19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 AĞUSTOS 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET [email protected] SAYFA KÜLTÜR 17 Yılmaz Tankut resimleri Akyaka’daki Nail ÇakırhanHalet Çambel Sanat Galerisi’nde Gökova’da Oktay Akbal portresi ulu ağaçlarla kaplı bahçesinde beldenin sanat yaşamına armağan olarak bir sergi mekânı yapmış; Türkiye’nin yüz akı arkeologlarından eşi Halet Hanım’ın da adı verilen Nail ÇakırhanHalet Çambel Sanatevi’nin yaşatılması ise Gökova Akyaka’yı Sevenler Derneği’ne armağan edilmişti. İşte, derneğin 1998’den bu yana düzenlediği etkinliklere bu yıl Ülkü Onur’la Yılmaz Tankut’un resim sergileri de ekleniyor. Yarın (23 Ağustos Cuma) açılacak sergi, sanatçıların yöreye ait doğal ve kültürel zenginlikleri yansıttıkları eserlerden oluşuyor. Gökova Körfezi’ni kuzeyden sarmalayan Kıran Dağları’nın sarp ve kayalık yamaçları bile çam ormanlarıyla kaplı. Aynı yamaçlara yaslanarak körfezle kucaklaşan Akyaka’daki geleneksel mimariyi yaşatan “Nail Çakırhan evleri” ise beldeyi süslemekle kalmıyor, kültür ve sanata esin kaynağı da oluyor. Nail Bey, bu evlerin öncüsü olarak 1983’te Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü alan “Çakırhan Konutu”nun İnsaf! Yeter Artık! Dünyanın öbür ucunda olsan da, yüreğin ait olduğun yerde atıyor, ait olduğun yerle birlikte atıyor... Ait olduğun yer, sadece doğduğun yaşadığın değil, anılarını, acılarını, sevinçlerini, sevgilerini biriktirdiğin yer... Geçmişini geleceğin hizmetine verdiğin yer... Kendini sorumlu hissettiğin yer... Çocuklarının, torunlarının yaşamasını istediğin yer... Öleceğin yer... İnsan bir kez ölür. Oysa biz her gün yeniden yeniden ölüyoruz! Darbe olur, ölürüz. Darbe girişimi olur, ölürüz. Darbe girişimi sonuçlanmaz, yine ölürüz. Darbe olmaz, “Ya olsaydı” korkusuyla ölürüz. “Darbe tehdidi vardı” derler, ölürüz... “Darbe olabilir” kuşkusu ortaya salınır, yeniden yeniden ölürüz... Hay darbe kadar taş düşsün başınıza! Darbe oldu, darbe olacak diye şiddet uygula! Darbe olmadıysa da yarın olabilir diye baskı uygula! Sen darbeye meyillisin, sen potansiyel darbecisin diye hukuku yok say! Darbe sözcüğünü on yıldır mazlum ve mağdur olma durumunun baş malzemesi yap! İnsaf yeter artık! Bu ne darbe paranoyasıdır! Türkçemde harika bir deyiş vardır: Lafla peynir gemisi yürümez! Hiç duymadınız mı?! HHH Bu darbe paranoyası, “Komşunu ihbar et” zihniyetiyle örtüşüyor. Bu darbe paranoyası Başbakan”ın, “muhbir vatandaş” özlemiyle bütünleşiyor. Bu darbe paranoyası Milli Eğitim Bakanlığı”nın, Gezi direnişlerine katılan öğrencileri ve öğretim üyelerini birbirine kırdırma politikasıyla destekleniyor. Bunların sonucudur ki daha çok şiddet, daha çok baskı, daha çok şiddet... İnsaf! Yeter artık! HHH Sanat diyorsun; tiyatro, opera diyorsun; Edinburgh Festivali, Salzburg Festivali diyorsun... Dur hele diyorlar. Önce hesap ver: Sen Mısır’daki darbeyi lanetledin mi? Ne kadar? Az mı lanetledin, çok mu lanetledin? İşte söylüyorum: Askeri ve sivil tüm darbeleri LANETLİYORUM! Amasız, fakatsız... “Ancak”, “Lakin...” demeden! Komşuda akan kanı görüp, kendi ülkesinde akan kana gözlerini kapayanlara ne demeli? Gezi direnişlerinde öldürülen gençleri, gözü çıkartılan, sakat kalan çocukları görmezden gelenlere ne demeli? Mısır’da ordu öldürüyor, Türkiye’de polis. Biri katliam yazıyor, öteki “destan”?! Bu nasıl iş?! Darbeyi ve katliamı lanetletmekten çok, Mursi’yi ve Başbakan Erdoğan’ı desteklemeye nasıl, ne zaman dönüştürüldü bu iş? Başbakan “Demokrasiyi sorgulamaya” başladığından beri mi? Cuma namazından sonra, Başbakan’ın oğlunun da katıldığı “Demokrasi = küfür sistemi”, “Kahrolsun demokrasi, geliyor hilafetin sesi” afişleri, hilafet özlemleri ortaya saçıldığından beri mi? Mısır’daki darbeyi lanetlemeyen Batı, düşman diye bellendiğinden beri mi? Yoksa Başbakan “Rabia” işareti yaptı diye; onu kopya eden yandaş sporcu ve sanatçılar Başbakan’a destek yarışına girdiğinden beri mi? HHH Dünyanın öbür ucunda olsan da, yüreğin ait olduğun yerde atıyor, ait olduğun yerle birlikte atıyor... Ülkem, ait olduğum yer hiç bu kadar gerilim içinde yaşamamıştı. Toplum hiç bu kadar bölünmemişti. “Darbe” sözcüğünü ağzından düşürmeyerek kimse bunca bölücülük, bunca kışkırtıcılık, bunca ayırımcılık, bunca şiddet uygulamamıştı. İnsaf! Yeter artık! Akyaka’nın ünlüleri Yılmaz Tankut’un resimleri arasında, son yıllarını kesintisiz “Akyaka sakini” olarak yaşayan, Türk edebiyatının duayeni ve Cumhuriyet gazetesinin en birikimli yazarlarından Oktay Akbal’ın portresi de var. 90’ıncı yaşını geride bırakan Akbal’ın, Akyaka için eşsiz bir güzellik olduğunu belirten Tankut, bu beldenin artık aramızda olmayan ünlü sakinleri arasındaki Melih Cevdet Anday ve İlhan Selçuk gibi aydınlarımızın da heykel ve resimleriyle yörede kuşaktan kuşağa anılmaları gerektiğini vurguluyor. Emekli Pilot Albay Tankut, büyük özenle hazırlandığı sergide çocukluk anılarındaki haliyle Çorum resimlerini de sanatseverlerin beğenisine sunuyor. Oktay Akbal portresi... Yılmaz Tankut. Yörük güzelleri 1933’te Gerede’de doğan, 1976’dan beri Akyaka’da yaşayan Yılmaz Tankut, sergide Çakırhan evlerinin mimari özellikleri, doğa harikası Çınar Plajı, Sakar Yokuşu Sapağı’ndaki Yörüklerin eski yaşam alanları gibi Akyaka’nın özgün mekânlarına yer vermenin yanı sıra “keçilerini su içirmeye Azmak kenarına getirmiş Yörük kızları” gibi artık pek rastlanmayan eski köy yaşamını da tuvallerine yansıtıyor.. ‘Sessizliğin sesi’ni yitirdik Pantomim sanatçısı Erdinç Dinçer 78 yaşında yaşama veda etti let Tiyatrosu’na girdi. “Sözsüz Kültür Servisi Pantomim saOyunlar”, “Sessizliğin Dili”, natının ülkemizdeki öncü isimle“Politikacı ve Koltuk”, “Söz Gürinden, Devlet Tiyatroları sanatmüşse” gibi pantomim gösterileri çısı Erdinç Dinçer yaşamını yigerçekleştirdi. tirdi. Kalp yetmezliği nedeniy1993’te Trabzon Devle hayata veda eden Dinçer’in celet Tiyatrosu’nda Uluslararanazesi bugün öğlen İzmir Urla’da sı Karadeniz Ülkeleri Pantomim İskele Camii’nde kılınacak naTiyatrosu’nu yönetti, çeşitli ülkemazın ardından Yağcılar Köyü lerden gelen pantoMezarlığı’nda anmim sanatçılarıynesinin yanına defu Erdinç Dinçer, Ergin la birlikte gösteriler nedilecek. Kolbek ve Taner Barlas’la yaptı. 1997’de “Bir 1935’te İzmir’de birlikte ülkemizde Buselik Hüzündür dünyaya geSensiz Yaşamak” len Erdinç Dinpantomim sanatını kitap olarak çer, Ankara Devlet yaşatmak için uğraş veren adıyla yayımladığı şiirleKonservatuvarı’nın az sayıdaki sanatçıdan rinden uyarlanan kompozisyon ve nefesli sazlar biriydi. Pantomimin büyük bir gösteri 19992000 sezonun(obua) bölümlerinustası Marcel Marceau da Ankara Devlet de okuduktan sonile de çalışan sanatçının Tiyatrosu’nda sahra, 1956’da Frannelendi. 1999’da kazandığı pek çok ödül sız pantomim saMakedonya’da natçısı The Lesouarasında, 1978’de Uluslararası Ohrid alche ile tanıştı ve “Sessizliğin Sesi” adlı Şenliği’nde ülkemipantomim çalışmapantomim gösterisiyle zi temsil etti. ya başladı. 1961’de Dinçer, 1975’te Paris’e pantomim İtalya’da aldığı birincilik Belgrad’da düzeneğitimi yapmaya de vardı. lenen Uluslararası gitti. 5 yıl boyunMonodram ve Panca pantomim ustomim Şenliği’nde tası Marcel Marmonodram dalında altın madalya ceau, Jacques Leloq ve Etienne Decroux ile pantomim, Laura kazandı. 1978’de İtalya’da “SesSheleen ile de modern dans çalış sizliğin Sesi” adlı pantomim gösterisiyle en iyi oyun dalında birinmaları yaptı. UNESCO’nun desci oldu. 1999’da Uluslararası Molteğiyle hazırlanan “Doğu’da ve dova Kişinev Şenliği’nde monodBatı’da Mim” adlı TV filminde ram ve pantomim dalında büyük oynadığı Nasreddin Hoca rolüyle Türkiye’yi temsil etti. Yurda dön ödüle değer görüldü. Pantomim sanatının yaygınlaşdükten sonra Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde sahnelenen “Ku ması için öğretmenlik yaparak da uğraş veren Dinçer, çeşitli dersğu Gölü”, “Fındıkkıran”, “Uyuler vermesinin yanı sıra, Hacetyan Güzel”, “Romeo ve Juliet” tepe Üniversitesi Ankara Devlet balelerinde ve “Midas’ın KulakKonservatuvarı’nda 2000’de öğları” operasında oynadı. retime başlayan Pantomim Sanat 1987’de pantomim saDalı’nı kurdu. natçısı olarak Ankara Dev ‘Asker Ressamlar’ Harbiye’yi 1954’te teğmen olarak bitirip 1956’da Havacılık Okulu’ndan “pilot” brövesini alarak TSK’ye pilot subay olarak katılan Tankut, 1986’da pilot kıdemli albay iken emekli oldu. Resme ilgisi ise ortaöğretim çağlarında başlamış; Harbiye’de okurken Cumhuriyet dönemi çağdaş Türk resim sanatında özel bir yeri olan “asker ressamlar”ın açtığı kurslara katılmıştı. İlk kişisel sergisini yine Akyaka’daki Nail ÇakırhanHalet Çambel Sanatevi’nde İlhan Selçuk ve Oktay Akbal’ın katılımıyla 2004’te açan Yılmaz Tankut resimleri için diyor ki: “Beni etkileyen ne varsa tuvalime onları yansıttım; sonra gördüm ki meğer herkesi etkileyen şeylermiş...” Yılmaz Tankut... Ege yayla evleri. Tarkan ‘Doğa’ için söyleyecek Kültür Servisi Tarkan, Seferihisar ilçesinde ilk öğrencilerini önümüzdeki yıl alacak Seferihisar Doğa Okulu’na destek için konser verecek. 11 Eylül’deki konser, Seferihisar Kurtuluş Şenlikleri kapsamında düzenlenecek. Seferihisar Doğa Okulu, ilçe belediyesi ve Doğa Derneği’nin işbirliğiyle, Tarkan’ın katkılarıyla yapılmıştı. Belediyeden yapılan açıklamada, “kurulan okulda, yaşamın ve öğrenmenin iç içe geçtiği, öğretmen ve öğrenci ayrımının olmadığı, geleneksel ve akademik bilginin birlikte düşünüldüğü yepyeni bir öğrenim anlayışıyla eğitim verileceği, ayrıca Tarkan’ın verdiği destekle araştırma faaliyetleri gerçekleştireceği ve öğrencilerine ücretsiz öğrenim imkânı sağlanacağı” belirtildi. KAMİL KÜLTÜR MASARACI l ÇİZİK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle