Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                SAYFA	  CUMHURİYET	  27	TEMMUZ	2013	CUMARTESİ  14 n Baştarafı 1. Sayfada  HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK  GÜNCEL  Askeri	mahkemede	yargılanarak	‘Nereden	Buldun’	yasasından	hüküm	 giyen	İlhami	Erdil’in	eşi	Füsun	Erdil,	İstinye	Park’taki	daire	için	servet	ödedi	  n Baştarafı 1. Sayfada  GÜNDEM  MUSTAFA BALBAY  güvertede tsunamiye dönüşen dalgalara meydan okuyor. Birer birer ufuktaki düşleri yitiyor. Başkanlık düşünü bir türlü dolaba kaldırdığını itiraf edemiyor. Her dediğine hukuksal, siyasal nedenler uyduran, örneğin başbakan yardımcılarından Bekir Bozdağ ile AKP’yi, tabii parti patronunu korumayı gerçeklere yeğleyen bol çeneli parti sözcüsü Hüseyin Çelik bile... ....halkın patronlarını başkan görmeyi reddettiğini saptayan anketlerden, akil adamlar raporlarından sonra, RTE’nin başkanlığa ne kadar yakıştığını yinelemekten artık vazgeçti. H. Çelik, içeriden dışarıdan RTE’ye yönelik eleştiri dalgalarını göğüslemeye çalışıyor. Neymiş yani, Oscar ödüllü olmak; Times’ta yayımladıkları ilanda Başbakanımızı eleştiriden öteye suçlamaya varan ifadelerle karalamalara hak kazandırır mı, diyor. HHH İçeride dışarıda istemedikleri ölçüde eleştirildi mi, kaleme sarılan, sıfatı da Başbakan Danışmanı Prof. Akdoğan da aynı kafileye katıldı. Aydınlar ilanını hezeyan diye tanımladı. Sevgili başbakanını karalama kampanyasını, sanki 76 milyon birey topyekun RTE’yi sevmek zorunda imişçesine ifadelerle, ünlülerin yönetim tarzını diktatörlere benzettikleri saptamalara fena halde bozuldu. Ekranlarda ilanı imzalayanların Türk toplumundan nefret ettiklerini söyledi... Oysa, 500 dünyaca ünlü sanatçı, roman yazarı, yönetmen; zorba, polisiyle halkına saldırarak ölümlere yaralılara yol açan Gezi Parkı’na katılan milyonlarca insana uyguladığı orantısız şiddeti eleştiren, ülke yönetimini Hitlervari metot ve uygulamalara benzettiklerini vurgulayarak... ....RTE’nin gerçek yüzünü dünya kamuoyunun ilgi ve bilgisine sundular. HHH Şimdi AKP’nin RTE’yi savunmakla görevli sözcülerine sormak lazım: Uluslararası ünlü 500 sanatçının yazdıklarını, Çin’den Maçin’e dünyada milyarca insan mı duyar, inanır, sindirir yoksa... ...sizlerin iç kamuoyuna seslenen, medyanın tümünün korkudan yer veremediği bu ilandaki gerçekçi saptamalar mı; ne ki kendinizi, RTE’yi tatmin etmekten öteye geçemeyen aşağılayıcı açıklamalarınız mı ses getirir? Oysa, şöhret alanında Gandhi’nin yaşamını anlatan Oscarlı sanatçı Ben Kingsley ile Sean Penn gibi yıldızlar kadar bile dünyada ün sahibi değil RTE! Nerede kaldı: Ün açısından imza sahibi 500 sanatçı, roman yazarı, yönetmenle yarışabileceği? Güldürmeyin insanı! HHH ABD dahil, dünya demokrasileriyle etkili kamuoyunun RTE’yi gözden çıkardığının hâlâ farkında değil. Halkın ne dersem, ne yaparsam maşallah daha daha diyeceğine kendini inandırmış; oyları düşse de yine iktidar olacağına kaptırmış kendini... İçeride yiten itibarının dışarıda da artık değer taşımadığını kabul etmek istemiyor. Muhalefet, hele büyük Kürdistan hayali ile yaşayanlar hâlâ RTE’nin özgürlükleri yeni aşamaya taşıyacağı sanısıyla hükümetin hazırladığı demokratikleşme paketine umut bağladılar. İçeriğini Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç açıklayıverdi. Dağ fare doğurdu. BDP seçim barajının yüzde 7’ye, CHP yüzde 5’e inmesini bekleyedursunlar, baraj yüzde 10’daki sabit yerini koruyacak. Yırtın dur. Milletvekillerinin tahliyelerini sağlayacak düzenleme ile yasal toplumsal özgürlüklerin genişleme umudu da çöp sepetine!.. HHH “...Sende cevher var imiş herkes ne bilsin? / Kimler böyle züğürdün huzurunda eğilsin... (Namdar Rahmi Karatay)”  950 bin dolara ev aldılar BARKIN ŞIK ANKARA		Haksız	servet	elde	ettiği	gerekçesiyle	hüküm	giyerek	rütbeleri	sökülen,	bunun	yanı	sıra	Alakent	Sitesi’ndeki	iki	evine	de	el	konulan	eski	Deniz	Kuvvetleri	Komutanı	İlhami	Erdil’in	eşi	Füsun	Erdil’in	bir	süre	önce	İstinye	Park’ta	950	bin	 dolara	2+1	ev	satın	aldığı	öğrenildi. 19992001	tarihleri	arasında	Deniz	Kuvvetleri	Komutanlığı	yapan	Erdil’in,	yargılandığı	dava	2006	yılında	tamamlanmıştı.		Erdil	hakkında	mahkumiyet	 kararı	veren	mahkeme,	Erdil’i,	kamuoyunda	“Nereden	Buldun	Yasası”	olarak	da	bilinen	3628	sayılı	 “Mal	Bildiriminde	Bulunulması,	Rüşvet	ve	Yolsuzlukla	Mücadele”	yasası	kapsamında	cezalandırmıştı.	Mahkeme,	Erdil’in	İstanbul	Etiler’deki	Alkent	 Sitesi’nde,	biri	eşi	diğeri	ise	kızının	üstüne	kayıtlı	iki	apartman	dairesinin	haksız	edinildiğine	karar	 vermişti.	Mahkeme,	Erdil’in	“Daireleri	almam	için	 amcam	Muhterem	Kolay	yardım	etti”	savunmasını	 inandırıcı	bulmamış,	2	yıl	6	ay	hapis	ve	50	TL	para	 cezasına	çarptırmıştı.	Mahkeme,	yasal	zorunluluk	 nedeniyle	Erdil’e	verdiği	hapis	ve	para	cezasını	erteleme	yoluna	gitmemişti.	 Mahkeme,	Erdil’i	ayrıca	Kuzey	Deniz	Saha	Komutanlığı	Tersanesi’ne	boya	alımıyla	ilgili	bir	ihalede,	“görevi	kötüye	kullandığı”na	hükmetmişti.	 Mahkeme,	Erdil’in	haksız	edindiği	dava	konusu	dairelerin	zor	alımına	karar	verirken	TSK	ile	de	ilişiğini	kesmişti.	Mahkemeye	rapor	veren	bilirkişi	heyeti,	Alakent’teki	dairelerinin	en	ucuzunun	1	milyon	 dolar	olduğunu	ve	burada	bir	daire	alabilmek	için	 Erdil’in	bütün	ömrü	boyunca	aldığı	maaşları	buraya	ödemesi	gerektiğini	belirtmişti.	Bütün	bu	yaşananlardan	sonra,	Erdil’in	eşi	Füsun	Erdil’in	İstinye	 Park’ta	950	bin	dolara	2+1	ev	satın	aldığı	öğrenildi.  ‘Hamileler sokağa çıkmasın’ diyen İnançer’in ‘vukuatı’ bol  Yazı devrimiyle ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)  TRT’de iftar saatinde canlı yayımlanan “Ramazan Sevinci” adlı programda “Hamilelerin sokağa çıkması terbiyesizliktir” diyen ve “tasavvuf düşünürü” olarak sunulan avukat Ömer Tuğrul İnançer’in, “Devrim Yasaları”na da karşı olduğu ortaya çıktı. 1991 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu’nda çalıştığı da ortaya çıkan İnançer’in, geçen yıl Radikal gazetesinde yer alan söyleşisinde, Atatürk devrimlerine ilişkin sözleri de dikkat çekti. İnançer söyleşide, Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Hakkındaki Yasa’ya ilişkin şu görüşleri savunmuştu: “Hiçbir kanun, ne Hitler’i ne Mussolini’si, ne Stalin’i ‘Filancayı seveceksin, filancayı sevmeyeceksin’ diye kanun çıkaramamıştır. Olmaz öyle şey. Merasim yasaklanınca, yeni nesiller görmedikleri için bundan bihaber yetişti. Bunun aşikâr olmaması aynı zamanda sahtekârlarını türetiyor. Dergâhlar kapatılınca sahte mürşitler türer.” İnançer, aynı söyleşide Harf Devrimi ile ilgili olarak da “Yazı devrimi Türkiye’de çok ciddi bir mazi kopukluğu getirdi. Bir zamanlar bir elif harfi bile hapis cezası gerektiriyordu. 2 nesil kaybı oldu. Bizim zamanımızda özel öğrenenler dışında mektepte kimse öğrenemedi. Bilgi eksikliği verirsen sen idareci olarak istediğin gibi gemler, istediğin gibi yemlersin toplumu. Onun için yapıldı ama ‘Ecdâdımızın heybeti ma’rufi cihandır, fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır.’ Olmadı” görüşünü savunuyor. İnançer bir başka açıklamasında ise “tekke ve zaviyeleri” şöyle savunuyor: “Devlet Hz. Mevlana’nın tarikatının ayininin yapılmasına müsaade etmiştir. Diğer tarikatların ayinleri yasaktır. Onun için başka tarikat yok zannediliyor. Ama aralık ayında, siyasetçisiyle, gazetecisiyle, popüler simalarla herkes Konya’ya gittiği için Hz. Mevlana diğer turuku âliyeden daha önde zannediliyor. Ancak Batı’nın üç Müslüman simaya ayrı bir teveccühü var: Rabiatü’lAdeviyye, Muhyiddin İbni Arabî, Mevlana Muhammed Celaleddini Rumi.”  2 nesil kaybolmuş  Kadınlar	sokaklara	döküldü TRT’de	katıldığı	iftar	programında,	 hamile	kadınların	dışarıda	gezmesini	 “terbiyesizlik”	olarak	değerlendiren	 Ömer	Tuğrul	İnançer	İstanbul,	Ankara	ve	İzmir’de		protesto	edildi.	Kadın	Cinayetlerini	Durduracağız	Platformu	üyeleri	Kadıköy	Boğa	Heykeli	önünde	bir	araya	gelerek	yürüyüş	düzenledi.	Slogan	atan	grup	adına	açıklama	yapan	platformun	İstanbul	Temsilcisi	Fikriye	Yılmaz	yaptığı	açıklamada,	“Temmuz	ayında	kadın	cinayetleri	arttı.	Polis	Taksim’i	 halktan	koruyacağına	kadınları	korusun”	dedi.	Halkevci	kadınlar	da	Tepebaşı’ndaki	TRT	binası	önünde	Ömer	 Tuğrul	İnançer	ve	ona	destek	olan	 program	sunucusu	Bekir	Develi’yi	 protesto	etti.	“Sokakları,	meydanları	 terk	etmiyoruz.	Ömer	Tuğrul	İnançer	 özür	dile”,	“Hamileliği	sizden	öğrenecek	değiliz”	ve	“Seni	getiren	leylek	bile	pişman”	yazılı	pankart	ve	dövizler	 taşıyan	Halkevci	kadınlar,	“AKP	elini	 bedenimden	çek”	sloganı	attı.		Basın	 açıklamasını	okuyan	Hande	Yanar,	 AKP’nin	gerici	ve	muhafazakâr	düzenini	kalıcı	hale	getirirken	kadın	düşmanlığından	geri	kalmadığını	söyledi.	 İzmir’de	ise	Alsancak	Kıbrıs	Şehitleri	Caddesi	girişinde	toplanan	İzmir	 Kadın	Platformu	üyeleri,	“Ikına	ıkına	kazanacağız”,	“Elini,	dilini	bedenimden	çek”	pankartları	açarak	Kahramanlar’daki	TRT	binasına	yürüdü.	 Burada	açıklama	yapan	İzmir	Kadın	 Platformu	Sözcüsü	Didem	Tosun,	 İnançer’in	haddini	bilmesini,	sözlerinden	ötürü	özür	dilemesini	istedi.	 (Fotoğraf: EMRE DÖKER)  Son 7 yılda 37 bin yankesici yakalandı MAHMUT LICALI  ANKARA  İçişleri Bakanı Muammer Güler, son 5 yılda Türkiye genelinde 95 Atatürk büstüne saldırı olduğunu açıkladı. Güler’in verdiği bilgiye göre 20052012 yılları arasında yankesicilik ve dolandırıcılık suçlarını işleyen 37 bin 155 kişi yakalandı. Güler, milletvekillerinin işlenen bazı suç türlerine ilişkin soru önergelerine verdiği yanıtta Türkiye genelinde mala karşı işlenen yankesicilik, dolandırıcılık ile kaçakçılık suçlarına ilişkin bilgileri paylaştı. Güler, yankesicilik olaylarının önüne geçmek için uygulamalı tedbirlere ağırlık verildiğini belirtti. Güler, 20022013 yılları arasında kaçakçılık faaliyetlerinde kullanıldığı tespit edilen kargo firması ve çalışanlarının içerisinde yer aldığı toplam 1.240 olayın meydana geldiğini bildirdi. İçişleri Bakanı Güler, Türkiye genelinde heykel ve benzeri sanat eserleri ile Atatürk büstlerine yönelik gerçekleşen saldırılara ilişkin de bilgi verdi. Buna göre 20082013 yılları arasında Türkiye’de toplam 95 Atatürk büstüne zarar verildi.  Ergenekon, bu sistemin en vahşi uygulandığı davalardan biri olarak tarihteki yerini şimdiden aldı. Klasik bir siyasi yargılamanın kendi içinde konu bütünlüğü vardır. Dava çok sanıklı olsa bile dosyadaki suçlamalar nettir. Delillerin böyle bir suçlamaya yetecek sağlamlıkta olup olmadığı tartışılır. Bir bakıma en önemli aşama budur. Ergenekon davasında yukarıdaki çerçeve yoktu. Dava genel olarak çerçevesizdi. Sadece sanıklar ve onlara istenen cezalar netti. 5 Ağustos’ta verilecek karar adil bir yargılamanın sonucunda oluşmadı. Çok duruşma yapılması adil yargılama yapıldığı anlamına gelmez. Davada sık sorulan sorulardan biri şuydu:  Suçum ne? Zira pek çok sanık dosyayı inceledikten, iddianameleri okuduktan sonra, bu yığının içinde nelerin, hangi suçlara ait delil olduğunu göremiyordu. Karar aşamasında yanıt bekleyen bir başka önemli soru şu:  Hangi hukukla yargılama yapılıyor? Bu da soru mu; yürürlükteki yasalar, evrensel hukuk normları neyse onunla, demeyin. Ergenekon mahkemesi kendisini yasalardan ve hukuktan da bağımsız sayarak kendi belirlediği değişken usullerle bugüne kadar geldi. İş o noktaya vardı ki; hükümet özel yetkili mahkemelerin (ÖYM) kapatılmasına karar verdi. 1 Temmuz 2012’de Meclis’ten geçen yargı paketi uyarınca bu mahkemeler ellerindeki dosyaları bitirdikten sonra tasfiye edilecek. Hukuk devletlerinde böyle bir uygulamanın örneği yok. Ergenekon mahkemesinin başlıca işlevi tutuklulukları sürdürmek oldu. Öyle ki, bu uğurda mahkemenin başkanı bile feda edildi. Sanıkların büyük çoğunluğu hakkında tahliye isteminde bulunan mahkeme Başkanı Köksal Şengün, kendisinden daha kıdemsiz 2 üyenin oyuyla yalnız kaldı. Temmuz 2011’de başkanlıktan alındı ve sürgün edildi. Oluşan yeni heyet tutuksuz yargılamayı esas alan, adli kontrolü genişleten yasaları da kendince yetersiz saydı. Son olarak Anayasa Mahkemesi’nin tutukluluk süresine ilişkin, kararının kendisini bağlamayacağını ilan etti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu konuda Türkiye’yi cezalandırmasını dikkate almadı. Bütün bunlardan sonra şu soru kaçınılmaz hale geliyor: Bu mahkemeleri hangi hukuk bağlar? Öyle anlaşılıyor ki, sanıklar suçunu bilmediği gibi hangi hukukla yargılandığını da bilemeyecek. Bunun ötesinde, iddiayla şu değerlendirmeyi paylaşmak isterim: Mahkemenin daha önce karanlıkta kalmış da aydınlatmış olduğu tek olay yok. Aksine öteki mahkemelerde karara bağlanmış pek çok dosya getirtilerek daha gölgeli hale sokuldu. Bu saptamanın önemi şu: Dava başladığında öyle bir hava estirildi ki, geçmişteki tüm faili meçhul olaylar aydınlatılacaktı, darbe iddiaları açıklığa kavuşacaktı, devletin içindeki derin yapılanma ortaya çıkarılacaktı. Bunların hiçbiri olmadı. Ne oldu? Dava dosyasıyla birlikte 10. Yıl Marşı’ndan Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ne kadar devletin ve toplumun ortak değerleri suç unsuru haline getirildi. Meğer derin devlet açığa çıkartılacak derken devletin temelleri derinden sarsılacak demek istiyorlarmış. HHH Gelinen noktada her biri ayrı yazı konusu olabilecek, sakat uygulamaların ana başlıkları şunlar:  6 yıl boyunca yargılama yapılmadı, duruşmalar yapıldı...  23 dosya birleştirilerek dava anlaşılamaz ve tartışılamaz hale getirildi.  Delillerin değerlendirilmesi aşaması atlanarak, savunmada da hiçe sayılarak her şey suçlamalardan ibaret hale getirildi.  Heyete ilişkin bini aşkın şikâyetin hiçbiri işleme konmayarak mahkeme hukuktan ve herkesten bağımsız, uluslararası kurumlar dahil kimseyi dinlemez hale getirildi. Bütün bu saptamaların ardından şunu vurgulamak gerek: 5 Ağustos’ta mahkeme 6 yıllık uygulamalarını hükme bağlayacak, kendisiyle ilgili bir karar verecek. Bu karar mahkemenin kendisini bağlar. Biz hükmü değil, halkı bekliyoruz!  İlhami	Erdil	  Füsun	Erdil	  İnançer’in sözleri üzerine yurtaşlar RTÜK’ü telefon yağmuruna tuttu  Bir günde 3 bin 68 şikâyet! FIRAT KOZOK  HES’e bomba TUNCELİ (Cumhuriyet)  Tunceli kent merkezine 10 kilometre uzaklıktaki Dinar Deresi üzerindeki özel bir firmaya ait HES üretim binasına önceki gece saat 21.30 sıralarında giden TKP/ML TİKKO üyesi 7 kişi görevlileri etkisiz hale getirdikten sonra, santralın komuta kontrol merkezine koydukları el yapımı bombayı uzaktan kumanda ile patlattı. Patlamada merkezdeki bütün teknik cihazlar parçalandı. TİKKO üyelerinin, santralda görevli 2 kişiye HES santralının çevreye zarar verdiğini, üretim yapmasına izin vermeyeceklerini anlattıktan sonra ormanlık alana kaçarak izlerini kaybettirdiği belirtildi. HES’te elektrik üretimi aksadı.  95	Atatürk	büstüne	zarar	  ANKARA  TRT 1’de ilahiyatçı Ömer Tuğrul İnançer’in “Hamile kadın sokağa çıkmasın” sözlerinin ardından yurttaşlar RTÜK’ü telefon yağmuruna tuttu. Üst kurula bir günde 3 bin 68 şikâyet başvurusu yapıldı. Kurulun CHP’li üyeleri söz konusu yayına ilişkin uzman raporunun bir an önce hazırlanması için başvuruda bulundu. TRT 1 ekranlarında iftar saatlerin  de yayımlanan “Ramazan Sevinci” programına 23 Temmuz’da konuk olan ilahiyatçı Ömer Tuğrul İnançer’in sözleri üzerine RTÜK’e de şikâyet yağdı. Üst kurula yalnızca bir günde 3 bin 68 şikâyet başvurusu yapıldı. Skandalın ardından TRT yetkilleri “Canlı yayın programına katılan bir konuğun ne söyleyeceğini bilemeyiz. Sözleri kendisini bağlar” savunmasını yapmışlardı. Oysa RTÜK, bir yurttaşın Barış TV’de canlı  yayında Başbakan Tayyip Erdoğan’a hakaret edilmesi üzerine “Bu kişinin sözlerinden, konuşmanın sonunun nasıl geleceği mesleki tecrübelerden tahmin edilmeliydi” diyerek kanalı cezalandırmıştı. Bu durumda üst kurul uzmanlarının aynı gerekçeyi TRT için de önerip önermeyecekleri merak konusu oldu. Çünkü skandal programda sunucu Bekir Develi, ilahiyatçının yorumlarına müdahale etmek yerine gülerek “Allah razı olsun” demişti.   
            
    
