25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 TEMMUZ 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Metro açılışında AB ülkelerine, ABD’ye demokrasi dersi veren Başbakan, ülkesindeki antidemokratik uygulamaları görmüyor. Türk bayrağı satıp ekmeğini çıkarmaya çalışan yurttaş tutuklandı “isyan çıkardığı” gerekçesiyle... Yargıya bakın hele! Bir bilim insanı karga tulumba gözaltına alındı, ağzı burnu kan içinde. Önce Türkiye’deki apoletsiz sivillere, apoletli polislere dön bir bak. Elbet Mursi Mısır’da seçimle geldi... Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğunda ordunun darbeci olduğunu bilmiyor muydu? Biliyordu! Tuttu dindar general Sisi’yi atadı Mursi... Elbet tüm darbelere karşıdır demokrasi bilinci olan insan... Mursi’yi deviren kim? Sisi! Ortadoğu ülkelerindeki orduların hepsi darbecidir... Biz tuttuk onlarla işbirliği yaptık, Akdeniz’de tatbikattan tutun da askeri işbirliğine kadar. HHH Laik demokratik hukuk devleti olan Türkiye’nin Suudi Arabistan, Mısır, Kuveyt, Bahreyn, Umman, Katar’la ne işi olabilir? Askeri işbirliği için Genelkurmay Başkanı Necdet Özer Suudi Arabistan’a gitti... Sonra? Mısır’da ordu Mursi’yi devirince tüm bu ülkeler darbeci Sisi’den yana tavır aldı, petrol yardımı, para yardımı yapılmaya başlandı. Prensler, veliahtlar Mısır’daki darbeye alkış tuttu! Sisi’nin yanında yer aldı... Türkiye bunları önceden göremedi mi? Görmesi gerekir! Eğer görmediyse Dışişlerimiz dibe vurmuştur... Başbakan demokrasi dersi versin, Gezi direnişini darbecilerin ve dış güçlerin oyunu olarak nitelesin bakalım. Her şey açık seçik ortada... HHH Hatay patlamaya hazır barut fıçısı gibi... Suriye sınırımız yolgeçen hanına dönmüş, yabancı istihbarat ajanları, sınırda ve Reyhanlı’daki kanlı terör... Şunu söyleyeyim yazımı sonlandırırken: Gerçekleri yazmak ve söylemek onurlu, demokrasiye inanmış insanların işidir... Türkiye laik, demokratik bir hukuk devletidir! Gezi tutukluları adli koğuşa konuldu. Psikolojik baskı görüyorlar Oruca zorluyorlar ÖZLEM GÜVEMLİ Bayrağını Tutuklayan Devlet!.. Tencere ve tava çalmak suç, bayrağımızı satmak suç, eli sopalı, palalı, bıçaklı saldırganları korumak suç değil... Ey benim canım, ciğerim, yüreğimin bir parçası memleketim. “Başörtülü kadına saldırıldı” dediler, camide bira içildiği yalanını uydurdular, fos çıktı. Görüntü yok, kanıt yok! Şimdi sıra geldi tencere ve tavaya... Eylem yapacaksan eline palayı, hançeri, sopayı alacaksın, kadınlara saldırıp tekme atacaksın, yargı tarafından serbest bırakılacaksın, birileri kulağına fısıldayacak, sessizce Fas’a kaçacaksın. Elinde sopayla Ali İsmail’i komaya sokacaksın, İstanbul Yeniköy’de yaşları 70’i aşmış, sayıları iyice azalmış Rum yurttaşlarımıza muhtarın öncülüğünde gözdağı verip, çevre toplantısı yapanların üzerine saldıracaksın... Ve sen bunların sırtını sıvazlayacaksın!.. HHH Şu bizim demokratik hukuk devletinde ne cinayetler gördük bugüne değin... Kanlı gömlekler hâlâ asılı duruyor... Mermiler, işkence aygıtları. Hak, hukuk! Ve sonra mangalda kül bırakmama: “Bu eylemciler var ya Gezi Parkı’yla ortaya çıkan, hepsinin arkasında dış güçler, darbeciler var... Gezi direnişiyle İstanbul’da Taksim, Mısır’daki Tahrir Alanı aynı kapıya çıkar...” Kaç canı toprağa verdik Gezi direnişinde? Beş... Bu ülkeyi yönetenlerin biri o gözyaşı döken anaların, babaların yanına gidip, başsağlığı diledi mi? Dilemedi! O zaman da alırsın eline sopayı, palayı, arkana polisi, saldırırsın kadınlara ve erkeklere hukuk adına, adalet adına, demokrasi adına... Devlet gözünü kapar! Sen de görevini yaparsın maganda! HHH Mısır’da darbeyi kınamayanlara ad takıldı hemen: “Apoletli siviller!” Gezi Parkı eylemlerine katıldıkları iddiasıyla İstanbul’da tutuklanan 8 kişi, cezaevinde adli koğuşa konuldu. Ağır cezalık mahkumlarla aynı koğuşta kaldıkları için psikolojik baskı gören 8 kişi gerçek kimliklerini ve Gezi olayları nedeniyle tutuklu olduklarını gizliyorlar. Tutuklulara zorla oruç tutturuluyor, gece nöbetine mecbur bırakılıyor bulaşıktemizlik gibi işleri yapmak zorunda kalıyorlar. Avukatların, hepsinin aynı koğuşta kalması ya da Silivri Cezaevi’ne siyasi mahkumların yanına nakledilmesi için yaptığı başvurulardan henüz bir sonuç çıkmadı. 6 Temmuz Cumartesi günü Taksim’de gözaltına alınan 8 kişi, halkı isyana kışkırtmak, polise mukavemet ve 2911 sayılı gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefetten tutuklandı. Tutukluların baro tarafından atanan gönüllü avukatlarından Elif Çalışkan, 8 kişinin de aynı cezaevinde farklı koğuşlarda cinayet ve tacavüz davalarından mahkum olmuş ağır cezalık kişilerle birlikte kaldıklarını söyledi. Metris Cezaevi’nde siyasi mahkum olmadığını, bu yüzden 8’inin birlikte kalması ya da Silivri Cezaevi’ne nakilleri için gereken başvuruları yaptıklarını aktaran Çalışkan, “Koğuşlarının değiştirilmesini istemelerine karşın deşifre olmaktan korktukları için bunu dile getirmeye bile çekiniyorlar” dedi. Çalışkan, 8 tutuklunun mektup hakkını kullanamadığını, oruç tutmaya zorlandığını, koğuştaki bütün işlerin kendilerine yaptırıldığını, uyurken yataklarının altlarından çekildiğini, geceleri nöbet tuttuklarını anlattı. Çalışkan “İnanılmaz bir baskı altındalar. Polise karşı geldikleri için tutuklandıklarını söylediler herkese. Kendilerine çok kötü davranıyorlar. Şu an gölgelerinden bile korkar hale gelmiş durumdalar” diye konuştu. 8 kişinin de henüz şüpheli durumunda olduğunu ve suçun niteliği gereği adli koğuşa konulmalarının teammüllere aykırı olduğunu vurguladı. Henüz deliller toplanmadığı için iddianamenin bile hazırlanmadığına dikkat çeken Çalışkan, tutuklama karanının hâkimin en son vermesi gereken karar olduğuna vurgu yaptı. Çalışkan delilleri karartma ve kaçma şüphesi bulunmamasına karşın verilen tutukluluk kararını eleştirerek “Karara yaptığımız ilk itiraz hemen reddedildi. Başvuruyu sabah yaptık, öğlen karar çıktı. Dosyayı bile incelemediler” dedi. Geçen hafta meslek odası yöneticisi 12 kişinin tutuklanma istemiyle sevk edildikleri mahkeme tarafından serbest bırakılmalarının tutuklu durumdaki 8 kişiyi büyük bir umutsuzluğa düşürdüğünü de dile getiren Çalışkan, “Aynı hukuk, aynı yasa değil mi? Neden herkese eşit uygulanmadı. Unutulduklarını, günah keçisi olarak seçildiklerini düşünüyorlar. Psikolojileri çok kötü durumda. Hukukun bittiği yerdeyiz” diye konuştu. Bayrak satan Ali Sarıçiçek’in eşi adalet istedi Biz 7 kişilik örgütüz İstanbul Haber Servisi Gezi Parkı protestoları sırasında 8 Temmuz’da tutuklanarak Metris Cezaevi’ne gönderilen 8 kişinin serbest bırakılması için dün ikinci kez savcılığa dilekçe sunuldu. Tutuklu yakınları kararın siyasi olduğunu belirterek “Palalı saldırganlar, katiller dışarıda rahatça geziyor, ancak bizim yakınlarımız cezaevine gönderiliyor. Böyle adalet olmaz” dediler. Tutukluların avukatları, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na, İstiklal Caddesi’nde bayrak satarken yaka paça gözaltına alınan Ali Sarıçiçek’in de aralarında bulunduğu 8 kişi için dün tekrar tahliye başvurusu yaptı. Başvurunun ardından gazetecilere açıklama yapan avukat Yelda Koçak Urfa, tutuklamaların haksız ve hukuksuz olduğunu belirterek, “2911 sayılı Gösteri ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefetten suçlananların tutuksuz olarak yargılanması gerekir. Eğer bu karar siyasi değilse hukuki gerekçelerin açıkça belirtilmesini bekliyoruz” dedi. Tutuklanan Umut Akgül’ün babası Ali Akgül de oğlunun tutuklandığı gün aile olarak Taksim’e gittiklerini ifade ederek, “Umut, polisin attığı biber gazlarından korunmak için bir pasaja sığındı ve o sırada gözaltına alındı. Katiller dışarıda, oğlum cezaevinde yatıyor. Çocuğuma cezavinde bir şey olursa, savcılar ve cezaevi müdürleri hakkında şikâyetçi olacağım. Oğlumun serbest bırakılmasını talep ediyorum” dedi. Geçimini bayrak satarak kazanan ve İstiklal Caddesi’nde gözaltına alınan Ali Sarıçiçek’in eşi Merhamet Sarıçiçek ise eşinin AKP’nin Kazlıçeşme mitinginde de bayrak sattığını, ancak o zaman neden örgüt üyesi olarak gözaltına alınmadığını sordu. Savcılığın iddiaları karşısında şaşkınlık yaşadıklarını vurgulayan Sarıçiçek, “Eşimin örgütle ne ilişkisi olabilir? 3040 bayrak ile örgüt üyesi mi olunur? Savcı örgüt arıyorsa 5 çocuğumuz, ben ve eşim 7 kişilik bir örgütüz. Eşim bayrakları orada hediye etmeye götürmedi. El konulan bayrakları versinler, ben de satışa çıkacağım” diye konuştu. Savcılıktan yapılan açıklamada Sarıçiçek’in bayrak satmaktan değil, polise “görevini yaptırmamak için direnme ve toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” suçlarından tutuklandığı belirtildi. Mektup bile yazamıyorlar ‘AKP mitinginde de sattık’ Metris Cezaevi önünde gösteri Mücadele Birliği üyesi bir grup da Metris Cezaevi önünde tutuklamaları protesto etti. Grup adına açıklama yapan Kenan Aktaş, Metris Cezaevi’nin 12 Eylül işkenceleri ve Engin Çeber’in katledilmesi olayıyla gündeme geldiğini anımsatarak “Üniversite öğrencisi arkadaşımız Özgür Yıldırım ve 8 kişi adli tutukluların arasına konularak baskıya maruz bırakılmaktadır. Ağırlık olarak faşist ve dinci görüşlere sahip olan tutukluların arasında kalan arkadaşlarımızın başına gelebilecek olaylardan başta cezaevi yönetimi ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile Adalet Bakanlığı sorumlu olacaktır ” dedi. Açıklamanın ardından gruptakiler bir süre slogan atarak içerideki arkadaşlarına destek verdi. Günah keçisi mi olduk? niyor Hastaneden iyi haber bekle a polisin at ı direnişi sırasınd İstanbul Haber Servisi Gezi Park esiyle yaralanan ve begelm ına baş nün tığı biber gazı kapsülü bakımda tutulan 17 yaşındayin kanaması geçirdiği için yoğunbul, oğlunu uyutmak için verilen ki M.A.T.’nin babası Mehmet Tomuyanmasını beklediklerini söyleilaçların kesildiğini ve M.A.T.’nin tanesi önünde konuşan Mehdi. Taksim Eğitim ve Araştırma Has iyiye gittiğini ifade ederek, “Bümet Tombul, oğlunun durumunun da yarın (bugün) sabah hayaya yük bir ihtimalle bu akşam (dün) al açıdan da girişimlerin yapılta merhaba diyecek” dedi. Hukuksoğlum katil değil, uyuşturucu dığını ifade eden Tombul, “Benim nacağız” açıklamasını yaptı. satmıyor. Hukuksal mücadeleyi kaza ‘POLİSE ÇAĞRINIZ YOK MU’ SORUSU YANITSIZ ‘Asıl mağdur esnafmış’ İstanbul Haber Servisi Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği (TESKOMB) Genel Başkanı Kadir Akgül, Gezi Parkı eylemleri sırasında esnafın zarara uğratıldığı iddiasıyla Galatasaray Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. Akgül’e çevredeki yurttaşlar yuhalayarak “Polise çağrınız yok mu?” diyerek tepki gösterdi. Meydana kürsü bile kuran gruba, artık Taksim’in alışıldık unsurları olan TOMA, çevik kuvvet ve Akrep’ler değil Mini Cooper’lı asayiş polisleri eşlik etti. Açıklama sırasında bazı yurttaşlar Akgül’e “İnsanların mağduriyetinin önlenmesi için polise bir çağrınız yok mu? Sadece eylemcilere yönelik mi çağrı yapıyorsunuz?” diyerek tepki gösterdi. Bazı yurttaşlar da “Tahrik ediyorsunuz, saldırı olmazsa vatandaş hiç kimseye zarar vermez. Tek yönlü basın toplantısı olmaz. Esnaf kan ağlıyor, çünkü ekonomik kriz var” dedi. Forumlar, halkın dayanışma gücünü anlatıyor. Herkes yanında getirdiği şeyleri birbiriyle paylaşıyor. Abbasağa’da para geçmiyor! Abbasağa buluşmaları dayanışma, birlik ve mücadele ruhunu canlı tutuyor İsyanın forum hali ERK ACARER Gezi Direnişi’nin sağlam bir omurgası olan forumlar, pek çok konuda fikir veriyor. İsyanın değiştirdiği sosyal hayatın ipuçları, düzenlenen forumlarda gizli. Mahalle kültürünün yeniden canlanmasına katkı sağlayan forumlar, eğlence hayatının bambaşka bir alana kaydığını, dayanışma ruhunun giderek arttığını, özgürlük arayışının çoğaldığını ve apolitik bir yaşamdan hızla uzaklaşıldığını gösteriyor. Forumların arasında Abbasağa buluşmalarının ise ayrı bir yeri var. Önceki gece Çarşı Grubu ve Antikapitalist Müslümanlar’ın işbirliği yaptığı Abbasağa forumu, hem renkli görüntülere hem de Türkiye’nin gündemini oluşturan konularla ilgili tartışma ve çözüm önerilerine sahne oldu. İstiklal Caddesi’nde başlayan, Sarıgazi Cemevi ve Kocamustafapaşa’da devam eden “yeryüzü iftarı” önceki gece de Abbasağa Parkı’ndaydı. Katılanların yer bulmakta zorlanacak kadar kalabalık olduğu forum, iftarın hemen ardından, Antikapitalist Müslüman hareketinin öncülerinden İhsan Eliaçık’ın konuşmasıyla başladı. Gezi eylemlerinin da yanışma, özgürlük, saygı ve antikapitalist düşünce biçimi çerçevesinde şekillendiğini söyleyen Eliaçık, iktidarı da sert sözlerle eleştirdi. AKP tarafından ağır bir yalan kampanyasının sürdürülmeye devam ettiğini vurgulayan Eliaçık, şu ifadeleri kullandı: “İnsan olmanın ölçüsü cana kıymamak, emeği çalmamak, yalan söylememek, doğaya ve canlıya saygılı olmaktır. Dindarlığın da özü budur, şekle şemale bakılmaz.” Öne çıkan tartışma başlığını ise “6 Temmuz Gezi Direnişi gözaltıları ve tutuklamaları” oluşturdu. Forumda, bu süreçte gözaltına alınanlar ve tutuklananların avukatları da söz aldı. 6 Temmuz’da gözaltına alınıp 48 saat sonra serbest bırakılan bir konuşmacı şunları söyledi: “59 kişi gözaltına alındı ve bunlar arasından adeta rasgele seçilen 8 kişi tutuklandı. Tümünün apolotik tutuklular olduğunu söylemek mümkün. Gezi Direnişi’ne destek oldukları için Metris Cezaevi’ne gönderildiler. İçlerinde biri var ki durumu içler acısı. Bayrak sattığı için tutuklanan birine sadece Türkiye’de rastlanır. O arkadaşlarımızın yerinde bizler de olabilirdik. Savcı bizim salıverilmemize de itiraz etti, bizi de tutuklayabilirler. Tüm Gezi tutsaklarını almadan içimiz rahat etmeyecek.” Söz alan tutuklu avukatlardan biri ise tutukluların ve kendilerinin fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını anlatarak şunları söyledi: “Metris’e gönderilen arkadaşlarımız kanunsuz bir şekilde, adli suçluların olduğu bir cezaevinde tutuluyor. Cezaevinde diğer tutuklular tarafından şiddete maruz kalıp ayak işleriyle uğraştırılıyorlar. Kendilerini çok yalnız hissediyorlar. Duruşma tarihi eylüle verildi. Bu dönemde onların yanında olmalıyız. İkinci itiraz dilekçemizi veriyoruz. Bütün tutsaklarımız serbest bırakılıncaya kadar mücadelemiz sürecek.” Saat 24.00’e kadar devam eden toplantının “dayanışmaya devam” sözü ve “Birleşe birleşe kazanacağız” sloganlarıyla dağılması, forumların nasıl bir işlev üstlendiğini de adeta kısa yoldan anlattı. İZMİR’DE GÖZALTINDA İŞKENCE OZAN YAYMAN İZMİR Gezi Parkı protestoları sırasında halkı kışkırttıkları, kamu mallarına zarar verdikleri savıyla geçen cuma günü düzenlenen 4. dalga operasyonunda gözaltına alınan 15 kişi, dün adliyeye gönderildi. Zanlılar arasında yer alan Hüseyin Kaya’nın, gözaltı süresince işkence gördüğü ve hastaneye kaldırıldığı bildirildi. Cuma günü gözaltına alınan ve İzmir polisi tarafından sorgulanan Kaya, avukatlarının istemi doğrultusunda önceki akşam saatlerinde hastaneye kaldırıldı. Hastanedeki muayenesinin ardından yeniden nezarete atılan Kaya, dün adliyeye çıkarılanlar arasında yer aldı. Kaya’nın avukatı Mehmet Güner, önceki gün görüştüğü müvekkilinin başında şişlikler, kollarında morluklar olduğunu tespit ettiğini belirterek “Gecikmeksizin polis amiriy le görüşmek istedim, ancak 4 saat boyunca oyalandım. Bu sürenin sonunda amirle görüşebildik ve durumu aktararak hastaneye sevk istedik. Ardından Kaya hastaneye sevk edildi” dedi. Bunun üzerine diğer avukat arkadaşlarının Yeşilyurt Devlet Hastanesi’ne giderek Kaya’nın durumunu takibe başladığını da belirten Kaya, “Ancak orada bekleyen arkadaşlarımız, Kaya’nın hastaneye getirildiğine tanık olamadılar. Bir saat boyunca hastanede beklediler, ancak sonuç alamadılar. Sonrasında polis bize müvekkilimizin hastanedeki işlemlerinin tamamlandığını ve sorguya geri getirildiğini bildirdi” diye konuştu. Güner, müvekkilinin başı şiş, kolları morluklar ve çiziklerle dolu halde yeniden sorgu odasına alındığını söyleyerek “Dün de cuma günü gözaltına alınan 15 kişiyle birlikte adliyeye sevk edildi” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle