15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 HAZİRAN 2013 ÇARŞAMBA 8 MHP LİDERİ DEVLET BAHÇELİ: HABERLER Başbakan’a göre eylemlerde polisler demokrasi sınavından geçmiş Tomacı AKP, baş gaz Erdoğan ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP mitinginde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın konuşma yaptığı platforma çok yakın bir noktada kimliği meçhul isimlerin kolaylıkla üç hilal bayrağı açmasına değinerek “Menderes’in asılmasını, Özal’ın zehirlenmesini siyaset malzemesi yapanlar, acaba Erdoğan’ın da vurulması için adım adım düzenek mi hazırlamaktadır?” diye konuştu. Bahçeli, üç haftadır süren Gezi Parkı eylemlerinde Başbakan ve hükümetinin buhranı kışkırtmak için elinden geleni yaptığını söyledi. Bahçeli, “Yıllardan beri süren haksızlıklara, hukuksuzluklara, zorbalıklara reaksiyon gösteren masum vatandaşlarımızın ve genç kardeşlerimizin TOMA’larla, biber gazlarıyla ve örneklerine üçüncü dünya ülkelerinde rastlanan envai çeşit şiddet araçlarıyla karşı koyulması ülkemiz adına utanç vesikasıdır” dedi. Bahçeli, masum vatandaşlar ile gençleri yasadışı terör örgütleriyle aynı kategoriye alıp saldırmanın Saddam rejimi, Kaddafi yönetimi ve Esad anlayışının bir kopyasından başka bir şey olmadığını ifade etti. Bahçeli, “TOMA’cı AKP’ye tahammül kalmamıştır. Baş gaz Erdoğan’ın inandırıcılığı tükenmiştir” dedi. Erdoğan’ın Sincan mitinginde MHP bayrağı açan kişilere teşekkür ettiğini anımsatan Bahçeli, “Başbakan’ın teşekkürünü kabul edecek hiçbir dava arkadaşım yoktur” dedi. Polisin müdahale gücünü artıracağız ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Taksim’de Gezi Parkı’nda başlayıp yayılarak süren eylemler için “İçerideki hainler, dışarıdaki işbirlikçiler” nitelemesi yaptı. Polisin müdahalesini savunan Erdoğan “Polis gerekeni yapmaya devam edecektir. Polisimizi her yönüyle daha da güçlendireceğiz, müdahale gücünü artıracağız” dedi. Erdoğan, partisinin grup toplantısındaki konuşmasında özetle şunları söyledi: En doğal hakkıdır, sıkar: Polisimiz, çok kapsamlı ve sistemli bir şiddet hareketi karşısında tarihinde hiç olmadığı derecede demokratik bir tavır sergilemiş, demokrasi sınavından başarıyla geçmiştir. Bizimle görüşmeye gelen heyetin tamamı, ‘Polis şöyle şiddet uyguladı, böyle şiddet uyguladı, şunu yaptı, bunu yaptı’ dediler. Dedim ki ‘Şiddet uyguladı da ne yaptı?’, ‘E işte biber gazı sıktı.’ En doğal hakkıdır; sıkar. Açın AB mükteseba Gül: Bir Büyük Devlet Projesine de ‘Hacı Bektaş’ Diyelim Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankaya Köşkü’nde düzenlenen “Büyük Selçuklu Mirası” programı sonrasında gazetecilerin Gezi Parkı protestolarına ilişkin sorularını yanıtladı. Gül’ün sadece içeriyi değil, Avrupa’yı da hedef alan mesajları şöyle: İtirazlar dinlendi, projeler askıda: İlk günde de söylemiştim zaten “mesajı aldık” demiştim, hatırlarsanız. Herkes tabii bu mesajı almış oldu. Artık bunu daha suhuletle devam ettirmek gerekir. Önemli olan başlayan itirazların dinlenmesiydi. Diyaloğun kurulması çok önemliydi. Gördünüz çok geniş biçimde toplantılar yapıldı, dinlendi. Nihayetinde bütün bu çalışmalar, yapılması düşünülen projeler bir noktada askıya alınmış oldu. Nihayetinde söylenenler, mesajlar dikkate alındığı gözüküyor. Bununla ilgili önümüzde uzun bir süre var. Şimdi artık herkes düşüncesini meşru bir şekilde söylemesi gerekir. O noktaya geldi işler. Yabancı yatırımcıda büyük tereddüt: Bunun ötesinde, sokaklarda geceleri olan şeylerin artık bitmesi lazım. Aksi takdirde artık huzuru kaçırmaya başlar. Kimse fark etmiyor ama bunların ekonomiye de zararı olur. Hepimizin didinerek oluşturduğumuz bir Büyük Türkiye imajı var ortada. Hepimiz onu korumalıyız. Sokaklardaki gösterilerin artık muhakkak bitmesi gerekir. Şimdi kimse farkında değil, sıcağı sıcağına fark edilmiyor ama ben konuşuyorum, iş dünyasıyla filan. Dışarıdan büyük tereddütler oluşmaya başladı. Olimpiyatı düşünün: Büyük yatırımlar söz konusu oluyorsa bunlar herkesin işine yarayan şeyler. Hepimizin çıkarına. Bunları sarsmamak gerekir. Türkiye önemli, büyük projelere girmiş, uluslararası yarışmalara girmiş vaziyette. Olimpiyattan EXPO’ya kadar. Bütün bunları doğrusu düşünerek artık bu sokaklardaki işleri bırakmak gerekir. Avrupa hukukunun arkasında Twitter Yasası olmaz: (Hükümetin sosyal medyayı takip için yasa hazırlığının sorulması üzerine) Gazetelerden gördüm. Şu bilinmeli ki Türkiye’deki hukuki düzenlemeler nihayetinde en gelişmiş demokrasilerdeki gibi olmalı. Türkiye AB ile müzakerede olan bir ülke. Nihayetinde bütün arzumuz, amacımız Avrupa’da, gelişmiş demokrasilerde geçerli olan hukukun bizde de geçerli olmasıdır. Zaten adaptasyon süreci dediğimiz de budur. Bunun gerisinde bir şey olursa olmaz. Nedir çalışma bilmiyorum ama diyelim ki sosyal medya üzerinde çok yanlış mesajlar, kasıtlı veriliyorsa. Diyelim ki “Şimdi gördüm, önümde; on insan öldü” diye yalan bir mesajla kışkırtmacılık yapsa? Kim, hangi taraf olursa olsun böyle bir şeyin halk içinde paniğe, tahrike sebep olacak şeylere sıcak bakılamaz. Bunlara müsaade etmemek gerekir. Nasıl ki bir gazetede yapamazsanız orada da yapmamak lazım. Ama bunlar çok hassas konular. Onun için kesinlikle eğer varsa bu tip çalışmalar kesinlikle Avrupa hukukunun, bizim beraber olmaya çalıştığımız hukukun asla gerisine düşmemesi gerekir. Reform sürecinin ivmesini kaybetmemek gerekir. Kaybedersek kendi kendimizi zayıflatırız. Her alanda, ekonomide de, siyasette de, hukuk alanında da reform sürecini canlı tutmamız gerekir. Bu tip çalışmaların ölçüsü de bu olmalı. Avrupa da ölçüsüz eleştirmesin: (Türkiye’ye yönelik AB’den gelen sert eleştirilerin hatırlatılması üzerine) Benim konuşmaların kritiğini yapacak halim yok. Türkiye ile ilgili değerlendirmeler dışarıda da yapılırken nasıl içeride polisin ölçüsüz güç kullanımını tenkit ediyoruz? Türkiye’yi de tenkit ederken ölçüsüz olmamaları gerekir. Herkes için düşünmek gerekir. Onun ötesinde tabii ki karşılıklı herkes birbirini tenkit edebilir. Bu ayrı bir konudur. 10 yıllık imaj bir haftada yıkılır: Hepimiz bir sarsıntı geçirdik. Alacağımız dersler var hepimizin. Şimdi artık hemen toparlanmamız lazım. Yoksa kendi kendimize zarar vermeye başlarız. Kolay değil imaj yapmak için 10 sene uğraşırsınız, imajı bir haftada yıkarsınız. Türkiye’ye de haksızlık etmemek lazım. Hatalar eksiklikler olabilir, bunlar düzeltilebilir. Şiddete başvurmadan itirazlar dile getirilebilir, getirilmesi de gerekir. Şiddet olursa o zaman haklı itirazınız da haksız duruma düşer. Onun için sokaklarda olanların hepsini kesmek lazım. Bundan sonrası zarar verir. İlk günlerde söyledim hatırlarsanız. Demokrasilerde herkes fikrini söyler ama belli bir noktadan sonra bunu başkalarının esir almasına, illegal güçlerin esir almasına müsaade etmemek gerekir. Bir projeye de Pir Sultan diyelim: (İstanbul’a yapılacak 3. köprüye Yavuz Sultan Selim isminin verilmesine ilişkin polemiğin hatırlatılması üzerine) Böyle bir hassasiyeti ben de gördüm. Belki şöyle yapılabilir. Önemli bir devlet projesine Hacı Bektaşı Veli ya da Pir Sultan Abdal ismi verilebilir. (İsmi değişebilir mi, sorusu üzerine) Onu bilemem doğrusu. Tarihte de doğrusu söylenen şeyler tartışmalı. Yaşadığımız gün bile tartışmalı iken geçmişi konuşurken çok tartışmalı şeyler vardır. Madem ki vatandaşlarımızın bazılarında böyle bir hassasiyet var. O zaman belki başka bir kamu projesine Hacı Bektaşı Veli ismi verilebilir. Nasıl bunlar büyük insanlardır, bu şekilde biz hepimizin doğrusu kaynaşmasını sağlamamız gerek. Camide alkole devam Bir tarafta Gazi Mustafa Kemal’i istismar ettiler, diğer tarafta Gazi Mustafa Kemal’in posterlerini bölücülerin paçavralarıyla, liderleriyle yan yana getirdiler. Bir tarafta güya namaz kıldılar, diğer tarafta camilere ayakkabılarıyla girdiler ve camilerimizde alkol kullandılar. Başörtülü kızlarımıza el uzattılar, el uzatmaya hâlâ devam ediyorlar. Beni rahatsız ediyorlar Sabah üçe dörde kadar tencere tava. Benim bu ifademden de çok rahatsız oldular. Ben de rahatsız oluyorum. Niye? Beni üçe dörde kadar rahatsız etme hakkın var mı? DEMİRTAŞ’TAN ‘DIŞ MİHRAK’A YANIT tını orada göreceksiniz. Laf dinlenmediği zaman polis bu yetkisini kullanır. Kalkıp da kurşun attı mı, silah kullandı mı; e yok. Eylemdeki AKP’li yüz de 1.2: Yaptırdığımız kamuoyu araştırmasında da gördük ki Gezi Parkı içinde olanların yüzde 76’sı CHP’ye oy vermiş ve CHP yanlısı. Yüzde 16’sı BDP, AKP 1.2, MHP 1.2. Tablo bu. Bu tablo içinde, bizi güya oradan girmek suretiyle yumuşatacaklar veya ‘Buraya böyle bakın’ diyecekler. Yanlış yanlıştır, bu kimden gelirse gelsin. İster AKP’ye oy vermiş olsun, ister bir başkasına. Bu bizi ilgilendirmez. Yapılan iştir önemli olan. İçimizdeki hainler: Birileri Ankara ve İstanbul’daki bu muhteşem kalabalığı, coşkuyu görmemesi, görmezden gelmesi son derece doğal. Sokaklardaki şiddet eylemlerini halkın tepkisi gibi lanse edenler, halk sokağa çıktığında açıkçası kaçacak delik aramışlardır. Gerçek Türkiye manzarasını, fotoğrafını, milletin gerçek hissiyatını hem içerideki hainlere, hem dışarıdaki işbirlikçilerine göstermeye devam edeceğiz. İçerideki hainler, dışarıdaki işbirlikçiler eğer Türkiye’nin gerçek fotoğrafını görmek, gerçek hissiyatını anlamak istiyorlarsa buyursunlar bu hafta Kayseri, Samsun, Erzurum’a baksınlar. ‘Washington’da KIRMIZILI KADINLAR CHP yapsaydın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hükümetin süreci tıkamak üzere olduğuna işaret ederek “Demokratik siyasete nefes aldırmayan yaklaşımla yol yürünemez” dedi. Demirtaş, Başbakan’ın “sandıkta görüşelim” sözlerini anımsatarak “Kaldır barajı görüşelim” dedi. Demirtaş, partisinin grup toplantısında Roboski katliamına ilişkin Diyarbakır Başsavcılığı’nın verdiği görevsizlik kararını sert bir dille eleştirdi. Demirtaş, “Roboski bizim namus meselemizdir. Hesabını sormadan süreç işlemez, ilerlemez” diye konuştu. Demirtaş, Erdoğan’ın “terörist başı” ifadesine tepki göstererek “Öcalan ile açıkça görüşme yapacaksınız. Sonra çıkıp kürsülerden ‘terörist başı’ diyeceksin. Sen neyin başısın o zaman? Madem olayların arkasında dış güçler var; neden o zaman mitingi Ankara ve İstanbul’da yapıyorsun. Git Washington’da yap, orada topla bir milyon insanı” dedi. Demirtaş şöyle devam etti: “Bu dünya Sultan Süleyman’a da kalmadı, sana da kalmaz. Dünyaya gelmiş en iyi lider de değilsin. Sana anlattıkları kadar da büyük değilsin. Nimetten sanma kendini, fasülyeden de sayma kendini. Sadece Türkiye’nin Başbakanı’sın, saygı duyarız.” grubunda, İzmir’den gelen ve üzerlerinde “Gâvur İzmir çapulcusu” yazan kırmızı tişört giyen kadınlar ile grevdeki Havaİş Sendikası üyeleri ve çok sayıda partili, bayrak açıp, “Her yer Taksim, her yer direniş”, “Baskılar bizi yıldıramaz”, “Hükümet istifa”, “Diktatör istifa”, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları attılar. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ) Kılıçdaroğlu grup toplantısında Gezi Parkı gençlerine böyle seslendi ‘Siz kazandınız’ Erdoğan yenildi ‘DURAN ADAM’A TEŞEKKÜR Korkuları o noktaya gelmiş ki Taksim’de bir genç sadece duruyor. Polisler gelmiş, çantasını açmış ne var, fakat tedirginler niye burada duruyor. Bu adam seni protesto ediyor. Sessizlik en büyük eylemdir, farkında değiller. O “duran adam”a da diktatörü korkuttuğu için yürekten teşekkür ediyorum. Mezarı da böldün: Toplumu bölen, ayrıştıran bir anlayışı var, toplumu kutuplaştırarak çatışma zemini hazırlıyor. “52 Sünni kardeşim şehit oldu” diyor. İnsanlar inançlarına göre mezarlarında bölünür mü? Çocuklarımızı yedirmeyiz: 90’lı yıllarda doğan, 2010’lu yıllarda Türkiye’nin sorunlarına sahip çıkan gençlerimiz; size sahip çıkmak en başta benim, bütün annelerin ortak görevidir. O anneler Taksim’e geldiler, çocuklarına sahip çıktılar; ellerinden hürmetle öpüyorum, çocukları zalimlere yedirmeyeceğiz, diktatörün hırpalamasına izin vermeyeceğiz. Mustafa Kemal’in çocukları: O gençlere sesleniyorum. Siz kazandınız, Erdoğan yenildi. Gençler, öyle bir tarih yazdınız ki 21. yüzyılda Türkiye’nin itibarına itibar kattınız. Öyle bir tarih yazdınız ki sizin sesiniz Çin’de Maçin’de duyuldu, bütün dünya destek oldu. Öyle bir tarih yazdınız ki Mustafa Kemal’in çocukları olduğunuzu bütün dünya duydu. Adam gibi mizah ürettiniz, ürettiğiniz her AKP YÖNETİMİ KONUŞTURTMADI Günay’a söz ERDEM GÜL ANKARA AKP yönetimi, Taksim Gezi Parkı eylemleri sürecinde başlangıçtan itibaren Başbakan Tayyip Erdoğan ve hükümetin tavrına muhalefet eden eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın Meclis’te konuşmasına izin vermedi. AKP grup toplantısına dün de katılmayarak ikinci kez tavır koyan Günay, bugün bir basın toplantısı düzenleyerek eylemler konusundaki düşüncelerini açıklayacak. Edinilen bilgilere göre Günay, dün TBMM Genel Kurulu’nda gündem dışı konuşma yapmak için AKP grup yönetimine başvurdu. Grup yönetimi, önce “söz hakkı” başvurusunu aldığı Günay’ı, daha sonra arayarak kendisinden önce başka bir milletvekilinin başvuru yaptığı, bu nedenle gündem dışı konuşma hakkı verilemeyeceği yanıtını verdi. Bunun üzerine Günay da bir basın toplantısı düzenleyerek, kendisine kullandırılmayan gündem dışı konuşmada dile getirmek istediği düşüncelerini dün kamuoyuyla paylaşma kararı aldı. Ancak Meclis’te 4 partinin grup toplantısı olduğundan yeterince gündeme gelmeyebileceği düşüncesiyle basın toplantısını bugüne erteledi. hakkı yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Gezi Parkı eylemlerine katılan gençlere her türlü zulüm ve zorbalığın uygulandığını vurgularken, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı “Firavun düzeni” kurmakla suçladı. Erdoğan’a “yalancı, diktatör” suçlamalarını da yönelten Kılıçdaroğlu, “Çocuklarımızı zalimlere yedirmeyeceğiz, diktatörlere hırpalatmayacağız” diye meydan okudu. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu’na yönelik “Sosyolojiyi senden daha iyi biliriz” sözlerine de “Her şeyi biliyor; kendisi sosyolog, psikolog, embriyolog, jinekolog, bir de vantrolog (karnından konuşan). Bilmediği bir şey var, demokrasi” diye tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu’nun konuşması ana başlıklarıyla şöyle: Zulmün artsın: Geldiğimiz nokta iç açıcı değil, ölümler oldu; ölen bizim insanlarımız. Yaralananlar, sakat kalanlar oldu; İstanbul’da gözünü kaybeden gencecik bir kızı ziyaret ettim. Çöp bidonunun arkasına saklandım, annemi arıyordum, Taksim’e gezmeye gelmiştik ama gözümü kaybettim diyor. O gencecik çocuğun, bunun hesabını kim verecek. Halkımızın, bu gibi olaylarda söylediği bir güzel laf vardır. Zulmün artsın, derler. Zulmün artsın ki bir an önce gidici olasın. Ölüm için güç takviyesi yapılır mı?: Polis takviyesi yapıyor, asker de indiririz diyorlar. İster polisinle, ister askerinle gel, ister yandaşınla gel, eğer bu ülke özgürlük istiyorsa kim oluyorsa olsun ona kulak kabartmalıyız. Edebali, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” demiş. Başbakansın, ölümü için değil yaşaması için çaba harcayacaksın. Ölümü için güç takviyesi yapılır mı? mizah diktatörün çöküşü oldu. Onun için söylüyorum, diktatörlere kulak asmayın, siz kazandınız, diktatör kaybetti. Al ‘ben’ini çal başına: Diktatör gece ormanda gezen, elinde silah olan adama benzer; nerede çıtırtı duysa hemen ateş eder. Türkiye’nin içindeki durum, buna benziyor. Her şey kibir üzerine, şeytanı kıskandıracak kibre sahip. Ben, ben, ben, benim polisim, benim bakanım, benim vekilim. Millet yok, devlet yok, diktatörün “ben”leri var. O gençler ne yaptılar, al şu benleri başına çal dediler. Bana komplo kurdular diyen adam, 30 yaşındaki bir adamı milyonlara hedef gösteriyor. Herifin dediğine bak: Bir yalanlar zinciriyle karşı karşıyayız, Goebbels taktiği uyguluyor. Camide içki içildi diyor; imam, “yok, ne içkisi” diyor. Televizyonlara dedi ki Kabataş İskelesi’nden başörtülü bir kadına 150 kişi saldırdı. Bunu yapan varsa, yapana insan denmez, bunu yapanlar insan değil hayvandır. Ama, eğer böyle bir olay yoksa, Erdoğan, sen uyduruyorsan sen de insan değilsin.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle