Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                SAYFA	  CUMHURİYET	  9	NİSAN	2013	SALI  10 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada  HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK  Başbakan	şimdi	de	çevreci	oldu Çevre katliamlarına bakmadan doğa konusunda nasihat etti İstanbul	Haber	Servisi	Birleşmiş	Milletler	 (BM)	Ormancılık	Forumu’nun	10.	toplantısı	İstanbul’da	başladı.		Forumun	açılışında	 konuşan	Başbakan	Recep	Tayyip	Erdoğan,	bir	Kızılderili	atasözü	olan	“Bütün	 ağaçlar	kesildiğinde,	bütün	hayvanlar	 avlandığında,	bütün	sular	kirlendiğinde,	 hava	solunamaz	hale	geldiğinde,	işte	o	 zaman	paranın	yenilebilir	bir	şey	olmadığını	anlayacaksınız”	ifadesini	anımsatarak	 özellikle	gelişmiş	ülkelerin	artık	tükettiği	 ürünlerin	kaynağını	sorgulamaları	gerektiğini	belirtti.		Erdoğan,	“Bir	parça	elmasın,	bir	gram	altının,	bir	litre	petrolün,	bir	 metreküp	doğalgazın,	bir	torba	kömürün	 nerelerden	geçip	geldiğine,	ne	tür	trajedilere	şahit	olarak	evlerimize	ulaştığına	artık	 kafa	yormamız	gerekiyor”	dedi.	  Oysa malın sahibi Amerika Birleşik Devletleri! ABD’de başkanlar, yönetimler gelip geçer, ama ulusal yararları gereği saptadığı orta, uzun vadeli programlar değişmez. Bu gerçeği görebilmek ve kanıt aramak için devlet arşivlerini karıştırmaya gerek yok. Şayet çözüm sürecine Türkiye’yi kimin ne zaman zorlamaya başladığını görmek isteyenler varsa, bir zahmet yakın geçmişin gazete koleksiyonlarındaki ABD’nin neler önerdiğini içeren demeç ve haberlere bakıversinler ve sakın şaşırmasınlar: ABD’nin, sorunun ancak PKK ile görüşmelerle ve elbette pazarlığa başlanmasıyla çözümlenebileceğini önerdiğini ve Türkiye’yi bu planın yaşama geçebilmesini sağlamak için zorlamak amacıyla K. Irak’ı Türk askerine kapattığını... ...terör örgütü ile Kandil’de CIA ajanları aracılığıyla ilişki kurduğunu... bugün sıkı dostluk, işbirliği, hatta politika koşutluğu sergilediğimiz Barzani’yi de bu planın bir parçası durumuna getirdiğini görecekler. Türkiye’ye bir ay içinde ikinci kez gelen ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin çözüm sürecini değerlendirirken “hükümetin barış süreci çalışmalarını ‘hayranlıkla’ izlediğini ve alkışladığını” içeren demecine hayret etmek ya da ABD’nin, RTE’ye ve başlattığı çözüm sürecine hayranlık ifade eden değerlendirmelere kapılmak ancak budalalara, yalakalara, yandaşlara özgü bir davranıştır. HHH Dışişleri Bakanı Kerry, bir ay içinde ikinci kez neden geldi Türkiye’ye? Başkan Obama’nın, Türkiye’nin gazını almak için İsrail’e özür diletmeyi sağlattıktan sonra dışişleri bakanını alelacele göndermesindeki asıl amaç nedir acaba? Beyaz Saray’da kurgulanan ABD’nin Ortadoğu politikaları gereği önce İsrail’le Türkiye arasındaki buzları eritti. Başkan Obama, Başbakan RTE ile mayıs ayında Beyaz Saray’da yapacağı görüşmeden önce, Ortadoğu politikalarının yeni yönünü ve işleyişinde Türkiye’nin olası rolünü Ankara’ya iletmek ve Türkiye’nin tepki ve görüşlerini önceden öğrenebilmek için dışişleri bakanını gönderdi. RTE’nin ABD’nin yeni Ortadoğu politikalarına ne ölçüde katkı sağlamayı vaat ettiğini, mayıs ayında Beyaz Saray’da Başkan Obama ile yapacağı görüşmeden sonra öğreneceğiz. Tabii ABD medyasında daha önce RTE’nin, yeni Ortadoğu politikasında Kerry aracılığıyla Obama’ya gönderdiği görüşleri ve bu görüşlerin ışığında öne sürdüğü örneğin Filistin ile ilgili koşullar açıklanmazsa... HHH ABD’nin çözüm sürecine olası katkısı ne olacak veya olabilir mi? Bu sorunun yanıtını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Bu, şimdilik bir yana, şu sıralar çözüm sürecinin ana damarını teşkil eden teröristlerin Türkiye’yi terk etmeleri sorununun o kadar kolay çözümlenemeyeceğine işaret eden bilgilere geliyor. İmralı’daki, çekilme koşullarını Kandil’e bildirmiş ama... Kandil adına konuşan Murat Karayılan’ın ağzı pek öyle değil. İmralı’nın mektubunu Kandil’e götüren ve Karayılan’la bir gün boyunca konuyu görüştüklerini söyleyen BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da işin pek kolay olmayacağını söylüyor Karayılan da “çekilme konusunda örgütü ikna edebilmekte çok zorlandıklarını, hatta teröristlerin bu konuda ‘önderin’ gönderdiği sesli mesaja bile soğuk baktığını, ‘silahsız çekilmeye kadroları ikna etmenin çok daha zor’ olduğunu” içeren demeçler veriyor. Örgütün silahsız çekilmeyi asla kabul etmeyeceği kesinlik kazanırsa ne olacak? Meclis’te komisyon kurulması dayatmasına önce PKK’yi meşrulaştırmak istediklerini söyleyerek karşı çıkan RTE, ne yaptı ise yine onu yapacak! Şayet bir başka çözüm yolu bulunmazsa... ...komisyona hayır dedikten sonra kurulmasını Meclis’e önerdiği gibi, teröristlerin silahlarıyla güvenlik güçlerinin önünden geçerek Türkiye’yi terk etmelerine evet diyecek! Olmaz olmaz demeyin... Neden olmasın? RTE ile BDP’nin yazgılarının kesişeceği, çok konuda aynı içerikte görüş bildirecekleri, Öcalan’la devletin aynı kulvara düşeceği, hatta devletin örgütün değişmez şefine postacılık yapacağı hiç aklınıza gelir miydi? HHH RTE’nin yumuşak karnını keşfettiler. Kimi isteklerini dayatmalarla, tehditle devlete kabul ettiriyorlar... BDP milletvekilleri şayet yeni anayasada Türk milleti ifadesi yer alırsa, “eskiye” yani silahlı çatışma dönemine dönüleceğini söylüyor. Bu da akla gelmeyecek ama RTE varken başımıza gelmesi olası bir terör dayatması!  Süreç, Kamuoyu ve Okurlar… Paylaşmak istediğim çok sayıda okur mektubu var… “Türkiye’de kamuoyu yok!” eleştirisi yapan bir AB yetkilisinin değerlendirmesinden hareketle yazdığım son yazıda; “TC adının bile değiştirilmesi gündeme gelirken kamuoyundan kayda değer hiçbir tepki yükselmiyor. En canalıcı konularda dahi böyle sessiz kalınırsa, ‘kamuoyu’ başka ne zaman kendini gösterir? Demek ki AB’li uzmanın saptaması doğru: Türkiye’de gerçekten kamuoyu yok, olan da tepeden yönlendiriliyor!” demiştim... “Görüşlerinize katılıyorum” diyen Çetin Yitmener; “Bir toplum kitap okumuyorsa, gazete okumuyorsa, haberleri ve tartışmaları izlemiyorsa, boş zamanlarını dizilerle ve cep telefonlarında haberleşmelerle geçiriyorsa, o toplumda gerçek ve etkin bir kamuoyu nasıl vücut bulabilir” diye soruyor, ardından devam ediyor: “Üniversite öğrencilerinde bile üzüntü vericidir ki (günceli izleyenler) %10’u aşmıyor. Sorunun temelinde bu yatıyor. Gerisinde de eğitim... Öyle olduğu içindir ki, birilerinin düğmeye basmasıyla (kamuoyunda) hareket sağlanıyor veya hareket sonlandırılıyor…” Esat Yavuztürk okurumun değerlendirmesi aynı yönde; “Tespitleriniz güzel ama, gazete okumayan toplumumuzda siz ve diğer yazarlarımızı da belirli bir azınlık okuyor. Sivil toplum örgütlerinde bile üyelerimize çağrıda bulunduğumuzda çoğu çağrıya katılmıyorlar bile. Bize karşı olanlardan ne bekliyoruz? Toplumun yapısına baktığımızda çoğunluğun inanç şartlanması ile beyinleri kilitlenmiş… Onların şartlanmış inançlarına karşı olanlar da kötü insanlar olarak kabul ediliyor. Dinlemeyi bırakın, düşman gözüyle de bakılıyor. Yani dostu, düşmanı tanımıyorlar. Çare... Güçlü muhalefetin kilitli kapılarını açarak (ve) tüm solu birleştirerek iktidara sahip (olmaktır). Aksi halde havanda su döveriz. Yanılıyor muyum?” “Türkiye’de ‘kamuoyu’ yok değil aslında, var. TV serileri için var, futbol maçları için var, magazin basınında anlatılanlar için, dedikodu, kim nasıl yakalandı, vs. için var” diyen Reşit Resuloğlu; “Bu millet, marifeti topa iyi vurmak olan bir Brezilyalıyı karşılamak için akın akın havaalanına gider de geleceğini ilgilendiren, çocuklarının geleceğini ilgilendiren konularda kılını kıpırdatmaz” diyerek ekliyor: “600 yıl, hünkârının dediklerini kanun bilmek zorunda kalmış bir halkın torunları başka bir davranış biçimi gösteremez. Bir de iyice korkutursanız ne yapsın garibim? Gak diyene cop, guk diyene biber gazı. Zaten ‘oryantal kurnazlık, yalakalık, çıkarcılık’ kanlarında var. Gerisi vur patlasın, çal oynasın. Bakalım nereye kadar?” Asiye Hanım sorumluluğu kestirmeden Avrupa’ya yıkıyor: “Bu yetkilinin Avrupası değil mi Türk hükümetlerinin eline balyozu verip te ‘kamuoyu’nun kafasına indirten?” diyor bu okurumuz: “ABD de ondan aşağı değil tabii…. Avrupa bizde kamuoyu olmasını ister mi? Olmasından ödü kopuyor zaten.” Sevgili Bozkurt Güvenç çok düşündürücü bir mektup yazmış. Hocam Güvenç sadece Türkiye’de değil; kamuoyunun her yerde şartlanarak yönlendirildiğini, kamuoyunun zaten “sanal” olduğunu söylüyor. “Kamuoyu söyleminin efkârı umumiye (genel fikirler) olarak bilindiği çağlardan kalma bir dinazordan, Merhaba” diyor değerli hocam; “Türkiye’de kamuoyu yok gözlemini yapan yabancı haklı. Belki var, yönlendiriliyor, dışardan ve içerden bazı güçlülerce yönlendiriliyor, hatta sanırım yönetiliyordu. Dün akşam NTV’de Amerika’nın Gizli Tarihi’nin savaş sonrası 195060 yıllarını izledim. Hayretler ve şaşkınlıklar içinde… Adı geçen aktörlerden büyük bir çoğunluğunun adlarını, görevlerini demeçlerini, toplumsal imajlarını gayet iyi hatırlıyorum da, anlatılan olay ve yorumlar tümüyle yabancı; sanki dünya gezegeninde değil de Merih’te geçiyor olup bitenler. ‘Gizli Tarih’ deniyor ama bu kadar gizli tutulduğunu hiç bilmiyordum. Yalnız Türkiye’de değil tüm dünyada. Meğer izlediğimiz dünya gerçek değilmiş, ABD ve Batılı yandaşlarının dünya kamuoyuna vermek istedikleri mesajmış, bildiklerimiz, yazıp söylediklerimiz. Bugün farklı durumda değiliz, ABD’nin dünya politikasını izliyoruz VE ONUN DOĞRU VE BARIŞ İÇİN GEREKLİ VE ŞART OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ. Aksini düşünüp söylesek de kamuoyu yaratamıyoruz. Adaletin gücü değil, güçlünün adaleti böyle. Medya kamuoyunu yaratıyor mu aldatıyor mu? Böyle bir ortamda demokrasinin erdemi, inancı geçerli mi?.. Kamuoyu sanal bir kavram, onu manipüle edenler de böyle biliyor ve söylüyor. O gün olmayanın bugün yaratılması olası mı? Yoksa biz safdiller, Don Kişot’un değirmenlere saldıran silahşörlerini mi oynuyoruz? Ne dersin, Nilgün?” Söylenecek çok şey var haliyle. Hocam haklı. En son Irak savaşında dev bir “sanal kamuoyu” operasyonuna birlikte tanık olmadık mı? Ancak bu da son kertede bir derece meselesi. Burada biz sanki her gün bir “Irak savaşı” yaşıyoruz. “Sanal kamuoyu” operasyonları ve “tepkisizlik” skalasında Türkiye sistemli biçimde rekor kırar. İnsanı çileden çıkaran da bu.  TBMM’de	dikkat	çeken	uygulamalara	bir	yenisi	eklendi  Balbay tişörtü yasak İslami çağrı serbest MAHMUT LICALI  ‘Sorun, okumayan toplum!’  Noyan Özkan uğurlandı İZMİR	(Cumhuriyet	Ege	Bürosu)		Geçirdiği	kalp	krizi	sonucu	yaşamını	yitiren	 eski	İzmir	Barosu	Başkanı,	çevre	ve	insan	hakları	savunucu	avukat	Noyan	 Özkan,	dün	son	yolculuğuna	uğurlandı.	Özkan	için	ilk	tören,	20002002	yılları	 arasında	başkanlığını	yaptığı	İzmir	Barosu	önünde	gerçekleştirildi.	Ailesinin	 ve	çok	sayıda	meslektaşının	yer	aldığı	törende	duygu	dolu	anlar	yaşandı.	İzmir	 Büyükşehir	Belediye	Başkanı	Aziz	Kocaoğlu	ve	Bornova	Belediye	Başkanı	Kamil	Okyay	Sındır	da	buradaki	törende	yer	aldı.	Türkiye	Barolar	Birliği	Başkanı	 Vedat	Ahsen	Çoşar	ve	İzmir	Barosu	Başkanı	Sema	Pekdaş	yaptıkları	konuşmalarda,	Özkan’ın	Türkiye	için	örnek	bir	hukukçu	olduğunu	vurguladı.	  Diyanet’ten kutlu doğum için 81 ilde kutlama  17 bin etkinlik FIRAT KOZOK  ANKARA  Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu yıl “Hazreti Peygamber ve İnsan Onuru” temasıyla gerçekleştireceği kutlu doğum haftası etkinlikleri hafta sonu Ankara Arena’da düzenlenecek törenle başlayacak. Hafta boyunca stadyumlarda “Kuran ziyafeti”nden oyuncak dağıtmaya; cezaevi ziyaretinden kermese kadar ülke çapında 17 bin farklı etkinlik düzenlenecek. Peygamberin insanın onuruna ve haysiyetine verdiği değerin topluma yeniden anlatılması amacıyla belirlenen tema kapsamında, 81 ilde birbirinden farklı programlar düzenlenecek. Hafta boyunca yapılacak etkinliklerden bazıları şunlar: “Yerel medya aracılığıyla kutlu doğum faaliyetlerinin tanıtımı, resmi kurum ziyaretleri, hutbe okunması, kermes, tiyatro ve piyes gösterileri, Kuran ziyafeti,  kompozisyon ve şiir yarışmaları, yardım organizasyonları, geziler, esnaf ziyaretleri, kan bağışı kampanyaları, kutlu doğum aşı dağıtımı, hastane ve cezaevi ziyaretleri, fidan dikim kampanyası, şehit ailelerini ziyaret, tasavvuf müziği konseri, çocuklara oyuncak dağıtımı.” Etkinlikler arasında yer alan “Kuran ziyafeti”, Diyarbakır ve Batman’da kent stadyumlarında gerçekleştirilecek. İl ve ilçe müftülükleri de hafta boyunca vaaz ve irşat, konferans, kan bağışı kampanyası, okullar arası bilgi yarışmaları ve huzurevi ziyaretlerinin de içinde yer aldığı çeşitli etkinlikler yapacak. İstanbul’da toplam 835 program gerçekleştirilecek. İstanbul’u 513 programla Konya, 454 programla İzmir ve 450 etkinlikle Antalya izleyecek. Batman 57, Yalova 61, Kilis ise 63 etkinlikle en az program yapan iller olacak.  ANKARA  Gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’la ilgili tişört taşıdığı gerekçesiyle vatandaşların alınmadığı TBMM’de, tüm milletvekillerine İslam Birliği Genel Kongresi’nin 1934 yılında aldığı kararın uygulanmasına yönelik çağrı davetiyesi dağıtıldı. TBMM Güvenlik Yönetmeliği gerekçesiyle çantasında Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’la ilgili “Milli irade tutuklu” yazan ve Balbay’ın fotoğrafının bulunduğu tişörtü taşıyan bir vatandaş Meclis yerleşkesi içine alınmazken, vatandaşın yanında getirdiği bu giysiye de el konulmuştu. Bir gazetecinin de Emeğin Partisi logolu bir kitapla TBMM’ye girmesine izin verilmemişti. Buna karşın TBMM’de 15 farklı derneğin bir araya gelerek oluşturduğu Ankara Sosyal Gelişim Derneği’ne ait İslami birlik çağrısı yaptığı davetiye ise bütün milletvekillerine dağıtıldı. “Sağduyulu ittifak çağrısı” başlığı taşıyan davetiyede, “Körüklenmekte olan mezhep gerginliğini engellemenin yollarından biri de İslam Birliği Genel Kongresi’nde alınan kararların günümüze uyarlanmasından geçmektedir” ifadeleri yer aldı. Davetiyede hicri takvime göre kongrenin yapıldığı tarih ve kongreden bir fotoğraf da yer aldı. TBMM’de tüm milletvekillerine dağıtılan davetiyede, şunlar belirtildi: “Haksız işgallerle Ortadoğu’da başlayan iç karışıklıklar, Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan devrimler, son olarak Suriye, Yemen ve Bahreyn üzerinden körüklenen mezhep ayrımcılığı zemini, Müslümanların uyanık olmasını gerektiriyor.” Davetiyede 1931’de gerçekleştirilen İslam Birliği Genel Kongresi’nde alınan kararlar ve hedefler arasında şunlar sıralandı: l Müslümanlar arasındaki işbirliğini ve genel İslam kardeşliğini geliştirmek. l Müslümanların menfaatlerini savunmak. l Müslümanlar arasındaki Hıristiyan misyonerlerin çabalarına ve kampanyalarına karşı savaşmak.  ‘Çare	solu	birleştirmek’  Fotoğraf:	OZAN	YAYMAN  ‘Hünkârın	sözü	kanun’  ‘Avrupa ister mi?’  ‘Kamuoyu sanal kavram’  Bilgisayarla çok zaman geçiren çocuklar adlarını bile düzgün yazamıyor  Eğitim tabletsiz olmalı FİGEN ATALAY  7	asker	şehit	ama	 zarar	8	bin	liraymış ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hakkâri’nin Çukurca kırsalında operasyona giden birliğin geçişi sırasında el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu 7 askerin şehit olmasına ilişkin Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nde görülen davada sona yaklaşıldı. Son savunmasını yapan Tuğgeneral Zeki Es, patlayan mayının terör örgütüne ait olduğu konusunda ısrar etti. Davaya ilişkin karar 19 Nisan’da açıklanacak. Mahkeme Başkanı Hâkim Albay Mehmet Yüzbaşıoğlu, bilirkişi raporuna göre Mayıs 2009’da yaşanan patlamada Hazine zararının 8 bin 613 TL olduğunu bildirdi. Şehit erlerden Deniz Demirci’nin annesi Raziye Demirci ise sanıkların cezalandırılmasını isterken “Yüreğim paramparça. Onları urganda görmek istiyorum” dedi. Davaya ilişkin karar 19 Nisan’da açıklanacak.  Milli Eğitim Bakanlığı, FATİH projesi kapsamında 5. sınıf öğrencilerine tablet dağıtımından vazgeçti ama eğitimciler, tabletin 9. sınıf öğrencileri için uygun olmadığını söylüyor. Evde yoğun biçimde bilgisayar kullanan çocuklar, kalemle adlarını bile yazmakta güçlük çekiyor. Eğitim Sen Genel Basın Yayın Sekreteri Tuğrul Culfa, Milli Eğitim Bakanlığı’nın, eğitimin sorunlarını tamamen teknolojiye indirgediğine dikkat çekerek, “Çocukların sadece teknolojik araçları kullanıyor olması eğitimin sorunlarını çözmüyor. Bakanlık, buna uygun programlar hazırlamadan sadece şov yaptı, Fatih projesi başlı başına AKP’nin şov aracıydı ve bunun altında kaldı” dedi.  Anne	Çocuk	Eğitim	Vakfı	(AÇEV)	 uzmanları,	annebabaların	sınır	 ve	kural	koyması	gerektiğini	 anımsatarak		şunları	öneriyor: l Bu	cihazın	“sizin”	olduğuna	 dair	kesin	ve	kararlı	olun.	 l	Oyunların,	çocuğunuzun	yaşına	ve	gelişimine	uygun	olduğundan	emin	olun.	Cihazlarınızda	  KURAL KOYUN  yaş	sınırlaması	 varsa,		aktif	hale	 getirebilirsiniz.	 l	Seçilen	oyunların	şiddet	öğeleri	içermemesine	dikkat	edin.		 l	Okul	öncesi	dönem	çocukları	 için	dijital	cihazların	karşısında	 geçirilecek	süre	en	fazla	30	dakikadır,	çocuklara	bu	konuda	sınır	 koymanız	önemlidir.  Yazmak	sanattır Bilgisayar kullanımının çocukları,  okumayazmadan uzaklaştırdığını, akıl ve zekâ kullanımını körelttiğini belirten Culfa, şöyle devam etti: “9. sınıfta da tablet kullanılmaması gerekir. Bilgisayar, dersleri daha kalıcı hale getirmek, pekiştirmek için kullanılmalı. Bilgisayar ana eksen haline gelirse, çocuk eğitimden uzaklaşır. Edebiyat dersinde, kompozisyon çalışmasını bilgisayarda yapmak doğru değil. Yaz  mak zaten ayrı bir sanat. Ders kitapları kalkacak, hepsi e. kitap olacak deniliyor, böyle olursa çocuklar okumadan uzaklaşır.” Okullarda bilgisayar kullanımının yarar ve zararları tartışılırken, çocuklar zaten neredeyse bebeklikten itibaren bilgisayarlarla haşır neşir yaşıyor. Çok küçük yaşlardaki çocukları bile bilgisayar başından kaldırmak mümkün olamıyor.   
            
    
