25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 TEMMUZ 2013 PAZARTESİ 8 HABERLER Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kariyer çizgisinde, 90’lardan itibaren dış dünyadaki gelişmeleri, dengeleri yakından izlemesi belirleyici unsur olmuştur. Refahyol döneminde Devlet Bakanı sıfatıyla, Başbakan Necmettin Erbakan’ın dünya ile en önemli temas noktalarından biri olan Gül, AKP iktidarı döneminde de dört yıl Dışişleri Bakanı olarak çok kritik konularla doğrudan ilgilendi. Gül’ün Çankaya Köşkü’ne çıkışında, askerlerin 27 Nisan emuhtırasına duyulan tepki kadar, dünyada yarattığı olumlu algının da etkisi oldu. O süreci diplomasi muhabiri olarak yakından izleyen biri olarak, Gül’ün içeride ve dışarıda oluşturduğu bu ‘olumlu’ algıda, en büyük payın Dışişleri Bakanlığı bürokrasisi ile kurduğu güven ilişkisi olduğu kanısındayım. Dışişleri Bakanlığı geleneklerinin korunması konusunda kendinden önceki bakanlar kadar hassas olan Gül, önüne konan görüş ve tavsiyelere de en ufak tereddüt geçirmeksizin itibar etmekteydi. Gül’ün Zor Kararı ve bugüne kadar sadece meslek memurlarının getirilebildiği, Dışişleri Bakanlığı üst yönetimine (müsteşar, müsteşar yardımcılıkları ve genel müdürlükler) dışarıdan atamaların önünü açan değişiklik. Değişiklik hayata geçerse, Dışişleri mesleğinden gelmeyen ve hatta hiç kamu hizmeti dahi yapmamış kişiler, bir kez büyükelçi atanmaları durumunda, Dışişleri mensuplarının ancak 2030 yıl hizmet sonrasında ulaşabildikleri yönetim makamlarına atanabilecekler. 150 diplomat, Gül’ün onayını bekleyen bu değişikliğin hayata geçmesialinde “Dışişleri’nin kurumsal yapısının derinden tahrip olacağı, Bakanlık’ta ‘dışarıdan atananlar’ ve ‘kariyer memurları’ şeklinde iki farklı yönetici sınıfı yaratılarak yerleşik, denenmiş hiyerarşik düzenin Hiç veto etmiyor ama... altüst edileceği, keyfilik, kayırma ve lütuf riskinin artacağı ve mevcut personelin kendi kurumuna olan itimadı ve çalışma şevkinin kırılacağı ve tüm bunlar nedeniyle kamu yararını ve ulusal çıkarları ciddi şekilde zedeleyecek bir durumla karşılaşılabileceği” uyarısını yapıyor. Bildirinin sonunda da vurgulandığı gibi, Dışişleri Bakanı, Başbakan ve şimdi de Cumhurbaşkanı olarak bakanlık kadrolarıyla yakından çalışan Gül, bakalım nasıl bir karar verecek? Köşk’teki altı yıllık görev süresinde AKP hükümetlerinin çıkardığı kanunlarla ilgili ortaya koyduğu performansa bakılırsa hiç ümitlenmemek gerek. Ama işin bir de yazının başında belirttiğimiz kişisel tecrübe bölümü var... Zor karar! GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada şimdi faili masum cinayetler var. Darbe dönemlerinin, olağanüstü günlerin karakteri hukuksuzluktur; bugün Türkiye’de katmerli hukuksuzluk var. Türkiye’de artık ölmek suç, öldürmek nefsi müdafaa! Türkiye’de artık öğrenciler, yazarlar, akademisyenler, aydınlar terörist, polisler destan yazarı! Türkiye’de artık hayat pahalı, can ucuz! Türkiye’de artık hukuk o kadar üstün ki, kimsenin ulaşamayacağı bir yerde! Türkiye’de artık adaletin terazisi, hükümetin arazisi haline geldi. Başkalarının girmesi, kullanması yasak. HHH Yukarıda kurduğumuz her cümle, ayrı bir yazı konusu olabilecek içerikte. Birbirinden vahim bu saptamaların ortak paydası olan Gezi Parkı dirilişinin istatistiklerine bakalım. 45 günün kabaca dökümü şöyle: 4 binden fazla kişi gözaltına alındı. 8 bine yakın kişi yaralandı. 6 kişi öldü. Sadece İstanbul’da 35 bin kişi barodan hukuki yardım istedi. 100’den fazla kişi tutuklandı. Bir kısmı serbest bırakıldı, bir kısmı hâlâ tutuklu. 77 ilde ve yurtdışındaki pek çok kentte Gezi Parkı eylemi yapıldı. Bu tablodan çıkan iki temel sonuç var: 1 Türkiye’de hükümete karşı hemen hemen bütün illere yayılmış bir hoşnutsuzluk var. 2 Buna hükümetin verdiği çok sert karşılık var. Hükümetin verdiği karşılığı da kendi içinde ayrıca ikiye ayırmak gerekiyor. Birincisi, hükümetin ölümler karşısındaki duyarsızlığı ve failleri göz göre göre gizleme ya da aklama çabası. Ankara’da günlerce yoğun bakımda yaşama tutunma mücadelesi verdikten sonra 12 Haziran’da yaşamını yitiren 26 yaşındaki Ethem Sarısülük’ü ölüme götüren anın her saniyesi kamera kaydında. Böyle bir olayı bile örtme çabasına girişmek, fail tutuksuz yargılandığı gibi bir de başına bir şey gelmesin diye koruma vermek, bu dönemin özetidir. Eskişehir’de 2 Haziran’da eli sopalı kişilerce dövülen, tartışmalı karakol ve hastane sürecinin ardından 38 gün sonra yaşamını yitiren 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz olayı da korkunç tabloyu tamamlıyor. Eskişehir’de 2 Haziran gününe ait neredeyse tüm olayların kamera kayıtları var, bir tek Korkmaz’ın dövüldüğü an yok! Abdullah Cömert ve Mehmet Ayvalıtaş’ın ölümlerinden sonraki soruşturmalarda da tam bir hükümet sessizliği hâkim. HHH Madalyonun öteki yüzü ise şöyle: Hükümet, tamamen demokratik bir hakkın barışçıl bir anlayışla kullanımından ibaret olan Gezi Parkı eylemlerinden şu suçları üretti: Hükümeti devirmeye teşebbüs etmek, darbeye zemin hazırlamak, kamu düzenini bozmak, kaos ortamı yaratmak, halkı bayraklı, affedersiniz silahlı isyana teşvik etmek, kamu malına zarar vermek, terör örgütüne üye olmak... Nefesim daraldı, burada keselim! Türkiye’deki olayları, özellikle hukuksuzlukları biraz yakından izleyenler için yukarıdaki suçlamalar pek yabancı şeyler olmayacaktır. Zira Silivri davalarının özünü yukarıdaki “suçlar” oluşturuyor. Türkiye artık demokratik haklardan suç üreten bir ülke haline geldi. 5 Ağustos’taki Ergenekon davasının sonucu, Gezi Parkı eylemlerine yönelik operasyonların geleceği ile ilgili ipuçları verecek. Korku imparatorluğu yıkılırken gerçek bir hukuk devletinin temellerini atmak adalet için ayağa kalkan milyonların elinde. Gezi eylemleri bunun “önsözüydü”. 5 Ağustos’tan itibaren “İçindekiler” niye yazılmasın? Mısır politikamız Suriye’ye benzemesin Eski Dışişleri Müsteşarı Tuygan, iki önemli dış politika gündemini de şöyle yorumladı: – PKK’nin Suriye’de özerklik ilanı: “Suriye meselesine bu kadar taraf olarak, bu kadar derinlemesine girmesek karşımızdaki tablo böyle olmazdı. Bizim ulusal çıkarlarımız komşu Suriye’nin barış ve istikrar içinde olmasını gerektirmekteydi. Bugün Suriye konusunda en aşırı söylem sahibi ülke Türkiye’dir. Bunu sadece ilkeleri savunmakla izah etmek olanaksızdır. Gerçek,Türkiye’nin Suriye iç savaşının tarafı haline geldiğidir.” – Mısır’la gerginlik: Suriye’de yaptığımız yanlışı Mısır’da da tekrar etme riskiyle karşı karşıyayız. Türkiye’nin ulusal çıkarları Mısır’da taraf olmaktan kaçınmayı gerektirir. Tabii ki demokrasi ve insan haklarından yana çıkmalıyız. Ama bunu yaparken kendi öz çıkarlarımız unutulmamalıdır. Hükümetin tutumunu gözden geçirme zamanı geldi de geçiyor bile. Suriye ve Mısır konusunda izlenen politikaların Türkiye’yi götüreceği nokta için Tuygan’ın saptaması çok düşündürücü: “AB’ye tam üyelik bir seraba dönüşürken, Ortadoğu’ya tam üyelik gündeme oturmakta.” Davutoğlu’na tepki Gül’ün bakan olarak çalıştığı son Dışışleri Müsteşarı Ali Tuygan’dı. Geçen yıl yazdığı Gönüllü Diplomat isimli kitapta aynı kaygıları paylaştığı için bildiriye katılma gereği duymadığını belirten Tuygan, meselenin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu ilgilendiren boyutuna dikkat çekti: “Bir bakan düşünün ki başında olduğu bakanlığın tüm düzenini değiştiren, kariyeri ortadan kaldıracak adımlara imza atıyor, onay veriyor. Bir bakanın kendi bakanlığına bunları yapması ya da yapılmasına onay vermesi çok vahim bir durum. Ben Cumhurbaşkanı’nın da bu değişiklikten mutlu olmadığına inanıyorum.” endi bürokratları da şikâyetçi İşte şimdi, Gül’ün yükselişinde şu ya da bu şekilde katkısı olan o isimler kendisinden tek bir talepte bulunuyor. Aralarında Gül döneminde müsteşarlık ve müsteşar yardımcılığı görevlerini üstlenen Uğur Ziyal, Ertuğrul Apakan, Murat Sungar, Volkan Vural, Nabi Şensoy, Baki İlkin gibi isimlerin yer aldığı 150 emekli büyükelçi ve başkonsolos, önceki gün ortak bir bildiri yayımlayarak Çankaya Köşkü’ne çağrıda bulundular. Konu, Meclis’te kabul edilen torba yasa tasarısı içinde yer alan K ‘Silah taşıyan barış yanlısı, tencere tava suçlu’ Balyoz’da savunmalar sürecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Balyoz Planı davası temyiz duruşmasında ilk hafta geride kaldı. Duruşmalarda, 17 avukat 40 sanık için savunmasını tamamladı. Bu hafta devam edecek duruşmada 100 avukat daha savunma yapacak. Duruşma, avukatların Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin savunma sırasını soyadına göre hazırlamasına itiraz etmesi nedeniyle gergin başlamıştı. Bu konu diğer oturumlarda da zaman zaman küçük gerginlikler yaşanmasına neden oldu. İtiraza karşın mahkeme heyeti kararından geri dönmeyince ilk savunmayı yapan Orgeneral Halil İbrahim Fırtına’nın avukatı Kazım Yiğit Akalın, 60 avukat adına hazırlanan ortak savunmayı okudu. Akalın’ın savunması 2.5 gün sürdü. Bu savunmanın ardından her avukat kendi müvekkili özelinde savunma yapmaya başladı. Kalan 1.5 günlük sürede 16 avukat söz alarak, müvekkillerinin savunmasını tamamladı. Savunmalar ağırlıklı olarak dijital verilerin sahteliği iddiası ve delil kabul edilemeyeceği üzerinde yoğunlaştı. Ayrıca verilerde zaman çelişkileri olduğu iddia edilerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tebliğnamesinde bunlara yeterince açıklık getirmediği yönünde eleştiriler yapıldı. Sık sık yerel mahkemede savunma hakkının kısıtlanmasından yakınan avukatlar, Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı Ekrem Ertuğrul’a bu konudaki yaklaşımı ve genel tutumu nedeniyle teşekkür ederek güvenlerini dile getirdi. Avukatlar, mahkemeden sanıkların tahliyesine karar verilmesini de talep ederken, heyet tarafından, bunun tek bir duruşma olduğu, taleplerin tüm savunmaların ardından değerlendirileceği açıklandı. Hafta başında devam edecek duruşmada 100 avukat daha savunma yapacak. MHP lideri Bahçeli’den Başbakan Erdoğan’a tepki ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Şu çirkinliğe, şu edepsizliğe bakınız ki, elinde silah taşıyanlar barış yanlısı, tencere tava bulunanlar kamu düzenini bozan suçlulardır. İşte burası sözün bittiği yerdir” değerlendirmesini yaparken, PYD’nin Resulayn’ı ele geçirmesi ile ilgili olarak da “Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde özerk yönetim kurulmasına askeri güçle müdahale edeceğini açıklamalıdır” dedi. MHP lideri Bahçeli, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Gezi Parkı olaylarından Mısır ve Suriye sınır bölgesindeki gelişmelere kadar pek çok konuda AKP’nin tutumunu eleştirdi. AKP iktidarında hukuka inanç bağlılığının sıfıra yaklaştığını belirten Bahçeli, “AKP’yle birlikte can ve mal güvenliği kalmamıştır. Sokaklar emniyetsiz olup barbarların, palacıların, AKP yedeğindeki eli sopalı ve silahlı eşkıya sürülerinin insafına terk edilmiştir” dedi. Devlet Bahçeli, “Şu çirkinliğe, şu edepsizliğe bakınız ki, elinde silah taşıyanlar barış yanlısı, tencere tava bulunanlar kamu düzenini bozan suçlulardır. İşte burası sözün bittiği yerdir” ifadesini kullandı. Terör örgütünün hükümeti tehdit ettiğini söyleyen Bahçeli PKK’nin Suri ye uzantısı PYD’nin, Türkiye’nin güney sınırının mücavir alanlarında hâkimiyet kurduğunu, geçen günlerde Resulayn’ı ele geçirdiğini belirtti. Böylece Irak’ın kuzeyinden sonra ikinci bir özerk bölgenin çatısının oluşturulduğu söyleyen Devlet Bahçeli, şu değerlendirmeyi yaptı: “Böyle giderse üçüncü sırayı Türkiye alacaktır. Ceylanpınar’ın karşısında bulunan bir Suriye kasabasının PYD terör örgütünce kontrolü, azımsanmayacak bir beka meselesidir.” Bahçeli, “Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde özerk yönetim kurulmasına askeri güçle müdahale edeceğini açıklamalıdır” dedi. BDP’lilere saldırı girişimi Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) üyeleri, Galatasaray’da oturma eylemi gerçekleştirerek, çözüm süreciyle ilgili olarak hükümetin adım atmasını istediler. BDP’liler, “Hükümet adım at. Hasta tutsaklar başta, tüm siyasi tutsaklar serbest bırakılsın. TMK kaldırılsın. Koruculuk lağvedilsin. Seçim barajı kaldırılsın. Karakol ve HES yapımı durdurulsun. Anadilde eğitim hakkı tanınsın” pankartı açtı. BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in konuşması sırasında Kasımpaşa taraftarı bir grup, BDP’lilere sözlü olarak sataşınca kısa süreli gerginlik yaşandı. Çevik kuvvet ekipleri iki grup arasında önlem alarak, Kasımpaşa taraftarını biber gazı sıkarak Tünel tarafına doğru dağıttı. (Fotoğraf: DHA) barolar: SALDIRI planlı İmralı’ya giden BDP heyeti, PKK lideri Öcalan’ın taleplerini anlattı ‘Basınla buluşmak’ istiyor Haber Merkezi BDP Eş Genel başkanı Selahattin Demirtaş ile BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, İmralı Adası’na giderek Abdullah Öcalan ile görüştü. Heyet aracılığıyla bir mesaj gönderen Öcalan, sürece daha fazla katkıda bulunmak için İmralı’da basın buluşması talep ederken “Taraflar süreci sora sokacak açıklamalardan kaçınmalıdır” dedi. Adaya giden 7. BDP heyetinin, Öcalan ile yaptığı görüşmede çözüm sürecinde gelinen aşama değerlendirildi. Sabah saatlerinde İmralı’ya giden Demirtaş ve Buldan, Öcalan ile yaptıkları birkaç saatlik görüşmenin ardından İstanbul’a döndü. BDP Genel Merkezi, Öcalan’ın heyet aracılığıyla gönderdiği mesajı açıkladı. Öcalan mesajında şu görüşlere yer verdi: “Süreç bütün ağırlığıyla, ciddiyetiyle, derinliğiyle devam ediyor. Devlet heyetiyle yaptığımız görüşmeler, diyaloglar ve aynı zamanda çözüme dair yoğunlaşmamız da sürüyor. Çözüm sürecine daha fazla katkıda bulunmak istiyorum. Ancak maalesef ki buradaki olanaklar son derece kısıtlıdır. Kendimi daha fazla ifade etme imkânlarının yaratılması konusunda hükümet somut adımlar atmalıdır. İmkânların kısıtlı olmasından rahatsızlık duyduğumu belirtmek isterim. Türkiye’nin etrafında bu kadar yangın varken çözümde rolümü oynayabileceğim koşulların yaratılması elbette olağan bir durum olmalıdır. Aslında İmralı’da bir basın buluşmasıyla kamuoyunu doğrudan bilgilendirme imkânım olursa sürecin sağlıklı ilerlemesi hususunda ciddi katkılarım olabilir. Hükümetin bu tür basit adımlarla ilgili tereddütlü olmaması gerekir. Nihayetinde 50 bin insanımızın yaşamını yitirdiği 40 yıllık çatışmanın barışını inşa etmeye çalışıyoruz. Eylülün başında ikinci aşamaya dair mesafe katedip normalleşme dediğimiz üçüncü aşamanın tartışmalarına geçebilme arzusundayım. Şimdi belki umudumu yitirmedim. Bir tıkanmadan veya çözümsüzlükten de söz etmiyorum. Ama Ortadoğu’daki gelişmelerle de bağlantılı olarak hükümetin kesinlikle hızlı hareket etmesi gerekir.” Feyzioğlu’na trende taciz İstanbul Haber Servisi Türkiye Barolar Birliği (TBB), Birlik Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun trenle Eskişehir’den Ankara’ya dönerken sadece muhatabanın duyacağı bir sesle konuştuğu halde kendisine müdahale edildiğini açıkladı. TBB, Feyzioğlu’nun bir başka yolcuya hakaret ettiği haberleri üzerine yaptığı açıklamada “Koltuk değiştirerek Feyzioğlu’nun telefonda ne konuştuğunu dinleyen ve ısrarla müdahale eden” kişinin amacının olay çıkarmak olduğunu vurguladı. Açıklamada, taciz eden yolcun Feyzioğlu’na “Yalan söylüyorsun, polis kimseye zarar vermiyor, hem bunları söyleyeceksin hem de bizim yaptığımız hızlı trene bineceksin, bunları söyleyeceksen kara trene bin” diye sözlü saldırıda bulunduğu kaydedildi. Açıklamada haberlerin aksine söz konusu yolcunun sesten rahatsız olmadığı, dinlemek için özel gayret sarfettiği vurgulandı. Feyzioğlu ile ilgili iddialara dün bir gönderme yapan Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ise Feyzioğlu’nun başörtü düşmanı olduğunu iddia etti. Bağış, bir kadına hakaret ettiği iddiasıyla ilgili, “Haddini bayağı aşmış. Duyduğum kadarıyla CHP’nin içindeki derin mekanizmalar, bu başörtüsü düşmanlığı yaparak gündeme gelmeye çalışan Barolar Birliği Başkanı’na, CHP Genel Başkanı hazırlığı yapıyorlarmış” dedi. Balbay’dan pazarlık tepkisi İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasında 1.600 gündür tutuklu olan CHP İzmir milletvekili, yazarımız Mustafa Balbay, tutuklu vekiller sorununun anayasa değişikliği için pazarlık konusu yapılmasına tepki gösterdi. Balbay, resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada, AKP’nin 48 madde geçerse tutuklu vekiller sorunu çözülebilir teklifine şu sözlerle tepki gösterdi: “AKP’nin anayasa değişikliği karşılığı milletvekillerine özgürlük önerisini kınıyorum. Özgürlük pazarlığa tabi değildir.” Balbay, karar duruşması için de davayı izleme çağrısı yaptı: “Balbay, 5 Ağustos’ta görülecek karar duruşması öncesi vatandaşları Silivri’ye çağırdı: 5 Ağustos’ta hükmü değil, halkı bekliyoruz.” BARZANİ’DEN KÜRT KONGRESİNE ÇAĞRI Haber Merkezi Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, Irak, Türkiye, İran ve Suriye’deki Kürt partilerine Kürt Ulusal Kongresi hazırlığı için çağrıda bulundu. Irak Kürdistan Demokrat Partisi’nin yayın organı Kurdistan TV’de yayımlanan haberde Kürdistan Bölge Başkanlığı resmi sözcüsü Dr. Umed Sebah, Barzani’nin Kürt Ulusal Kongresi hazırlık komitesinin görüşülmesi amacıyla toplantı çağrısı yaptığını duyurdu. Sebah, “Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani, Kürdistan’ın dört parçasındaki siyasi parti liderlerine gönderdiği mesaj ile Ulusal Kongre hazırlık komitesini oluşturmak amacıyla bir toplantı düzenleme çağrısı yaptı” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle