Katalog

13 MAYIS 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 Keklikler... Halit Çelenk sitesi Halit Çelenk’in kızı Serpil Güvenç ile damadı Kaya Güvenç, iki yıl önce sonsuzluğa uğurladığımız değerli hukukçumuzun sağlığında topluma ve dünyaya sunduğu emek ve birikimini kapsayan bir bilgisunar sitesi açtılar. Sitenin ana sayfası Halit Çelenk’in şu sözleriyle açılıyor: “Sınıflı toplumlarda hukuk, temelde egemen sınıfların 1 Yeni anayasaya yön verecek kadar kendine güvenli Kandil ve “gerilla”sı. 2 Daha düne kadar canciğer kuzu sarması oldukları AKP liderine “firavun” diyecek kadar köprüleri atan ABD’ye sığınmış yasalaşmış iradesi ve emekçi sınıf ve tabakalar üzerinde bir baskı aracıdır. Emekçi sınıf ve tabakaların tarih boyunca sömürü düzenine karşı verdikleri çoğu kez kanlımücadeleler sonunda kazanılan hak ve özgürlükler bir savaşım aracı olarak önemli olmakla birlikte, bu, hukukun değinilen temel karakterini değiştirmez.” Siteye, “http://www.halitcelenk. org” adresinden ulaşılabiliyor. emekli vaiz ve cemaati. 3 Halife sultan olma sevdasıyla PKK ile pazarlık eden Recep Tayyip Erdoğan. Türkiye’nin geleceği, bu üçgene teslim olmuş durumda. Durumumuzu anlayın artık... Bildiriler ve imzalar uçuşuyor yine havada. Kronik imzacılar, bildik isimler, bildik şeyleri yineliyorlar. Adam ya da kadın, ısrarla kendisinin “liberal” olduğunu söylüyor. Hatta yaşamını ona göre kurgulamış. Adı üstünde, kapitalist. Ancak bir bildiriyi imzaladığı için bir anda “yenilikçi” ve de “sosyalist” oluveriyor. Dahası da var: Kimi etnik kimlikleri savunmak, epeydir “sosyalist” ya da “solcu” sayılmanın, olmanın tek koşulu oldu bizim memlekette. Hatta neredeyse yalnızca bir etnik kimliğe sahip olmak bile solculukla eşdeğer... Yanlışlıkla “Yahu ben Türküm. Ne yapacağız şimdi” dedin mi, asla “solcu” olamıyorsun. Çünkü, “Türk” eşittir, ırkçı, soykırımcı, sürgüncü, faşist... AKPPKK pazarlığı üzerinden yürüyen Ortadoğu’yu yeniden biçimlendirme operasyonunun değirmenine su taşımak “demokrat”lık ama... İki satır bir şeyler karalayıp sen, ben, bir de bizim oğlanla imzaladın mı da “barışsever aydın bilinci”ne varmış oluyorsun. Böyle bir ortamda, Uğur Mumcu’nun bağımsız, uygar bir toplum yaratma çabasına karşı “Kürtİslam ayaklanmacısı” olarak tanımladığı derebeylik artığı Şeyh Yalçın Düzgün Kandıra 2 No’lu F Tipi Üçgen Sait kahraman örneğin. Heykelini bile diktiler. Torununun popüler kocasını da “akil insan”dan saydılar. Ömrünü emperyalizme, gericiliğe ve faşizme karşı çetin bir mücadeleyle geçirmiş, bu uğurda yaşamını yitirmiş Uğur Mumcu ve onun gibi düşünenlerse, şimdilerde adeta bir aşağılama tanımlaması haline gelen ifadeyle“ulusalcı.” Geçmişte Türkçülük solun başına bela olmuş, kelle avına çıkmıştı. Şimdi de Kürtçülük, kafası karışık solcuları keklik gibi avlıyor. Bir Baba ile Oğulun F Tipi Hikâyesi Bir babayla oğlunu aynı hapishanede buluşturan ey ülkemin demokrasisi, sen nelere kadirsin... Sen nelere kadirsin ki, dışarıda ayırdıklarını buluşturursun aynı hapishanede. Onlarcası ile doludur ya böylesi örneklerin, bir tanesini de ben anlatayım. Bu ülkede demokrasinin ne kadar “ileri” gittiğini işaret etmek için bir tanıklık da benimki olsun. Baba, Büro Emekçileri Sendikası (BES) İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Dursun Doğan. 19 Şubat’ta kendisi gibi sendikacı ve kamu emekçisi olan 72 kişi ile birlikte tutuklandı. Oğul, Ulaş Doğan; Muğla Üniversitesi’nde öğrenci. Babasından tam 1 ay önce yine bir sabah “baskını” ile tutuklananlar arasındaydı. Baba, emekçilerin haklı taleplerini, yıllarca sürdürdüğü sendikal mücadele ile haykırdı. Alanlarda sesini yükseltti, emek ve demokrasi mücadelesinin... Oğul, bilimsel ve özerk üniversiteler istedi. Parasız olsun dedi eğitim. Ve tam bağımsız bir ülke özlemindeydiler her ikisi de. Bu topraklarda yaşayan milyonların özlemi olduğu gibi. Ve her ikisini de aynı F tipi hapishanede bir araya getirdi “ileri demokrasi.” Tam da böylesi bir durumu anlatır ya bir güzel şarkı: “Büyü de baban sana. Büyü de, büyü.. Baskılar, işkenceler, kelepçeler, gözaltılar. Zindanlar alacak.” Baba Dursun Doğan, oğlu Ulaş ile birlikte aynı havalandırmada söylüyor şimdi bu şarkıyı. Ben mi? Ben de onların yanında “demokrasiye” tanıklık eden bir öğretmenim. Özgürlükçü Türmen... Emine Erdoğan’a göre, Türkiye 100 yıl içinde başka bir model yani laik, demokratik Cumhuriyeti denemiş, başarısız olmuş. Neymiş asıl model? Bağdat, Mekke ve Medine imiş... Manda ruhlu derebeylik ve şeriat hukuku yani... Eşinin bugün ülkemizin başına “değişim” adına yeniden oturtmak istediği halife sultanlık yani... Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun “özgürlükçü” CHP’li üyesi Rıza Türmen, olumladığı AKP’nin “İnancını yerine getirmekten dolayı kimse farklı muameleye tabi tutulamaz” önerisinin ne anlama geldiğini şimdi anlar mı, dersiniz? “Özgürlükçü” Türmen, kendisinin de yakın geçmişte üyesi olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin türban ile ilgili kararını, Türkiye’deki üniversitelerde uygulayan değerli birçok bilim insanının haklarında açılan davalar nedeniyle mahkeme koridorlarında süründüğünü bilir mi acaba? Suriye yönetimi yezit, Irak yönetimi kötü filan derken, AKP dış politikası, şimdi de Bulgaristan’ın içişlerine karışmaya başladı. En somut örneği, CHP Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü TBMM kürsüsünden verdi ve AKP iktidarının Bulgaristan’da bir siyasi partiyi destekleme kararı aldığını açıkladı: “AKP milletvekilleri toplantılar düzenlemekte, Bulgaristan’da oy kullanacak yurttaşlarımızın yeni kurulan Hürriyet ve Şeref Partisi’ne oy vermelerini istemektedir. AKP, devletin kaymakamlarını, valilerini bile bu iş için kullanmaya başlamış. Çorlu Kaymakamı gazetelere yaptığı açıklamada Batık dış politika diyor ki: ‘Devletimiz Bulgaristan’da yapılacak seçimlerde Hürriyet ve Şeref Halk Partisi’ni destekliyor.’ Hızını alamayan kaymakam, ilçedeki bütün muhtarları, belde belediye başkanlarını topluyor ve diyor ki: ‘Devletimiz karar aldı. Bu parti için çalışın. Muhtarlıklara bu partinin afişlerini asın.’ Dahası ‘Herkes bu partiye oy versin’ diyor. İnsanlar nüfus müdürlüklerine gidiyorlar oy kullanma belgelerini almak için, görevlendirilen memurlar vatandaşlara ‘Hangi siyasi partiye oy vereceğinizi biliyor musunuz’ diye soruyor.” CHP’li Osman Korutürk’ün deyimiyle: “Dış politikayı tamamen zıvanadan çıkardılar. Batırdılar.” Görüş DR. İLHAN AKBULUT KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Hocaların Hocası Prof. Dr. Oktay Aslanapa’nın Ardından Geçenlerde çok kıymetli hocamız Prof. Dr. Oktay Aslanapa’yı kaybettik. Hoca, Türk kültür ve sanatına yıllarca hizmet etmiş çok kıymetli şahsiyettir. Hocayı ilk 1986 yılında İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi Bölümü’nde Müdür olarak görev yapan Prof. Dr. Erol Cihan Hocamın yanında görmüştüm. Orada tanıştık. Erol Hocam da o sıralarda hazırlamakta olduğum doktora tezimin yöneticisi idi. Yıllar sonra ve hâkimlik mesleğimden emekli olduktan sonra Turing ve Otomobil Kurumu’nun Yönetim Kurulu Başkanvekili görevini sürdürürken kurumun en eski üyesi kim diye kayıtları incelerken hocanın 5 numaralı üye olduğunu tespit ettim. Kendisini ailesi ile birlikte kurumun her etkinliğine davet ettik. Yapılması gereken işlerle ilgili olarak görüşlerini aldık ve değerlendirdik. Hocamıza ben yönetim kurulu adına 05.02.2009 tarihinde üniversiteden talebelerin de huzurunda gerek kuruma ve gerekse Türk sanatına hizmetlerinden dolayı şilt takdim ettim. Tabii Hoca çok mutlu oldu. Hocamız 2010 yılına kadar çok sağlıklı idi. Yıllar önce İznik kazılarında da bulunduğu için sık sık Bursa’ya gelirdi. 2009 yılında görevli olduğum Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na ziyarete gelmişti. Kurul Başkanvekilleri Sayın Oktay Ekinci ve Zeren Tanındı ile İznik üzerine konuşmuştuk. 1960’tan beri Diyarbakır, İznik, Kalehisar, KayseriKeykubadiye, Konya, Van ve Bursa Yenişehir’de Türk sanatı ile ilgili kazılar yaptı. Sonuçlarını yayımladı. Mimari konular yanında çiniseramik konusunda özellikle İznik ve Kalehisar kazıları ile ilgili çalışmalarını makaleler ve kitap halinde yayımladı. Halı sanatı konusunda yaptığı araştırmalarla ilgili olarak da makale ve kitaplar yayımladı. Kitap ciltleri konusundaki araştırmalarını tebliğler halinde uluslararası toplantılarda sundu ve yayımladı. Anadolu’da uzun araştırma gezileri ve incelemelerine her kademede öğrencilerini de alarak onların çeşitli alanlarda yetişmelerini sağladı. Çok sayıda lisans ve doktora öğrencisi yetiştirdi. Yine tezlerini yönetti. Uluslararası kongre ve toplantılara tebliğlerle katıldı. Enstitü müdürü olarak “yıllık seminer” toplantıları geleneğini kurdu ve Sanat Tarihi Yıllığı adlı derginin edebiyat fakültesi yayınları arasında düzenli olarak yayımlanmasına önayak oldu. Alman Arkeoloji Enstitüsü, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Atatürk Kültür Merkezi ve bunun gibi mesleki kuruluşlar ile vakıfların üyeliğini yaptı. Kitap, makale ve ansiklopedi maddeleri olmak üzere yüzü aşkın Türkçe ve yabancı dilde yayımlanmış eseri vardır. Bundan tam 70 yıl önce, 1943 yılında, Viyana’da doktora tezinin sunumunu yapmıştır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde ayrı bir dal olarak sanat tarihi derslerinin başlaması 1943 yılı Ekim ayında Prof. Dr. Ernst Diez tarafından gerçekleştirilmiştir. Viyana’da dünyaca ünlü Strzygowski Sanat Tarihi Enstitüsü’nde kariyerini yapmış olan Ernst Diez ile istanbul’da ve ilk defa memleketimizde ilmi ve sistemli Sanat Tarihi çalışmaları başlamıştır. Aynı tarihte Oktay Aslanapa, Diez’in asistanı olarak göreve başlamış, böylece memleketimizdeki sanat tarihi çalışmaları Viyana Strzygowski ekolüne bağlanmıştır. İşte, Oktay Aslanapa o tarihten günümüze kadar sanat tarihi çalışmalarını sürdürmüştür. Hoca benim de yazarlığını yaptığım Türk Dünyası Tarih Dergisi’nin yayın kurulu üyesi idi. Bu derginin 300. sayısında “Kayseri’de Kubadiye Sarayları” isimli makalemi hocamıza ithaf etmiştim. Hocamızın da bu sayıda “Türk Kültürü’nün Kaynakları ve Gelişmesi” isimli çok kıymetli makalesi bulunmaktadır. Hocamızı saygıyla anıyoruz. BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Piyanoya 1 benzer bir 2 çalgı. 2/ Bir tür erkek de 3 ve... Vücutta 4 ki AIDS vi 5 rüsünü sapta6 makta kullanılan test. 3/ 7 Buğday ta 8 nesinin ol 9 gunlaşmış içi... Etken. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 4/ Müslümanla 1 K E S E EME K ra farz olan ver 2 A F A R A A T U gi... Avustralya’da 3 Ş E V T İ K E L yaşayan bir cins 4 K S B A M A K O devekuşu. 5/ Bir 5 A Y U V A K Ğ kimsenin emek İ L vermeden sağ 6 R E A J İ N E L A ladığı kazanç. 7 İ V R İ Z 6/ İlave... Renk 8 K İ K M E T A N renk parlak tüy 9 O N A T T A N I leri olan, iri gövdeli bir papağan... Tıpta en gelişmiş görüntüleme tekniğinin kısa yazılışı. 7/ Kişinin yaşamadığı geçmişe duyduğu özlem... Tokyo’nun eski adı. 8/ Bursa’nın Kestel ilçesinde bir şelale. 9/ Bir Avrupa ülkesinin başkenti... Trabzon’un Akçaabat ilçesinde bir göl. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Doğu Avrupa kökenli Yahudilerin geleneksel müziği. 2/ Briçte kazanılan her el... Ormanlara büyük zarar veren bir böcek. 3/ Müslümanların bir çocuğun doğumundan yedi gün sonra, Allah’a şükretmek amacıyla kestikleri kurban... Azerbaycan ve Kars yöresine özgü telli bir çalgı. 4/ 1827’de Osmanlı donanmasının yenilgisiyle sonuçlanan deniz savaşı. 5/ Tavlada “üç” sayısı... İskambil kâğıtlarının atası sayılan 78 kartlık desteyle bakılan falcılık yöntemi. 6/ Bir göz rengi... Sodyum elementinin simgesi... İskambilde bir kâğıt. 7/ İyilik, lütuf... Nine. 8/ İşbaşında bulunan kimse, yönetici. 9/ Elazığ’ın bir ilçesi... Küçük çocuklarda ishal ve kusmalara neden olan bir virüs. T.C. AŞKALE İCRA DAİRESİ TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2012/70 TLMT. Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı takdirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 30/04/2013 1. İhale Tarihi: 01/07/2013 günü, saat 11.00 11.10 arası. 2. İhale Tarihi: 15/07/2013 günü, saat 11.00 11.10 arası. İhale Yeri: KOP KROM ŞANTİYESİ BAYBURT YOLU ŞEHİTLİK MEVKİİ AŞKALE ERZURUM No: 1 Takdir Edilen Değeri TL: 2.595.000.000,00 Adedi: 8000 KDV: %18 Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri): 8000 Kilogram KROM MADENİ ÇIKMIŞ CEVHER (İİK. m.l 14/1,114/3) *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 28704) T.C. ERZURUM 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI ESAS NO: 2012/482 Esas Davacı Yakutiye İlçe Belediye Başkanlığı tarafından davalılar Yusuf Çakur, Aysel Çakur, Netice Çakur aleyhine Mahkememizin 2012/482 Esas sayılı dava dosyası ile Yakutiye Belediye Encümeni’nin 04/10/2010 tarih ve 224 sayılı kamulaştırma kararı ile kamulaştırılmasına karar verilen dava konusu Erzurum ili Yakutiye ilçesi Emrişeyh Mah. 394 ada 8 parsel sayılı taşınmazın 2942 sayılı yasanın değişik 4650 sayılı kanunun 8. mad. son paragrafına göre kamulaştırma işlemlerine başlanıldığı, davacı Yakutiye İlçe Belediye Başkanlığı tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Yasası’nın l0. mad. istinaden bu davanın açıldığı ilan olunur. 02/05/2013 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın:28700) Ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. VOLKAN MİSDEDE