16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 HAZİRAN 2013 CUMARTESİ 6 HABERLER Dikmen’deki eylemde gözaltına alınan kadın, Akrep’te ‘cinsel saldırı’ya uğradı Polisten cinsel taciz ALİCAN ULUDAĞ İmam Farkı Google’a “imam” yazdığınızda karşınıza çıkan ilk sözcükler “İmam Gazali”, “imam nikâhı”, “İmam Çağdaş” vb. oluyor… “İmam nikâhı”, “imam” Başbakanımızın herhalde gönlünden geçen, elinden gelse zorunlu kılacağı nikâh türü olsa gerek… İmam Gazali, 11. yy’da yaşamış İranlı büyük bir İslam düşünürü. Bir yerde diyor ki: “Her şeyin hakikatini öğrenmeye karşı duyduğum susamışlık; baştan ve gençliğimden beri tuttuğum yol ve benim bir hasletim olmuştur.” Ama ekliyor: “Bu hasletler, Allah tarafından benim yaratılışıma ve hamuruma katılmış özelliklerdir; benim seçimim ve tercihim değildir.” Demek ki üstat, her şeyi öğrenmek susuzluğunu duyarken, Tanrı’nın varlığı ve insanın yazgısı, yani asıl temel sorunlar konusunda kuşku sahibi değil… Yine de Gazali’nin günümüze ulaşmış kitaplarından hiç değilse birini okumak isterim… İmam Çağdaş adını ise Gaziantepli ya da yolu bu kentimizden geçmiş olup da işitmeyen yoktur…. Kebapları, başta baklava olmak üzere tatlıları gerçekten harikadır… “İmam” ve “çağdaş” adlarının yan yanalığı ise herhalde pek çok kimse gibi ilk duyduğumda beni de yadırgatmıştı… İnsan hem imam hem çağdaş olabilir mi? Üzerinde düşünülmesi gereken bir soru… HHH “İmam” Arapçada, önde bulunan, önayak olan kimse demek. İslam peygamberinin ölümünden sonra halifelere de bu san verilmiş. İslam kültüründe birkaç anlamı daha var; fakat günümüzdeki başlıca anlamı namaz kıldıran din adamı demektir. İmam hatip liseleri, kuşkusuz, sadece namaz kıldıracak din adamları yetiştirmek için açılmadı. Nitekim oralarda öğrenim gören erkekler ve kızlar, yükseköğrenimlerini belki en az ilahiyat fakültelerinde olmak üzere, çeşitli öğrenim kurumlarında sürdürüyorlar… Belki de bu nedenle, bu liselerin adlarının değiştirilmesi de düşünülebilir… Zaten bildiğimiz liseler giderek imam hatipleştiğinden, böylece arada fark kalmadığından, herhangi bir ad ayrılığına da gerek olmayabilir… HHH İmam hatip lisesi öğrenimi görmüş bir Başbakanımız var. Bu liseden mezun olanlar, sanırım isterlerse imam olabiliyorlar. Başbakan başka meslekler seçmiş. Ticaretle uğraşmış, siyasete girmiş, bugün sahip olduğu mevkiye ulaşmış, gözü daha da yükseklerde… Ama gerçek anlamıyla bir din adamı, “imam” sayılabilir mi? Aldığı (alt tarafı lise düzeyindeki) din eğitiminden her fırsatta söz etmesine karşın, bu işi meslek olarak seçmeyişinden başka, kişiliği bakımından da kendisine en son yakıştırılacak sıfat, din adamlığı, “imam”lık olsa gerek… Çünkü… Din adamı, “imam”, başkalarına önder ve örnek olması gerektiğinden, öncelikle insan ve insanlık sevgisine sahip olması gereken kişidir… Dindarlıkla kindarlığı birbirine karıştırmamalıdır… Örnek olması gerektiğinden, malda mülkte gözü olmamalıdır. (Örneğin, İslamın koşullarından “zekât”a göre, bir mümin her yıl servetinin kırkta birini yoksullara dağıtmalıdır… Başbakan yapıyor mu bunu? Pek sanmam. Çuvalla para dağıtması gerekir…) Ve “imam” yalan üstüne yalan atmamalıdır… Tayyip Erdoğan bu “imam” tanımına ne kadar uyuyor dersiniz?.. HHH Sözü, Dolmabahçe Bezmi Âlem Valide Sultan Camisi müezzini Fuat Yıldırım’a getireceğimi anlamışsınızdır… Bu genç din adamı, en tepedeki sözde imamın gazabını göze alarak, onun “camide içki içildi” yalanını yüzüne çarparcasına, başından beri ve (her nedense götürüldüğü ve altı saat süren!) polisteki sorgusunda da böyle bir şey görmediğini söylüyor ve ekliyor: “Din adamıyım. Görmediğim şey için gördüm diyemem.” Fuat Yıldırım’ı yürekten kutluyorum. Gerçek din adamının, gerçek bir imamın, gerçek insanın nasıl olması gerektiğini örnekleyerek, hem inancına hem mesleğine saygınlık kazandırdığı için… Böyle din adamlarının başımızın üstünde yeri var. ANKARA Başkentte düzenlenen Gezi Direnişi eylemlerine yönelik “polis şiddeti” boyut değiştirdi. Dikmen’de düzenlenen eylemde gözaltına alınan yüksek lisans öğrencisi Eylem K. adlı genç kadının, bindirildiği zıhrlı Akrep içinde “cinsel saldırı”ya uğradığı ortaya çıktı. Olay, Dikmen Caddesi’nde yaşandı. 27 Haziran Perşembe günü saat 01.30 sıralarında Dikmen Caddesi’nde düzenlenen Gezi eylemine polis müdahale etti. Tazyikli su ve biber gazıyla yapılan müdahale sonucunda biri 18 yaşından küçük olmak üzere 11 kişi gözaltına alındı. Ankara Emniyeti Güvenlik Şube Müdürlüğü’ne götürülen eylemciler, “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yü u Dikmen’de düzenlenen eylemde gözaltına alınan yüksek lisans öğrencisi Eylem K. Emniyet’te şu ifadeyi verdi: Akrep’e bindirilirken taciz edildim. Bir polis göğsümü sıkarken diğeri ise kalçamı ve cinsel bölgemi elledi. rüyüşleri Yasası’na muhalefet ve görevi yaptırmamak için direnme” suçundan şüpheli olarak ifade verdi. 11 kişinin arasında yer alan yüksek lisans öğrencisi Eylem K. Emniyet’te verdiği ifadede polislerin kendisini taciz ettiğini söyledi. 31 yaşındaki Eylem K, ifadesinde olayı şöyle anlattı: “Dikmen’deki Gezi Parkı eylemine katıldım ve yanımda komşumun oğlu 17 yaşındaki D. ile birlikte oradaydık. Herhangi bir barikat kurma, ateş yakma, yol kapatma olayı olmadı. Polis, ‘dağılın’ uyarısında bulunmadan önce müdahale etti. Biz de yanımdaki arkadaşım ile birlikte yaşı küçük olduğundan paniklediği için bir kıraathaneye girdik. Sonra çevik kuvvet polisleri geldi. Ben ve yanımdaki arkadaşımı darp ederek gözaltına aldılar. Arkadaşım küçük olduğu halde ve hiçbir şekilde polise mukavemet etmediğimiz halde arkadaşımın sırtına ve kafasına vurdular, darp ettiler. Beni de Akrep’e bindirirken taciz ettiler. Bir polis göğsümü sıkarken di ğeri kalçamı ve cinsel bölgemi elleyerek taciz etti. Akrep’e bindirildikten sonra polis amiri olduğunu söyleyen biri, ‘bu a... koyduklarımı koltuklara oturtmayın, alın altınıza ezin’ dedi. Bunun üzerine yanımda olan polis, bacağımın üzerine oturdu. Biri kolunun dirseği ile önce göğsüme sonra da boynuma elini koydu. Bu hareket sürekli devam etti. Daha sonra Emniyet’e getirdiler. Beni gözaltına alan polisler bellidir, hepsinden şikâyetçiyim.” Genç kadının avukatı da olaya ilişkin, “Müvekkilim ağır tacize uğramış ve tecavüzle tehdit edilmiştir. Her türlü hakkımız saklı kalmak üzere şikâyetçiyiz” dedi. İfadenin ardından savcılık talimatıyla gözaltındaki tüm eylemciler serbest bırakıldı. Erdoğan yine direnişçileri hedef aldı Şimdi de ‘barbar’ ilan etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Gezi Parkı eylemlerini “Vandallık” ve “barbarlık” olarak nitelerken, “Eğer bu boyutta bir saldırı, 10.5 yıl önce gerçekleşmiş olsaydı, inanın, Türkiye ekonomisi bundan çok derinden etkilenir, çok ağır kayıplar verir, millete çok ağır faturalar ve bedeller yüklenirdi” dedi. Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan “Millete Hizmet Yolunda” konuşmasında, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gezi Parkı eylemlerinin “umutların büyüdüğü, Türkiye’nin başarılarına başarılar eklediği, rekorların kırıldığı bir dönemde başlatıldığını” savunan Erdoğan, “samimi vatandaşlarımızın dışında kalan eylemciler, Türkiye’nin en parlak ayını yaşadığı bir dönemde, maalesef çok büyük bir tertibin, çok büyük bir senaryonun parçası oldular ve kendi ülkelerini hedef alan saldırıda, bilerek ya da bilmeyerek aktör olarak kullanıldılar” dedi. ‘Asıl terörü onlar yarattı’ de eyDikmen Caddesi’nde önceki gece lemn ey lana top ede lemler devam etti. Cadd ale sonucilere, polis müdahale etti. Müdah lirtildi. ı be dığ alın ına cunda 7 kişinin gözalt ALİCAN ULUDAĞ ANKARA’DA 13 KİŞİ TUTUKLANDI, ŞÜPHELİLER MAĞDUR OLDUKLARINI SÖYLEDİ Kopyala yapıştır gerekçe Mühendise baret sordular Bayrak yakmakla suçlandıklarını söyleyen Bilal Gürbüz, buna karşın kendisinin eyleme Türk bayrağı ile gittiğini, fotoğraflarda da bu durumun görüldüğünü ve yüzünün açık olduğunu söyledi. Maden mühendisi olan Cem Lafcı ise polisin evinde yaptığı aramada, işte kullandığı bareti götürdüğünü belirterek “Ülkede bütün maden mühendislerinin evinde baret vardır” ifadesini kullandı. Duruşmaya, TBB Başkanı Metin Feyzioğlu 1 No’lu l İfadelerin ardından Ankara eylem 13 eci, ahç h B ulla Abd imi TMK Hâk nı tui. Ay verd rar a ka cinin tutuklanmasın r için cile ylem ün e büt esi, ekç ger tuklama terin “ elile üph a, ş ayrı ayrı yazıldı. Karard sını nda aga rop k, p lma ye o ne ü ütü rör örg in direnyapmak, görevi yaptırmamak iç uçlarını k” s rme r ve zara ına mal mu mek, ka hesi ol şüp suç etli işlediğine ilişkin kuvv müşr ve ıkla , tan tma arar eri k elill duğu, d alitim a ih rulm ı ku tekiler üzerinde bask ndı. rala r sı çele erek ibi g u g duğ lun nin bu ‘Geleceğimizi karartamadılar’ Erdoğan, şöyle konuştu: “Şunu hepinize büyük bir rahatlıkla ifade etmek isterim, Gezi Parkı’nda ağaç, çevre, park hassasiyetini kendisine perde yaparak başlatılan eylemler, ekonomimizi, demokrasimizi, çözüm sürecini, yani istikbalimizi hedef almasına rağmen, milletimizin ferasetiyle, milletimizin bizlere olan desteği ve hayır duasıyla maddi bazı zararların ötesinde, geleceğimizi karartamamıştır. Türkiye demokrasisi bu olaylar karşısında ciddi bir sınamadan geçmiş, demokrasimiz bu sınavı başarıyla atlatmıştır.” Türkiye’nin “tertipler karşısında” tek yürek olduğunu savunan Erdoğan, halkın, “şiddet eylemlerini, Vandallığı, barbarlığı büyük ibretle izlediğini ancak sandığa, sandık sonuçlarına, demokrasiye sahip çıkmak suretiyle tüm bu tuzakları etkisiz hale getirdiğini” söyledi. da şüphelilerin avukatı sıfatıyla katıldı. AİHM kararlarına göre polisin barışçıl eylemleri güç kullanarak dağıtma yetkisinin olmadığını belirten Feyzioğlu, “Eylemin, şiddet anlamına gelecek gaz fişekleri ile bastırılmaya çalışılması insanlarda kaçınılmaz olarak meşru müdafaa refleksini geliştirmiştir. Yoğun gaz saldırısı altında ele taş alma suç değildir. Burada yasal bir eylem vardır. Bir şiddet varsa o da tazyikli su, cop ve gaz bombasıdır” dedi. Durmak yok volta var Taksim Gezi Parkı eylemleriyle birlikte pasif direniş kapsamında şiddet dışı eylemlerin sonuncusu Ankara Güven Park’ta gerçekleştirildi. Yurttaşlar “Oltaya gelme voltaya gel” sloganıyla park içerisinde volta attı. Volta atan yurttaşlar, “Madem ki ülke büyük bir cezaevi, hadi hep birlikte volta atıyoruz” ifadelerini kullandı. ANKARA Başkentte düzenlenen Gezi operasyonlarının ikinci dalgasında gözaltına alınan 23 kişiden 13’ü çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Eylemcilerin nasıl terör örgütü üyesi olduğuna ilişkin kararda tek cümle yazılmazken evlerden çıkan ve eylem sırasında şüphelilerin üzerinde olduğu iddia edilen gömlek, ayakkabı ve çanta gibi eşyalar sorgu sırasında suç delili olarak gösterildi. Gösteriler sırasında çekilen görüntülerde bazı eylemcilerin giydiği kıyafetler ile evlerde ele geçirilen giysilerin uyuşması, “eyleme katıldıklarının delili olarak” gösterildi. Mahkeme, bu uyuşmayı kuvvetli suç şüphesi olarak nitelendirdi. Kuvvetli suç şüphesinin yanında gerekçede, şüphelilerin müştekiler ve tanıklar üzerinde baskı kurma ihtimali gösterildi. Dosyada müştekiler arasında polisler de yer alıyor. Tüm şüpheliler ifadelerinde terör örgütü üyesi olmak suçlamasını kabul etmedi. Şüphelilerden Umut Tektürk savunmasında, Kızılay’daki Gezi eylemine “televizyondaki penguen programını seyretmeyen kişiler gibi” katıldığını söyledi. Gündelik yaşama ilişkin müdahaleleri protesto ettiğini belirten Tektürk, şöyle konuştu: “Başbakan Erdoğan, polisin destan yazdığını belirtip halkı da çapulcu olarak nitelendirdi. Oysa gösteriye 2.5 milyon insan katıldı. Olayda terör örgütü aranacaksa, bu eylemlere orantısız ve acımasızca müdahale eden polisler terör örgütü olup, bu terör örgütünün başında Başbakan Erdoğan bulunmaktadır. Ethem Sarısülük’ü vuran polis ile diğerlerinin yaptıkları karşısında taş atmam meşru müdafaa olarak nitelendirilmelidir.” Ankara Üniversitesi gazetecilik öğrencisi Hasan Koç, bu süreçte tutuklanan arkadaşları olduğunu anımsatırken “Polis beni almaya geldiğinde ayakkabı ve çantamı sordular. Ben de çantama gömleğimi koyup başka bir şey almadan çıktık. Daha sonra Emniyet’e geldiğimizde çanta ve eşyalar suç delili gibi gösterildi” dedi. İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN Gezi Parkı’na destek kornasına ceza MERT TAŞÇILAR Polis şiddetine suç duyurusu İstanbul Haber Servisi Gezi Parkı eylemlerine yapılan müdahalede, Okmeydanı’nda ekmek almaya fırına giderken gaz bombası fişeğiyle ağır yaralanan ve günlerdir yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, oğlunu yaralayan çevik kuvvet polisleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Avukat Evrim Deniz Karatana, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği dilekçede, “Kolluk görevlileri gaz bombasıyla müvekkil Berkin Elvan’ı öldürmeye teşebbüs etmişlerdir” dedi. Karatana, Elvan’ı yaralayan polislerin ve amirlerinin kimliklerinin tespitini, olay yerindeki kamera görüntülerinin incelenmesini talep etti. Medya eylemi İstanbul Haber Servisi Beşiktaş Abbasağa Parkı’nda önceki gün toplanan yüzlerce kişi, Çalık Grubu’na ait atv ile Sabah ve Takvim gazetelerinde Ethem Sarısülük hakkında yapılan haberleri dün bir kez daha Balmumcu’daki bina önünde protesto etti. Yurttaşlar, “Satılmış medya istemiyoruz” sloganları attılar. Açıklamanın ardından yaklaşık 1 saat eylemlerini sürdüren grup, “Ulaşım haktır, satılamaz” sloganı atarak otobüs ve metrobüs duraklarına yürüdü. Burada otobüs ve metrobüslere binen göstericiler Akbil basmadı. ANKARA Taksim Gezi Parkı direnişine destek olmak için arabasıyla sokağa çıkan bir yurttaşa korna çaldığı gerekçesiyle 77 lira trafik cezası kesildi. Gezi Parkı Direnişi’ne destek için evinin balkonunda tenceretava çalma eylemine katılan Zeynep Yaşar’a polis tarafından “Kabahatler Kanunu’na muhalefet” suçundan 88 TL para cezası kesilmesinin ardından bir ceza haberi de İzmit’ten geldi. Direnişe destek olmak için ailesiyle birlikte arabaya binerek konvoya katılan [email protected] Ufacık adalet varsa... Osmanbey’de 16 Haziran’da, tazyikli su ve gaz bombasından kaçarak sığındığı bir apartmanda polislerce dövülen, başından yaralanan bilgisayarcı Murat Dilberoğlu da Çağlayan’daki adliyeye gelerek polisler hakkında “işkence”, “yağma” ve “tehdit” suçundan şikâyette bulundu. Dilberoğlu, “Apartmanda 4 kişiydik. Aramızda bir kadın vardı. 5. kata çıktık. Polisler geldi. Silah dipçikleriyle, coplarla dövmeye başladılar. Bir yandan da küfür ve tehditler savuruyorlardı. Döve döve apartmanın dışına çıkardılar. Her katta dayak yedik. Yere düşen iki telefonumu da polisler gasp etti. 20 günlük darp raporum var. Dünyanın en büyük adalet sarayında ufacık bir adalet aramaya geldim. Adalet varsa bize bu işkenceyi yapanlar yargılanır.” bir yurttaşa 77 lira trafik cezası kesildi. Ceza makbuzunda “Çevreyi rahatsız edecek biçimde korna çalmak” ifadesi kullanılırken, cezanın eylemlere destek veren bir yurttaşa protesto gösterileri sırasında kesildiği öğrenildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle