Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA 8 HABERLER Başbakan Erdoğan ve AKP kurmayları, PKK militanlarının sınır dışına çıkışı sırasında güvenlik birimlerinin müdahalede bulunmaması için yazılı bir talimat verilip verilmeyeceği konusunda son birkaç gün içinde kamuoyuna birbirinin taban tabana zıttı açıklamalarda bulundular. Kırgızistan yolunda “Öyle şey olmaz” diyen Erdoğan, dönüş yolunda “polis ve askerin rahat çalışabilmesini temine yönelik bir adım” atacaklarının sinyalini verdi. Öyle anlaşılıyor ki hükümet, PKK’lilerin çekilme sürecine ilişkin ‘valilikler’ kanalıyla polis ve askere bir talimat verme noktasına gelmiş durumda. suç işlemiş olurlar.” CUMHURİYET 15 NİSAN 2013 PAZARTESİ 5. BDP HEYETİ ÖCALAN İLE GÖRÜŞTÜ işlemiş olur’ ‘Asker ve savcı suç GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Yazılı Talimat İmralı Mutabakatına Uygun’ ahlaki, gayri meşru bir iş olmadığının ortaya konması açısından da idari bir düzenleme önemlidir. Yasal bir güvence olsun ki, herkesin hukuk karşısında güvenliği olabilsin. Bu iş öyle ‘Sırtımı döndüm birbirimizi görmezden gelelim’ tarzıyla yürüyemez. Yürürse riskli olur.” rini bağlayıcı yazılı talimat konusunun hukuki boyutunu da Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk’a da sorduk. Selçuk, hükümetin vereceği talimatın kanuni temeli bulunmadığına dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yaptı: “Eğer bir kişi bir terör örgütü mensubu ise bu davranış bir suçtur. Herhangi bir görevliye ‘Bu suçu görmezden gelin’ denemez. Bunun hukuki temeli, yasal dayanağı yoktur. Ne güvenlik görevlilerini ne de savcıları böyle bir buyruk bağlamaz. Yasaya aykırı buyruk dinlenmez. Güvenlik birimlerini dinleyip hareketsiz kalırlarsa İmralı’dan yeni mektup İstanbul Haber Servisi Abdullah Öcalan, dün İmralı’ya giden BDP heyeti aracığıyla kamuoyuna açıklama yaptı. Birkaç gün içinde bilgilendirme yapacağını belirten Öcalan “Geri çekilme sürecinin gerçekleşmesi için yoğun bir çalışma yürütmekteyim. Daha umutlu bir noktada olduğumuzu söyleyebilirim” dedi. Abdullah Öcalan’ın Kandil’e yazdığı mektubu götüren ve ardından KCK yönetiminden alınan mektubu da Adalet Bakanlığı yetkililerine teslim eden BDP heyeti, dün sabah Öcalan’ın yanıtını almak üzere İmralı Adası’na gitti. BDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’den oluşan 5. heyetin dün sabah İmralı Adası’na gittiği, akşam saatlerinde BDP İstanbul İl Başkanlığı’ndaki basın toplantısı daveti üzerine anlaşıldı. Önder, Öcalan ile yaptıkları görüşmenin 1.5 saat sürdüğünü söyledi. Önder tarafından okunan mesajında Abdullah Öcalan şu ifadelere yer verdi: “Saygıdeğer Türkiye halkı. Barış ve demokratik çözüm süreci bütün hassasiyetiyle devam ediyor. Yürütülen çalışmayı birkaç gün içinde bütün Türkiye halkıyla paylaşacağım. Demokratik çözüm sürecine sonsuz şükranlarımız sonuyor, adil bir barışa olan inancımla herkesi selamlıyorum.” Kandil’den gelen mektubun Öcalan’a iletildiğini belirten Önder, “Kandil’e bir mektup yazılmadı. Sanırım birkaç gün içinde o mektup bütün Türkiye halkıyla ve Kandil ile paylaşılacaktır” diye konuştu. emirtaş: Konuşulmuş, mesafe alınmıştı Başbakan’ın ‘çekilme sürecinde güvenlik birimlerine yazılı talimat verileceği’ anlamı taşıyan son açıklamasını, sürecin önemli bir tarafı olan BDP’nin Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş şöyle değerlendiriyor: “Bu konu İmralı’da Abdullah Öcalan ile devlet heyeti arasında konuşulmuş ve mesafe kat edilmiş bir mevzuydu. Hükümet bugüne kadar kamuoyuna bir taahhütte bulunmamıştı. Sayın Başbakan parlamentoda kurulan komisyonun yanı sıra bu tür idari tedbirleri de düşünüyorsa bu tabii ki olumlu olur.” Bu tür bir talimata neden ihtiyaç duyulduğunu ise Demirtaş şöyle izah ediyor: “Geri çekilme sırasında provokasyon olmaması, olası ölümlerin engellenmesi için böyle bir düzenleme gerekli. Bir başka boyutu daha var: Bu işin gayri D Konunun savcıları ilgilendiren bölümü üzerinde de ağırlıklı olarak duran Selçuk şunları söyledi: “Cumhuriyet savcısı böyle bir suçu kovuşturmak zorundadır. Ceza Yargılaması Yasası’nın 160. maddesine göre ‘bir suç işlendiği izlenimini öğrendiği anda’ gerçeği araştırır ve 170. maddeye göre de ‘yeterli kuşku’ varsa davayı açmak zorundadır. Dava açma zorunluluğu ilkesi karşısında hiçbir takdir yetkileri yoktur. Savcılara kimse de buyruk veremez. Dolayısıyla cumhuriyet savcısı böyle bir durumu kovuşturmak zorundadır.” Yargının ‘ülke yararını gözetme’ gerekçesiyle müdahil olmaması gerektiği şeklinde bazı kesimlerde değerlendirmeler yapıldığını belirten Selçuk, bu tür değerlendirmelere katılmadığını vurgulayarak “Cumhuriyet savcıları ‘ülke yararı’ ölçütüne göre dava açmaktan kaçınamaz. Kaçınırsa yargısal etkinlik değil siyasi etkinlik yapmış olurlar” dedi. Mevcut yasal çerçeve içindeki tek çözüm yolunun, “PKK mensuplarının kendiliğinden teslim olarak ‘etkin pişmanlıktan’ yararlanmaları” olduğunu belirten Selçuk, yeni bir yasal çerçevenin de hukuki meşruiyet sorununu çözebileceğini ifade etti. Selçuk, “TBMM’den süreli bir yasa çıkarılarak bu sorun çözülebilir” dedi. temeli yok, bağlamaz Başbakan Erdoğan’ın “Polis de asker de rahat çalışsın”; BDP lideri Demirtaş’ın da “Yasal bir güvence hukuk karşısında herkese güvenlik getirir” diye benimsedikleri güvenlik birimle Selçuk: Hukuki Tek yol: Süreli yasa VALİLER ASKERİ ÜS DIŞINA ÇIKARMAYACAK Başbakan’ın valilere genelge gönderileceği şeklindeki ifadeleri, hükümetin TBMM’den bir kanun çıkarmak yerine, valilikler üzerinden TSK birimlerini kontrol etmek şeklinde bir yaklaşım içinde olacağını gösteriyor. TSK birliklerinin güvenlik operasyonları, bulundukları il valilerinin iznine bağlı. Hükümetin TSK’ye yazılı bir talimat vermek yerine, valiliklere göndereceği genelgeyle ‘TSK birimlerinin kendi emniyetleri dışında üs bölgeleri dışına çıkışını’ engelleme yolunu tercih edebileceği ileri sürülüyor. Bu yöntemle, üs dışına çıkmayan askerin, sınır dışına çekilmekte olan PKK’lilerle sıcak temasının önlenmesi hedefleniyor. İddianame hâlâ yok ALİCAN ULUDAĞ 28 Şubat soruşturmasının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen savcılar, aradan geçen zamana karşın iddianameyi mahkemeye hâlâ veremedi ANKARA İlk dalgası 12 Nisan 2012’de yapılan 28 Şubat soruşturmasında bir yıl geçmesine karşın iddianame tamamlanamadı. Bin sayfayı geçen iddianamenin yazımı halen sürüyor. 12 Nisan’da gözaltına alınan emekli Orgeneral Çevik Bir’in de arasında bulunduğu 19 asker, tutukluluğunda bir yılını doldurdu. 78 askerin tutuklu olduğu dosyanın avukatlarından Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyesi Erol Aras, davanın hala açılmamış olmasını “bu süreçte yaşanacak hukuksuzluğun göstergesi olarak” nitelendirdi. 13 dalga halinde yapılan 28 Şubat operasyonlarında Emekli tuğgeneraller İdris Koralp, Abdullah Kılıçaslan, dönemin Genelkurmay Basın Sözcüsü Hüsnü Dağ, Sezai Kürşat Ökte, Salih Eryiğit, Orhan Nalcıoğlu, Mustafa Babacan, İsrafil Aydın, Abdurrahman Yavuz Gürcüoğlu, 15 Nisan’da tutuklandı. Emekli Orgeneral Çevik Bir ve emekli Tuğgeneral Ünal Akbulut’un arasında bulunduğu 9 kişiye ise 16 Nisan’da tutuklama kararı verildi. Böylece ilk dalgada tutuklama sayısı 18 oldu. ifadesi alınıp serbest kalanlar arasında yer aldı. Cezaevinde rahatsızlanan Albay Mehmet Haşimoğlu, zamanında tahliye edilmeyince kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Soruşturma kapsamında şüpheli olarak sorgulanan son isim Sincan’da tankların yürütülmesi emrini veren dönemin EDOK Komutanı emekli Korgeneral İzzettin İyigün oldu. 6 Mart’taki bu ifadenin ardından 11 Mart günü bazı gazetelerde, iddianamenin yazımının tamamlandığı haberleri çıktı. Ancak beklenen olmadı. İlk dalgada tutuklanan 18 kişi, Sincan Cezaevi’de 1. yılını doldurdu. Tutuklu bir grup askerin avukatı Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyesi Erol Aras, süreç içinde özgürlük hâkimleri olarak bilinen TMK hâkimlerine tahliye başvurusu yaptıklarını dile getirdi. Aras, “Klasik cümlelerle talepleri reddediyorlar. Hatta müvekkilim Erdal Ceylanoğlu, tankların yürütüldüğü sırada izinde olmasına karşın tutuklandı ” dedi. İHD DİYARBAKIR ŞUBE BAŞKANI BİLİCİ: 122 kişi ölüm sınırında MAHMUT ORAL 100’üzerinde asker gözaltına alınmıştı Soruşturma kapsamında dalgalar art arda geldi. 100’ün üzerinde askerin gözaltına alındığı operasyonda 7 8 kişi tutuklandı. Tutuklananlar arasında 28 Şubat kararlarının altında imzası bulunan kuvvet komutanları Ahmet Çörekçi, Hikmet Köksal, dönemin MGK Genel Sekreteri İlhan Kılıç ile BÇG Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, MHP milletvekili emekli korgeneral Engin Alan, eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz ile Teoman Koman, Fevzi Türkeri gibi komutanlar dikkat çekti. Emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ile 1. Ordu Komutanı Orgeneral Yalçın Ataman soruşturma kapsamında Fotoğraf: HAZAL OCAK DİYARBAKIR İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, cezaevlerinde 413 hasta tutuklu ve hükümlünün bulunduğunu, bunlardan 122’sinin ölüm sınırında olduğunu belirterek, “Artık bu insanlara bu işkenceleri çektirmeyin” dedi. İHD Diyarbakır Şubesi, cezaevlerinde bulunan hasta tutuklu ve hükümlülürin durumuna dikkat çekmek amacıyla Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Diyar TUHADDER, TİHV, Diyarbakır Tabip Odası, 78’liler Derneği, KESK’e bağlı sendikaların temsilcileri ile tutuklu ve hükümlülerin yakınları da katıldı. Topluluk, cezaevi önünde “Cezaevlerinden bir ağıt daha yükselmeden” yazılı pankart ve hasta tutukluların isimlerinin yazılı olduğu dövizler açtı. Katılımcılara seslenen Bilici şunları söyledi: “Sorunun ne kadar devasa bir hal aldığını gösterebilmek amacıyla ocak ayında Hasta Mahpuslar Raporu’nu açıkladık. Raporda, cezaevlerinde 413 ağır hastanın bulunduğu tespit edilmiştir. Bu kişilerden 122’sinin artık ölüm sınırında olduğu ve bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini üzülerek açıklamıştık. Yine ikinci tehlikeli grubu oluşturan çok ciddi tedavi edilmesi gerektiği için tahliye edilmesi gereken hasta mahpusların sayısı da 108 kişi olarak belirlendi. Geri kalan hastalardan 115’i cezaevi koşullarında tedavi edilemeyecek durumda olanlar, 68’i ise çeşitli hastalıkları olan hasta mahpuslardan oluşmaktadır.” ‘ASKERİ CASUSLUK’ DAVASI YARIN Adliyede buluşacaklar OZAN YAYMAN için bir araya gelirler, daha fazla bölünerek ayrılırlar. Türkiye’de bütün sağduyulu kesimlerin, partilerin özlemi olan iç barış tartışmaları etrafında yaşananlar akla sık sık buna ilişkin örnekleri getiriyor. Bunun başlıca nedeni iktidarın tutumudur. Her şeyden önce iktidar iç barışı bir amaç değil araç olarak görüyor. Toplumda “Şu kan dursun da kim, nasıl durduracaksa durdursun” duygusu ön plana çıkarıldığı için bu amaçla elde edilecek güçle rejim de değiştirilmek isteniyor. Böylesine ciddi bir hedef güden politikalar da topluma, salt barış amaçlıymış gibi gösteriliyor. Bütün bunların ötesinde iktidar, tüm partileri, kurumları, toplumun belli kesimlerinde ağırlığı olan insanları, bu yolun tamamlayıcıları olarak kullanma niyetinde. Bu kullanıma girmeyen herkes kanın akmaya devam etmesini isteyen terör destekçisi! ??? Meclis’ten başlarsak... İktidar TBMM’yi iç barış gibi önemli bir süreci oluşturulma yeri değil, atılacak her türlü adımı meşrulaştırma yeri olarak görüyor. Meşrulaştırma işini de Meclis’in ağırlığına yakışan yöntemle değil, adeta burayı danışma organı pozisyonuna indirgeyerek yapıyor. Uzun süre devam eden terör ve benzeri iç gerilimlerden sonra barışı inşa eden ülkelerin ortak paydalarından biri, iktidarın muhalefetle olabildiğince ortak hareket etmesidir. AKP de niyeti buymuş gibi işe başladı. Ancak çok kısa sürede durum değişti. AKP, CHP ve MHP’yi yanına değil arkasına almak istiyor. AKPBDP her türlü pazarlığı yapacak, muhalefet partileri, “Onlar her neyi kararlaştırdıysa biz onu destekliyoruz” diyecek! Süreç başarılı işlerse iktidar, büyük bir sorunu çözmüş olmanın siyasal meyvelerini devşirecek, başarısız olursa muhalefet yeterince destek vermediği için bu noktaya gelinmiş olacak. AKP kendine her tarafında 6 yazan zar istiyor. Bunu yaparken de bütün riskleri üzerine aldığını, olağanüstü fedakârlıklara kanıtlanmaya hazır olduğunu duyurmayı da ihmal etmiyor. Evet, “fedakârlık” paylaştırılıyor, ama şöyle: “Feda” kısmı muhalefette.. “Kârlık” da kendine... Ne güzel paylaşım! İktidarın sürekli siyasal, daha net anlatımla sandıksal hesaplarla hareket ettiği, öteki partilere sataşırken kullandığı tanımlardan da sırıtıyor. İktidar sözcülerinin bazı favori cümleleri şunlar: “Sandıkta cevabını alacaklar.” “Bu gidişle daha da eriyecekler.” “Bunun sonucunu sandıkta görecekler.” Her parti elbette seçim kazanmak için vardır. Ancak iç barış, toplumsal huzur gibi konulara da salt sandık hesabıyla bakmak, kendini ülkeden daha büyük görmek anlamına geliyor. AKP, anayasa değişikliğine de aynı gözle bakıyor. İktidar kanadından getirilen yeni anayasa önerisinin maddeleri daha demokratik bir Türkiye arayışından çok, 2014, 2015 seçimlerinin yapıtaşlarını içeriyor. ??? Geçen hafta boyunca Meclis’te yaşananlar, yazının girişinde dikkat çektiğimiz gerçeği daha yakıcı biçimde gündeme getirdi. Ortak paydaların giderek azaldığı Meclis’in içinde ciddi bir “barış sorunu” ortaya çıktı. Bu tür gerilimler genellikle “umut yorgunluğunun” artması sonucu patlak verir. 24. dönem yarılanmak üzere. Çok büyük beklentilerle başlayan bu dönemde hedeflenenlerin hiçbiri gerçekleşmedi. Atılan adımlar sonuçsuz kaldı. Çok söz var ama, icraata gelince yerel seçimler 6 ay öne bile çekilemedi. Çıkarılan yargı paketleri ilan edilen amaçlara yönelik sonuçlar vermedi. Anayasa çalışmalarında birleşilen tek konu, çalışma süresini uzatmak! Umut yorgunluğunun halkın üzerinde de etkisini hissettirmesiyle birlikte Meclis’in daha erken yenilenmesi gündeme gelebilir. Halkın “yeni bir iktidar” arayışı öne çıkabilir. Ülkeyi yönetmeye hazır olduğunu hissettiren partiler bu arayışı tetikleyebilir. Geçen haftaki siyasi partilerin grup toplantılarından genel kurul çalışmalarına kadar Meclis gündeminin sonuçları böyle özetlenebilir. MAHKEMEDE GÖREV YAPACAKLAR Tercümanlık başvuruları başladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sanık, şüpheli, mağdur ya da tanıkların “kendisini daha iyi ifade edebileceği” dilde beyanda bulunmalarına imkân tanıyan yasa değişikliği çerçevesinde, Ankara’da tercümanlık yapmak isteyenler bugünden itibaren başvuruda bulunabilecek. 2013 Yılı Tercüman Bilirkişi Listesi’nde yer almak isteyenlerin, başvuruda bulunmak için öncelikle ankara.adalet.gov.tr internet sitesindeki formu doldurmaları gerekecek. Form, gerekli diğer belgelerle Ankara Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu’na şahsen başvuru yapılacak. Başvuru tarihinde 18 yaşını doldurmuş, fiil ehliyetine sahip, en az ilkokul mezunu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları tercümanlık için başvurabilecek. Başvuru süresi, 30 Nisan Salı günü mesai bitiminde sona erecek. İZMİR Devlete ait gizli bilgileri temin etme savıyla başlatılan ve kamuoyuna “Askeri Casusluk” olarak yansıtılan tutuklamaların yargılama süreci başlıyor. Haklarında 2 yıldan ömür boyu hapse dek cezalar istenen 79’u tutuklu toplam 357 sanık, yarın ilk kez hâkim karşısına çıkacak. İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşma sırasında sivil toplum örgütleri de adliye önünde toplanarak yargılananlara destek verecek. Subay ve astsubay konumundaki askerlerin ilişkiye girdiği eskort kızlara, görüntülerinin yayımlanması şantajı karşılığı devlete ait gizli belgeleri verdiği savıyla 2010’da başlatılan soruşturma, yargılama aşamasına uzandı. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında gözaltına alınanlarlardan, aralarında Koramiral Veysel Kösele’nin de olduğu 58’i subay, 93 kişi tutuklandı. Süreç içerisinde tutuklu sayısı 79’a düştü. Dosya kapsamında, 194 müşteki ve 831 mağdur yer alıyor. Sürecin kamuoyuna “Askeri Casusluk” olarak yansıtılmasının ardından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, casuslukla ilgili bir soruşturma yürütülmediğini açıkladı. Zanlılar hakkında, “suç örgütü kurup yönetmek”, “örgüte üye olmak”, “kişisel verilerin kayd edilmesi”, “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri ve yasaklanan bilgileri temin etmek”ten dava açıldığını bildirdi. Bomba buldu eline alıp karakola götürdü Uzun yıllar gazetemizin New York muhabirliğini yapmıştı Behzad Barış’ı uğurladık İstanbul Haber Servisi Gazetemizin New York muhabiri Hasan Behzad Barış (95) bugün Şişli Camisi’nde kılınan öğle namazından sonra Feriköy Mezarlığı’nda toprağa verildi. Behzad Barış, 8 Nisan Pazartesi günü New York’ta Brooklyn’deki evinde yaşlılığa bağlı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirmişti. Duayen gazeteci Barış’ın cenaze törenine Türkiye’deki dostları; akrabaları Sevim Demircioğlu, Ünal Çelik, Selim Demircioğlu; aile yakınları, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız, sorumlu Yazıişleri Müdürü Aykut Küçükkaya, Yazıişleri Editörü Şinaşi Danışoğlu ve Cumhuriyet çalışanları da katıldı. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterliği’nde 50 yılı aşkın süre muhabirlik yapan usta gazeteci Behzad Barış, önceki gün Türk Hava Yolları’nın tarifeli uçağı ile İstanbul’a getirildi. BM Gazeteciler Cemiyeti’nin 2009’da 50. görev yılını doldurduğu için onuruna resepsiyon verdiği Barış, muhabirliği döneminde 7 BM genel sekreteri emekli etti. Barış’a dönemin Dışişleri Bakanı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 2005 yılında Anadolu Ajansı’nın onur plaketini de vermişti. 1956’da New York’a giden Behzad Barış, New York Şehir Üniversitesi’nde gazetecilik üzerine yüksek lisans yaptı. New York’tan çeşitli gazetelere makaleler yazan Barış, daha sonra meslek yaşamının sonuna kadar sürdüreceği Cumhuriyet gazetesinin New York Temsilciliği’ne getirildi. Behzad Barış, 15 Aralık 2010’da Cumhuriyet’te yayımlanan “Türkiye Barış Gücü’ne ‘hayır’ dedi” haberiyle meslek yaşımını noktalamıştı. İstanbul Haber Servisi Bahçelievler’de dün öğlen saatlerinde bir aracın altında boru ve içerisinden kablolar sarktığını gören bir yurttaş, elinde taşıdığı boruyu Kocasinan Polis Merkezi’ne getirdi. Karakolun yanındaki boş arazide incelenen cismin boru tipi ve el yapımı bomba olduğu belirlenerek etkisiz hale getirdi. Bombanın tesirinin artırılması için içerisine çiviler konulduğu öğrenildi. 79 kişi tutuklu yargılanıyor yaklaşık yüz kişilik grup Ercan Abasız yönetemindeki TaksimCebeci seferini yapan özel halk otobüsüne molotofkokteylleri attı. İçinde yolcuların bulunduğu otobüsün şoförü kapıları açarak yolcuların inmesini sağladı. Yolcuların tahliyesinin ardından otobüs yanarak küle döndü. (DHA) azi Mahallesi İsmetpaşa Caddesi üzerinde dün G akşam saatlerinde yüzleri maskeli molotof Otobüse