Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 TEMMUZ 2013 SALI 10 Kısa kısa EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr Alın teriyle kazananlar 365 günün 194’ünü devlete, kalan 171 günü kendine çalışıyor 11 oluşturulmaya çalışılan Suriye muhalefet cephesinde Türkiye’nin en çok bedel ödeyen, ancak izlediği siyasetleri ile ortada bırakılan ülke konumuna düşürülmesi... HHH Kürt açılımı sürecinde İktidarlarının tam dengelerini bilemediğimiz adımları belirsizliğini korurken, buna bağlı İktidarlarının Irak merkezi yönetimi ile arası çok fazla açılmış, Irak Kürdistanı ile güçlü ittifakı gündemde iken, ABD’nin devreye girmesi ile Irak merkezi yönetimi ile Irak Kürdistanı yönetiminin bir biçimde barıştırılmaları, kimi denge değişiklikleri... Peşinden İran seçimi ekseninde İran ilişkilerinde genel denge oynamaları... Mısır’da kökten sarsılma ile Mısır’ın lider ülke konumu bağlantılı tüm Ortadoğu, İslam ülkeleri, en çok Filistinİsrail ilişkileri dengelerinde büyük kırılma... İktidarlarının dış politika çalkantılarında, dış dünyadan gelen çalkantılarla, çok boyutlu öngörülemeyen yeni dalgaların oluşması... İçerde iktidar cephesinin kendi içinde iktidar paylaşımında yılların geçmesi ile bağlantılı yol ayrımları, askeri sır gibi saklanmanın ötesinde kendi iç sorunları sayılabilirdi. Sonuçta, odağında, demokrasinin tüm kriterleri ayaklar altına alınarak, sivil diktatoryal boyut kazandırılmış uzun soluklu antidemokratik iktidar icratları, haksız, hukuksuz paylaşım, kirli çıkar savaşlarına dönüşmemiş olsalardı. İktidarlarının icraatlarında genel karakteristik yapı, sandık çoğunluğundan gücünü almış olsa da yıllar içinde iktidar yetkilerinin demokrasi, hukuk devleti düzeni kriterleri ayaklar altına alınmış olarak, sivil diktatörlük kimlikli baskı niteliğini kazanmasaydı... Bardağı taşıran gelişmeler yaşamlarını, özgürlüklerini, geleceklerini tehdit altında görenlerin çok farklı gerekçelerle, örgütsüz olsa da gençler ağırlıklı en son Gezi olayları patlamasında “yetti gayrı” demeleri ile sınırlı değil. Ondan daha önce; sessiz ve derinden yaşanan, İktidar aleyhine olumsuz gelişmelerin odağında, ekonomi, piyasalar düzenindeki rüzgârların yön değiştirmeleri var... Ne zamandır gelişmekte olan ülkeleri ayakta tutan piyasalar düzeninin sanal pembe tablosunun renkleri olumsuza dönüşüyor. Türkiye gelişmekte olan ülkelerin bir dönem için yakalamış oldukları yelkenleri şişiren rüzgârlardan kalıcı en az yarar sağlayanlardan... Ekonomik başarı, ekonomik büyüme efsanesi, sanal üzerine oturtulmuş masallar fazlası ile tüketilmiş bulunuyor. İktidarları için zorlu, gerçekçi ilk ekonomik sınav günleri kapıya dayanmış bulunuyor... Avrupa’nın krizi bitmiyor Avrupa para birliği bölgesinin liderleri, 2008’den beri süren krizin önüne geçemiyor. Dünya Bankası verilerinden derlediği bilgilere göre, 2007’de yüzde 3 büyüme gösteren bölge, 2008’de bu oranı yüzde 1’e düşürdü. 2009’da sert düşüşle yüzde 5 daralan Avro bölgesi hâlâ sıkıntılı günler yaşıyor. Vergiden kurtuluş günü Ü cretliler gelirlerin yüzde 53’ünü vergi diye devlete ödüyor. Yılın yüzde 53’ünün 14 Temmuz’a denk geldiğini hesaplayan Liberal Demokrat Parti bu tarihi “Vergiden Kurtuluş Günü” ilan etti. Hesaba göre bir ücretli ancak 14 Temmuz’dan sonra kazandığını çoluk çocuğuna harcayabiliyor. Ekonomi Servisi Her yılın 14 Temmuz’unu “Vergiden Kurtuluş Günü” ilan eden Liberal Demokrat Parti’nin genel başkanı Cem Toker, “Tüm Türk milletinin bu mutlu gününü” kutladı. Bu amaçla dün partisinin İstanbul il merkezinde bir basın toplantısı düzenleyen Toker, günün anlam ve önemini şöyle anlattı: 4 2010’da İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, “Devlete Çalışıyoruz” başlıklı bir rapor açıkladı. Raporda, “Aylık 1.500 lira kazanan bir çalışan, dolaylı ve doğrudan vergilerle kazancının en az yüzde 53’ünü devlete vergi veriyor” deniyordu. 4 Hesapladık, 365 günün yüzde 53’ü, yani senenin 194. günü 14 Temmuz’a denk geliyordu. Demek ki, Türk halkı yılbaşından 14 Temmuz’a kadar devlete çalışıyor. Ankara’daki makam otomobillerinin benzinini, partilerin hazine yardımlarını, milletvekillerinin gezi ödeneklerini karşılıyor. 4 Vergi kaynakta kesildiği için bu iyi kavranamıyor. Bizce brüt ücretin tamamı çalışana verilmeli. O da vergiyi götürüp devlete vermeli. Ancak o zaman cebine giren paraya kimin ortak olduğunu anlar, bilincine varır. Ekonomi Servisi Perakende sektörü temsilcileri, Gezi Parkı olayları nedeniyle haziranda perakende sektöründe korkulduğu kadar büyük bir kayıp oluşmadığını söyledi. Tüm Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonu’nun (TAMPF) kuruluşuyla ilgili düzenlenen toplantıda konuşan TAMPF Yönetim Kurulu üyesi ve Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Hüseyin Doğan, “Haziranda geçen yılın aynı ayına göre benzer bir büyüklük elde etmiş olduk. Hatta geçen yılın yüzde 3 üzerinde bir rakama ulaşıldı. Dolayısıyla daralma yok. Ancak olaylar nedeniyle beklediğimiz kadar çok büyüyemediğimizi söyleyebiliriz” dedi. LCW Yönetim Kurulu Başkanı ve TAMPF Başkanı Vahap Küçük ise bu açıdan bakıldığında satışlarda belli bir oranda olumsuz etki olduğunu, ancak bunun önümüzdeki aylarda telafi edilebileceğini söyledi. ITUC: Baskıyı Erdoğan inadından vazgeçti ‘Para çıkışı uluslararası finans piyasalarıyla bağlantılı’ dedi şiddetle kınıyoruz Gezi’nin suçu yok Pasaport da etkilenir Basınİş Sendikası Genel Başka nı Yakup Akkaya, Darphane’deki devam eden grevle ilgili, “Bize çağrı olmazsa grev sürecektir. Sürdüğü zaman grevin piyasayada tabii ki etkisi olacaktır. Bu etki sadece altınla ilgili değil vize, pasaport, evlilik cüzdanlarıyla ilgili de olacaktır” dedi. Hedef dünyada ilk 10’a girmek Şubatta alınan karar doğrultusunda perakende sektöründeki 5 dernek TAMPF çatısı altında toplandı. Federasyon Başkanı Vahap Küçük, “Modern perakende 100 milyar TL ciro, 60 bin mağaza, 75 milyar dolarlık yatırım portföyü ile 700 bin çalışanı temsil ediyor. 2023 yılında 2 milyon kişi istihdam ve 275 milyar dolar ciroya ulaşmayı hedefliyoruz. Halen dünya perakende sıralamasında 15’inci olan sektörü 9’uncu sıraya taşıyacağız” dedi. Ekonomi Servisi ITUC (Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu), Genel Sekreter Sharan Burrow imzasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gönderdiği mektupta, “Giderek artan bir kaygıyla ITUC, hükümetinizin tüm muhalefeti susturmak için baskı uyguladığını ve iktidarı suiistimal ettiğini gözlemlemektedir” denildi. “ITUC üyesi 2 konfederasyon ve çeşitli meslek örgütlerinden oluşan Taksim Dayanışma Platformu’na yönelik bitmek bilmeyen baskı uygulamalarını şiddetle kınıyoruz.” ifadelerinin yer aldığı mektupta, hükümet politikalarını sorgulayan herkesten intikam alma kararlılığında olan polisin, DİSK Genel Sekreteri Arzu Atabek Çerkezoğlu’nun evini aradığı, gerekli arama emrinin sonradan gösterildiği, eve kapının kırılarak girildiği ve kişisel eşyalara ele konulduğu hatırlatıldı. Mektup, “yasa ile gelirlerinden ve en temel yetkilerinden arındırılmış meslek örgütlerine bunların iade edilmesini, acil ve kararlı bir şekilde talep ediyoruz” sözleriyle sona erdi. Meğer lobi yokmuş u Gezi olayları sonrası Türk piyasalarında yaşanan hızlı para çıkışını bugüne dek ‘faiz lobisi’ne bağlayan Başbakanlık, kurdaki yükseliş ve borsadaki sert düşüşlerin Fed ve Çin kaynaklı olduğunu açıkladı. Açıklamanın ardından rahatlayan Merkez Bankası da faiz artırma sinyali verdi. ğından endişe ediyordu. Toplantının ardından Başbakanlık’tan yapılan açıklamada, “Son iki ayda özellikle gelişmekte olan piyasalarda belirgin bir dalgalanma yaşandı. Gelişmekte olan birçok ülkede döviz kurları temel para birimleri karşısında değer yitirdi, borsa endeksleri geriledi. Bu gelişmeleri tetikleyen temel faktör ise ABD Merkez Bankası’nın (Fed) aşırı gevşek para politikasından çıkışa ilişkin açıklamaları. Başta Çin olmak üzere, gelişmekte olan ülkelerin büyüme performanslarının zayıflaması da gelişmekte olan piyasalardan sermaye çıkışını hızlandırıyor” denildi. Türk finans piyasalarında da gelişmekte olan ülkelere benzer dalgalanmalar yaşandığına dikkat çeken açıklamada “Ülkemizde yatırımları olan tüm yatırımcılara her türlü desteği verdik, bundan sonra da vermeye devam edeceğiz” mesajı da yer aldı. Başbakanlık açıklamasının ardından TCMB de haftaya gerçekleşecek Para Politikası Kurulu toplantısında faiz koridorunun üst bandını artırabileceğini duyurdu. TCMB “koridorda ölçülü adım” atacağını ifade ederken bu, gecelik borç verme faizinde 50100 baz puan civarında bir artış yapılacağı şeklinde yorumlandı. Ancak uzmanlara göre bu adım da piyasaları sakinleştirmek için yeterli olmayabilir. TCMB üst bantta daha fazla artış ve politika faizinde ölçülü artırım şeklinde daha fazla adım atmak zorunda kalabilir. TCMB’nin haziranda yaptığı 6.3 milyar dolarlık döviz satışı kurdaki tansiyonu düşürmeye yetmemiş, TL’nin mayıs başından bu yana dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 9’u aşmıştı. Bu da piyasada faiz artışının gerekliliği yönündeki değerlendirmeleri beraberinde getirmişti. Son açıklamalar piyasaları sakinleştirdi. Güne 1.95 liranın üzerinde başlayan dolar/TL 1.93’e kadar geriledi. Türkiye’nin 5 yıl vadeli borcunun kredi iflas takas primi (CDS) 11 baz puan düşüşle 208 baz puana indi. Borsa İstanbul günü yüzde 3.12 yükselişle 76.228 puandan tamamlarken, serbest piyasada dolar 1.94 TL’den kapandı. Evdeki Hesap... İktidarları penceresinden, evdeki hesapların çarşıya uymadığı hallerin, böylesine üst üste, olumsuz eklemlendiği dönem hiç yaşanmamıştı.. En beylik, çok fazla söze dökülmüş gelişme “komşularla sıfır sorundan, sorunsuz olunabilen komşu, belki de ülkenin kalmadığı gerçeği..” sayılabilir. Başta Başbakan, İktidarları kadroları, destekçilerinin çok hırçın ve ortak koro olarak Mısır gelişmeleri; Mursi’ye sahip çıkma, yanında yer alınmayan gelişmelerin şiddetle eleştirilmesi, karşı çıkılması gereken darbe olarak nitelemeyen, ABDAB başta dünya ülkelerinin izledikleri politikalara karşı öfkeleri nasıl okunmalı? Batı’nın hep yaptığı, çıkarları ile bağlantılı çifte standart politikalarını görmek, eleştirebilmek başka, demokratiklaik TC Hükümeti olarak çifte standartsız, ilkeli dış politika duruşu sergileyebilmek çok başka... Mısır’da yaşanan olayların analizinde askeri darbeyi yok saymama, kınamada İktidar, Meclis’ten muhalefetle birlikte ortak görüntü sergileyebilmede ne kadar başarılı ise, sonraki çıkışlarında Mursi iktidarına sahip çıkma uslubu, dozunda dünya ölçeğinde açığa çıkma, nerede ise tek başına kalmada o ölçekte dikkat çekiyor... Dünyanın her cepheden müttefikleri, bağlı olduğu ittifaklar bağlamında tek başına kalan İktidarlarının, giderek sertleşen Mursi yandaşlığı, diğerlerinin politikalarını eleştirme üslubundaki dil, uluslararası politikanın kabul edilebilir ölçeklerini zorluyor. MısırSuriyeTürkiye ekseninde öngörülmüş siyasal İslamcı ittifaklar dengeleri, belki de Kürt açılımı üzerinden yine siyasal İslamcı kimlikte öngörülmüş uzlaşmaların altüst oluşu, evdeki hesapların çarşıya uymamasının bu frenlenemeyen öfkeyi besleyen ana kaynak olduğu söylenebilir... Kuşkusuz çok daha boyutlu dolaylı, ana eksen gidişi altüst edebilecek gelişmeleri hafife almamak gerek... Suriye üzerinden dünya ülkelerinin çıkar dengeleri ile bağlantılı gündeme giren değişikliklerin, İktidarlarının Suriye’de esas rol alacağı öngörülmüş başlangıç çıkıştan çok farklı bir rotaya oturması. Stratejik ortak rolünde Suriye’ye dışardan müdahalelerde başlangıçta başrol verilmiş Türkiye’nin, İktidarlarının isteyerek ya da istemeden buluştuğu siyasal İslamcı öne çıkan ittifakları bağlantılı geriye çekilmek istenmesi... ABD başta, Rusya devrede yeniden Ekonomi Servisi Gezi Parkı olaylarından bu yana Türkiye piyasalarında yaşanan para çıkışının “faiz lobisi”nden kaynaklandığını öne süren Başbakanlık, önceki akşam bu söyleminden çark etti. Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Ekonomi Değerlendirme Toplantısı’ndan “Türk finans piyasalarının son dönemde uluslararası piyasalarda gözlenen gelişmelerden etkilendiği” sonucu çıktı. Başbakanlık, piyasalardaki gelişmeler doğrultusunda Merkez Bankası (TCMB) dahil olmak üzere ilgili kurumların gereken adımları zamanında, eşgüdüm içinde ve kararlılıkla attığını belirtti. TCMB, son dönemde kurdaki yükselişin önüne geçmek için faiz silahını kullanmamakla eleştiriliyor, bunun nedeninin de Erdoğan’ın faiz lobisi söylemi olduğu öne sürülüyordu. Uzmanlar, TCMB’nin bu duruşunun bağımsızlığını zedeleyeceğinden ve yabancı sermayenin kaçışını hızlandıraca Faizi artıracak Dolar geriledi Faizi yükseltirse Haziran ayı bütçe gerçekleşmeleri ni açıklayan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, elektrik ve doğalgaz fiyatlarında bir ayarlamanın söz konusu olmadığını söyledi. “Şu anda gündemimizde ne vergi artışı ne de vergi indirimi var” diyen Şimşek, akaryakıtta yükselen fiyatların bir süre daha devam edebileceğini belirtti. Şimşek’in verdiği bilgilere göre merkezi yönetim bütçesi 2013 yılı haziranda 1.2 milyar TL açık verdi. Yılın ilk 6 ayında bütçe 3.1 milyar TL fazla verirken, faiz dışı fazla 26.4 milyar TL oldu. 2002 seçimlerinde halkın iradesinde bir sakatlık vardır 2002 Sandık Sandık Dedikleri 14.5 milyondur. Gelmeyenlerle bu sayı 24.4 milyon kişi olmaktadır. Bu rakam da toplam seçmen sayısının yüzde 59 gibi çok yüksek bir oranına tekabül etmektedir. Demokrasi olarak sandığı gösterenler bu 24.4 milyon kişinin tercih ve iradesini demokrasinin neresine oturtacağımızı da belirtmeleri gerekmektedir. Bu nedenle AKP’nin ilk iktidara gelişinde halkın iradesi değil çarpık seçim sistemi ve halkımızın sandığa olan inancını yitirmesi etkili olmuştur. oy oranı yüzde 43’tür 2011 seçimlerinde AKP’nin reel 216 bin kişi arttı Ekonomi Servisi Türkiye genelinde işsiz sayısı 2013 yılı nisan döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 216 bin kişi artarak 2 milyon 641 bin kişiye yükseldi. İşsizlik oranı da 0.3 puanlık artışla yüzde 9.3 seviyesinde gerçekleşti. Tarım dışı işsizlik oranı binde 4’lük artışla yüzde 11.5, 1524 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı 0.8 puanlık artışla yüzde 17.5 oldu. İstihdam edilenlerin sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 61 bin kişi artarak 25 milyon 691 bin kişiye yükseldi. Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 47 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 1 milyon 14 bin kişi arttı. Öte yandan işsizlik verilerini değerlendiren Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü’ne (DİSKAR) göre, geniş tanımlı işsizlik yüzde 15.13, işsiz sayıyı 4 milyon 625 bin. İstihdamın yapısının bozulduğu dile getirilen değerlendirmede, işsizliğin kronik bir şekilde arttığı, eğitimli kadınların işsizlik oranının çok daha yüksek olduğu ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaştığı belirtildi. AKP 2011 seçimlerinde 21.5 milyon oy almıştır. Bunun seçmen sayısına oranı yüzde 43, oy kullananların sayısına oranı yüzde 49.95, genel nüfusa oranı ise yüzde 28.6’dır. Seçmen sayısı Seçmen sayısı/nüfus oranı % Kullanılan oy sayısı Katılım oranı Kullanılmayan oy sayısı Kullanılmayan oy oranı Toplam geçerli oy sayısı Geçersiz oy Geçersiz oy oranı Milletvekili başına düşen oy 41.407.027 59.7 32.768.161 79.1 8.638.866 20.9 31.528.783 1.239.378 3.9 57.325 iradesini tam yansıtmamaktadır Yüzde 10 barajı ile başka partilere oy vermiş halkın oyları barajı aşan partiler tarafından haksız bir şekilde sahiplenilmekte ve onların da adına demokrasi dersi verilmektedir. 2002’de bu sayı 14.5 milyon, 2007’de 4.5 milyon, 2011’de 2 milyondur. Bu üç seçim toplamı olan 21 milyon kişi iktidar ve ana muhalefet partisini desteklememiştir. Halkımızın on kişisinden 3 kişisi oy kullanmaya gelmemiş veya doğru oy kullanmamıştır. İlk iktidara gelirken 24 milyon kişinin iradesi sizin arkanızda değil. 2007’de durum değişmiyor. 2011’de seçmen sayısındaki avantajı kullanarak iktidarı devam ettireceksiniz ve aslında sandıktan ibaret olmayan demokrasinin temel dayanağını sadece sandığa dayandıracaksınız; bu kabul edilebilir bir durum değildir. Yüzde 10 barajına başta CHP karşı çıkarak kendine ait olmayan oylara tenezzül etmemelidir. Bu şekilde oluşan Meclis de anayasa yapmamalıdır. Seçim sistemimiz milletin değişmemiştir 2007 seçimlerinde durum Sandığa her 100 kişiden 21 kişi gelmemiştir. Oy kullanan her 100 kişiden 4’nün oyu geçersiz sayılmıştır. 24 milyon kişinin iradesi 2002’de Meclis’te temsil edilmemiştir Yüzde 10 seçim barajına takılan partilerin aldığı oy Toplam seçmen sayısı 42.8 milyon olup 2002’ye göre önemli bir artış söz konusu değildir. Nüfusa oranı yüzde 60.6’dır. Sandığa gelmeyenlerin sayısı 6.7 milyon kişidir. Bu sayı toplam seçmen sayısının yüzde 16’sıdır. 2011 seçimlerinde seçmen sayısı olağanüstü artmıştır Seçmen sayısı 50 milyondur. Beş yılda 8 milyona Ekonomi Servisi Garanti Başekonomisti Ali İhsan Gelberi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın faiz lobisi söylemlerinden sonra yabancı sermayenin TCMB’nin ne kadar bağımsız olduğunu test ettiğini belirterek “Bu durum Merkez Bankası ile yabancı bankalar arasında bir güç savaşına dönüştü. Faizi artırmasını istiyorlar. Faizi yükseltirse bağımsızlığı kanıtlayacak” dedi. Türkiye’nin diğer gelişen piyasalardan daha hızlı düşmediğini belirten Gelberi, “Gelişen piyasalardan para çıkışı mayıs başında başladı. Biz not artışı beklentisiyle onlara eşlik etmedik. Mayıstan itibaren baktığımızda gelişmekte olan ülkeler kadar sermaye çıkışı yaşadık. Şu anda diğer gelişmekte olan ekonomilerde sermaye çıkışı sonlanmış gözüküyor. Bunların geri alınması zaman alacaktır” diye konuştu. Gelberi, sıcak paranın bir ülkede sonsuza dek kalmadığına ve piyasalarda düzeltmenin bu sefer Fed bahanesiyle gerçekleştiğine işaret etti. İskenderun Demir Çelik Fabrikası (İSDEMİR) ile Çelikİş Sendikası arasında sürdürülen 25. dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşmaya varılamayınca işçiler greve başladı. Fabrikanın İsmail Akçakmak kapısına grev pankartı asan işçiler, halay çekti. Çelikİş Başkanı Cengiz Gül de grev önlüğü giyerek işçilere destek oldu. Gül, yönetimin günlerdir işçilere, sendikasından ayrılırsa yüzde 30 zam verileceğini teklif ettiğini, ama yıllık yüzde 6.30 zam önerdiğini anlattı. İşçiler Eti Bakır’ı icraya verdi u Mahkemenin işe iade kararı verdiği işçiler, geri alınmayınca sendikal tazminatları için iş yerini icraya verdi. CEMİL CİĞERİM SAMSUN Samsun Eti Bakır AŞ yönetimince çeşitli gerekçelerle işlerine son verilen ve o günden bu yana çadır direnişine devam eden işçilerin açtığı davalardan 7’sini Yargıtay onayladı. İşçiler, Yargıtay’ın onama kararı ile işe geri dönüş talebinde bulundular. Samsun Eti Bakır’ın 30 gün içinde yanıt vermemesi üzerine konu, sendika aracılığıyla icra mahkemesine taşındı. Türk Metal Sen Samsun Başkanı Orhan Demir, işten çıkarmalarla ilgili sendikal olarak açılmış 100’e yakın dava olduğu, bu davalardan 7’sinin olumlu sonuçlandığını, ancak 30 güne kadar işe iadeyle ilgili işlemler başlamadığı için işçilerin geçmiş döneme ait hakları ile sendikal tazminatları için hak arayışını sürdürdüğü bilgisini verdi. Fotoğraf: AKIN BODUR ‘Zam yok’sözü Özellikle Başbakan’dan sürekli olarak “Seçimle gelen seçimle gitmeli”, “Gezi Parkı’na değil sandığa gel”, “AKP’yi ancak sandıkta devirebilirsin”, “Halkın iradesi sandıktır” sözlerini çokça duyduk. Demokrasinin milli irade yani halkın iradesi ve bunun da temelinin sandık olduğu iddiası dillerden düşmez. Bu sandıkta keramet varsa halkın gerçekten temsil edilmesi gerektiğini de sağlamak gerekiyor. Oysa 200220072011 seçimlerinde sandık, “demokrasinin temeli benim” demiyor. yakın bir artış olmuştur. Bu dikkate değer bir artıştır. Oy kullanmayanların sayısı 6.2 milyon, oranı yüzde 12.5’tir. Bu oranın geçmiş seçim dönemlerine göre düşmesinin en önemli sebebi seçmen sayısındaki artıştır. Bu seçimde oy kullanan her 100 kişinin 2’sinin oyu geçersiz sayılmıştır. bağımsızlığını kanıtlar İSDEMİR’de 5 bin işçi greve çıktı İşsiz sayısı u Garanti Başekonomisti, yabancı sermayenin TCMB’yi test ettiğini belirterek “Sermayenin dönmesi zaman alacak, TCMB faiz yükseltirse bağımsızlığını kanıtlar” dedi.