28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 TEMMUZ 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Beni üç kez vurdular Haber Merkezi Taksim Gezi Parkı’nda ağaçların sökülerek yerine AVM yapılmak istenmesiyle başlayan direnişine Ankara’dan destek amacıyla düzenlenen gösterilerde polis tarafından öldürülen Ethem Sarısülük’ün annesi Safi Sarısülük, “Ethem’i vurduklarında beni de vurdular, katilini serbest bıraktıklarında beni bir kez daha vurdular” dedi. İngiliz The Times’a konuşan anne Sarısülük, dehşet içine düştüğü üç an yaşadığını söyledi. “Ethem’i vurduklarında beni de vurdular, katilini serbest bıraktıklarında beni bir kez daha vurdular” ifadesini kullanan Sarısülük, olayla ilgili üçüncü şoku suçlanan polis memurunun yargılanmasının mahkeme kararıyla durdurulması üzerine yaşadığını anlattı. Sarısülük’ü vuran polis için verilen yargılamayı durdurma kararı geçen gün mahkeme tarafından kaldırılmıştı. Fotoğraf: DHA Ali İsmail için yürüdüler CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı odalara üye mimar ve mühendisler, çıkarılan yasalar ve Eskişehir’de Gezi Parkı olayları sırasında maskeli kişilerce dövülerek komaya sokulduktan sonra yaşamını yitiren üniversite öğrencisi 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz için yürüdü. Bazı Eskişehirli yurttaşlar da yürüyüş konvoyunu durdurarak yürüyüşteki Korkmaz’ın fotoğrafını öptü. Tepebaşı Üniversite Caddesi’nde toplanan kalabalık sık sık “Her yer Taksim her yer direniş”, “Ali İsmail Korkmaz ölümsüzdür”, “AKP elini odalardan çek” sloganlarını attı. Kalabalık daha sonra Korkmaz’ın saldırıya uğradığı yer olan Yunus Emre Caddesi’ne doğru yürüyüşe geçti. Polis, caddede AKP il binası önünde geniş güvenlik önlemi aldı. Bir süre oturma eylemi yapan grup daha sonra Köprübaşı semtinde olaysız dağıldı. Masa, sandalye yasağını protesto eden BEYDER üyeleri, getirdikleri masa ve sandalyeleri polis barikatının önüne bıraktı. Esnaf masası ile yürüdü İstanbul Haber Servisi Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği (BEYDER), üyeleri Beyoğlu Belediyesi tarafından uygulanan “masa sandalye yasağı”nı gerçekleştirdikleri yürüyüşle protesto etti. İstiklal Caddesi Mis Sokak’ta dün akşam saatlerinde biraraya gelen BEYDER üyeleri ve yurttaşlar,“Esnaf 2 yıldır mağdur yeter” pankartı açıp, sloganlarla Beyoğlu Belediyesi’nin Tünel’de bulunan yeni ek hizmet binası önüne kadar yürüdü. Belediye önünde polis barikat kurarak grubun geçmesine izin vermedi. Burada grup adına açıklama yapan BEYDER Başkanı Tarkan Konar, yasağın gerçek sebebinin gayrimenkuller olduğunu belirterek, “Belediye bu yüzden ‘ticari hayata haksız rekabet yaratacak biçimde müdahale ederek’ yasağı sürdürmektedir” dedi. Beyoğlu Belediyesi’nin 800 adet olan yemeiçme, eğlence ruhsatlı mekân sayısını kimseye danışmadan, alt yapı ve denetim mekanizmasını kurmadan 3000’e çıkararak kaos ortamı yarattığını kaydeden Konar, “Başta Asmalımescit bölgesi olmak üzere tüm Beyoğlu’na yayılan bu mekânlarla hem ‘eğlence ile alkolle sorunum yok’ propagandası yapılmış hem de asıl olarak giriş katlarına işletme ruhsatı verilen binaların üst katlarının atıl kalması sağlanmıştır. Üst katları atıl kalıp değer yitiren binaların kapı önündeki tek değer olan masalarını da kaldırdığınız an 10 lira olan dükkânın değeri 2 liraya düşmüş ve eli çantalı dolaşan fırsatçılara yem edilmiştir.Bu yüzden, masalar geri verilirse gayrımenkullerin değeri de yeniden artacağı için bir düzenleme getirilmiyor. Talebimiz derhal bir proje ile Beyoğlu esnafına makul bir ölçü içinde masaların iade edilmesidir” diye konuştu. BEYDER üyeleri, daha sonra getirdikleri masa ve sandalyeleri polis barikatının önüne bıraktı. Gezi eylemlerinde gözaltına alınan öğrenciler Emniyet’te yaşadıklarını anlattı Konuş burs verelim ‘Avukat talep etme, çıkamazsın buradan’ Tahir Özgür Kütahya Denizcan Sarıkaya Hasan Mert Kaynar Trakya Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğrencisi ve Öğrenci Kolektifleri üyesi Hasan Mert Kaynar ise “Üvey babam 20 yıl önce güvenlik görevlisiydi. O dönemden kalan içinde kelepçe, cop, kurusıkı silah ve 3 paslanmış mermi bulunan bir seti var, bunlar alındı. Üvey babam o setin kendisine ait olduğunu söylemesine karşın benim üzerime yazıldı, bana imzalatıldı. Sorgu sırasında ise ‘Bu silahla ne yapacaktın?’ diye soruldu” dedi. Kaynar’ın hücrede birlikte kaldığı arkadaşının evinden el konulan 20 doları da suç delili sayılmış: “Babaannesi bayramda 20 dolar vermiş. Biz de ‘babaanne lobisi’ diye dalga geçtik. Evinden alınan çadır için de ‘Gezi Parkı’nda marjinal terör örgütlerinin kullandığı çadır evinde ne arıyor’ diye sormuşlar.” Kaynar, Emniyet’te tutuldukları nezarethaneyi ise şöyle anlattı: “Eni 4, boyu 6 adımdan oluşan bir hücrede 2 kişi kaldık. Spor alanında kullanılan sert yataklarda yattık. İlk gece beni çağıran polis amiri ‘Gel konuş. Bak sen de yoksul aile çocuğusun. Emniyet’in verdiği burslar var, sana burs bağlarız’ dedi. Gece uyandırıldım. Başka bir polis ‘Bir ağaç fidesi 1 lira, 2 lira. 1 TOMA 500 milyar. 1 ağaç için 1 TOMA yakılır mı’ diye sordu. ‘Bir insan hayatıyla 1 TOMA’nın yanması bir mi?’ dedim. ‘Hayatında hiç ağaç diktin mi? sorusuna ise ‘Alınmadan önce pazartesi günü bir çocuk parkı yapıyorduk gönüllü olarak. Beni almasaydınız çocuk parkını bitirecektim’ cevabını verdim. Avukat talep ettiğimde ise ‘Barodan avukat talep etme, örgütün avukatını kabul etme, çıkamazsın burdan. Biz sana kendi avukatlarımızı yönlendirelim’ dediler.” ‘AMAÇ SİNDİRMEK’ Sınav çıkışında gözaltına alınan İstanbul Üniversitesi (İÜ) Tıp Fakültesi öğrencisi ve Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyesi Barış Alpuğan, “Delil olarak ellerinde sadece bir fotoğrafım var. Fotoğrafta taş atma, çatışma hiçbir şey yok. Sadece yüzüm görünüyor. Evimden bir çekiç ve bilgisayarları almışlar. Bu şekildeki suçlamalar sindirme aracı olarak kullanılıyor.” diye konuştu. Barış Alpuğan’ın kardeşi İÜ Gazetecilik Bölümü öğrencisi, TGB üyesi Zafer Alpuğan da şöyle konuştu: “Evimden Kırmızı ve Beyaz dergilerini ve Jürgen el Sasser’in Ulusal Devletin Yıkımı ve Sol Tavır adlı kitabını aldılar. Kitaplardan önemli gördüğüm bölümleri not ettiğim defterimi de... Ellerinde bir de sadece durduğum bir fotoğraf var.” İstanbul Haber Servisi Gezi eylemleri kapsamında 4 gün gözaltında tutulan üniversite öğrencileri, Emniyet’te, “örgüt kurma, hükümeti devirme, devleti yıkma, anayasayı yok etme teşebbüsü” ile suçlandılar. Suç delili olarak da evlerinden kitapları, dergileri ve Mahir Çayan, Marx, Engels ve Lenin posterlerine el konuldu. Emniyet’te, “Gezi Parkı’nda marjinal terör örgütlerinin kullandığı çadır, evinde ne arıyor? Bir ağacın fidesi 1 lira. Ağaç için 500 milyarlık TOMA yakılır mı” diye sorulduğunu belirten öğrenciler, “Biz halkı isyana teşvikle suçlandık ancak televizyonlarda bağırarak insanları isyana teşvik eden Başbakan’dır” dediler. Mahkemeden adli kontrol kararıyla serbest bırakılan Öğrenci Kolektifleri üyesi Tahir Özgür Kütahya, İstanbul Teknik Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğrencisi. Kütahya, gözaltına alınışını şöyle anlatıyor: “Yurda arama için gelen polisler, güvenliğe, hırsızlık yaptığımı söylemişler. Yüzü maskeli bir polis kamera kaydı yapıyordu. Odada üç kişi kalıyoruz; bir sırt çantasından baret, gaz maskesi, deniz gözlüğü çıktı. Dolabımda babamın bana Güneydoğu gezisinden getirdiği daha hiç kullanmadığım poşuyu aldılar.” Emniyet’te bir terörle mücadele amirinin, herkesi sırayla “Sohbet edeceğiz. Bu ifade almak değil” diyerek bir odaya aldığını anlatan Kütahya, “Psikolojik baskıya karşı cevap vermeyince, ‘Ben devletim, devletin sesiyim. Sen kimsin?’ diye bağırmaya başladı. Ben de ‘Ben de Gezi olaylarında ölenleri temsil ediyorum. Abdullah Cömert’in, Medeni Yıldırım’ın, Ali İsmail Korkmaz’ın sesiyim’ dedim” diye konuştu. Kütahya şunları söyledi: “Hukuki olarak yargılanması gereken Başbakan, vali ve Emniyet müdürüdür. Biz halkı isyana teşvikle suçlandık ancak televizyonlarda bağırarak insanları isyana teşvik eden Başbakan’dır.” Gözaltında tükürük örneği vermeyi reddettiklerini anlatan Kütahya, şöyle devam etti: “Polise ‘Avukatlarımızın itirazı var. İtiraz sonuçlansın’ dedim. ‘Avukatların işi budur, her şeye muhalefet ederler. Sürekli muhalefetle dava yürümez’ cevabını aldım. Polislerden biri boğazımı sıktı, biri burnumu tuttu, biri kafamı duvara bastırdı, biri ağzımı açtı. O şekilde tükürük alındı.” İÜ Fizik Bölümü öğrencisi ve Öğrenci Kolektifleri üyesi Denizcan Sarıkaya da “Babam CHP Kâğıthane İlçe Örgütü üyesi. Ev aramasında onun çantasından aldıkları CHP broşürlerini dosyama koydular. ‘Bunları açıkla’ dediler. Dava ve suçlamalar ortak bir dosyadan ortaya sunuldu. Evlerimizden kitap, tişört, dergi, poster alındı” dedi. Odasından Karl Marx’ın posterinin alındığını anlatan Sarıkaya, “Yanında Kazım Koyuncu posteri vardı. ‘Onu da alın, o da boş bir insan değildi’ dedim, ona dokunmadılar. Mahir Çayan’ın posterini alıp ‘DHKPC terör örgütü liderinin posteri senin odanda ne işe yarıyor’ diye soru soruldu. Odamdan alınan posterleri delil olarak sundular” diye konuştu. Annesine sarıldı, öptü İstanbu Haber Servisi Gezi Parkı eylemleri sırasında polisin direkt attığı biber gazı kapsülünün başına isabet etmesi sonucu ağır yaralanan M. A. T.’nin (17) sağlık durumu iyiye gidiyor. M. A. T.’nin arkadaşı Deniz Albayrak “Bilinci açık ama konuşamıyor. Elini ve kolunu oynatabiliyor. Doktorlar konuşmasının zaman alabileceğini söyledi” dedi. M. A. T.’nin annesi Öznur Karaağaç Aygün de “Sarıldı bana. Öptü beni. Şu an iyi durumu. ‘Beni tanıyor musun’ diye sorduğumda kafasını salladı. Bilincinin açık olduğunu anlayınca öpmek istedim. O da sarıldı yanağımı öptü. Çok mutluyum. Onu sanki ilk defa bugün doğurdum” diye konuştu. Sabaha kadar müdahale İstanbul Haber Servisi Gezi Parkı’nda Nuray Çokol ile Özgür Kaya çiftinin düğününe katılmak üzere önceki gün Taksim’e gelenlere yönelik polisin tazyikli su ve kalkanlarla müdahalesi, kalabalık bir tarafından sabaha kadar protesto edildi. Ara sokaklara girerek polisin attığı biber gazı ve tazyikli sudan korunmak için barikat kuran yurttaşlar slogan attı. Mis Sokak üzerinde barikat kuran yurttaşları dağıtmak için polisler çok sayıda biber gazı kullanırken, zırhlı araçlardan yurttaşların üzerine çok sayıda boyalı plastik mermi atıldı. Bu arada Taksim’de göstericilere küfür eden bir kişi de göstericiler tarafından darp edilirken, kimliği belirsiz kişi taksiye binerek uzaklaştı. ‘Ben devletim, ya siz?’ Erdoğan: Gezi’ye POLİSTEN GEZİ YÜRÜYÜŞÇÜLERİNE İLGİNÇ TEKLİF gidebilirim İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yine Gezi Parkı eylemlerinin arkasında illegal örgüt uzantıları olduğunu savundu. Erdoğan, “Bunların hepsi illegal örgütlerin uzantısı. Dün de bir düğün yaptılar, ama düğünün hemen ardından kara maskeliler meydanda cirit attılar” dedi. Erdoğan, konuşmasının devamında önceki gün Millet Bahçesi parkındaki ziyaretine değinerek “İnşaallah yakında Gezi Parkı’na da gidebilirim. Gençliğimiz orada geçti” diye konuştu. Partisinin Haliç Kongre Merkezi bahçesinde düzendiği iftarda konuşan Erdoğan, güçlü bir Türkiye’yi dünyanın istemediğini savundu. Bazı kesimlerin ‘Yaşam alanımıza karıştınız’ dediğini ifade eden Erdoğan, “Biz kimin yaşam tarzına karıştık? 10 yıldır müdahale edilmediği gibi bundan sonra da edilemez” ifadesini kullandı. Erdoğan çözüm süreciyle il gili olarak da “Eğer kötü niyetliler tarafından engellenmezse, silahsız bir ortamda biz oturur, her meseleyi suhuletle çözüme kavuştururuz” dedi. aşkanlık kırmızı çizgimiz değil’ Erdoğan, Mamak’ta bir mezhebin mensubu vatandaşların evlerinin kapılarına çirkin ifadeler yazıldığını belirterek, “Bu yazıyı yazanların kanlı terör örgütü mensubu oldukları daha da çirkini o mezhebin mensubu oldukları çıktı. Gezi Parkı’nda da bu olmadı mı. Bunun fikir özgürlüğü ile ne alakası var. O paçavra yüzünde niye var? Dün bir parktaydım, sohbet ettim. Yakında da inşallah Gezi Parkı’nda bu sohbeti yaparız.” Anayasa çalışmalarına değinen Erdoğan, 48 maddenin geçirilmesi konusunda çağrıda bulunduklarını ancak muhalefetin yanaşmadığını belirterek,“Soruyorum, çoğunluk mu azınlığa tahakküm ediyor yoksa azınlık mı çoğunluğa” dedi. Başkanlık sisteminin kırmızı çizgileri olmadığını kaydeden Erdoğan, “Tutturmuşlar başkanlıktan vazgeçin. Ne olacak vazgeçersek? Bu bizim kırmızı çizgimiz değil. Teklif getirme hakkımız yok mu?” diye konuştu. ‘B Fotoğraf: DHA ‘CHP broşürlerini açıkla’ ‘Araçla bırakalım, yürüdük dersiniz’ ANTALYA (Cumhuriyet) Antalya Cumhuriyet Meydanı’ndan geçen perşembe günü, İstanbul Gezi Parkı’na kadar sürecek “Adalet Yürüyüşü” başlatan Kadir Canbek, Ulaş Çakar, Canberk Apiş ve Batuhan Yücel, dün Burdur’un Bucak ilçesine ulaşırken polisten ilginç teklif geldi. Burada Bucak İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı bir ekip, yürüyüşteki 4 genci takibe başladı. Batuhan Yücel ayağındaki ödem nedeniyle yürüyüşü bırakmak durumunda kalırken polis gençlere ilginç bir teklifte bulundu. Polis, Bucak’tan sonra rampaların yoğun olduğu bir bölgede, gençlere Burdur civarına araçla bırakmayı teklif etti. Polisin rampalar nedeniyle yardım etmek istediğini belirten Kadir Canbek, polisin “Yürümüş gibi yapar, devam edersiniz” diyerek araçla bırakma teklifini kabul etmediklerini söyledi. “Adalet Yürüyüşü”nün Burdur, Isparta, Afyonkarahisar, Eskişehir, Ankara, Bolu, Sakarya, Kocaeli güzargâhından yaklaşık bir ayda tamamlanması planlanıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle