18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 MAYIS 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA SAĞLIK 9 Kış aylarının ardından gelen yorgunluk ciddi rahatsızlıkların habercisi olabilir Baharı hafife almayın İstanbul Haber Servisi “Bahar yorgunluğu” olarak nitelendirilen hissin, baharda havaların ısınmasıyla birlikte artan elektrik yükü ve vücut metabolizmasında gerçekleşen değişimlerden kaynaklandığı düşünülüyor. Büyük şehirlerin yoğun temposu, hava kirliliği, sanayi kirliliği, trafik sorunları, küresel ısınmanın yol açtığı mevsim kaymaları, bahara geçiş döneminde sürekli değişen hava koşulları, ısı ve nem dengelerinin değişmeleri, aydınlık ve karanlıkta geçen saatlerdeki farklılıklar gibi pek çok neden, bahar şikâyetlerinin artmasına neden oluyor. Acıbadem Mobil Sağlık doktorlarından Seher Gökçe Bozkurt, bahar yorgunluğunun yoğun tempo içinde kişileri zorlayan belirtiler gösterdiğini ifade ederek “Baharda havaların ısınması ile birlikte daha aktif ve enerjik olmayı beklerken bazılarımız kendimizi daha yorgun ve bitkin hissederiz. Bahar yorgunluğunun nedenleri arasında çevre koşullarının yarattığı etkilerin yanı sıra kişilerin kendi yarattığı ve dolayısıyla değiştirebileceği daha birçok sebep mevcut” dedi. Dr. Bozkurt, özellikle yaz ayları yaklaşırken diyet yapmak amacıyla yanlış beslenme, kaybedilen vitamin ve minerallerin yerine konmaması, hareketsiz yaşam biçimi, aşırı kafein, sigara, alkol ve madde kullanımı gibi etkenler ile kişilerin mevcut hastalıklarının da yorgunluğu artırabildiğini söyledi. Ancak her yorgunluğun “bahar yorgunluğu” olarak düşünülmesinin de doğru olmadığını vurgulayan Bozkurt şu uyarılarda bulundu: “Bahar yorgunluğu, genellikle birkaç haftayı geçmeyen kısa süreli, geçici ve hafif bir yorgunluk halidir. Eğer yorgunluk uzun sürüyorsa, hatta yatak istirahatiyle bile geçmiyorsa kronik bir yorgunluk hastalığı olabiliyor. Bahar mevsimi ile birlikte ortaya çıkan yorgunlukların arkasında bazen depresyon, kansızlık, tiroid problemleri, enfeksiyon hastalığı ya da kanser gibi önemli bir bedensel veya ruhsal sorunların olabileceği de unutulmamalı. Bu nedenle eğer ciddi, uzun süreli, tekrarlayıcı veya ilerleyici bir yorgunluk ve bitkinlik sorunu yaşanıyorsa, nedeninin saptanması ve çözümü için doktora başvurulması gerekiyor.” Kılıçdaroğlu: Katliamı Yapanlardan Ne Farkı Var? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile dün KKTC’ye hareketi öncesinde yaptığımız görüşmenin ana gündemi hükümetin 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nı yurttaşlara kapatmasıydı. CHP liderinin tepkisi de gazetelerin manşetleriyle paraleldi: “Üstü kapalı sıkıyönetim bu. Sıkıyönetimi eskiden askerler ilan ederdi. Ya da sivil otoriteye önerirlerdi. Şimdi sıkıyönetim kararını hükümet kendisi veriyor. Valisi, kaymakamı, emniyet müdürü, bakanı ve başbakanı alıyor. Adına sıkıyönetim demiyorlar ama o yönetimde olması gereken tüm önlemler alınıyor. İstanbul’da bizim milletvekillerimiz ilçe binasına giderken ambulansa bile gaz sıkılmış.” Başbakan Tayyip Erdoğan önceki günkü grup konuşmasında “Taksim’e çıkacağım ısrarı AK Parti karşıtlığıdır” anlamına gelen açıklamalar yapmıştı. CHP lideri Başbakan’ın bu şekilde bir bağ kurmasından rahatsızlığını dile getirdi: “Başbakan bunu, kendisi öyle algılıyor. Gösteri yapanlar bize karşı diyor. Oysa öteden beri 1 Mayıs bayram, şenlik havası içinde kutlanıyor. Çok farklı düşünceden pek çok insan gidiyor 1 Mayıs’lara. Bu ülkede Taksim’in özel bir anlamı da var. İnsanlar bu ülkede 1 Mayıs’ta bedel ödediler yıllar önce. Hâlâ da failleri ortaya çıkmadı. Ama Başbakan’ın bu bakışı darbe döneminde dahi olmayan bir anlayış. O yıl Taksim katliamını yapan düşünceyle bugün Taksim Meydanı’nı kapatan düşünce aynı anlayıştır. Ne farkı var?” O günden ne farkı var? Erken yaştaki gebelikler en az ilerleyen dönemler kadar tehlikeli 18 altı da riskli psikolojik SİBEL BAHÇETEPE Prostat, travma nedeni SİBEL BAHÇETEPE İyi huylu prostat büyümesi, yani Benign Prostat Hiperplazisi (BPH) 40 yaş üzeri erkeklerde görülüyor ve bireyin fiziksel, psikolojik ve sosyal durumunu etkiliyor. Bu hastalarda idrar yapmayı başlatamama, idrar akım hızının yavaş olması, mesaneyi tam boşaltamama hissi, kesik kesik idrar yapma, sık idrar çıkma, çok acil idrar yapma hissi, ilerleyen dönemlerde ise mesane çıkışını kapatmasına bağlı olarak hiç idrar yapamama gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Üroloji uzmanları, her prostat büyümesinin tedavi gerektirmediğini belirterek “İdrar yapmayı etkiler ve idrar yollarında bozulmaya yol açarsa tedavi edilir” diyorlar. Üroloji Uzmanı Op. Dr. Bilgin Öztürk, prostatın, 40 yaş üzeri erkeklerde görülen bir hastalık olduğunu söylüyor. 50 yaşın üzerindeki erkeklerin yüzde 50’sinde, 6070 yaş arasında yüzde 65’inde, 80 yaş üzeri erkeklerin yüzde 90’ında iyi huylu prostat büyümesinin geliştiğini anımsatan Öztürk, “Hastaların yaklaşık yüzde 2030’unda 80 yaşından önce medikal veya cerrahi bir tedavi gerekli olmaktadır” diyor. İleri yaş gebeliğinin riskli olması kadar erken yaşta hamile kalınması da riskli. Şeker, yüksek tansiyon gibi gebelik döneminde olan hastalıklar, bebeğin gelişiminde anormalliklere, hatta anne ve bebeğin hayatını kaybetmesine neden olabiliyor. Uzmanlar, 35 yaş üzeri ve 18 yaş altı gebeliklerin riskli olduğunu belirterek anne adaylarının hamile kalmadan önce mutlaka bir kadın doğum uzmanına gitmeleri gerektiği, gerekli tarama testlerini yaptırmalarının önemli olduğunu vurguluyorlar. Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) Başkanı Prof. Dr. Cansun Demir, annenin şeker, tansiyon, tiroid gibi bir hastalığı varken hamile kalması ile herhangi bir hastalığı yokken şeker ve tansiyon hastası olmasının bebekte ve annede risk oluşturduğunu söylüyor. “Gebeliğin riskli olmadığını, annenin bebeğini kucağına alıp eve gidinceye dek kestirme şansımız yok” diyen Demir, her an riskli durumla karşılaşma şanssızlığının olabileceğini anlatıyor. Kadının iş hayatına girmesi ile birlikte ileri yaşta anne olan kadın sayısının giderek arttığına dikkat çeken Demir, “35 yaşın üzerindeki gebelikler arttı. Annenin yumurtaları eskidiğinden oluşan gebeliklerde kromozom anomalilikleri, down sendromlu bebeklerin oluşma riskini beraberinde getiriyor. Bunun tam tersi 18 yaşından küçük, ergen yaştaki annelerin gebelikleri de riskli. Onlar da da yine tansiyon yüksekliği görülebiliyor” uyarısında bulunuyor. KP’ye karşı olmak suç mu? Başbakan Erdoğan’ın AKP “karşıtlarının” meydanlara çıkışından duyduğu rahatsızlığa ilişkin görüşlerini de aktardı CHP lideri: “Ne zamandan beri demokrasilerde ‘AKP karşıtlığı’ diye bir suç var? Böyle bir şey olabilir mi? Demokrasilerde partiler yarışır. İşin aslı, birinin diğerlerine karşı olmasıdır. Ama şimdi görüyoruz ki AKP’ye karşı olmak suç! Böyle bir suç yok yasalarımızda. Demokrasinin D’sinden nasibini alamayan bir Başbakan’la karşı karşıyayız maalesef ve Türkiye’nin en temel sorunu da budur. Siz eğer otoriter, despot anlayıştan yanaysanız size karşı olanları susturmak gibi bir görev hissediyorsunuz. Şu anda Türkiye’de yaşanan da budur.” A Hükümetin Taksim çelişkisi 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak isteyenlerin başka illerden getirilen destek kuvvetleriyle yoğun gaz ve tazyikli suyla engellenmesi ve Başbakan Erdoğan’ın grup toplantısında, 1 Mayıs’la ilgili olarak İstanbul’a Avrupa ve Asya yakalarında iki miting alanı yapılacağına ilişkin açıklaması, gelecek yıllar için hükümetin kafasındaki planı da ortaya koyar nitelikte. Görünen o ki, hükümet artık Taksim’de 1 Mayıs’ın kutlanmasını istemiyor. Bunun da ilk mesajını, alandaki inşaatı gerekçe göstererek Taksim’i yasaklamasıyla verdi. Taksim, emekçilerin yıllardır verdiği mücadeleyle kazanılmış bir hak ve bir sembol. Hükümet, diğer alanlarda olduğu gibi emekçiler için derin anlamı olan bu sembolün artık tarihe karışmasını amaçlıyor. Taksim’i 1 Mayıs’a yasaklaması, bugünü resmi tatil yapan ve alanı kutlamalara açan AKP hükümetinin “samimiyet”ini de ortaya koyuyor. Çocukluk döneminde alınan kilolar tehlike sinyalleri veriYOR ‘Obeziteye dönüşmesin’ İstanbul Haber Servisi Günümüzde okulöncesi ve ergenlik dönemindeki çocuklarda çok sık görmeye başladığımız sağlık problemlerinin başında gelen aşırı kilo, yetişkinlik döneminde bireyin daha hızlı kilo almasına, hatta obez olmasına neden oluyor. Beslenme uzmanları, en önemli görevin annebabaya düştüğünü, çocukların sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmesinin önemli olduğunu belirterek “Çocuklarınızın beslenme çantalarını sağlıkla doldurun, çocuğunuza su içme alışkanlığını kazandırın, bilgisayar ve televizyon karşısında geçirilen zamanı kısaltın, kahvaltı ettirmeden okula göndermeyin” önerilerinde bulunuyorlar. Avusturya Sen Jorj Hastanesi’nden diyetisyen Sema Mamak, çocuklarda obezitenin oluşturduğu en büyük riskin yağ dokusu hücrelerinin sayıca artmasına bağlı olarak yetişkinlik dönemlerinde kiloyla ve hatta obeziteyle yaşamaları olduğunu söylüyor. “Kilolu bir çocuğun yetişkinlik dönemine girmeden yaşıtlarına uygun olan kiloya sağlıklı bir şekilde ulaştırılmaları gerekir” diyen Mamak, obezitenin çocuklarda oluşmasına neden olan faktörler arasında “genetik özellikler”, “hormon dengesizlikleri”, “fiziksel aktivite yetersizliği”, “sosyal çevrenin etkisi” gibi faktörlerin geldiğini ifade ediyor. Prof. Dr. Coşkun ÖZDEMİR Dr. Mustafa Eraslan TV’lerden bütün Türkiye’ye, bütün üniversite ve tıp fakültelerine çağrı yapıyor. Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a, Sağlık bakanına sesleniyor. “Bu klasik Ortodoks tıptan vazgeçin, modern tıbbı atın bir tarafa. Ders kitaplarını terk edin, onları yeni baştan yazalım. Tıp fakültelerinde okuduklarınız yanlışlarla, eksikliklerle dolu. Gelin size doğruları, geçerli olanları öğreteyim. Binlerce yıldır bilinenleri sizler bilmiyorsunuz. İlaçları, tedaviyi, doğru beslenmeyi bilmiyorsunuz. Benim tavsiye edeceğim beslenme ile hastalıklar en az yarı yarıya azalacaktır. Kronik hastalıkların tedavisini yanlış yapıyorsunuz. İnsan bir damar yumağıdır, bunu bilmiyorsunuz. Multiple sklerozun Mucizeler Yaratan Doktor bir damar hastalığı olduğunu 5 yıl önce söyledim. Bu şimdi Amerika’da da kabul ediliyor. Safra kesesi taşları için ameliyata hiç gerek yok. Onları eritmek çok kolay. Bütün hastalıklardan damar tıkanmaları sorumludur. İnsan vücudu çok basittir, bu bilinmiyor. Damar tıkanmaları tüm hastalıklara yol açıyor, damarları açarsanız her şey düzelir. Kanser tedavisi çok basit. Binlerce yıllık zeytin ağaçları var. Zeytini kanserde İbni Sina kullandı, o büyük hekim, ben onun bildiklerinin hepsini biliyorum. Öloropin maddesi var zeytinin içinde, kanser hücrelerini yok ediyor, geri dönemeyecek şekilde. Tansiyon yüksekliği vücudun savunma mekanizmasıdır. Onu ilaçla düşürmek yanlıştır. Çünkü organların kanla beslenmesi için tansiyonun yükselmesi lazım. Doğru beslenme ile her şey düzelir. Tuz, yağ, yumurta ile ilgili alışkanlıklarınızı terk etmelisiniz. Kaya tuzunda 84 madde var. Bütün tıp kitaplarını yok etmeli ve sıfırdan başlayarak yeniden yazmalı.” Program arkadaşı Dr. Musa Demir, Dr. Eraslanı ve bildiklerini bir umman olarak tarif ediyor ve onu Nobel’e aday olarak öneriyor. Dr. Eraslan Bey’in tümörlerini ve felçleri de iyi ediyor, diyabeti de, ülserleri de, her şeyi... Bunları ispatlayan 5 bin dosyası var. Genç doktorları da davet ediyor Eraslan, gelsinler onlara öğreteyim diyor. Tıp fakültelerine orada görev yapan profesörlere de yardım etmeye hazır. Peki yıllardır bu kadar başarılı, mucizeler yaratan bir doktorla devlet, Sağlık Bakanlığı, tıp fakülteleri, tıp profesörleri niçin ilgilenmiyor, onun çağrısına uymuyor? Çok dikkate değer bir durum bu. Sağlık Bakanlığı niçin bu esrarengiz, neredeyse gökten inmiş, TV’lerde saatlerce program yapan, bütün insanlığa hizmet verebilecek hekimi tüm halk sağlığı için, tüm hastalıkların önlenmesi için, her çeşit hasta yararına kullanmak için harekete geçmiyor? Böyle çok ciddi bir soru var ortada. Sağlık Bakanlığı’nın böyle olağanüstü bir olaya daha fazla kayıtsız kalamayacağını umuyorum. [email protected] Çelik, Şivan Perver’le görüştü n Yurt Haberleri Servisi Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nde temaslarını sürdüren AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Irak’ın Süleymaniye kentinde Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği (IKYB) Başkan Yardımcısı Berham Salih ile yaptığı görüşmenin ardından karayoluyla Erbil’e döndü. Çelik, burada kaldığı Divan Oteli’nde sanatçı Şivan Perver ile bir araya geldi. Şans Topu’nda 595 bin lira devir n ANKARA (AA) Şans Topu çekilişinde kazanan numaralar “19, 20, 22, 23, 28 ve + 10” olarak belirlenirken, 5 +1 bilen kimse çıkmadı ve 595 bin 882 lira haftaya devretti. 5 bilenler 4 bin 583 lira 85’er kuruş, 4 +1 bilenler 282 lira 40’ar kuruş, 4 bilenler 27 lira, 3 +1 bilenler 14 lira 85’er kuruş, 3 bilenler 3 lira 40’ar kuruş, 2 +1 bilenler 4 lira 25’er kuruş, 1 +1 bilenler 2 lira 35’er kuruş kazandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle