19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 AĞUSTOS 2013 SALI 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL trafik cinayetleri kurbanlarının bu Şeker Bayramı’nda sayısı 64! Rahmetli Abdi İpekçi’nin gazetesinde trafik cinayetlerini önlemek amacıyla başlattığı trafik cahilleriyle mücadele, yıllardır devam eder bu ülkede. Adam Kuran’ı ezbere bilir ama ne ki trafik kurallarını aklında tutamayan, ne zaman önündeki aracı sollayıp geçeceğini hâlâ bilmeyen insanlar, bir yolunu bulup altına çektiği arabaya çoluğunu çocuğunu doldurup yollara düşerler ve gazeteye, bilmem nerede önündeki TIR’a çarpan ailenin bütün bireyleri sizlere ömür diyen acıklı haberlere konu olurlar. Yalnız bayramlarda değil, medya yılın her günü trafik cinayetlerine kurban gidenlerle dolu. Bu iktidar sanki doğuştan araç kullanmayı bilenlerin ülkesini yönetiyor. Ehliyet almak isteyenlerin eskiden geçtikleri yazılısözlü sıkı sınavları kaldırdı. Özel şirketlere ehliyet verme olanağını tanıdı.. Trafik cinayetleri, o günden sonra beş, on katlandı Bu iktidar, otomobil kullanırken bir eli cep telefonunda, bir eli direksiyonda olanları, yola bakacağına telefonda konuşanları engelleyeceğine, hâlâ önüne gelene kullanıcı ehliyeti satan özel firmalarla trafik cinayetlerinin önünü alacağını sanıyor.. Nasıl ki depremin yok ettiği ailesini Allah’ın takdiri diye yorumlayıp avunuyorsa halkımız, trafik cinayetine neden olanların pek çoğu da aynı sonucu, aynı cahil kafayla, aynı anlamsız biçimde yorumlayabilir. Sosyal olaylara din açısından bakan iktidarın umurunda bile değil!.. HHH İktidar başı, başını sokmuş sandığa. Gözü başka bir şey görmüyor, kulağı uyarılara kapalı. Bu iktidarla daha çok trafik cinayetlerine tanık olacağımız gibi, başka alanlarda, örneğin hukuk alanında işlenen cinayetlere de Ergenekon davasındaki insafsız kararlara, bayram öncesi “demokrasi için bir dönüm noktası” mantığıyla bakan Başbakan’ın başdanışmanı, üstelik profesör Yalçın Akdoğan ve gibilerinin yorumlarıyla daha çookk tanık oluruz. Kuran’dan kaynaklanan din kurallarını 10 yüzyıl sonra bu ülkede eğemen kılmaya çalışan AKP kafasına örnek, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç; Vardar Ovası türküsünde rakıdan söz edildiğini bahane ederek kendi ve bağlı olduğu kadronun Atatürk’e olan nefretini açığa vurdu geçenlerde. Kadınlar matinesinde erkek saz takımın önüne perde... Kadınlara ayrı pılaj… Okullarda harem selamlık hazırlığı…öve öve bitiremedikleri İslam kültürü gereği! Oysa RTE ve iktidarını temsil eden Arınç kafası, dünya ölçeklerinde değerinin nerelerde olduğunu açıklayan rakamlara bakmadan Türk toplumunu, İslam kültürünün başka kültürlerden daha zengin, daha başarılı olduğuna kandırmaya uğraşıyor. HHH Gazetemiz Cumhuriyet’in yayımladığı Bilim Eki’ne bir göz atlasalar, örneğin bu ekin son sayılardan birinde yayımlanan Doğan Kuban’ın makalesinden yararlanabilir ve övmekte yarış ettikleri İslam kültürünü –umut edilmez ama ola ki belki daha dikkatli yorumlayabilirler. Doğan Kuban’ın verdiği rakamlara göre, 1.5 milyar Müslüman, son yüzyılda 3 Nobel ödülü aldığı dünyada, 20 milyon Yahudi son yüzyılda 104 Nobel aldı! Ünlü Economist’in 2013 rakamlarına göre, zengin petrol yataklarıyla ünlü Suudi Arabistan’da, adam başına yıllık gelir 22.500 dolar. İslam devletlerinin kurulduğu günden beri üstelik giriştikleri her savaşta yenik düştükleri, yok edemedikleri İsrail’de adam başına yıllık gelir, 33 bin dolar! İngiliz evrim biyoloğu Ricard Dawkins’in Nobel ödüllü Müslüman sayısının az olduğu yönündeki tweet’ine İslam dünyası adına Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bakın nasıl, şöyle yanıt verdi: “Nobel ödülleri Müslüman olmayan bir ülke tarafından veriliyor ve siyasi taraflılık ve Avrupa merkezlilik konusu.” Nasıl kafa, iyi mi? HHH Uluslararası bu gerçeğin altını çizerken isterseniz dünyanın on gelişmiş ülkesi arasına ha girdik ha gireceğiz diye övünen RTE iktidarlarında, yalnız bir konuya göz atarak ülkemizin durumu sergilemekle yetinelim: Uluslararası Şefaflık Örgütü dünyada rüşvet ve yolsuzluklarla savaşan ülkelerde bir araştırma yaptı 127 ülkede Türkiye yolsuzluk ve rüşvette başta gelen 6’ncı ülke! HHH Bayram mesajında AKP’li Cumhurbaşkanı A. Gül, “Güven veren ülkeyiz” dedi.. Oysa halkımız Ankara Kızılay’daki anıtta yazılı ünlü Cumhuriyet sloganını çoktandır “Bu iktidarla övünmüyor ve güvenmiyoruz” diye okuyor! ‘Varsayımlarla hüküm kurulmaz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Balyoz davasının Yargıtay’da görülen temyiz duruşmasına, verilen bay ram arasının ardından devam edildi. Avukat İbrahim Şahinkaya’nın savunma sırasında yaptığı “Mustafa Kemal ve silah arkadaşları hakkında bile vatan hainliği suçlamasıyla idam kararları verilmiş ve tutuklama kararı çıkarılmıştı. Bu sebeplerle, siz de bu temyiz incelemesinde bir karar vermekle aynı zamanda tarihteki yerlerinizi nasıl alacağınıza da ka Avukat Şahinkaya: Balyoz davası kararında somut veri yok Tırmanış Buralara nasıl gelindi… sorusuna yanıt ararken aklıma, AKP’nin iktidara geldiği ilk aylarda daha havaalanından kaldırttığı Zeki Triko’nun mayo reklamları geldi… Mayo krizi 2003’ün başında patlak vermişti. AKP 2002 Kasımı’nda işbaşına gelir gelmez, ayağının tozuyla derhal Atatürk Havalimanı’ndaki mayo reklamlarını, “hacılar rahatsız oluyor” gerekçesiyle… ilk posta poşete sokup sonra kaldırmıştı. Bunu tehlikeli, en azından “sorulara açık” bir gidişin başlangıcı olarak gören “endişeli modernlere”, AKP’ye kayıtsız şartsız kredi açan aydınlar hemen ayar çekmişti. Dikkatimi çeken bir Nuray Mert yazısı hatırlıyorum mesela. “Aklıselimle, hatta sadece nezaket kuralları dairesinde düşünmek yeterli” diye savunmuştu havaalanı reklamlarının poşete girmesini o dönem Radikal sayfalarında yorum yapmakta olan Mert: “Adamlar ve kadınlar hacca giderken, tepelerinde yarı çıplak kadın posteri sergilemek, en azından yakışıksız. Sadece biraz nezakete uygun bile davranmaya çalışılsa, bu tür bir sürü tartışma engellenir. Ama bizde dindar insanlara karşı bırakın anlayışı, nezaketi, çoğu zaman hakhukuk bile işlemiyor. Ne yazık ki, hak, özgürlük ve hoşgörü sınırını geniş tutmaktan anlaşılan, dindar insanların haklarını giderek daraltmak, onlara karşı hoşgörüsüzlüğü kural haline getirmek, onları rencide etmekten asla çekinmemek. Mesele bu ülkede karşılıklı hoşgörü ortamının gelişmesiyse, bu anlayışın, böyle bir ortamın oluşması yönünde faydalı olmadığı açık. Yok, mesele dindarlıktan hoşlanmamak, onu mümkün mertebe toplumsal hayatın dışına itmekse, o başka.” (13.2.2003, Pano Krizi) Sorun gerçekte yalnız dindarların rencide olmamasıyla sınırlı olmuş olsaydı, “tartışmalı” reklamlar sadece havaalanında hacıların seyahat ettiği bölümden kaldırılırdı… “Dava” bambaşka olduğu için, mayolu kadın reklamlarının yerine kısas yaparcasına hızla halbuki Rumen model Ruxendra’nın türban reklamları asıldı. Böyle böyle… erkek orkestraların çarşaflandığı noktaya geldik. Görmüşsünüzdür. Pazar günkü tüm gazetelerin birinci sayfasındaydı: “Erkeğe çarşaf duvarı. Nadide Sultan’ın orkestrasında erkeklerin görünmemesi için kadınlar matinesinde sahneye çarşaftan paravan kondu. Orkestra çarşaf arkasında çaldı. Erkekler de balkonlardan dinledi…” Her zamanki gibi bu defa da mazeret/takıyye tabii hazırdı: Sahneye perde çekilmesi talebi meğerse izleyicilerden gelmişmiş… Bir sonraki talep, kadının sahneden yok edilmesi ve bundan böyle artık şarkı söylememesi olursa ne olacak? Öne sürülen her talep “nezaket gereği” yerine mi getirilecek? Talebe sınır koyabilir misiniz? Gün gelir kadının bizzat varlığından, sesinden, kadınların şarkı söylemesinden, nihayet… şarkıdan “rencide olan” çıkar. Bu yönde şimdiden fetva veren hocalar var. Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Orhan Çeker örneğin; “Müzik için haram diyemeyiz ama helal de diyemeyiz. İçeriği İslama uygun olmalıdır. Ama kadın sesi içeren müzik kesinlikle caiz değildir” diyor. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamdi Döndüren: “Çalgı aletleri, bunları çalmak, satmak ya da şarkı söylemekten para kazanmak, nefsi azdıran, örneğin diri bir kadının ya da şarabın heyecan verici niteliklerini anlatan şarkılar, çalgısız dahi olsa caiz değildir” değerlendirmesini yapıyor. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ekrem Buğra Ekinci: “Şarkı, ancak çalgı ve kadın sesi içermiyor, sözleri de dinen sakıncalı değilse dinlenebilir” vaaz ediyor. İslam Hukuku Profesörü Hayrettin Karaman daha da ileri gidiyor; “Hanefi mezhebine göre müziğin icrası da, dinlenmesi de haramdır. Bir değneğin, bir çubuğun bir yere ahenkli bir şekilde vurulması bile bu hükme dahildir ve haramdır” buyuruyor. İlahiyatçıları bırakın... Bülent Arınç doğrudan şarkı sözlerine kanca takmadı mı? Başbakan Yardımcısı, içinde “rakı” sözcüğü geçtiği için, “Vardar Ovası” şarkısının bile söylenmesini sakıncalı buluyor. Sade bunlar değil… Film, dizilerde, tablolardaki kadın görüntüleri, sigaraalkol gibi TV kanallarında artık buzlanıyor. Karnı burnunda hamile kadınların, sokakta gezmesi “terbiyesizlik” sayılıyor. Böyledir. Sarı öküzü bir kez verdiniz mi, arkası gelir. Milli Görüş gömleğini çıkardığı iddiasıyla iktidara gelen AKP’ye, maalesef bu söylemi hiç sınamadan… tarihi bir yanılgıyla kredi açan aydınların gösterdiği doğrultuda gelişmedi işler. Toplumsal yaşamın dışına itilen son kertede “çağdaşlık” oldu. Mayo reklamlarının sansürlenmesiyle başlayan süreç, aralarında heyhat bizzat Nuray Mert’in de bulunduğu gazetecilerin bir bir sansürlenmesine, şarkıların ve orkestraların poşete girmesine dek gelip dayandı. Bu tırmanışı durdurmak artık çok zor. Daha doğrusu imkânsız. AKP, Türkiye’yi 12 yılda… ilk günden öngördüğü kalıba dökmeyi başardı. Bunu göz göre göre yaptı. Çok yazık. u Balyoz davasında avukat Şahinkaya, müvekkillerinin suç isnat edilen tarihlerde yurtdışında, açık denizde veya su altında olduğunu söyledi. Şahinkaya “Teknoloji gelişti, suyun altına, kaya kovuğuna bilgisayar sakladı da veri hazırladıysa bilemem. Bu insan tutuklandı” dedi. rar vermiş olacaksınız” açıklaması dikkati çekti. 361 sanıklı “Balyoz Planı” davasının, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’ndeki temyiz duruşmasına dün devam edildi. Aralarında Bilgin Balanlı’nın da bulunduğu bazı sanıkların avukatlığını yapan İbrahim Şa hinkaya savunmasında, mahkemenin gerekçeli kararında “Sanıklardan bazıları, isnat edilen suç tarihinde yurtdışında veya açık denizde olduklarını belirtmiş iseler de suç tarihinde teknolojinin ulaştığı aşama ve iletişimdeki kolaylık dikkate alın dığında, sanıklar arasında bilgi iletişiminin olabileceği göz önüne alındığında” denilerek mahkumiyet kararlarının verildiğini anımsattı. Gerekçeli kararda, “olabileceği” denilerek olasılıktan bahsedildiğini ifade eden Şahinkaya, “Varsayıma dayalı hüküm kurulabilir mi? Somut bir şey söylenmesi gerekmez mi? İddiayı destekleyecek bir email, CD gönderilmiş mi? Yurtdışında, açık denizde olan bu kişiler, F16’nın kanadına mı yapıştırmışlar. Açık denizde gemiden dumanla mı haberleşmişler? Bu kadar varsayıma dayalı bir hükümle sonuca ulaşamazsınız” diye konuştu. u altından suç işlenebilir mi? Müvekkili Ali Türkşen’in dijital veri hazırlamakla suçlandığını belirten Şahinkaya, “Adam suç tarihinde ve saatinde yerin üstünde bile değil, suyun altına, SAT subayı, dalış yapıyor” dedi. Mahkemenin bu savunmaya da itibar etmediğini dile getiren Şahinkaya, “Teknoloji gelişti, suyun altına, kaya kovuğuna bilgisayar sakladı da veri hazırladıysa bilemem. Bu insan tutuklandı” dedi. Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde bugün içinde bulunduğu duruma düşürülemeyen TSK’nin dosya kapsamında yargılanan personeli hakkında ağır mahkumiyet kararları verildiğini söyleyen Şahinkaya, savunmasına “On yıllar sonra, bu yaşanılanların, tüm bu davaların ve özellikle sanıkların nasıl hatırlanacağını hep birlikte göreceğiz. Bugünün bağımlı medyasında ‘darbeciler’ olarak anılan müvekkillerimizin ve tüm sanıkların yarın ‘güç’ el değiştirdiğinde nasıl anılacaklarını da yine göreceğiz” sözleri ile son verdi. ‘S Artık şarkılar rencide ediyor ‘Tarih nasıl anacak’ Binlerce Suriyeli sınırda Yurt Haberleri Servisi Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinin karşısında bulunan ve Özgür Suriye Ordusu’nun kontrolünde olan Rakka kenti ile çevresindeki köylere önceki gün Suriye Hava Kuvvetleri’ne ait savaş uçaklarıyla hava saldırısı düzenlendi. Bombardımanın ardından yaklaşık 3 bin Suriyeli, Şanlıurfa’nın Akçakale Gümrük Kapısı’na akın etti.Güvenlik güçlerinin yoğun güvenlik önlemi aldığı sınır hattında kontrolleri yapılan Suriyeliler, Türkiye’ye geçiş yaptı. Suriye’deki iç savaşın başladığı tarihten bu yana ilk kez bu sayıda sığınmacı aynı anda Türkiye’ye giriş yaptı.Suriyelilerin yoğun şekilde Akçakale’ye gelmesinin ardından Kaymakamlık ve AFAD tarafından kriz masası oluşturdu. Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin, Viranşehir ilçesinde kurulan yeni çadır kente gönderilmesinin planlandığı bildirildi. Çatışma yeniden başladı Silah seslerinin bayramın ardından yine başlamasıyla birlikte Ceylanpınar’daki sınır hattında güvenlik önlemleri artırıldı MAHMUT ORAL n BURSA (Cumhuriyet) Orhaneli ilçesine bağlı Fadıllı köyünde 150 kişi CHP’ye üye oldu. CHP Bursa İl Başkanı Metin Çelik, rozet takma töreninde yaptığı konuşmada, 2011 genel seçimlerinde 600 seçmeni olan köyden partisine 17 oy çıktığını anımsatarak “11 yılda neyiniz değişti? Göletiniz mi, yollarınız mı yapıldı? 7 ay sonra önünüze sandık gelecek. Sizlere reva görülenlerin hesabını sormayacak mısınız?” dedi. Çelik, partilerini tercih edenlerin çok büyük bölümünün AKP üyesi ve seçmeni olduklarını açıkladı. AKP’den CHP’ye geçtiler yana ilçede 4 kişi yaşamını yitirmişti. Kürt Ulusal Kongresi hazırlık çaDİYARBAKIR Suriye’nin Ha lışmalarında yer alan Terör örgütü seki kentine bağlı Resulayn ilçesin PKK Yöneticilerinden, KCK Yürütde, El Kaide’ye bağlı El Nusra Ceh me Konseyi üyesi Ronahi Serhat, pesi ile PKK’ya yakınlığıyla bilinen hazırlık komitesinin birinci gündemiPYD arasındaki çatışmalar Rama nin Suriye’nin kuzeyinde yaşananlar zan Bayramı’nın olduğunu söyledi. Serardından yehat, Kuzey Irak Bölgeniden başladı. sel Kürt Yönetimi’nden Ceylanpınar’dan Suriye’nin kuzeyindeki da duyulan silah sınır kapılarını koşulsuz sesleri sınırda teolarak açmasını istedi. Haber Merkezi PYD dirginliğe neden Serhat, “Bizim aldığılideri Salih Müslim’in, bu oldu. mız bilgilere göre sıhafta Türkiye’ye geleceği Resulayn’da, nır kapalıdır. Oradaki belirtildi. Müslim’in ikinci önceki gece yehalkı rahatlatacak dükez geleceği Türkiye’de Suriye’deki son durumu niden şiddetli sizeyde bir durum yok. ve İstanbul’da yapılan bir lah ve patlama Ambargo devam ediönceki görüşmede ele sesleri duyulmayor, bu da rahatsızlıalınan konuları görüşeceği ya başladı. Ça belirtildi. Müslim’in bu defa ğa sebep oluyor. Kürt tışmaların, Resuhalkı topyekun RojaAnkara’ya geleceği belirlayn, Afrin, Kova ile dayanışma içintilirken, dışişleri yetkilileri ile görüşeceği ifade edildi. bani, Tirbespiye dedir” dedi. Müslim ile daha önce ve Girke Lege’de Kahire’de 2 kez görüşülarzani’ye gece boyunca sür müş, son olarak da temmuz sitem düğü belirtildi. sonunda İstanbul’da bir Bunun üzerine PYD lideri Salih görüşme yapılmıştı. Resulayn’ın heMüslim, Kuzey Irak men karşısında buBölgesel Kürt Yönelanan Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçe timi Başkanı Mesud Barzani’nin sinde de güvenlik güçleri sınır hat Suriye’nin kuzeyinde yaşanan olaytında önlemlerini arttırdı. Belediye lara geç müdahil olduğunu söylehoparlörlerinden de vatandaşlara sı di. Müslim, “Barzani’nin olayları nıra yaklaşmamaları yönünde uyarı araştırması için oluşturduğu koanonsları yapıldı. Resulayn’daki ça misyon önemli, ama geç kalınmış tışmalarda atılan mermilerin Türkiye adım” dedi. Müslim, Barzani’nin tarafına isabet etmesi sonucu, çatış öncülüğünde oluşturulan heyete maların başladığı 16 Temmuz’dan bu temsilci göndereceklerini ifade etti. MEHMET ÖCALAN İMRALI’YA GİTTİ Müslim, 2. kez Türkiye’ye geliyor ‘Bu iş böyle yürümez’ LEVENT GENCELLİ BURSA Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek için İmralı’ya giden kardeşi Mehmet Öcalan, açıklamalarda bulundu. Abdullah Öcalan’ın 2 senedir avukatlarıyla görüştürülmediğini belirten Mehmet Öcalan “Tek taraflı süreç yürümeyecek. Bunu herkesin bilmesi gerekmektedir. Eğer herhangi bir iş olursa iki taraflı olur. 67 aydan beri ağabeyim elinden geleni yaptı, içi rahattır. Bundan sonra bu süreç tek taraflı yürümeyecektir ve yürümez de. En kısa zamanda avukat ve vekillerin oraya gitmesinde fayda vardır” dedi. Sürecin çok hassas olduğunu belirten Mehmet Öcalan “Abdullah Öcalan için villa yapılıyor diyenler gitsin 12 metrekarelik o çukurun içerisinde yatsınlar. Şu an bu sürece en büyük katkıyı Abdullah Öcalan sunuyor. Onun şartlarının değiştirilmesi gerekir” diye konuştu. Mehmet Öcalan, Suriye’de yaşanan son gelişmelerle ilgili düşüncelerini sorulması üzerine de “El Kaide’nin yaptıkları insanlığa sığmayan bir katliamdır. Bunların Ortadoğu’ya ve Türkiye’ye bir fayda getirmeyeceğini herkesin iyi bilmesi gerekir” dedi. Tarihi yanılgı B Emekli orgeneral yaşamını yitirdi n İstanbul Haber Servisi Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığı, 3. ve 1. Ordu komutanlıkları da yapan emekli Org. İsmail Koçman (70) öldü. Koçman için ilk tören bugün 1. Ordu Komutanlığı’nda yapılacak. Koçman’ın cenazesi, Selimiye Camisi’nde öğle namazının ardından kılınacak cenaze namazından sonra Karacaahmet Mezarlığı’nda defnedilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle