18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 MAYIS 2013 ÇARŞAMBA 12 EKONOMİ [email protected] İstanbul’un taşı toprağı ‘işsiz’ Son 11 yılda İstanbul’da herhangi bir işte çalışmadığı için işsizlik sigortasına başvuranların sayısı 7 kat arttı. İstanbul’daki işsizlerin sayısı 10 ilin nüfusundan daha fazla. MAHMUT LICALI ANKARA AKP iktidarı döneminde İstanbul’da herhangi bir işte çalışmayıp işsizlik sigortasına başvuranların sayısı 2002’de 25 bin 575 olurken, 2012’de bu sayı 7 kat artarak 183 bin 988’e çıktı. 2002’de işsizlik sigortasından başvuran hemen hemen herkes yararlanırken, 2012’de başvuran her 2 kişiden yaklaşık 1’i hak kazandı. İstanbul için 11 yılda işsizlik sigorta fonuna yapılan ödeme ise 1 milyar 875 milyon TL’ye yaklaştı. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesini yanıtlayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, İstanbul’a ilişkin işsizlik verilerini açıkladı. Buna göre yalnızca son 3 yıl içinde iş bulmak amacıyla Türkiye İş Kurumu’na başvuranların sayısı 136 bin 873 kişi artarak 2010’da 227 bin iken 2012’de yaklaşık 365 bine çıktı. İstanbul’da 365 bin kişiden yaklaşık 100 bini herhangi bir işe yerleştirilirken 265 bin kişi hâlâ iş arıyor. Kuruma başvurmayan ya da iş aramayan kişilerle işsizlerin sayısı daha da artarken; İstanbul’da yalnızca kuruma başvuran ve bir işe yerleştiremeyenlerin sayısı tek başına Artvin, Burdur, Çankırı, Sinop, Tunceli, Yalova, Ardahan, Bartın, Iğdır ve Kilis gibi illerin nüfusunu geride bırakıyor. 2012 yılında 1860 yaş grubu arasında İstanbul’da 8 milyon 189 bin 885 kişi bulunurken, bu durum 2012 yılında İstanbul’da çalışma çağı olan 1860 yaş aralığında olan, ortalama her 20 kişiden yaklaşık 1’inin işsiz olduğunu gösteriyor. AKP döneminde İstanbul’da işsizlik sigortasına başvuran ve sigorta almaya hak kazananların sayısı da işsizlikle paralel bir artış gösterdi. 2002 yılında işsizlik sigortasına 25 bin 575 kişi başvururken, bu sayı yıllar içinde artarak, ekonomik krizin yaşandığı 2009 yılında 195 bin 666 kişiye kadar çıktı. 2010’da 142 bin 978’e gerilirken, 2011’de 158 bin 500 kişi işsizlik sigortasına başvurdu. 2012 yılına gelindiğinde sigortaya başvuranların sayısı 2009 ekonomik krizi dönemindeki başvuruya yaklaşarak 183 bin 988 oldu. 2012 yılında başvuran 109 bin kişi işsizlik sigortası kapsamında ödeme aldı. AKP döneminde İstanbul’da işsizlik sigortasına başvurular 7 katın üzerinde artış gösterirken, ödenen tutar ise 22 kat arttı. Son 11 yılda İstanbul’da işsizliğin faturası 1 milyar 873 milyon 542 bin 899 TL oldu. 13 Yapı ruhsatı alamayan, maketten konut satamayacak. Konut kredilerinde hayat sigortası zorunluluğu kalkarken 100 konutun üzerindeki projelerde, müteahhitlere yapı tamamlama sigortası yaptırma zorunluluğu getirildi. Ayıplı malın ayıpsızlığını da satıcı ispatlayacak. Ekonomi Servisi Son dönemlerde gündemden düşmeyen banka komisyonları, maketten satışlar ve alışverişten vazgeçme hakkı yeniden düzenleniyor. İnternetten telefona; paket turlardan gazete promosyonlarına, elektrik, doğalgaz, su, telefon aboneliğine kadar tüketici lehine yeni değişiklikler geliyor. Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, aylardır üzerinde çalıştıkları 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Öngören Yasa Taslağı ile ilgili basın toplantısı yaptı. Taslağın, dün Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldığını belirten Yazıcı, haziran ayında yasalaşarak yürürlüğe girmesini beklediklerini söyledi. Taslağın, tüketicinin lehine çok sayıda değişiklik öngördüğünü belirten Yazıcı, özellikle kredi kartları üzerinde durdu. Taslağın yasalaşması durumunda bankaların artık yıllık üyelik aidatı ve benzeri ücretler tahsil etmeyecekleri bir kredi kartı çıkarmak zorunda kalacaklarını ifade etti. Bankaların bu kartlara isterlerse puan, ek taksit gibi olanaklar ekleyebileceklerini ancak hiçbir şekilde ücret alamayacaklarını vurguladı. Elektrik, su, doğalgaz, internet, telefon gibi tüm aboneliklerde tüketicileri koruyucu yeni düzenlemeler yer alıyor. Buna göre tüketici, belirsiz süreli veya süresi 1 yıldan daha uzun abonelik sözleşmeleri istediği zaman feshetme hakkına sahip olacak. Süresi bir yıldan az olan belirli süreli abonelik sözleşmeleri ise satıcı veya sağlayıcının sözleşmede değişiklik yapması halinde feshetme hakkına sahip olacak. Aboneliğe son verme isteği yönetmelikle belirlenecek süreler içinde yerine getirilmezse, abonelikten faydalanılmış olsa dahi tüketiciden herhangi bir bedel talep edilemeyecek. Feshin, sözleşmenin kurulmasından daha ağır şartala bağlanmayacağı kuralı getirilecek. 100 konutluk projeye sigorta zorunlu Hayati Yazıcı İnternetten ödemeye denetim geliyor Ekonomi Servisi Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye Bankalar Birliği(TBB)genel kurulunda yaptığı konuşmada sistemde daha fazla katılım bankası görmek istediklerini ancak, katılım bankası isteyenlerin ayrı lisans alması gerektiğini dile getirdi. Ödeme sistemleri ile de yeni düzenlemeler için çalıştıklarını söyleyen Babacan, her parası olana bankacılık lisansı vermeyeceklerini de dile getirdi. Babacan’ın açıklamaları özetle şöyle. l Ödeme sistemleri ile ilgili yeni bir düzenleme üzerinde çalışıyoruz. Bu konuda ağırlıklı yetkiyi BDDK’ye veriyoruz, bununla ilgili yeni tüketiciyi koruma yasamıza, finansal tüketicilerle ilgili bir bölüm de koyduk. l Bankaların hizmet ve ko Parti Bitti, Gençler Evi Temizleyin! Onların kuşağına farklı adlar veriliyor: Y kuşağı, Milenyum kuşağı, Küreselleşme kuşağı, Net kuşağı... Kabaca 1980 sonrası doğumlu gençler; farklı coğrafyalarda, farklı uluslardan geliyorlar. Ama “ortak” yönleri dikkat çekiyor: Narsisler (kendilerine taparcasına âşıklar); “benbenbenciler”; sabırsızlar; hiyerarşiye tahammülleri yok; piyasaya ve teknolojiye bağımlılar; toplumsal duyarlılıkları yok denecek kadar az; apolitikler; okumuyorlar; ilgilenmiyorlar; vs. vs. vs... Y kuşağı geçen hafta Cumhuriyet Bilim ve Teknik dergisinin de gündemindeydi. “Günümüz Gençliği Uygarlığı Yıkar mı?” başlığı altında neoliberal küreselleşmenin yeni kuşak mağdurları olan 1980 sonrası gençliğinin özellikleri, davranış kalıpları ve gelecek beklentileri ayrıntılı olarak tartışılmaktaydı. Y kuşağı üzerine yapılan anket ve araştırmalar, bu kuşağa mensup gençlerin çoğunlukla teknoloji ve sosyal medya bağımlısı olduğuna vurgu yapmakta. “Piyasa” ve “zenginleşmek” , kuşağın ana dürtüleri arasında yer alıyor. Örneğin ABD’de Michigan Üniversitesi tarafından yürütülen bir araştırmada “servet sahibi olmanın hayatlarındaki önemi” sorusuna Y kuşağı gençlerinin yüzde 75’i “son derece önemli” diye yanıt vermiş. Oysa kendilerinden sadece iki kuşak öncesinden gelen ve “bebek çoğaltan” (baby boomers) diye anılan “papatya çocukları kuşağı” (195060 doğumlular) için aynı sorunun yanıtı yüzde 45 düzeyinde kalmış. Para kazanma ve yükselme hırsı, acımasız rekabet, narsisizm ve toplumsal duyarsızlık sözcükleriyle betimlenen bu kuşaktan peki başka ne beklenilebilirdi ki? Y kuşağına bir de karşılaştıkları ekonomik koşullandırmalar açısından bakalım: İnsanlık tarihinin belki de en yüksek genç işsizlik sorunuyla karşı karşıya olan, esnekleştirilmiş, parçalanmış ve güvencesizleştirilmiş bir işgücü piyasasına adım atmak üzereler. Kapitalizmin hegemonik merkezlerinden ABD ve İngiltere’de yüzde 19.1 olan genç işsizlik oranı, çevre ve yarı çevre ekonomilerinden İspanya’da yüzde 40, Yunanistan’da yüzde 66, Türkiye’de ise yüzde 22 düzeyinde seyrediyor. Avrupa’da bir yandan da “asgari ücret düzeyine” yapılan atıflar ile anılmaktalar. Örneğin, kendilerinden Yunanistan’da 700 Avro kuşağı; İtalya’da 1000 Avro kuşağı diye bahsediliyor. Esnek, yarı zamanlı, süreli işler tek umut kaynağı; bir yandan da bu koşullandırmaları “serbest piyasa” kurgusunun karşı konulamaz kuralı olarak benimsemek zorundalar. Bir “teknoloji ve çağdaşlık” projesi olarak sunulan neoliberal küreselleşme mitinin, aslında çokuluslu şirketlerin ve finansal spekülatörlerin, emeğin ve gezegenimizin kaynaklarının acımasız sömürüsüne dayalı bir kolektif emperyalist saldırısı olduğunun algılanmasını engellemek için yürütülen bir büyük medya tasarımının ana öğeleri konumundalar. “Piyasa her türlü sorunu çözer” fetişleri altında, sevgili Ergin Yıldızoğlu’nun deyişiyle tüketim hummasına tutulmuş ve örgütsüz, parçalanmış ve yalnızlaştırılmış ebeveynlerin çocukları olarak insanlık tarihinin yarattığı en büyük israf ve borç ekonomisinin yeni tüketicilerini oluşturmaktalar. Y kuşağı çocukları, kapitalizmin acımasız sömürüsünün sonuçlarını doğrudan yaşamak zorundalar: İklim değişikliği ve küresel ısınma tehditlerini yaşayan dünyamız; işlevsizleştirilmiş bir küresel ekonomi; yoksulluğunun sorumluluğunu “başkalarında” gören şiddet eğilimli siyasi sistemler. Gençler, parti bitti, evi temizlemek size düşüyor. 4 Tüketici kredisi ve mortgage sözleşmelerinde kredi sözleşmesi imzalanmadan önce, tüketici şartlarla ilgili bilgilendirilecek. 4 Tüketici sözleşmeden 14 gün içinde cayabilecek. 4 Tüketicinin açık talebi olmadan, krediyle ilgili sigorta yaptırılamayacak. Tüketicinin sigorta yaptırması halinde istediği sigorta şirketi ile imzaladığı poliçe, kredi veren tarafından kabul edilmek zorunda olacak. 4 Kredinin ödenmesi için açılan hesaplardan hesap işletim ücreti gibi herhangi bir ücret ya da masraf talep edilemeyecek. 4 Tüketicinin açık talimatı olmadan kredi sözleşmesiyle ilişkili bir kredili mevduat sözleşmesi yapılamayacak. u Ödeme sistemleri ile ilgili olarak yeni bir düzenleme üzerinde çalıştıklarını da ileten Ali Babacan, internet üzerinden yapılacak tüm ödemelerin denetleme içinde olmasını istediklerini ve cep telefonu ve benzeri her türlü para transferlerini bir düzenleme içine koyacaklarını dile getirdi. Kredi kartına aidat yok Abonelikler düzenleniyor l Paket tur sözleşmesinin esaslı unsurlarından birinin değişmesi halinde tüketici sözleşmeden dönebilecek. l Ticari ve mesleki amaçla paket turlara katılanlar da tüketiciye tanınan haklardan yararlanabilecek. l Devre tatillerde cayma süresi 14 güne çıkacak; sözleşme tarihini tüketici kendi el yazısıyla atacak. l Süreli yayınlarda birden fazla sayıda satın alınmasını gerektiren ve belirli bir süreye yayılan promosyonların süresi günlük gazetelerde 75 günü, haftalık yayınlarda 18 haftayı daha uzun süreli yayınlarda 12 ayı geçemeyecek. Turlara çekidüzen Komisyon bir yılda ikiye katlandı Yazıcı, geçen yıl bankaların faiz dışında 31 kalem işlemden ücret alırken 1 yıl içinde bu sayının 65 kaleme çıktığına dikkat çekti. Ama yeni yasayla bankacılık işlemlerinde faiz dışında hangi hizmetlerden ücret, komisyon ve masraf alınacağının Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın uygun görüşü ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirleneceğini söyledi. Tüketicilere yıllık üyelik aidatı ve benzeri isim altında ücret tahsil edilmeyen bir kredi kartı sunulması zorunlu olacak. Bankalar isterlerse bu kartlara da ilave hizmetleri ücretsiz sunabilecek. Kapıdan satışa düzenleme l Kapıdan yapılan satışlarda ve internet gibi mesafeli satışlarda 7 gün; devre tatil sözleşmelerinde 10 gün olan cayma süreleri 14 güne çıkacak. l Ön ödemeli konut satışları, tüketici kredi sözleşmeleri ve finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmelerde tüketicileri 14 günlük; taksitle satış sözleşmelerinde ise 7 günlük vazgeçme hakkı gelecek. l İl 6 ay içinde ortaya çıkan ayıplarda, malın ayıplı olmadığını satıcı ispatlayacak. l Ayıp, ağır kusur veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı olmayacak. l Malın ayıplı çıkması durumunda tüketici; Sözleşmeden dönme, ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, ücretsiz onarım, satılanın ayıpsız misli ile değiştirilmesini isteme haklarından birisini kullanabilecek. misyon ücretleri ile ilgili BDDK’nin sınırlar koyması konusu var, biz bunu arzu etmezdik aslında, bu konuya sektör içindeki aşırılıkları sınırlayıcı bir anlayışla yaklaşılmalı. l Bankalar Birliği’nden “Katılım bankaları ile birleşsek mi?” diye bir öneri geldi, ama biz istemedik. Çünkü bura da işlem yapan insanların hassasiyetine saygı duymak gerekir. Türkiye’de katılım bankacılığı yapmak isteyen bankalarımız sıfırdan kurabilir, bazı büyük bankalar belki yanında isteyebilir. Özel bankalarımızdan da ayrıca kurmak isteyen varsa bunun da önü açık ama aynı şemsiye içinde olmaması lazım. l Bankacılık genelinde ise yeni lisanslara kapılar açık. Yeni girişlerde sermaye yeterliliğini çok önemsiyoruz. Her param var diyen Türkiye’de bankacılık yapamaz. Kendini ispat etmesi gerekir. Tertemiz bir geçmişe sahip olmalı. l Günlük söylemler bir yana hiçbir zaman bankacılık konusunda popülizm yapmadık. Her işin doğrusu yapılıyor. Bunlar zor dengeler. Türkbank tasfiyeden çıktı Tasfiye halinde iken elindeki gayrimenkulleri satan ve kasasında 500 milyon lira civarında nakti bulunan banka, kısa bir süre önce de elindeki 5.7 oranındaki munzam sandık hisselerinin devri konusunda da TMSF ile el sıkışmıştı. OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA Tasfiye halindeki Türk Ticaret Bankası’nda beklenen genel kurul dün saat 14.00’te yapıldı. Hisselerin yüzde 98.5’ini elinde tutan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) dün yapılan genel kurulda bankanın tasfiyeden çıkarılıp tekrar hayata dönmesini oyladı. Teklif TMSF’den geldiği için de saat 14.00’te başlayan genel kurulda Türkbank lisansı bugün için iptal edilmiş olsa da tekrar hayata dönme şansı kazandı. Genel kurulla Türkbank’ın tasfiyeden çıkarılması dışında bankacılık lisansı alması için gerekli çalışmanın yapılması için yönetim kuruluna yetki verildi. Bu kararın ardından bankanın yönetim kurulunun, BDDK’nin kapısını çalması bekleniyor. 2012 bilançosuna göre bankanın aktif toplamı 504 milyon lira olan bankada, Hazine’nin daha önce aktardığı 354 milyon liralık sermaye benzeri kredi bulunuyor. Genel kurulda bankada bulunan bu kredi ve faiz TMSF’ye aktarılacak. Mafyasiyasetiş dünyası üçgeninde yaşanan skandallar yüzünden önce Hazine’ye devredilen hemen ardından da tasfiyesi için düğmeye basılan Türk Ticaret Bankası’nın, bir süredir kuruluşunun 100 yılında sektöre geri dönüş hazırlıkları yapılıyordu. Kasasında 520 milyon lira nakit bulunan Türkbank’ın yeniden bankacılık yapabilmesi için Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) çalışmaları tamamlanmıştı. Tüm kamu davalarını kazanan TMSF, bankanın yüzde 5.7 hissesini elinde bulunduran Munzam Sandık ile de hisse devri konusunda bir süre önce el sıkışmıştı. Böylece bankanın hâkimi haline gelen Fon, önce tasfiye işleminin durdurulması için ticaret mahkemesine başvuracak hemen ardından da yeniden lisans alabilmek için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun kapısını çalacak. l Tüm tüketici sözleşmeleri en az 12 punto büyüklüğünde ve okunabilir bir şekilde düzenlenecek. l Sözleşme koşulları, sözleşme süresi içinde tüketici aleyhine değiştirilemeyecek. l Tüketiciler sürpriz ücretlerle karşılaşmayacak. l Tüketici işlemlerinde bileşik faiz uygulanmayacak. l Tüketiciden talep edilecek her türlü ücret ve masrafa ilişkin bilgiler, sözleşmenin eki olarak tüketiciye ayrıca verilecek. Sözleşmeler iri harfle yazılacak Faizler talimatla düşmez Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) İstanbul’da yapılan 56. Olağan Genel Kurul toplantısında konuşan TBB Başkanı Hüseyin Aydın, bankacılık sektörüne yönelik eleştirileri sert bir dille eleştirdi. 12 Eylül ile 13 Mayıs arasında, fonlama faizinde 4.5, ticari kredilerde 4.3, ihtiyaçta 5.3’lük indirim yapıldığını anımsatan Aydın, “Faizlerin talimatla düşmesinin mümkün olmadığını hepimiz biliyoruz. 90’lı yıllarda bu işi yaşadık. Piyasanın faizi kabul etmemesi halinde hangi bedeli ödediğimizi hepimiz yaşadık, gördük” değerlendirmesinde bulundu. Aydın, TCMB’nin kredili mevduat hesapları (KMH) faiz oranları için kredi kartı işlemlerindeki azami akdi ve gecikme faiz oranlarını baz alarak düşürmesinin bankacılık sektörünün kârını yüzde 25 arasında aşağı çekeceğini söyledi. TBB genel kurul toplantısı sonrasında gazetecilerin sorularını cevaplayan Aydın, düzenlemenin bankacılık sektör kârlılığına ciddi bir etkisinin olacağını düşündüklerini belirterek; “Burada yaklaşık 10 milyar liralık bir kredi hacmi söz konusu. Geçen sene sektör olarak 23 milyar lira kazanmıştık. Tam bir hesap yapmadık ama kâr üzerinde yüzde 25 arasında bir etkisi olur” dedi. Aydın, bankacılık sektöründe alınan ücret ve komisyonların, yapılan yatırım ve işletme harcamalarının maliyeti ve masrafların karşılığı gereği olması sebebiyle düzenlemelere uygun olduğunu düşündüklerini belirterek, “Uluslararası uygulamalarda ve uyum çalışmaları sürdürülen AB düzenlemelerinde de olduğu gibi ücret ve komisyonların piyasa mekanizması çerçevesinde serbestçe belirlenmesinden yanayız” dedi. l Kamuoyunun maketten satış olarak bildiği ön ödemeli konut satışları yapılabilmesi için “yapı ruhsatı alınma” şartı gelecek. Bir başka ifadeyle arsasını almadan, projesini hazırlamadan ve bunları belediyeye onaylatmadan konut satışı yapılamayacak. l Bakanlıkça belirlenen büyüklüğün üzerindeki projeler için (100 konut ve üzeri düşünülüyor) bina tamamlama sigortası yaptırılması zorunlu olacak. Maketten satışa takip 11 yılda 1.8 milyon TL Serbestlik olmalı l Tüketici 14 gün içinde ön ödemeli konut satış sözleşmesinden cayma hakkına sahip olacak. l Konut teslim süresi 30 aydan 36 aya çıkacak. l Devir ve teslim tarihine kadar tüketici, masrafları ve konut bedelinin yüzde 2’sine kadar tazminat ödemesi kaydıyla konutu almaktan vazgeçebilecek. l Bakanlık artık, “kampanyalı satış izin belgesi” vermeyecek. Bakanlık bununla konut satışlarının devlet garantisinde olduğu şeklindeki yanlış izlenimi silmeyi amaçlıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle