18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 MAYIS 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET [email protected] SAYFA KÜLTÜR 15 ÇYDD’nin ‘Kente Karşı Suç’ konulu fotoğraf yarışması 2 bin katılımla gerçekleşti Birincilik ödülü Garip Yörük’ün. Kent Esir Alındı Dün 1 Mayıs emekçinin işçinin bayramı... Ama bu hükümet, tutumu ve tavrıyla; özellikle 1 Mayıs’la özdeşleşmiş, simgeye dönüşmüş Taksim Meydanı’nı kapayarak; Başbakan’ın “Taksim ısrarı, AKP karşıtlığıdır” saptamasıyla, bir kez daha “Ya bendensin, ya da düşmanımsın” dayatmasıyla 1 Mayıs’ı daha da geniş anlamlara kavuşturdu: Dünkü 1 Mayıs, emeğe saygı, emeğe değer vermenin ötesinde, birçokları gibi benim için de, düşünce özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne, örgütlenme özgürlüğüne dönüştü. Dün İstanbul, benim kentim İstanbul esir alındı. Sadece Taksim Meydanı değil, tüm kent esir alındı. Önceden kapatılacağı söylenen yollar kapatıldı. Önceden kapatılacağı söylenmeyen, kapatılacağına dair hiç ama hiçbir ipucu verilmeyen yollar, bulvarlar kapatıldı. Köprüler kaldırıldı. Sabahın erken saatlerinden başlayarak tüm toplu ulaşım araçları, kentteki kara ve denizdeki tüm seferler kaldırıldı. Kent dışından uçaklar dolusu polis getirildi. Yüzleri maskeli polisin şiddeti görülmemiş boyutlara ulaştı. Biber gazı, tazyikli su her yeri istila etti. Beşiktaş, Şişli, Mecidiyeköy, Okmeydanı, Taksim, Eminönü nasibini en çok alanlardı. Şişli Etfal Hastanesi bile gaz altı oldu. İnsanlar yaralandı. Yaralılar hastanelere taşındı. Apartmanlardan yaralılara atılan su ve limon etkisiz kaldı. Sokak hayvanları telef oldu. Kent teslim alındı, esir alındı... Hastalar doktora, yolcular uçaklara, sıradan vatandaş gideceği yere ulaşamadı. Kentte yaşam durdu. Kent işkenceye, ölüme takıldı... Neden mi oldu bütün bunlar? Kimsenin AKP’ye karşı çıkmaya haddi olmadığı için... Karşı çıkanları sindirmek, cezalandırmak, yok etmek için... Bundan böyle karşı çıkacak olanlara gözdağı vermek, korkutmak, yıldırmak, vazgeçirmek için!.. İşte AKP’nin “ileri demokrasi”sinden dünkü 1 Mayıs manzaraları! Bu yazıyı yazarken yarın (size göre bugün) yandaş basının ne yazacağını düşünüyorum. Olayları nasıl kamufle edeceklerini... “Efendim onlar da inşaat alanı olan Taksim’e çıkmakta ısrar etmeselerdi...” diyecekleri şimdiden görür gibiyim. Suçu emekçilere, sendikalara atmak için yarışanları; kullanılan aşırı gücü görmezden gelenleri: en uç olayları “münferit olaydır” diye değerlendirenleri; üzerimizdeki baskıyı yok sayanları görür/duyar gibiyim. Gelin görün ki bu kentin belleği var. Kent unutmuyor, unutmayacak... Tıpkı daha önceki 1 Mayıs’ları unutmadığı gibi, 1977’nin 1 Mayıs’ını unutmadığı gibi, yasaklı dönemleri unutmadığı gibi, ölümleri unutmadığı gibi, askeri faşist dönemleri unutmadığı gibi, sivil faşist dönemleri de unutmayacak... Ve bir gün mutlak hesabını soracak. Kenti parselleyen AVM’ler, bağrına saplanan gökdelenler, adı şeriat ayaklanmasıyla özdeşleşmiş Topçu Kışlası’nı yeniden inşa etmek; Çamlıca Tepesi’ne “Ennnn Büyük” camiyi inşa etmek ve de kentin siluetini değiştirmek, İstanbul’un belleğini, hafızasını yok etmeyecek, edemeyecek. Kent her şeyi, dün yaşanan her anı anımsayacak. Ve hesap soracak! İkincilik ödülü Erkan Kalenderli’nin. ‘Kent Suçluları’ belgeseli Üçüncülük ödülü İzzet Uğur Ölmez’in. Kentlerimizdeki çarpık ve plansız yapılaşmalara son yıllarda bir yenisi eklendi: “Saygısız ve planlı yapılaşma...” Bu anımsatma, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin “sağlıklı yaşam” için başlattığı “çevreye saygılı kentleşme” çalışmaları kapsamındaki “Kente Karşı Suç” konulu ulusal fotoğraf yarışmasının duyurusunda vardı. “Özellikle kent siluetini tahrip eden ‘azman’ yapılar; tarihten gelen kimlikli peyzajı yok eden ‘şımarık’ binalar; korunması gerekli tarihi ve özgün dokuları delik deşik eden ‘otomobil’ sevdalısı yol ve kavşaklar gibi uygulamaların, örneğin geçmiş yıllardaki gecekondulardan ve kaçak yapılardan en önemli farkı ‘planlı’ olmaları” denilen duyuruda bunun nedeni şöyle özetlenmişti: “Çünkü yetkililer bu gibi ‘kente karşı suç’ niteliğindeki uygulamaları artık ‘planlayarak’ gerçekleştiriyorlar; yatırımcılar da yetkililerden genellikle özel siyasi, ticari ya da başka tür yakınlıklarla alınmış ‘ayrıcalıklı izin’lerle amaçlarına ulaşıyorlar.” ÇYDD ve Fotopya Fotoğraf Sanatı Portalı (www.fotopya. com.tr) çoğu “siyasi destek”le gerçekleşen bu vb uygulamaların “kente karşı suç” niteliği taşıdığı yönündeki eleştirilere katkıda bulunmak için ülke genelinde bir fotoğraf yarışması organize etti. Yarışmaya iki bine yakın fotoğraf gönderildi… Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Nadir Ede ve Marmara Üniversitesi’nden Doç. Emre İkizler’in görev aldığı seçici kurul, Fotopya proje sahibi Akın Mısırlıoğlu ve Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyon yetkilisi Serdar Akyay’ın da katılımıyla 24 Nisan’da toplanarak; Giresun’da öğretmenlik yapan Garip Yörük’ün fotoğrafını 1’inci, Erkan Kalender’in fotoğrafını 2’nci, İzzet Uğur Ölmez’in fotoğrafını da 3’üncü seçti. Jüri Özel Ödülü ve mansiyonlarla birlikte 50 kadar fotoğraf sergilenmeye değer bulundu. Yarışmanın sergisi ve ödül töreni “5 Haziran Dünya Çevre Günü”nde saat 16.00’da MSGSÜ’de açılacak. Kentlerimizin her yönüyle “suç” oluşturan çıkarcı imar kararları, rant yapılanması ve kültür yoksunu kullanımlar Jüri Özel Ödülü Levent Bayraktar’ın. yüzünden nasıl “yaşanılmaz” duruma geldiğini belgeleyen Hürriyet gazetesinden Sebati yarışma ve sergisinden bakalım Karakurt, Milliyet gazetesinden asıl “sorumlu”lar gerekli dersleri Ercan Arslan, Cumhuriyet çıkartabilecekler mi? gazetesinden Oktay Ekinci, Bu kentin belleği var 2013 ERDAL ÖZ EDEBİYAT ÖDÜLÜ’NÜ ALAN CEMİL KAVUKÇU ‘Tam vazgeçecekken...’ u Ödül töreninde konuşan Kavukçu, yazarlıktan tam vazgeçmek üzereyken Edal Öz’ün kendisine nasıl kucak açtığını anlattı. Kültür Servisi Can Yayınları’nın kurucusu Erdal Öz’ün anısını yaşatmak için her yıl düzenlenen Erdal Öz Edebiyat Ödülü, önceki akşam Pera Palas’taki törenle Cemil Kavukçu’ya sunuldu. Sunuculuğunu Öz ailesinin Can ve Samiye Öz, Kavukçu, Gümüş yakın dostu Müjde Ar’ın üstlendiği törende, açılış konuşma tirerek Erdal Öz ile olan yakınlığı sını Öz’ün oğlu ve Can Yayınları nedeniyle, bu ödülün kendisi için Genel Müdürü Can Öz yaptı. Can de çok anlamlı olduğunu belirtti. Cemil Kavukçu ise yaptığı koÖz, “Erdal Öz’ün adını anıp da nuşmada, tam yazarlıktan vazgeçdüşünce özgürlüğünü anmamak mek üzereyken Erdal Öz’ün kendiolmaz. Hepimiz düşünce özgürsine nasıl kucak açtığını anlattı ve lüğü açısından kırık dökük bir haldeyiz. Eminim ki hepimiz bu “Bu ödülün benim için en önemkonu hakkında ne kadar üzgün li yanı; adımın onunla birlikte olsak da düşünce özgürlüğünü yan yana anılacak olması” dedi. Kürşat Başar Quartet ise ödül her zaman dile getireceğiz”dedi. Seçici Kurul Başkanı Semih Gü töreni sonrası Öz’ün sevdiği Damüş, seçici kurulda olmaktan do ve Brubeck’in “Take Five” parlayı duyduğu memnuniyeti dile ge çasını seslendirdi. Sait Faik Burgazada’daki müze, yazarın ölümünün 59. yılında yeniden açılıyor hayranlarına müjde Kültür Servisi Türk hikâyeciliğinin önde gelen isimlerinden Sait Faik Abasıyanık, ölümünün 59. yılında Sait Faik Abasıyanık Müzesi’nin açılışıyla anılıyor. Burgazada’da bulunan Sait Faik Abasıyanık Müzesi, Darüşşafaka Cemiyeti’nin 2010 yılından bu yana sürdürdüğü restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından, 11 Mayıs Cumartesi günü saat 13.30’da ziyaretçilerine kapılarını açıyor. Sait Faik Abasıyanık’ın pek çok hikâyesini kaleme aldığı evde, yazarın el yazması hikâyeleri ve fotoğraflarının da içinde bulunduğu kişisel eşyaları da yer alıyor. 1959 yılında Darüşşafaka Cemiyeti’nin girişimiyle müze olarak halkın ziyaretine giriş ücreti alınmaksızın açılan ve bu tarihten 51 yıl sonra güçlendirme ve restorasyon çalışmalarının başlatıldıu Darüşşafaka ğı müze ev, Türkiye’de kültür ve Cemiyeti’nin 2010’dan bu tarihe ev sahipliği yapan önemli özel müzelerden biri. Babayana sürdürdüğü restorasyon sının ölümünden sonra kışları çalışmalarının tamamlanmasının Nişantaşı’nda, yazları ise Burardından Sait Faik Abasıyanık gazada Çayır Sokak 15 numaMüzesi 11 Mayıs günü radaki köşkte yaşamını sürdüKöşk, Abasıyanık’ın varen Sait Faik, rahatsızlandıktan ziyaretçilere açılacak. siyeti doğrultusunda müsonra zamanının büyük bir bölüzeye dönüştürüldü. Sait Famünü burada geçirmişti. ik Abasıyanık Müzesi adıyla Sait Faik’in annesi Makbule Hanım, ya22 Ağustos 1959’da halka açılan müze zarın ölümünden sonra, 8 Kasım 1954’te haevin bakım, onarım sorumlulukları da 1964 zırladığı vasiyetinde mal varlıklarının çoğunu, yazarın eserlerinin telif haklarını ve Burgaza yılından başlayarak Darüşşafaka Cemiyeti’ne da’daki köşkü Darüşşafaka Cemiyeti’ne bıraktı. bırakıldı. Bahar bayramında sizleri bekliyoruz. Aşkın ve bereketin gecesi: 5 Mayıs’a özel, ateş etrafında, dileklerinizi bağlayıp, ikramımız olan kuzu eti eşliğinde şaraplarınızı içebilirsiniz. Palamutbükü / Datça 0 (252) 725 5555 www.otelmavibeyaz.com Kültür Servisi İlk olarak 32. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde yer alan Somnur Vardar’ın “Yolun Başında” belgeseli yarın saat 19.00’da Tütün Deposu’nda izlenebilir. Türkiye ve Ermenistan’dan bir grup gencin “Birbirimizle Konuşmak” projesi kapsamında iki farklı kentte buluşmalarından yola çıkan belgesel, gençlerin çatışma ve uzlaşı söylemlerini tutku ve içtenlikle, yer yer alınganlık, güvensizlikle tartışmalarına tanıklık ediyor. ‘Yolun Başında’ bir belgesel
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle