22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 TEMMUZ 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Biz bugünlere pek çok darbeleri, siyasal iktidarları yaşayarak geldik. Böyle bir sivil otorite görmedik! O yüzden tapınak şövalyelerinin el üstünde tutulduğu bir dönemden geçiyoruz... Tek umudumuz İstanbul’da başlayan ve halkın uyandığı izlenimini veren Gezi Direnişi. Zaten sultanımız da bunun farkında... İftarda bile siyaset yapıyor, Gezi Direnişi’ne bindiriyor, bir sabah uyandığımızda beş kentte birden gözaltıların başladığı haberleri bize “günaydın” diyor. HHH Ölümlere, acılara, hüzünlere alışmış bir toplum olduğumuzu sık yineliyorum. Bugün Ortadoğu coğrafyasında, Kuzey Afrika’da mezhep, aşiret çatışmaları oluyor, El Kaide oralarda dehşet saçıyor. Bu gibi ülkeleri Türkiye’yle karşılaştıramayız! Ancak biz darbeleri, isyanları, kıyımları, mezhep çatışmalarını, devlet terörünü ve örgütsel terörü biliriz... ABD’nin ve AB’nin ikiyüzlülüğünü de! Türkiye’yi de! Mısır’da ordunun yaptığı darbeyi alkışlayanları da! Bu öyle işin içinden çıkılmaz bir sarmal ki; Mısır’da darbecileri destekleyenlerle, Türkiye’de 16 yaşındaki lise öğrencisi Berkin’i başından gaz bombasıyla vuran polisi destekleyen dinbazı da... Eğer insansan, vicdanın varsa, Mısır’da ordunun katliamında ölenler için de için yanacak, Hataylı Ali İsmail ve Çorumlu Ethem için de... Haberini, köşe yazını, televizyon programını ona göre yapacaksın! İktidarın kölesi olmayacaksın! Demokrasiye ve yaşam hakkına sahip çıkacaksın. HHH Bir sürek avı sürüyor Türkiye’de... Korku ve gözdağı veriliyor topluma... 700 üniversite öğrencisi, 65 gazeteci tutuklu şu anda! 40’a yakın gazeteci işlerinden olmuş. İktidarlarını sindirerek, mazlum edebiyatı yaparak sürdürmek istiyorlar... Karşılarında güçlü bir muhalefet olmadığının rahatlığı içindeler! Hiç belli olmaz bu işler! Çünkü demokrasilerde çare tükenmez, ummadığın bir anda bir bakarsın, halk seni sandığa gömer! Sudan çıkmış balığa dönersin! ‘Kolumu verin ödeşelim’ İLHAN TAŞCI ANKARA Burdur Cezaevi’ne yönelik operasyon sırasında kepçeyle kolu koparılan Veli Saçılık, devletten tazminat almayı umarken 500 bin liraya yakın “borçlu” çıkarılmasına isyan etti. Saçılık, “Tutuklandığımda 18 yaşındaydım şimdi 36 yaşındayım. 18 yıldır bu adamların hukuksuzluğundan, adaletsizliğinden bıktım” sözleriyle kararı yorumladı. Danıştay, Veli Saçılık’ın devlete karşı açtığı tazminat davasında kendisini “kusurlu” bularak, ödenen 150 bin lirayı faiziyle birlikte ödemesine hükmetti. Danıştay kararına ilişkin sorularımızı yanıtlayan Veli Saçılık, cezaevinde yattığı suçtan beraat ettiğini anımsatarak “Onun için İçişleri Bakanlığı’nda memurum şimdi. İlk tutuklandığımda 18 yaşındaydım, şimdi 36 yaşındayım. 18 yıldır bu adamların, bu hukuksuzluğundan, adaletsizliğinden bıktım” değerlendirmesini yaptı. AİHM’nin de kendisini haklı bulduğuna işaret eden Veli Saçılık, “Şimdi Danıştay diyor ki, ‘Kepçeye tuğla atmışsın. Kusurlusun.’ Kepçe ne zarar görmüş, camı mı kırılmış? Hiçbir delil yok ortada. Bütün kararlar lehime olmasına rağmen ‘kendi kusurundan dolayı’ denilerek geçmişte verdiği tazminatı karşı tarafın avukatlık masraflarıyla birlikte 500 bin liraya dayamış durumdalar. 3 yıl yattım onun tazminatını vermediler. Kolumu koparttılar, köpeğin ağzına attılar bunun da tazmİnatı yok” değerlendirmesini yaptı. Danıştay kararına göre kusurunu ise Veli Saçılık şöyle anlattı: “Jandarma operasyon yapmış, ben de direnmişim. Direnmek haktır öyle görüyorum. Ama 40 metrelik odaya buldozerle daldılar. İçeriye de 50 tane gaz bombası attılar. Ben duvara yaklaştım dozer kafasını sağa sola çevirince duvarla kepçe arasında kolum koptu. Ne direnecek, ne de taş atacak halim yoktu. Halim olsa kesin direnirdim de. Böyle bir adalet var mı? Kararla anlıyoruz ki Danıştay, taş atan herkesin kolunu koparmayı, öldürmeyi meşru sayıyor. Taş atmadım ama taş attınsa devlet de istediğini yapar demek isteniyor.” Faiziyle birlikte 500 bin liraya ulaşacak parayı ödeme olanağına ilişkin sorumuza Veli Saçılık, şu yanıtı verdi: “1800 lira maaş alıyorum. 2.5 yaşında kızım var. Gayet mütevazı bir ekonomim ve hayatım var. Kalkıp 500 bin lira verecek bir kudretim yok. Hem kolumu koparıyorlar bir de ekonomik olarak beni zora sokuyorlar, yeniden kelepçeliyorlar. O zaman versinler kolumu, alsınlar paralarını ödeşelim. Konuyu karşılıklı kapatalım. Ben buna razıyım. Kolumu verebiliyorlarsa, yaşadığım acıları geri alıyorlarsa 500 bin lirayı bulmaya çalışırım.” DEVLET, CEZAEVİ OPERASYONUNDA KOLU KOPARILAN VELİ SAÇILIK’TAN 500 BİN LİRA İSTİYOR Sudan Çıkmış Balık Gibi... Bir eylem ya da direniş insan hayatında bir işe yarar mı? Birileri birilerini ötekileştirip, 11 yıldır mazlumu oynayarak, darbeleri, darbecileri, darbe severleri gündeme getirerek, baskıcı bir yönetim biçimi başlatırken oturup düşünmenin tam zamanıdır... Kendi yandaşlarına en baba ihaleleri verirken, dağları, ovaları çokuluslu altın avcılarına peşkeş çekerken, kentleri betonlaştırırken, parklara, ormanlara, doğaya, ağaca sahip çıkan insanları hangi hakla terörist olarak suçluyorsun! Daha önce yazdım, yineleyeyim... Darbeye darbe deriz biz. Tüm darbelere karşı çıkarız. Demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri savunuruz! Sivil vesayete, baskıya, şiddete, işkenceye, yaftalamaya... Gözdağı! Kin! Nefret! Öç alma! Yalakalık! Üçkâğıt! Yalan, dolan! Ve dinbazlık, düzenbazlık! Ve gazeteciler... HHH TOMA’lar, gaz bombaları, biber gazı altında görevini yapmaya çalışan, bu arada polis tarafından saldırıya uğrayıp yaralanan, gözaltına alınan meslektaşlarım... Gerçekleri yazan genç gazeteci arkadaşlarım işlerinden atıldı. Sizin ileri demokrasiniz bu mu sultan hazretleri! Bu mu medya patronluğunuz! Bu mu medya yöneticiliğiniz! Bu yaşananlar neyin habercisi bize? Baskı ve şiddetin daha da artacağı kaçınılmaz gözüküyor! Ya benden taraf olacaksın ya da bertaraf... O zaman! Dik durmak, boyun eğmemek bu denli zor mu? Can Dündar günlerdir niçin yazmıyor köşesinde? Oturup şöyle bir düşünün! Can Ataklı, İsmail Küçükkaya, Hüsnü Mahalli, Çiğdem Toker, Tuğçe Tatari ve çok sayıda meslektaşım... 12 Eylül dönemini arar olduk. O dönemde zindana atıyorlardı, işkenceyle öldürüyorlardı. Ama gazete patronlarına “şunu işten at” demiyorlardı. ‘Gezi ruhu’yla seçime TÜREY KÖSE Ercan Karakaş, CHP’nin aday belirlerken seçmeni de önseçim sürecine katmasını istedi ANKARA CHP’de yerel seçimlerde adaylık başvuru süresi 2 Eylül’e dek uzatıldı. İstanbul belediye başkan adaylığı için adı geçenler arasında yer alan CHP Parti Meclisi (PM) üyelerinden Ercan Karakaş, “Önce yöntem belli olmalı, onu görelim. Adayı belirlerken önseçim yapılsın ama tabanı genişletelim. Gezi ruhu taleplerini dikkate alalım” dedi. Karakaş, aday belirleme yöntemi konusunda şu görüşleri dile getirdi: “Birçok ülkede sol, sosyal demokrat partiler parti programlarının oluşması ve adayların belirlenmesine parti üyelerinin yanı sıra seçmenleri de katmaya yönelik yeni yöntemler geliştirmeye başladılar. Partiye kayıtlı bir milyon üyeyi yok sayan, karar alma süreçlerine katmayan sol ve demokrat bir partinin toplumda özgürlükçü ve katılımcı demokrasiyi yerleştirme savı inandırıcı olamaz. Taksim Gezi Direnişi’nin de ortaya koyduğu gibi, insanların kendilerini özgürce ifade etmelerinin engellenmesini, kentle ve ülkeyle ilgili kararlara ilişkin görüşlerinin yok sayılmasını, dikkate alınmamasını çoğulcu, katılımcı demokrasiyle bağdaştırmak mümkün değildir. Fransa’da Sosyalist Parti, cumhurbaşkanı adayını belirlemek için önseçim yaptı, bu önseçime halkı da kattı. Bir Fransız yurttaşı, Sosyalist Parti’nin herhangi bir örgütüne gelip açıkça, ‘bu partinin seçmeniyim’ diye beyanda bulunup küçük bir bağışta bulunuyorsa onu önseçim listesine ilave ettiler. 200 bin üyeye ek olarak bu yurttaşlar da oy kullandı. 2.5 milyon kişi önseçime katıldı. Niğde’nin Bor ilçesinin bir beldesinde de bu modeli arkadaşlarımız uyguladı.” CHP’nin Niğde ili Bor ilçesi Kemerhisar beldesi belediye başkan adayı, seçmenin de katıldığı bir önseçimle belirlendi. Niğde Milletvekili Doğan Şafak, bu süreci şöyle anlattı: “5 aday vardı, toplantı yaptık. Adaylar arasında bir mutabakat metni imzaladık. Partimizin üye sayısı 230’du. Önseçimde üye sayısının yeterli olmayaca ğını, partinin 1800 oy aldığını öngördük. Bir komisyon kurduk, bütün adaylar da bu komisyonda bulundu. CHP’ye oy veren, CHP için çalışan 1700 seçmen isim isim belirlendi. 1750 kişinin ismini yazdık. Aday belirlemek için halkoylaması yapılacağına dair kararımız ve listemiz parti beldesi ve kahvelere asıldı. Pusulalar hazırlandı, adayların ismini yazdık, fotoğrafını koyduk. 1650 iştirak oldu. Adaylardan Beytullah Kirazcı 901 oy aldı. Diğer adaylarla son derece uyumlu bir çalışma yürütülüyor. Seçimi yüzde 99 alacağız.” Temiz seçim platformu kuruldu Çok sayıda siyasetçi, akademisyen ve STK üyesinden oluşan bir grup, “Temiz Seçim Platformu” kurdu. Platform Sözcüsü eski bakanlardan Yaşar Okuyan, tanıtım toplantısında yaptığı açıklamada, özellikle 2007 yılından başlayarak yapılan tüm seçimlerde seçimin dürüstlüğüne ve şeffaflığına ilişkin birçok olumsuzluk yaşandığını savunarak seçimlere olan güvenin azaldığını söyledi. Okuyan, “Temiz seçimler demokrasinin temelidir. Oy demokrasilerin namusudur, oysa ülkemizde milyonlarca oyun kaynağı belirsizdir” dedi. Okuyan, bayramdan sonra toplantıları tekrarlayacaklarını ve konuyla ilgili somut bilgi ve belgeleri kamuoyu ile paylaşacaklarını bildirdi. Okuyan, hazırlayacakları raporu da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Tayyip Erdoğan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, YSK ve Barolar Birliği ile paylaşacaklarını ifade etti. İSTANBUL CHP ANKARA CHP Fatinoğlu, Bakırköy için adaylığını açıkladı İstanbul Haber Servisi İstanbul’da CHP ilçe örgütlerinde yerel seçimler için aday adayları, basın toplantıları düzenleyerek başvurularını yapmaya devam ediyorlar. CHP’de yerel seçimler için aday adaylığı süreci 2 Eylül’e kadar uzatılırken, sanayiciişadamı Ali Fatinoğlu dün CHP Bakırköy İlçe Başkanlığı’na başvurarak belediye başkanlığına aday adayı olduğunu açıkladı. Ali Fatinoğlu Bakırköy Belediye Başkanlığı aday adaylığı için CHP Bakırköy İlçe Başkanlığı’na gelerek evrakını ilçe başkanı Mehmet Sait Yücel’e teslim etti. Evrakın tesliminin ardından gazetecilerin karşısına çıkan Ali Fatinoğlu ve Yücel birer konuşma yaptı. Fatinoğlu, siyasette en önemli mücadelenin örgütlenme olduğunu kaydederek “Bizler projelerimizle öne çıkacağız. Sosyal tesisleri ve kültürel yaşamı zengin bir Bakırköy yapacağız” dedi. Mali Müşavir ve eğitimci Ziya Disanlı da Bakırköy Belediye Başkanlığı’na aday aday olduğunu açıkladı. Eski CHP Beylikdüzü İlçe Başkanı Ekrem İmamoğlu da Beylikdüzü Belediye Başkanlığı için aday adayı olduğunu açıkladı. Mülkiye’nin dekanı Ankara aday adayı SİNAN TARTANOĞLU ANKARA CHP, Ankara Anakent Belediye Başkanlığı için aday adayı hazırlama sürecini hızlandırdı. Kulislerde geçen isimler arasında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin Dekanı Prof. Dr. Yalçın Karatepe’nin de olduğu öğrenildi. Malatyalı olan Karatepe, 1986 yılında Mülkiye “İktisatMaliye”den mezun oldu. Mezun olmasının ardından Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile ABD New Orleans Üniversitesi’nde ekonomi alanında yüksek lisansını tamamladı. Finans alanında aynı üniversiteden doktorasını aldı. Türkiye’ye dönen Karatepe, 1995 yılında SBF’de akademik kariyerine başladı. 1997 yılında yardımcı doçent, 2005 yılında doçent, 2009 yılında ise profesör oldu. 30 yıllık “Mülkiyeli” Profesör Karatepe, “Milli içki ayran” tartışmalarında ve Gezi Parkı protestoları karşısında hükümetin ve polisin geliştirdiği tavra sert muhalefeti ile tanınıyor. Fotoğraf: AA/ AHMET İZGİ u CHP PM üyesi Ercan Karakaş, belediye başkan adaylarının “Gezi ruhu” dikkate alınarak, seçmeni de önseçim sürecine katan bir yöntemle belirlenmesini istedi. Ercan Karakaş “Fransa’da Sosyalist Parti cumhurbaşkanı adayını 200 bin üyesi ile belirlemedi, önseçime halk da katıldı, 2.5 milyon kişi adayı belirledi” dedi. ‘HAMİLELERE EV HAPSİ’ İSTEMİNDE SORUN YOKMUŞ RTÜK yasakta ‘özgürlük’ buldu(!) FIRAT KOZOK Türban konusundaki anayasa hükmünü uyguladığı için hapis cezası almıştı Rennan Pekünlü AİHM yolunda EMRE DÖKER Niğde modeli Alman heyet Akhanlı için Türkiye’de Almanya’da yaşaİstanbul Haber Servisi ın hastalığı nedeniyle yan ve 2010’da babasın lanında tutuklanarak geldiği Türkiye’de havaa nasıllı yazar Doğan Akha gözaltına alınan Türk için va Da k. n görülece lı hakkındaki dava bugü zlemci heyeti, ve Ragö an Alm len ge ye Türkiye’ bul Şubesi’nde dün bir gıp Zarakolu, İHD İstan ledi. Zarakolu, Akhanlı basın toplantısı düzen lış adalet sisteminin yan ki de ye’ davasının Türki ti. lirt be u un uğ old i eğ işleyişinin en tipik örn llraff da “Umuyorum Alman yazar Günter Wa gıçlar cesur olur ve ki görülecek davada yar er cesaretli olmazEğ ir. en dir na Yargıtay kararı rıma konu edeceğim. ala ışm çal yi ye’ rki Tü larsa ilir” ifadelerini kullandı. Umarım doğru karar ver İZMİR Ege Üniversitesi’nde, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’nin türbanla ilgili yasaklarını uyguladığı için aldığı 2 yıl 1 ay hapis cezası Yargıtay tarafından onanan emekli Öğretim Görevlisi Prof. Rennan Pekünlü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurmaya hazırlanıyor. Pekünlü’nün avukatı Murat Fatih Ülkü, müvekkili hakkında suç duyurusunda bulunan öğrencinin okuldaki devamsızlık durumunun mahkeme tarafından incelenmediğini vurguladı. Ülkü, “Eğer bir öğrencinin eğitim hakkı engelleniyorsa derslere girememiş olması lazım. Yargılama sürecinde bu araştırılmadı” dedi. Anayasa Mahkemesi kararlarını, anayasa hükümlerini uygulamak isteyen astronomi profesörüne 2 yıl 1 ay hapis cezası verilmesinin ve başka şikâyetlerle yeni davalarla karşı karşıya bırakılmasının adalet duygusunu ortadan kaldırdığına dikkat çeken Ülkü, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de başvuracağız. Adil yargılanma hakkı başta olmak üzere temel hakların ihlal edildiği gerekçesini sunacağız” dedi. ANKARA RTÜK, TRT 1 ekranlarında iftar saatlerinde yayınlanan “Ramazan Sevinci” programına konuk olan avukat Ömer Tuğrul İnançer’in “Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle karınla sokakta gezilmez” sözlerini “İfade özgürlüğü” olarak yorumladı. TRT 1’de 23 Temmuz’da yayımlanan programa Avukat Ömer Tuğrul İnançer konuk olmuştu. İnançer, konunun hamileliğe gelmesi üzerine şu ilginç yorumu yapmıştı: “Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle karınla sokakta gezilmez. Her şeyden önce estetik değildir. 78 aydan sonra anne adayı biraz hava almak için beyinin otomobiline biner, biraz dolaşır. Sonra akşam üstü çıkarlar... Şimdi ise maşallah, kanatlısı kanatsızı televizyonlarda uçuşuyor. Ayıptır ayıp. Bunun adı realizm değildir. Bunun adı terbiyesizliktir.” Yayının ardından yalnızca bir u Avukat İnançer, TRT’de hamile kadının sokağa çıkmasını terbiyesizlik olarak nitelendirdi. RTÜK bu sözleri düşünce özgürlüğü olarak değerlendirip, skandal yayını akladı. günde RTÜK’e 3 binin üzerinde şikâyet başvurusu yapılmıştı. Bu başvuruların ardından İzleme ve Değerlendirme Dairesi uzmanları yayını inceleyerek hazırladıkları raporu Üst Kurul’a sundu. Dün toplanan kurula gönderilen raporda, İnançer’in programda hamile kadınları değil, kadın pedi reklamlarını hedef aldığı savunularak, “Bu ifadelerde de herhangi bir kimse ya da kuruluşun hedef alınmadığı, aşağılanmadığı, hakaret edilmediği dolayısıyla kendisini bağlayan kişisel bir düşüncenin ifadesi olduğu değerlendirilmiştir. Söz konusu ifadelerin kişiyi bağlayan bireysel düşünce ve kanaatin açıklanması olarak ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir” denildi. Raporu değerlendiren Üst Kurul, yapılan oylamanın ardından skandal programı akladı. Karar CHP kontenjanından seçilen 2 üyenin karşı oylarına rağmen, AKP kontenjanından seçilen 5 üye ve MHP’li üyenin oylarıyla alındı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle