24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 NİSAN 2013 PERŞEMBE 4 HABERLER Erdoğan, PKK’lilerin çekilmesi sırasında askerlerin yaşayacağı sorunu önemsemiyor Türk Korkusu Sonunda Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin yürütme erkinin mensuplarından birinden bunu da duymak varmış. Bakın ne diyor Türkiye Cumhuriyeti’nin Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu: İstanbul Ümraniye Kamu Sağlığı Hastanesi derken ayrıca “TC” kullanılmasının bir mantığı yok. Sağlık Bakanlığı’na bağlı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun yeniden yapılanma gerekçesiyle bağlı kurumlara gönderdiği yazıda sağlık kurumlarında kullanılacak olan dış tabela örneklerinde “TC” ibaresine yer verilmemişti. CHP Amasya Milletvekili Ramis Topal konuyu parlamentoya taşımış. Sağlık Bakanı yukarıdaki açıklamasını bu soru önergesine verdiği cevap sırasında yapmış. Bakan Bey lütfetmiş de TC Sağlık Bakanlığı ibaresindeki TC’ye, o da şimdilik, dokunmamış, alt birimlerde “TC”nin kullanılmamasını yeterli bulmuş. Bakanın açıklamasındaki mantığa bakılırsa, yakında “TC Sağlık Bakanlığı”ndaki TC’nin kullanılmasında da bir mantık olmadığını söylemek mümkündür. Öyle ya, “TC Sağlık Bakanlığı”na ne gerek var? Bu topraklar üzerindeki sağlık bakanlığı Hotanto Sağlık Bakanlığı olacak değil ya! O zaman TC diye ille belirtmeye ne gerek var? Sadece Sağlık Bakanlığı de olsun bitsin!.. HHH Sadece Sağlık Bakanlığı dediğinizde kimileri sorabilir: Sağlık Bakanı da ne sağlık bakanlığı? Yanıt hazırdır: İsmi lazım değil sağlık bakanlığı. Bununla ne demek istendiği kolayca anlaşılır. Çünkü bu diyarda telaffuz etmekten kaçınılan, ismi lazım değille geçiştirilen sözcükler şunlardır: Türk, Türkiye, Cumhuriyet, Türkiye Cumhuriyeti. Korkunç bir ‘Türkofobia’nın dağı taşı sardığı dönemde Türkiye ve Cumhuriyet isimlerinin kaldırılmasına Sağlık Bakanlığı’ndan başlanmıştır. Bir zamanlar, Kürt denmez, Kürtler resmen “dağ Türk’ü” olarak anılırlardı. Dağı taşı sarmış olan “Kürdofobia” sorunların ortaya çıkmasını engelleyemedi. Şimdi onun yerine egemen olmaya başlayan “Türkofobia” da Türklere kendi kimliklerini unutturamaz. Türk olmanın ayıp olduğu dönemleri de gördük, yavaş yavaş yasak olduğu dönemlere doğru evrilmekteyiz. “Türkiye Cumhuriyeti” ibaresi de tabelalardan çıkarılmaya başlandığına göre pek yakında “Türk ve Türkiyeli tartışması da geride kalacak” demektir. Roller değişmekte olduğuna göre, ileride kalıcı bir barışa ulaşmamız için bu sefer Türklerin dağa çıkmaları aşamasını mı yaşayacağız acaba? HHH “Barışın sağlanması için!” vatandaşlık tanımından Türk sözcüğünün çıkarılması yetmedi, şimdi birileri birilerine Türk sözcüğünün ayıplanıp yasaklanacağını vaat etmişler gibi görünüyor. Kusura bakmayın ama, bütün bu gelişmeler karşısında biri çıkıp da şunları söylese herhalde kimsenin kızmaya hakkı olamaz: Bunlar ne vaat ettiler diye sormaya gerek yok. Türk’ü ve Türkiye Cumhuriyeti’ni ayıp ve yasak ilan etmek de herhalde vaatler arasında. Türklüğün ayıplanma aşamasını yaşadık, şimdi yasaklanmaya doğru evriliyoruz. Şu anda dünün yasakları, yok sayılanları bugünün adı güzelleri oldular. Dünün ne mutluları ise artık bugünün ayıplıları ve ismi lazım değillerine dönüştüler. Bu arada Türkiye Cumhuriyeti de “Malumya”ya evrildi. Ve bu yöntemle, barışçı bir çözüm aranıyor. Şahlanmış bir Türk ve Türkiye Cumhuriyeti korkusu ve düşmanlığıyla soruna demokratik çözüm bulacaklarını sananlar ve de inananlar, gerçekten akıl tutulmasına duçar olmuş olanlardır. ‘Yazılı emir’sıkıntısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Askeri çevrelerin PKK’nin çekilmesi için halen yargılamaları devam eden Balyoz ve Ergenekon’da yazılı olmayan emirler nedeniyle askerlerin ağır cezalarla yargılanmalarını anımsatarak yazılı emir istemeleri, “çözüm sürecinde yazılı emir tartışmasına” neden oldu. Başbakan Tayyip Erdoğan, yazılı emre “Böyle şey olmaz. Verilmesi gereken emir varsa askerimize, polisimize veririz” derken Başdanışmanı Yalçın Akdoğan ise “kanunsuz emir” anımsatmasında bulundu. Akdoğan, “Hukuka aykırı şekilde kamu kurumlarına tali u PKK’lilerin çekilme sürecinde askeri çevrelerin TSK’ye yazılı emir verilmesi gerektiği açıklaması Erdoğan’dan destek bulmadı. Erdoğan, “Böyle şey olmaz. Verilmesi gereken emir varsa askerimize, polisimize veririz” derken Başdanışman Yalçın Akdoğan da, “Hukuk kurullarına aykırı şekilde kamu kurumlarına talimat verilir mi?’’ dedi. tıya düşmesine izin vermeyecektir” diye konuştu. Erdoğan, “Ufak tefek sıkıntılar oldu ama süreç iyi ilerliyor” derken bölgeye de gideceğini, Diyarbakır, Van ve Şanlıurfa ziyaretleri olacağını söyledi. mat verilir mi” dedi. Erdoğan, Kırgızistan’a giderken uçakta gazetecilerin bu konudaki sorularını, “Böyle şey olmaz. Verilmesi gereken emir olursa askerimize, polisimize veririz” diye yanıtladı. Erdoğan, Kırgızistan’da aynı sorunun yöneltilmesi üzerine bu kez de “Silahlı Kuvvetler’in bir talebi söz konusu değil. Silahlı Kuvvetler bizden aldığı yetkiyi kullanıyor. Bu yeni süreçle ilgili de alması gereken emri benden, illerde de valilerden alacaktır” dedi. Başbakan Erdoğan’ın başdanışmanı ve AKP Ankara Milletvekili Yalçın Kanunsuz emir Akdoğan ise NTV’nin soruları üzerine, yazılı emre karşı çıkarken yine Balyoz ve Ergenekon davalarının yargılama konuları arasında olan “kanunsuz emir” konusunu gündeme getirdi. Akdoğan, Başbakan Erdoğan’ın yazılı emir olmayacağını açıkladığını anımsatarak “Askere ‘operasyon yapmayın’ diye yazılı emir verilmeyeceğini Başbakan açıkladı. Hukuk kurullarını aykırı şekilde kamu kurumlarına talimat verilir mi? Başbakanımız, hükümet terörle mücadelede cesaretle mücadele eden güvenlik güçlerimizin arkasında kararlı şekilde durmuştur. Şimdi bu süreçte de yine güvenlik güçlerimizin arkasında kararlı şekilde duracaktır. Onların hukuki bir sıkın Erdoğan, Suriyeli PKK’lilerin Türkiye’den çıkarak Suriye’ye gittikleri haberlerinin sorulması üzerine, “Türkiye’deki Suriyeli PKK’liler büyük ölçüde çekildi ve Suriye’ye gittiler” dedi. Gündemlerinde silahlar için bir af ve teslim yasasının bulunmadığını söyleyen Erdoğan, “Akil insanlarla ilgili bir güvenlik tedbiri alınacak mı? MHP liderinin sert açıklamaları oldu bu heyete karşı” sorusunu, “Valilere talimat verildi. Hassasiyet gösterecekler” diye yanıtladı. Erdoğan yeni anayasa konusunda ise “Süre zaten bitti. Ama biz döndükten sonra Cemil Bey’le bir araya geleceğiz. Bizim açımızdan süre bitti” dedi. ‘Anayasada süre bitti’ 39 BARODAN ORTAK AÇIKLAMA: İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN KILIÇDAROĞLU: Üniter yapı tartışılamaz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Aralarında İstanbul, Ankara ve Adana Barosu başkanlarının da bulunduğu 39 baro “üniter devlet” açıklaması yaptı. Ortak açıklamada, “Üniter devlet yapımızı aşındıracak her adımın Türkiye’yi felakete götüreceği göz ardı edilmemelidir” denildi. Baro başkanlarının imzasıyla yapılan ortak açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde yaşayan herkesin aynı vatan toprağını bin yıldır paylaşan, ortak değerlere sahip, müşterek aileler kurmakta sakınca görmeyen, her türlü tahrike rağmen toplum tabanında çatışmaya girmemiş, toplumsal barışı gerçekleştirmiş, bu toprakların vatandaşları ve Türk devletinin eşit ve şerefli üyeleri olduğu belirtildi. “Hiç kimse ya da hiçbir güç bu topraklarda yaşayan insanların birlikte yaşama iradesini bozamaz” denilen açıklamada, şu değerlendirme yapıldı: “Anayasanın 66/1. madde hükmüne göre, ‘Türk devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes ‘Türk’tür. Türklük kavramı etnik ve biyolojik değil, sosyolojik ve kültürel bir kavramdır. Irka aidiyeti değil, ülkeye ve Türk milletine mensubiyeti ifade eder.” Milli hassasiyet ve değerleri korumanın yaşamsal bir önem arz ettiği vurgulanan açıklamada, “Üniter devlet yapısı hiçbir koşulda tartışmaya açılamaz ve Türk vatandaşlığı tanımı anayasadan çıkarılamaz. Üniter devlet yapımızı aşındıracak her adımın Türkiye’yi felakete götüreceği göz ardı edilmemelidir” denildi. Ege ve Karadeniz’e farklı formül ERDEM GÜL AKP hassas bölgelere Kürt vekil göndermeyecek ocasakal’ın imzası sonradan İmza metnine ilişkin yapılan ilk açıklamada İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal’ın imzasının olmadığı görüldü. Kocasakal’ın “beklenen süre içinde geri dönmemesi” nedeniyle imza veremediği, iletişim kopukluğunun giderilmesinin ardından imza attığı öğrenildi. K ANKARA Abdullah Öcalan’la İmralı’da başlayan görüşme sürecini anlatmak için Güneydoğu’ya Batılı illerden Kürt olmayan 45 vekil gönderen AKP, anketlerde desteğin düşük çıktığı Karadeniz ve Ege için farklı bir formül geliştirdi. AKP, Ege ve Karadeniz’in hassasiyetini dikkate alarak bu bölgelere “yerli” vekilleri gönderme kararı aldı. Akil insanlar grubunun bölgelerde çalışmaya başlamasıyla eşzamanlı olarak AKP de bölgelere milletvekili heyetleri göndermeye başladı. AKP’li 45 milletvekilinden oluşan ilk heyet geçtiğimiz hafta Diyarbakır, Batman ve Siirt’e giderek çözüm süreciyle ilgili görüşmelerde bulunmuştu. AKP’nin yaptığı anketlerde çözüme desteğin yüzde 81’le ilk sırada gelmesi nedeniyle Güneydoğu’ya ziyaret için “Batılı milletvekillerinin sürece desteğini göstermek amacıyla” Kürt olmayan vekiller seçilmişti. Bu ziyaret Güneydoğulu vekillerin de diğer bölgelere ziyaretlerde bulunup bulunmayacağı sorularına neden olmuştu. AKP yönetimi, anketlerde çıkan sonuçlara göre ilk heyetleri sürece desteğin en düşük çıktığı iki bölge olan Karadeniz ve Ege’ye yapma kararı aldı. Partinin görevlendireceği milletvekilleri bu hafta sonu bu iki bölgeye ziyaretlerde bulunacak. Ancak Karadeniz ve Ege için farklı nitelikte milletvekili heyetleri seçildi. Bu iki bölgeye Güneydoğulu milletvekilleri gitmeyecek. Bu karar, desteğinin düşük olmasının yanı sıra her iki bölgenin hassasiyetleri de gözetilerek alındı. Karadeniz ve Ege’ye Güneydoğulu milletvekili gönderilmemesinde, daha önce BDP’lilerin Sinop ve Samsun’da yaşadıkları da etkili oldu. Her iki bölgeye de ağırlıkla aynı bölge illerinden seçilen milletvekillerinin gitmesi kararlaştırıldı. [email protected] u Üniter devlet yapısını aşındıracak her adımın Türkiye’yi felakete götüreceğini belirten baro başkanları “Üniter devlet yapısı hiçbir koşulda tartışmaya açılamaz ve Türk vatandaşlığı tanımı anayasadan çıkarılamaz” ifadelerini kullandı. Meclis hukuk dışına itildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kürt sorunu konusunda İmralıKandilhükümet ekseninde görüşmelere, CHP’yi “zorlayarak” dahil etme girişiminde bulunan AKP’nin, TBMM’yi “hukuk dışına ittiğini” söyledi. Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem Yılmaz başkanlığındaki TÜSİAD Yönetim Kurulu üyeleri ile kahvaltılı toplantıda bir araya geldi. Toplantı sonrası açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, gazetecilerin Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilen “Çözüm Sürecini Değerlendirme Komisyonu” ile ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine de şu görüşleri dile getirdi: “Parlamentoda kabul edilen önerge bizim önergemiz değil. Bu konudaki değerlendirmemi grup toplantımızda yapmıştım ve Sayın Cemil Çiçek’e bir çağrıda bulunmuştum. AKP’nin verdiği araştırma önergesinin anayasanın ve içtüzüğün öngördüğü bir araştırma önergesi olmadığını biliyoruz. TBMM’nin farklı bir konuma itildiğini, hukuk dışına itildiğini düşünüyoruz. Bu konudaki tepkimizi de parlamento görüşmeleri sırasında arkadaşlarımız verdiler.” Öte yandan AKP’nin “Çözüm Süreci Değerlendirme Komsiyonu” konusunda verdiği önergeyi, kendisinin ocak ayında verdiği “Toplumsal Barış Komisyonu” kurulmasını içeren önergesiyle birleştirerek görüştürme girişimi üzerine, önergesinden 23 milletvekiliyle imzasını çeken CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, aynı önergeyi yeniden vermek için imza toplamaya başladı. Tanrıkulu imza topluyor MYK TOPLANDI Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sefa Mermerci ile Onuk görevden alındı ANAYASA MANİFESTOSU CHP: İlk 4 maddeye dokundurmayız ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyesi Süheyl Batum, çok sayıda CHP milletvekiliyle birlikte Meclis’te düzenlediği basın toplantısında yeni anayasa çalışmaları hakkında bilgi verirken CHP’nin tavrını da net olarak anlatmak istediklerini bildirdi. Komisyonun, yeni anayasanın “başlangıç” maddelerini ele almaya başlayacağına dikkat çeken Batum, anayasanın ilk 4 maddesine “dokunulamayacağını” ifade etti. CHP olarak ilk dört maddenin virgülüne bile dokunma yetkisinin bulunmadığını düşündüklerine dikkat çeken Batum, “Ne AKP’nin ne de diğer partilerin aralarında anlaşsalar bile ilk dört maddeye dokunmalarına izin vermeyeceğiz” diye konuştu. Süreç bürokratı yedi İLHAN TAŞCI CHP’de ‘CIA ajanı’ krizi AYŞE SAYIN ANKARA Hükümet ile İmralı arasında başlayan yakınlaşma, BDP’li heyetlerin Abdullah Öcalan ile görüşmeleri, İmralıKandil arasında mektup trafiğine koşut “süreç” tartışmaları sürerken sürpriz bir şekilde Adalet Bakanlığı Sefa Mermerci Müsteşar Yardımcısı Sefa görevden alın Mermerci ile İmralı’nın da masının sübağlı olduğu Ceza Tevkifevreçle ilgili olup leri Genel Müdürü Mustaolmadığı soru fa Onuk görevden alındı. suna ‘Yorum 1999 yılından beri Adalet yapmayayım’ Bakanlığı’nda çalışan Sefa yanıtı verdi. Mermerci, görevden alınma kararını “Makam (Adalet Bakanı) böyle takdir etti. Hayırlısı olsun” sözleriyle yorumladı. Görevden alınmasının “süreçle” ilgili olup olmadığı, İmralı Cezaevi’ne yapılan milletvekili ziyaretleri ile Silivri Cezaevi’ne yapılan ziyaretler arasında yaşanan uygulama farklılıklarının etkisiyle ilgili sorularımıza Mermerci “Yorum yapmayım” demekle yetinirken “Cezaevi idaresi sadece bize ait. Gidiş, geliş; kim ne konuştu, kim ne yaptı o süreç bizim dışımızda. Biz işimizi yapı yoruz. Yetersiz kalmış da olabiliriz. Beğenelim beğenmeyelim bir süreç yürüyor. Devlet bu görüşmelerden ne temenni eder, etmez bilemeyiz” dedi. “Siz sürecin dışında mı tutuldunuz” sorusuna Mermerci, “Son dönemde zaten biz ikimiz (Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü) dışında sayılırdık” karşılığını verdi. “Böylesi bir sürecin dışında tutulmanız normal mi, olağan mıdır” sorusuna ise Sefa Mermerci, “Makamın takdiri. Daha rahat çalışacağı bir insanı tercih edebilir ba kan bey” değerlendirmesini yaptı. “Ama kendi isteğinizle ayrılmadınız” değerlendirmemiz üzerine ise Mermerci “Hayırlısı olsun” demekle yetindi. Görevden alınan Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Mustafa Onuk, Eğitim Dairesi Başkanlığı’na atandı. Kanunlar Genel Müdürü Yüksel Hız, Mermerci’den boşalan Müsteşar Yardımcılığı’na, Mani sa Cumhuriyet Başsavcısı Enis Yavuz Yıldırım ise Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne getirildi. ANKARA CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında toplanan CHP MYK’ye bir kamuoyu araştırma şirketi tarafından yapılan sunumda, “Kürt sorununun çözümü” sürecinde PKK ve Abdullah Öcalan’ın muhatap alınmasının AKP’nin kendi tabanına oy kaybettirdiği saptamasına yer verildi. Araştırmada CHP ve MHP’nin hemen hemen aynı oranda oylarını artırdığı değerlendirmesi yer aldı. Kılıçdaroğlu, partisinin kapalı grup toplantısında Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’na “CIA ajanı” suçlaması yönelten Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz’a da “Eğer bu sözü söylemişse çok ağır bir ifade” diyerek tepki gösterdi. Aralarında Faruk Loğoğlu ve Gürsel Tekin’in de bulunduğu bazı MYK üyeleri de Yılmaz’ın sözlerinin çok rahatsız edici olduğunu ve bu üslubun onaylanamayacağını ifade etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle