10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 6 HABERLER CUMHURİYET 27 MART 2013 ÇARŞAMBA İHD, 2012 yılına ilişkin hazırladığı raporda, insan hakları ihlallerinin arttığını vurguladı Halka baskıda istikrar MUSTAFA BALBAY İMZALI ‘YARGITATÖR’ RAFLARDA Rızık ile Zırnık... “En az üç doğurun, rızkını Allah verir” diyor... Onun için Somali’ye Nihat Doğan ile bulgur gönderdiler... ? 10 milyon çocuk acından öldü... BM raporuna göre her dakikada 5 yaşın altında 12 çocuk açlıktan ölüyor... Bu acından ölen çocuklar “gâvur” ülkelerinde değil... Böyle “rızkını Allah verir” diye doğurup doğurup ortalığa salan çoğu Müslüman ülkelerinde... ? Allah tabii ki akıllı insanların “rızkını” verir... Sağlıklı nesiller yetiştiren... Çalışan... Üreten... Bakabileceği kadar çocuk yapan... Eğiten... Medeniyeti, sanatı, çağdaş bilimi öğreten... ? YGS’de oğlunu beklerken kalp krizi geçirip ölen babaya sorsaydınız keşke: “Niye dayanamadı o kalp babacığım?..” ? Her dört gençten üçü üniversiteye giremiyor... Dershane, kurs, hoca... Aile perişan, sabahlara kadar uyku yok... Üniversiteye girenlerin yüzde 80’i aile ekonomisini çökertiyor, orta gelirli aileler bile yemeyip içmeyip çocuklarının geleceğini hazırlamaya bakıyorlar... Sonra mezun oluyor yiğidim... İşsiz... ? Endişe... Korku... Evham... Kara düşünceler bitirir babaları... Ve tüm bunlara dayanamadı Ali Can’ın babasının kalbi... ? Allah ayrıca bir ülkeye aklı başında devlet adamları versin... 618 yaş arası 4 milyon çocuk beden işlerinde çalışıyor Türkiye’de... 800 bin kimsesiz çocuk, 200 bini merdiven altlarında... 3 milyon çocuk okula gidemiyor... ? Allah, rızık yanında... Akıl verseydi, bir zırnık... Bu oyun, başka oyun GAMZE AKDEMİR Bugün itibarıyla 4 yıl, 21 gündür tutuklu bulunan, hücrede 761’inci gününü geçiren gazetemiz yazarı Mustafa Balbay tarafından Silivri Mahkemesi’nden esinlenerek kaleme alınan ve Cumhuriyet Kitapları’nca yayımlanan“Yargıtatör” raflarda. “Öyle bir yalan üret ki kimse karşı çıkamasın” sloganıyla sunulan, milli iradenin ta kendisine oynanan asıl oyunu yüze çıkaran bir acıtiyatro bileti niteliğindeki “Yargıtatör”ü yazarken sık sık Marco Polo’nun “gördüklerimin tümünü yazmadım, zira inanmayabilirlerdi” sözünü anımsadığını not düşüyor Balbay. Gerek kendisinin doğrudan tanık, sanık ve mağdur edildiği Ergenekon davasında, gerekse Balyoz, Odatv, KCK başta olmak üzere benzer kurguya sahip öteki davalarda yaşananlardan, kısası gerçeğin ta kendisinden esinlenerek yazdığı bu oyunun, toplumun hukuksuzlukları görmesinde, adalet arayışına katılmasında küçük de olsa bir rol alırsa kendisini özgür hissedeceğini ifade ediyor. Tiyatronun “sahne”si belli: “Silivri Cezaevi sınırları içindeki spor salonundan bozma duruşma salonu.” İki perde olarak kaleme alınan yapıtın ilk perdesinde, dava kurgucularının Ergenekon tiyatrosunun ana aşamalarını yani “hariçten üret, cilala, piyasaya sür” şeklinde olgunlaştırdıkları birinci toplantısını okuyoruz. Ta bu ilk aşamada dahi kurgucuların halkla nasıl alay ettiklerini vurgulamayı da ihmal etmiyor Balbay. Ardından dava kurgucularıyla hükümlünün kahve ağızlı gizli tanık pazarlığı, ısmarlama adaletin geldiği noktayı ortaya koyan danışıklı dövüşü yazıyor. Kitabın tümü için geçerli olan o “hiç şaşırmama” duygusunu iliklerimize kadar işleterek. İlk perdenin devamında kendisine “neden bilgisayar kullanmıyorsunuz, neden cep telefonunun yok, bu ne demektir” gibi anlamsız sorular sorulan bir hükümlünün soruları reddetmesi ve saçmalığını vurgulaması üzerine mahkeme tarafından “savunma hakkınızı kötüye kullandınız” azarıyla yerine oturtulması ve işbirliği yapmamasından dolayı ek yargılamalarla cezalandırılmakla tehdit edilmesine dair bölüme geliyor sıra. “Akıllara durgunluk verecek” trajikomik diyaloglar eşliğinde. Kanser olmak demenin özgürlük demekle eş tutulabildiği bir evrende yani Silivri zindanında yaşayan bir mahpusun kanser olmasına tüm mahpus arkadaşlarıyla deyim yerindeyse koro halinde çektiği “oleeyyy...” Ve açık yargılamaya mafya liderinin ve hamalın, anlatılmaz ama yaşanır ve Balbay yazınca da bir güzel okunur katkısı... İkinci perdede ise işler iyice kızışıyor. Dava kurgucuları ikinci kez toplanıyor ve ne yazık ki bu sefer daha deneyimli ve yaratıcılar!.. Sanık vay sen misin iddianameyi eleştiren diye daha bir seri halde topa tutuluyor bu kez. Mahkeme Heyeti adeta spor haline getirdiği “hukuktan bağımsız hareket etme” eylemine yeni “hareketler çekerek” devam ediyor. Bu arada garibim Sokrates’in dosyası bile mahkemeye isteniyor. Kitlelere “susmayın, ses verin” çağrısında bulunmaktan vazgeçmeyen/vazgeçmeyecek olan Sanık A’nın, savunma yapmak suçundan bir kez daha tutuklanmasının ardından dava izleyicileri de ustaca birer birer sanık haline getiriliveriyor derken. Kurgucular mutlu sonla perde derken güvenlik görevlilerince kollarından kavranarak götürülen Sanık A. hâlâ “Susmayın” demeye devam ediyor, “Susmayın, susmak insanı yorar. Susmaktan yorulmadınız mı? Yoruldunuzsa ses verin...” Balbay’ın milli iradeye oynanan oyunu gözler önüne serdiği bir tiyatro bileti, Türkiye’nin düştüğü hukuksuzluk uçurumundan bir haykırış niteliğindeki “Yargıtatör”, Cumhuriyet Kitapları’nca İngilizceye de çevrilecek. Yapıt, Londra Kitap Fuarı başta olmak üzere yurtdışındaki belli başlı kitap fuarlarında okurlara sunulacak. ‘Susmayın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İnsan Hakları Derneği’nin (İHD), 2012 yılına ilişkin açıkladığı “insan hakları ihlalleri” raporunda, Türkiye’de ihlallerin arttığı, hükümetin “otoriter”, “polis devleti” uygulamalarının devam ettiği bildirildi. Raporda, “Toplum yargı baskısı altına alınıp, susturulmak isteniyor” denildi. İHD Başkanı Öztürk Türkdoğan ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, raporu açıklamak için Mülkiyeliler Birliği’nde basın toplantısı düzenledi. Raporda, ihlaller şöyle özetlendi: 254 mahkum ağır hasta: Cezaevlerinde özel bir çürütme politikası uygulanmaktadır. 411 hasta mahpustan 124’ü derhal tahliye edilmesi gereken ölümcül hastalıkları olan mahpuslar olup, bunların dışında 121’i çok ciddi tedavi görmeleri gereken ağır hasta mahpuslardır. 245 ağır hasta mahpus tahliye edilmeyi beklemektedir. 19 kişi mayın kurbanı: 2012 yılında köy korucuları tarafından 2 kişi öldürülmüş ve 3 kişi yaralanmıştır. Bu alanda da cezasızlık politikası devam etmektedir. 2012 yılında da mayın ve sahipsiz bomba patlaması sonucu, 8’i çocuk olmak üzere 19 sivilin ölümü ve 85 sivilin yaralanması, durumun vahametini ortaya koymuştur. 199 güvenlik görevlisi şehit oldu, 307 PKK’li öldü: 2011’de 338 olan silahlı çatışmalarda yaşamını yitiren kişi sayısı 2012’de 507’ye çıkmıştir. Bunlardan 199’u polis, asker ve köy korucusuyken, 307’si silahlı militandır. 69 polis ve asker intihar etti: 2012 yılında 69 şüpheli asker (42) ve polis intihar 424 gösteriye müdahale: Kitlesel 424 toplantı ve gösteriye müdahale edilmiştir. 110 etkinlik yasaklanmıştır. Bakanlık verilerine göre 2011 yılında 13 bin 479 kişiye dava açılmıştır. Biber gazından 4 kişi hayatını kaybetmiştir. vakası tespit edilmiştir. Alevilere linç sürüyor: Şiddet kültürünün etkisinin yanı sıra Alevilerin ötekileştirilmesi sonucu, Malatya Sürgü’de Alevi bir aileye yönelik linç girişiminin etkili bir şekilde soruşturulup, kovuşturulmaması bu alandaki ayırımcı politikanın devam ettiğini göstermiştir. 48 kadın intihar etti: 225 kadın, 91 çocuk çeşitli saldırılar sonucu hayatını kaybetti. 7’si kadın, 2’si erkek olmak üzere 9 kişi namus cinayeti kurbanı oldu. 48 kadın intihar etti. 31 kadın aile içi şiddet sonucu öldü. Kadına yönelik şiddet, tecavüz ve taciz sonucu 146 kadın hayatını kaybetti, 546’sı yaralandı. 92 kadın fuhuşa zorlandı. İşkence suçu artıyor: 2012’de 2 bin 571 kişi işkence ve kötü muameleye uğramıştır. Hükümetin “işkenceye sıfır tolerans” söylemi maalesef sözde kalmış, işkence ile etkin bir mücadele yürütülememiştir. Terör suçunda lideriz: 2011’de TMK’den dolayı yasadışı örgüt propagandası yapma iddiasıyla 11 bin 657 kişi aleyhine dava açılmıştır. Basın mensuplarının görevleri nedeniyle karşılaştıkları soruşturmalar binlerle ifade edilmektedir. 2012’de 6 bin 661 internet sitesinin erişimi engellenmiştir. Terör örgütü üyeliği suçlamasıyla ise 8 bin 301 kişi hakkında dava açılmıştır. Üyelik suçlamasında Türkiye Çin’i geride bırakmış, dünyada birinciliğe yükselmiştir. 9 milletvekili halen tutuklu: Cezaevlerindeki mahpus sayısı 15 Mart 2013 itibarıyla 127 bin 284’tür. 2012’de 125’i çocuk olmak üzere toplam 2 bin 788 kişi tutuklanmıştır. Cezaevlerinde 9’u milletvekili olmak üzere onlarca avukat, insan hakları savunucusu, gazeteci, belediye başkanı, yüzün üzerinde sendikacı, yüzlerce öğrenci, öğretim üyeleri, aydın ve yazarlar tutuklu olarak tutulmaktadır. Ergenekon tiyatrosu Bakanlık: Doktorlar sorumlu Haber Merkezi Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan ve cezaevinde yakalandığı kanser hastalığı nedeniyle 5 yıl önce yaşamını yitiren Kuddusi Okkır’ın ölümüyle ilgili, “doktor ihmali iddiasıyla” açılan davada, Yüksek Sağlık Şurası raporu mahkemeye ulaştı. Raporda, doktorların “mesleki özen göstermediği”, cezaevi yönetiminin de “ilgisiz davrandığı” belirtildi. Tekirdağ 3’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün devam edilen davada Sağlık Bakanlığı’ndan daha önce istenen Yüksek Sağlık Şurası raporu mahkemeye sunuldu. 15 sayfalık raporda, Okkır’ın cezaevine girdiğinde hiçbir sağlık sorunu olmadığına dikkat çekildi. Okkır’ın rahatsızlığının arttığı süreçte kayıt tutulmadığı ve hastaneye her sevk edildiğinde yeniden muayene yapıldığı raporda yer aldı. Şura üyeleri, akciğer kanserinin birçok belirtisi var olduğu halde gerekli incelemelerin yapılmadığını kaydetti. Raporda, Okkır’ın yaşam şansının yüzde 12 olduğu belirtildi. Şura üyeleri, ihmalleri olduğu gerekçesiyle Tekirdağ Göğüs Hastalıkları Hastanesi, Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi, Bayrampaşa Devlet Hastanesi ve Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi uzmanlarını sorumlu buldu. İNGİLİZ GAZETESİ THE TIMES: Ankara’da tek Dış Haberler Servisi İngiliz The Times gazetesi, Ankara’nın “gittikçe daha fazla otokratik” bir yapıya dönüştüğü yorumunu yaptı ve AKP hükümetini dünyanın en büyük gazeteci hapishanesini kurmakla suçladı. İngiliz başbakan Winston Churchill’den “Tarih bana karşı nazik olacaktır, çünkü onu ben yazacağım” alıntısını yapan gazete, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın daha sabırsız davranarak tarihin ilk taslağını yazan basından kendisine şimdi nazik davranmasını istediğini, bu beklentiyi karşılamayanların da ağır bedel ödediğini yazdı. “49 muhabir cezaevinde” diyen Times, Türkiye’nin bu konuda Çin ve İran’ı geride bıraktığını bildiren Gazetecilere Koruma Komitesi’nin çizdiği tabloyu aktardı. Times, “Başbakan Erdoğan’ın hükümetinin ilk yıllarında sarf ettiği iyileştirme çabaları nedeniyle liberaller ile Batı’dan övgü topladığını ama bu iyileşmelerin şimdilerde kızgın sac üzerindeki su gibi hızla buharlaştığını” ifade etti. İktidar partisinin anlayışıyla ilgili olarak Amerikalı gazeteci Walter Cronkite’ın daha önce yaptığı bir analize gönderme yapan Times, “Adalet ve Kalkınma Partisi, ifade özgürlüğünün değil demokrasi kadar önemli olmak, ‘demokrasinin ta kendisi olduğunu’ anlayamadığı” görüşünü dile getirdi. adam iktidarı Rapora göre Kuddusi Okkır’ın tedavisi düzenli olarak yürütülmedi. Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye raporu karamsar ‘İfade özgürlüğü saldırı altında’ Dış Haberler Servisi Uluslararası Af Örgütü’nün son raporunda “Türkiye’de ifade özgürlüğünün saldırı altında olduğu” ileri sürüldü. Rapora göre son yıllarda görülen en olumsuz gelişme, siyasi konuşmalar, eleştirel yazılar, gösterilere katılım ve yasal siyasi grup ve örgütle bağlantı da içlerinde olmak üzere tüm meşru eylemleri kovuşturmak için terörle mücadele yasalarının keyfi kullanımındaki artış oldu. Raporda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki (AİHM) davaların yüzde 11’ini Türkiye hakkındaki yargılamaların oluşturduğu, bu itibarla Türkiye’nin 47 üye ülke arasında Rusya’dan sonra ikinci sırada geldiği de vurgulandı. Gerçekleştirilen bir dizi yargı reformu paketinin gereken temel değişiklikleri gerçekleştirmekte başarılı olamadığının vurgulandığı raporda, en son kabul edilen yargı paketinin “yargısal suiistimale olanak veren” yasalardaki suç tanımlarını gerektiği gibi değiştiremediği de kaydedildi. Raporun hazırlanması aşamasında incelenen yargılamaların, Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelerin koruması altındaki diğer insan haklarını da tehdit ettiği ileri sürülerek “özellikle barışçıl protesto ve kayıtlı örgütlerle ilişki bağlamındaki fiillerden ötürü açılan adli kovuşturmalar, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin (UMSHS) 21. ve 22. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 11. maddesiyle düzenlenen barışçıl toplanma ve örgütlenme özgürlüğü haklarını ihlal edebilmektedir” denildi. Yetkililerin ifade özgürlüğü hakkına yö Ergin Saygun hastaneye kaldırıldı İstanbul Haber Servisi Geçirdiği kalp ameliyatı nedeniyle serbest kalan ve kısa süre önce taburcu olan eski Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Ergin Saygun ateşlenmesi üzerine yeniden hastaneye kaldırıldı. Önceki gece ateşlenen Saygun, enfeksiyon riski nedeniyle Mehmet Akif Ersoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü. Burada tedavi altına alınan Saygun’un hastaneye kaldırıldığını kızı Ece Saygun, Twitter üzerinden duyurdu. Ece Saygun, “En az pazartesiye kadar buradayız” dedi. Saygun “Balyoz planı” davasında 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Gazeteci Şık’ın davası ertelendi İstanbul Haber Servisi Odatv davası kapsamında 13 ay tutuklu yargılandıktan sonra 12 Mart 2012’de tahliye olan gazeteci Ahmet Şık’ın, Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi’den çıkışı sırasında yaptığı “Bu komployu kuran, yürüten polisler, savcılar ve hâkimler bu cezaevine girecek. Onlar buraya girdiğinde adalet gelecek” açıklaması nedeniyle yargılanmasına devam edildi. Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada mahkeme heyeti, davaya bakan hâkimler Şeref Akçay ve Köksal Şengün’ün şikâyetlerinin olup olmadığının öğrenilmesi için davayı 31 Mayıs’a erledi. Tehdit altında nelik yasal kısıtlamaları, yalnızca belirli siyasi görüşleri ifade eden kişilere yönelik olarak uygulaması halinde bu durumun kişilerin siyasi görüşleri nedeniyle ayrımcılığa uğramama hakkını da “ayrıca ihlal edebildiği”ne dikkat çekilen raporda “Örgüt, ifade özgürlüğü hakkını anayasal koruma altına alan anayasanın 26. maddesinin de uluslararası insan hakları standartlarıyla uyumluluğunu temin etmek üzere gözden geçirilmesini hükümet ve Meclis’ten talep etmektedir” denildi. Raporda TCK’nın 301., 318., 125., 215. ve 216. maddeleriyle Terörle Mücadele Kanunu’nun 314., 220/6., 220/7., 7/2 ve 6/2. maddelerinin ifade özgürlüğünü tehdit ettiği vurgulanarak söz konusu maddelerin bazılarının iptali bir kısmının da yeniden düzenlenmesi çağrısında bulunuldu. SGDF’DEN ‘ULUDERE’ ELEŞTİRİSİ ‘Barışa darbe’ İstanbul Haber Servisi Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesindeki Uludere Alt Komisyonu tarafından hazırlanan “Uludere Raporu”nu eleştirerek “15 ay sonra hazırlanan Uludere Raporu barış sürecine vurulmuş bir darbedir” açıklamasını yaptı. Taksim’deki İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde dün gerçekleşen basın açıklamasında konuşan Burcu Demirbaş, “Şenoba köyü korucularının katliamdan 5 gün önce bölge halkına ‘bu sizin son gidişiniz olacak, bakın görün size neler yapacağız’ demesi açıkça katliamın önceden planlandığını göstermektedir” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle