25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 TEMMUZ 2013 SALI 6 HABERLER Fransa Milli Günü’nde Bakan Bağış ile büyükelçi Bili arasında demokrasi atışması yaşandı ‘Gezi Türk demokrasisi için bir fırsat’ CHP’den GEZİ DAVALARINA KARŞI HAVUZ ‘ortak’ AYŞE SAYIN savunma ANKARA Başta Gezi sürecinde açılanlar olmak üzere milletvekillerinin siyasi faaliyetleri nedeniyle açılan davaları “sindirme” amaçlı olarak değerlendiren CHP; bu konuda “veritabanı” oluşturarak milletvekillerine açılan davalarla ilgili teknik ve hukuki destek sağlama kararı aldı. CHP grup başkanvekilleri Engin Altay, Akif Hamzaçebi ve Muharrem İnce imzasıyla milletvekillerine gönderilen yazıda, “Milletvekillerimizi sindirmeye yönelik bu siyasi nitelikli davalara ilişkin grubumuzda bir veritabanı oluşturulması planlanmaktadır” görüşüne yer verildi. Gezi olayları sırasında, polisin orantısız güç kullanmasına tepki gösteren Levent Gök ile Adana’daki eylemlerde polise tepki gösteren Süheyl Batum, Hüseyin Aygün’ün de aralarında bulunduğu çok sayıda milletvekili hakkında polisler tarafından “hakaret” gerekçesiyle dava açıldı. Aralarında Aylin Nazlıaka’nın da bulunduğu milletvekilleri hakkında da dokunulmazlık fezlekesi hazırlığı başlatıldı. Konuya ilişkin Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, milletvekillerine siyasi ve sindirme amaçlı açılan davalar konusunda ellerinde toplu bir bilgi olmadığını belirterek, açılan davalar konusunda milletvekillerinden bilgi istediklerini ifade etti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Fransa Milli Günü, AB Bakanı Egemen Bağış ile Fransa Büyükelçisi Laurent Bili’nin demokratikleşme üzerine polemiğine sahne oldu. Fransa’nın Ankara Büyükelçiliği’nde Fransa Milli Günü dolayısıyla resepsiyon verildi. Resepsiyona AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Laurent Bili, yabancı misyon şefleri ve milletvekilleri katıldı. Bili resepsiyon ramazana denk geldiği için Bağış’a iftar sofrası hazırladı. Kendisine hazırlanan iftar tabağı için teşekkür eden Bağış, sofraya Büyükelçi Bili ile oturdu. Büyükelçi Bili, çözüm süreci ve Gezi olaylarına değindiği konuşmasında, “Barış sürecini başarıyla sonuçlandırmak, son haftalardaki olaylarda doğru analizleri çıkarabilmek Türkiye demokrasisini daha da güçlü kılmak adına birer fırsattır. Özgürlükler yolundaki ilerleyişinizde daima yanınızda yer alacağız” ifadelerini kullandı. Bağış ise Fransa temsilcisinin sözlerine Mısır’da yaşanan olaylar ile karşılık verdi. Bağış, “Mısır’daki darbe Avrupa coğrafyası için Siyaset Bilimine Göre İktidarın Meşruiyeti Siyaset bilimcimiz Prof. Ersin Kalaycıoğlu ile “demokrasi, sandık, meşruiyet..” üzerine Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji için yaptığım söyleşiyi yayına hazırlıyorum... Tabii temel meselem demokrasi ve seçim sandığı demokrasinin neresinde ve bir iktidarın meşruiyeti nerede başlar nerede biter.. Biliyorsunuz, iktidarda “seçildim, iktidara geldim, millet bana 4 yıl için yetki verdi, ne istersem yaparım, iktidarın eylemleri icraatları için hesap sorma yeri sandıktır, beklersiniz zamanı, gider oyunuzu verirsiniz, halk sizi haklı görürse, bizi indirir, muhalefeti çıkartır..” diyen adamlar var! Bu görüş çok yaygın... İktidarın destekçisi ne kadar insan varsa, bir de kafası karışık olan bir dizi insan veya “tek ölçüt sandıktır, sandıktan başka şey tanımam, oradaki iradeye saygı gösterelim, yoksa darbeci olursunuz” diyen, akademisyeninden tutun, çok bilmişlere kadar uzanan geniş bir yelpaze aynı görüşte... Hani, demokrasi üzerine okumamış, sadece sandığı tanımış gazetecilere bir şey demeyeyim... Fakat siyaset ve toplum bilimleri okumuş akademik unvanlılara ne demeli? İktidarın meşruiyeti meselesini, özellikle Mısır’da ordunun Mursi’yi devirmesi bağlamında da tartıştık. Bizim “fikir dayatıcılar” sağda solda televizyonlarda köşelerde, “Önce söyle bakiiiim, Mısır’da darbe oldu” diye herkesin ümüğüne çok bastılar... Bir terör ki sorma gitsin.. En sonunda Davutoğlu baklayı ağzından çıkarıyor ve Mısır’daki o unsurlardan güç alanlar, başka ülkelerde de heveslenir kaygısını dile getiriyor. Türkiye’deki baskının nedeni de bu.. Bizde, iktidarın meşruiyeti hiçbir zaman sorgulanmamıştır.. Bunun nedeni, Türkiye’nin bugüne kadar demokrasi oarak sadece sandığı tanımış olmasıdır. Sandık var demokrasi var, sandık yok demokrasi yok.. Biz muhalefeti bile Meclis’te tamamen ortadan kaldırmaya yönelen, ülkeyi bölen, medya dahil bütün özgür ortamı tamamen yok eden Menderes’in kurduğu diktatörlüğü bile, meşyruiyet açısından sorgulamamış veya meşruiyeti konusunda bir demokrasi uzlaşısı yapamamış bir milletiz.. Ben her zaman iktidarın meşruiyeti var mı, bunu sürdürüyor mu, sorusunu önemli görürüm.. Sonucu görüp de süreci görmemek, makyavelist bir tutumdur. Duruma göre, öyle de olunr böyle de.. Bu bakımdan, örneğin Mısır meselesinde, ordunun neden darbe yaptığından çok, Mursi neden darbe ortamına, darbeye yol açan koşulları yarattı sorusunu çok daha önemserim... 20 milyona yakın insanı sokağa döken bir iktidarı, ordu yıkmazsa, meydanlar yıkardı.. Zaten meydan yıktı Mursi’yi!.. Siz istediğiniz kadar “ama o seçimle gelmiştiii” diye bağırın.. Size iyi geliyorsa.. Sadece şunu bilirim: Toplumsal olaylar, iktidar seçim meçim tanımaz, silip süpürür... Siz istediğiniz kadar ama sandıııkkk deyin.. Şimdi, Ankara’daki bizimkiler ve yandaşları ve kafası karışıklar da bağırıyor aynı biçimde.. HHH Ersin Kalaycıoğlu, diyor ki, siyaset bilimi, günümüz demokrasi teorisi ve uygulamalarını 194050’lerde inşa etti. Joseph Schumpeter ve sonra da Robert Dahl demokrasinin yapıtaşlarını kurdular.. Burada esas soru, “demokrasilerde meşruiyetin dayandığ temeller nedir”dir.. Tabii süreç oy ile başlıyor ama demokrasinini temel olarak şunları içerdiğini vurgular Dahl: Bir demokrasi, herkesi içine almalı, yani katılmak ve temsiliyet. Demokrasinin ikinci temeli ise, iktidara kafa tutmak, itiraz etmek özgürlüğüdür, yani her şeye, kısıtsız, özgürce itiraz hakkı.. Bu itiraz hakkı demokrasilerde muhalefet ile ortaya çıkar, ama muhalefetin olabilmesi için itiraz hakkının adeta kutsal olarak kabul edilmesi gerekir.. Alınan bütün kararlara itiraz.. hangi çoğunluk bu kararları alımış olursa olsun.. Bir yönetimin, rejimin demokrasi olabilmesi için, itiraz hakkının varlığı ve bütünüyle özgürce eyleme dönüşmesi şarttır.. Ersin Bey, bu üç özelliğin, yani siyasal katılma, siyasal temsil ve itiraz hakkının demokrasinin temel unsurları olduğunu, bunlara dayanmayan, bunlardan herhangi birini bir şekilde engelleyen hükümetler meşruiyetlerini kaybederler diyor.. “Bu üç unsurdan herhangi birini diğerine tercih edemezsiniz.. birini edip diğerlerini kabul etmemem lüksünüz yoktur..” Peki ifade, basın ve medya özgürlüğü? Bu konuda neler diyor “demokrasi”? Kalaycıoğlu anlatıyor: Sandık sonucu tabii ki önemli, ama ifade ve örgütlenme özgürlüğü tam olacak, siyasal temsiliyeti gerçekleştirmemiz için, siyasal partilerin çeşitli bakış ve çıkar guruplarının, sivil örgütlerin kurulmaları, bunlara giriş çıkışların tamamen serbest olmak zorunda.. faaliyet alanları olabildiğince özgür olmalı, hükümetin bu konuda düzenlemeleride son derece sınırlı olması gerekir.. Toplumda medya özgürlüğü çok önemli.. Çeşitli çıkar guruplarının sahipliğinde farklı medya kanalları, organları olmalı, bunlar asla baskılanmamalı, hükümetin hiç bir müdahalesine tabi tutulmamalı ve bunlar birbiriyle çatışan/çelişen görüşlere ev sahipliği yaparak seçmenin özgürce fikir geliştirmesine hizmet etmeli.. Tabii daha çok şey var.. Gerisini CBT’de okuyacağız.. HHH Hemen ilk saptamalar yapılabilir: İktidar, RTE derin bir meşruiyet sorunu yaşıyor. Sadece medya üzerindeki operasyonları bile başlı başına iktidarda meşru konumunu ortadan kaldıran bir olgu.. RTE’nin muhalefete karış tutumu, akıl alır kabul edilebilir bir şey mi? Gezi Direnişlerine karşı kitsele terörü, hangi demokratik bir iktidarla örtüştürülebilir? HES’lerden tutun, üniversitelerde öğrencilerin en masum parasız eğitim talebini, görüşünü, protestosunu bile yıllarca tutuklulukla cezalandıran bir iktidarın neresi meşru kalır? Üstüne üstlük şimdi de RTE, evlerde sokaklarda tencere tava protestolarının önlenmesi için İçişleri Bakanlığı’nı göreve çağırıyor! İtiraz hakkı demokrasilerde vardı değil mi? Ya temsiliyet? Aylin Kotil neden yürüyor? Ne dediniz, duyamadım?! İktidarda her şeye rağmen sandıktan çıkma bir iktidar var, ne yapsa yeridir ve sonuna kadar meşrudur mu? Hızlı bağırın, kulaklarım zor işitiyor biraz da.. Resepsiyona Bakan Bağış, Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Laurent Bili ile bir araya geldi. bir samimiyet testi olmuştur. Demokrasi, insan hakları ve özgürlükleri için bir araya gelmiş, bu değerlerin savunuculuğunu üstlenmiş Avrupa’dan Mısır’daki darbeye sessiz kalması hayal kırıklığına neden olmuştur. Türkiye’nin darbenin karşısında yer aldığı cesur ve ilkesel duruşa AB ve Avrupa ülkelerince eşlik edilmesini bekliyoruz. AB, darbelerin hiçbir yerde kabul edilemeyeceğini vurgulamalı ve uluslararası toplum demokrasi etrafında birleşmelidir” dedi. Bağış daha sonra kendisi için hazırlanan masada orucunu açtı. Bağış’a Büyükelçi Bili de eşlik etti. Etkinlik havai fişek ve dans gösterileriyle sona erdi. Bağış, ayrıca Ankara’daki AB büyükelçilerine Cer Modern’de iftar verdi. Konuşmasında “Bu belki de benim AB Bakanı olarak sizinle son iftarımız” diyen Bağış, ancak hangi sıfatla olursa olsun AB süreci için çalışmaya devam edeceğini vurguladı. İftarda başlayan yağmur, davetlilerin masaları bırakarak, müze binasına kaçmasına yol açtı. İstanbul Barosu, Gezi Direnişi için kurulan kriz masasının verilerini açıkladı: GEZİ HABERİ SUÇ OLDU 34 bin hak ihlali Osman Erden’e İstanbul Haber Servisi Gezi Parkı Direnişi sırasında 34 bin 311 kişi telefonla İstanbul Barosu’nun kriz masasına hak ihlali bildirimi yaptı. 44’ü çocuk 1042 kişi gözaltına alındı, 40 kişi tutuklandı. Gezi Parkı Direnişi nedeniyle kurulan kriz masasının 31 Mayıs11 Temmuz 2013 tarihleri arasındaki verileri açıklandı. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Hasan Kılıç, gözaltına alınan göstericilerin 1770 yaş aralığında olduğunu açıkladı. Verilere göre gözaltına alınanlar ve tutuklananlar, 2911 Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet, görevli memura mukavemet, çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve üye olmak gibi suçlamalarla karşı karşıya kaldı. 11 yabancı uyruklu kişi gözaltına alındı, 6’sı ülkesine gönderildi. Polise değil BirGün’e soruşturma İstanbul Haber Servisi İstanbul Cumhuriyet Savcılığı Basın Bürosu, BirGün gazetesinin 9 Temmuz’da yayımladığı “Taksim Meydanı’nda sivil polis, eylemciyi ısırdı. Yakala oğlum!” başlıklı haberinin ardından gazete ile ilgili soruşturma başlattı. Soruşturma açılmasının üzerine “Aferin oğlum” başlığı atarak tepkisini gösteren BirGün’e sosyal medyada destek yağdı. “Yakala oğlum” başlıklı haberin ardından soruşturma açılmasına karar veren savcı, haberde kullanılan fotoğrafın gerçeğe aykırı olduğunu iddia etti. Haberle ilgili muhabirlerin CMK’nin 146. maddesi uyarınca zorla ifade vermesine karar verildi. BirGün muhabirleri Zeynep Kuray ve Onur Erem, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde dün ifade verdi. BirGün’e gönderilen tutanakta, haber ve fotoğrafın “somut bir olguya dayanmadığı ve gerçeğe aykırı olduğu” ifade edilerek eylemciyi ısıran polis memuru Alpay Alpyürek’in hakarete uğradığı öne sürüldü. Soruşturma sosyal medyada büyük tepki çekti. Yurttaşların hakları rüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğunu anımsattı. Kılıç, biber gazının yasaklanması gerektiğini vurgulayarak, “120 metre mesafe şartı açıkça gaz kapsüllerinin üzerinde yazılmasına rağmen bu uyarıya uyulmadığı görülmüştür” diye konuştu. dostlarından destek Kültür Servisi Taksim’de polisin 13 Temmuz Cumartesi gecesi darp ederek gözaltına alıp daha sonra serbest bıraktığı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGÜ) öğretim üyesi Osman Erden için dün dostları üniversitenin önünde bir araya geldi. Sanatçıların, akademisyenlerin ve öğrencilerin destek verdiği eyleme, bir süre gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılan Osman Erden de katıldı. Erden, İstanbul Barosu, MSGÜ Rektörü Yalçın Karayağız ve MSGÜ Sosyoloji Bölüm Başkanı Ali Akay’ın desteğiyle “ucuz kurtulduğunu” söyledi. Birçok kişinin kendisi kadar şansı olmadığını, bu nedenle de kahraman gibi ön plana çıkmak istemediğini belirterek Emniyet teşkilatı hakkında suç duyurusunda bulunmak amacıyla delil topladıklarını anlattı. Unesco AIAP Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği Başkanı, gazetemiz yazarı Bedri Baykam da bir açıklama yaparak Osman Erden’e uygulanan polis şiddetini kınadı. Yurttaşlara hakları hakkında bilgi veren Kılıç, “Yürüyüş hakkının kullanılması neticesinde fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalınması durumunda hukuk çerçevesinde gerekli başvuruların yapılması gerekiyor. Ayrıca kişi, yakalanması ve gözaltına alınması halinde avukat isteme hakkına sahip” dedi. esai saatleri dışında sorun yok Çalışan bir kişinin gözaltına alınması durumuyla ilgili Kılıç, özetle şunları söyledi: “Mesai saatleri dışında sırf eylemlere katılıyor diye bir kişinin işten çıkarılması doğru bir gerekçe olmayacaktır. 4857 sayılı kanunun 25/4 maddesine göre işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması nedeni ile devamsızlık etmesi halinde işçinin iş akdi askıda kalacaktır, sürenin bitmesi ile işveren çalışanın iş akdini feshedebilecektir.” M kaybetti 11 kişi gözünü SABAH YAZARI TEKELİOĞLU Polis şiddetini eleştirince kovuldu Haber Merkezi Sabah gazetesinde 6 yıldır pazar röportajları yapan gazeteci Tuluhan Tekelioğlu’nun işine son verilirken, işten çıkarmanın Gezi Parkı direnişinde polisin sert tutumuna yönelik mesajlardan kaynaklandığı ileri sürüldü. Gazeteci Tekelioğlu, dün işten çıkarıldığını “Twitter”dan mesaj atarak takipçileriyle paylaştı. Yöneticilere “Adap ve medeni bir üslup beklerdim” diye mesaj atan Tekelioğlu’nun “Twitter”daki yorumları nedeniyle işine son verildiği bildirildi. Öte yandan TMSF’nin el koyması ve Mehmet Ocaktan’ın Genel Yayın Yönetmenliği’ne getirilmesinin ardından Akşam gazetesi, Ankara Temsilcisi ve yazarı Çiğdem Toker’le de yollarını ayırdı. Kılıç’ın aktardığı verilere göre biber gazı kapsülleri nedeniyle meydana gelen yaralanmalarda 86 kişi rapor alıp suç duyurusunda bulundu, 11 kişi gözünü kaybetti. Kılıç, olaylarla ilgili gösterilerin izinsiz olduğu gerekçesi öne sürülerek müdahalelere kılıf bulunmaya çalışıldığını, oysa herkesin, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yü Hükümet cadı avı başlattı Haber Merkezi Gezi Parkı olayları hakkında rapor hazırlayan Uluslararası İnsan Hakları Komisyonu (FIDH), Gezi Parkı göstericilerine ve sivil topluma karşı artarak devam eden baskıyı “kaygı verici” bularak, “Resmi makamlar, barışçıl göstericilere, gözlemcilere ve göstericilere yardım edenlere karşı gerçek anlamda bir ‘cadı avı’ başlatmış durumdadır” sözlerine yer verdi. Raporda, göstericilere karşı işlenen suçların resmi makamlar tarafından takibinde eksiklikler ve ihmal olduğu da vurgulandı. Eskişehir’de hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz’ın uğradığı saldırının kamera görüntülerine de değinen FIDH, “Ali İsmail’in öldürüldüğü anın görüntüleri, bir otelin güvenlik kamerasınca tamamen net olarak kaydedilmesine rağmen, polis tarafından el konulduktan sonra kullanılamaz hale getirilmiştir” sözlerine raporda yer verdi. Uluslararası İnsan Hakları Komisyonu, Gezi sürecindeki baskıyı raporlaştırdı: aldırganlara hoşgörü, yurttaşa şiddeti teşvik ediyor’ FIDH raporunda, Sınır Tanımayan Gazeteciler’ce edinilen bilgilere de yer vererek, 6 Temmuz gösterilerini takip ederken polis tarafından gözaltına alınan gazetecilere yer verdi. Yaşamını yitiren 5 kişiye de raporda yer veren FİDH, “Birçok kez, sivil giyimli kişiler barışçıl göstericilere saldırmıştır. 6 Temmuz’da, eli palalı bir kişi barışçıl göstericileri kovalayıp saldırırken ‘S Akşam, Toker’i de gönderdi amatör kameralarca görüntülenmiştir. Farklı görüntüler, saldırıya tanık olan polis güçlerinin pasifliği ve hatta saldırgana karşı takındıkları hoşgörülü tavrı ortaya koydu” ifadesini kullandı. Gösterilerin başladığı günden beri, faillerle ilgili hiçbir soruşturmada henüz tutuklama kararı alınmadığını belirten FİDH, “Kaygı verici bu durum ciddi bir polis soruşturması yapılmayacağını düşündürüyor. Cezasızlık vatandaşlara karşı ağır ve açık ihlalleri şüphesiz teşvik ediyor” dedi. Raporda, tutuklanan göstericilerin savunmasını üstlenen avukatların, Çağlayan Adliyesi’nde saldırıya uğradığı, ancak savcılık tarafından herhangi bir soruşturma başlatılmadığı da yer aldı. Fotoğraf: AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle