19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN 2013 CUMARTESİ 6 HABERLER Bakanlık revirlerdeki gönüllü hekimlerin ve tedavi edilen hastaların isimlerini istedi ANKARA/İSTANBUL Daha önce Gezi Parkı protestolarında polis müdahalesi ile yaralanan yurttaşların isimlerinin günlük olarak bildirilmesini hastanelerden isteyen Sağlık Bakanlığı, bu kez de gözünü çatışma bölgelerinde kurulan gönüllü revirlere dikti. Bakanlık başdenetçiliğinden tabip odalarına gönderilen yazıda, “Gönüllü revir işlemleri için neden izin almadınız, revirlerde kimler görev yaptı, yetki ve unvanları neydi, müdahale yetkisinin olup olmadığını nasıl tespit ettiniz, kaç hasta muayene edildi” soruları soruldu. Hastanelere başvuran yaralıların isimleri ile yetinmeyen bakanlığın, gönüllü revirlere başvuran yaralılarla ilgili ola Yeni hedef doktorlar rak “Hastaların isimleri nelerdir, Sağlık Bakanlığı ile paylaşıldı mı” sorularını da sorması dikkat çekti. Bakanlık Başdenetçiliği’nden tabip odalarına gönderilen yazıda, odalar tarafından gönüllü revirlere başvuran ve “yasa dışı gösterilerde yaralanan” şahıslara yönelik bilgilerin ve istatistik verilerinin yayımlandığı ifade edildi. Yazıdaki, odalar tarafından belgeleri ile yanıtlanması istenen sorular şöyle: “Odanız tarafından koordine edilen tıbbi müdahale ve ‘gönüllü revir’ işlemleri için neden Sağlık Bakanlığı’ndan izin almadınız? Hangi gerekçe ile siz de ilave tedavi ekipleri oluşturdunuz? Gönüllü revirlerde kimler görev yaptı? Bu kimselerin görev, yetki ve unvanları neydi? Bu kimselerin hastalara müdahale yetkinliğinin ve yetkisinin olup olmadığını nasıl kontrol ettiniz? Sağlık gönüllüleri hangi tıbbi kayıtları tuttular?” Bakanlığın soruları arasında yer alan bir soru, hastanelere başvuran hastaların fişlenmesi ile ilgili tartışmaların sürdüğü bir ortamda, “Bakanlığın fişlemeyi tamamlamaya çalıştığı kuşkusunu” gündeme getirdi. Yazıda, “Kaç adet hasta gönüllü revirlerde muayene ve tedavi edildi. Bunların tıbbi kaynakları tutuldu mu? Hastaların isimleri nelerdir? Bu bilgiler Sağlık Bakanlığı ile paylaşıldı mı?” ifadeleri kullanıldı. Direniş Dersleri Yazıya başladığımda (cuma sabahı, saat 09.00 suları) Taksim Gezi Parkı Direnişi kazasız belasız devam ediyordu. Bunu böylece belirtiyorum, çünkü iyi saatte olsunların, ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Dün Başbakan hazretleri göstermelik birkaç görüşmeden sonra gerçekten söyleyecek sözü olan birkaç sanatçı arkadaşın görüşme isteğini kabul buyurdu. Bu neredeyse gece yarısı görüşmesinde Taksim direnişinden birkaç isim de yer aldı. Sonucu tam olarak anlayabilmiş değilim. Havada referandum, plebisit lafları uçuşuyor. Başbakan’ın beyninden neler geçtiğini bilemeyiz, fakat tahmin edebiliriz. Bu beynen karışık, dolaşık, ne yapmak istediğini bilmekle birlikte ne yapacağını bilemediği bir dönemden geçmekte olduğunda kuşku yok… Ne yapmak istediği mi? Gezi Parkı’nı yerle bir ettirmek… Direnişçileri Allah yarattı demeden biber gazına boğdurtup yerlerde sürüklettirmek; okullarından, işlerinden attırmak; Ergenekon ve Balyoz türü “tertip”lerle, karşıtlarının tümünü bir daha gün ışığı görmemek üzere zindanlara kapattırmak, vb… Başbakan’ın aklından ve duygularından geçenlerin bunlar olduğundan kuşkum yok… Yapabilir mi? Yapabilecek mi? Şimdi direniş derslerine geçelim… HHH Dindar ve kindar gençlik yerine, herkesi, belki bu gençliğin kendisini bile şaşırtan bambaşka bir gençlik çıktı ortaya… Kızları ve erkekleri arasında hiçbir altlık üstlük, hiçbir kompleks bulunmayan, azıcık savruk, bir hayli duygulu ve alaycı, pırıl pırıl bir çağdaş gençlik… İçlerinde dindarı da dinsizi de var… Ama hiçbirinin kin yok içinde… Her biri bir ötekinin kişiliğine, dünya görüşüne, yaşam anlayışına saygılı… Hepsinin içinde bir çocuk yaşıyor… Yaşama sevinciyle, özgürlük duygusuyla dolular… Ve hemen hepsi bir internet cambazı… Gezi Parkı Direnişi’ni bu gençlik yarattı… Ne AKP’nin, ne başındaki kişinin, bu gençliği ortadan kaldırıp, yerine kendi kafalarındaki dar çerçeveli gençliği oturtmaya ömürleri de güçleri de yetmeyecek… Gezi Parkı Direnişi’nden çıkarılması gereken ilk ders bu olsa gerek… HHH Ve genç kızlarımız… Her yaştan kadınlarımız… Benim gözümde bu direnişin yıldızları onlardır… Erkekliğinden, delikanlılığından, insanlığından utanmaksızın; maskesi, kaskı, postalları içinde bir robottan daha zavallı bir yaratığın püskürttüğü gaz bulutları içinde, pırıl pırıl, dimdik, bir onur anıtı gibi duran genç kadının, kadınlarımızın, kızlarımızın sergilediği eşsiz insanlık örneği, hiçbir zaman gözlerden ve akıllardan silinmeyecek… Bu konuda ne kadar yazılsa azdır… Hangi Arap Baharı! İçinde neredeyse bir tek kadın bulunmayan bahar mı olur!... Türk kadınını, Başbakan’ın, Cumhurbaşkanı’nın bohçalar içinde sarıp sarmalanmış kadınları olarak gören bütün dünya, ülkemizin her köşesine dalga dalga yayılan direnişin fotoğraflarında, görüntülerinde, Cumhuriyetin gerçek kadınını, genç kızını görüp tanıdı… Hem bugünümüzün, hem geleceğin Türkiyesi bu kadınlarımızın, genç kızlarımızın yaşama enerjisinde, gelecek umudunda, direncinde, bilincindedir… Bütün dünya gördü bunu… Onların ılımlı mılımlı hiçbir kalıba, kılıfa sığmayacak kimliğini… Gezi Parkı Direnişi’nden çıkarılması gereken bir başka önemli ders de bu olsa gerek… HHH Son olarak aydınlardan, sanatçılardan söz edeyim… Her meslekten aydınlar ve her alandan sanatçılar, bu direnişte küçümsenemeyecek bir birliktelik, bilinç ve gözüpeklik sergilediler, sergilemekteler… Bu uyanışın, yükselişin geriye dönüşü yoktur… Gezi Parkı Direnişi, AKP ve başındaki kişi için sonun başlangıcıdır.. Bunu görürler, görmezler, ayrı konu… Yıkılışlarının çabuklaşması biraz da bizlere; direncimizi, direnişimizi, kararlı duruşumuzu sürdürmemize bağlı… İktidarda değil muhalefette ve kararsız çevrelerde de Gezi Parkı Direnişi’nden gerekli dersleri çıkarıp gereğini yapmayanlar, yapamayanlar, siyaset yaşamından da ülke yaşamından da silinip gidecektir. EÜ’de ‘Gezi’li mezuniyet! İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin önceki akşam Âşık Veysel Rekreasyon Alanı’nda gerçekleştirilen mezuniyet töreninde, Gezi Parkı direnişine anlamlı bir destek geldi. Mezuniyet belgelerini almak için sahneye çıkan gençler, “Diren Gezi, Ege seninle”, “Mustafa Kemal’in doktorlarıyız”, “Doktor Che’nin yolundayız” yazılı pankartlar ve Türk bayrağı açtılar. Ellerindeki dövizlerle, direnişin simge fotoğraflarından biri olan, polisin kırmızı elbiseli bir kadına biber gazı sıkmasını anlatan kareyi canlandırdılar. ‘Görevimizi yapmasaydık Gezi Parkı merdivenlerinden basın toplantısı düzenleyen Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, Taksim Gezi Parkı revirlerinde gönüllü hizmet sunan doktorlar hakkında soruşturma açılacağı yönündeki iddialarla ilgili “Bu revirlerde çalışan hekimlerden birisi de benim. Bu görevi yapmaktan gurur duyuyorum. Eğer bu bir suçsa, buna bir soruşturma açılacaksa bundan da onur duyarım” dedi. Basın toplantısında hekimler “Tek bir hastamız, tek bir meslektaşımızın ismini dahi Sağlık Bakanlığı’na vermeyeceğiz”, yazılı pankart açtı. Prof. Aktan, bakanlığın kendilerine teşekkür etmek yerine suçlamaya çalıştığını vurgulayarak “Tüm ev suç işlemiş olurduk’ rensel bildiriler ve tıp bildirileri, acil durumdaki hastaya hekimlerin, sağlık çalışanlarının müdahale etmesini önkoşul olarak koyar. Türkiye genelinde gönüllü revirlerde çalışan bütün sağlık çalışanlarına ve tıp fakülteleri öğrencilerine teşekkür ederim” dedi. İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören de “Nerede olursak olalım o an sağlık hizmetine kimin ihtiyacı varsa o hizmeti vermek durumundayız. Bunu yapmazsak esas suç işlemiş oluruz. Bu soruşturma, hizmetimizin ne kadar önemli olduğunu anlatan bir ibret belgesidir” diye konuştu. Oda genel sekreteri Dr. Ali Çerkezoğlu da Sağlık Bakanlığı hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını kaydetti. Sağlık Bakanlığı’nın resmi twitter hesabı üzerinden yapılan açıklamada ise uygulama savunuldu. Bakanlığın görevinin, sağlık konularında koruyucu, denetleyici ve geliştirici olmak olduğunun belirtildiği açıklamada, “Mesaisi dışında Gezi Parkı’na gitmesinden ötürü herhangi bir doktorumuza soruşturma açılmamıştır. Birtakım kurumkuruluşların, eylemler sırasındaki sağlık müdahaleleri için izin almaları, verileri bakanlığımızla paylaşmaları ödevleridir. Vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerini kimlerden aldıklarını bilmelerini sağlamak ve kayıt altına almak Bakanlığımızın görevidir” ifadeleri kullanıldı. BAKANLIK UYGULAMAYI SAVUNDU HAYTAP: BİNLERCE HAYVAN BİBER GAZINDAN TELEF OLDU 8 köpek, 63 kedi 1,028 kuş öldü Cuma namazında insan zinciri İstanbul Haber Servisi Taksim Gezi Parkı’na inşaat yapılmasına karşı 17 gün önce başlatılan ve yurda yayılan eylemler sırasında polisin biber gazı, tazyikli su ve plastik mermi kullanması sonucu 4 kişi yaşamını yitirip binlerce kişi yaralanırken, yalnızca İstanbul’da çok sayıda hayvan da telef oldu. Hayvan Hakları İnisiyatifi’nden veteriner hekim Tolga Yazıcı’nın verdiği bilgiye göre, Taksim’de 17 günde biber gazından 8 köpek, 63 kedi, 1.028 kuş öldü. Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) temsilcisi Timur Ugan ise biber gazı nedeniyle söz konusu rakamların daha üzerinde binlerce kuşun öldüğünü belirterek “Gezi Parkı civarında kalan kuşlar da yumurtalarını bırakıp kaçtı. Biber gazından dolayı yüzlerce hayvanın gözleri kör oldu” dedi. Toplumsal olayları bahane ederek her türlü zehirli gazı kullanmanın bir insanlık suçu olduğunu belirten Ugan şunları kaydetti: “Kullanılan bu gazlar yalnızca insanı; kadını, çocuğu, hastayı, yaşlıyı değil doğayı ve hayvanları da sakat bırakan, öldüren maddeler içermektedir. Bu gazlar Gezi Parkı direnişi sırasında da Avrupa’daki tüm stoklardan fazla miktarda zalimce kullanılmış ve sayısız hayvanın ölümüne ve hastalanmasına yol açmıştır.” Antikapitalist Müslüman Gençler adlı grup, Gezi Parkı’nda cuma namazı kıldı. Parkta eyleme katılan bir grup eylemci, güvenlikleri için namaz kılanların çevresinde insan zinciri oluşturdu. Taksim Gezi Parkı’nda toplanan yaklaşık 100 kişilik grup dün, cuma namazı kıldı. Kılınan cuma namazının ardından grup, sessiz bir şekilde dağıldı. TAKSİM İZLENİMLERİ ARİF KIZILYALIN Bakanlığın değil halkın doktoru karneler olan çok sayıda genç vardı. Kimi, Taksim ve civarındaki okullardan erken çıkıp servislere binmeyip Gezi Parkı’nın yolunu tutmuş, kimi çadırlardaki ağabey ve ablalarına karneleri’ni gösterip “harçlık” almaya gelmiş, kimi yaşı kemale ermiş öğrenci de, “Hadi abi, al karnemi git, Gezi nöbeti sırası 3 ay bende” diye ısrar eder olmuştu. Hafta başı baskını sonrası zarar gören kütüphaneyle sıcak yemek dağıtan çadırlar ise dün en hareketli bölümlerdi. Ve elbette revir. Büyük sağlık çadırında sabah saatlerinde gerginlik hâkimdi. Sağlık Bakanlığı’nın, “Gezi’de gönüllü çalışan personel hakkında fişleme yapılacak” yazısının fotokopileri elden ele dolaşırken, görevliler de çalışan doktorların “fotoğraf yoluyla” fişlenmesine engel olmak için, “Lütfen bu alanda fotoğraf çekmeyin” anonsları yapıyorlardı. Haksızlar mıydı bu anonslarda? Hayır. Çünkü orası onların “özel” alanlarıydı. Bir tıp fakültesi öğrencisinin haklı isyanı da bunu belgeliyordu: “Gerçi kimseden korkum yok, ama bu ürkütme politikasına de izin veremem. Fotoğrafımızı kimlerin çektiğini çok iyi biliyoruz; en fazla devlet hastanesinde çalışmayız, sonuna kadar buradayız.” Akşam saat 21.00’i gösterdiğinde ise elinde megafonla bir doktor, “Sağlık Bakanlığı geri adım attı, Baş denetçi fişleme yazısını geri çekti” anonsu ile tüm reviri sevince boğuyordu. Doktorları ilk kutlayan tiyatrocu Cengiz’di. Birbirlerine sarıldılar. Gerçekten bakanlık yazıyı çekmiş miydi, çekecek miydi netleşmedi ama bir gerçek var ki, doktorlarla, sanatçılar gezi direnişinin önderleri. Ayrıca fişlenmekten de zerre korkmuyorlar. Polis hedef gözetti SİBEL BAHÇETEPE Taksim’de polisin attığı plastik mermiyle yaralanan Altınörs: Taksim Gezi Parkı direnişinde polisin gaz bombası, tazyikli su ve plastik mermi kullanması sonucu binlerce kişi yaralandı, çok sayıda kişi de yoğun bakım servislerinde tedavi görüyor. Yüzüne kısa mesafeden gaz bombası isabet eden Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) üyesi Ümit Akdağ’ın durumunun iyiye gittiği ve taburcu edildiği belirtilirken; Gezi Parkı merdivenlerinde kafasından plastik mermi ile yaralanan tedavisi yapıldıktan sonra taburcu edilen Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üyesi Alp Altınörs ise “Polis hedef gözeterek plastik mermiyle kafama ateş açtı” diyor. Ali Haydar Doğan ise plastik mermi ile yaralandığını anımsatarak “Suç duyurusunda bulunsam da umudum yok. Bu ülkede direnişte ölen arkadaşlarımız oldu, onlar için bile hukuki bir adım atılmazken bizim du Ümit Akdağ Alp Altınörs rumumuzda olanlar için bir şey yapılacağını ne yazık ki sanmıyorum” diye konuşuyor. 11 Haziran Salı Gezi Parkı’nda polisin müdahalesi sonucu yaralanan, yüzünde ciddi hasarın meydana geldiği ESP üyesi Ümit Akdağ’ın sağlık durumu iyiye gidiyor. Kısa mesafeden yüzüne 2 gaz bombası atıldığı belirtilen Akdağ’ın tedavi gördüğü Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden dün taburcu edildiği ancak 1 ay sonra yüzündeki yaralar için ikinci kez ameliyat olacağı ve hastaneye yatacağı ifade ediliyor. Taksim’de yaralananlardan Ali Haydar Doğan ise polisin durduk yere müdahalesi ile karşı karşıya kaldıklarını ifade ederek “Olay anında polis plastik mermi ile üzerimize ateş açtı. Ben fotoğraf çekmeye çalışıyordum, herkes yaralandı. Aynı anda gaz bombası da atıldığı için ilk anda plastik merminin vücuduma geldiğini anlamadım. Ayağımda ezikler ve morluklar meydana geldi” diyerek yaşanan anları anlatıyor. TOMA’dan sıkılan suyun normal su olmadığını iddia eden Doğan “Aradan 3 gün geçmesine karşın vücudumuzda güneş yanığı gibi acı vardı” diyor. Gezi Parkı’na önceki gün damgasını vuran olay, “annelerin” direnişteki, barikattaki evlatlarına sahip çıkışlarıydı. Başbakan ve Vali’nin, “Size 24 saat süre, gelin çocuklarınızı alın” mesajları sonrası Taksim’e çıkan binlerce “anne”, kızları, oğulları ve hiç tanımadıkları “yavruları” için, çevik kuvvet birliklerinin önünde canlı kalkan oluştururken, Gezi direnişini insani boyutuyla tüm dünyaya duyurmuşlardı. Birçok yabancı TV kanalı, haber bültenlerinde, “Türk anneler, Arjantin’deki hemcinsleri gibi gözyaşı dökmemek için bedenlerini polisin önüne kalkan yaptı” yorumu ile İstanbul’daki olaylara dikkat çekmiş, Sicilyalı piyanist Davide Martello da kimi zaman lirik, kimi zaman coşkulu dokunuşlarıyla belki de sanat yaşamının en renkli resitalini vermişti. Sabah saatlerinde Gezi’yi fena halde ıslatan yağmur, öğleden sonra yüzünü gösteren güneşle direnişçileri sevindiriyordu. Gerçi, revir bölgesinde konuşlanan Gezi yönetimi branda, yağmurluk ve yeni çadırlarla direnişçilerin korunmasını sağlamıştı ama güneş, ıslanan tişört ve gömleklerin kuruması demekti bir anlamda. Ve dün parka adımını atanları koskocaman bir Atatürk posteri ile dev boyutlarda Türk bayrakları karşılıyordu. Bir gece önce, “Parktaki en büyük bayrak Türk bayrağı olmalıdır” diyen grupla buna karşı çıkanlar arasındaki tartışma, “bayrak”ın arkasında duranların zaferi ile sonuçlanmıştı. Önceki gün annelerin nöbet tuttuğu Gezi Parkı girişinde dün ellerinde Ve ertesi gün... Solunum testi n İstanbul Haber Servisi Türk Toraks Derneği de Taksim’de biber gazına maruz kalan eylemciler için Taksim Point Otel’de 09.0018.00 saatleri arası solunum testi yapıyor. 3 gün süren ve yarın sona erecek solunum testi uygulaması ile ilgili açıklama yapan dernek, “Biber gazına maruz kalan bireylerin solunum testlerini yaparak rahatsızlığı olanların ileri tedavisi için bilgiler vererek bir kamu hizmeti yapmaya karar vermiştir” denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle