23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 TEMMUZ 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Gezi Direnişi ve Lice’deki ölümleri görmezden gelen Erdoğan tehditleri sürdürdü Yine hesap peşinde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ağır ifadelerle hedef aldı. Erdoğan partisinin grup toplantısındaki konuşmasında şunları söyledi: Zencilikten beyazlığa geçiş için cellatına yaranmak istiyor: (Kılıçdaroğlu’nun ‘Kabataş’ta saldırıya uğrayan başörtülü kadın’ olayıyla ilgili tavrını eleştirirken) CHP’nin Genel Başkanı, grup toplantısında çıkıyor ahlaktan maalesef uzak edep dışı, bunun bir yalan olduğunu söylüyor. İnanın 1940’ların, 1950’lerin CHP’si, zulümde ve çirkinlikte bugünkü CHP’nin yanında artık masum kalıyor. Zira bugün CHP’nin başında bir işbirlikçi var, bugün CHP’nin başında cellatına yaranmak isteyen, cellatına yaranmak için zencilikten beyazlığa geçebilmek için her çirkinliği meşru ve mubah gören bir genel başkan var. u Gezi Direnişi nedeniyle CHP liderine sert sözlerle yüklenmeyi sürdüren Erdoğan bu kez de sanatçı Levent Kırca’yı tehdit etti. Lice’deki köylülerin kalekol isyanını dolaylı olarak uyuşturucu ticareti ile bağlantılandıran Erdoğan, ‘’Bu işin içerisinde bunun yönetimini yapanlar ne yazık ki şu anda siyasetin içinde olanlarla da bağlantılı’’ dedi. Levent Kırca’ya ‘sözde sanatçı’: Hiç kimsenin işlediği suç yanına kâr kalmayacak. İşte birisi çıkmış Londra’da, İstanbul’un artık kurtarıldığından bahsediyor. Bütün bunlarla ilgili de hukuk yollarını çalıştıracağız. Bu da sözde sanatçı. Bunlara karşı bizim bu adımları atmak da hukuki bir görevimizdir, o adımları atacağız. Bunun da hesabını vermesi lazım. Esrar hintkeneviri: Son dönemlerde eski parayla maddi değeri 100 trilyon lirayı aşan hintkeneviri imha edildi. Bundan bazı çevreler rahatsız oldu. Niye? Çünkü terörün en önemli parasal kaynağı buydu. Tabii bundan bizim taviz vermemiz mümkün değil. Bu işin içerisinde bunun yönetimini yapanlar ne yazık ki şu anda siyasetin içinde olanlarla da bağlantılı. Bunların hepsini ifşa edeceğiz, açıklayacağız. Karakol kalekol hikâye: En son Lice olayı sıradan bir olay değildir. Lice olayının da dolaylı olarak dayandığı yer yine esrar, hintkeneviri olayıdır. Kalekol, karakol bunların hepsi hikâye, onu da söyleyeyim. Biz çok karakol kaldırıyoruz ama şunu unutmayın ki daha güvenlikli karakolları da yapmak du rumundayız. Niçin? Ülkemizin güvenliği için. Bunun için bazı siyasi partilerden veya örgütlerden izin alacak halimiz yok. Canımızı koyduk: Biz bu sürece yüreğimizi, sadece elimizi, bedenimizi değil canımızı koyduk. Hiçbir sabotaj, hiçbir provokasyon bizi bu kutlu yolculuktan alıkoyamaz, bizi çözümden vazgeçiremez. Lice’de tahrik var: Lice’deki gösterilerin nasıl tahrik edildiğini, nasıl farklı yerlere çekildiğini, nasıl bir oyuna çevrilmek istendiğini herkes gördü. Lice’deki olaylar üzerinden mesaj vermeye çalışanlar, Lice’nin, Diyarbakır’ın bu tehlikeli oyuna itibar etmediğini görmeli, mesajı kendileri almalıdır. Karakol ya da kalekol sadece bir bahanedir. Burada şunu sormak zorundayız; acaba bu karakollara, kalekollara alerji neden kaynaklanıyor? Acaba bu barajlara, havalimanlarına, okullara yönelik alerji neden kaynaklanıyor? Karanlıkta Yürümek... Sessizlik, boş vermişlik, bir kenarda durmak, boyun eğmek, çıkar sağlamak, bize göre değil... Bize göre değil baskıya, zulme teslim olmak! Her sevda özgürlüğün sesidir, onun için biliriz alanları doldurmayı istersek. Hiç beklenmedik bir anda. Dalga dalga oluruz, fırtına, bora, şimşek! Geriye dönüp bakarız sonra. İnsanlık tarihinin kanlı sayfalarına, genç ölümlere, cinayetlere, devlet içindeki silahlı çetelere. Alevlerin alacakaranlığında, yıkık viran evlerde, dağ başlarında, o derin uçurumlarda bir şeyler ararız. Umut hep vardır bizim için, karamsarlık içinde olsa bile. O son fırtınayı anımsarız! Gizemli hüzünleri! Yağmuru gök gürültüsünü! Gece baskınlarını! Gözaltıları! İşkenceleri! Darbeleri, diktatörleri, Kenan Evren’i... Annelerin kollarını açtığını görürüz, başımızı göğsüne yasladığımız yılları düşünürüz. Hayatın bir okyanus gibi mavi ve sonsuzluğuna inanırız. Esmer yüzlere konan kış güneşlerini özleriz, yaz aylarında kış çiçeklerini... O mavi evlerde, kararmış kirli köşelerde yuvalanmış eli kanlı canileri, Madımak’ı yakan yobazları unutmayız... HHH Sessizlik bize göre değil! Devletin ne denli acımasız olduğunu gördük 80’li, 90’lı yıllarda... Aradan geçen bunca yıl değişen bir şey yok! Şimdi Gezi Direnişi’nde yaşıyoruz... İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Eskişehir ve Antalya... Gözaltılar tutuklamalar! Yıllar önce Ankara Ulucanlar Cezaevi’nde yaşanan vahşet... Hayata Dönüş Operasyonu adı verilen o katliamlar... Sabah uyandığımda Ulucanlar’ı anımsadım, otomatik silahlarla, boğazları l BUZLARI ERİTME ZİRVESİ İLHAN TAŞCI ANKARA Çözüm sürecinde “güven bunalımı” ve adım atmama tartışmaları yaşanırken hükümetten üç bakan, BDP yöneticileriyle bir araya gelerek Lice’de yaşanan olayları masaya yatırdı. Görüşmede, BDP iki parti arasında komisyon oluşturulması önerisini dile getirirken Adalet Bakanı Sadullah Ergin bu talebi Başbakan’la görüşüp en kısa sürede yanıtı vereceklerini söyledi. Çözüm sürecinin hangi aşamada olduğundan yasal düzenlemelerin yapılmadığına kadar pek çok konuda tartışmalar giderek derinleşiyor. Tartışmalar sürerken dün BDP grup başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken ile Adalet Bakanı Ergin, İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın bir araya geldikleri bildirildi. Lice olayının bölgedeki “barış umuduna” gölge düşürdüğünü ve bir anda tansiyonu yükselttiğini aktaran BDP’liler geçen hafta sonu Diyarbakır’da yapılmak istenen yürüyüşe polisin müdahalesinin de bölgede çözüm umudunu gölgelediğini söyledi. BDP’liler, PKK’nin sınır dışına çekilmesine karşın bölgedeki karakol yapımlarının sürüyor olmasından duyulan kuşku ve rahatsızlığı bakanlara iletti. Buldan ve Baluken, hassas bir süreçten geçildiğine işaret ederek Meclis tatile girdikten sonra Lice benzeri olayların yaşanmaması, olası bir tansiyon yükselmesi ve gelişmeleri izlemek üzere AKP ile BDP arasında bir mekanizmanın oluşturulması önerisinde bulundu. Kılıçdaroğlu, grup toplantısındaki konuşmasına Sivas katliamına değinerek başladı. Kılıçdaroğlu, 2 Temmuz 1993’ün ortaçağın Türkiye’ye geldiği tarih olduğunu belirtti. ‘Başbakan, kendi halkını öldürenleri ödüllendiriyor’ BDP yöneticileri, bakanlarla yaptıkları görüşmede içinde akil insanlar heyetinden bazı temsilcilerin de yer aldığı bir “çözüm komisyonu” ya da yerelde izleme komitelerinin kurulabileceğini de belirtti. Ergin’in ise önerileri Başbakan Tayyip Erdoğan’a ileteceklerini ve en kısa sürede geri dönüş yapacaklarını söylediği öğrenildi. BDP ile bakanların bugün yeniden bir araya gelmesi bekleniyor. de olsun’ ‘Akiller ‘Gençler Erdoğan’ın karizmasını çizdi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gezi Parkı eylemlerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın karizmasının gençler tarafından çizildiğini belirterek “Türkiye’de de, dünyada da kıymeti kalmadı” dedi. Kılıçdaroğlu grup toplantısındaki konuşmasına, dün 20. yılı anılan Sivas katliamına değinerek başladı. 2 Temmuz 1993’ün ortaçağın Türkiye’ye geldiği tarih olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Oradaki aydınlarımız yanarak ağır bir bedel ödediler. Ama onlar Cumhuriyeti, geleceğimizi aydınlattılar” dedi. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın 2002’de iktidar olduktan sonra demokrasi ve özgürlük getireceğini savunduğunu belirtti. AKP’nin ilk yıllarda medyayı “darmadağın ettiğini”, ardından yargının “militanlaştırıldığını” söyleyen Kılıçdaroğlu, kapı arkasında yapılan pazarlıklar henüz sonuçlanmadığı için Danıştay’a başkan adayı çıkmadığını ifade etti. Üniversitelerin suskun kuruluşlar haline getirildiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Bereket versin, orada gençler var da mezuniyet törenlerinde özgürce haykırabiliyorlar” dedi. Gençlerin korku duvarlarını yıktığını belirten Kılıçdaroğlu, Paris’te başlayan 1968 olaylarını bütün dünyaya yayıldığı gibi İstanbul’da başlayan Gezi olaylarının da bütün dünyaya yayıldığını ifade etti. Erdoğan’ın bir TV programında Dolmabahçe’de otururken Kadıköy’den gelen vapurları ve kadınları seyrettiğini açıkladığını anımsatan Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz seni Başbakan olarak mı atadık, dikizci olarak mı atadık? Bunu çıkıyor sıkılmadan televizyonlarda anlatıyor. Nasıl bir düşünce, nasıl bir ruh halidir bu. Bu tiran hakkında bizim konuşmamızdan çok, psikologların konuşması lazım.” Erdoğan’ın karizmasının çizildiğini, ne Türkiye’de ne de dünyada kıymetinin kaldığını belirten Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın hayatını yalan üzerine kurduğunu çünkü korktuğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, Gezi olaylarında 4 kişinin ölmesine karşın bu konu hakkında hiçbir şey söylemediğine dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, “Tam tersine öldürenlere meşruiyet kazandırdı. Neredeyse ‘İyi ki öldürdünüz’ diyecek. Kendi halkını öldürene ikramiye veriyor” dedi. Başbakan Erdoğan’ın Kabataş iskelesinde başörtülü bir kadına saldırılması konusunda yaptığı açıklamalara değinen Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: “Ben şunu söylemiştim: ‘Bunu yapanlara insan denmez. Bunu yapanlar hayvandır’ sözlerini kullandım. Kılıçdaroğlu bundan memnun oldu diyor. İnsanda biraz vicdan olur, ahlak olur. Okuma yazma bilmiyor desem olabilir, üniversiteyi nasıl bitirdiği konusunda ciddi endişelerim var. Benim söylediklerimi niye çarpıtıyorsun. çünkü sen yalan söylüyorsun.” CHP lideri Kılıçdaroğlu, yüzde 10 seçim barajının kaldırılması çağrısında bulunarak “Yüzde 10’u kim getirdi, Kenan Evren ve arkadaşları, yüzde 10’u kim savunuyor, Erdoğan ve arkadaşları. Al birini vur ötekine. O da darbeciydi, bu da darbeci. O Atatürk’ü istismar ederdi, bu da dini istismar ediyor” dedi. Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ Üç bakan BDP’yle görüştü kesilerek öldürülen 10 tutuklu ve hükümlü genci anımsadım. Ve bir de İnkilap Dal’ı... Kimdi o, anımsayan var mı? Belki yakın arkadaşları ve ailesi unutmamıştır İnkilap’ı... 12 Eylül’de tutuklanmıştı, Aydın Cezaevi’nde yatıyordu... Kan kanseri olmuştu... Yurtdışına çıksa yaşayacaktı. O yıllar medyamız, toplumumuz daha duyarlıydı... Kamuoyu oluşturuldu. 22 yaşındaki hükümlü İnkilap Dal serbest bırakıldı... Bir gün bana uğradı İzmir’de... Elinde küçük saksılar içinde mor menekşeler vardı. Onları satarak hayata tutunmaya ve geçinmeye çalışıyordu. İnkilap’a sormuştum: “Hayat nasıl gidiyor!” Gözleri buğulanmıştı... Umutların bittiği, anıların yitip gittiği bir evrende yaşıyor gibiydi. Varlığın yetişemeyeceği gelecek zamanlarında koşmaktan yorulmuştu. Hiç yanıt vermedi... Sonra bir küçük saksıda bir tek menekşeyi bırakıp gitti... Bir süre sonra ölüm haberi geldi. HHH Sessizlik bize göre değil! Oturup düşünmek, ayrılışın o gizemli hüznü bir yakarış dün ve bugün... İster Gezi’de, ister Kuğulu’da, ister Gündoğdu’da... Özgürlük askeri vesayetten de geçmiyor, sivil vesayetten de. Özgürlük tankla, tüfekle, TOMA’yla falan olmuyor... Çocuklarımızın gözlerinin içine bakın yeter! Birey olun, düşünün yeter! Dindar olun ama kindar olmayın! Din pazarlamacılığıyla oy toplamayın! Ayrımcılık yapmayın, faşizme karşı direnin, köle olmayın! Yaşamın derinliğine inmeyenlere aşkı, sevdayı, özlemi, özgürlüğü bilmeyenlere ne anlatsanız boş! Sevda özgürlüğün sesidir! Bilirim karanlıkta yürümek güçtür... O uçurumlar, dağlar, ovalar, vadiler, denizler ve ırmaklar... Bir yıldızın kayması bile geleceğin aydınlanma fişeğidir, boyun eğmediğimiz sürece! MEHMET ÖCALAN imralı’daki görüşmeyi ANLATTI: Oyalama taktikleriyle süreç başarılı olamaz İLHAN TAŞCI lBDP EŞGENELBAŞKANI KIŞANAK: ‘İnsanda biraz vicdan olur’ Demokrasi paketi gerekli ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, partisinin Meclis’teki grup toplantısında yaptığı konuşmada, Lice’de yaşanan olaylara değinerek “Karakol inşaatının önüne gidenlere ağır silahlarla ateş açıldı, hakikat budur. Bunun üstüne istediğiniz kadar yalan ekleyin, bu hakikatı değiştiremezsiniz” dedi. Lice olaylarının perde arkasında uyuşturucu olduğu yönündeki savlara tepki gösteren Gültan Kışanak, “Bu ülkede uyuşturucu ekimi ve transferini güvenlik güçleriyle işbirliği yapmadan kimse yapamıyor. Panzerlerle, helikopterlerle uyuşturucu sevkıyatı yapıldığı kanıtlandı. Önümüzü kesmeyin, uyuşturucu ekimi yapılan yerlere on binlerce gençle birlikte yürüyelim, ne varsa söküp atalım” diye konuştu. Bir demokratikleşme paketine ihtiyaç olduğunu söyleyen Kışanak, “Türkiye’nin acil demokratikleşme ihtiyacı kapıya dayandı, bunu geçiştiremezsiniz. Söyleyin seçimden önce bir şey yapamayız diye, herkes de bilsin. Ya da iki ayda bunları yapacağız diye yol haritasıyla çıkın. Yoksa hayal satmayın” diye seslendi. ‘Gezi eylemi dünyaya yayıldı’ ‘Seçim barajını kaldıralım’ ‘UEFA, ÖYM KARARIYLA CEZA VEREMEZ’ Özel yetkili mahkemelerle demokrasi olmayacağını, bu mahkemelerin siyasi otoritenin sopası olduğunu belirten Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “UEFA’ya da sesleniyorum: Bu kararlarla siz Türk sporunu cezalandıramazsınız. Siz bu mahkemelerin mahkeme olmadığını öğrenemediniz mi? Siyasi otoritelerin sopası olduğunu bilmiyor musunuz? Bunlar sahte delil üretmiyorlar mı? Sanıkla arasındaki ilişkiyi kan davasına dönüştürmediler mi? Yanlış yapıyorsunuz.” ANKARA Terör Örgütü lideri Abdulah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan önceki gün İmralı’ya giderek ağabeyi ile görüştü. Görüşmeye ilişkin bilgi veren Mehmet Öcalan, Abdullah Öcalan’ın “Ben 4 duvar arasındayım. Bu şartlar içinde yapacağım bu kadardır. Elimden geleni de yapıyorum. İletişimi kiminle kuracağım. Bunu devlet de biliyor, hükümet de biliyor. Aileler ve avukatlar yasal hakları olarak buraya gelmelidirler” dediğini aktardı. Mehmet Öcalan, ağabeyi Abdullah Öcalan’ın, çözüm sürecine ilişkin şu değerlendirmeleri yaptığını bildirdi: “Başkaları için bitmemişse de birinci aşama benim açımdan 1 Haziran’da bitmiştir. İkinci aşama tartışılıyor. İkinci aşamada fazla bir gelişme olmuyor. Demokratik şekilde sorun çözülecekse iki taraf da katkı sunmalı. Bu süreç tek taraflı yürütülmez, tek taraflı götürülemez de. Hükümetin buna katkı vermesi gerekir. Bu süreç götürülecekse bu koşulların değiştirilmesi gerekiyor. Herkesle iletişim kurulabilmeli. Bu süreç böyle bir süreçtir. Yani sadece ayda bir heyetin buraya gelip gitmesi ile olmaz.” Mehmet Öcalan, haftaya BDP heyetinin adaya giderek Abdullah Öcalan ile ikinci aşamaya ilişkin değerlendirme yapmasını beklediklerini kaydetti. Mehmet Öcalan’ın verdiği bilgiye göre, Abdullah Öcalan Lice’de yaşanan olaylara ilişkin de “Bu gidişat çok parlak bir gidişat değildir. Bir an önce doğruların pratiğe sokulması gerekmektedir. Lice için hükümet üzerine düşeni yapmalı olayı araştırmalı” değerlendirmesini yaptı. Tuncel’den hükümete ‘Öcalan’ı bırakmayı gündeme alın’ İstanbul Haber Servisi BDP İstanbul İl Örgütü ve Tutuklu Aileleri ile Dayanışma Derneği (TUAD), hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek için Yenibosna’daki Adli Tıp Kurumu’nun önünde eylem yaptı. Burada konuşan BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, hükümetin bir iyi niyet göstergesi olarak hasta siyasi tutukluları serbest bırakmasını isteyerek hükümete adım atması için çağrıda bulundu. Çözüm sürecinde hükümete adım atması çağrısında bulunduklarını söyleyen Tuncel, “Barışın iki tarafı olur. Sayın Öcalan üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdi. Kürt sorununun nihai çözümü isteniyorsa, bunun yolu Kürt halkının önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasından geçer. Bunu da hükümetin bugünden kendi gündemine alması gerekir” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle