16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 HAZİRAN 2013 CUMARTESİ 10 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Gezi Parkı eylemcilerinin polisin orantısız uyguladığı şiddetten kaçarak sığındıkları camiye ayakkabılarıyla girdiklerini, bira içtiklerini iddia eden RTE’nin onca ısrarlı açıklamalarına, poliste altı saat sorguya çekilmesine karşın Başbakan’ı doğrulamadı müezzin Yıldırım. İlk ifadesinde direndi: “Ben din adamıyım. Yalan söyleyemem. Camiye ayakkabıyla girilmedi. Bira da içilmedi” dedi. Bir yanda gerçek bir Müslüman. Allah’a inanan, yalan söylemeyi dini inançlarına aykırı bulan sade bir vatandaş... Öte yanda, yalan da olsa söylediklerinin doğruluğunda evet denilmesinde ısrar eden, Müslüman halkı eylemciler aleyhine kışkırtmak, karalamak için camiye ayakkabıyla girildiğini, içki içildiğini, TV’lerde meydanlarda bağıra çağıra söyleyen, Müslüman kimdir dedin mi ön sıralara fırlayan bir başbakan... Şimdi sormak gerek: Kuşku yok, Allah’tan başka kimseden korkmadığını kanıtlayan Fuat Yıldırım, doğruları söylüyor. Başbakan ise siyasal amaçları gerektiğinde Müslümanlığı bir yana bırakıyor. Gerçekleri saptırmaktan bir an tereddüt etmiyor. Sorulmaktan korkulan soruyu soralım: Onca baskıya karşın gerçekleri söylemekten korkmayan müezzin mi, yoksa herkese Kuran’dan esinlendiği ahlak dersleri veren, dinci mi dinci siyaset adamı Başbakan mı yalancı? ??? Toplumundaki kafa karışıklığına iktidarın neden olduğunu kanıtlayacak gelişmeler yaşanıyor. Açın gazeteleri göreceksiniz: Başbakan mı, PKK ve sözcüsü BDP’nin eş genel başkanı Selahattin Demirtaş mı, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç mı? Hangisi doğruyu söylüyor saptamak olanaksız. Akil adamları şaşırtan bir açıklama yaptı RTE: “PKK’li teröristlerin ancak yüzde 15’i yurtdışına çıktı. Çözüm sürecinin henüz birinci aşamasındayız” dedi. Demirtaş hemen karşı çıktı: “PKK’nin yüzde 80’i belki daha fazlası yerlerini terk etti.” Bu ikilem tartışıldığı sırada kafa karıştıran ilginç bir başka açıklama yardımcı Bülent Arınç’tan geldi. Fethullah Gülen’ci bir TV’ye konuşan Arınç; “ama dağa az da olsa çıkışlar devam ediyor diyebiliriz” dedi. PKK’nin tamamen tasfiyesini hedef alan çözüm aşamalarında, 2 bin dolayındaki teröristin yurtdışına çıkmasının hayırlara vesile olacağını düşünürken; hükümet sözcüsü yeni terörist adaylarının dağa çıktıklarını açıklıyor. Bu nasıl iş? Bir yanda nihai hedefin PKK’yi tamamen tasfiye ederek barışı sağlam temellere oturtacağımızı iddia eden, teröristlerin yurtdışına çıkışlarını barış hedefinin ilk aşaması olduğunu ilan eden bir hükümet... …öte yanda PKK’yi yeni elemanlarla güçlendiren PKK’nin Kandil’deki üst yönetimi! Kim, kimi kandırıyor? Görünen köy kılavuz istemez; PKK, örneğin Kürt varlığının anayasal güvence altına alınması, eğitimde Kürtçe eğitimin zorunlu hale getirilmesi, hatta bölgesel demokratik özgürlük, yüzde 10 barajının indirilmesi, seçim yasasının değiştirilmesi gibi kimi dayatmalar kabul edilinceye dek... …terörist eylemler olasılığını Demokles’in kılıcı gibi devletin başı üstüne tutacak! ??? Ne var ki aman sürece bir şey olmasın diye yeni terör eylemlerine göz yummayı yeğleyen bir anlayış hem hükümete hem de genelde medya dünyasına egemen. Cizre’de PKK’nin sivil uzantısı gençlik kolu (YDGH) kurduğu polis örgütüyle denetimler yapıyor. Fikret Bila’nın güvenlik güçlerinden öğrendiğine göre; “Şu anda çekilmenin ç’si düzeyindeyiz” ve “Şantiye baskını, yol kesme, adam kaçırma, subayların olduğu helikoptere ateş açılması gibi eylemler devam ediyor”. …hükümete göre, eylemler dış kaynaklı, çözüm sürecini sabote girişimleri!.. Ha, tabii BDP’ye göre, bu son eylemlerle PKK’nin hiçbir bağlantısı yok!. Eylemler PKK’li olmayan “gençlerin” marifeti! ??? Gelinen noktada son gelişmelerle ilgili içten uyarılara hükümet ve çevresiyle, medyanın bir kolunun kulakları da gözleri de kapalı... “Bin nasihat etsen birini alır mı?” diyor Âşık Ömer. HABERLER Lice’de tehlikeli gerilim Karakola ek bina inşaatını protesto eden yurttaşlara jandarma müdahale etti. 1 kişi öldü, 2’si ağır 9 kişi yaralandı MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Lice ilçesi Kayacık köyündeki karakola ek bina inşaatını protesto eden köylülere jandarma önce gaz bombasıyla müdahale etti ardından ateş açtı. Olayda Medeni Yıldırım (18) yaşamını yitirirken 2’si ağır 9 kişi de yaralandı. Kayacık’ta köylüler karakola yürüdü. Karakolun yakınındaki işçilerin kaldığı 3 çadırı ateşe veren köylüler, jandarma ile yaşanan gerginliğin ardından karakolu taşladı. Jandarma köylülere önce gaz bombalarıyla müdahale etti, ardından köylülerin dağılmaması üzerine ateş açtı. Olayda Medeni Yıldırım, Salih Bedirhan, Ramazan Çakır, Veysi Özmen, Mehdi Aslan ve 16 yaşındaki Ronida Pervane’nin de aralarında bulunduğu 9 kişi yaralandı. Yaralılardan Yıldırım, tüm müdahalelere karşın kurtarılamadı. 2 kişinin de durumunun ağır olduğu öğrenildi. Askerlerin havaya ateş açmasına tepki gösteren köylüler, bir kez daha karakolu taşladı. Bunun üzerine bölgeye zırhlı araç ve asker sevkıyatı yapıldı. Olaylar üzerine BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak ve DTK Eş Genel Başkanı Aysel Tuğluk’un da bulunduğu BDP heyeti bölgeye gitti. Akşam saatlerinde açıklama yapan Kışanak, halkın “Savaş değil barış istiyoruz” pankartıyla karakolu protesto etmeye gittiğini belirterek “Protestoyu gerçekleştirenlerin tamamı sivil, silahsız köylülerdir. Köylülerin üzerine bu şekilde ateş açılması çok açık bir cinayettir, bir katliam girişimidir, alçakça düzenlenen bir provokasyondur. Halkımız sağduyusunu korumalı ve provokasyonlara gelmemelidir. Ancak şu da bilinmelidir ki bu alçakça saldırının hesabı sorulacaktır” diye konuştu. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Vurdularsa birbirlerini vurdular’ Lice Kaymakamı Özer Özbek, “250 kişilik BDP’li grup karakola girmek üzere saldırıya geçiyor. Karakolun bahçesine giriyor. Bahçeye girince de bölük komutanı emrindeki takviye özel harekât timleri tarafından havaya ateş ediliyor. Şahıslara yönelik bir tarama, hedef alma, namlu çevirme ve ateş etme asla olmadı. Vurma varsa eğer kendilerini de vurmuş olabilirler” dedi. ‘Provokasyon’ Olaylarda 1 kişinin öldüğünü, 2’si ağır 9 kişinin de yaralandığını açıklayan Diyarbakır Valisi Cahit Kıraç ise “Barış ortamında bu provokasyonu kim yaptıysa ortaya çıkarılacak” diye konuştu. Red’hack’ledi Akşam saatlerinde RedHack, Lice Kaymakamlığı’nın internet sitesini hack’ledi. ‘Sağduyunuzu koruyun’ çağrısı Hükümetin ‘çözüm adımları’ atması için eylemler yapılacak BDP yürüyecek MAHMUT ORAL ‘Destan’ Lice’de sürüyor’ Financial Times gazetesinden 35. madde yorumu: GENELKURMAY İNTERNET SİTESİNDEKİ ‘İÇ TEHDİT’ BAŞLIĞINI ÇIKARTTI ‘Siyasi insiyatifi kazanma çabası’ LONDRA (ANKA) Türk hükümetinin Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesini değiştirmek için harekete geçmesi, yurtdışında da dikkat çekti. Financial Times gazetesi, hükümetin, ordunun darbe yapmak için hiçbir “bahanesi” kalmaması amacıyla kuralları değiştirecek olmasını, “Bu aydaki gösterilerin ardından Tayyip Erdoğan’ın siyasi inisiyatifi geri kazanmaya çalıştığının sinyali” olarak yorumladı. 35. maddeyi kaldırmaya yönelik girişimi, “Başbakan’ın, darbe yapmaya eğilimli askerleri sivil kontrolün altına sokmaya yönelik uzun süreli müdahalesinin nihai adımlarından biri” olarak niteleyen gazete, “Ancak girişim, protestolardan sonra Türk siyasetinin çok flu olmayı sürdüğü bir dönemde geliyor” değerlendirmesinde bulundu. FT, yetkililerin protestoları Ergenekon soruşturmasına bağlamaya çalıştıkları yönündeki haberlere dikkat çektiği haberinde “Sayın Erdoğan’ın daha olumlu bir reform gündemini kucaklamayı planladığı yönündeki duyumlara rağmen, Başbakan aynı zamanda ülkenin en kanlı meselesi olan ve 30 yılda 35 binden fazla kişinin ölümüne yol açan Kürt ihtilafı konusunda yeni tavizler verme isteksizliğinin sinyalini de verdi” ifadelerini kullandı. FT, bu çerçevede Erdoğan’ın Kürt hareketinin “iki ana talepleri” olarak adlandırılan “ana dilde eğitim” ve yüzde 10’luk barajın düşürülmesi taleplerinin karşılanması gereğini görmediğini söyledi. TSK daha hızlı çıktı BARKIN ŞIK Yunus Nadi’yi özlemle andık İstanbul Haber Servisi Gazetemiz kurucusu, milletvekili, yazar Yunus Nadi Abalıoğlu ölümünün 68. yıldönümünde dün Edirnekapı Şehitliği’ndeki mezarı başında düzenlenen törenle anıldı. Gazetemiz yazarı Şükran Soner Yunus Nadi’yi ölümünün 68. yılında saygıyla andığını belirterek “Yunus Nadi’nin gazeteci, politikacı ve devlet adamı olarak Türkiye Cumhuriyeti ve Türk basın tarihinde önemli bir yere sahip olduğunu” söyledi. Soner, Cumhuriyet gazetesinin bugün hâlâ patronsuz yaşayabilmesi ve görevini her türlü baskıya kaşı sürdürebilmesinin Yunus Nadi’nin yerleştirdiği ilkeler sayesinde olduğuna vurgu yaptı. Yunus Nadi’nin Kurtuluş Savaşı sırasında gazetesini Ankara’ya taşıyarak orada kamuoyunu bilgilendirdiğini anlatan Soner, “Cumhuriyetin kurulmasından sonra Atatürk’ün isteği doğrultusunda İstanbul’da Cumhuriyet’i yayımlamaya başlaması ve Cumhuriyet’in ilkelerini savunması, basın tarihimiz için de önemli bir gelişmedir. Yunus Nadi, Cumhuriyeti ilan eden Anayasa Komisyonu’nun da başkanıydı. Bu, onun hem Atatürk’e yakınlığını, hem Atatürk’ün ilke ve devrimlerine bağlılığını da simgelemektedir” diye konuştu. Törene Cumhuriyet gazetesi yöneticileri ve çalışanları katıldı. Kalıcı barış için Bildiride, kalıcı barış ve demokrasi için “Hükümet adım at” sloganıyla 30 Haziran Pazar günü Diyarbakır, Mersin ve Adana’da yürüyüşlerin düzenleneceği, yaz boyunca, barajlar, karakol inşaatları hasta ve siyasi tutuklular, anadilinde eğitim, seçim barajının düşürülmesi, Roboski için adalet gibi taleplerle eylemlerin süreceği anlatıldı. ANKARA Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yasası’nın 35. maddesinin değiştirilmesine ilişkin TBMM’ye yasa tasarısı sunan hükümetten hızlı çıktı. Genelkurmay, resmi internet sitesinde “TSK’nin Görevi” başlığı altında yer alan “iç tehdidi” çıkardı. TSK ayrıca, daha önce “iç güve nlik harekâtı” olarak sıraladığı görevini de, “iç güvenlik harekâtına destek sağlamak” olarak değiştirdi. Hükümetin TBMM’ye sunduğu yasa tasarısı ile askeri darbelere “yasal dayanak” olarak gösterilen TSK İç Hizmet Yasası’nın 35. maddesi değiştiriliyor. Söz konusu maddedeki, “Silahlı Kuvvetler’in vazifesi, Türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamaktır” ibaresi, “Silahlı Kuvvetler’in vazifesi; yurtdışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla yurtdışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır” şeklinde değiştiriliyor. unceli baskını kontrgerillanın işi’ Öte yandan terör örgütü PKK’nin askeri kanadı HPG, ANF’ye yaptığı açıklamada Tunceli’nin Kanoğlu köyüne önceki gün yapılan silahlı baskının “kontrgerilla işi” olduğunu savundu. ‘T Fotoğraf: VEDAT ARIK Lice’de karakol yapımını protesto eden köylülerin üzerine karakoldan ateş açılması sonucu Medeni Yıldırım’ın (18) hayatını kaybetmesi ve çok sayıda insanın yaralanması, yurdun çeşitli yerlerinde protesto edildi. İstanbul’da Kadıköy ve Beşiktaş’ta binlerce yurttaş, “Tayyip’in destanı Lice’de sürüyor”, “DirenLice” pankartları açıp, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Biji bıratiya gelan”, “Diren Lice halklar seninle” sloganları attı. Taksim Gezi Parkı direnişinin ardından başkentte başlayan forumlarda da dün gece Lice konuşuldu. Diyarbakır’da ise BDP il binası önünde toplanan kalabalık grup da oturma eylemi gerçekleştirdi. DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk halka seslenerek, “Hakkımızı kazanmadan mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” dedi. DİYARBAKIR BDP, Diyarbakır’da yaptığı Parti Meclisi (PM) ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantılarının ardından süreçte hükümetin adım atmasını hızlandırmak için birçok kentte eylemler yapacak. İlk eylemler, pazar günü Diyarbakır, Mersin ve Adana’da “Hükümet adım at” yürüyüşleriyle başlayacak. BDP’nin PM ve MYK toplantılarının sonuç bildirgeleri açıklandı. Bildiride, 8 Mayıs’tan itibaren PKK’lilerin Türkiye sınırlarının dışına çekilmeye başlaması ve çatışmasızlık halinin sürdüğü vurgulanarak, “Artık ikinci aşamada adım atma sırası hükümettedir. Partimiz hükümete ‘yol temizliği’ olarak nitelendirdiğimiz acil adım atılması gereken konularda 25 maddelik bir öneri paketi sunmuştur. TMK’nin kaldırılması, TCK’de ilgili maddelerin değiştirilmesi, toplantı ve gösteri hakkının genişletilmesi, cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi, uluslararası sözleşmelerdeki çekincelerin kaldırılması, Siyasi Partiler Yasası’nda gerekli değişikliklerin yapılması, hasta tutukluların serbest bırakılması gibi, hükümetin hemen yapması gereken ve yapabileceği değişiklikler iletilmiştir. Hükümet acil olarak ikinci aşamanın adımlarını atmalıdır” denildi. yükseltmesini milli iradeye saygısızlık diye yorumladı. Halkın karşısına halkı çıkarmak, ancak bölparçalayönet anlayışını benimsemiş kişilerin yöntemidir. Her muhalif sesten darbe girişimi çıkaran bir hükümet yüzde 90 oy alsa bile kendisini güvensiz hisseder. Öyle bir noktaya geldik ki, sanatçı M. Ali Alabora’nın bir oyunundan 4 senaryo, 5 komplo, bir o kadar da kaos ortamı yaratma girişimi çıkartılabiliyor. Gelinen noktanın özeti şu; hükümet Alabora oldu. ??? AKP’nin milli irade tarifi şöyle; halkın hükümete gösterdiği bağlılığa milli irade denir. 31 Mayıs’ta toplum, AKP’nin ezberini bozunca bütün dengeler de altüst oldu. Gündemi ben belirlerim diyen Başbakan, kendisi dışında oluşan gündemin parçası haline geldi. Bu Başbakan’ın kabul edebileceği bir tablo değil. Bunu reddettikçe de yalnızlaşıyor. Başbakan o kadar yalnız ki, ortaya isimsiz bir slogan atılsa yalnız o akla geliyor. Hükümetin dış köprülerini oluşturan kesimler de adım adım çekiliyor. Bir zamanlar “yetmez ama evet” diyenler de “yeter artık” diyenlerin arasında. AKP, artık bu kesimlere ihtiyacı kalmadığını düşünebilir ama, şunu anımsatmalı: Bir güç ne kadar büyük olursa olsun, yalnızlaştıkça zayıflar. AB ile yaşanan süreç, AKP’nin başlangıçta büyük bir meşruiyet zemini olarak kullandığı dış desteklerin de zayıfladığını gösteriyor. Biz yıllarca AKP’nin demokrasiyi bir amaç değil araç olarak gördüğünü, evrensel değerleri benimsemeyi değil kullanmayı tercih ettiğini örnekleriyle anlattık. Kimi görüntüsel bazı değişikliklere karşın AKP ilk yıllarda ne ise bugün de o. Bugünkü fark şu; ilk yıllarda gerçeği görmek istemeyenler artık tutum değiştirdi. Bu anlamda AB süreci ayrı bir yazı konusu olacak kadar zengin. Bugüne kadar her şeyi lehine çevirmenin bir yolunu bulan AKP yine aynı arayışın peşinde. Ancak bu kez öyle kolayca her şeyin iktidara yazılacağı bir tablo yok. Gerçekler o kadar inatçıdır ki, ne gaz bombasıyla dağıtabilirsiniz ne de tazyikli suyla durdurabilirsiniz. Gerçek şu: Tramvayın hangi durağa geldiğini hükümet değil, halk söylüyor. ??? Alabora olmuş bir hükümetin gerçekleri ne kadar özümseyeceği bilinmez ama, biz yine de bıkmadan usanmadan haykırmaya devam edeceğiz. Bir ülkenin en önemli zenginliği iç barışıdır. İç barışını kuramamış hiçbir ülke ekonomisinden parlamentosuna kadar güven içinde değildir. Hükümetin barış getireceğini söylediği çözüm süreci, bir dayatma süreci olarak hayata geçiyor. AKP’nin dayatma politikası bütün yaşadığımız sorunların odak noktasını oluşturuyor. Sıkışınca da dini değerleri devreye sokuyor. Twitter’ın karşısına besmeleyi koyarsanız hangi iç barıştan söz edebilirsiniz? İçimizden bu kadar bahsetmek yeter; İran’a ilişkin bir anlatımla noktayı koyalım. Bir İranlıya, molla rejimi öncesiyle sonrası arasındaki fark nedir diye sormuşlar. Şu karşılığı vermiş: Eskiden ibadetimizi evde kimseye göstermeden yapıyorduk, içkimizi dışarda içiyorduk. Şimdi tersini yapıyoruz. ÖLÜMÜNÜN 68. YILI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle