15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 HAZİRAN 2013 CUMARTESİ 14 DIŞ HABERLER [email protected] Bağış’ın Merkel’i hedef alan çıkışlarının ardından, Büyükelçi Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı Berlin Bağış’tan şikâyetçi Dış Haberler Servisi Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’ın Almanya’da Başbakan Angela Merkel’i hedef alan açıklamaları Berlin’in tepkisini çekti. Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu “izahat vermesi için” Alman Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı. Berlin’deki görüşmeden kısa süre sonra da Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eberhard Pohl’ün Türk Dışişleri’ne çağrılacağı belirtildi. Deutsche Welle’nin haberine gö re, Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westewelle’nin Karslıoğlu’nu bakanlığa çağırmasının nedeni olarak, AB Bakanı ve Başmüzakereci Bağış’ın Almanya Başbakanı Merkel hakkındaki son açıklamaları gösterildi. Westerwelle Ukrayna’da bulunduğundan büyükelçiyle müsteşar görüştü. Bağış’ın Merkel’i hedef alan açıklamaları için “Kabul edilemez” diyen Dışişleri Bakanı Sözcüsü Andreas Peschke, görüşme öncesinde, son 24 saat içinde yapılan açıklamalardan duyulan rahatsızlığın iletileceğini belirtti. Pesche ayrıca, Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerde bazı fasıllardaki blokajın devam ettiğini ancak bu konuda sadece Almanya’nın değil farklı AB üyesi ülkelerin de aynı tutumda olduğunu aktardı. Almanya perşembe günü Hollanda’yla birlikte Türkiye ile AB müzakerelerinde açılması beklenen “Bölgesel Politikalar” başlığıyla ilgili müzakereleri engellemişti.Merkel İstanbul’daki polis ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in ardından dün de Hollanda Başbakanı Mark Rutte’ye mektup yazarak, Gezi Parkı eylemcilerine sahip çıkmalarını ancak Türkiye’nin AB üyeliği müzakerelerinin yavaşlatılmamasını istedi. Kılıçdaroğlu, Rutte’ye hitaben yazdığı mektubunda, gençlerin dile getirdiği taleplerin AB’nin de temsil ettiği ve savunduğu ilkeler olduğuna işaret ederek şu görüşlere yer verdi: “Ülkemizdeki gelişmelere ilişkin hükümetinizin tepkisini anlıyorum. Ancak Türk hükümetine yönelik yapılan eleştiriler ile Türkiye’nin Park, Kışla ve Bir İspanya Dersi Madrid dünyanın en zengin yeşil cennetlerinden biridir... Kentin doğu cephesi boydan boya İspanya krallarının eski av alanı olan “Retiro” parkıyla kaplıdır. İçinde heykeller ve tarihi av köşkleri olan görkemli parkta sandalların gezdiği bir gölet bile bulunur. Sierra de Guadarrama Dağları’na bakan günbatımlarıyla ünlü kentin batı yakası ise “Parque del Oeste” (Batı Parkı) ile çevrilidir. 5 küsur kilometrelik uzun koşu alanı ile sporseverleri çeken “Batı Parkı’nda” da; şahane çeşmeler, havuzlar, mis gibi kokan gül ve botanik bahçeleri vardır. İki büyük tarihi meydan; “Plaza de Espana/ İspanya Meydanı” ve “Kraliyet Sarayı”nın bulunduğu “Oriente Meydanı”na yürüyüş mesafesiyle hemen on beşyirmi dakika olan bu güzel parkta bir de hiç akla gelmeyecek bir Mısır mabedi dikkat çeker. “Debod” adıyla bilinen bu eski Mısır mabedi; Madrid’e adım atan tüm yabancıların merak vesilesidir: İspanya başkentinin göbeğinde firavunlardan kalma bu kel alaka yapı ne aramaktadır? Asvan Barajı’nın inşa edildiği 60’lı yıllarda Mısır hükümeti tarafından İspanya’nın mutlak hâkimi olan Franco’ya bu mabet meğerse hediye edilmiş. Sular altında kalmaya mahkum olan eski mabedi kurtaracak ülkelere Kahire o yıllarda, bu tarihi yapıyı hibe etmeyi kabul etmiş. Uluslararası alanda yalnızlık çeken Franco İspanyası, Asvan’ın inşasında Kahire’ye büyük destek vermişmiş. Bu yardımları karşılığında, Mısır’da yerinden sökülen “Debod Mabedi” gemiyle taş taş taşınarak Akdeniz’den Valensiya’ya getirilmiş. Valensiya’dan da Madrid’e nakledilip “Batı Parkı”ndaki gül ve botanik bahçeleri arasına monte edilmiş. ‘Gezi’ye destek verin, AB üyeliğini engellemeyin’ AB üyelik sürecinin farklı hususlar olarak ele alınmasının gerekli olduğunu düşünüyorum. AB’nin Türkiye’ye böyle bir zamandaki mesajı, üyelik müzakerelerinin daha da yavaşlatılması doğrultusunda olmamalıdır. Çünkü bu sadece Türkiye’deki demokrasi ve AB karşıtları ile Avrupa’daki Türkiye karşıtı çevrelerin işine yarayacaktır. Oysa AB, Gezi Parkı eylemcilerine sahip çıkmalıdır. İşte bundan dolayı, Sayın Başbakan, katılım müzakerelerinde, AB’nin yeni fasıllar açmasına yönelik katkınızı bekliyorum. Zaman, Türkiye’de demokrasinin yükselişi için gösterilen çabalara destek verme zamanıdır.” müdahalesiyle ilgili olarak “Açık konuşmalıyım ki yaşananlar karşısında birçok insan gibi ben de dehşete düştüm” demişti. Bağış da bu açıklama üzerine “Sayın Merkel kendi seçimine bir malzeme arıyorsa bu malzeme Türkiye olmamalıdır. Daha önce de bu malzemeyi kullanmaya kalkan Sarkozy’nin sonu pek hayırlı olmadı” ifadelerini kullanmıştı. KEİ örgütü toplantısı için Ukrayna’da bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Pohl’ün bakanlığa çağrılarak Almanya’dan yapılan bazı açıklamalardan rahatsızlık iletile Bu arada Türkiye’nin AB müzakerelerinde yeni bir başlığın açılmasına karşı çıkmasını değerlendiren Finan cial Times gazetesi, “Almanya’nın Türkiye’nin (AB’ye) girişine kararlı muhalefeti, hayati bir ilişkinin tabutuna çivi çakabilir” uyarısına yer verdi. David Gardner imzalı yorumda AB’nin Türkiye konusunda “kültürel bir körlük” ortaya koyduğu belirtilirken katılım müzakerelerini canlandırma planının sanki Recep Tayyip Erdoğan’ın, pro ‘İzahat vermek’ için bakanlığa çağrılan Karslıoğlu görüşmeden kısa süre sonra Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Türk Dışişleri’ne çağrıldı. ceğini söyledi. abuta çiviyi Almanya mı çakacak? T testoculara yönelik tavrına kurban edildiği belirtildi. Gardner, AB’nin çok dikkatle hareket etmesi gerektiğini savunarak “Erdoğan’ın paranoyak ve hoşgörüsüz davranışları”nı ele alırken kentlerdeki demokratik ve Avrupalı sivil filizlenmeye angaje olması gerektiğini vurguladı. Gardner, şöyle devam etti: “Laik kurumların husumeti o kadar büyüktü ki AB olmadan büyük olasılıkla Erdoğan 10 yıl önce iktidara gelemezdi. Avrupa, hem Erdoğan hem Türkiye için dönüştürücü idi. Ancak reform motoru, nasihat meraklısı AB liderlerinin giriş çıtasını yükseltmesiyle cılızlaştı ve Türkiye’nin demokratik hayatı görünür biçimde kabalaştı. Erdoğan hemen hemen her sosyal alanı kontrol etmeye çalışırken Türkler Avrupa fikrinden hayal kırıklığına uğradı.” ‘Gezi, Suriye BREZİLYA planlarını zora soktu’ Dış Haberler Servisi ABD yönetiminin, Suriyeli muhaliflere silah sağlama kararı nedeniyle Türkiye’ye “her zamankinden daha bağımlı hale geldiği” böyle bir dönemde, Türkiye’deki Gezi Parkı protestolarının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hareket kabiliyetini sınırlandırmış olabileceği belirtiliyor. Amerikan Washington Post gazetesi, “Türkiye’deki protestolar, Suriye planlamasında sıkıntı yarattı” başlıklı haberyorumunda, “Şimdi ABD’nin, silahları savaşçıların eline ulaştırmak için Türkiye’nin yardımına ihtiyacı varken Erdoğan, popüler olmayan politikaları izlediği anda daha çok sokak protestosu tehdidiyle karşı karşıya kalacak” diye yazdı. Bazı analistlere göre, “Erdoğan’ın Suriye konusunda istediği gibi hareket etme özgürlüğünün sınırlı olacağını” kaydeden gazetenin yazısında, “Protesto hareketinin, Suriye ile ilgili politika değişikliğine denk düşmesi, ABD’li yetkililer için bir ikilem yarattı ve Erdoğan’ın baskılamasından duyulan memnuniyetsizlik, çok usta bir politikacı olarak gördükleri bir liderin 10 yıllık iktidara yönelik bir meydan okumaya böyle bir tepki göstermesinin yol açtığı şaşkınlık ile bir arada yaşanıyor” denildi. Washington Post, Lehigh Üniversitesi’nden Henri Barkey’nin, “Erdoğan’la ilgili algı, Avrupa ve ABD’de dramatik biçimde değişti. Erdoğan’ın havası gitti” değerlendirmesine de yer verdi. Gazete, Barack Obama yönetiminin, Erdoğan’ın yardımına duyduğu ihtiyaç nedeniyle, Türk polisinin göstericilere uyguladığı şiddete eleştirilerini yumuşattığını da iddia etti. 1 milyon kişi sokakta Dış Haberler Servisi Brezilya’da protesto gösterilerinde toplananların sayısı 1 milyonu bulurken Devlet Başkanı Dilma Rousseff, bakanları acil toplantıya çağırdı. Yolsuzlukları ve gelecek yıl düzenlenecek Dünya Kupası için yapılan harcamaları protesto amacıyla 80’den fazla şehirde toplanan kalabalıklarla polis arasında yine çatışmalar yaşanırken Sao Paulo kentinde bir kişinin arabasını göstericilerin üzerine sürmesi üzerine bir kişi hayatını kaybetti. Polisin protestocuları dağıtmak için yoğun şekilde göz yaşartıcı bomba, biber gazı ve plastik mermi kullandığı görülürken olaylarda çok sayıda kişi yaralandı. Göstericilerin sığındığı dükkânlara ve otellere de motosikletli polisler tarafından gaz bombası atıldı. Protestolar başladığından beri fazla ortalıkta görünmeyen ancak hafta başında yaptığı açıklamayla gösterilerin “demokrasinin gereği olduğunu ve protestocularla gurur duyduğunu” söyleyen Devlet Başkanı Rousseff, son gelişmeleri ele almak üzere bakanlarıyla bir araya geldi. Ünlü Amerikalı haberci Christiane Amanpour’un önceki akşam konuğu olan Brezilya Dışişleri Bakanı Antonio Patriota ise Türkiye’deki Gezi Parkı eylemleriyle ilgili bir soru üzerine “Burası Türkiye değil” dedi. Patriota, “Bence durum farklı. Buradaki gösteriler ağırlıklı olarak barışçıl” diyerek Türkiye’de yaşananların ülkesinde görülmeyeceğini savundu. Gösteriler üzerine ulaşım ücretlerine yapılan zamlar geri alınmış ancak bu da bir haftadan fazla süredir devam eden protestoları durdurmaya yetmemişti. Türkiye üzerinden cihatçı taşıyan çete Dış Haberler Servisi İspanya’nın Kuzey Afrika’daki toprağı Ceuta kentinde, Suriye’de muhalif safa cihatçı savaşçılar bulma yönünde faaliyeti olduğundan şüphenilen 8 kişi gözaltına alındı. İspanya İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, istihbarat servislerinin de destek verdiği operasyonda Suriye’de El Kaide bağlantılı gruplara militan sağlayan İspanyolFas merkezli şebekenin çökertildiği belirtildi. Bu grubun aralarında 18 yaş altındakilerin de olduğu onlarca kişiyi Kuzey Afrika’daki İspanyol toprağından ya da Fas’tan Suriye’ye gönderdiği, bunlardan bazılarının intihar saldırılarının bir parçası olduğu, bazılarının ise eğitim kamplarına katıldığı kaydedildi. İspanya İçişleri Bakanı Jorge Fernandez Diaz, şebekenin Suriye’nin yanı sıra diğer çatışma bölgelerine cihatçı savaşçılar gönderdiğini söylerken operasyonu “uluslararası terörizme sert darbe” olarak niteledi. BBC’nin haberine göre, Diaz şebeke üyelerine işaret ederek “belli sayıda kişinin Ceuta, Fas ve İspanya’nın diğer yerlerinden” Türkiye üzerinden Suriye’ye gitmelerinde rol oynadığını da ifade etti. Bahçesinde şimdi küçük çocukların oynadığı parktaki bu “Debod Mabedi”nin hikâyesini İspanya’da yaşadığım yıllarda uzun uzun dinlemiştim. Ancak “Debod Mabedi”nin arkasındaki asıl büyük hikâyeyi Madrid’in “Topçu Kışlası” hikâyesini hiç bilmiyordum. Büyükelçi Mehmet Nuri Yıldırım’ın bana gönderdiği bir iletiyle bu egzotik mabedin arkasında aslında İspanya İç Savaşı’nın başlangıcının yattığını da öğrenmiş oldum. Yedi yıl yaşadığım İspanya başkentinde vaktiyle kışladan bana kimsenin bahsetmemiş olmasına şaştım. Üzerinden on yıllar geçmiş olsa da Madrid’de bulunduğum yıllarda kimse çünkü bana iç savaş yıllarından söz etmek istemiyordu. İspanyol toplumunu sağ ve sol arasında cepheleştiren geçmişin acılarını bilhassa kaşımak şöyle dursun; toplumsal barışı zedeleyebilecek her ima, anı ve söylemden özellikle uzak duruluyordu. Bu sebeple Franco’nun ölümü üzerinden yıllar geçse de kimse Franco’nun “Cuartel de la Montana/Montana Kışlası” (İspanyolların Topçu Kışlası) öyküsünü anlatmamıştı. Kahire’den taşları teker teker taşınmak suretiyle, 20. yüzyılın son çeyreğinde getirilen Mısırlıların Debod Mabedi yerinde; İspanyol İç Savaşı’nı fitilleyen “Cuartel de la Montana/Montana Kışlası”nın bulunduğunu bu sebeple neden sonra sevgili okurum Mehmet Nuri Yıldırım sayesinde öğrendim. Madrid’in en merkezi parkında bugün tek taşı bile kalmayan askeri Montana Kışlası’nda iç savaş meğerse bundan tam 77 yıl önce çıkmış. İç savaşa çanak tutan isyanı başlatanlar; Franco’cu aşırı sağ generallerle Falanjistler oluyor. Solcu Cumhuriyetçi Halk Cephesi hükümetine karşı bu tarihi kışlanın duvarları arasından bir muhtıra veriyorlar ve güç dengesini lehlerine değiştirmeyi planlıyorlar. Ancak “Cumhuriyetçilere” karşı başlatılan kalkışma; Halk Cephesi tarafından hızla bastırılıyor; kışla iki gün süren mücadeleden sonra dönemin meşru (Halk Cephesi) hükümeti tarafından ele geçiriliyor. Kalkışmaya katılan yüzlerce sağcı asker ya vuruşmada ölüyor ya isyanın bastırılması ardından infaz ediliyor. “Montana Kışlası” sol ve sağ arasında sonra iki yıl sürecek olan “iç savaşın” ilk büyük kanlı cephesi oluyor. Kışla böylece sağın zaferiyle sonuçlanan iç savaş İspanyası’nın en büyük simgelerinden birine dönüşüyor! İşin ilginci tartışmasız zafer kazanan Franco sağcılarının daha sonraki yıllarda bu kışlayı yeniden yerine dikip kardeş kavgasının anısını ilelebet burada yaşatacak olan bir anıta dönüştürmemiş olmaları. İspanya’da Franco dahil kimse tarihin içine belli ki elini kolunu sallaya sallaya, porselen dükkânına dalan bir fil gibi girmemiş... İç savaş ardından Franco da ülkeyi hızla normalleştirmenin “cepheleştirmekten” daha yararlı ve akılcı bir siyaset olduğunu kavramış. Acımasız bir diktatör olan Franco; İspanyolların “Topçu Kışlası”nı şehrin en merkezi parklarından birinin içine yeniden oturtup halkı birbirine karşı kışkırtmak yerine, Nil kıyılarından getirttiği zararsız bir “mabedi” buraya dikmeyi yeğlemiş. Vaktiyle doğrudan “Montana” adıyla anılan “Batı Parkı’nda”; bundan böyle kışlayı anımsatan küçük bir plaket var yalnızca. Plaketin üzerinde de kışlada “düşenlerin anısını” hatırlatan sade bir rölyef bulunuyor. “Debod Mabedi’nin” parka yerleştirildiği gün rölyef de buraya adet yerini bulsun diye konmuş ve kışla tartışması o gün bugün kapanmış. Bu da Madrid’in ‘Topçu Kışlası’ Franco bile yeniden yapmamış ARAMIZA HOŞ GELDİN ALİ DENİZ Vakfımızın Yönetim Kurulu Sayman Üyesi ALİ IŞIK’ın oğlu ve vakfımızın üyesi İSMAİL ULAŞ IŞIK ile NİLGÜN IŞIK’ın bir oğulları dünyaya geldi. Adını ALİ DENİZ koydular. 68’lilerin bir üyesi daha oldu. Işık ailesi ile 68’liler topluluğunun gözü aydın. ANMA Vakfımızın değerli üyesi, avcılık dünyasının sevgili ağabeyi, Cumhuriyet gazetesinin yeri doldurulamamış “RASGELE” köşe yazarı ‘Tekbir getiren’ İsrailli vuruldu RAİF ERTEM ölümünün 13. yılında, 23 Haziran 2013 Pazar günü saat 12.00’de Terkos Gölü kıyısındaki Balaban Köyünde yemekli toplantı ile anılıyor. 68’liler ve tüm dostları davetlidir. İLETİŞİM: 0532 325 85 90 nDış Haberler Servisi İsrail polisi, Kudüs’teki Ağlama Duvarı’nda Filistinli militan sandığı bir Yahudiyi öldürdü. Polis sözcüsü Micky Rosenfeld, elleri cebinde duran bir kişinin “Allahu Ekber” diye bağırdığını, polisin şüpheli gördüğü kişiyi birkaç el ateş ederek vurduğunu söyledi. Devlet radyosuna konuşan bölgedeki özel güvenlik görevlileri, vurulan kişinin bağırdığı sırada cebinden bir şey çıkardığını ve kendilerine saldırmak üzere olduğunu savundular. Ancak 46 yaşında olduğu bildirilen adamın üzerinden şüpheli bir şey çıkmadığı öğrenildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle