18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 MAYIS 2013 ÇARŞAMBA 18 SAĞLIK Alzheimer’da yeni umut SİBEL BAHÇETEPE Hekimler kendi haklarını belirledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hekimler Derneği (HEKİMDER) dünyada ve Türkiye’de bir ilk olan Evrensel Hekim Hakları Bildirgesi’ni yayımladı. Bildirgede, hekimlerin “her türlü etki, baskı ve şiddetten uzak bir ortamın sağlanmasını talep etme, hastası için kendi yaşamını ve güvenliğini tehlikeye atmama, bireysel ve hukuksal kişiliğinin korunmasını talep etme hakkına” sahip olduğu belirtildi. Performans sistemine bağlı olarak günde yaklaşık 200 hastaya bakmak zorunda kaldıklarını belirten hekimler, bildirgelerinde bu konuyla ilgili olarak “Hasta haklarını gözetmek, özen ve dikkat yükümlülüğünü yerine getirmek, olası mesleki hata riskini en aza indirmek amacı ile her hastasına en az on beş dakika ayırma hakkına sahiptir” diyerek bu sürenin idari kararlarla azaltılamayacağını kaydetti. Bildirgede tamgün tartışmalarıyla ilgili olarak da “Hekim, çalıştığı kuruma zarar verecek nitelikte olmamak kaydıyla, muayenehanesinde hizmet verme hakkına sahiptir” ifadeleri kullanıldı. ATLANTA Emory Üniversitesi Tıp Fakültesi Alzheimer Araştırma Merkezi’nden Geriatri Uzmanı Dr. Monica Parker, çağın vebası olarak nitelendirilen Alzheimer’da aşı çalışmalarının yeniden başlayacağını belirterek “Yapılan çalışmalarda deneklerin beynindeki plakların ortadan kalktığı görüldü. Aşı çalışmaları kısa sürede yeniden gündeme gelecek” dedi. US News&World Report dergisi tarafından ABD’nin en iyi tıp doktorları arasında gösterilen Parker, nüfusun hızla yaşlandığını ve Alzheimer’ın artabileceğini söyledi. Normal bir beynin spagetti gibi göründüğünü, beyindeki düğüm ve plakların ise Alzheimer işareti olduğunu belirten Parker, hastalığın risk faktörlerini ise genetik, ırk, yaş, kardiyovaksüler hasta lıklar, kafa travmaları, felç, tedavi edilmemiş depresyon, stres, tütün kullanımı, inme, uyku yoksunluğu ve kullanılan bazı ilaçlar olarak sıraladı. Alzheimer’ın, demans (bunama) ile karıştırılabildiğini dile getiren Parker, “Alzheimer bellek kaybı, sözcük bulamama, kaybolma, otomobil kullanamama, spor ve yemek yapamama, çok basit ihtiyaçlarını giderememe gibi belirtilerle ortaya çıkar” dedi. Uyku yoksunluğunun da beyin fonksiyonlarına zarar verdiğine dikkat çeken Parker, uyku uyunmadığı zaman beynin kendini yenilemediğini anlattı. Parker, Alzheimer’ın yalnız yaşlı kimselerde ortaya çıkmadığını, 40’lı yaşlarda da ortaya çıkabileceğini ifade etti. Tanı sırasında kişilere kalem testinin yapıldığını anlatan Parker, tedavi için 4 ilacın olduğunu söyledi. Otoriterlik ve Totaliterlik PEK ders verir gibi olacak ama, girmekte olduğumuz şu dönemde çok önemli bir sorunumuz, derdimiz, hatta kavgamız kavramlar konusunda olacaktır. Kavram anlamı çok iyi bilinmezse ve insanlar o konuda berrak zihinlerle düşünmüyorlarsa mutlaka kavgalar, didişmeler, hatta savaşlar bile çıkar. O bakımdan bu dönem yani yerel ve ardından genel seçimlere girmek üzere olduğumuz dönem böyle bir gerekliliği daha da artırıyor. O bakımdan böyle bir sütunu böyle bir konuya ayırmak hiç de yanlış olmaz, çünkü siyaset denen süreç özellikle bu kavramlar çatışmasından oluşur. Bizim ülkemizde bu iki kavram öne çıkmakta ve tartışmalar değişik biçimlerle hep bu konuda olacağa benzemekte. toriterlik çok daha iyi anlaşılır ülkemizde. Çünkü zaman zaman padişahlar döneminden başlayıp neredeyse cumhurbaşkanlarına gelinceye kadar otoriter olmanın erdemleri ve doğruluğu iyice kavranılmamışsa tam da bu konularda. Yani açıklık kavgalarında, kesin söz söyleme becerisinde, topluma yön gösterme çabasında bu sözcüklerle, kavramların adı olan etiketlerle konuşulacaktır. Her dönemde çok yakından tanıdığımız bir kavramdır bu. Disiplinli çalışma ile otoriterliği birbirine karıştırırız. Fikir vermek, tavsiyede bulunmak, yön göstermek, elbet kullanılan ses tonuna bağlı olarak ya bir emir gibi olur ya da bir rica olabilir. Otoriterlik bu ricaya falan bakmadan toplumun en tepesinden emirler vermek ve bunların yerine getirilmesini devlet zoruyla kabul ettirmektir. Toplumun gidişini etkileyenlerin emirleriyle, onların kafalarında oluşmuş hedeflerle sürüp gider ve buna uyulmazsa, hayır öyle değil şöyledir denirse, kısacası otoriter şeflerin ya da yöneticilerin söylediklerine karşı çıkmak, kusur bulmak hele eleştirmek yanlış sayılıyorsa, otoriterlik vardır demektir. otaliterlik ise bu emrediciliği yaşamın her aşamasına yaymak demektir. Ülkemizden örnek vermek gerekirse, bazen yumuşak olarak söylenir, bazen de sert biçimde söylenir ama, “bundan böyle beyaz ekmek olmayacak” denebilir ya da beyaz ekmek o kadar pahalı yapılır ki, kimse yiyemez. Bunda bir çeşit seçme olasılığı sanki varmış gibi gözükür, ama hangi seçeneği seçerseniz seçin, sonuç aynıdır; baştakinin dedikleri yapılır. Böyle yöneticilere tarihte çok ünlü unvanlar bulunur, Almanya’da Hitler ya da İtalya’da devletin başına “il duce” denmiştir. Tabii böyle rejimlerde eleştiri “mutlaka yapıcı olmak” zorundadır, bu otoriter gidişe katkıda bulunmak gerekir. Ama bir yapıcılık, bir fayda, bir kibarlık vermek istenir. Ama olan düpedüz baştaki iradeyi zorla kabul ettirmek demektir. Yerel seçimlere girerken önce baş aktörlere bakmak gerekir. Dediğim dedik ya da şöyle olsa iyi olur diyenler vardır. Seçim kişiler üzerinde değil, bu kavramlar üzerinde sürecektir. Vatandaşlar iyi düşünüp sonradan pişman olmak yerine hangi yaklaşım onlara iyi geliyorsa, onu yine de “demokratik bir anlatıma” dönüştürmek zorundadırlar. Ya otoriter olup emredeceklerdir ya da bazen aynı kapıya çıkabilir biçimde kendi yaşama tarzlarını başkalarına örnek göstermek isteyebileceklerdir. Kesin tedavi değil O Türkiye yaşlanıyor İstanbul Haber Servisi Pfizer Türkiye’nin bu yıl 14 ilde, 3060 yaş arası bin 80 kişi üzerinde yaptığı “Türkiye’nin Yaşama Bakışı” adlı araştırmasına göre, yaşlandığımızda sağlıklı olmayı ve maddi durumumuzun iyi olmasını bekliyoruz. Türkiye’de 2033’te 65 yaş üstü kişi sayısının 14 yaş altı nüfusu geçmesi bekleniyor. Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölüm Başkanı Prof. İsmail Tufan, yaşlı nüfusunun artacağını belirterek “Türkiye, Güney Kore’den sonra en hızlı yaşlanan ülkelerden biri. 20302040 yılları arasında ülkemizin caddelerinde 5 yaşındaki çocuklardan çok 85 yaşındaki ‘teyze’ ve ‘amcaları’ göreceğiz” dedi. Uzmanlar estetik cerrahi konusunda uyardı: Sağlığınızı riske atmayın resinde kullanılmaması gereken dolgu maddesinin kullanıldığı gibi konuların kendilerine yansıdığını belirterek “Estetik olurken sağlığınızdan da olmayın” uyarısında bulundular. Newest Plastik Cerrahi Merkezi’nden Op. Dr. Elif Eren Aydın, bir kısım hastanın estetik olurken bilinçli davranmadığına dikkat çekerek Aydın “Örneğin saç ekimi için bazen çok düşük rakamlar veriliyor. Çok çok düşük fiyat verildiğinde insanlar buna soru işareti ile yaklaşmalıdır” dedi. Aydın, meme protezlerinin de sağlıksız olması durumunda kansere varan durumların yaşanabileceğini kaydetti. SİBEL BAHÇETEPE Kas hastalarına umut projesi İstanbul Haber Servisi Türkiye Kas Hastalıkları Derneği (KASDER), hasta odaklı faaliyetlerin sürdürülmesi ve çalışmalara destek olunması için “100 Altın İnsan” projesini hayata geçirdi. Proje, 100 altın kalpli insanın, yılda bir kez KASDER’e 1000 TL (Bin Türk Lirası) bağış yapmasıyla yürüyecek. KASDER’in Yönetmen Gülsüm Sarıoğlu ve ekibi ile işbirliği yaparak hazırladığı “belgesel film” ise 5 Haziran 2013’ten itibaren Güneydoğu Anadolu’da gösterime girecek. Hayatının çok büyük bölümünü, tedavisi mümkün olmayan kas hastalıklarıyla mücadeleye adayan ve bu amaçla kurduğu KASDER’i bugüne dek sırtında taşıyan bilim insanı Prof. Dr. Coşkun Özdemir, bütçe yaratmakta her zaman sıkıntı yaşıyor. KASDER’in ihtiyaç duyduğu bütçenin sağlanmasının hedeflendiği anımsatılan açıklamada, “Varlıklarıyla derneğe hayat verecek olan 100 altın kalpli insanın isimleri, dernek girişindeki 100 adet altın formundaki pirinç plakete işlenecektir” denildi. Estetik işleminin yapıldığı merkezin operasyonun yapılacağı donanımda olması, bu işlemlerin kesinlikle hekim kontrolünde yapılması, hastada kullanılan malzemenin sağlıklı ve hijyenik olması, yapılan işlem konusunda hastaya bilgi verilmesi operasyonlarda en önemli konuların başında geliyor. Hekimler, zaman zaman bir hastada kullanılan meme silikonun başka bir hastada kullanıldığı, saç ekiminin ehil olmayan ellerde yapıldığı, göz çev T Türkiye’de kalp naklinde yaşanan sorunlara dikkat çekildi: Verici bulmak zor SİBEL BAHÇETEPE Koşuyolu Kalp Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile özdeşleşen, geçen ay Pendik Bölge Hastanesi’nde göreve başlayan, bugüne dek 63 kalp nakline imza atan Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Cevat Yakut, kalp nakillerinin ülkemizde donör bulmakta yaşanan sıkıntılar nedeniyle yeteri kadar yapılamadığını söyledi. Yakut, “Böbrek ve karaciğer nakillerinde canlıdan nakil mümkün. Ancak kalp gibi hayati bir organda bu mümkün değil. Beyin ölümü gerçekleşmiş birinden kalp nakli yapılabilir. Yeterli donanıma sahipken ne yazık ki donör bulmakta zorluk yaşadığımız için yeteri kadar kalp nakilleri yapılamıyor” dedi. Yakut ile ekibi Prof. Dr. Ömer Işık, Op. Dr. Erhan Kaya, Op. Dr. Serhat Bülbül geçen ay Pendik Bölge Hastanesi kadrosuna dahil oldu. Kalp nakilleri ile ilgili sorularımızı yanıtlayan Prof. Dr. Cevat Yakut, ileri derece kalp yetmezliği sorunu yaşayan kişilere kalp nakli yapılabileceğini belirti. Yakut, “Yeni nesil ilaçlar, kalp yetmezliğinin ileri safhalarında ya da kalbini kuvvetlendirici ya da yardımcı cihazların devreye girmesi, kalp damarının, kapağının düzeltilmesi gibi ameliyatların olması kalp yetmezliğinin ilaçla tedavisinin mümkün olması, kalp naklini biraz daha ileriye alıyor” dedi. Kalp nakillerinin ülkemizde ve dünyada yeteri kadar yapılamadığını anlatan Yakut, “Böbrek ve karaciğerde canlı organ nakli imkânları var. Ancak kalp nakillerinde bu olmadığından, kalp nakli bekleyen hastaların ne yazık ki nakil olmaktan başka çareleri bulunmuyor. Kalp nakli olan her 100 kişiden 65’i 10 yıl yaşıyor” diye konuştu. Varis Herkesi vurabilir İstanbul Haber Servisi Özellikle kadınların korkulu rüyası olan “varis” hastalığı en çok da öğretmenleri, berberleri, cerrahları, sekreter ve hamileleri tehdit ediyor. Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Operatör Dr. Sami Gürkahraman, “Risk alşikâyetlere de tındaki bu meslek menyol açan varis supları alacakları basit hastalığı konutedbirlerle hastalığı sunda önemli bertaraf edebilirler” uyarılarda bulundiyor. Ankara’da kalp du. Gürkahraman, damar cerrahisi uz“Hangi meslekten manı olarak uzun yılolursa olsun gün lardır hizmet veren içerisindeki kısa Gürkahraman, essüreli hareketler tetik bozukluk yanı ve düzgün beslenme sıra ağrı, kramp alışkanlıkları, insanları ve şişme gibi varisten koruyabilir. ” Prof. Dr. Atuğ, ABD’de robotik cerrahiyi anlattı Amerikan Üroloji Derneği tarafından düzenlenen yıllık Üroloji Kongresi, bu yıl mayıs ayının ilk haftasında California’nın San Diego şehrinde gerçekleştirildi. Sadece ABD’de yapılan AUA kongresi, dünyadaki en prestijli üroloji kongresi olarak kabul ediliyor. Bu yılki kongrenin etkinliklerinden biri de “Robotik Prostat Kanseri Ameliyatı” kursu idi. Prof. Dr. Fatih Atuğ bu kursa Türkiye’den eğitimci olarak davet edilen ilk cerrah oldu. Türkiye’den bir hekimin ABD’de robotik cerrahiyi anlatması, robotik cerrahinin ABD’de keşfedilmesi açısından önem taşıyor. Ergenlik sorunları aşılabilir n İstanbul Haber Servisi 13 22 yaşları arası dalgalanmaların yoğun görüldüğü ergenlik dönemi, hem ergen hem de aileler için oldukça zorlu geçiyor. Emsey Hospital’dan Psikyatri Uzmanı Dr. Orhan Karaca, ailelere özetle “Ergene, her şeyden önce onu anladığınızı ve ona değer verdiğinizi hissettirin. Söz ve davranışlarınızda nazik olun. Nasihat almaktan hoşlanmayabileceğini unutmayın. Arkadaşlarıyla ve kendi geçmişinizle kesinlikle kıyaslamayın. Başkalarının yanında azarlamayın ve küçük düşürmeyin” dedi. Geleceğini karartmayın Prof.Dr. Coşkun Özdemir Kök hücre (stem cell) ile ilgili geçtiğimiz yıllarda birkaç yazı yazdım. Bunlar halkın aldatılmamasını amaçlayan uyarı yazıları idi. Kök hücre, yıllardır üzerinde yoğun çalışmalar yapılan ve çok sayıda hastalık için büyük bir umut. Ne var ki umut varsa umut ticareti de var demektir. Kök hücre henüz dejeneratif hastalıklarda klinik uygulama aşamasına gelmemiştir Ama ne gam, bütün dünyada kök hücre tedavisi vaad eden çok sayıda merkez var. Çin bu konuda başı çekti ve yıllardır dünyanın dört bir tarafından Çin’e uçaklar dolusu hasta gitti. Biz de doğrusu bu alanda geri kalamazdık. Tıp fakültesi öğretim üyesi bir profesör çok iddialı bir şekilde ortaya çıktı ve “ben omurilik felçlileri ve ALS hastalarını iyileştiririm” dedi. Çok satışlı bir gazetemiz günlerce ön sayfasında bu doktorun ve bu tedavinin reklamını yaptı. Gazete.konunun uzmanı bilim insanlarına sorma gereği görmedi. Ne de olsa reyting var. Büyük paralar ödenerek yapılan bu tedavinin sonuçları malum, fiyasko.Bu akademisyen Tıp fakültesindeki görevinden ayrılmak zorunda kaldı ama beni ve gazeteyi uyarı yazılarımdan dolayı mahkemeye vermekten geri durmadı. Şimdi bir özel hastanede icrayı tababete(!) devam ediyor. Başbakan’ın ona büyük güveni olmalı ki konsültasyonlara davet ediyor. Yılmak yok, atışlara devam. Medyadaki yayınlarla birlikte kök hücre çalışmaları yapan bazı akademisyenlerin uyandırdığı umutlarla hastalığı ilerleyen çocukları için çırpınan aileler yıllardır kök hücreye Kök Hücre Hikâyesi sarılmaktan vazgeçmediler. Doğru olanı söylediğimiz için bizim derneğe sitem eden ve hatta daha ileriye giderek suçlamalar yapan bir grup kas hastası yakını birbirlerine destek olarak sağlık bakanlığını kök hücre isteği ile sıkıştırmayı sürdürdüler. Bunlardan bir tanesi Çanakkale’den Başbakana başvurdu. Başbakan onları bir helikopter tahsis ederek bu amaçla dış kapı hastanesine gönderdi. Bu hastanenin sağlık kurulu, kök hücre tedavisini onayladığını ve yapılmasının uygun olduğunu bildirdi. Aile Sağlık Bakanlığına başvurdu ancak reddedildi. Sağlık Bakanlığı önceki yıllardan bazı tecrübeler edinmişti. Bu defa aile mahkemeye gitti. Mahkeme bu tedaviyi onayladı. (Üyeler arasında kök hücre konusunda uzmanlar olmalı). Sanırım Danştay da bu karara uydu. Böylece Sağlık Bakanlığı israrından vazgeçti. Hasta, Acıbadem Hastanesine yatırıldı.Mehmet Ali Aydın bakanlıkla görüşerek bu tedavi için hastane masraflarının bakanlıkça ödeneceği vaadini aldı. Hasta nörologların değil kök hücre çalışmaları ile tanınan Prof. Ercüment Ovalı’nın gözetiminde kaldı ve kök hücre tedavisi böylece uygulandı. Bu bilgiyi değerli bir meslekdaşım nörolog Prof Ayşe Kocaman’dan aldım. Hasta evine döndü ancak tedavinin sonuçları hakkında hiçbir bilgi edinemedik. Prof. Kocaman kendilerine sık sık telefon edildiğini ve “Hastanenizde kök hücre yapıldığını öğreniyoruz biz de yararlanabilir miyiz” diye sorgulandıklarını anlatıyor. Çok ilginçtir Sağlık Bakanı değişince bakanlık Mehmet Ali Bey’e ödeme vaadini yerine getirmiyor ve bütün masraf onun üzerinde kalıyor. İlginç olan bir başka nokta da; kök hücre çalışmaları nedeni ile Nobel alan Japon Prof. Yamaha içinde Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkeleri kök hücre istismarı konusunda uyararak dejeneratif hastalıklar için çok başlangıçtayız ve henüz klinik uygulamaların uzağındayız diyor... Sağlık Bakanlığının elbette bu olay konusunda açıklamalarda bulunması beklenirdi. Yapılan bu tedavinin sonucu nedir? Nasıl bir izinle yapılmıştır? Binlerce on binlerce hasta ve ailesinin yetkili makamlardan gelecek inandırıcı, doğru bilgilere çok ama çok muhtaç olduğu yadsınabilir mi? [email protected] n İstanbul Haber Servisi Çocuklarda zamanında tespit ve tedavi edilmeyen göz bozuklukları, göz kayması, göz tembelliği, şaşılık gibi hastalıklara neden oluyor. Dünyagöz Altunizade’den Op. Dr. Mürüvvet Tüzünalp, “Çocuğunun görme bozukluğunun farkında olmayan aileler, çocuklarının derslerdeki düşük başarı seviyelerini, öğrenme yeteneklerinin düşüklüğüne bağlıyor. Oysa çocuğun öğrenme kabiliyetinde bir eksiklik yok, iyi göremediği için derslerinden geri kalabiliyor. Göz bozukluğunda önlem alınmadığında, gözde tembellik başlıyor. Bu durum ilerleyen yıllarda çocuğun görme kalitesini ciddi oranda etkiliyor. Bakanlıktan açıklama n ANKARA (AA) Bazı basın yayın organlarında 15 Mayıs’ta yer alan “reçetesiz ilaç satışı”yla ilgili haberlerin gerçeği yansıtmadığını ileri süren Sağlık Bakanlığı, söz konusu haberlerin bazı çevrelerce maksatlı olarak saptırıldığını öne sürüp yeniden açıklama yaptı. Açıklamada, “Özellikle büyüme hormonları, antibiyotikler, antihistaminikler ve antidepresanların reçetesiz olarak satıldığı yönünde şikâyetlerin artması üzerine, bu ilaçların bilinçsizce ve amacı dışında kullanımını önlemek amacıyla Bakanlığımız Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından, illere bir genelge gönderilerek gerekli denetimlerin yapılması istenmiştir” denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle