18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 MAYIS 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 21 İstanbul Nişantaşı’nda Arıkan Hukuk Bürosu’nun terasındayız. Karşımda dünya sevimlisi iki genç avukat. Gözlerinde, yalnız gençliğin sahip olduğu o müthiş cesaretin temiz ışığı, cömertlik ve inanç var. Avukat Derya Güler ve Avukat Levent Turgut Karakoç, aslında çeşitli davalarda birbirine rakip olmuş savunma hukukçuları. AKP’nin ön saflardaki savunucusu ve namı Türkiye’yi titreten Av. Kezban Hatemi’ye karşı oğlu Mehmet Ali Hatemi’yi savunmak için ele ele vermişler, ekip oluşturmuşlar. Yaptıkları suç duyurusuyla başlayan hukuk sürecini ve nedenlerini anlatıyorlar. Anne ile oğul arasına girilmez, derler. Bu davayı niçin kabul ettiniz? Av.Levent Turgut Karakoç: Mehmet Ali Hatemi’yle, meslektaşım Av. Derya Güler aracılığıyla tanıştık. İlk izlenimim olağanüstü dikkat ve zekâsıydı. Kendisini dinlediğimde, yaşadıklarına herkes gibi önce ben de inanamadım. Fakat olayı hukukçu disipliniyle değerlendirdiğimde, meslek etiğim ve adalete olan saygım, Mehmet Ali Bey’i savunmamı gerektirdi. Kendisinin zaten AKP “akile”si ve hukuk çevrelerini bile ürküten güçte bir isim. Böyle biriyle hukuk mücadelesinden korkmuyor musunuz? Av. Derya Güler İstanbul Hukuk Fakültesinde Medeni Hukuk Hocamız Prof. Dr. Selahattin Sulhi Tekinay, son dersinde, ‘Adaleti hatır için de, başka bir şey için de satmayın, sattırmayın! Siz hukuk öğrencileri hâkim, savcı ve avukat olacaksınız. Müvekkilinizin haklarını sonuna kadar çekinmeksizin ve cesaret ile savununuz’ demişti. Rahmetli hocamız Tekinay’ın saygıyla tuttuğumuz bu öğüdü, sorunuzun cevabıdır. Sonuç almayı bekliyor musunuz, yoksa bir kararlılığı vurgulamak için mi suç duyurusunda bulundunuz? Av. Levent Turgut Karakoç Öncelikle üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğüne inanmaktayız. Yürüyen soruşturmalar hakkında, yasa gereği yapılan işlemlerle ilgili bilgi veremiyoruz. Dosyalarımızı ekip olarak, titizlikle takip ediyoruz. Konunun her aşamasında son hukuki yol tüketilene dek ve Anayasa Mahkemesi süreci dahil olmak üzere hukuk mücadelemize devam edeceğiz. “Evlenen tek oğul bir an ne ka iki kaynana kazanır.” ybeder, TRISTAN BERNARD Hatemi, Hatemi’ye Karşı maruz kaldığına inandığımız eziyet, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, kişisel verilerin elde edilmesi, evrakta sahtecilik, görevi kötüye kullanma, çıkartıldıklarına, yüzlerce kez tanık olduk. Müvekkilimiz Mehmet Ali Hatemi, kesinlikle böyle biri değil. Kendisiyle ilgili çıkış noktamız, Fotoğraf: HATEMİ AİLESİ görevi ihmal, şantaj, tehdit, hakaret, kişilerin huzur ve sükununu bozmak, özel hayatın gizliliğini ihlal iddiaları ile suç duyurularında bulunduk. 13 senelik meslek hayatımızda yaşlı, zihinsel engelli ve savunmasız insanların yakınları tarafından hâkim huzuruna hakkında verilen kararın Sağlık Bakanlığı’na bağlı herhangi bir devlet hastanesine sevk edilmeksizin ve müvekkilimiz dinlenmeksizin, alelacele alınmış olmasıdır. Av. Kezban Hatemi, iktidarın en üst odaklarına çok yakın, Av. Derya Güler: Mehmet Ali Hatemi, nisan ayı ortasında bana telefon ederek, görüşmek istedi. Sesindeki moral bozukluğu sebebi ile kendisini derhal kabul ettim. Ofisime ilk geldiğinde yaklaşık 7 saat süren bir toplantı yaptık. Üç yıl önce hayatında yaşadığı dönüm noktasından bugüne kadar işi, eşi, annesi, babası ile yaşadıkları ve kendisine yaşatılanları anlattı. Benimle dostça, aynı zamanda bir müvekkil olarak paylaştıklarını hazmetmem ve değerlendirmem iki günümü aldı. Sizinle meslek etiğim ve dosyaların gizliliği gereği şu aşamada paylaşamadığım bilgileri sindirebilmem gerekti. Çünkü anlatılanlar, Brezilya dizilerine taş çıkarır nitelikteydi. O yüzden verileri ve yüzlerce sayfalık delilleri bir savcı, hâkim şüphesiyle değerlendirdim ve ne yazıktır ki müvekkilimin çok açık biçimde haklı olduğunu gördüm. Ne yazık diyorum, çünkü Mehmet Ali Hatemi örneğinde yaşananlar, tamamen sağlıklı, topluma zarar vermek şöyle dursun, yarar sağlayan bir kimsenin sorgusuz sualsiz akıl hastanesine yatırılmış olması, hepimize gerekli ve birey olarak bizi bizlerden de koruyan hukuk sisteminin ne denli kirlendiğinin göstergesiydi. Ben bu davayı ve Mehmet Ali Hatemi’nin vekilliğini yalnızca bir şahsın haklarını savunmak adına almadım. Yaşanan olayların Mehmet, Ahmet ya da Ayşe’nin başına gelmişliğinin önemi yok. Yapıldığını iddia ettiğimiz hukuksuzluklar, toplumsal bir krizi işaret ediyor. Bugün Mehmet Ali Hatemi’nin başına gelenler, yarın sizin de başınıza gelebilir. İşte bu noktada, bu davaların vekilliğini üstlenmek, bir savunma hukukçusu için kaçınılmazdır. Zira bizler, mesleğe başlarken hukukun üstünlüğüne dair bir yemin ediyoruz. Bu nedenle, hakkı ve doğruyu savunmak, adaletin yerini bulması için emek ve çaba harcamak mesleğimizin ve insan olmanın hem sonucu, hem de onurudur. AKP Tipi Totalitarizme Doğru Bireyin özgürlüğünün devlet tarafından ortadan kaldırılması ve bireysel yaşamın ikinci dereceye bırakılması anlamında kullanılan “totalitarizm” kavramı I. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da ortaya çıkan faşist ideolojiyi tanımlamak için kullanılıyordu. Mussolini, “Faşizme göre, her şey devletin içindedir ve devletin dışında insani veya ruhsal hiçbir şey yoktur, dahası onun dışında hiçbir şeyin değeri yoktur. Bu anlamda faşizm, totaliterdir ve bütün değerlerin sentezi ve birliği olan faşist devlet, bir halkın yaşamının tüm yönlerini ifade eder, geliştirir ve güçlendirir” diye yazmıştı. Kuşkusuz ki günümüz Türkiye’sinde devleti “faşist” ya da “totaliter” olarak tanımlamak yanlış olur, çünkü devlet erkine sahip olan siyasal iktidarı parlamenterdemokratik yolla değiştirmenin koşulları mevcuttur. Sınırlı da olsa düşünce ve anlatım, toplanma ve gösteri, örgütlenme gibi özgürlükler hâlâ vardır. Ayrıca totaliter sistemlerin tarihsel ve ideolojik öğeleri olabilecek özellikler üzerinde bir anlaşma/mutabakat yoktur. Belirleyici olan ortak yön devletin/siyasal iktidarın koyduğu hedefine ulaşmak için bütün yolları kullanması doğrultusundaki kararlılığıdır. Bundan ötürü tüm totaliter rejimler “güncel” teknik ve yöntemlerle siyasal konumlarını güvence altına almak, topluma “tek tip” ideolojik kurallar dayatmak, toplumsal yaşamın tüm yönlerini denetlemek tüm totaliter rejimlerin uyguladıkları siyasetlerin olmazsa olmazlarıdır. HHH Carl Joachim Friedrich ve Zbigniew Brzezinski gibi düşünür ve siyasal bilimciler totaliter rejimlerin ortak özelliklerini “ütopyacı gelecek vaadi”, “bin yılcı egemenlik savı üzerine kurulmuş bir ideolojik kurgu”, “fiziksel ve/veya psikolojik terör”, “tek lidertek parti”, “medya tekeli”, “yaşamın her alanını kapsayan merkezi eşgüdüm” olarak göstermektedirler. Totalitarizm, toplumun ve toplumsal gerçekliğin bütününü kavradığını iddia eder. Kendi rejiminin değişmezliğini ayırt edebilmek için bir öteki terimi icat eder ve insanları, benden olanlar ve benden olmayanlar diye ikiye ayırır. Totalitarizmde lider tek güçtür. Her şeyi bilir, her şeye hakkı vardır. Liderin ruhunu okşayan onun lütfuna mazhar olur, eleştiren ise hiçlikte yitip gider. Bu rejimde insanın kendi geleceğini düşünmesi, tasarlaması olanaksızdır. Her şey toplumun mutluluğu içindir ve insanların ne ile ve nasıl mutlu olacağını da belirleyen liderdir. HHH Yukarıda son bölümde altı çizilen totaliter özellikler AKP iktidarının gerek siyasal uygulamalarına, gerekse liderinin geleceğine ilişkin söylemlerine yansımaktadır. Büyük devlet vaatleri, 2023, 2053, 2071 planları, fiziksel terör ile eşanlamlı, yargısız infaza dönüşmüş tutukluluklar, parlamento dışı muhalefete sis bombası, biber gazı ve tazyikli su uygulanan şiddeti, muhalif gençlik gruplarına karşı uygulanan sindirme/yıldırma siyaseti bu yansımanın somut örnekleridir. Bunlara, sağlık perdesi ardına gizlenerek getirilen alkol yasağıyla bireylerin özgürlük alanlarının daraltılması, ibadethaneleri olan cemevlerinin devletçe tanınmaması yoluyla Alevilerin ötekileştirilmesi gibi çeşitli müdahaleci ve baskıcı uygulamaları ekleyebiliriz. HHH Ne var ki tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen henüz her şey bitmiş değildir. AKP tipi bir totalitarizme giden, dönüşü zor bu yola set çekmek, bizim elimizdedir. Başarabilir miyiz? Eğer kendi gücümüzün farkına varır, aramızdaki kısır çekişmeleri bırakır, toparlanırsak niçin başaramayalım? KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK G NOKTASI [email protected] Arınç’a ‘Kayırma’ Yetkisi Peki, vakıf eserlerinin onarımlarında gereken özen gösteriliyor mu; tarihsel mirasımız onca harcamalara rağmen “özgün”lüklerine saygılı şekilde yaşatılabiliyor mu? Sorunun yanıtı için ne yazık ki “evet” denemiyor. Gerçi azınlıkta kalan kimi uygulamalarda başarılı sonuçlar alınabiliyor. Ne var ki “vakıf restorasyonu” denilince hemen tüm uzmanların ortak görüşü; “bilinçsiz ellerde, koruma adına tahribat”... Çünkü vakıflara “iş yapan” yüklenicilerden çoğunun yeterli uzman kadroları yok. Yüzlerce, hatta binlerce yıllık eski eserler, deyim yerindeyse acemi ve duyarsız onarım ekiplerine teslim ediliyor; kültürel miras geri dönülemez yanlış uygulamaların kurbanı oluyor. Tarihimizin böylesine özensiz bir kuruma, hatta birkaç kişinin insafına bırakılması; çağları aşıp günümüze gelebilen eserlerimizin tanımlanamaz bir sorumsuzluğa emanet Vakıflar’ın camiye çevirdiği İznik edilmesi ne kadar Ayasofyası... hazin... sınırlama Bakan onayıyla sıl sorumluluk kalkıyor; örneğin 1 milyonluk işe 5 milyon ödenebileGelelim bu sorumsuzlukcek.” (Hürriyet/gündem21 tan sorumlu Arınç’ın yeni Mayıs 2013) yetkisine... Devam etmekte olan Vakıflarda yıllardır süregeişler için de geçerli olacak len asıl sorun “onarım adıbu görülmemiş kayırma, na tahribat”ken; bunun ise Başbakan Yardımcısı’nın uzman olmayanların geronayıyla mümkün olabileçekleştirdiği “bilinçsiz” ve cek! “bilgisiz” uygulamalardan kaynaklandığını herkes biakıf tahribatı liyorken; vakıflara “bakan” “Bir hizmetin gelecekte Başbakan Yardımcısı’nın de devamını sağlamak asıl görevi mirasımızı koruiçin bağışlanan mülk ve mak adına cahil cühelaya paralar”a vakıf deniyor.. para ödenmesini engelleEski hanlar, hamamlar, mek değil midir? köprüler, çeşmeler, camiler, Arınç’a işte bu önlemi anıtsal binalar.. “vakıf almak yerine aynı yüklenicieserler”ini oluşturuyor. lere “sınırsız para ödeme” Bunlara bakmak, yetkisini tanıyan yönetmeliği onarmak, kiraya vermek, kim yazdı bilemiyorum. gelirlerini yine koruma Ancak “yazdıran”ları göreçalışmalarında kullanmak bilmek için, koruma adına için kurulmuş Vakıflar Genel perişan edilen eserlerimizMüdürlüğümüze bağlı deki inşaat tabelalarında eserlerin sayısı yaklaşık yazılı isimlere bakmak 7500. Özellikle projelenyeterli olsa gerek... dirme, restorasyon (esaslı Üstelik yazanlar da, onarım) ve restitüsyonlarlar yazdıranlar da, hatta Resmi (yeniden canlandırma) bu Gazete’de yayımı için onayişlerde deneyimli kabul edilen yüklenicilere “ihale” layanlar da “muhafazakâr”. yöntemiyle yaptırılıyor... Ne diyeyim, yazıklar olsun... Dikkatli okurlarımız da olmasa, yağma gündeminin yoğunluğu içinde kimi gizli kapaklı rant oyunlarından hiç haberimiz olmayacak. Geçenlerde duyarlı bir mimarın “Bu yetkiden haberiniz var mıydı?” diyerek gönderdiği gazete kupürünü okuyunca neye uğradığımı şaşırdım. Yasayla bile mümkün olamayacak bir “kayırma” yetkisi, Vakıflardan Sorumlu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a sadece yönetmelik değişikiğiyle verilmiş. Haberde özetle deniyor ki: “Vakıfların yönetmeliğine göre, restorasyon işlerini üstlenenler sözleşme bedelinin en çok yüzde 50 fazlasıyla işi tamamlamak zorundalardı. Şimdi bu ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY A V T.C. ERZURUM 2. İCRA DAİRESİ TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2012/127 TLMT. Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı takdirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 23/05/2013 1. İhale Tarihi: 25/06/2013 günü, saat 10.00 10.10 arası. 2. İhale Tarihi: 10/07/2013 günü, saat 10.00 10.10 arası. İhale Yeri: SELİM YEDİEMİN DEPOSU (SANAYİ TORTUM YOLU ÜZERİ OPEL ERDEMİR ARKASI) No: 1 Takdir Edilen Değeri TL.: 80.000,00 Adedi: 1 KDV: %18 Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri): BETAPAK BPT7872011 seri numaralı bardak dolum makinesi (İİK. m.114/1,114/3) *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 32423) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Muğla’nın 1 Fethiye ilçesin 2 de, doğal güzelliğiyle tanınmış 3 bir koy ve orman 4 alanı. 2/ İnce ve 5 süslü el işi... Bir 6 nota. 3/ Tavlada “iki” sayı 7 sı... Bir kitabın 8 sayfalarını süs 9 leyen küçük motif. 4/ İki kişiy1 2 3 4 5 6 7 8 9 le oynanan bir is 1 B İ L D İ R G E kambil oyunu... Ku 2 O N AMA S R A zu sesi. 5/ Bir soru sö 3 Z U M S İ S N zü... Türkiye’nin pla 4 D İ A N A M E T ka imi. 6/ Japonya’da 5 O T L U K B E L İ bir kent... İspanyolİ L İ K ların sevinç ünlemi. 6 Ğ G A E K O 7/ İlkel bir su taşı 7 A B A R A tı... Yunan abecesi 8 N A M S A M R nin altıncı harfi. 8/ 9 Ç A K A B E Y Hem ruhtan hem de organizmadan ayrı olan ve tüm organik etkinliklerin temelinde bulunan bir yaşam ilkesinin var olduğunu öne süren öğreti. 9/ Afganistan’da yaşayan bir halk. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kastamonu’nun Cide ilçesinde, doğal güzelliğiyle tanınmış bir koy. 2/ Halk dilinde soğuk algınlığına verilen ad... Müjdeli haber. 3/ Hollanda’nın plaka imi... Çözümleme. 4/ Eti lezzetli bir balık... Tantal elementinin simgesi. 5/ 21 yaşın altındaki oyunculardan meydana gelen spor takımları için kullanılan sözcük... Paylama. 6/ İki sert cismi birbirine bağlamaya yarayan, iki ucu kıvrık metal parça... Bir göz rengi. 7/ Otomobilin ön düzeninde bulunan ve her yöne dönebilen, küre biçiminde parça. 8/ Faiz... Bal koymaya yarayan küçük tekne. 9/ Meyve yaprağında yumurtacıkların bağlı olduğu bölüm... Tıpta en gelişmiş görüntüleme tekniğinin kısa yazılışı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle