15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET [email protected] 22 HAZİRAN 2013 CUMARTESİ 16 KÜLTÜR “Ali Saim Ülgen Arşivi”, Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi. Ağaç tutkunu SAMİ KISAOĞLU bir besteci 27 Haziran’da saat 22.00’ye kadar Ünlü besteci Krzysztof Penderecki yeni çalışmalarını ve kurduğu ‘arboretum’u anlattı yorum. Yürüyüşler yapmamın yanı sıra bestelerimi de burada yaptığım zamanlar oluyor. Ağaçlarımı başkaları ile paylaşmama konusunda her ne kadar kıskanç bir insan olsam da birkaç yıla kadar burayı bir ağaç parkı olarak halka açmayı planlıyorum. l 3 yıl önce sizinle yaptığım röportajda 9. Senfoninizi halen yazmadığınızdan ama bunu gerçekleştirmeyi çok istediğinizden söz etmiştiniz. Besteciler arasında 9. Senfonisini yazabilmek farklı bakımlardan önem taşıyor. Sizin 9. Senfoniniz nasıl gidiyor? Şu sıralar neler yazıyorsunuz? Arp için bir konçerto yazıyorum. Ayrıca oda müziği ve bir ‘a cappella’ topluluğu için yazdığım bir eser söz konusu. Büyük ölçekli eserler yazmaktansa bir yıl içinde üç ya da dört oda müziği eseri yazmayı tercih ediyorum. Tüm bunlara ek olarak Berlin Filarmoni Orkestrası’nın on iki çellisti için aldığım bir sipariş de var. Bu eser üzerine yazmış olduğum bazı eskizler söz konusu sadece. 9. Senfonim için sadece taslaklarım var şu anda. Devam etmek istiyorum. l 1967’de Huxley’nin The Devils of Loudun eserinden yola çıkarak büyük yankı uyandıran aynı isimli bir opera yazmıştınız. Ardından 3 opera daha yazdınız ve bu alanda eser yazma konusunda araya uzun bir sessizlik girdi. Yeni bir opera yazmak planlarınız arasında var mı? En son 1991’de bir opera yazmıştım dediğiniz gibi. Uzun zaman geçti. Şimdilerde Viyana Operası için Phaedra isminde bir opera yazmayı planlıyorum. Yunan mitolojisinde Pasiphaë ve Minos’un kızları olan Phaedra’dan bahsediyorum. Operamdaki en önemli rol de Phaedra ismini taşıyor. SALT’ta ‘Uzun Perşembe’ Modernler” sergisinin rehberli turları 19.00 (İngilizce) ve 20.00 (Türkçe) saatlerinde başlayacak. SALT Ulus’ta ise “Modern Türkiye’nin Osmanlı Mirasını Keşfi: Ali Saim Ülgen Arşivi” sergisi kapsamında, mimarlık tarihçisi Ahmet Ersoy bir konuşma yapacak. “Türkiye’de Mimarlık Tarihi Yazımı ve Ali Saim Ülgen” konulu konuşma saat 19.00’da başlayacak. Yine SALT Galata’da yer alan ve geniş kapsamlı bir kütüphane ile arşivi içeren SALT Araştırma’nın yanı sıra, geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet dönemlerinin az bilinen dünyasını yansıtan Osmanlı Bankası Müzesi de saat 22.00’ye kadar açık. Kültür Servisi SALT Beyoğlu, SALT Galata ve SALT Ulus, her ayın son perşembesi saat 22.00’ye kadar açık. “Uzun Perşembe”lerde ücretsiz sergi ve bina turları düzenleniyor; SALT Galata’daki kafe ile hem SALT Beyoğlu hem SALT Galata’daki kitapçıda özel indirimler sunuluyor. Bu ayın “Uzun Perşembe”sinde, SALT Beyoğlu’nda saat 19.00 ve 20.00’de “subREAL” ve “Taiping Tianguo” sergi turları (Türkçeİngilizce) düzenlenecek. Açık Sinema’da ise Tolga Tüzün, “SALT’ta elektro akustik sesler” serisi kapsamında saat 21.00’de bir performans gerçekleştirecek. SALT Galata’daki “Yerelde Sait Maden son yolculuğuna uğurlandı Kültür Servisi Şair, ressam, grafik sanatçısı, çevirmen Sait Maden dün son yolculuğuna uğurlandı. Sait Maden, Şakirin Camii’nde kılınan öğle namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Cenaze töreninde, Sait Maden’in ailesinin yanı sıra pek çok dostu da hazır bulundu. Törene, edebiyat dünyasından da Cevat Çapan, Turgay Fişekçi, Necati Tosuner, Egemen Berköz, Tarık Günersel ve Mustafa Köz’ün de aralarında olduğu pek çok isim katıldı. Dünyanın en önemli bestecilerinden Krzysztof Penderecki İstanbul Müzik Festivali’nin Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü almak üzere 17 Haziran Pazartesi akşamı Aya İrini Müzesi sahnesindeydi. İcat ettiği enstrümanlar, müzik tarihinde devrim yaratan eserleri, aldığı sayısız ödül ve şeflik kariyeriyle başarı dolu yılları geride bırakan Polonyalı besteci ödül töreni öncesinde sorularımızı yanıtladı. l İstanbul Müzik Festivali’nin vermiş olduğu Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nün sizin için öneminden söz eder misiniz? Bu yıl 80. yaşımı kutluyorum. Dünyanın çeşitli yerlerinden aldığım ödüller söz konusu. Fakat bu ödül sadece bir ödül olmasından öte tüm yaşamımı kapsayan bir süreç ile ilgili. Müzikle geçmiş bir hayatın sonucunda verilen bir ödül. Bu nedenle çok mutlu olduğumu belirtmeliyim. l Bu yıl 1723 Kasım tarihleri arasında Polonya’da sizin adınıza bir müzik festivali düzenleniyor. Ayrıca yine adınızı taşıyan European Krzysztof Penderecki Center for Music isimli müzik merkezi kısa bir süre önce açıldı. Bize biraz bu merkezden söz eder misiniz? Avrupa Birliği, Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu’nun sağlamış olduğu destek ile 2011 yılının yaz sonunda temeli atılan bir merkez burası. Bu merkezde gerçekleşecek olan çeşitli eğitim çalışmaları üzerine programlar yapılıyor. Oda müziği çalışmaları, ustalık sınıfları, müzik kampları gibi. Amacımız müzikte yetenekli gençlerin gelişimleri için platform oluşturabilecek bir merkez yaratmak. l Genç bestecilerin yazdığı müzikleri dinleme ve analiz etme fırsatınız da oldu. Genç bestecile u İstanbul Müzik Festivali’nin Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü alan Penderecki, kurduğu “ağaç parkı”nda uzun zaman geçiriyor. Birkaç yıla kadar da ‘arboretum’unu halka açmayı tasarlıyor. rin eserleri üzerine gözlemleriniz? Bizim kuşağımız iyi okumuş ve hazırlıklı bir kuşaktı. Şimdi bana kimi besteciler müziği bilgisayar ortamında bir şekilde manipüle ediyor gibi geliyor. Daha çok bir bestenin similasyonunu yapıyorlar sanki. Açıkçası bu nedenle çok yetenekli isimler gördüğümü söylemem zor. Hissetmek, duymak ve sonrasında duyduğunuzu yazmak. Bu, bestecilik konusunda en önemli başlangıçlardan biri. l Müziğin yanı sıra ağaçlara da karşı da derin bir tutkunuz olduğunu biliyorum. Son görüştüğümüzde bahçenizde bir arboretum’la (ağaç parkı) uğraşıyordunuz. Bu çalışmalarınız nasıl gitmekte? Kurmuş olduğum arboretum’u son 30 yıl boyunca 3 hektardan 30 hektara kadar genişletmeyi başardım. Şimdi çok geniş bir ağaç koleksiyonum var. Dünyanın farklı yerlerinden uzmanlar davet ediyorum buraya. Bu parkta uzun zaman geçiri MÜZİK FESTİVALİ’NDE BUGÜN Piano Trio Forte sahnede ‘Bizans Sultanı’ Criticos Ödülü adayı Kültür Servisi Selçuk Altun’un Sel Yayıncılık tarafından yayımlanan ve “The Sultan Of Byzantium” adıyla İngilizceye çevrilen romanı “Bizans Sultanı”, 2012 Criticos Ödülü’nde 16 kitaplık aday listesine girdi. Yunan uygarlığı hakkında yazılan edebiyat ve edebiyat dışı her türde yapıta açık olan ve Londra’da kurulu ödüle; 42’si Oxford, Cambridge, Harvard ve Princeton üniversiteleri yayınlarından olmak üzere 139 kitap katıldı. 16 kitaplık listede biri “The Sultan Of Byzantium” olmak üzere üç roman bulunuyor. Selçuk Altun’un romanı aynı zamanda listenin tek çeviri yapıtı. “Bizans Sultanı” mayıs ayında Fransa’da “Le Sultan de Byzance” adıyla yayımlandı. ‘Pusuda’ köylerde sahnelendi n Eskişehir (Cumhuriyet) Cahit Atay’ın “Pusuda” adlı oyunu Eskişehir’in ilçelerinin tamamında ve birçok köyünde izleyici ile buluştu. Mayıs ayı sonunda başlayan ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Geleneksel Türk Tiyatrosu Birimi bünyesinde sahnelenen oyunun yaklaşık 4 bin izleyiciyle buluştuğu belirtildi. ‘İşeyen Atmaca’ n Kültür Servisi Göktuğ Canbaba’nın “İşeyen Atmaca” adlı kitabı Marjinal Kitap’tan çıktı. Kitap, kara mizah yüklü mistik bir yolculuğu anlatıyor. Kitabın tanıtım yazısından: “isimleri, şehirleri, hayvanlarıyla aslında bizim yarattığımız kötü düzenin yabancılaşmış ruh hallerine, yollar tarafından yumruklanan, şehir ışıkları tarafından nakavt edilen Jack’in gerçeküstü bir yol hikâyesi.” Kısa Film Festivali n Kültür Servisi 8. Crossroads Uluslararası Kısa Film Festivali’ne başvurular başladı. Yarışmaya katılacak filmler 1 Temmuz’a dek başvuruda bulunabilecek. Amacı dünya kültürlerinin buluşmasına aracılık etmek olan Crossroads ile ilgili ayrıntılı bilgi; www.jciistanbulcrossroads.com Kültür Servisi Solo kariyerlerinin yanı sıra oda müziğine olan tutkularının peşini hiç bırakmayan üç sanatçı, toplulukları Piano Trio Forte ile festivale ilk kez konuk oluyor. Piano Trio Forte’nin kurucusu, yurtiçi ve yurtdışında çeşitli konserler veren piyanist Ece Demirci, aynı zamanda MSGSÜ Devlet Konservatuvarı’nda ders veriyor. Rahşan Apay ise 1998’den beri yürüttüğü Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası Viyolonsel Grup Şefliği’nin yanı sıra yurtiçi ve yurtdışında birçok resital ve orkestralarla konser vererek solo çellistlik kariyerini sürdürüyor. Keman sanatçısı Sevil Ulucan gerçekleştirdiği albüm çalışmalarıyla parlayan bir yıldız. Piano Trio Forte repertuvar seçiminde özellikle Türk bestecilerin müziklerine yer vermeyi ilke edinmiş bir topluluk. Program, Özkan Manav’ın topluluk için özel yazdığı “Laçin” adlı eseriyle başlayacak ve Hasan Uçarsu’nun festivalin teması “Zaman ve Değişim”e gönderme yapan eseri “Yok Zamanlar”, Bloch’un “Noktürnler”i ve Dvorak’ın piyano triosu “Dumky” ile sona erecek. Konser, bugün 20.00’de Süreyya Operası’nda. Nasreddin Hoca’dan ‘Gezi’ye Kamran İnce’nin yapıtı Nasreddin Hoca’nın Gezi Parkı’ndaki çocuklarını anımsattı EGEMEN BERKÖZ İstanbul Müzik Festivali’nde 19 Haziran Çarşamba akşamı bir dünya ilkçalınışı izledik. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın Kamran İnce’ye Berliner Counterpoint Ensemble için ısmarladığı yapıtı genç Alman topluluğu Süreyya Operası’nda seslendirdi. “It’s a Nasreddin” adlı yapıtı dinlerken, gözümün önünden direnişteki Gezi Parkı’nda gördüğüm yazılar, resimler, karikatürler ve bunları yaratan gençlerin güler yüzleri geçiyordu sürekli. Kamran İnce’nin yapıtını, olaylar başlamadan önce bestelenmiş olsa da, Gezi Parkı’nda baskıya, buyurganlığa direnen gençlere adanmış gibi düşünüyordum. Gerçekten Nasreddin Hoca’nın torunları olduklarını kanıtlamışlardı çünkü. “Zaman ve Değişim” başlıklı konserde dinlediğimiz yapıtlar, müzikte yüzyıllar içinde yaşanan değişimi yansıtacak biçimde, Hollandalı Jan Pieterzsoon Sweelinck’in Halk Şarkısı “Mein junges Leben hat ein End” Üzerine Çeşitlemeler’i ve Bach’ın BWV 869 İyi Düzenlenmiş Klavye 1. Kitap’ından Si Minör Prelüd’ü ile başlayıp 21. yüzyıla, Kamran İnce’ye ve Bach’ın Bir Fügü Üzerine Op.27 Fantezi’si seslendirilen Lieberman’a uzanan geniş bir yelpaze oluşturuyordu. Öte yandan, Richard Strauss’un Alman masal kahramanı, şakalarıyla insanları çılgına çeviren Till Ulenspiegel’in serüvenini dramatik bir yapı içinde veren “Till Eulenspiegels lustige Streiche”si ile İnce’nin Nasreddin Hoca’nın değişik öykülerini bölümlü bir yapıda kurguladığı “It’s a Nasreddin”inin, hatta Poulenc’in hafif ve eğlendirici nitelikteki “Üflemeli Beşlisi ve Piyano için Altılı”sının aynı konserde yer alması da bilinçli bir seçimdi, kuşkusuz. İlk kez dinlediğimiz Berliner Counterpoint çok yeni, yalnızca birkaç yıllık bir topluluk. Hepsi Berlin’de yaşayan, değişik ülkelerden genç müzikçilerden; Aaaron Dan (flüt), Yigal Kaminka (obua), Sacha Rattle (klarnet), Heidi Elizabeth Büttner (fagot), Daniel Molnar (korno) ve Zeynep Özsuca (piyano)’dan oluşan topluluğun klarnetçisi Sacha Rattle’ın Berlin Filarmoni’nin ünlü şefi Sir Simon Rattle’ın oğlu olduğunu da ekleyelim. Konserden önce, grev gömlekli işçilerin Süreyya Operası’nın önünde dağıttıkları bildiri de festivalin taşıyıcı sponsoru DHL’nin işçilerinin haklarını almak için 369 gündür grevde olduklarını okumak içeri buruk girmeme neden oldu doğrusu. Bir yandan sanata destek ol, öte yandan işçinin hakkını verme… Ne acı, yaman çelişki!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle