23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 AĞUSTOS 2013 SALI 6 HABERLER Erdoğan’ın telkinleri işe yaradı İstanbul Haber Servisi Gezi Direnişi’ne destek verdiği için Başbakan ve bazı medya organlarınca hedef gösterilen oyuncu Memet Ali Alabora’ya yönelik linç kampanyası sona ermiyor. Twitter’da #mehmetalialaborasilivriye başlığıyla yapılan tehdit ve hakaret içeren yorumlar, dün gündem listesinin ilk sırasına yükseldi. Gezi Parkı’nın yıkılmaması için yapılan eylemlere destek verdiği için yönetmenliğini yaptığı “Mi Minör” oyunuyla hedef gösterilen Memet Ali Alabora, Yeni Şafak gazetesi aleyhine 1 TL’lik tazminat davası açmış ve suç duyurusunda bulunmuştu. Avukatların mahkemeye sunduğu dilekçede, gazetede geçen haziran ayında yayımlanan “Bu ne tesadüf” ve “Mi Minör’den önce Londra ve Mısır turu” başlığı ile çıkan haberlerde Alabora’nın kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu vurgulanmıştı. Haberlerde, Mi Minör oyununun Gezi protestolarının provası olduğunun iddia edildiğine dikkat çekilmişti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da haziran ayında, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, isim vermeden Memet Ali Alabora’yı kastederek “Banka reklamlarında oynayıp kapitalizmi eleştirenler ne kadar solcuysa, işte bunlar da o kadar solcudur” demişti. Kamuoyunda “İslamcı yazar” olarak tanınan İsmail Nacar da Alabora için “bazı odaklarca ölüm fermanı çıkarıldığı” iddiasında bulunarak şu ifadeleri kullanmıştı: “Kendisine karşı bir girişim var. Nerede ne zaman uygulamaya kalkarlar bilmiyorum.” Yeni linç kampanyası l Mesajlardan bazıları şöyle: “Ülkesini çıkıp dış basına şikâyet eden, Türkiye’nin imajını bozan bu şahsın müebbetle yargılanmasını istiyoruz...”, “mehmetalialaborasilivriye değil cehennemin dibine silivri ne ki, ülkeyi bölen inançlara hakaret eden kansız soysuzlar cehenneme yanmaya”, “Uyuşturucu alanların, darbeyi savunanların, hainlerin sonu geldi”, “Çapulcu #MehmetAliAlaboraSilivriye ama bu mega çapulcu Silivri’yi de birbirine katar. Yanına ayyaş Kırca’yı da aldı mı tamamdır”, “Mehmet Ali, yalnızca sana iş arkadaşların Memoli derdi di mi yavrum? Şimdi sana hapishane arkadaşların ne diHedef gösterilen cekler?”, “Sana Silivri’de olmak yakışır hain.” Alabora’ya koruma Böğürdeki Hançer Et ve Tırnak Masalı2: Nerede kalmıştık? Evet, 14. maddede! Konumuzu soracaksanız, Gülen (Cemaati) ile RTE arasındaki, ettırnak masalını reddeden gelişmeler yaşanıyor... 14) Köşe yazılarında ve Twitter’da kıyasıya bir savaş var. Tabii Fethullahçılar ile Erdoğancılar arasında. RTE’ciler Twitter’da “Zaman gazetesi kendine gel” diye kampanya sürdürüyor. Mehmet Barlas bile AKP adına Cemaat’e saldırıyor, Ekrem Dumanlı ile birbirlerini 12’den vurmaya çalışıyorlar... Şüphesiz başkaları da var... RTE’nin onayı olmadan, AKP silahşörleri, Cemaat’e böylesine saldırmaz. Birbirlerinin “savunmalarını” düşürme savaşı! 15) Yöntem üzerine: Birileri “yiyin birbirinizi” diyebilir. Bu yaklaşım bizim köşeye yakışmaz. Bilimsel tutum, her zaman, anlamaya çalışmaktır. Fizik, biyoloji vb. olayları ile toplumsalsiyasal olaylar arasındaki ilişkiler birbirine benzer, “ne oluyor / nasıl çalışıyor” analizleriyle öğrenilir. Burası, sürekli bir öğrenci öğrenme köşesi. 16) Çarpıcı bir anlatımla başlayalım, maksat ilgiyi çekmek olsun: Cemaat, Erdoğan’ın böğrüne hançerini saplamıştır ve bunu çıkarmaya niyeti yoktur... RTE bu hançerle yaşıyor... Erdoğan da devletin kritik yerlerinde Cemaat’in elini kolunu, bacağını kesmeye çalışıyor. Ona, kör, topal ve tamamen kendine muhtaç bir cemaat gerek... Yani ikisinin de elinde ne tür silahlar olduğunu anlayın. Fırsatını bulsalar birbirinin boğazını kesecekler! 17) RTE güçsüzleşmektedir. Başaşağı iniş. AKP’yi de peşinde sürüklüyor şüphesiz ki. RTE’nin “balonu” dünya çapında patlamıştır.. karizması sıfırdır ve kendisine artık sadece “sıradan bir İslamcı diktatör, ama tehlikeli bir adam, yıkılıp gitse iyi olur” gözüyle bakılıyor... Cemaati ve saldırılarını güçlü kılan ve RTE’yi zayıflatan da bu durumdur! Yani Cemaat RTE’nin başını kesmek için sonuna kadar dayatacaktır. Önümüzdeki iki yıl Gülen’e bu “altın fırsatı” sunuyor. 18) İki yılın şifresi, üç seçim. Martta yerel seçimler var. Burada bir oy kaybı, önce gelecek ağustosta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, RTE’nin bütün planlarını bozabilir. Tabii RTE o zamana kadar iktidarda kalırsa varsayımıyla söylüyorum! Referandumda yüzde 50’yi aşmasına ben hayal diyorum. Tek umudu, BDP ve hâlâ Apo’dur... Sevişmelerini bu nedenle sürdürüyorlar. Birliktelikleri bile RTE’ye kazandığından fazla oy kaybettirir. Sonraki yıl da genel seçimler kapıya dayanacak. 19) Cemaat’in yüzde 6 gibi bir oyu güdülediği masalı var ortalıkta. Ben olasılık tanımıyorum. Yüzde 3’ü aşmaz. Bunu bile doğrulamak için bir seçim yaşamaları gerekir. Ama asla seçimlere girmezler ve katılmazlar, siyasi parti olarak örgütlenmezler. Devlet içinde makam, mevki ele geçirme anlamında, darbecilerin hasıdırlar. Ama ne kadar büyük bir siyasal (seçmeni olan anlamında) bir güç olduklarının gizli açık fitne fücür yayılması, söylenmesi, işlerine gelir. Bunu kendileri yapmaz, ama yaptırırlar. 20) RTE’ye karşı kullandıkları silah bu “sözde oy potansiyelleri”dir. Gerileyen ve oyu düşen bir RTE’nin, önümüzdeki seçimlerde, yılan görse oy diye sarılacağı bir döneme girdiğimize göre, Cemaat’in RTE’ye bu şantajı tutar mı tutar... 17. maddedeki “altın fırsat”ın anlamı bu sanal oydur... 21) RTE’yi yabana atmayın... En büyük kozları: Devletten Cemaat’i temizlemektir. Bu, Gülen’in yıllardır uyguladığı devlette dikey örgütlenme ve kilit noktalara büyük yığınak yapma çalışmalarını şüphesiz ki sekteye uğratır ve geriletir. Ama kolay iş de değil!.. Zaten RTE’nin buna iktidar ömrü yetmez! 22) Başka bir kozu da Cemaat’in destekçisi şirketleri mali denetim altına almak... Kim bilir ne açıkları var! Cemaat’e aktarılan şirket paralarının hesabını verebilirler mi, bilmiyorum. Ama çoğunu yolunmuş tavuğa döndürebilir ve Aydın Doğan’a yaptığı ve şimdi de Koç’a verdiği gözdağı ortadadır. Cemaat’i destekleyen şirketlerin en büyük korkusu budur. RTE, mali denetim bıçağının ucunu onlara hafiften değdiriyor! 23) Tabii, olasılıklar söz konusu olunca; devlet elinde, RTE isterse Cemaat’i ve Gülen’i çarmıha gerebilir! Ama bu iktidar savaşının o noktaya gelmesi çok çok zor. İş bir gizli örgüt davasına bakar! Bir de “vatana ihanet” diye tuttururlarsa! MİT acaba Cemaat hakkında bugüne kadar hangi bilgi ve belgeleri topladı? 24) RTE’ye, ilk düştüğünde veya son anda düşmesi için ekstra hançerleri saplayacakların başında Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik gelecektir. Çelik, kökünden Nurcudur. Daha başkaları da var! RTE’nin çevresindeki Brütüs’ler bir bir ortaya çıkacak... Hakkında neler söyleyeceklerini herkes şimdiden kestirebilir. 25) Şüphesiz uzlaşı olanakları neler, bakmalı. Gül var, bekleyen. Henüz RTE ile anlaşması sürse de... Ama belirteyim: Cemaat güçlü konumdadır. Sapladığı hançeri şöyle bir döndürecektir, ki ne kadar acı verir... Hay Allah, bu anlatımdan da sanki RTE’nin başını Cemaat yiyecek gibi bir sonuç çıktı! Hâşâ, öyle bir amacım ve saptamam yok! Cemaat’le hiç ilişkisi olmayan, yoksa ABD mi yiyecek, ki oyunun arkasında, içinde olmadığını düşünemem! Yok hayır, millet yiyecek, sesleri yükseliyor! Tabii CHP de aradan rol (pardon oy) kapmaya çalışmıyor mu! Hay çok yaşayın! verilmişti. B.’nin annesinden o polise: Çocuğuna kanlı ekmek götürüyorsun Ölüden de diriden de Direnişçi şiddete özendirmiş MAHMUT LICALI Destan yazan polis değil korkuyorlar Sami ve Gülsüm E. SİBEL BAHÇETEPE l Benim oğlum terörist değil. Oğlumu suçlu göstermeye çalışıyorlar, iftira atıyorlar. Oğlum hırsızlık mı yapmış, birini mi öldürmüş, ne yapmış ki bu hale getirdiler? 14 yaşında masum bir çocuk o. Allah’ın verdiği canı Allah’tan başkası alır mı? Bunu yapanlar evde kendi çocuklarının yüzüne nasıl bakıyor. Oğlumun ve nicelerinin kanıyla çocuklarına ekmek götürüyorlar, hiç mi vicdanları sızlamıyor! Kanlı ekmeği çocuklarına nasıl yediriyorlar? Ben inanıyorum ki oğlum iyileşecek ve bu hastaneden birlikte gideceğiz. Başbakan sürekli ‘3 çocuk yapın’ diyor. Birini onlara kurban yapalım diye mi? ANKARA Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Gezi Direnişi sırasında ana akım medyanın aksine canlı yayınlarla polisin günlerce süren “orantısız şiddet kullanmasını” ekranlara taşıyan muhalif kanallara “şiddeti özendiren yayın yaptıkları” gerekçesiyle ceza kesildiğini bildirdi. Arınç, söz konusu kanalların kişilere yönelik galiz ifadeler kullandığı ve yanlış bilgi aktardıkları gerekçesiyle de ceza verildiğini kaydetti. CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, Gezi Parkı eylemlerinin ardından RTÜK tarafından Halk TV, Ulusal TV, Cem TV ve EM TV’ye kesilen cezaların gerekçelerini verdiği soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı. Arınç, verdiği yanıtta, söz konusu yayın kuruluşları ile diğer yayın kuruluşlarına Gezi Parkı eylemini yayımladıkları gerekçesiyle herhangi bir müeyyide uygulanmadığını savundu. Şiddete özendiren yayın RTÜK’ün TV programlarını yayımlandıktan sonra yasaya göre uygunluk açısından denetlediğini kaydeden Arınç, Gezi Direnişi sırasında polisin orantısız güç kullanımını ekranlara taşıyan kanallara, “şiddete özendiren yayın yaptığı” gerekçesiyle ceza kesildiğini ifade etti. Arınç, şunları dile getirdi: “Üst kurul tarafından bu kapsamda yapılan incelemede; Gezi Parkı eylemini yayımlayan diğer kanallardan farklı olarak, söz konusu kanalların kişilere yönelik galiz ifadelere yer verdikleri, doğruluğu teyit edilmemiş gerçekdışı bilgileri aktardıkları ve şiddeti özendirici şekilde yayın yaptıkları görüldüğünden, ‘Haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz’ ve ‘Yayın hizmetleri, şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olamaz’ hükümlerini ihlal ettikleri gerekçesiyle RTÜK tarafından müeyyide uygulanmasına karar verilmiştir.” l Oğlunun cebinden patlayıcı çıktığı yönündeki iddiaları da sert dille eleştiren anne Gülsüm E, şöyle devam ediyor: “Yoğun bakıma girdiğim zaman oğlumla konuşuyorum. Şu an beklemekten başka yapacak hiçbir şeyimiz yok. Uyutulması için verilen ilaçlar kesildi, ancak kendisi uyanamıyor. Yalnızca enfeksiyona karşı antibiyotikler veriliyor. Onun kalemini, defterini elinden aldılar. Sağlığına kavuşunca çalışıp didinip oğlumu okutacağım ve çok iyi yerlere getireceğim. Herkesin karşısına çıkacak, herkes de bunu görecek. Biber gazının sıkılması emrini veren polisin yüzü açıkmış, diğer polisin kaskı varmış. Şahitlerimiz var, ‘Görsek polisi tanırız’ diyorlar. Konu ile ilgili suç duyurusunda da bulunduk.” Polisi görsek tanırız ‘Uydudan yayın varsa ulusaldır’ Arınç, uydudan yayın yapan bazı kanalların “ulusal yayın yaptığı” gerekçesiyle en üst sınırda ceza verilmesini de doğru buldu. Arınç, ulusal, bölgesel ve yerel yayın ayrımının karasal ortamda yayın yapan kuruluşlar için geçerli olduğunu, uydu üzerinden yayın yapan kuruluşlar için böyle bir ayrım yapılmasının söz konusu olmadığını belirtti. Arınç, uydu üzerinden yayın yapan bütün yayıncı kuruluşların yayınlarının tüm Türkiye’ye ulaştığı değerlendirilerek cezaların bu doğrultuda uygulandığını ifade etti. ‘Baskılar kaygı verici’ Hollanda Dışişleri Bakanı Timmermans Haber Merkezi Hollanda Dışişleri Bakanı Frans Timmermans, Gezi protestolarıyla başlayan süreçte Türkiye’de düşünce ve basın özgürlüğüne yönelik baskıların “kaygı verici boyutlara” ulaştığını söyledi. BBC Türkçe’nin haberine göre, Hıristiyan Demokrat Parti (CDA) Milletvekili Pieter Herman Omtzigt’in Türkiye’deki Gezi protestolarına ilişkin soru önergesini yanıtlayan Timmermans, Gezi protestolarına ilişkin son bilgileri aktardı. Timmermans, Gezi protestolarıyla başlayan süreçte Türkiye’de düşünce ve basın özgürlüğüne yönelik baskıların kaygı verici boyutlara ulaştığını, Türk polisinin protestoculara yönelik orantısız güç kullanımının soruşturulması konusunda hükümetin herhangi bir adım atmadığını söyledi. Gezi protestoları sonrası özellikle basın özgürlüğü konusunda yaşanan sıkıntıları yakından izlediğini belirten Timmermans, Gazetecileri Koruma Komitesi verilerine göre, dünyada en fazla tutuklu gazetecinin Türkiye’de bulunduğunu kaydetti. Timmermans, Gezi protestoları sonrasında 3 bin 600 kişinin gözaltına alındığını, büyük bölümünün 48 saat içinde bırakıldığını ve 160 civarında göstericinin de savcılık kararıyla tutuklandığını bildirdi. Timmermans, CDA’lı parlamenter Omtzight’in, “Bakan Egemen Bağış’ın protestocuları ‘terörist’ olarak gördüğü gerçeğini dikkate aldınız mı” sorusuna da, “Evet” yanıtını verdi. ’ Elinde oğlumun kanı... Taksim Gezi Parkı Direnişi’nin 3. haftasında, Okmeydanı’ndaki evinden ekmek almak için dışarı çıktığı sırada polisin attığı biber gazı kapsülünün başına gelmesi sonucu ağır yaralanan ve beyin kanaması geçiren 14 yaşındaki B.E, 59 gündür yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor. Anne Gülsüm E. oğlunun hastaneye getirildiği günden bu yana hastane bahçesinden bir an olsun ayrılmıyor. “Benim ciğerim burada, nasıl bırakıp gidebilirim” diyen gözü yaşlı anne, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ve polislere sesleniyor: “Bu yaştaki bir çocuğa kıymak hangi kitapta yazıyor? Evde çocuklarınızın yüzüne nasıl bakıyorsunuz? Kanlı ekmeği çocuklarınıza nasıl yediriyorsunuz? 3 çocuk yapın diyorlar, birini onlara kurban vermek için mi yapalım?” elinden aldılar’ ‘Oğlumun defterini, kalemini Şeker Bayramı’nı ilk kez oğlundan uzak, yoğun bakım servisinin arkasında geçiren anne Gülsüm E. gözyaşları içinde, “Bayram değildi benim için. Oğlumu vurdukları gün Babalar Günü’ydü. Bu bayramda da hastaneydik. Bize bayram bırakmadılar” diyor. Oğlunun, 17 ve 15 yaşında olan iki ablasına çok düşkün olduğunu, hatta her iki koluna ablalarının adını dövme yaptırdığını anımsatan anne “Küçük kızım olayın ardından yoğun bakıma girememişti. İlk kez bu bayramda, bizim desteğimizle yoğun bakıma girdi ve kardeşini gördü” diyerek acısını paylaşıyor. 31 Temmuz günü Taksim’de basın açıklaması yapmak istedikleri sırada polisin biber gazı, plastik mermi ve tazyikli suyuna maruz kaldıklarını da belirten anne Gülsüm E. “Bu ülkenin ölülerinden de, dirilerinde de korkuyorlar. Bu onların son çırpınışları. Basın açıklaması yapacağımız gün kadınerkek, gençyaşlı dinlemeden herkese saldırdılar. Saldırsalar da, mermi yağdırsalar da çocuğumun hakkını aramaya devam edeceğim” diyor. “Çocuğumun arkadaşları mahallede oyun oynarken, oğlum burada yatıyor. Mahalleye girmeye dayanamıyorum” diyen anne, oğlunun gözünü açacağı günü umutla beklediğini söylüyor ve ekliyor: “O gün gelecek, oğlum gözünü açacak. Bu güzel haberi de sizlerle paylaşacağım.” n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanan Süper Kupa maçı öncesinde, “Sevgili Kayseri halkı sopanı al maç bitiminde stadın önünde bekle, gık diyen çapulcuyu indir” diye tweet atan “@mtac201977” isimli kullanıcı hakkında suç duyurusunda bulundu. ‘Çapulcuyu indir’ tweet’ine suç duyurusu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle