Katalog

13 MAYIS 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3. Alevi Kurultayı’nda çözüm süreci ve yeni anayasanın olmazsa olmaz koşulu vurgulandı 5 u Barış sürecine destek verilen kurultay sonunda hazırlanan bildiride “Toplumsal barış ve eşitlik ancak toplumsal uzlaşı temelinde yapılmış demokratik ve eşitlikçi bir anayasa ile sağlanabilir” denildi. ‘Ayrımcılık kalkmalı’ eşit yurttaşlık temelinde demokratik ve laik bir yönetim/anayasa arzuluyoruz” şeklinde özetledi. ürük elmaları ayıklayacağız’ Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Ercan Geçmez, konuşmasının başında Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan ve Dünya Ehlibeyt Vakfı Başkanı Fermani Altun’a tepki gösterdi. Geçmez, “Aleviler asla iktidarların güdümünde olmayacaktır. İzzettin Doğan, sen her iktidar çarkının adamısın. Bu da senin ikiyüzlülüğündür. İçimizdeki çürük elmaları göreceğiz ve bunları bir daha aramıza almayacağız” dedi. Salondakiler de Doğan’ı yuhaladı. Geçmez, şöyle konuştu: “Barış ve eşitlik, ancak toplumsal uzlaşma temelinde yapılmış demokratik ve eşitlikçi bir anayasa ile gerçekleşir. Laik ve demokratik anayasa kimseyi ötekileştirmeyen, kimlikleri sorgulamayan, herkesi kardeşçe kucaklayan bir anayasadır. Bu ülkede barış gelecekse Roboski’deki Madımak’taki, Çorum’daki annelerin, Cumartesi Anneleri’nin gözyaşlarının öncelikle dinmesi gerekir.” Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir, Reyhanlı’daki patlamanın ardından Alevi katliamı yaşanacağına ilişkin duyumlar aldıklarını belirterek, “Sayın Başbakan’ın bu işe el atmasını istiyoruz” dedi. Demir, “Anayasa taslağına Alevilerin talepleri girmeli. Kimin Alevi dostu olduğunu o zaman göreceğiz” diye konuştu. Önümüzdeki günlerde Başbakan ve siyasi parti liderleriyle görüşüp taleplerini anlatacaklarını açıklayan Demir, “Eğer taleplerimiz karşılanmazsa demokratik hakkımız olarak eylem yapacağız” ifadesini kullandı. ‘Ç ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 3. düzenlenen Büyük Alevi Kurultayı, “Devletli değil, toplumsal barış” sloganıyla gerçekleşti. Reyhanlı’da 46 yurttaşın öldüğü saldırıların kınandığı kurultayda Akil İnsanlar Heyeti’ne seçilen Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan’a tepki vardı. Kurultaya Alevi Bektaşi Federasyonu ile Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin katılmaması dikkat çekti. Barış sürecine destek verilen kurultay sonunda hazırlanan bildiride Abdullah Öcalan’ın İslam birlikteliği vurgusu endişeyle karşılandı. Geçen yıllara göre daha az katılımın olduğu kurultaya, ABF ve PSAKD’nin katılmadığı gözlendi. Bunun nedeninin ABF ile kurultayın organizasyonunu yapan Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı arasında yaşanan görüş ayrılığından kaynaklandığı öğrenildi. Alevi dedesi Mehmet Turan ve İbrahim Erzincan’ın çerağ yakıp, gülbeng okumasıyla başlayan kurultayda, Maraş’ın Narlı beldesinden gelen ekip de semah döndü. Açılış konuşmasını yapan Hacı Bektaş Veli Dergâhı postnişini Veliyettin Ulusoy, Alevi örgütleri arasındaki bölünmüşlük sorununun bir an önce çözülmesi gerektiğini dile getirdi. Hükümetin yürüttüğü çözüm sürecine değinen Ulusoy, çözümle ilgili yapılan Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen Aleviler, Anadolu Gösteri Merkezi’nde düzenlenen 3. Büyük Alevi Kurultayı’nda buluştu. Kurultaya, CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, milletvekilleri İlhan Cihaner, Hüseyin Aygün, Candan Yüceer, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, Hakkâri Milletvekili Adil Zozani, ÖDP lideri Alper Taş, Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul katıldı. Hangi vekil hücrede kalıyor? Cumhuriyet’in yaklaşık bir ay önce kamuoyuna duyurduğu, milletvekillerine ömür boyu kıyak düzenlemeler getiren yasa önerisindeki dört partinin ittifakı, halktan gelen tepkiler üzerine muhalefetin imzasını çekmesiyle bozuldu. AKP’nin ise vekillere kıyakta ne gibi ayarlamalar yapacağı bu hafta içinde belli olacak. Kıyak yasa önerisinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşmeleri sırasında vekiller başka düzenlemeler yapılmasını da talep etti. Araçlara özel plaka... Makam aracı tahsisi... İlçe protokolünde kaymakamın da önünde olmak... Ancak AKP Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel’in vekillerin çalışma şartlarına yaptığı bir benzetme dikkat çekiciydi. Yılmaz TBMM’deki makam odasını hücreye, milletvekillerini de dolaylı olarak birer hükümlüye benzetti. Yüksel, “6 metrekarelik vekil hücrelerinde görev yapmayan hiç kimse milletvekilini anlayamaz” dedi. Yaklaşık 40 metrekare odalardan oluşan, “akıllı bina” diye tanımlanan lüks hizmet binasının yapımında son aşamaya gelindiğini de aklımızdan çıkarmadan Yılmaz’ın ifade ettiği şekilde milletvekillerini anlamaya çalışalım: “TBMM ‘cezaevinde’ Türkiye’nin en ucuz yemek hizmeti sunuluyor. Milletvekillerinin on binlerce TL tutarındaki telefon ve SMS faturaları karşılanıyor. Emekli olduğunuzda 6 bin 500 TL maaş veriliyor. Milletvekilliği pek çok tehlikeli işkolundan daha çok yıpranma hakkı kazandırıyor.” Gelin bir de TBMM’de görev yapması gerekirken, yıllardır hücrede kalan 8 vekilden CHP’li Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ın gerçek hücre koşullarıyla ilgili tespitlerini anımsayalım: “Havalandırma alanı 5 adıma 7 adım büyüklüğünde. Sıcak su günün belli saatlerinde. Telefon görüşmesi haftada bir gün yaklaşık 30 dakika ile sınırlı. Her yer beton ve demir, toprak yok.” Hangi milletvekilinin gerçekten hücrede kaldığına siz karar verin... ilk açıklamalarda Alevilerin adının ağza alınmadığını vurguladı. Ulusoy Kürt siyasi hareketinin bugüne kadar ağır bedeller ödediğini ifade etti. Hükümetin, Alevileri yok sayan ve asimile eden bir siyasi akımın temsilcisi olduğunu belirten Ulusoy, taleplerini “İnsanlar arasında dine, milliyete, siyasi görüşe göre ayrımcılık yapmayan Eşitlikçi anayasa vurgusu Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Turgut Öker ve Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu da birer konuşma yaptı. Daha sonra ise kurultay bildirgesi açıklandı. Bildirgede, özetle şöyle denildi: “Alevileri barışın önündeki engel olarak işaretleyen tüm girişimleri Alevi toplumu içinde büyük bir kitleyi sessizlik ve kaygıya sürüklemektedir. Abdullah Öcalan’ın 2013 Nevruz’unda okunan mesajındaki İslam kardeşliği vurgusunun bu kaygıyı daha da derinleştirdiği açıktır. (...) Kürt hareketi, sınırları daima egemenlerce belirlenmiş bir İslam kardeşliği vurgusuna hapsolmadan, yeni bir Alevilik inşasına girişmeksizin; Alevilik, inanç ve azınlık sorunu üzerine konuşabilmelidir. Eğer halklar eşitse, halklar kardeştir. Eşitlik ancak toplumsal uzlaşı temelinde yapılmış demokratik ve eşitlikçi bir anayasa ile sağlanabilir.” ‘Kişiye özel kanun yapılamaz’ Anayasa Mahkemesi’nin 2 üyesi MİT mensuplarından Başbakan korumasının kaldırılması yönünde görüş bildirdi PKK’LILERLE KARŞILAŞTILAR ANKARA (AA) Anayasa Mahkemesi’nin, MİT mensupları veya görevlendirilen bazı kamu görevlileri hakkındaki ceza soruşturmalarında başbakanın izni şartını yeniden düzenleyen 6278 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un iptal isteminin reddine ilişkin çoğunluk görüşüne 2 üye katılmadı. Karara katılmayan Anayasa Mahkemesi üyeleri Mehmet Erten ve Zehra Ayla Perktaş’ın karşı oy gerekçeleri de Resmi Gazete’de yayımlandı. Üye Mehmet Erten’in karşı oy gerekçesinde şu ifadeye yer verildi: “Kanun değişikliğinin asıl amacının, kanunların genelliği ilkesinden yararlanılmak suretiyle onun gölgesinde belli kişiler yararına kanun değişikliği yapmak olduğu ortaya çıkmaktadır. Değişiklikle elde edilmek istenen gayenin, kamu yararından çok haklarında soruşturma başlatılan kişilerin izin korumasına alınmak olduğu ve bu haliyle de yalnızca belli kişilere yarar sağlamak amacıyla bu değişikliğin yapıldığı açık bir şekilde anlaşılmaktadır.” Anayasanın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin, kanunlarda yapılan değişikliklerin toplumsal gerçeklerle uyumlu olmasını ve adaletli kurallar içermesini gerekli kıldığına işaret edilen karşı oy gerekçesinde, şunlar da kaydedildi: “Yalnızca kişi yara CHP’de ilk hesaplaşma... CHP’de “yenilikçiler” ile “ulusalcılar” arasındaki ilk hesaplaşma, haziran sonutemmuz başında yaşanacak. TBMM Başkanlığı seçimine koşut olarak CHP grup yönetimi de yenileneceği için, parti içinde yoğun “kulis” çalışmaları da başladı. TBMM Başkanlığı’na 2 yıllığına seçilen Cemil Çiçek’in görev süresi temmuz başında doluyor ve 3 yıl görev yapmak üzere yeni Meclis başkanı seçilecek. Bu değişim, TBMM Başkanlık Divanı’na da yansıyacak. Siyasi partilerde de bu kapsamda grup başkanvekillikleri ve grup yönetimlerinde bu sürece paralel olarak seçim yapılacak. Yaklaşan “seçim süreci” nedeniyle, CHP’de özellikle grup başkanvekilliği koltuğu için yoğun kulis yürütülüyor. Mevcut grup başkanvekilleri Akif Hamzaçebi, Muharrem İnce ve Emine Ülker Tarhan’ın yeniden aday olmaları beklenirken, bazı milletvekilleri de bizzat Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşerek, aday olmak istediklerini bildirdiler. Gaziantep Milletvekili Mehmet Ali Serindağ, ulusalcı kanada yakın isimlerden Sinop Milletvekili Engin Altay ile yenilikçi kanatta yer alan Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş, Kılıçdaroğlu’ndan “adaylık vizesi” alan isimler. Ancak bu vize Kılıçdaroğlu’nun “bir isim işaret edeceği” anlamına gelmiyor. Tam tersine Kılıçdaroğlu, grup seçimlerine müdahale etmeyi düşünmüyor. Tabii kulislerde dolaşan isimler bunlarla sınırlı değil. Kulislerde ulusalcı kanattan Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ile yenilikçi kanattan Manisa Milletvekili Özgür Özel, grup başkanvekilliği için adı geçen isimlerden. Şimdi merakla beklenen, CHP içinde iyice “ayrışan”, yenilikçiler ile ulusalcılara arasındaki ilk “seçim yarışı”nın nasıl sonuçlanacağı... İstİklal Marşı’nın İlahİ gİbİ okunMasına tepkİ yağdı Gezi ekibine ‘mayın’ uyarısı TUNCELİ (Cumhuriyet) Tunceli’de yıllardır sivillerin giremediği Aliboğazı Vadisi’ndeki geziye katılanların yolu Türkiye’den çekilmeye başlayan PKK’liler tarafından kesildi. PKK’liler, vadide çok sayıda mayın bulunduğunu belirterek grubun geri dönmesini istedi ve yollarına devam etti. Tunceli’nin Hozat ile Çemişgezek ilçeleri arasında yer alan Aliboğazı Vadisi’ne Dersim Gezginler Grubu yaklaşık 100 kişiyle gezi düzenledi. Yıllardır yaşanan terör olayları nedeniyle sivillerin bugüne kadar girmediği bölgeye gidenler vadinin 2 kilometre kadar içine girdiği sırada Mıhtaşı Mevkii’nde önleri bir grup PKK’li tarafından kesildi. PKK’liler, grubun geri dönmesini istedi. Koçero kod adlı PKK’li, “Geri çekilme hazırlığı yapılıyor ve bizler de bu geri çekilme kararına kesinlikle uyacağız. Örgütün aldığı her karara tabi olmak ve her kararı uygulamak durumundayız” dedi. PKK’liler açıklamalarını yaptıktan sonra geri çekilmek için yürüyüşe geçti. PKK’liler, güvenlik gerekçesiyle Aliboğazı’na kimsenin gelmemesi isteyerek bölgede çok sayıda mayın bulunduğunu söyledi. Bu ülke sahipsiz değil CEMİL CİĞERİM SAMSUN Çarşamba Belediyesi’nce düzenlenen Ali Fuad Başgil’i anma etkinlikleri kapsamında İstiklal Marşı Derneği Başkanı, şair İsmet Özel konferans verdi. Cemil Şensoy Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansa Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan ve Çarşamba Belediye Başkanı AKP’li Hüseyin Dündar’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı. Konferans başlamadan önce İstiklal Marşı’nın 10 kıtası da ilahi gibi okununca protokol sırasında oturanlar hariç salondakiler de eşlik etti. Bu duruma rına yapılan kanunlar, kamu yararı kavramı ile bağdaşmadığı gibi hukuk devleti anlayışı ile de ters düşer. İptali istenilen kurallar bu yönden anayasada öngörülen hukuk devleti ilkesine aykırıdır.” Üye Zehra Ayla Perktaş’ın da Hukuk devleti ilkesi gereği yürütme organının faaliyetlerinin, siyasilerden ve yurttaşlardan tepki yağdı. Vatandaşlar, “Milli değerlerin değiştirilmesi ve şehitlere yapılan saygısızlıktır” dediler. CHP Samsun İl Başkanı Mehmet Atalay, “Bu ülke sahipsiz değildir. Cumhuriyet savcılarını göreve davet ediyorum” dedi. MHP Samsun İl Başkanı Şaban Kılıç da “AKP’nin de şu an yaptığı tek şey Türk milletinin milli değerlerini küçük düşürerek ayaklar altına almaktır” dedi. Tepkiler üzerine Çarşamba Belediyesi, “İstiklal Marşımıza karşı yapılan saygısızlığa bir tepki olarak ayağa kalkmadık. Bu provokasyona gelmedik” açıklamasında bulundu. lirlilik’ kişilerin hukuki güvenliğini korumakla birlikte idarede istikrarı da sağlar. Belirlilik ve öngörülebilirlik özellikleri taşımayan ve dolayısıyla hukuki güvenlik sağlamayan kurallar anayasanın Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu ifade eden 2. maddesi ile bağdaşmaz.” ‘Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar içme’ izni iki yıl sürdü AKP’lilerin Meclis’e verdikleri yasa teklifiyle alkollü içecek tam anlamıyla “görünür” olmaktan çıkarılıyor. “Alkolle savaş” niteliğindeki yasakların aynen geçmesi halinde neredeyse alkolün sadece üretimi dışında her şeyi fiilen yasak hale gelecek. Oysa çok değil daha 2 yıl önce, yine alkole ilişkin düzenlemelere karşı özel yaşam tartışmaları gündemdeyken Başbakan Tayyip Erdoğan çıkmış ve “kimsenin inancına, ibadetine, yemesine, içmesine kısıtlama getirmeyen” bir hükümet olduklarını söylemiş ve sürekli olarak bu konudaki samimiyetlerinin test edilmesinden, gizli ajandaları olduğunun söylenmesinden şikâyet etmişti. Devamında da “Özgürlük alanlarını genişletmekten başka kimin yaşam tarzına müdahale ettik? Kimin yaşamına, giyimine kuşamına müdahale ettik” sorularını sorduktan sonra, “Herkes istediği gibi giyiniyor, istediği gibi eğleniyor, içiyor. Hangisine dedik ki sen ne kadar şarap içiyorsun, bira içiyorsun. Böyle bir derdimiz oldu mu bizim? Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar içiyorlar bir şey demiyoruz” güvencesini vermişti. Ne kadar sürdü? Tam iki yıl. İki yıl sonra, kendi doktorunun bizzat mimarı olduğu bir yasa teklifiyle “aksırıncaya, tıksırıncaya kadar içmeyi” yasakladı. belirlilik dolayısıyla öngörülebilir olmasını gerektirdiği ifade edilen karşı oy gerekçesinde şu görüşe yer verildi: “Bu ilkeye göre yasanın uygulamasında takdirin kapsamı ve uygulama yöntemi bireyleri keyfi ve öngöremeyecekleri müdahalelerden koruyacak düzeyde açıklıkla yazılmalıdır. ‘Be Ayşe Sayın, Erdem Gül, Mahmut Lıcalı [email protected]