22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 MAYIS 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 kaçırıyor. Türkiye, sınırları içinde uluslararası cihatçılara savaş için bütün kapıları açarken neredeyse tek başına kaldı. ABD, Erdoğan’a açık açık şöyle dedi: “Biz Ortadoğu’da artık savaş istemiyoruz. Suriye sizin komşunuz. Başınızın çaresine bakın.” Tüm bu olup bitenlere baktığınız zaman iktidar neler söylüyor? Hiçbir şey! Çünkü Esad’ın gideceği falan yok, eski gücüne yeniden kavuşuyor. Türkiye’ye gelince... Bu arada “barış ve kardeşlik” çoktan unutulup gitti. Her ne kadar Güneydoğu’da bir bayram havası varsa da bu Türkiye genelinde pek yaygın değil. Bir umutsuzluk egemen! AKP bu nedenle 2014 yılında önce yerel seçimleri, ardından Cumhurbaşkanlığı seçimini, daha sonra anayasa halkoylamasını yapmak istiyor, yangından mal kaçırır gibi. Bu arada ulusal bayramlarımız, bağımsızlığımız unutturuluyor... Bakın 19 Mayıs kutlamalarını halk yaptı... Yurdun dört bir yanında yüz binler alanları doldurdu... Emperyalizm lanetlendi! Oysa Türkiye emperyal güçlerin kolları arasında uyuyor şimdilerde. Olan yine emekçilerimize oluyor, Havaİş Sendikası’nın grevi kırılmak isteniyor. Egemenler ve ezilenler... Sermayeemek çelişkisi... Halkım ise derin bir uykuda! HHH Türkiye acımasızlığın, ahlaksızlığın, ikiyüzlülüğün, fırsatçılığın baş tacı edildiği bir dönemden geçiyor. İktidar yandaşları televizyonlarda, gazetelerin köşelerinde halkımızı kandırıyor: “Birlik bütünlük içinde olalım, barışı kardeşliği sağlayalım...” Oysa paramparça olmuş hayatlar var! Acılar var! Hüzünler! Bu gerçekleri görmeden, neler olup bittiğini bilmeden nasıl bütünleşecek insanımız? Irkçılığın, dinciliğin, mezhepçiliğin, her türlü inanç sömürüsünün yapıldığı bir ortamda gerçeklerin üzerindeki perdeyi nasıl kaldıracağız? Özgürlük savaşçısı maskesiyle Suriye’de eylem yapanlar, öldürdükleri kişilerin göğüslerini yarıp, ciğerlerini, yüreklerini söküp yiyorlar... O kişiler Hatay yöresinde tedavi görüyor, neler yaptıklarını kimi Türk ve yabancı gazetecilere güle oynaya anlatıyorlar... Üniversite ve statlara 10 bin ‘koruma memuru’ geliyor Polis yetkisi verilecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanı Muammer Güler, başta stadyumlar ve üniversiteler olmak üzere tüm koruma görevlerini yerine getirmek üzere 10 bin “koruma memuru” alacaklarını açıkladı. Güler, yasa hazırlığının başladığını, yıl sonuna kadar tamamlamayı amaçladıklarını, koruma memurlarının acil olaylara müdahale yetkilerinin olacağını, silah kullanacaklarını ve polisten koruma görevini devralacaklarını söyledi. Güler, Meclis kulisinde gazetecilerin sorularını yanıtlarken, anayasanın 130. maddesine göre devletin üniversitelerdeki güvenlikten sorumlu olduğunu belirterek, “Koruma memurluğu adında bir kadro oluşturacağız. En az lise mezunu olan, 28 yaşını aşmamış, fiziki durumu uygun vatandaşlar arasından koruma memuru seçeceğiz. Bunlara 4 ay teorik, 2 ay fiziki eğitim vereceğiz. Koruma memurları, emniyet hizmetleri sınıfına mensup olacak, acil olaylara müdahale yetkisine sahip olacak, silah kullanabilecek, delil muhafaza edecek, gerekli müdahaleleri yapabilecek” dedi. Şu anda Türkiye genelinde kişi, makam, bina ve hassas bölgede görevli 29 bin polis koruması olduğunu kaydeden Güler, başlangıçta sayısı 10 bin olacak koruma memurlarının sayısının artması ile bu 29 bin polis korumanın başka görevlere kaydırılacağını bildirdi. İleride polislerin karakollarda nöbet tutma görevinden de çekileceğini belirten Bakan Güler, şöyle konuştu: “Nöbet tutmak da bir koruma görevidir. Polisi asli vazifelerine çekmek istiyoruz. Koruma memurları, nöbet saatine göre görev yapıp, karakollardaki koruma görevini de üstlenecekler. Başbakanlık, Meclis, Cumhurbaşkanlığı’ndaki ihtisaslık alanı olan koruma görevleri bu kadrolara havale edilecek.” Güler, Cumhurbaşkanı, Başbakan başta olmak üzere üst düzey devlet yönetimini koruyacak görevlilerin ise daha farklı statüde olabileceğini belirterek “Yakın koruma, VIP koruma ve bomba eğitimi gibi daha üst düzey eğitim gerektiren bu alan için koruma memurlarından daha farklı bir statü gerekebilir” dedi. Uyan Ey Halkım!.. Yitip giden yıllar var geride, ölümler var, acılar, hüzünler... Ufuk çizgisinde turuncu bir aydınlık, önce lacivert bir alevin içinde tutuşurken, analar var, babalar, kadınlar, çocuklar... Kayıp oğullar var! Kanser hastası tutuklular, hükümlüler var zindanlarda yatan. Bir korku var, bezginlik, boş vermişlik... Bana dokunmayan yılan bin yaşasın! Bunca acıların boy verdiği ortamda umutları hep sıcak tutmak gerekiyor. Kin, nefret, intikam duygularından arınmış, demokrasiyi ve özgürlüğü yaşam biçimi yapmış bir toplum yaratmak. Bu ülkede şiddete karşı şiddet politikasıyla yaşadık, kanla beslendik, insanlarımızı bombalı, mayınlı tuzaklarda yitirdik. Bunları yaparken zamana yenik düştük! Düşmanlık tohumları ektik, etnik milliyetçilik üzerinden din eksenli politikalarla demokrasi ve özgürlük arayışına girdik. Bu topraklarda son 30 yılda bizim insanımızın kanıyla beslendi kinlerimiz. İntikam duygularımız alev alev oldu... Kana kan intikam bir yere kadardı! Nedense anlayamadık... HHH Biz Suriye’ye demokrasi ve özgürlük ihraç etmek için Suudi Arabistan ve Katar’la işbirliği yaparken 700 üniversiteli gencimizi parasız eğitim istedikleri için gözaltına alıp tutukluyoruz. Bana söyler misiniz, dünyanın hangi gelişmiş demokratik ülkesinde parasız eğitim isteyen gençler “terörist yaftası”yla suçlanıp zindana atılıyor? Reyhanlı’da patlayan bombalar ve dörtbeş saat geçmeden gözaltına alınan kuşkulu kişiler... Peki, kanlı ve ölümcül saldırılar yapan bu kişiler, niçin o bomba patlamadan, 51 insanımız ölmeden yakalanmadılar? Salt beni değil, Hatay yöresindeki halkı ve toplumumuzu bunlar düşündürüyor... Uluslararası köktendinci terör örgütlerinin Hatay yöresini karargâha dönüştürdüklerini “dünya âlem” biliyor ama hükümet bu konuda sadece “Esad muhalifleri” deyip çok önemli olan bu ayrıntıyı gözden ‘Amaç baskı kurmak’ MAHMUT LICALI ANKARA AKP iktidarının kamu kurumları özel güvenlik görevlileri yerine “koruma memuru” adı altında alternatif bir polis teşkilatının görev yapmasına yönelik hazırlığı muhalefetin tepkisini çekti. Muhalefet temsilcileri yapılan hazırlıkları ‘seçim yatırımı’ diye niteledi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, ‘koruma memuru’ uygulamasıyla ilgili soruları “Polis devleti olmaya doğru Türkiye hızla ilerliyor. Üniversite öğrencilerini, akademisyenleri hapse atarsanız bunun adı polis devleti. Vatandaşların telefonunu dinleyip işlem yaparsanız bunun adı da polis devleti” diye yanıtladı. TBMM İçişleri Komisyonu’nun CHP’li üyesi Namık Havutça, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın alt yapısı olmadan devlet ciddiyetiyle bağdaşmadan ayaküstü açıklamalar yaptığını kaydetti. Özel güvenlik şirketlerinde aksayan yönler varsa bunların düzeltilmesi gerektiğini ancak, özel güvenlik yerine polis teşkilatına benzeyen yeni bir yapılanmaya gidilmemesi gerektiğini dile getiren Havutça, şunları söyledi: “Koruma memuru uygulaması Türkiye’nin hukuk devletinden uzaklaşarak bir polis devletine dönüştüğü kaygıların olduğu bir ortamda ikinci bir kaygı yaratacaktır. Yargı bağımsızlığından uzaklaşıldığı bir toplumda, orantısız güç kullanan polis teşkilatını insan haklarına duyarlılığını sağlamak için yasal düzenlemeler yapmak yerine yeni bir teşkilat yapılanmasına gitmek yanlıştır. Var olan teşkilatın elden geçirilerek günümüz şartlarında hukuk ve insan haklarına duyarlı bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir.” TBMM İçişleri Komisyonu’nun CHP’li üyesi Mehmet Siyam Kesimoğlu da uygulamayı çok tehlikeli bulduğunu kaydetti. Yeni yapılanmanın üniversitelerde faşizan baskı yaratacağını ifade eden Kesimoğlu, üniversite öğrencilerinin demokratik haklarının engelleneceğini kaydetti. Kesimoğlu, “Koruma memurları öğrencilerin en küçük bir eleştirisine dahi tahammül göstermeyen bir yapılanma kuracak” dedi. Kesimoğlu, iktidarın asıl amacının üniversitelerde her şeyi kontrol altında tutmak, sindirilmiş baskılanmış bir gençlik yetiştirmek olduğunu vurguladı. BDP’li Hasip Kaplan da Türkiye’de 450 bin güvenlik görevlisinin bulunduğunu ve farklı ideolojik gruplaşmalara ayrıldıklarına işaret etti. Kolluk kuvvetlerinin de bağımsızlığının sağlanması gerektiğini söyleyen Kaplan, “İktidarların etkisi altında bırakılan kolluk, siyaseten bağlı olduğu iktidarın dediklerini yapar” diye konuştu. CHP lideri Kılıçdaroğlu, çözüm sürecini eleştirdi ‘Terör örgütü liderinin Swoboda saf dışı bırakmış BRÜKSEL(ANKA) Güney Kıbrıs Rum Meclisi Başkanı Yannakis Omiru, Kıbrıslı Türklerin “gözlemci” sıfatıyla Avrupa Parlamentosu’nda (AP) çalışmalara katılmalarını AP Sosyalist Grubu Başkanı Hannes Swoboda sayesinde engellediklerini açıkladı. Swoboda, geçen hafta Brüksel’de ortak basın toplantısı düzenlenlediği CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında benzerlik kurması üzerine toplantıyı terk etmişti. Rum basınına konuşan Yannakis Omiru, Kıbrıslı Türklere AP’de “gözlemci” statüsünün verilmesi konusundaki tutumlarının net olduğunu, bunu, AP ve AP Sosyalistler ve Demokratlar İttifakı’na bildirdiklerini söyledi. Omiru, bu konuları Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda ile tartışıp tartışmadığı sorusuna, bunları tekrar tekrar konuştukları, yazılı olarak da bildirimlerde bulundukları yanıtını verdi. Omiru, Swoboda nezdinde “müdahalelerinin” ardından Sosyalist Grubu’nun Türklere her türlü desteğini geri çekmesini başardıklarını anlattı. ağzına bakmayız’ ERDOĞAN ERİŞEN GİRESUN CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Giresun’da 36. Uluslararası Aksu Festivali’nin açılış törenine katıldı. Festivalin açılış konuşmasını yapan Kılıçdaroğlu, “Yeni bir süreç başladı. Deniyor ki, bu sürece CHP neden destek vermiyor? Şunu söyleyeyim, sürecin ne olduğunu bilen var mı? Bilmediğimiz bir konuya nasıl destek vereceğiz? Herkesin barış ve huzur içinde yaşamasını isteriz. Barış ayrı bir şeydir ama 76 milyon yurttaşın terör örgütünün liderinin ağzına bakması, o noktaya getirilmesi ayrı bir şeydir. Bunu kabul etmeyiz hiçbir zaman” dedi. Her zaman barışı istediklerini ancak terör örgütüyle anayasa görüşmelerini yapılmasına karşı olduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Size sözüm Dileğini söylemedi Kılıçdaroğlu, protokol üyeleriyle birlikte gelenek olduğu üzere 3 kez sacayağından geçti ve dilek tuttu. Yöresel kıyafetler giymiş iki gencin yardımıyla sacayağından geçen Kılıçdaroğlu, dileğini soran sunucuya, “O bende sır olarak kalsın” dedi. Ancak bu sırada tribünleri dolduran vatandaşlar, “Başbakan, başbakan” diye tempo tuttu. Festival geleneklerine uyarak Aksu Deresi kenarına giden Kılıçdaroğlu, bolluk ve bereket getirmesi dileğiyle sırtı dönük şekilde dereye 7 çift bir tek çakıl taşı attı. MHP LİDERİ BAHÇELİ UYARDI: Yerel seçim ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye’nin çok nazik bir süreçte bulunduğunu söyledi. Bahçeli, Etimesgut Belediyesi tarafından yaptırılan Korkut Ata Kongre ve Kültür Merkezi’nin önceki günkü açılış törenine katıldı. Bahçeli, Türkiye’nin çok nazik bir süreçte bulunduğunu, bu sürecin aşılması için üç önemli siyasi olayın olduğunu kaydetti. Bahçeli, 30 Mart 2014 tarihinde mahalli idareler seçimleri, 28 Ağustos 2014 ta dönüm noktası rihinde Cumhurbaşkanlığı seçimi ve 12 Haziran 2015 tarihinde de genel seçimlerin yapılacağını kaydetti. Bahçeli, “Bu üç önemli siyasi olay Türkiye’nin geleceğini belirleyecek olan önemli olaylar olarak karşımızda durmaktadır” dedi. Yerel seçimlerin Türkiye için çok önemli bir dönüm noktasını teşkil edeceğini kaydeden Bahçeli, hizmette süreklilik, başarıda devamlılık gerektiğini belirterek “30 Mart için gönlümüzden geçen Enver Demirel’dir” dedi. var. Asla unutmayın. Sözüm bir; CHP parlamentoda olduğu sürece hiç kimse Türk lafını anayasadan çıkarmaya cesaret edemez. Sözüm iki; CHP parlamentoda olduğu sürece bizim bedenlerimiz çiğ nenmeden hiç kimse Türk milleti lafını anayasadan çıkaramaz. Sözüm üç; hiç kimse Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucu ve önder rolünü anayasanın başlangıç bölümünden asla çıkaramaz” dedi. Atalay hakkındaki gensoru reddedildi Anayasa Yazım Komisyonu toplandı ‘24 kişi öldü, sorumlusu çıkmadı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’nin Van’da ikinci depremde hasarlı binaların çökmesi sonucu 38 yurttaşın ölümünden sorumlu olduğu gerekçesiyle Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay hakkında verdiği soruşturma önergesi reddedildi. Önergenin görüşmeleri sırasında konuşan CHP’li Ahmet Toptaş, 23 Ekim 2011’deki depremin ardından 9 Kasım 2011’de meydana gelen ikinci depremde göz göre göre 38 kişinin hayatını kaybettiğini belirtti. Bunun ilk sorumlusunun yeterli tedbirleri almayan ve halkı uyarmayan Van Valisi olduğunu ifade eden Toptaş, Atalay’ın deprem zamanında AFAD’dan sorumlu olduğunu kaydetti. Toptaş, “Bayram Oteli’nde 24 insanımızın ölmesine karşın bir tek sorumlu hakkında dava açılmamıştır” dedi. Bakan Atalay ise, Van’da hükümetin bütün kurumlarıyla çok iyi sınav verdiğini savundu. CHP, Başkentgaz özelleştirmesinde kamuyu zarara uğrattığı gerekçesiyle Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında verdiği gensoruyu televizyon yayını olmadığı için geri çekti. 100 kişi ‘Türkiye Milletvekili’ olacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Anayasa Yazım Komisyonu, BDP Batman Milletvekili Bengi Yıldız başkanlığında toplanarak, “Eşitlik”, “TBMM’nin Kuruluşu ve Milletin Temsili” başlıklı maddeleri yeniden ele aldı. Komisyon, TBMM’nin, genel oyla seçilen 550 milletvekilinden oluşmasında anlaşma sağladı. Komisyonun benimsediği diğer bir düzenlemeye göre, 450 milletvekili, seçim çevrelerinden nispi temsil sistemine göre seçilecek. Kalan 100 milletvekili ise ülke seçim çevresi esas alınarak seçilecek. AKP, “yasada öngörülen seçim sistemine göre” seçilmesini, CHP, “Seçim barajının yüzde 5’i aşmaması”, BDP ise “Seçim barajı konulmamasını” önerdi. CHP ve BDP, 100 milletvekilinin, ayrı oyla seçilmesi önerinde bulundu. Öte yandan komisyonda, devletin görevleri arasına, kadına yönelik her türlü şiddeti ve kötü muameleyi önlemek de eklendi. Komisyon, bu amaçla alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamayacağını da benimsedi. Gezmiş heykeli yerine dikilecek İstanbul Haber Servisi Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF), Deniz Gezmiş’in idamının 41. yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne dikilen ve daha sonra rektörlük tarafından kaldırılan Deniz Gezmiş heykelinin yerine dikilmesi için imza kampanyası başlattı. FKF’den yapılan açıklamada, kaldırılan heykelin 23 Mayıs’ta yeniden üniversite içerisine dikileceği belirtildi. FKF tarafından yapılan açıklamada heykelin dikilmesi için rektör yardımcısı ile yapılan görüşmede kendilerine “Bu heykel burada durursa bizi bitirirler” cevabı verildiği öne sürülerek “Heykel daha sonra yapılan eylemler sonucunda öğrencilere iade edildi” denildi. Öğrenciler kazandı:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle