savaşlarından, halkların birbirlerini kırmasından, kan gölünden çıkar sağlanmasından yana tavır alıyor. Ya işgal ediyor “demokrasi, özgürlük, hukuk” adına ya da Türkiye gibi ülkeleri gaza getirip “haydi sen önden yürü ben arkadan gelirim” diyor. Suudi Arabistan’ı ve Katar’ı devreye sokup “darbeye destek” komutu veriyor. Bizimkiler de Gezi Direnişi’ni, darbe girişimi sanıyor... Müslüman Kardeşler’e destek çıkıyor! ‘Başkanlık’ için pazarlık AYŞE SAYIN AKP’li Şentop: İlk 4’üncü madde ve vatandaşlıkta uzlaşalım, önerimizi geri çekelim Umut Çiçekli Bir Bahçedir... Günler, haftalar, aylar, mevsimler geçer ya, gözünüzü kapayıp açtığınızda... Bir ağacın gölgesi ıslak bir geceyi kucaklarken bir yalnızlık çöker ya içinize... Hüzün! Acı! Umut! Avuçlarınızın içinden kaçıp gider ya! Öyle bir şey işte bizim, sizin, hepimizin yaşadıkları dün ve bugün. Değişen çok şey varmış gibidir göz açıp kapayana kadar. Sevinçle, çiçeklerle bezenmiş çayırlarda, kıyılarda, denize inen yamaçlarda büyümüştür çocuklar. İşte o zaman anlarsınız hayatı! Yaşamın tadına varmak, düşünmek, kanla sulanmış topraklarda büyümek. Ölmek ve öldürmek... Yaşamın anlamını istersek bulabiliriz, sevgiyi, dostluğu, kardeşliği, barışı. HHH İnsanca yaşamayı öğrenebiliriz. Eğer insanlığa yakışır biçimde bakabiliyorsak dünyaya, savaşın acımasızlığını görebiliyorsak, özgürlüğü bir hava gibi içimize çekebiliyorsak... Gerçeklerin anlamını dağların doruğunda buluşan bulutlara anlatabiliyorsak... Bu dünyanın mutluluklarını paylaşabiliyorsak dünya halklarıyla, emeğin en yüce değer olduğunu kavrayabiliyorsak. Seviyorsak, âşık oluyorsak! Soyguna, talana dur diyebiliyorsak! Doğaya sahip çıkabiliyorsak! Tüm değerlerle donatılmışlığın içinde insanca yaşamak istiyorsak, baskılara karşı direnip örgütlü bir toplum olabiliyorsak. Mutlu zamanların özlemini çeken insanoğlu, gözyaşının, acının, ölümün adresini bulabiliyorsa... Bir gökyüzü tutuşmasının içindeyiz demektir. Sevecen! İçten! Duygulu! HHH Demokrasilerde hangi devletleri örnek alıyoruz? Parlamenter sistemin temel taşı İngiltere mi yoksa ABD mi? Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda mı? Bu ülkelere baktığımızda sömürgeci ruhlarını hâlâ sürdürdüklerini görürüz! Bugün Çin ve Rusya’da demokrasi yok! Rusya’da var gibi gözükse bile baskıcı bir rejim ağırlıkta... Demokratikleşemeyen bir dünyada, ANKARA TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda, anayasanın “değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen” ilk 4 maddesinin geneli üzerinde yapılan müzakerelerde AKP, diğer partilere “başlangıç maddeleri, vatandaşlık gibi kritik konularda uzlaşalım, biz de başkanlık sistemi önerisini çekelim” önerisi getirdi. CHP ve MHP, devletin şeklini, dilini, bayrağını ve temel ilkelerini belirleyen ilk 4 maddenin değiştirilmesine karşı çıkarken devletin üniter yapısı, dili konusunun tartışmalarında “Kürt milleti” tartışması yaşandı. TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun dünkü toplantısında, siyasi partiler arasında derin görüş ayrılığının olduğu “kritik” maddelerden, anayasanın ilk 4 maddesinin ‘Kürtler millet mi, etnisite mi?’ tartışması Komisyonda zaman zaman tansiyonu yükselten tartışma ise “dil ve millet” üzerinde oldu. “Anadili”nin yeni anayasaya girmesini savunan BDP; “Resmi dil Türkçe olabilir ama anadiline de olanak tanınmalı. Türk milleti, devletin bölünmez bütünlüğü ilkelerine karşıyız” görüşünü iletince, MHP’li Faruk Bal, TÜİK rakamlarına göre Kürt nüfusun yüzde 810 arasında olduğunu ve Kürtlerin millet değil “etnisite” olduğunu savundu. BDP’nin komisyon danışmanı Meral Beştaş, “Ben bu sözleri hakaret olarak algılıyorum” derken Bal da “Hakaret için söylemedim, durumun çerçevesini çizmek istedim” dedi. geneli tartışma konusu yapıldığı için madde yazımına geçilmedi. Edinilen bilgiye göre toplantıda AKP’li Mustafa Şentop, anayasanın ilk 3 maddesinin “değiştirilmesinin dahi teklif edilemeyeceğini” öngören 4. maddenin değiştirilmesini istedi. BDP de bu öneriye destek verirken Şentop, çağdaş anayasalarda “değiştirilemez hükümler olamayacağını” savunarak “1960 anayasasında değiştirilemez hüküm 1 maddedir. 82 Anayasası’nda da Danışma Meclisi’nden tek mad de olarak çıktı ama 5 general bunu 4 maddeye çıkardı. Generallerin yaptığı bu düzenlemeyi niye biz değiştiremeyelim?” görüşünü savundu. Bunun üzerine CHP’li komisyon üyesi Süheyl Batum, “Aylardır AKP’nin başkanlık önerisi nedeniyle yasamayı, yürütmeyi yazamadık. Yani yasamayı, yürütmeyi tartışmadan, devleti nasıl oluşturacağız? Şimdi 5060 maddelik değişiklik yapacağız eylülde referanduma sunacağız, yapılmak istenen bu” dedi. AKP’li Şentop ise “yeni anayasa” yapmak istediklerini savunarak kritik maddelerde uzlaşma halinde “başkanlık sistemi” önerisini çekebileceklerini söyledi. CHP’li Atilla Kart ise “Başkanlık sistemi ile ilk üç madde arasında ne anlam var ne münasebet var. Bu başkanlık kozudur, pazarlık noktasıdır. Müzakere iradesinin samimi olmadığını doğrulayan, gösteren çok önemli bir görüşmedir” diyerek karşı çıktı. Kart’tan sert çıkış TBM, Rojava’ya dikkat çekti ‘BOMBA VE AÇLIK KISKACI’ İstanbul Haber Servisi Türkiye Barış Meclisi (TBM) Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerin yaşadığı Rojava bölgesinde yaşananlara ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. Beyoğlu’ndaki Cezayir Salonu’da düzenlenen toplantıda TBM Dönem Sözcüsü Hakan Tahmaz, Rojavalı mülteci Fedime Şeyo, Ceylanpınar Belediye Başkanı İsmail Arslan, Suriyeli gazeteci Berzan İso ve akademisyen Erhan Keleşoğlu Rojava’da El Kaide bağlantılı El Nusra çetelerinin Kürt halkına yönelik katliama giriştiklerini anlattılar. İç savaştan kaçıp 9 ay önce Ceylanpınar’a göç eden 4 çocuk annesi Fedime Şeyo, Rojava’da açlık, yoksulluk ve korku içinde yaşadıklarını ifade etti. Şeyo, “Kamplarda maddi sorunlar arttıkça kadın simsarları ortaya çıkmaya başladı. Kadınları köle olarak vermeye çalışıyorlar” dedi. Ceylanpınar’da “kefalet belgesi” ile ancak ilaç alabildiklerini anlatan Şeyo, şöyle devam etti: “2 ateş arasında kaldık. Burada fakirlik, yokluk ve hastalık hayatı çekilmez hale getirdi. Oraya geri dönünce de bombalar var. Can güvenliğimiz yok. Ceylanpınar halkı da başta bize sahip çıkmıştı ancak artık onlar da bizi istemiyor.” Suriyeli gazeteci Berzan İso ise Rojava’da büyük açlık ve yoksulluk olduğunu ifade ederek “Bölgede bulgur pilavı dışında hiçbir şey yiyemiyoruz” dedi. Türkiye Barış Meclisi adına açıklama yapan Hakan Tahmaz ise “Ortadoğu’da ‘Arap Baharı’ sanki kışa dönüyor, ateş her yere sıçramak üzere” değerlendirmesini yaptı. Ceylanpınar Belediye Başkanı İsmail Arslan ise devlet yetkililerinin El Nusra çetecileri ile gizli toplantılar gerçekleştirdiğini öne sürdü. Arslan, yeni dönemde okulların açılamayabileceğini söyledi. Surlarda insan zinciri BDP, Suriye’nin kuzeyinde yaşanan çatışmalara dikkat çekmek için Diyarbakır surlarında insan zinciri oluşturdu. Surların üzerine, “Rojava’nın özgürlüğü Ortadoğu’nun özgürlüğüdür”,“Rojava halkı yalnız değildir”, “15 Ağustos ruhuyla Rojava’yı sahiplenelim”, “Rojava devrimi özgürlük devrimidir. Devrimimizi savunacağız” yazıları ve terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın posterleri asıldı. BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “İdeolojik ve tel örgülerle sınırlar çizenler bilsin ki, o yapay sınırlar silinmiştir artık. Sınır yoktur, sınırsız bir sevgi gönderiyoruz onlara. Başkan Apo Diyarbakır surlarına, surlar da başkan Apo’ya yakışıyor. İnşallah gelecek Meclis’te bu halkı selamlayacaktır” dedi. (MAHMUT ORAL)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle