14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET [email protected] 16 TEMMUZ 2013 SALI 16 KÜLTÜR n Kültür Servisi Usta polisiye yazarı Celil Oker, uzun bir aradan sonra yeni kitabıyla okurlarının karşısına çıktı. “Dedektif Remzi Ünal”ın yeni macerasının anlatıldığı romanda Oker, yine zekâyı mizahla buluşturuyor ve gerilimi yüksek, bir o kadar da sürükleyici bir okuma deneyimi sunuyor. Altın Kitaplar tarafından yayımlanan “Ateş Etme İstanbul”, Dedektif Remzi Ünal’ı ve Oker’in kalemini özleyenler için. ‘Ateş Etme İstanbul’ Büyülüyor ve şaşırtıyor İstanbul’da iki kez izleme fırsatını bulduğumuz dünyaca ünlü La Fura Dels Baus, bugünlerde Verona’nın orta yerinde, o haşmetli Arena’da “Aida” yorumu ile seyirciyi büyülemekle kalmıyor, şaşırtıyor da… Bu yıl, 1913’ten bu yana yapılan Arena di Verona Opera Festivali’nin 100. yılı. 1913’te başlamış Festival; Guiseppe Verdi’nin doğumunun 100. yılında ve de “Aida” ile açılmış. Bugün de 14 Haziran’da festivalin açılış gösterisi yine “Aida” idi ama yorum Katalan grup La Fura’ya ait olunca sokak tiyatrosunun tüm renkleriyle Verdi’nin müziği ve inanılmaz sahne tasarımı birbirinin içine geçiyordu. Bir tiyatroopera buluşmasıydı bu ve gösteri bitiminde tüm arena (seyirci kapasitesi 15.000) ayaklarını yere vurarak alkışlıyordu çılgın Katalanları… La Fura Dels Baus ilk kez 1999’da gelmişti İstanbul Tiyatro Festivali’ne “F@ust Sürüm3.0” ile. Yine farklı bir yorumdu. Farklı bir topluluk ve farklı bir yapımdı. Festival seyircisinin görmesi gerekiyordu. Gördü ve beğendi. Daha sonra hep istedik birlikte bir şeyler yapmayı ama olamadı. 2012’de yollarımız tekrar kesişti. İKSV’nin 40. Yıl etkinlikleri için Haliç Tersanesi’nde konuğumuz oldular “İstanbul İstanbul” ile. Mekânda uzun süre çalışıldı ve tabii ki kült bir sokak tiyatrosu olarak kendilerine özgü elementleri de bu yapıma taşıdılar… Gençleri gösterilerine dahil ettiler ve sanırım onların dünyalarını, bakış açılarını genişlettiler. Güvenlik nedeniyle sokaklara taşamadık ama Haliç Tersanesi’ndeki son sanatsal çalışma da La Fura’nın işi oldu. İki gece de kapasitesinin üstünde doldu mekân… Ne yazık ki artık bir lüks oteller, AVM’ler alanı olmaya hazırlanıyor Tersane… Kapıları bu tür faaliyetlere kapandı… Bu da bir kültür meselesi… 70’li yılların sonunda doğan La Fura Dels Baus genelde radikal, görkemli, tutkulu bir topluluk olarak anılıyor. Çalışmalarında doğal malzemeleri ve endüstriyel teknolojiyi iç içe kullanma La Fura Dels Baus, bugünlerde Verona’nın orta yerinde, o haşmetli Arena’da ‘Aida’ yorumu ile seyirciyi büyülemekle kalmıyor, şaşırtıyor da Kahrolsun Bağzı Pragmatistler Yıllar önce, mimari usulsüzlüklere savaş açan bir derneğin üyeleri, yüksek yerlerdeki tanıdıklarına güvenerek yaptırdığı kaçak katı bir türlü yıktırtamadıkları nüfuzlu bir gazeteciyi alt etmek için dava açmaya hazırlanıyorlardı. Etkili olur diye gazeteciyle aynı apartmanda oturan ünlü bir yazardan da açılacak davaya müdahil olması için yardım istediler. Bir kafede buluşuldu. Olayın hukuksuzluğuyla ilgili detaylar yazara anlatıldı. Yazar anlatılan süreci sonuna kadar dikkatle dinledi. Hukuksuzluğa ikna oldu. Ve “O kaçak katın bana hiçbir zararı yok. O yüzden bu davaya müdahil olmayı düşünmüyorum” diyerek toplantıyı bırakıp gitti. Çok uzaklara gitti... Nicedir bizim ülkemiz, o uzaklardaki aklın temsil ettiği değerlerle yönetiliyor. Çünkü dünya binlerce yıldır bu pragmatik aklın o tıknefesiyle dönüyor. İktidar denen illetin temel prensiplerinden biri faydacılıktır. Shakespeare’in “Olmak ya da olmamak” diye başlayan ünlü tiradı şöyle devam eder: “Düşüncelerimizin katlanması mı güzel Zalim kaderin yumruklarına, oklarına Yoksa diretip bela denizlerine karşı Dur, yeter! demesi mi?” Shakespeare sonra uzun uzun “bilmediği belalara atılmaktansa çektiklerine razı olan” insan için korkunun ne anlama geldiğini anlatır ve mevzuyu şöyle bağlar: “Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor Yürekten gelenin doğal rengini. Ve nice büyük, yiğitçe atılışlar, Yollarını değiştirip bu yüzden Bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.” Pragmatist akıl, istikrar sever, tekerrür sever; tekerrüre çomak sokup allak bullak eden devrimden de nefret eder. Tekerrürün güvenli kollarında, geçmişini ve geleceğini sağlama aldığını sanarak yaşamayı tercih edenler o çomak, o çarkın arasına hiç girmesin isterler. Ama maalesef düzen gibi düzensizlik de evrenin vazgeçilmezi. O çomak bazen o çarka girer. Hem de çoğu zaman çarkın değil çomağın kırılacağını bile bile... Çünkü çarkın bir anlık tereddüdü bile tekerrür için tehdittir. Gezi olayları sırasında, hep aynı şeyleri yaparak, başka sonuçlara varılamayacağı gerçeğini es geçip, hızla hayal kuranlar, yine aynı hızla yılgınlığa düştüler ve yılgınlıklarına başkalarını ikna etme telaşındalar. Herkes her şey değişsin istiyor; ama bazıları değişikliklerin getireceği bilinmezden ölesiye korkuyor. Gezi onların gözünde birkaç satırlık bir dilekçe. Sanki onca insan sokaklara çıkarak bir iktidar merciine dilekçe verdi; şimdi de eve dönüp o dilekçenin cevabı beklenmeli! Oysa Gezi, ezberlerdeki iktidar tariflerini hiçe saydığı için ve yerine yeni bir ‘iktidar’ tarif etmediği için bu kadar kıymetli ve yine bu yüzden kalıplarla düşünmeye alışık zihinlere sığmayacak kadar heybetli. Bugün yılgınlığa düşenler ve artık evlere dönelim diyenler zihinlerindeki kalıplara sığdıramadıkları bu barışçıl isyanı pragmatizmin hileli terazisinde tartıyorlar. Ve çıkan sonuçlarla tarih yazmaya çalışıyorlar. Oysa tarihi kazananlar yazar. Ve evren, kazananı dünyanın sonu geldiğinde açıklar. n Kültür Servisi “Harry Potter” serisinin İngiliz yazarı J. K. Rowling’in, takma isim kullanarak polisiye bir roman yazdığı ortaya çıktı. “The Cuckoo’s Calling” adlı romanı İngiliz Sunday Times gazetesi açığa çıkardı. Afganistan’da yaralanan ve özel dedektif olan eski bir askerin, bir mankenin intiharını araştırmasını konu alan roman, büyük övgü topladı. J. K. Rowling’in gizli romanı n Kültür Servisi Candan Erçetin yeni albümü “Milyonlarca Kuştuk” ile Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde. Albüm çalışmasının ardından ilk kez dinleyicisiyle buluşacak olan sanatçı, 1718 Temmuz akşamları saat 21.30’da konser verecek. Candan Erçetin yarın Harbiye’de n Kültür Servisi The Smashing Pumpkins’in geçen aralık ayında New York’ta gerçekleşen, grubun güçlü performanslarını görsel bir şölene dönüştüren konserinin DVD’si, 2 Eylül’de Türkiye’deki müzik marketlerde yerini alacak. 30 milyondan fazla albüm satışı ve birçok Grammy ödülü ile müzik tarihinin en başarılı isimlerinden birisi olan The Smashing Pumpkins, konser DVD’sinde çok sevilen albümleri “Oceina”nın yanı sıra klasikleşen ve hit olan şarkılarına da yer verdi. The Smashing Pumpkins’in DVD’si geliyor La Fura renkleri ve ‘Aida’ sı öne çıkan özellikleu Festivalin açılış gösterisi vinç ve bunlara asılı duran rinden biri. Toplulukla beyaz bir top olayine “Aida” idi ama yorum kocaman ilgili bir yazıda şöyle rak geceyi parlatan ay. Ayın Katalan grup La Fura’ya ait ardından yükselen, yansımadeniyor: “Onların yaratılarının temelinde olunca sokak tiyatrosunun sı çöle, kumlara vuran, meaktörleri ve yazarları tal parçalardan oluşan kotüm renkleriyle Verdi’nin tek bir paydada topbir güneş… Bu parmüziği ve inanılmaz sahne caman layan ve ‘languaje fulak güneş altındaki devatasarımı birbirinin içine rero’ (hırçın dil) olasa sahneyi dev boyutlarda rak adlandırdığımız kum rengi balonlardan olugeçiyordu. Bir tiyatroyeni bir estetik anlaşan, göz alabildiğine uzanan opera buluşmasıydı bu yışı yatıyor.” La Fura, ve sanki ufuk çizgisine doğve gösteri bitiminde tüm 90’lı yıllarda, olimpiru yükselen bir çöl kaplıyor. arena (seyirci kapasitesi yat oyunlarının açılışıBu süreçte, Verdi’nin müzinı yapmanın ötesinde, ği başlıyor… Orkestra şefi, 15.000) ayaklarını yere mizansenlerinde vivurarak alkışlıyordu çılgın genç İsrailli sanatçı Omer deo, fotoğraf, internet Meir Wellber… La Fura Katalanları… gibi yazılı ve görsel Dels Baus, dört elementin malzemeleri kullanabuluştuğu (ateş su toprak rak, ki F@ust Sürüm 3.0 öyle bir çalışve hava) farklı yorumlarıyla seyirciyi maydı, alanını genişletti. 2000’li yıllarbüyülüyor. Sanki o eski ve görkemli Roda Salzburg Festivali’nde, Barcelona’da, ma dönemi gösterilerine bir geri dönüş Palermo ve Floransa’da operalar saholarak tasarlanmış yapıt. Zengin gümüş neledi ve böylelikle opera dünyasındaki rengi kostümler, çölün ortasında gözüsağlam yerini aldı. Şu günlerde de “Aiken mekanik dev filler, develer ve içinde da” operası ile Arena di Verona’dan ge timsahların yüzdüğü (timsahların içinlen onur verici davetin tadını çıkarıyor. de insanlar olduğunu söylemeliyim) Nil Temmuz ayında dört kez daha temsil nehri… Son perdede parlak metal parçaedilecek ve ağustosta yerini “Aida”nın lardan oluşan güneşin yavaş yavaş alça1913’te sahnelenmiş olan ilk yorumuna larak, ayrılarak, sonra tekrar birleşerek bırakacak. Aida ve Radames’in üstüne kapanması La Fura ekibinin “Aida” yorumu göz ise çok etkileyici… Hui He (Aida), Faalıcı, çarpıcı. Gösteri başlıyor; önce bir bio Sartori (Radames), Giovanna Caçöl sessizliği, hafif bir fırtına sesi ve kosolla (Amneris), Adrian Sampetrean yu renkli vücuda yapışan giysiler içinde (Ramfis), Ambrogio Maestri (Amonaski işçiler zincirinin (200 figüran) çölde ra) sesleri ve oyunculuklarıyla Carlus kurulmuş iki büyük vinç çevresinde parPadrissa ve Alex Olle olmak üzere tüm çalara ayrılmış dev bir heykeli taşımalaLa Fura Dels Baus ekibinin rejisini desrı... Onların başında duran beyaz giysili, teklerken ışık tasarımında Paolo Mazsanki gaz maskeli mühendisler, belki de zon, sahne tasarımında Roland Olbeter yöneticiler… Sanki günümüze bir gönve kostüm tasarımında Chu Uroz da bu derme… Sahnenin ortasında iki büyük görülesi yapıma çok şey katıyorlar… VENEDİK FİLM FESTİVALİ’NİN ÖN AÇILIŞINDA ROSI’YE SAYGI ‘Kentin Üzerindeki Eller’ u Geleneksel açılış öncesi gecesinde, Francesco Rosi’nin 50 yıl önce Altın Aslan alan filminin dijital olarak restore edilmiş yeni kopyası gösterilecek. Kültür Servisi 70. Uluslararası Venedik Film Festivali’nin geleneksel açılış öncesi gecesinde, İtalyan sinemasının usta yönetmenlerinden Francesco Rosi’nin 1963’te çektiği “Kentin Üzerindeki Eller” adlı yapıtının dijital olarak restore edilmiş yeni kopyasının ilk gösterimi yapılacak. Napoli doğumlu Rosi’nin, Napoli kentini fon olarak kullandığı film 50 yıl önce Venedik’te Altın Aslan ödülünü almıştı. “Kentin Üzerindeki Eller”in yeni kopyası 27 Ağustos’ta Venedik’in tarihsel merkezi Campo San Polo’da gösterilecek. Sinemaya Luchino Visconti, Michelangelo Antonioni ve Mario Monicelli gibi büyük ustaların asistanlığını yaparak başlayan Rosi’nin “Şehrin Üzerindeki Eller” adlı filmi İtalyan sinema tarihinin temel yapıtlarından biri sayılıyor. Napoli kentinde siyaset ile ekonomik güç arasındaki ilişkiyi işleyen film, Rod Steiger’in usta işi oyunu ve Gianni Di Venanzo’nun siyah beyaz görüntüleriyle de hâlâ sinema tutkunlarının belleğinde. İlk dönem filmlerinde yenigerçekçilik akımına bağlı kalan Rosi, 1961’de, Sicilyalı efsanevi haydudun çevresinde gelişen “Salvatore Giuliano”yı çekmişti. 1972’de siyasal bir olaya gazeteci tavrıyla eğilerek çektiği ve başrolde Gian Maria Volonte’yi oynattığı “Matte Olayı” ile Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’yi alan Rosi, 1976’da Leonardo Sciascia’nın bir romanından “Şahane Cesetler”i çekmiş, 1979’da Carlo Levi’nin “İsa Eboli’de Durdu” adlı romanını, 1987’de de Gabriel Garcia Marquez’in “Kırmızı Pazartesi” adlı yapıtını beyazperdeye uyarlamıştı. Rosi, geçen yıl Venedik Film Festivali’nde Ömür Boyu Başarı Altın Aslanı’na değer görülmüştü. KATALAN SİNEMASINDAN ÖRNEKLER Ödüllü filmler Akbank Sanat’ta Kültür Servisi Akbank Sanat, İspanyol Cervantes Enstitüsü ve AECID’in (Ministerio de Asuntos Exteriores y de Cooperacion) işbirliğiyle Temmuz ayı boyunca yakın dönem Katalan sinemasıdan örneklerini izleyiciyle buluşturmaya devam ediyor. Yarın ve 20 Temmuz Cumartesi günleri, İspanya ulusal sinemasının en prestijli ödülü olan “25. Goya” ödüllerinde “En İyi Film” ve “En İyi Yönetmen” dahil toplam 9 ödül alan Agusti Villaronga imzalı 2010 yapımı “Kara Ekmek” (Pan Negro) gösterimde olacak. 47. Altın Portakal Film Festivali’nde Emma Suares’in “Uluslararası En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü kazandığı “Sineklik” (La Mosquitera) ise 24 Temmuz Çarşamba ve 27 Temmuz Cumartesi günü izleyiciyle buluşacak. Etkinlikler ücretsiz olarak orijinal dillerinde ve Türkçe altyazılı olarak Akbank Sanat’ta.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle