14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 TEMMUZ 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Mütalaanın açıklanmasının ardından sanıklar isyan etti Hiçbir kantar bunu tartamaz Ergenekon davasının 27 Kasım 2012 tarihli duruşmasında Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in soruşturmanın genişletilmesi veya esas hakkındaki mütalaayı bildirmek üzere dosyanın iddia makamına verilmesi talebini mahkemenin kabul ederek duruşmayı 13 Aralık tarihine ertelemesi kamuoyunda mütalaanın açıklanacağı beklentisi yarattı. Ancak Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, iddia makamının dosyada eksiklikler bulduğunu belirterek taleplerini açıkladı. Ergenekon yargılamalarının 5 yıllık süreci içerisinde, sanıklarla dayanışmak üzere İşçi Partililer, CHP’liler, gazeteci meslek kuruluşları, çok sayıda yurttaş duruşmayı yoğun bir katılımla izledi. Duruşma salonunun önünde zaman zaman yapılan gösterilerle çeşitli protesto eylemleri yapıldı. İşçi Partililer, cezaevi karşısında “Özel görevli mahkemeler kapatılsın” söylemiyle nöbet çadırı kurdular. CHP milletvekilleri de bir yandan gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay ve CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal ile diğer tutuklulara destek vermek üzere sık sık duruşmalara geldiler. Esas hakkındaki mütalaanın açıklanmasının beklendiği 13 Aralık 2012 günü binlerce kişi, duruşma salonu çevresinde toplandı. Duruşma salonu çevresini bariyerlerle kapatan jandarma, duruşma salonuna girmek isteyenlere karşı tazyikli su ve biber gazı kullandı. 269. duruşmayı aralarında İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal’ın da olduğu 300’ü aşkın avukat, 50 CHP milletvekili izledi. Ancak oturumu açan Başkan Hasan Hüseyin Özese’nin, Genelkurmay Başkanlığı’ndan gelen harddisklere ilişkin naip hâkim incelemesinin ön raporunun okunacağını açıklaması tepkilere neden oldu. Duruşmaya 4 kez ara verildi. Olaylarla ilgili Silivri Cumhuriyet Savcılığı soruşturma açtı. Mahkeme de salon içerisindeki protestolara ilişkin suç duyurusunda bulundu. Babalar ve Oğulları Perşembe günü yayımlanan yazı için iki kitabı karıştırmam gerekti. Birincisi M. Zeki Pakalın’ın (18821972) “Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü”. İkincisi de Mithat Sertoğlu’nun (19131995) “Osmanlı Tarih Lügatı”, “Müteferrika” ve “Vacibül Riaye Ağalar” maddeleri günümüze de uygun düştüğü için dikkatimi çekti. Ama önce bir eksiği gidereyim. Müslümanların Reisi’nin dediklerine uymamanın günah olduğunu belirtmemişim. HHH Yobazların dine düşmanlık yapmakla suçladığı ve üzerlerinden Atatürk’e de dolaylı saldırılar yönelttiği İsmet İnönü ve Hasan Âli Yücel’e yapılan haksızlığın somut bir örneğini de bu arada buldum. Pakalın’ın 3 ciltlik eseri, sadece tarih değil, İslamiyet, mezhepler ve tarikatlarla ilgili ayrıntıları da içeriyor. Ve Pakalın ilk baskısı 1946 yılında yapılan eserinin önsözünü şöyle bitiriyor: “Basılması büyük bir masrafa ihtiyaç gösteren kitabımı bakanlık hesabına tab ettirmek (bastırmak) lütfunda bulunan Milli Eğitim Bakanlığı’na ve onun başına geçtiği günden beri faydalı eserlerin yayımını temin eden Sayın Hasan Âli Yücel’e derin minnet ve şükranlarımı sunarım.” HHH Müteferrika, hem idare hem de askerlik alanlarında görev yapan çeşitli görevlilere verilen ad. Ama en önemlileri padişahın özel hizmetinde olanları. Bunlara “Vacibül Riaye Ağalar” deniliyor. Maddenin açılımını Pakalın’dan ama Osmanlıcadan soyutlamaya çalışarak aktarıyorum. “Sadrazamlarla (Başbakan) Vezir (Bakan) Nişancı (Bakanlar Kurulu’nun önde gelen üyesi, dışişlerinde ve hukukta uzman kişi) ve Beylerbeyi’lerin (Bakandan sonra gelen idareci ve komutan) oğulları hakkında kullanılır bir deyimdir. Deyimin sözlük anlamı ‘gözetilmeleri, sayılmaları gerekli olanlar’ demektir. Bu gibilere padişahın gönendirmesiyle müteferrikalık sanı verilir ve kendilerine ulufe (maaş) ödenirdi. Ulufenin tutarı babalarının işgal ettiği makama göre değişirdi. Yüksek makam sahibinin oğlu, ötekilerden fazla ulufeye sahip olurdu. Kanunname’de (Fatih Kanunnamesi Sayfa 20) ulufenin tutarı şu şekilde açıklanmıştı: Veziriâzâm oğulları altmış beş akçe ile müteferrika olalar ve öteki vezirlerin oğulları elli akçe ile müteferrika olalar ve nişancı oğulları kırk beş akçe ile müteferrika olalar ve Beylerbeyiler oğulları dahi kırk beş akçe ile müteferrika olalar. (............) Padişahlar sefere gidince müteferrikalar da beraber giderler. Şehri dolaşmaya çıktıkları zamanlarda da önlerinde yürürlerdi. Huzuruna çıktıklarında sadrazamın ayağa kalkıp müteferrikalara saygı göstermesi kanundu.” HHH Ticaretin yabancıların elinde olduğu, sanayi olmadığı için işadamlığı ya da girişimciliğin bulunmadığı dönemlerde devlet büyüklerinin oğulları, babalarının konumlarından böyle yararlanırlarmış. Zamanımızdaki gelişmeler nedeniyle büyüklerin oğullarına maaş ödenmiyor. Onlar artık babalarının konumundan işadamı ya da yatırımcı olarak kendi yeteneklerine göre yararlanıyorlar. Ama şu da bir başka gerçek ki, tarih şekil değiştirerek yineleniyor. Ergenekon’da Hatice Tuncer 5 karara do ru Savcılar Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın ve Murat Taşkın, esas hakkındaki mütalaayı beklenmeyen bir günde, 18 Mart Pazartesi günü açıkladı. Mustafa Balbay, eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Tuncay Özkan’ın da aralarında bulunduğu 64 kişi hakkında “Hükümeti cebir ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen ya da tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” istedi. Gazetemiz yazarı Prof. Dr. Erol Manisalı için de ağırlaştırılmış müebbet hapis öngören savcılar, kanser hastalığından tedavi gören Manisalı için yakalama kararı çıkarılmasını istediler. Emekli Tuğgeneral Veli Küçük hakkında Danıştay saldırısını azmettirmek suçlamasıyla 6 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Mütalaanın açıklanmasının ardından Balbay’ın da aralarında bulunduğu sanıklar, “Bu davanın hedefi Cumhuriyetin değerleri, kurumları, Atatürk ilke ve devrimleridir. Bu nedenlerle savcılığın sözde esas hakkındaki mütalaasını tanımıyoruz, reddediyoruz” şeklinde açıklama yaptılar. 120 milyon sayfaya kiyle karşılandı. Prof. Dr. Hilmioğlu, 17 Mayıs’taki duruşmada kendisine son savunmasının hazır olup olmadığı sorulduğunda “120 milyon sayfadan bahsediliyor. Siz savunma için 2 saatlik süre kısıtlaması getirdiniz. Bunu adaletin hangi terazisi ile tartacaksınız? Dünyada hiçbir kantar bunu tartamaz” diye konuştu. Mütalaada Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine bombalı saldırı dosyasının Ergenekon ile birleştirilmesine neden olan tutuklu sanık Osman Yıldırım hakkında Danıştay saldırısına ilişkin “adam öldürmeye iştirak” suçundan “gönüllü olarak vazgeçtiği” gerekçesiyle ceza istenilmedi. Yıldırım hakkında, darbeye teşebbüsten 3121’e göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Osman Yıldırım’ın 11 Mayıs 2006 tarihinde Cumhuriyet gazetesine bomba atılmasına ilişkin be iki saat süre raatı istendi. Müdahil Danıştay adına davaya katılan Hazine avukatı Perihan Özcan, mütalaada beraatları istenen Danıştay dosyası sanıkları Salih Kurter ve Süleyman Esen’in Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılama sırasında “azmettirici” olduklarının tespit edildiğini belirtti. Avukat Özcan, Kurter ve Esen’in beraatının istenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek “Danıştay davasının diğer sanıklarıyla aynı şekilde cezalandırılmalarını” talep etti. Avukat Özcan, Danıştay baskınından beraatı istenen Osman Yıldırım’a da diğer sanıklar gibi 4 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesini talep etti. Mustafa Balbay da mütalaanın Danıştay saldırısı değerlendirmesine “Bu mütalaa Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıp hüküm giyen Danıştay katillerine beraat, milletvekilleri, askerler, gazeteciler, kimi tacirlere, kimi polislere müebbet isteyen bir mütalaadır. Bu mütalaanın geri iade edilmesini talep ediyorum” sözleriyle tepki gösterdi. Biber gazı ve su Savcıların esas hakkındaki mütalaayı vermelerinden sonra 8 Nisan’daki duruşmaya 40’ı aşkın CHP milletvekili izlerken salon dışında yine büyük bir kitle toplandı. Jandarma duruşma salonuna girmek isteyenlere karşı tazyikli su ve gaz bombası kullandı. Duruşma CHP milletvekillerinin protestoları ve dışardaki olaylar nedeniyle ertelendi. Mahkemenin, mütalaada yalnızca örgüt üyeliğinden suçlananlara avukatlarıyla birlikte toplam 1 saat, hakkında birden çok suçlama bulunanlara ise avukatlarıyla birlikte 2 saat son savunma süresi vermesi tep On binlerin dilekçesi Mustafa Balbay, 17 Aralık 2012 tarihindeki duruşmada talep konuşmasında, “13 Aralık günü 100 bin kişi soğuk, çamur dinlemeden Silivri’ye geldi ve size şu dilekçeyi verdi: 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na, mahkemenizin adalet dağıtacağına inancımız kalmamıştır... 13 Aralık günü 10 milyon kişi bu anlamda size ulaşmak istedi. Ben 13 Aralık’ta buraya gelen, gelmek isteyen milyonlarca kişiye bu davanın, bu dava dosyasının sayfaları dolusu sonsuz saygılarımı, teşekkürlerimi, şükranlarımı ve hürmetlerimi sunuyorum” dedi. Birçok kez sözü kesilen Balbay, “TBMM’de göreve başladığımda ben bu davanın takipçisi olacağım. Ben bu davanın hukuki zeminde olması için namusum ve şerefim üzerine her türlü çabayı harcayacağım. Eğer ucu bana dokunursa da eğer ben bir yerde kullanıldımsa da çıkacağım, ey millet bu konuda özür diliyorum, ben şu konuda kullanılmışım diyeceğim” diye konuştu. Balbay izleyicilere de “Son günlerde ‘nasılsın’ diye soranlara ‘13 Aralık gibiyim’ diyorum. 13 Aralık bizim en büyük hayalimizdi” diye seslendi. Dava karara kaldı Esas hakkındaki mütalaaya karşı son savunmaların alınmasına 15 Nisan’daki 285. duruşmada başlandı. Mahkeme 21 Haziran’daki 320. duruşmada, son savunmaların tamanlandığını açıklayarak salonda bulunanlara son sözlerini sordu. Balbay, “Bu iddianamenin ve mütalaanın Türk hukuk sistemi ve Türkiye Cumhuriyeti kuruluş ilkelerine bir saldırı olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. Tepkilere karşın son sözleri alan mahkeme, davayı kararın açıklanacağı 5 Ağustos tarihine erteledi. İstanbul Haber Servisi British Airways’in, Londraİstanbul seferini yapan uçağı Atatürk Havalimanı’na inişi sonrası aprona yanaştı. Apronda yolcuların tahliyesinde kullanılan merdivenden inerken dengesini kaybeden Danimarka uyruklu Jens Peter Hanrichsen adlı yolcu beton zemine düştü. İlk müdahalesi uçağın kabin ekibi tarafından yapılan yolcu daha sonra hastaneye kaldırıldı. Hanrichsen’in yoğun bakıma alındığı ve kafatasında kırık tespit edildiği öğrenildi. Danimarkalı turist uçaktan inerken kafatasını çatlattı Usule aykırılıklar 5 Yarın: Avukatların değerlendirmeleri Ergenekon sanıklarınca, soruşturma ve kovuşturma aşamasına ilişkin “usule aykırılıklar” listesinde şu konulara dikkat çekildi: l Sanık ve müdafiye toplam olarak verilen bir ve iki saatlik savunma içerisinde müdafinin de savunmasının dahil edilmesi, yasamızda müdafiliğin sanıktan ayrı bir statü ve makam olarak düzenlendiğinin inkârı anlamına gelmektedir. Verilen süre içinde esas hakkındaki savunmasını tamamlamayan sanık ve müdafinin mikrofonun kesilmesi savunmayı yok kabul etmekle aynı mahiyettedir. l Davada hüküm aşamasına gelinmesine rağmen mütalaada yer alan bilgiler ile ilgili delillerin mahkemede olmayıp savcılıkta ve emniyette bulunması, sanıkların müracaatı halinde “savcılıktan isteyin” şeklinde beyanda bulunulması delilsiz yargılama yapıldığının önemli bir kanıtıdır. l İddianamede ve mütalaada belirtilen başta dijital deliller olmak üzere yazılı belge asıllarının sanıkların ısrarlı taleplerine rağmen ortaya çıkarılamaması, delillerin bulunamaması, imajların verilememesi, delil olmaksızın hayali ve üretilmiş delillerle yargılama yapıldığını göstermektedir. Tüm tedbir kararlarındaki irade emniyete aittir. Savcı ve hâkimler hiçbir delili görmeksizin sadece kendilerine fakslanmış kararları imzalamakla yetinmişlerdir. Bu davanın tüm soruşturmasının emniyetçe yürütüldüğü, şüphelilerin, suçlamaların, delillerin, kararların tümünün emniyette şekillendirildiği anlaşılmıştır. l Mahkeme başkanı defalarca tutanaklara geçecek şekilde delillerin tek tek okunacağı İstanbul Haber Servisi Eyüp Sultan Camii’nde dün adı ve yaşı öğrenilemeyen yaşlı bir adam, para dağıtmaya başladı. Bunun üzerine para dağıtıldığını duyanlar yaşlı adamın başına toplandı. Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu kalabalık, para alabilmek için birbirleriyle yarıştı. Bu sırada küçük çapta izdiham yaşandı. Para isteyen kalabalık arasında zor anlar yaşayan yaşlı adamın yardımına esnaf ve zabıta ekipleri geldi. Cami çıkışında para dağıtmak istedi izdiham yaşandı belirtilmesine karşılık bu konuda hiçbir ara karar verilmeden, delillerin okunması aşaması atlanmıştır. CMK 216. madde kapsamında delil değerlendirilmesi yapılmamıştır. Bu yükümlülük baştan savma bir şekilde sanık ve müdafilerine verilen 5’er, 15’er dakikalık talep alma konuşmaları ile yapılmış gibi değerlendirilmiştir. Dinlenen 158 tanık ve milyonlarca evrak karşısında delil değerlendirilmesi için verilen 5 ve 15 dakikalık süreler savunma hakkını yok sayma anlamı taşımaktadır. l Hemen her vatandaşın hukuk dışı gerekçelerle davalarla irtibatlandırılarak sanık haline getirilmesinin yolunu açmıştır. Yargı eliyle korku toplumu oluşturulmuştur. Soruşturma süreçleri yürütme tarafından muhaliflere silah olarak kullanılmıştır. toplumu Korku
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle