12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 MART 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] 13 NSU’nun mahkemesi de skandal Dış Haberler Servisi Almanya’da 20002007 yılları arasında aşırı sağcı “Nasyonal Sosyalist Yeraltı” (NSU) örgütünün 8’i Türk, biri Yunan 10 kişiyi katletmesine ilişkin 17 Nisan’da görülecek davada Türk medyasına yer verilmemesi tepki çekti. Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi’nin açıkladığı akreditasyon listesinde 50 medya kurumuna daimi yer verilirken, ikinci listede aralarında Türklerin de bulunduğu 73 medya kurumu yer aldı. Daimi listede ülkede adı duyulmamış bir ajans ile yerel radyonun da olduğuna dikkat çekiliyor. Bazı Alman basın kuruluşları, kendilerine verilen yerlerini Türk basın mensuplarıyla paylaşabileceklerini duyurmalarına karşın, mahkeme basın sözcüsünün buna da izin verilmeyeceğini belirttiği kaydedildi. Mahkeme, davada daimi yeri olan medya kuruluşundan temsilcinin duruşmanın başlamasından 15 dakika önce gelmemesi veya salondan çıkması durumunda, kuyrukta bekleyen ve ikinci listede yer alan basın mensubunun davaya girebileceğini açıkladı. Bu uygulamayı duruşma salonunun küçük olması nedeniyle yaptığını savunan mahkeme, sıralamanın akreditasyon başvurusuna göre düzenlendiğini iddia etti. Ayrıca mahkeme, duruşmaların başka bir salona, görüntülü bir şekilmet Kılıç, Cumhuriyet’e de aktarılmasının da yasal verdiği demeçte mahkeolmadığını savundu. menin yersizlik sorununa Münih’te görülecek davayı ek salonda video bağlantakip için başvuran uluslaratısıyla çözüm getirebilerası medyadan, Herald Triceğini belirtti. Kurbanların bune, BBC, El Cezire gibi Almanya Gazetecileri anısına medya kurumlarına da Türk Birliği (DJU) Genel Mümedyasına olduğu gibi ikin Nürnberg’de dürü Carnelia Hass, NSU bir anıt ci listede yer verildi. Uygudavasında yapılan soruşturlamanın amacının davanın açılmıştı (AFP) malardaki hatalardan sonra uluslararası bir boyut kazanAlmanya’nın bir kez daha masını önlemek olabileceği rezil olmaması, davada özyorumu yapılıyor. Alman gür şekilde haber yapılmahükümeti de mahkemeden sı için yolun açılması geTürk medyasına yer vermesi konusunda rektiğini kaydetti. duyarlılık göstermesini istedi. Almanya Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Uyum Bakanı Maria Böhmer, “Bu süYönetim Kurulu duruşmaya Türk gazerece yabancı basının dahil edilmemetecilerin alınmamasını kınadı. TGC’den si mümkün değil” dedi. yapılan açıklamada “Duruşmanın Türk gazetecilere de açık biçimde yapılmasını ideo bağlantısı olabilir’ Almanya Türk Toplumu Başkanı Ke ivedi talep ediyoruz” denildi. Avrupa Türk Gazeteciler Birliği Başnan Kolat, uygulamanın bir şeyler saklandığı imajı verdiğini belirtirken AA’ya kanı (ATGB) Gürsel Köksal kararı “büyaptığı açıklamada, “Bu Almanya açı yük bir haksızlık, büyük bir skandal” sından kepazelik ve skandal” dedi. Ye olarak değerlendirdi. Açıklamada şu ifaşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir, deler yer aldı: “Bu alçakça cinayetlerle yabancı medyanın da davadan ilk elden ilgili bir yılı aşkın bir süredir devam haber yapması gerektiğini vurguladı. eden soruşturmalar sırasında karşılaşYeşiller Partisi’nden milletvekili Me tığımız skandallara bir yenisi daha ek 17 Nisan’da Münih’te görülecek davada Türk gazetecilere yer verilmemesine Böhmer de tepki gösterdi... Amacın davanın uluslararası boyut kazanmasını engellemek olduğu yorumu yapılıyor lenmiş oluyor. Başvuran her Türk gazetecinin duruşmaları mahkeme salonunda izleyebilmesi için, gereken önlemlerin en kısa zamanda alınmasını talep ediyoruz...” Gününde Macide Tanır’ın Anısına... “İki tür sanatçı vardır” demişti geçen ay başında yitirdiğimiz Macide Tanır bana “oyunculuk sanatını” anlatırken: “Soyunma odasında rolünü bırakıp gidebilen veya onunla eve dönen… Ben ikinci kategoridenim. Dünya tiyatrosunun en ağır eserlerini, en dramatik başrollerini oynadım. Ve o kadınlara çok yaklaştım. Rolüme hazırlanırken önce ezberi aradan çıkartırım. Sonra şu berjere oturur, gözümü kapatırım. Ve Macide’nin oynayacağı kadını gözümün önünde baştan sona prova ederim. Dışardan seyrederim kendimi. ‘Hayır öyle girme; şöyle yap! Elini kaldırma, etrafına bakınma…’ der; kendimi sürekli tashih ederim. Bazı eserlerde, sahneye çıkmadan önce oturup doya doya ağladığım olmuştur…” Ender rastlanan bir yetenek, şaşmayan bir disiplin, sınır tanımayan bir tutku ve milimine dek hesaplanan bir matematik! Bunların içinde en “olmazsa olmaz”ı sayılan “matematiği” şöyle anlatmıştı Macide Tanır: “Tiyatro matematiktir. Mesela tiyatroda sükut çok önemlidir. Sahnede ne zaman, ne kadar susacaksınız? Bunu nasıl tayin edersiniz diye sordu birisi geçenlerde. Ben bunu çok düşünürüm. Kendimle o kadar çok provasını yaparım ki, içime işler. Salise geldiği anda susarım.” “Tiyatro şölendir”, “törendir” türü şablon tanımları o zamana kadar çok duymuş ama tiyatronun “matematiğini” ilk kez Macide Tanır’dan dinlemiştim. Hayat gibi tıpkı! Nerede ne konuşacağınızı ve nerede ne zaman, nereye dek susacağınızı bilmezseniz, yaşam oyununda da, bir tiyatro oyununda olduğu gibi tıpkı… kolaylıkla kontrpiyede kalabilirdiniz. Varoluşun en can alıcı anahtarıydı aslında bu matematik meselesi… Macide Hanım’la ilk kez bundan on dört yıl önce kendisiyle bir “Dünya Tiyatrolar Günü” röportajı yaptığımda tanışmıştım. Beni, Cihangir’deki mütevazı, sıcak dairesinde kabul etmişti. Aramızda röportaj vesilesiyle derhal bir dostluk bağı doğmuştu. Sık görüşmesek de karşılaştığımız her yerde birbirimize sevgiyle sarılıp uzun uzun sohbetler ederdik... En son birkaç yıl önce Büyükada’da, epey hüzünlü bir yaz sonu tatilinde günler boyu beraber olmuştuk. Macide Hanım artık ne yazık ki çok rahatsızdı. Bel fıtığından yeni ameliyat olmuştu ve başka sağlık sorunları da vardı. Uluorta yakınmamaya çaba gösterse de hiç umulmadık anlarda kendisini yoklayan ağrılardan mustaripti. Buna rağmen o unutulmaz son ada tatilinde bile, yaşamın keyfine varmaya ve coşkularına asılmaya kararlıydı. Düzenli olarak her sabah plaja iner, dakikalarca havuzda yüzerdi. Benim gibi akabinde çevresinde toplanan tüm “Macide severlerle” saatlerce oturup sonra eski tiyatro anılarını anlatırdı. Anlatırdı derken… o anıları yeniden yaşardı. Macide Hanım’ın son ada tatilini anlattığım bir “Sağnak” yazısına nitekim, “Bunlara ‘anı’ diyemeyeceğim” diyerek başlamış, ardından sözü şöyle sürdürmüştüm: “Macide Tanır’ın anlattıkları anıdan, anılardan çok fazla bir şey… Günlük dilde anı sözcüğüyle ifadesini bulan geçmiş zamanın karelerinde, Macide Tanır gerçekte ‘hayatı’ anlatıyor ve araya hiç mesafe koymadan o anları sil baştan, yeniden yaşıyor… Akıp giden zaman ve yılların duyguları törpüleyici, yumuşatıcı güvenlik mesafesini yıkan ya da ortadan kaldıran kâh bir ‘soru’, bir ‘ses’ veya bir ‘tını’ oluyor… Macide Hanım birden; Ağaçlar Ayakta Ölür’de, kulis arkasında sahneye çıkmayı bekleyen ‘büyükanne’ oluveriyor. ’60 lı yıllarda, Ankara’da vizyonda kaldığı sürece kapalı gişe oynayan temsilde; beklenmedik biçimde peyda olan torununa ‘defol!’ demeyi beklediği o kilit sahnenin ‘hazırlığına’ odaklanıyor… Sahneye girmeye hazırlandığı kulis anını kafasında tasarlarken ‘defol’ sesine verdiği duygu yükünün tonuna yeniden odaklanıyor… Öz torununa ‘def ol!’ diyen bir büyükanne, hangi duygu yoğunluğunu taşırsa yarım yüzyıl arayla o anı zembereğinden boşalmışçasına tekrar yaşıyor... Dinlerken donup kalıyorsunuz… Kanlı Düğün’ün ağıt yakan ‘anasını’ da böyle, İbsen’in Nora’sını da böyle anlatmıyor! yeniden ve yeniden yaşıyor Macide Hanım…” Ne derin duygu yoğunluğu, ne harikulade bir yaşam dopingi, ne dayanılmaz bir bellek ve tükenmeyen bir enerjisi vardı... Macide Hanım’ı izlediğimiz o sıra dışı anlarda hepimiz kendisine mıknatıslanıp, ona yeniden hayran kalırdık. Macide Hanım, oyunculuğu denli; kişiliği de kuvvetli bir kadındı. Bir defa bıçak gibi keskin bir ironisi vardı... Gözünü budaktan esirgemez; karşısında kim olursa olsun, lafı gediğine, yeri geldiğinde koyuverirdi. Yamacında boş bulunmaya asla gelmezdi. İlerlemiş yaşına rağmen yaşam sahnesine de her dem hâkim olan sanatçı “boşluk”tan hazzetmezdi. Macide Hanım’la yapılan her sohbet bu yüzünden, mükemmel bir “yaşam okulu” ve “hayat dersi” gibiydi! Dünya Tiyatro Günü vesilesiyle onu özlemle anıyorum. Nur içinde yatsın. Bu büyük sanatçımızın adı mutlaka yaşatılmalı ve genç kuşaklarımıza anısına adanan okullar, sahneler, ödüllerle ulaştırılmalı! Nisan’da mahkeme önünde buluşma çağrısı ATGB basın bildirisinde “...Türkiye kamuoyunun ve Almanya’daki Türk toplumunun ‘haber alma hakkının’ gerçekleşmesi için bulunacak çözümün ya da yaşanacak çözümsüzlüğün tanığı olmak üzere, 17 Nisan’da Münih’te, mahkeme önünde buluşmaya çağırıyoruz” denildi.Stuttgarter Zeitung mahkemenin kararına tepki göstererek “Bu bir saçmalık. Zaten zorlu geçecek olan mahkeme süreci, bu şekilde daha başlamadan büyük bir yük olmaya başladı. Polis ve iç istihbarat teşkilatının yaptığı hatalar zincirinden sonra Almanya’nın kendisini daha fazla utandırmaması gerekiyor” denildi. NSU davasında örgütün liderlerinden Beate Zschaepe ile NSU’ya yardım ve yataklık yaptığı öne sürülen Ralf Wohlleben yargılanacak. Tutuksuz yargılanacaklar arasında üç NSU sempatizanı da var. 17 Tiyatro matematiktir ‘V ‘İsrail ile Türkiye tazminat miktarında anlaşamıyor’ CIA’da ilk kadın müdür Dış Haberler Servisi Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı’nın (CIA), başkanlar dahil üst düzey yetkilileri korumakla görevli gizli servis bölümünün başına ilk kez bir kadın atandı. ABD Başkanı Barack Obama tarafından atanan, 53 yaşındaki Julia Pierson, 30 yıllık kariyerinin son 5 yılında Gizli Servis Genel Sekreterliği görevini üstlenmişti. Geçen yıl Obama’nın Kolombiya ziyaretinden önce hazırlıklar için bu ülkeye giden 20’den fazla korumanın adı bir fuhuş skandalına karışmış, bu nedenle korumalar geri çağrılmışlardı. Emekli olan gizli servis direktörü Mark Sullivan olaydan dolayı özür dilerken, gizli servisteki maço kültürü sorgulanmıştı. Arada 900 bin dolar fark var Dış Haberler Servisi İsrail’in Mavi Marmara olayları nedeniyle Türkiye’den özür dilemesinin ardından gündeme gelen kurbanların ailelerine ödenecek tazminat miktarını konuşmak için iki ülke yetkilileri bir araya geliyor. İsrail’de yayımlanan Jerusalem Post gazetesi, olayda hayatını kaybeden 9 Türk’ün ailelerine verilecek tazminatın miktarı konusunda İsrail ile Türkiye arasında derin bir uçurum olduğunu belirterek Türkiye’nin her aile için 1 milyon dolar istediğini, İsrail’in ise her aileye 100 bin dolarda ısrar ettiğini bildirdi. Bir yıl önce yapılan görüşmelerde iki ülke tazminat konusunu yine görüşmüş, İsrail tazminatın bir fona aktarılmasını önermişti. Bir diğer İsrail gazetesi Yedioth Ahronot da İsrail ile Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu arasındaki tazminat görüşmelerine aracılık eden İsrail Adalet Bakanı Tzipi Livni’nin iki ülkenin miktar konusunu konuşmak üzere ortak bir komisyon kurma kararı aldıklarını söylediğini belirtti. İsrailli yetkili Joseph Ciechanover ile Türkiye Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu başkanlığındaki teknik ekip konuyu tartışmak üzere bu hafta Ankara’da bir araya gelecek. Görüşmelerde gündemin en önemli maddesini kişi başına düşen 900 bin dolarlık fark oluşturacak. Sahneye hiç bitmeyen özlem Tazminat için formül aranıyor BAHADIR SELİM DİLEK Eşcinsellerin Yüksek kulağı Yüksek ABD Mahkemesi eşcinsel ile ilgili kritik Mahkeme’de evlilikler oturumunu sürdürürken, eşcinsel evliliği savunucuları da, mahkeme binası önünde eylem yaptı. Bill Clinton döneminde, 1996 yılında kabul edilen yasa, eşcinsellerin de kadın ve erkekler arasındaki evlilik için geçerli olan haklardan yararlanmalarını engelliyor. (Fotoğraf: AFP) ANKARA Tazminat kararının çıkması durumunda, tazminatın hesaplanması her bir mağdur için yaş, meslek ve cinsiyet üzerinden yapılacak. Mavi Marmara’da yaşamını yitiren, 19 yaşındaki Furkan Doğan için de ABD vatandaşı olduğu için ayrı bir düzenleme yapılması gerekiyor. Camiyi işkence merkezi yaptılar MISIR’DA HIRİSTİYANLARA BASKI Dış Haberler Servisi Mısır’ın başkenti Kahire’de radikal İslamcıların bir camiyi işkencehaneye dönüştürerek iktidardaki Müslüman Kardeşler’e karşı gösteri düzenleyen Hıristiyanlara işkence yaptığı bildiriliyor. Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında gerilimin tırmandığı ülkede işkence söylentileri sık sık gündeme geliyor. Ancak bu kez cami yetkilileri de işkenceyi doğruladılar. Hastanede tedavi altına alınan mağdurlar, geçen cuma günü Kahire’nin varoşlarındaki Mukattam bölgesinde bir camiye götürüldüklerini ve kendilerine saatlerce işkence yapıldığını anlattılar. Kıpti Hıristiyanlardan Amir Ayad, işkencenin ardından kendisinin yol kenarına atılarak ölüme terk edildiğini söyledi. Camiye götürülerek işkence yapılanlar arasında, iktidar karşıtı Müslümanların da bulunduğu öğrenildi. Bilal ibn Rabah Camii yetkilileri de radikal İslamcı militanların cuma namazından sonra camiyi bastıklarını, olanlardan ötürü özür dilediklerini ve büyük üzüntü duyduklarını söylediler. Yetkililerin yaptığı açıklamada, camilerin siyasi çatışmalara karıştırılması ve uygulanan şiddet kınandı. Radikal İslamcı militanların polisle birlikte çalıştığı da öne sürülüyor. Arap Birliği bildirgesi İsteyen muhalefeti silahlandırabilecek Dış Haberler Servisi Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) lideri Ahmed Muaz el Hatib “Bizi de Patriot korumasına alın” önerisine yeşil ışık yakmayan NATO’nun yanı sıra ABD’ye de yüklendi. NATO’dan “Suriye’ye askeri müdahale niyetimiz yok” çıkışının ardından önceki gün Beyaz Saray’dan da Patriot sisteminin genişletilemeyeceği açıklaması geldi. El Hatib Reuters’e verdiği demeçte “Bu Esad yönetimine ne istiyorsan yap mesajı vermektir” dedi. 24. Arap Birliği zirvesinin sonuç bildirgesinde “Suriye halkının ve Özgür Suriye Ordusu’nun direnişini desteklemek için devletlerin askeri dahil her türlü öz savunma yardımı yapma hakkı”na vurgu yapıldı. Bildiride bununla birlikte önceliğin siyasi çözümde olduğu ifade edildi. Arap Birliği’nin Şam için ayrılan koltuğu muhaliflere vermesi Moskova tarafından “uluslararası yasalara aykırı ve savunulamayacak bir karar” olarak değerlendirildi. Rusya, Arap Birliği’ni barış konuşmaları yerine askeri müdahaleyi desteklemekle suçladı. İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abdullahiyan, bunun Arap dünyası için tehlikeli bir davranış olduğunu, gelecekte diğer üye ülkeler için de örnek alınabileceğini söyledi. Suriye kararı kararı ta nımayacağını açıklarken Suriye’nin resmi SANA ajansında “Katar Emiri bölgedeki terörizmi destekleyen en büyük banka. Katar, birliği esir almıştır” denildi. SMDK dün Doha’da ilk “elçiliğini” açtı. Mülteci kampında işkence ve tecavüz Dış Haberler Servisi İnsan Hakları İzleme Örgütü, Somali’de 2011’den beri kıtlıktan ve silahlı çatışmalardan kaçarak Somali’nin başkentine ulaşan yerinden edilmiş kişilerin, devlet güvenlik güçleri ve silahlı grupların tecavüz, fiziksel şiddet ve her tür kötü muamelesine maruz kaldıklarını ortaya koydu. “Kapı Bekçilerinin Rehineleri: Somali, Mogadişu’daki Yerinden Edilmiş Kişilere Yönelik Kötü Muameleler” başlıklı 80 sayfalık raporda, Türkiye’den bir STK için yemek dağıtımında çalışan bir kişinin yetkililerin gelip yemek karnelerini aileleri için istediği, kendilerinin de vermek zorunda olduğu sözlerine yer verildi. Kuzey Kore askeri telefon hattını da kesti Dış Haberler Servisi Kuzey Kore, Güney Kore ile askeri telefon hattını kestiğini duyurdu. Kuzey Kore resmi haber ajansına konuşan Kuzey Koreli bir yetkili, her an savaş çıkabileceğini, dolayısıyla Güney’le askeri iletişime gerek olmadığını söyledi. Böylece iki ülke arasında askeri gerilim durumunda kullanılabilecek son hat da kesilmiş oldu. Güney Kore ise söz konusu hattın, ortak sanayi bölgesi olan Kaesong’da çalışan Güney Koreli işçilerle iletişim kurma açısından büyük öneme sahip olduğunu belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle