23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 NİSAN 2013 PAZARTESİ HABERLER CUMHURİYET SAYFA 5 AKP’nin anayasa taslağını hazırlayanlardan Prof. Dr. Erdem iktidarı eleştirdi: TÜREY KÖSE DİYARBAKIR Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde görevlendirilen “akil insan”lardan olan ve AKP’nin anayasa taslağını hazırlayan isimler arasında yer alan Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem, “yeni anayasa sürecinin sağlıklı bir zeminde başlatılıp yürütülmediğini, kutuplaşmayı kaldıracak iklimin yaratılmadığını, bu koşullarda kalıcı bir anayasa yapmanın zor olduğunu” söyledi. Erdem, “geçici, birkaç yıllık, partilerin kırmızı çizgilerinin yer almadığı bir anayasa yapılmasını” önerdi. Erdem, Öcalan’ın Nevruz mesajıyla başlayan süreç, akil adamlara yönelik eleştiriler ve yeni anayasa yapım süreciyle ilgili sorularımıza şu yanıtları verdi: Çerçeve çizilmedi: Bize bir görev tanımı yapılmadı. Hem yöntem, hem görev tanımına ilişkin bir esneklik var. Bu akil insanlar heyetinin sivilliğini, kamuoyu nezdinde kabul edilebilirliğini güçlendiren bir olay. Çerçeve çizilmemesi daha iyi. Kamuoyunun nabzını ölçmek, gelen talepleri hükümete iletmek, vatandaşta var olan kaygıları belki gidermek, barış sürecine vatandaşı ikna etmek, bunlar herhalde en önemli görevleri bu heyetin. Nasıl bir heyet teşkil edilmiş olursa olsun, bundan daha iyisini teşkil etmek mümkündür. Haklı eleştiriler olabilir. Yeni anayasa süreci: Anayasa yapma süreci çok sağlıklı bir zeminde başlatılıp yürütülmedi. Yeni anayasa yapımını kolaylaştırıcı, ona müsait toplumsal ve siyasal iklim oluşturulmadan çalışmalar başlatıldı. Meclis Başkanı’nın anayasa profesörleriyle yaptığı toplantıda birçok arkadaşımız bunları dile getirdi. Toplumda gerginlik var, aşırı bir kamplaşma var. Bunun giderilmesi için güven artırıcı adımların atılması gerektiğine vurgu yapıldı. Bu adımların atılması, bir yol temizliği yapılmasının önemine işaret edildi. İfade özgürlüğünün, basın özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması söylendi. Tutuklu vekiller için adım atılabilirdi Birkaç yıllığına Özgürlüklerin önünün açılması gerekiyordu. İlaveten sembolik adımların atılması çok yararlı olurdu. Mesela, tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmasına yönelik bir çaba içerisine girilebilirdi. Alevilerin cemeevlerine ibadethane statüsünün tanınması talebi çok rahatlıkla karşılanabilecek bir talep. 6, 7 kez Alevi çalıştayı yapıyorsunuz, sorunun çözümü için hiçbir adım atmıyorsunuz, bu kabul edilebilir değil. Alevilerin zaten yüzyıllardır devleteiktidara yönelik kuşkucu yaklaşımını pekiştirici bir tavır. Onların kalplerini kazanmadan, bu sürece katmadan yeni bir anayasa yapmak mümkün mü? anayasa yapalım Kafa karışıklığı var. Silahsızlanma, bunun ileri aşaması Kürt meselesinin çözümü, eşzamanlı olarak başkanlık sistemi önerisi var, buna ilave olarak bir de eyalet sistemi eklendi. Bunlar tartışılabilir ama bir kafa karışıklığı da yaratıyor. Böyle bir ortamda kalıcı bir anayasa yapmanın mümkün olmadığına inanıyorum. Geçici bir anayasa yapabiliriz birkaç yıllığına. Bir güvensizlik, korku, gerginlik, kutuplaşma ortamında toplumsal konsensusu ifade edecek kalıcı bir anayasa yapmak mümkün değil. Olabildiğince partilerin kırmızı çizgilerinin yansıtılmadığı bir metin hazırlanır, birkaç yıllığına bu metinle idare edilir. Normalleşme sağlandıktan sonra siyasi iklim müsait hale geldiğinde ya eksik kısımlar tamamlanır ya da kalıcı bir anayasa yapılır. Başbakan’ın C planı BDP ile yapmak. BDP ile geçici bir anayasa yapabilir. Benim tercihim, AK Parti, CHP ve BDP’nin birlikte anayasa yapmasıdır. Bu 3 parti kalıcı anayasa yapabilir. Kurucu iradeyi Anayasa Mahkemesi kesinlikle denetleyemez. Roboski olayında özür esirgendi Kürt meselesi can alan, can yakan bir sorun. Bu sorun daha da alevlendirildi anayasa sürecinde. KCK operasyonları devam etti, bir yandan Roboski (Uludere) olayı oldu. Roboski olayında devletin, hükümetin tavrı negatifti, bir özür dahi Kürtlerden esirgendi. Hükümete ve devlete yönelik bir güvensizlik birikti. AK Parti’ye oy veren muhafazakâr camia nezdinde de bir küskünlük yarattı bu olay. Yeni yapılan anayasalara baktığımızda çok önemli bir kısmında vatandaşlık tanımı yapmaktan kaçınıldığını görüyoruz. Bu bir seçenek. Bu tercih edilecek olursa, anayasa altı mevzuatta, başta Vatandaşlık Kanunu olmak üzere diğer kanunlarda var olan ve vatandaşları etnik bir kimlikle tanımlayan ifadelerden temizlenmesi gerekiyor. Haftalardır merakla beklenen ve yoğun tartışmalara neden olan dördüncü yargı paketinin görüşmelerine başlandığı gün Meclis koridorlarında farklı bir telaş vardı. Bakım için TBMM’den çıkarılması gereken ressam Yaşar Çallı’ya ait büyük boyutlu bir tablonun kapıdan geçmemesi basının da ilgisiyle çok büyük olay oldu. Genel kurul muhalefet ile iktidarın tartışmalarına sahne olurken gazeteciler basın koridorundan canlı yayın bağlantılarıyla “tablo krizini” anbean aktardı. 1. Meclis’i temsil eden 1986 tarihli tablonun, ressam Çallı’nın gözetiminde önce dış çerçevesi çıkarıldı. Daha sonra tuvali oluşturan çıtalar da sökülerek tablonun boyutu kapıdan geçirilebilecek bir düzeye getirildi. Tablonun bakım yapılacağı atölyeye gidiş yolculuğu, canlı yayın bağlantıları, özel röportajlar, TV muhabirlerinin farklı anonsları eşliğinde duyuruldu. Ve böylece haber bültenlerinde ilk kez Meclis’teki “sanat gündemi”, siyaset gündeminin önüne geçmiş oldu. Artık ‘Koklayacaklar’ AKP hükümeti döneminde hemen her alana yansıyan “alkol alerjisi” malum. Tabii bu durumun Meclis’e de yansıması kaçınılmazdı. Nitekim, geçen yıl Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’nın Meclis’ten taşınması ile birlikte askeri gazino da Meclis’in “bahçe restoranı”na dönüştürüldü. Ama Meclis’in sosyal tesislerinde hâlâ içki servisi yapılıyor. Yapılıyor yapılmasına da CHP’li TBMM İdare Amiri Malik Ecder Özdemir’in anlattığına göre o tesislerde şöyle bir kadeh rakı içmek her babayiğidin harcı değil. Zira Meclis’in İstanbul’daki Florya tesislerinde, piyasada 5060 liraya satılan 70’lik rakının fiyatı tam 135 lira! 35’lik için ise 75 lirayı gözden çıkarmak gerekiyor. CHP’li Özdemir, aynı zamanda Meclis’in sosyal tesislerinden sorumlu idare amiri. Fiyatları görünce önce gözlerine inanamamış, küçük bir araştırma yaptırmış, 5 yıldızlı otellerde bile 110120 lira arasında değişen rakıdaki “astronomik” fiyat artışının nedenini TBMM Genel Sekreteri İrfan Neziroğlu’na sormuş. Her ne kadar Neziroğlu, “Diğer kamu kurumlarındaki uygulamayı emsal aldık” dese de Özdemir’i bu yanıt tatmin etmemiş. “Biz diğer kamu kurumlarını örnek alacağımıza, diğer kamu kurumları Meclis’i örnek alsın. Bu fiyatlar değil kamunun sosyal tesislerinde, 5 yıldızlı otellerde bile yok” diyerek yeni bir fiyat araştırması başlatılmasını istemiş ama çok da umutlu değil. Çünkü Meclis yönetiminin bu fiyatı özellikle yüksek tuttuğu görüşünde: “Amaç caydırıcılık. Böyle yüksek fiyat koymak, ‘ya parası olan içsin’ ya da ‘zehir zıkkım olsun’ demektir. Fiyata itiraz edince de sanki başka derdimiz yokmuş, sadece rakıymış gibi yansıtılıyor. Ama diğer fiyatlar normal seviyede artarken sadece alkollü içki ücretinin ‘içilemeyecek’ kadar yükseltilmesine de sessiz kalmayı doğru bulmuyorum.” Öcalan pragmatist Başbakan’ın da aynı özelliği var. Sürecin en önemli güvencesi, her iki aktörün pragmatist olması, katı ilkeci olanların uzlaşmaya varmaları güçtür. Öcalan’ın söyleminin muhafazakâr camiada karşılığı var. Türkiye kamoyunun önemli bir kısmını muhafazakâr camia oluşturuyor; bunları ikna etmeye yönelik bir söylem olabilir. Sınırların değişmediği ama anlamsızlaştığı bir birliktelikten söz ediyor. Bugün misakımilliye vurgu yapmak, yayılmacı bir anlam mı taşıyor, zannetmiyorum. AB’vari bir şey düşünmüş olabilir Ortadoğu özelinde. Ben AB’vari bir yapılanmanın, konfederal yapılanmanın Ortadoğu’da mümkün olduğuna, doğru bir seçenek olduğuna inanıyorum. Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ ‘BARIŞ SÜRECİ NEDİR?’ Urla’daki kahvaltılı buluşmada Oran ile Tınaztepe tartıştı Kılıçdaroğlu’nun hayranı kim? CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, geçen haftalarda bir programı nedeniyle İstanbul’a giderken, Esenboğa Havaalanı’nda ilginç bir olay yaşadı. VIP salonunda eşi ve yardımcısı ile birlikte oturan bir kadın Kılıçdaroğlu’nu görünce, yanına gelip “Sizi beğeniyle izliyoruz. Çalışmalarınızı takdir ediyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu bu ilgiden oldukça memnun kaldı, eşiyle de selamlaşıp tanışınca çok ilginç bir tablo ortaya çıktı. Çünkü Kılıçdaroğlu’nu “takdirle” izlediğini söyleyen Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın annesinden başkası değildi! Akiller de bilmiyor EMRE DÖKER Heyette yine çatlak İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) AKP’nin çözüm sürecine desteğin yüzde 43’lerde kaldığı İzmir’de, akil insanlar heyetine yüzde 60’lar düzeyinde destek olduğu öne sürüldü. İzmir’deki çalışmalarına önceki gün başlayan heyet üyeleri, dün de Urla ve Kemalpaşa’daydı. Tarhan Erdem başkanlığındaki heyet, Urla Belediyesi ve kaymakamlığının ev sahipliğinde, kahvaltılı toplantıda buluştu. Aynı mekânda kahvaltı yapan Şeref Doğan adlı bir yurttaşla, heyetteki Baskın Oran arasında tartışma yaşandı. Doğan, heyet üyelerinin yanına gelerek, “Bir sebepten dolayı Diyarbakır’da, Hakkâri’de insanların ellerinde Türk bayrakları ile sokaklara indiğini göreceksiniz. Bunlara çok az kaldı, bunun sebebi de emin olun Türk milliyetçiliği, Atatürk milliyetçiliği olmayacak. Buna sebep Amerikan füzesi olacak, sebepsiz yere öldürülen insanlar olacak” dedi. Oran ise, “Bu eski Maoist, yeni İşçi Partisi söyleminden bıktık” yanıtını verdi. Oran ayrıca toplantıdaki AKP üyesi işadamı Hikmet Tınaztepe’yle de ters düştü. Tınaztepe’nin, Kürtlerin rahatlıkla iş bulduğu, patron olduğu için Ege’ye geldiklerini söylemesinin ardından Oran, “Köyleri yakıldığı için geliyorlar” diye yanıt verdi. Tınaztepe de, “İdeolojik yaklaşıyorsunuz” diye konuştu. İZMİR Akil insanlar komisyonlarının Ege Bölgesi için oluşturulan heyetinde yer alan Fadime Özkan, Fehmi Koru ve Prof. Dr. Baskın Oran, sürecin ne olduğunu bilmediklerini, sadece halkı dinleyerek rapor hazırlayacaklarını söyledi. İzmir’de görüşmelere katılan akil insanlar, İzmirlilerin, “Barış süreci nedir” sorularını yanıtlamadı. Gazeteci Koru, süreçten haberi olmadığını, insanların ne düşündüğünü öğrenmeye çalıştıklarını belirterek “Süreçle ilgili bilinmeyen pek çok şey var. İnsanların zihinlerinin bulanık olmasından daha doğal bir şey yok. O konuda insanlar hangi noktalarda tereddüt ediyorlar onları öğrenmek istiyoruz. Bizim bilgilerimiz gazetelerde yazılan bilgilerden ibaret” dedi. Fadime Özkan, sürecin tam olarak ne olduğunu bilmediklerini ancak artık bu ülkeye barışın gelmesi gerektiğini söyledi. Özkan, “30 yılda 40 bin genç yaşamını yitirdi. Artık silahların susması çok önemli. Ancak çok zorlu bir dönem” diye konuştu. Baskın Oran da, sürecin titizlikle ilerlemediğini, PKK’nin çekilmesinin ardından ne olacağının açıklanması gerektiğini vurguladı. “Ana çizgileri ilan edilmeli” diyen Oran, “Kervan bir parça da olsa yolda düzülebilir ancak bunu görmüyorum o nedenle huzursuzum. Benim demokratik kararlardan haberim yok” dedi. ‘3 MİLYON TÜRK İLE KÜRT BİRBİRİYLE AKRABA’ Daha sonra konuşan akil insan heyetindeki Fuat Keyman da, “İzmir, bu sürece en fazla ‘hayır’ diyen il. Bu ilde biz insanlarla, sofralarda, kahvelerde medeni bir şekilde konuştuk. İzmir’de gördüğüm destek beklediğimden çok daha fazla çıktı” dedi. Benzer bir değerlendirmeyi, program sonunda Tarhan Erdem de yaparak, desteğin yüzde 60’lar düzeyinde olduğunu ileri sürdü. Anadolu Birliği Derneği’ni ziyaret eden heyet burada yurttaşlarla sohbet etti. Erdem, ülkede Kürt kökenli 1415 milyon vatandaşın yaşadığını belirterek, “Türkiye nüfusunun yüzde 1518’i, İstanbul’da ise yüzde 1718’i Kürtlerden oluşuyor. 3 milyon Kürt ile 3 milyon Türk birbiriyle birinci derece akrabalık içinde. 6 milyon insan akrabadır ama birisi kendine Kürt, birisi Türk demekte ve birlikte yaşamaktadır. Türkiye’de yaşayan Kürtler, Türklerden 1.5 yıl daha az tahsillidir ve daha az geliri vardır. Bu iki değer bile beraber yaşadığımız insanlara yapılan haksızlığı göstermektedir” dedi. Ayşe Sayın, Erdem Gül, Mahmut Lıcalı [email protected] Arınç’a Paris’te Silivri Demokrasi ve protestosu özgürlükler geriledi İstanbul Haber Servisi CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, “Bugün Türkiye’de demokrasi ve özgürlükler 11 yıl öncesine kadar daha iyi durumda değildir. Demokrasi ve özgürlükler ayaklar altına alınmıştır” dedi. “Kastamonulu CHP’liler Platformu”nun, Ataşehir Trio Salonu’nda yapılan dayanışma toplantısında konuşan Hamzaçebi, AKP hükümetinin 2014 genel seçimlerine kadar iktidarda kalacağına dikkat çekerek, bu 13 yılın muhasebesinin iyi yapılması ve değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Hamzaçebi şöyle konuştu: “Atatürk ve Cumhuriyeti tasfiye etmek isteyenleri iyi tahlil edin. Bu zihniyeti, bu millet tarihin çöp sepetine atacaktır.” Oran: Huzursuzum Akil insanlar komisyonlarının Ege Bölgesi için oluşturulan heyet Kemalpaşa’da yurttaşlarla görüştü. (Fotoğraf: EVREN ATALAYAA) Dış Haberler Servisi Fransa’nın başkenti Paris’te konferansa katılan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir grup tarafından protesto edildi. UNESCO Genel Merkezi’nde bir konferansa katılan Arınç, konuşmasının bitiminde, ellerinde Türk bayrağı ve Türkiye Gençlik Birliği flamaları bulunan yaklaşık 15 kişilik grup tarafından protesto edildi. Konuşmanın bitiminde dinleyici koltuklarından ayağa kalkarak, ellerinde bayraklar, Mustafa Kemal Atatürk ve Doğu Perinçek posterleri bulunan grup, “Yeminler edildi, yıkılacak Silivri”, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları attı. Salondan çıkarılan grup, protesto gösterisini dışarıda da sürdürdü. Öte yandan Arınç, dövizli askerlik bedellerinin düşürülmesi için çalışma yürütüldüğünü açıkladı. Fotoğraf: CEM ÖKSÜZ AA Yeni anayasa için iklim yaratılamadı Meclis Gündemi: Sanat
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle