Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                SAYFA	  CUMHURİYET	  29	MAYIS	2013	ÇARŞAMBA  18	  	SAĞLIK	  Alzheimer’da yeni umut SİBEL BAHÇETEPE  Hekimler kendi haklarını belirledi ANKARA	(Cumhuriyet	Bürosu)		Hekimler Derneği (HEKİMDER) dünyada ve Türkiye’de bir ilk olan Evrensel Hekim Hakları Bildirgesi’ni yayımladı. Bildirgede, hekimlerin “her	türlü	etki,	baskı	ve	şiddetten	uzak	bir	ortamın	sağlanmasını	 talep	etme,	hastası	için	kendi	yaşamını	 ve	güvenliğini	tehlikeye	atmama,	bireysel	 ve	hukuksal	kişiliğinin	korunmasını	talep	 etme	hakkına”	sahip olduğu belirtildi. Performans sistemine bağlı olarak günde yaklaşık 200 hastaya bakmak zorunda kaldıklarını belirten hekimler, bildirgelerinde bu konuyla ilgili olarak “Hasta	haklarını	gözetmek,	 özen	ve	dikkat	yükümlülüğünü	yerine	getirmek,	olası	mesleki	hata	riskini	en	aza	 indirmek	amacı	ile	her	hastasına	en	az	 on	beş	dakika	ayırma	hakkına	sahiptir”	 diyerek bu sürenin idari kararlarla azaltılamayacağını kaydetti. Bildirgede tamgün tartışmalarıyla ilgili olarak da “Hekim,	çalıştığı	 kuruma	zarar	verecek	nitelikte	olmamak	 kaydıyla,	muayenehanesinde	hizmet	verme	hakkına	sahiptir”	ifadeleri kullanıldı.  ATLANTA	Emory	Üniversitesi	Tıp	Fakültesi	 Alzheimer	Araştırma	Merkezi’nden	Geriatri	 Uzmanı	Dr.	Monica	Parker,	çağın	vebası	olarak	nitelendirilen	Alzheimer’da	 aşı	çalışmalarının	yeniden	 başlayacağını	 belirterek	 “Yapılan	 çalışmalarda	deneklerin	beynindeki	 plakların	 ortadan	 kalktığı	 görüldü.	Aşı	çalışmaları	kısa	sürede	 yeniden	gündeme	gelecek”	dedi.	 US	News&World	Report	dergisi	 tarafından	ABD’nin	en	iyi	tıp	doktorları	arasında	gösterilen	Parker,	 nüfusun	hızla	yaşlandığını	ve	 Alzheimer’ın	 artabileceğini	 söyledi.	Normal	bir	beynin	 spagetti	gibi	göründüğünü,	 beyindeki	düğüm	ve	plakların	ise	Alzheimer	işareti	 olduğunu	belirten	Parker,	 hastalığın	risk	faktörlerini	ise	genetik,	ırk,	yaş,	 kardiyovaksüler	hasta  lıklar,	kafa	travmaları,	felç,	tedavi	 edilmemiş	depresyon,	stres,	tütün	 kullanımı,	inme,	uyku	yoksunluğu	ve	 kullanılan	bazı	ilaçlar	olarak	sıraladı.	 Alzheimer’ın,	 demans	 (bunama)	 ile	karıştırılabildiğini	dile	getiren	 Parker,	“Alzheimer	bellek	kaybı,	 sözcük	bulamama,	kaybolma,	otomobil	kullanamama,	spor	ve	yemek	 yapamama,	çok	basit	ihtiyaçlarını	 giderememe	gibi	belirtilerle	ortaya	 çıkar”	dedi.	Uyku	yoksunluğunun	 da	beyin	fonksiyonlarına	zarar	 verdiğine	dikkat	çeken	Parker,	 uyku	uyunmadığı	zaman	beynin	 kendini	yenilemediğini	anlattı.	 Parker,	Alzheimer’ın	yalnız	yaşlı	 kimselerde	ortaya	çıkmadığını,	 40’lı	yaşlarda	da	ortaya	çıkabileceğini	ifade	etti.	Tanı	sırasında	kişilere	kalem	testinin	 yapıldığını	 anlatan	 Parker,	 tedavi	 için	 4	 ilacın	 olduğunu	 söyledi.	  Otoriterlik	ve	 Totaliterlik PEK ders verir gibi olacak ama, girmekte olduğumuz şu dönemde çok önemli bir sorunumuz, derdimiz, hatta kavgamız kavramlar konusunda olacaktır. Kavram anlamı çok iyi bilinmezse ve insanlar o konuda berrak zihinlerle düşünmüyorlarsa mutlaka kavgalar, didişmeler, hatta savaşlar bile çıkar. O bakımdan bu dönem yani yerel ve ardından genel seçimlere girmek üzere olduğumuz dönem böyle bir gerekliliği daha da artırıyor. O bakımdan böyle bir sütunu böyle bir konuya ayırmak hiç de yanlış olmaz, çünkü siyaset denen süreç özellikle bu kavramlar çatışmasından oluşur. Bizim ülkemizde bu iki kavram öne çıkmakta ve tartışmalar değişik biçimlerle hep bu konuda olacağa benzemekte. toriterlik çok daha iyi anlaşılır ülkemizde. Çünkü zaman zaman padişahlar döneminden başlayıp neredeyse cumhurbaşkanlarına gelinceye kadar otoriter olmanın erdemleri ve doğruluğu iyice kavranılmamışsa tam da bu konularda. Yani açıklık kavgalarında, kesin söz söyleme becerisinde, topluma yön gösterme çabasında bu sözcüklerle, kavramların adı olan etiketlerle konuşulacaktır. Her dönemde çok yakından tanıdığımız bir kavramdır bu. Disiplinli çalışma ile otoriterliği birbirine karıştırırız. Fikir vermek, tavsiyede bulunmak, yön göstermek, elbet kullanılan ses tonuna bağlı olarak ya bir emir gibi olur ya da bir rica olabilir. Otoriterlik bu ricaya falan bakmadan toplumun en tepesinden emirler vermek ve bunların yerine getirilmesini devlet zoruyla kabul ettirmektir. Toplumun gidişini etkileyenlerin emirleriyle, onların kafalarında oluşmuş hedeflerle sürüp gider ve buna uyulmazsa, hayır öyle değil şöyledir denirse, kısacası otoriter şeflerin ya da yöneticilerin söylediklerine karşı çıkmak, kusur bulmak hele eleştirmek yanlış sayılıyorsa, otoriterlik vardır demektir. otaliterlik ise bu emrediciliği yaşamın her aşamasına yaymak demektir. Ülkemizden örnek vermek gerekirse, bazen yumuşak olarak söylenir, bazen de sert biçimde söylenir ama, “bundan böyle beyaz ekmek olmayacak” denebilir ya da beyaz ekmek o kadar pahalı yapılır ki, kimse yiyemez. Bunda bir çeşit seçme olasılığı sanki varmış gibi gözükür, ama hangi seçeneği seçerseniz seçin, sonuç aynıdır; baştakinin dedikleri yapılır. Böyle yöneticilere tarihte çok ünlü unvanlar bulunur, Almanya’da Hitler ya da İtalya’da devletin başına “il duce” denmiştir. Tabii böyle rejimlerde eleştiri “mutlaka yapıcı olmak” zorundadır, bu otoriter gidişe katkıda bulunmak gerekir. Ama bir yapıcılık, bir fayda, bir kibarlık vermek istenir. Ama olan düpedüz baştaki iradeyi zorla kabul ettirmek demektir. Yerel seçimlere girerken önce baş aktörlere bakmak gerekir. Dediğim dedik ya da şöyle olsa iyi olur diyenler vardır. Seçim kişiler üzerinde değil, bu kavramlar üzerinde sürecektir. Vatandaşlar iyi düşünüp sonradan pişman olmak yerine hangi yaklaşım onlara iyi geliyorsa, onu yine de “demokratik bir anlatıma” dönüştürmek zorundadırlar. Ya otoriter olup emredeceklerdir ya da bazen aynı kapıya çıkabilir biçimde kendi yaşama tarzlarını başkalarına örnek göstermek isteyebileceklerdir.  Kesin	tedavi	değil  O  Türkiye yaşlanıyor İstanbul	Haber	Servisi		Pfizer	 Türkiye’nin	bu	yıl	14	ilde,	3060	yaş	 arası	bin	80	kişi	üzerinde	yaptığı	 “Türkiye’nin	Yaşama	Bakışı”	adlı	 araştırmasına	göre,	yaşlandığımızda	 sağlıklı	olmayı	ve	maddi	durumumuzun	iyi	olmasını	bekliyoruz.	Türkiye’de		 2033’te	65	yaş	üstü	kişi	sayısının	14	 yaş	altı	nüfusu	geçmesi	bekleniyor.	 Akdeniz	Üniversitesi	Gerontoloji	Bölüm	Başkanı	Prof.	İsmail	Tufan,	yaşlı	 nüfusunun	artacağını	belirterek	“Türkiye,	Güney	Kore’den	sonra	en	hızlı	yaşlanan	ülkelerden	biri.	20302040	yılları	 arasında	ülkemizin	caddelerinde	5	yaşındaki	çocuklardan	çok	85	yaşındaki	 ‘teyze’	ve	‘amcaları’	göreceğiz”	dedi.  Uzmanlar estetik cerrahi konusunda uyardı:  Sağlığınızı riske atmayın resinde kullanılmaması gereken dolgu maddesinin kullanıldığı gibi konuların kendilerine yansıdığını belirterek “Estetik olurken sağlığınızdan da olmayın” uyarısında bulundular. Newest Plastik Cerrahi Merkezi’nden Op. Dr. Elif Eren Aydın, bir kısım hastanın estetik olurken bilinçli davranmadığına dikkat çekerek Aydın “Örneğin saç ekimi için bazen çok düşük rakamlar veriliyor. Çok çok düşük fiyat verildiğinde insanlar buna soru işareti ile yaklaşmalıdır” dedi. Aydın, meme protezlerinin de sağlıksız olması durumunda kansere varan durumların yaşanabileceğini kaydetti. SİBEL BAHÇETEPE  Kas hastalarına umut projesi İstanbul	Haber	Servisi	 Türkiye Kas Hastalıkları Derneği (KASDER), hasta odaklı faaliyetlerin sürdürülmesi ve çalışmalara destek olunması için “100	Altın	İnsan” projesini hayata geçirdi. Proje, 100 altın kalpli insanın, yılda bir kez KASDER’e 1000 TL (Bin Türk Lirası) bağış yapmasıyla yürüyecek. KASDER’in Yönetmen Gülsüm	 Sarıoğlu ve ekibi ile işbirliği yaparak hazırladığı “belgesel	film” ise 5 Haziran 2013’ten itibaren Güneydoğu Anadolu’da gösterime girecek. Hayatının çok büyük bölümünü, tedavisi mümkün olmayan kas hastalıklarıyla mücadeleye adayan ve bu amaçla kurduğu KASDER’i bugüne dek sırtında taşıyan bilim insanı Prof. Dr. Coşkun	Özdemir,	 bütçe yaratmakta her zaman sıkıntı yaşıyor. KASDER’in ihtiyaç duyduğu bütçenin sağlanmasının hedeflendiği anımsatılan açıklamada, “Varlıklarıyla	derneğe	hayat	verecek	olan	100	altın	kalpli	insanın	isimleri,	 dernek	girişindeki	100	adet	altın	formundaki	pirinç	plakete	işlenecektir”	denildi.  Estetik işleminin yapıldığı merkezin operasyonun yapılacağı donanımda olması, bu işlemlerin kesinlikle hekim kontrolünde yapılması, hastada kullanılan malzemenin sağlıklı ve hijyenik olması, yapılan işlem konusunda hastaya bilgi verilmesi operasyonlarda en önemli konuların başında geliyor. Hekimler, zaman zaman bir hastada kullanılan meme silikonun başka bir hastada kullanıldığı, saç ekiminin ehil olmayan ellerde yapıldığı, göz çev  T  Türkiye’de kalp naklinde yaşanan sorunlara dikkat çekildi:  Verici bulmak zor SİBEL BAHÇETEPE Koşuyolu Kalp Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile özdeşleşen, geçen ay Pendik Bölge Hastanesi’nde göreve başlayan, bugüne dek 63 kalp nakline imza atan Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Cevat Yakut, kalp nakillerinin ülkemizde donör bulmakta yaşanan sıkıntılar nedeniyle yeteri kadar yapılamadığını söyledi. Yakut, “Böbrek ve karaciğer nakillerinde canlıdan nakil mümkün. Ancak kalp gibi hayati bir organda bu mümkün değil. Beyin ölümü gerçekleşmiş birinden kalp nakli yapılabilir. Yeterli donanıma sahipken ne yazık ki donör bulmakta zorluk yaşadığımız için yeteri kadar kalp nakilleri yapılamıyor” dedi. Yakut ile ekibi Prof. Dr. Ömer Işık, Op. Dr. Erhan Kaya, Op. Dr. Serhat Bülbül geçen ay Pendik Bölge Hastanesi kadrosuna dahil oldu. Kalp nakilleri ile ilgili sorularımızı yanıtlayan Prof. Dr. Cevat Yakut, ileri derece kalp yetmezliği sorunu yaşayan kişilere kalp nakli yapılabileceğini belirti. Yakut, “Yeni nesil ilaçlar, kalp yetmezliğinin ileri safhalarında ya da kalbini kuvvetlendirici ya da yardımcı cihazların devreye girmesi, kalp damarının, kapağının düzeltilmesi gibi ameliyatların olması kalp yetmezliğinin ilaçla tedavisinin mümkün olması, kalp naklini biraz daha ileriye alıyor” dedi. Kalp nakillerinin ülkemizde ve dünyada yeteri kadar yapılamadığını anlatan Yakut, “Böbrek ve karaciğerde canlı organ nakli imkânları var. Ancak kalp nakillerinde bu olmadığından, kalp nakli bekleyen hastaların ne yazık ki nakil olmaktan başka çareleri bulunmuyor. Kalp nakli olan her 100 kişiden 65’i 10 yıl yaşıyor” diye konuştu.  Varis Herkesi vurabilir İstanbul	 Haber	 Servisi	 Özellikle	kadınların	korkulu	 rüyası	olan	“varis”	hastalığı	 en	çok	da	öğretmenleri,	berberleri,	cerrahları,	sekreter	 ve	hamileleri	tehdit	ediyor.	 Kalp	Damar	Cerrahisi	Uzmanı	Operatör	Dr.	Sami	 Gürkahraman,	“Risk	alşikâyetlere	de	 tındaki	bu	meslek	menyol	açan	varis	 supları	alacakları	basit	 hastalığı	konutedbirlerle	 hastalığı	 sunda	 önemli	 bertaraf	 edebilirler”	 uyarılarda	bulundiyor.	Ankara’da	kalp	 du.	Gürkahraman,	 damar	cerrahisi	uz“Hangi	 meslekten	 manı	olarak	uzun	yılolursa	 olsun	 gün	 lardır	hizmet	veren	 içerisindeki	 kısa	 Gürkahraman,	essüreli	 hareketler	 tetik	bozukluk	yanı	 ve	düzgün	beslenme	 sıra	 ağrı,	 kramp	 alışkanlıkları,	insanları	 ve	 şişme	 gibi	 varisten	koruyabilir.	”  Prof. Dr. Atuğ, ABD’de robotik cerrahiyi anlattı Amerikan	Üroloji	Derneği	 tarafından	düzenlenen	yıllık	Üroloji	Kongresi,	bu	yıl	 mayıs	ayının	ilk	haftasında	California’nın	San	Diego	şehrinde	gerçekleştirildi.	Sadece	ABD’de	yapılan	AUA	kongresi,	dünyadaki	en	prestijli	üroloji	kongresi	olarak	kabul	ediliyor.	Bu	yılki	kongrenin	etkinliklerinden	biri	de	“Robotik	Prostat	Kanseri	 Ameliyatı”	kursu	idi.	Prof.	Dr.	Fatih	Atuğ	 bu	kursa	Türkiye’den	eğitimci	olarak	davet	edilen	ilk	cerrah	oldu.	Türkiye’den	bir	 hekimin	ABD’de	robotik	cerrahiyi	anlatması,	robotik	cerrahinin	ABD’de	keşfedilmesi	açısından	önem	taşıyor.		  Ergenlik sorunları aşılabilir  n İstanbul Haber Servisi  13 22 yaşları arası dalgalanmaların yoğun görüldüğü ergenlik dönemi, hem ergen hem de aileler için oldukça zorlu geçiyor. Emsey Hospital’dan Psikyatri Uzmanı Dr. Orhan Karaca, ailelere özetle “Ergene, her şeyden önce onu anladığınızı ve ona değer verdiğinizi hissettirin. Söz ve davranışlarınızda nazik olun. Nasihat almaktan hoşlanmayabileceğini unutmayın. Arkadaşlarıyla ve kendi geçmişinizle kesinlikle kıyaslamayın. Başkalarının yanında azarlamayın ve küçük düşürmeyin” dedi.  Geleceğini karartmayın  Prof.Dr. Coşkun Özdemir  Kök hücre (stem cell) ile ilgili geçtiğimiz yıllarda birkaç yazı yazdım. Bunlar halkın aldatılmamasını amaçlayan uyarı yazıları idi. Kök hücre, yıllardır üzerinde yoğun çalışmalar yapılan ve çok sayıda hastalık için büyük bir umut. Ne var ki umut varsa umut ticareti de var demektir. Kök hücre henüz dejeneratif hastalıklarda klinik uygulama aşamasına gelmemiştir Ama ne gam, bütün dünyada kök hücre tedavisi vaad eden çok sayıda merkez var. Çin bu konuda başı çekti ve yıllardır dünyanın dört bir tarafından Çin’e uçaklar dolusu hasta gitti. Biz de doğrusu bu alanda geri kalamazdık. Tıp fakültesi öğretim üyesi bir profesör çok iddialı bir şekilde ortaya çıktı ve “ben omurilik felçlileri ve ALS hastalarını iyileştiririm” dedi. Çok  satışlı bir gazetemiz günlerce ön sayfasında bu doktorun ve bu tedavinin reklamını yaptı. Gazete.konunun uzmanı bilim insanlarına sorma gereği görmedi. Ne de olsa reyting var. Büyük paralar ödenerek yapılan bu tedavinin sonuçları malum, fiyasko.Bu akademisyen Tıp fakültesindeki görevinden ayrılmak zorunda kaldı ama beni ve gazeteyi uyarı yazılarımdan dolayı mahkemeye vermekten geri durmadı. Şimdi bir özel hastanede icrayı tababete(!) devam ediyor. Başbakan’ın ona büyük güveni olmalı ki konsültasyonlara davet ediyor. Yılmak yok, atışlara devam. Medyadaki yayınlarla birlikte kök hücre çalışmaları yapan bazı akademisyenlerin uyandırdığı umutlarla hastalığı ilerleyen çocukları için çırpınan aileler yıllardır kök hücreye  Kök	Hücre	Hikâyesi sarılmaktan vazgeçmediler. Doğru olanı söylediğimiz için bizim derneğe sitem eden ve hatta daha ileriye giderek suçlamalar yapan bir grup kas hastası yakını birbirlerine destek olarak sağlık bakanlığını kök hücre isteği ile sıkıştırmayı sürdürdüler. Bunlardan bir tanesi Çanakkale’den Başbakana başvurdu. Başbakan onları bir helikopter tahsis ederek bu amaçla dış kapı hastanesine gönderdi. Bu hastanenin sağlık kurulu, kök hücre tedavisini onayladığını ve yapılmasının uygun olduğunu bildirdi. Aile Sağlık Bakanlığına başvurdu ancak reddedildi. Sağlık Bakanlığı önceki yıllardan bazı tecrübeler edinmişti. Bu defa aile mahkemeye gitti. Mahkeme bu tedaviyi onayladı.  (Üyeler arasında kök hücre konusunda uzmanlar olmalı). Sanırım Danştay da bu karara uydu. Böylece Sağlık Bakanlığı israrından vazgeçti. Hasta, Acıbadem Hastanesine yatırıldı.Mehmet Ali Aydın bakanlıkla görüşerek bu tedavi için hastane masraflarının bakanlıkça ödeneceği vaadini aldı. Hasta nörologların değil kök hücre çalışmaları ile tanınan Prof. Ercüment	 Ovalı’nın gözetiminde kaldı ve kök hücre tedavisi böylece uygulandı. Bu bilgiyi değerli bir meslekdaşım nörolog Prof Ayşe	 Kocaman’dan aldım. Hasta evine döndü ancak tedavinin sonuçları hakkında hiçbir bilgi edinemedik. Prof. Kocaman kendilerine sık sık telefon edildiğini ve “Hastanenizde kök hücre yapıldığını öğreniyoruz biz de yararlanabilir miyiz” diye  sorgulandıklarını anlatıyor. Çok ilginçtir Sağlık Bakanı değişince bakanlık Mehmet Ali Bey’e ödeme vaadini yerine getirmiyor ve bütün masraf onun üzerinde kalıyor. İlginç olan bir başka nokta da; kök hücre çalışmaları nedeni ile Nobel alan Japon Prof. Yamaha	içinde Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkeleri kök hücre istismarı konusunda uyararak dejeneratif hastalıklar için çok başlangıçtayız ve henüz klinik uygulamaların uzağındayız diyor... Sağlık Bakanlığının elbette bu olay konusunda açıklamalarda bulunması beklenirdi. Yapılan bu tedavinin sonucu nedir? Nasıl bir izinle yapılmıştır? Binlerce on binlerce hasta ve ailesinin yetkili makamlardan gelecek inandırıcı, doğru bilgilere çok ama çok muhtaç olduğu yadsınabilir mi? coskunoz@superonline.com  n İstanbul Haber Servisi  Çocuklarda zamanında tespit ve tedavi edilmeyen göz bozuklukları, göz kayması, göz tembelliği, şaşılık gibi hastalıklara neden oluyor. Dünyagöz Altunizade’den Op. Dr. Mürüvvet Tüzünalp, “Çocuğunun görme bozukluğunun farkında olmayan aileler, çocuklarının derslerdeki düşük başarı seviyelerini, öğrenme yeteneklerinin düşüklüğüne bağlıyor. Oysa çocuğun öğrenme kabiliyetinde bir eksiklik yok, iyi göremediği için derslerinden geri kalabiliyor. Göz bozukluğunda önlem alınmadığında, gözde tembellik başlıyor. Bu durum ilerleyen yıllarda çocuğun görme kalitesini ciddi oranda etkiliyor.  Bakanlıktan açıklama  n ANKARA (AA)  Bazı basın yayın organlarında 15 Mayıs’ta yer alan “reçetesiz ilaç satışı”yla ilgili haberlerin gerçeği yansıtmadığını ileri süren Sağlık Bakanlığı, söz konusu haberlerin bazı çevrelerce maksatlı olarak saptırıldığını öne sürüp yeniden açıklama yaptı. Açıklamada, “Özellikle büyüme hormonları, antibiyotikler, antihistaminikler ve antidepresanların reçetesiz olarak satıldığı yönünde şikâyetlerin artması üzerine, bu ilaçların bilinçsizce ve amacı dışında kullanımını önlemek amacıyla Bakanlığımız Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından, illere bir genelge gönderilerek gerekli denetimlerin yapılması istenmiştir” denildi.   
            
    
