14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 TEMMUZ 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 15 Kemal Avcı Yaşasın 18 Şubat 2013 tarihinden beri, yani 5 ayı geçkin zamandır, Kocaeli 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu durumdayım. DHKPC örgütü üyeliği iddiası ile kurulmuş bir komplo ile hapiste tutuluyorum. 27 yıllık hekimim. Kocaeli Tabip Odası eski başkanıyım. 25 yıldır tabip odası ve KESK/SES etkinlikleri ile bağımsızlık, demokrasi, insan hakları taleplerinde bulundum. Türk Tabipleri Birliği ve Kocaeli Tabip Odası adına, Adalet Bakanlığı talebiyle hapishanelerde tutsakların muayenelerinde bulunmuştum. Dışarıdan gelerek baktığım F tipi hapishaneye ve hücrelere, şimdi içeriden de bakmış oldum. Eskiden söylemiş olduğum gibi tecridin insanlık suçu olduğunu tekrarlamam gerekiyor. Sağlıklı bir insanın tecritte sağlığının bozulması kaçınılmazdır. Hele bir tutsağın önemli bir hastalığı da varsa bulunulan koşullar onun ölümüne davetiye çıkarmaktan başka bir şey değildir. Kısa süre öncesine kadar bir kanser hastası ile aynı hücreyi paylaştım ve onun için elimden hiçbir şey gelmedi. Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu durumda iken mide kanseri tanısı konan, Edirne Tıp Fakültesi Hastanesi’nde ameliyat olarak halen orada tutulan Kemal Avcı’nın, hâlâ tahliye edilmemesini şaşkınlık ve üzüntü ile izliyorum. Çünkü bir hekim olarak biliyorum ki, cerrahi tedavi, kemoterapi, radyoterapi gibi uygulamalar ağır yan etkileri olan uygulamalardır. İyi bakım, iyi beslenme, sık kontrol, en önemlisi moral gereklidir. Aksi halde ölüme yakınlaşma sürer. Kemal Avcı’nın tahliyesi yapılarak kendisine, yakınlarının/ailesinin desteği ve uygun koşullarda devam edecek tedavisi ile yaşama tutunma şansı verilmelidir. Bu ifadem, tıbbi, insani, vicdani düşünceden başka bir şey değildir. Mektubuma gazetede yer vereceğinizi umuyor, sizin aracılığınızla tüm kamuoyunu, duyarlı kişi ve kuruluşları, Kemal Avcı’nın serbest bırakılması için gösterilen çabalara katkı sunmaya çağırıyorum. Kemal Avcı, bırakalım yaşasın! Çalışmalarınızda başarılar dilerim. 23.07.2013 Dr. Cem Coşkun Kocaeli 1 No’lu F Tipi Hapishanesi İzmitKocaeli Bugün ayın 15’i M erhaba değerli Cumhuriyet emekçileri, Bugün ayın 15’i, günlerden pazartesi. Ayın 15’i biz kamu emekçileri için özeldir, çünkü maaş günüdür. Borçlarımızı öder, markete gider, evimize parasını az önce ödediğimiz kredi kartımızla aylık alışveriş yaparız. Akşam hesap yaparız, hafta sonu ailece pikniğe gidebilir miyiz ya da arkadaşlarla yemeğe gidebilir miyiz diye? Çoğu zaman hesaplar tutmaz, bir sonraki aya kalır planlar. Tatil planımızı kıştan yaparız ama bir haftalık tatile çıkmak için her ay para biriktirmeye çalışırız, borcunu da tüm sene öderiz. Arkadaşlarla tiyatroya, sinemaya, konsere gitmeyi planlarız. Ama genelde biri olmazsa diğeri olmaz. Çünkü en az 4 kişilik ailelerimiz vardır. Çoluk çocukla gitmeye bütçemiz yetmez. Aldığımız kıyafetler, yediklerimiz ya da eğlencelerimiz sınırlıdır. Yoksulluğumuzun nedeni bellidir. Biz de haklarımız için mücadele etmeye başlarız. Sendikalara üye oluruz arkamızda örgütlü bir güç olsun diye. Gün gelir, o sendikaların yönetimlerine gireriz, örgütlülüğü biz yaratırız! İşsizliğin, güvencesizliğin had safhaya ulaştığı bir ortamda elimizden alınmaya çalışılan iş güvencemiz için mücadele etmeye başlarız. 4+4+4 ile eğitimin ticarileştirilmesine, gericileştirilmesine karşı grevler örgütleriz, çünkü geleceğimiz tehdit altındadır. Emekçiyizdir, bayramımızı kutlamak için 1 Mayıs’ta Taksim’e gideriz. Kadınızdır, her daim 2. sınıf vatandaş muamelesi görmüşüzdür, bunun ortadan kalkması talebimizle, mücadele günümüz de 8 Mart’ta alanlara çıkarız. Öğretmenizdir yani bu ülkenin aydınıyızdır, ülkemizin demokrasi mücadelesinde sözümüz vardır, olmalıdır, sözümüzü söylemeye alanlara çıkarız. Fakat tüm bunlar “ileri demokrasi”nin olduğu ülkemizde tutuklanmamıza dayanak olur. Çünkü yoksul olmak suçtur bu ülkede hak, vergi kaçırmak, kaynaklarımızı talan etmektir. Kadın olmak suçtur bu ülkede, hak, kadınlara yönelik her türlü hakareti “milletin meclisi”nde savurmaktır. Parasız eğitim istemek suçtur bu ülkede, hak onu ifade edeni gazlamak, coplamak, tutuklamak, hatta öldürmektir. Bugün ayın 15’i, günlerden pazartesi. Bakırköy Kadın Hapishanesi’nde C9 koğuşunun havalandırmasında oturmuş, bu mektubu yazıyorum size. 19 Şubat’ta KESK’e yönelik “DHKPC” baskını sırasında tutuklanan 72 KESK üyesinden biriyim. Tutuklanışımın üzerinden tam 5 ay geçmiş. Keyfi ve hukuksuz bir uygulamayla kar maskeli, silahlı polislerce evlerimiz basılmış, zorla parmak izimiz alınmış, zorla üst araması yapılmış, zorla tükürük örneği alınmış, ben bir öğretmenmişim, EğitimSen İstanbul 3 No’lu Şube’nin 2 dönemdir yöneticisiymişim, kimin umurunda. Dosyamızda gizlilik kararı varmış ve kalkmamış, iddianamemiz hazırlanmamış, kimin umurunda. Adli tatil olmuş, savcı tatile çıkmış, biz kimin umurundayız? Bugün ayın 15’i, günlerden pazartesi. Herhangi bir tatil planım, sinema, tiyatro veya konsere gitme planım yok. Sarıyer sahilinde yol boyu yürüyüp yorulduğumda oturup çay içme isteğim hiç yok. Eskiyen kıyafetlerim yerine yenileri için alışverişe gitme düşüncem yok. Çünkü ben hapishanedeyim. Yürüdüğüm mesafe 20 adım, kıyafetlerimi ablam hapishaneye yatırıyor. Tüm yaz 2 etek, 2 pantolon, 3 gömlek giyme hakkım var. Renkleri ise sınırlı. Yeşil, lacivert, kahverengi, kırmızı, bej hariç diğer renkler. Ne kaldı zaten geriye... Oysa ne severim yeşili! Bugün ayın 15’i, günlerden pazartesi. Tatile gitmeme gerek yok. Zaten 5 aydır çalışmıyorum. Konsere gitmiyorum, ne gerek var, nasıl olsa Grup Yorum’un solisti Ayfer nöbet tutarken koğuşta, bize türkü söylüyor. Tiyatroya, sinemaya gitmeme gerek yok, nasıl olsa İdil Sanat Atölyesi’nden Gamze burada oyun yazıp yönetiyor, sahneliyor. Hem de interaktif. Hem oynayıp hem izliyoruz. Üyelerimizin davaları için avukat koşturmuyorum, ne gerek var, nasıl olsa ÇHD’li halkın avukatlarından Barkın ve Şükriye Abla’yla koğuşu düzenlerken, yemek hazırlarken davaları konuşuyoruz. Parasız eğitim istediği için tutuklanan öğrenciler için yapacağımız eylemlerin hazırlığıyla ilgilenmiyorum, ne gerek var, nasıl olsa bulaşıkları yıkarken eğitim sistemini konuşuyoruz. Taksim Meydanı’na ne gerek var, biz burada Taksim eydanıyız! Bir Türkiye profiliyiz yani. Bugün ayın 15’i, günlerden pazartesi. Dışarıdaki insanlar için sıradan bir gün. Sıradışı olan, öğretmeni, hemşiresi, memuru, avukatı, öğrencisi, analarıyla bizim tutsak olmamız. Bu halkın umurundayız, biliyoruz, milyonların ayaklanışını coşkuyla izliyoruz. Biz, tecrit duvarlarının arkasında direniyoruz, milyonlar AKP polisinin faşizmine. Biz burada üretmekten hiç vazgeçmiyoruz, dışarıda emekçiler üretiyorlar, alacaklarının takipçisiler. Günler, geceler, aylar... Dışarıdaki için ömürden ömür giden birbiriyle aynı günler. Bizim içinse her yeni gün yeni bir başlangıç, gökyüzünü alabildiğine görme umudu. İşte o yüzden bugün ayın 15’i, günlerden pazartesi. ‘Efsane Adam’ ve Kaçınılmaz Son Kürsüye çıkıyor, kollarını iki yana açıp hafifçe yukarı kaldırarak söylemeye başlıyordu: “Beraber yürüdük biz bu yollarda…” Dizenin sonunda susunca karşısındaki on binler bir ağızdan o dizeyi yineliyorlardı. Çeşitli yerlerde birçok kez tanık olduğumuz bir manzaraydı bu. İnsanlarının henüz bireyleşmemiş olduğu toplumlarda muktedir olan ile yaşamları muktedirin edimlerine bağımlı kalabalıklar arasında sağlanan ruhsal bütünlüğün dışavurumunun çarpıcı bir örneğiydi. HHH “Bir kimsenin, bir grubun duygularını kamçılayarak abartılı veya gerçekdışı sözler söyleyip onları kazanmaya çalışmak” anlamına gelen demagoji sanatının ustasıydı. Nerede ne söyleyeceğini, nerede ara vereceğini biliyordu. Her ara verdiğinde kalabalıklar bir ağızdan “Sen bizim her şeyimizsin!” ya da “Türkiye seninle gurur duyuyor!” diye haykırıyordu. Böyle anlarda yüzüne hafif bir tebessüm yerleşiyor, gözleriyle kalabalığı tarıyor, “Ben de sizlerle gurur duyuyorum” diyordu. İmam hatip lisesinde okurken derslerine iyi çalışmış, modern iletişimin de abecesi olan dinleten ile dinleyen arasındaki interaktif bütünleşme tekniklerini mükemmel ölçüde öğrenmişti. HHH Oldukça kısa bir zamanda ülkenin yazılı, görsel, işitsel basınının büyük bölümüne egemen olmuştu. Bu medya organları ondan her gün övgüyle söz ediyorlardı. Dünya basını da övgü yarışında geri durmamış, ünlü TIME Dergisi 18.11.2011 tarihli Asya, Avrupa ve Pasifik baskılarında onu kapak yapıyor, derginin Bobby Ghosh adlı yazarı da ondan “Türkiye’nin İslam yanlısı lideri; laik, demokrat ve Batı dostu ülkesini bölgesel bir güce çevirdi” diye söz ediyordu. Gerçekten de Mavi Marmara’nın Gazze seferi ve Davos’taki “van minut” çıkışıyla Arap dünyasının sokaklarında kahraman olmuş, efsaneleşmişti. HHH Bir an geldi her şey değişiverdi; Gezi Olayları bu değişimin tuzu biberi oldu. Nedeni mi? Sözü Victor Hugo’ya bırakalım: “Yaşadığı çağda efsane olan kişi o efsanenin kölesi olur!” Sonun başlangıcıdır bu! 15.07.2013 Nursel Tanrıverdi Bakırköy Kadın Hapishanesi’nden KESK’li Özgür Tutsak KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Gezi Fırsatçılığı Gezi kazanımlarından biri de iktidarın yarattığı “düzmece gündem” yerine ülkenin asıl sorunlarıyla ilgilenilmeye başlanması… Gençliğin toplumla bütünleşen bu tarihsel eylemi sayesinde halkın artık siyasi polemiklerle oyalanması zor görünüyor; çünkü “Gezi Direnişi”nden etkilenen herkes bundan böyle gerçek sorunların yargılanmasını önemsiyor ve bekliyor. Bunu fark eden siyasiler ve bürokratları da yine Gezi’ye yönelik özellikle “kışkırtıcı” açıklamalarıyla durmadan manşetlerde olmayı başarıyorlar. Peki, bu durum başka ne anlama geliyor? Eğer kamuoyu, on binlerin yağmadan kurtarmak istediği Gezi Parkı’na ait talan projesini iptal eden yargı kararını çabucak unutarak, sadece ve sürekli olarak biber gazını sorguluyorsa; Orman yağması, kıyıları daha fazla betonlaştıracak torba yasalar ve bütün bunlarla mücadele eden meslek odaları üzerindeki yeni yasal baskılar yeterince önemsenmiyorsa, işin içinde bir bit yeniği yok mudur sizce? ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com Gezi’yle perdelenenler diyorum, çünkü önerge Meclis’te okunmadan yasalaştı! Benzer şekilde 3’üncü köprüyle ilgili “skandal” denebilecek, “meğer yeri yanlışmış, düzeltiyoruz”, açıklaması da “köprüye hayır”cıların Gezi gündemiyle meşgul oldukları sırada dile getirildi. Sözün kısası, Gezi süreci, aynı direnişin nedeni olan uygulamaların daha da çoğaltılmasına, hatta yasalaştırılmasına “fırsat” yarattı. BULMACA SEDAT YAŞAYAN Bir arkadaşım dedi ki, “Herkes Gezi’yle ilgilenirken TBMM’den geçen yasa ve yönetmeliklerin listesi yapılsa, iktidarın ellerini ovuşturduğu hemen görülebilir.” Nitekim TMMOB’yi törpüleyen yasa değişikliği bile gece yarısı gizlice geçirildi. “Gizlice” T.C. ANKARA 7. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2012/16825 ESAS Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Ankara il, Mamak ilçe, 36252 Ada No, 10 Parsel No, General Zeki Doğanİmar Mah. Mahalle/Mevkii, 17 bağımsız bölüm Ankara ili, Mamak ilçesi General Zeki Doğanİmar Mahallesi 534 sokak 2 kapı No’lu Özdemir Apartmanı’nın A No’lu bağımsız bölüm , imarın 36252 ada 10 parseli teşkil eden 826 m2 arsa üzerinde bulunan ve 66/826 arsa paylı apartmanın bodrum kat 17 No’lu depolu bilardo salonu nitelikli taşınmazın bir borçtan dolayı satışına karar verilmiştir. Taşınmaz 2 bölümü ana hacim , PVC bölmeli büro alanı, bay ve bayan WC alanından müteşekkildir. Ana zemin seramik kaplı, duvarlar saten boyalı, tavan plastik boyalıdır. Taşınmaza ait depo hacme katılarak tek bir bölüm elde edilmiştir. Gayrimenkulun açık evsafı dosyada mevcut şartnameye ilişik bilirkişi raporunda açıklanmıştır. Taşınmaza ait net faydalı alan toplamda depo dahil 68,00m2 olarak tespit edilmiştir. Adresi: Ankara ili, Mamak ilçesi General Zeki Doğanİmar Mahallesi 534 sokak 2 kapı No’lu Özdemir Apartmanı’nın A No’lu bağımsız bölüm adresindedir. Yüzölçümü: 68 m2 (net faydalı toplam alan) Arsa Payı: 66/826 imar Durumu: Dosyasındadır. Kıymeti: 80.000,00 TL KDV Oranı: %18 Kaydındaki Şerhler: Tapu kaydındaki gibidir. 1. Satış Günü: 27/09/2013 günü 09.50 10.00 arası 2. Satış Günü: 25/10/2013 günü 09.50 10.00 arası Satış Yeri: Ankara Adliyesi 1 No’lu Mezat Salonu Satış şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır, (ihaleye iştirak edeceklerin %20 teminat bedelini müdürlüğmüzün Vakıfbank adliye şubesi TR970001500158007290493073 No’lu hesabına yatırmalarına). Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarım özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi, almak isteyenlerin 2012/16825 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 23/07/2013 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 46477) ‘Her yer’ için direniş direniş” sloganında küçük bir değişiklik yapılabilir; yağma düzeninin sadece Gezi’de değil ülkenin her yerindeki yeşil alanlara, kamu arazilerine ve ulusal değerlere saldırdığı bilinciyle eklenecek bir “için” sözcüğü, anlamlı bir başlangıç yaratabilir. Bundan böyle “Her yer Taksim, her yer için direniş” şeklinde söylenebilir. Gezi Direnişi’ne ülkenin her yerinden destek eylemleriyle katılan herkesi, yaşadıkları kent ya da bölgelerdeki yağma projelerini de gündeme getirmelerini diliyorum. “Her yer Taksim, her yer için direniş...” Peki, hem ulusal çıkarları savunmak, hem de Gezi Direnişi’nin yarattığı bilinçlenmeyi değerlendirmek için, bu “gündem karmaşası” içinde “tufaya da gelmeden” nasıl bir duruş sergilemeli? Belki şu tarihe geçen “Her yer Taksim, her yer SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Deniz kı 1 yısında bulu 2 nan kamışlık ve sazlık yer. 3 2/ Hatay yö 4 resine özgü, 5 buğday ve 6 etle yapılan bir yemek... 7 Bir sanat ya 8 pıtında işle 9 nen ana konu. 3/ Ruh... 1 2 3 4 5 6 7 8 9 İlacın alınması 1 G Ü M G Ü M S İ nı sağlamak için 2 E R İ N A Y E T içine katılan nötr 3 L E M P İ R A A madde. 4/ Yolsuz 4 G K Ü T İ K Ü L ya da emeksiz elde R E H A V İ edilen şey... Tantal 5 E T R U E K elementinin sim 6 L O Ş 7 P A S A R Z gesi. 5/ Bir nota... M Yabancı... Hava ve 8 T İ M P A N İ gaz akımları oluş 9 A K A L A T Y A turmakta kullanılan aygıt. 6/ Bir tarafa yönelme, dönme. 7/ Şekerkamışından elde edilen sert bir içki... İskambilin atası sayılan, günümüzde ise fal bakmakta kullanılan 78’lik deste. 8/ Bir renk... Gezinti yeri. 9/ Kökü hekimlikte kullanılan ve “hazanbel” de denilen otsu bitki... Parlak kırmızı renkte bir süs taşı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Uyku ile koma arasında derin baygınlık hali. 2/ “Melâli anlamayan nesle değiliz” (Ahmet Haşim)... İspanyolların sevinç ünlemi. 3/ Resim yapımında kullanılan bir tür boya... Parola. 4/ Güzel sanat... Deneylere ve tanıtlamalara dayanan bilimlerin genel adı... Bir nota. 5/ Tek başına oynanan bir iskambil oyunu. 6/ Yaprakları güzel kokulu bir süs bitkisi... İçine sulu şeyler koymaya yarayan kap. 7/ Eğimli arazi yüzeyi... Balık ağlarının alt ve üst yanlarına geçirilen, keçi kılından yapılmış ip. 8/ Gemilerin bordalarında bulunan ve sandalları asmaya yarayan dikmelere verilen ad. 9/ Kimi Türk topluluklarında nevruza verilen ad... İnce ve uzun metal şerit.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle